Kanaat ve tok gözlülük ile ilgili hadisler (1)

ma'vera

Emektar
Özel Üye
KANAAT VE TOK GÖZLÜLÜK ( 1 )

Yaşantıda kanaat ve tok gözlülük, hayır yollarına harcama yapmak ve zorunlu olmadığı halde dilenmenin kötü olduğu

Yüce Allah, şöyle buyurmuştur:

<< Yeryüzündeki her canlının rızkı Allah’a aittir.>>( Hûd: 6 )

<< Sadakalarınızı, kendilerini Allah yokuna harcamış, şurada burada dolaşmayan fakirlere verin. Tok gözlü oldukları için , bilmeyen onları zengin sanır. Kendilerini simalarından tanırsın. Onlar insanlara asla el açmazlar. Hayır için yaptığınız her harcamayı Allah hakkıyla bilmektedir.>> ( Bakara: 273 )

<< Ben, insanları ve cinleri sadece, Bana kulluk etmeleri için yarattım. Ben onlardan rızık istemiyorum, Beni doyurmalarını da istemiyorum.>> ( Zâriyât: 56 – 57 )

HADİSLER

Ebû Hureyre (r.a)’dan. Hz. Peygamber (s.a.v):
Asıl zenginlik mal çokluğu değildir, gönül zenginliğidir.” Buyurmuştur.
( Müttefekun aleyh )
***************
Abdullah b. Amr (r.a)’dan. Rasûlullah (s.a.v):

Müslüman olup da, kendisine yetecek kadar rızık verilen ve Allah’ın kendisine verdiğine kanaat eden kimse kurtulmuştur.” Buyurmuştur.

( Müttefekun aleyh )

*************

Hakîm b. Hızâm (r.a)’dan. Şöyle demiştir:

“ Rasûlullah (s.a.v)’den ( zekatmalından ) istedim, bana verdi. Sonra yine istedim, yine verdi. Sonra yine istedim, yine verdi. Sonunda:

Ey Hakîm, şüphesiz bu mal tatlı ve hoştur. Kim bunu gönül zenginliği ve ihtiras göstermeden alırsa , kendisi için malda bereket verilir. Kim de göz dikip ihtirasla alırsa, kendisi için malda bereket verilmez, bu yiyip de doymayan kimse gibidir. Yukarıdaki el , aşağıdaki elden daha hayırlıdır.” Buyurdu. Ben de:

“ Ey Allah’ın Rasûlü, seni hak üzere gönderene yemin ederim ki, senden sonra artık ölene değin, kimsenin malını eksiltmem ( isteyip almam)” dedim.

Hadisi anlatan ravi der ki:

“ Ebû Bekir (r.a), Hakîm (r.a)’ı beytülmaldaki halka dağıtması gereken hakkını vermek için çağırırdı ama o kabul etmeyerek hiç bir şey almazdı. Sonra Ömer (r.a) dağıtılan hissesini kendisine vermek için çağırdı ama o yine kabul etmeyerek hiç bir şey almadı. Bunun üzerine Ömer (r.a):

“ Ey Müslümanların topluluğu, bakın ben sizleri Hakîm hakkında şahit tutuyorum. Ben kendisine fey vergisinden hakkını almasını söyledim. Kendisi bunu almak istememektedir. Hakîm (r.a), Rasûlullah (s.a.v)’den sonra vefat edene kadar insanlardan hiç kimsenin malını alıp eksiltmemiştir.

( Müttefekun aleyh)

****************
Ebû Bürde’den. Ebû Mûsâ el-Eşa’rî (r.a) şöyle demiştir:

“ Rasûlullah (s.a.v) ile birlikte gazveye çıkmıştık (bizim gruptakiler) altı kişi idik. Bir devemiz vardı ve nöbetleşe biniyorduk, bu yüzden yürümekten ayaklarımız delindi. Benim ayaklarım delindi, tırnaklarım döküldü. Bu sefer de ayaklarımıza bez parçaları doluyorduk. Ayaklarımıza bez parçaları doladığımızdan dolayı bu gazveye Zâtu’r-Rikâ’ (yamalıklar, sargılar )gazvesi adı verildi.”

Ebû Bürde şöyle demiştir:

“ Ebû Mûsâ, bu bilgiyi anlattı sonra da bunu anlatmasını iyi görmedi ve:

“ Bunu anlatmakla ne elde ettim ki?” dedi. Herhalde kendisi, yapmış olduğu iyiliğinden bir şeyi duyurmasını iyi görmemişti”

( Müttefekun aleyh )


Kaynak:Riyâzü’s-Sâlihîn S:298 – 299 - 300
 
Üst