öncelikle konuyu açan arkadaş bilsin ki bu konuyu hiç sevmedim, ben görseydim bu konuyu aktifleştirmez silerdim, ancak madem ki aktifleştirilmiş ve de merkur cevap yazmış şimdilik kalsın bakalım. Sizin durumunuza has olarak değil de genel olarak buna benzer konumda olanlar aşağıdaki yazıyı okusunlar:
İnsan ebed için yaratılmıştır. Ancak ebede müteallik amellerle tam anlamıyla huzuru bulabilir. Dünyaya bakan amellerinin neticesi ise, ahirettteki cezasından ayrı dünyada dahi hüsrana uğramaktır. Harama girmenin, haramı sevmenin bizzat içinde dahi elem olduğu gibi neticeleriyle de hüsrana sebeptir.
Helâl dairesi geniştir, keyfe kâfi gelir. Harama girmeye hiç lüzum yoktur.
"Gayr-ı meşru bir muhabbetin neticesi, merhametsiz azab çekmektir." kaidesi sırrınca, siz, fıtratınızdaki Cenab-ı Hakk'ın zât ve sıfât ve esmasına sarfedilecek muhabbet ve marifet istidadını ve şükür ve ibadat cihazatını, nefsinize ve dünyaya gayr-ı meşru bir surette sarfettiğinizden, bil-istihkak cezasını çekiyorsunuz.
Çünki Cenab-ı Hakk'a ait muhabbeti, nefsinize verdiniz.
Mahbubunuz olan nefsinizin hadsiz belasını çekiyorsunuz.
Çünki hakikî bir rahatı o mahbubunuza vermiyorsunuz.
Hem onu, hakikî mahbub olan Kadîr-i Mutlak'a tevekkül ile teslim etmiyorsunuz, daima elem çekiyorsunuz.
Hem Cenab-ı Hakk'ın esma ve sıfâtına ait muhabbeti, dünyaya verdiniz ve âsâr-ı san'atını, âlemin esbabına taksim ettiniz; belasını çekiyorsunuz.
Çünki o hadsiz mahbublarınızın bir kısmı size Allahaısmarladık demeyip, size arkasını çevirip, bırakıp gidiyor. Bir kısmı sizi hiç tanımıyor, tanısa da sizi sevmiyor.
Sevse de size bir fayda vermiyor.
Daima hadsiz firaklardan ve ümidsiz dönmemek üzere zevallerden azab çekiyorsunuz.(Sözler - 634)