HADİSLERDE KUR'ÂN-I KERİM'İN FAZÎLETİ
1. Müslim'de rivayet edilen bir hadiste; Ebu Umame (r.a)'den, Resulullah (s.a.v)'ın şöyle dediği rivayet olunmuştur: "Kur'an'ı öğreniniz. Şüphesiz o, kıyamet günü ehlin için çok iyi bir şefaatçı olacaktır."
2. En-Nevvas b. Sem'an (r.a) anlatıyor: Hz. Peygamber'i şöyle derken duydum. "Kıyamet günü Kur'an-ı Kerim ve bu dünyada onunla amel edenler getirilirler. Önlerinde de kendilerini arkadaş edinenleri savunan Bakara ve Âl-i İmrân sûreleri bulunur." (Müslim).
3. Buhârî'de rivayet edilen bir hadiste; Osman İbn Affan (r.a)'dan, Resûlullah (s.a.v)'ın şöyle buyurduğu rivayet olunmuştur: "Aranızda en hayırlınız Kur'an'ı öğrenen ve öğretendir."
4. Hz. Aişe (r.anha) anlatıyor: Hz Peygamber (s.a.v): "Kur'an'ı okumak kendisine zor geldiği halde onu takılarak okuyana iki sevap vardır." buyurmuştur (Buhârî, Müslim).
5. Ebu Musa el-Eş'arî ( r.a) anlatıyor: Hz. Peygamber (s.a.v) şöyle buyurdu: "Kur'an okuyan ve okuduğuyla amel eden mü'minin örneği, tadı güzel kokusu güzel turunç meyvesi gibidir. Kur'an okumayan, ancak onunla amel eden mü'minin örneği de tadı güzel ancak kokusu olmayan ham hurma gibidir. Kur'an'ı okuyan münâfığın durumu ise kokusu güzel tadı buruk reyhâne otu gibidir. Kur'an'ı okumayan münâfığın durumu ise kokusu olmyan, tadı da buruk olan acı yaban keleği gibidir."(Buhârî, Müslim ).
6. Hz. Ömer (r.a) anlatıyor: Hz. Peygamber (s.a.v) "Allah Teâlâ bu Kur'an'la bazı kavimleri yüceltir bazılarını da batırır." buyurmaktadır (Buhârî, Müslim).
7. Müttefakun aleyh olan bir hadiste, İbn Ömer (r.a)'den Allah Rasûlü'nün şöyle dediği rivayet olunmuştur: "Haset (gıpta veya imrenme) sadece iki yerde olur. Biri Allah'ın kendisine Kur'an öğrenmeyi nasip ettiği kimsedir ki, onu gece gündüz okur, kendisini işiten komşusu: "Keşke komşuma verilen Kur'an nimeti bana da verilseydi de, gereği ile amel ettiği gibi ben de etseydim!" der. Diğeri de, Allah'ın kendisine mal verdiği kimsedir ki, onu hak yolda sarfeder. Bunu gören diğer biri: "Keşke şu hayırsever kişiye verilen mal gibi bana da verilseydi de, onun yaptığı gibi ben de hayır yapabilseydim!" diye imrenir."
8. el-Berâ b. Âzib (r.a) anlatıyor: Sahabilerden biri atı yanında iple bağlı olduğu halde Kehf Sûresi'ni okumaya başlar. Derken bir bulut çıkar ve sahabinin üzerine çökmeye yönelir. Hatta atı bu buluttan ürkmeye başlar. Sahabi sabah olunca Hz. Peygamber (s.a.v)'e gelip durumu anlatır. Hz.Peygamber (s.a.v): "O Kur'an için inmiş huzur bulutudur." buyurur (Buhârî, Müslim).
9. İbni Abbas (r.a) anlatıyor: Hz.Peygamber ( s.a.v): "İçinde Kur'an'dan bir şey bulunmayan kişi harabe ev gibidir." buyurmuştur (Hadis hasen-sahîhtir; Tirmizî).
10. Tirmizî'nin hasen ve sahih diye vasıflandırdığı, Ebu Davud'un da rivayet ettiği bir hadiste Abdullah b. Amr b. el-Âs ( r.a)'ın nakline göre Hz.Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Kur'an ehline; Kur'an'ı oku ve yüksel, Kur'an'ı tıpkı dünyada okuduğun gibi tane tane tertil üzere oku, zira senin rütben, okuyacağın son âyetin yakınındadır." denilecektir.
11. Sahîh-i Müslim'de, Ukbe b. Âmir (r.a)'den şöyle bir hadis rivayet edilmiştir: "Biz, Suffa'da iken Resûlullah (s.a.v) dışarı çıkıp: "Günah işlemeksizin ve akrabalık bağını koparmaksızın Buthan'a yahut Akik'a kadar gidip oradan iri hörgüçlü iki deve getirmeyi hanginiz ister?" diye sordu. "Ya Resûlallah! Biz bunu isteriz." dedik. "Öyle ise sizden herhangi biri mescide gider de celil ve aziz olan Allah'ın kitabından iki âyet öğrenir yahut okursa, bunlar onun için iki deveden daha hayırlıdır. Üç âyet onun için dört deveden daha hayırlıdır. Bu âyetlerin sayıları arttıkça, o kadar deveden daha hayırlıdır."
12. İbn Mes'ud (r.a) Hz. Peygamber (s.a.v)'in şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Bir kavme, Allah'ın kitabını en iyi okuyanları imamlık eder." (Müslim).
13. Câbir b. Abdullah (r.a) anlatıyor: Hz. Peygamber, Uhud'da öldürülenlerden iki kişiyi biraraya getirdikten sonra: "Bunlardan hangisi Kur'an'la daha fazla haşır neşirdi?" diye sorar; birine işaret edilldiği takdirde, önce onun defin işlemini yapardı. (Buhârî-Tirmizî, Nesaî, İbn Mâce).
14. İmrân İbn Husayn (r.a) anlatıyor: Bana Kur'an okuyan bir kadın uğradı, okudu sonra karşılık istedi ardından da bu isteğini geri alarak şöyle dedi: Hz.Peygamber (s.a.v) buyurdu ki: "Kim Kur'an okursa karşılığını Allah'dan istesin. Bir zaman gelecek insanlar Kur'an okuyacaklar da karşılığını insanlardan isteyecekler." (Hadis hasendir, Tirmizî)
15. İbn-i Mes'ud ( r.a) anlatıyor: Hz. Peygamber (s.a.v) "Allah'ın kitabından bir harf okuyanın, okuduğu harfe karşılık sevabı vardır. Bir iyilik on katıyla değerlendirilir. Elif, Lâm, Mîm bir harftir demiyorum. Elif de harftir, lâm da harftir, mim de harftir." buyurmaktadır. (Hadis hasen-sahîhtir, Tirmizî ).
Haşir Sûresi, âyet 21'de Cenâb-ı Hak buyuruyor:
"Eğer şu Kur'ân'ı bir dağ üzerine indirseydik, o dağı Allah korkusundan alçalmış ve paramparça olmuş görürdün!"
Başka bir âyette, "Şu Kur'ân insanların kalp gözlerini açacak bir nur, sağlam bilgi edinmek için bir hidayet ve rahmettir" (Câsiye, 20) Duyurulmaktadır. Diğer bir âyetse şöyledir: "Bu Kur'ân insanlar için bir beyandır, müttakîler için de bir hidayet ve rahmettir" (Al-i İmrân, 138)
Şu dünya dershanesinde her Müslüman Kur'ân'ın talebesidir.
Herşeyden evvel okuyup anlayarak amel edeceğimiz İlahî kitap, Kur'ân-ı Kerîm'dir. O ezelîdir, ebedîdir. Daima genç ve tazedir. O Allah'ın kelâmı, Allah'm fermanıdır. Hakikî mürşid ve rehber Kur'ân'dır.
Dünya medresesinin en büyük muallimi olan Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav) Efendimiz bize Kur'ân'ı ders vermiş. Onu okumayı, içindekilerle amel etmeyi emretmiştir.
Şu hadîs-i şerifleri dikkatle dinleyiniz:
"Sizin en hayırlınız Kur'ân'ı öğrenip öğreteninizdir.
Ümmetimin en faziletli ibadeti Kur'ân okumaktır.
Muhakkak Kur'ân bir zenginliktir ki, anık onun üstünde zenginlik olmadığı gibi onunla beraber de fakirlik yoktur. Kendisine Kur'ân nasip olan kimse, başkasının kendisinden daha zengin olduğunu zannederse, Allahu Teâlâ'nın âyetleriyle alay etmiş uttur.
'Demir paslandığı gibi şu kalpler de paslanır!' buyurdu. 'Cilâsı nedir yâ Resûlallah?' diye sorulunca, 'Kur'ân okumak ve ölümü hatırlamaktır!' buyurdu."
Ashâb-ı Kiram'dan Ebû Hureyre (ra) bu mevzuda şu açıklamayı yapıyor:
"Hangi evde Kur'ân-ı Kerîm okunursa, orada bolluk ve bereket çoğalır. Şeytanlar uzaklaşır. Ve melekler oraya dolarlar.
Hangi evde Kur'ân okunmazsa o evde darlık, sıkıntı, huzursuzluk başgösterir. Rahmet melekleri oradan uzaklaşır ve şeytanlar orayı istilâ ederler."
Aziz kardeşlerim! Allah katında Kur'ân'dan daha üstün şefaatçi yoktur. Bir Müslüman Allah rızası için Kur'ân-ı Kerîm'i okuduğu zaman melekler onun etrafında toplanırlar, onun alnından öperler. O kul için Allah'tan af ve mağfiret dilerler.
Kur'ân kalplere kuvvet ve gıdadır. Ruhlara şifâdır. Onu tekrar tekrar okumaya ihtiyacımız vardır. Gıdanın tekrarı kuvveti artırdığı gibi Kur'ân-ı Kerîm'i tekrar okumak da manevî gıdamızın kaynağıdır.
Evet, "Kur'ân hem zikirdir, hem fikirdir. Hem hikmettir, hem ilimdir. Hem hakikattir, hem şeriattır. Hem sadırlara şifa, mü'minlere hüdâ ve rahmettir."
Bir ana-babanın çocuklarına karşı en mühim vazifesi, onlara Kur'ân öğretmektir, Kur'ân terbiyesi vermektir.
Hususan tatil devresi bu iş için bir fırsattır, kaçırmayalım! Her çâreye başvuralım!
Yavrularımızı Kur'ân ve îman dersleriyle tanıştıralım!
Fahr-i Kâinat Efendimiz'in (sav) şu tavsiyelerine kulak verelim:
"Kur'ân okuyunuz! Zira o Kur'ân okuyanlara kıyamet gününde şefaatçi olarak gelecektir. Evlerinizde çok çok Kur'ân okuyunuz! Çünkü Kur'ân okunmayan evde hayır az, serse çok olur. Ve o ev halkı daima sıkıntılı ve huzursuzdur. Kalbinde, kafasında Kur'ân'dan hiçbir âyet bulunmayan kimse harap bir ev gibidir. Kur'ân apaçık bir nur, hakîm bir zikir ve en doğru yoldur."