Okuyanlar İki misli daha iyi görür!
Bütün kitaplar bir tek kitabın anlaşılması için okunur.”
Acaba dedim kendi kendime Biz Kur’ana böyle mi muamele yapıyoruz. Parmağa değil de parmağın işaret ettiği ayı görmeye çalışınca,
Sizce de gerçek bu satırlarda yazıldığı gibi mi?
Biz ya kitabı kendimize göre uyduracağız ya da Kitaba uyacağız. İçimizdeki ve dışımızdaki tüm ayetleri tek bir kitabı mihenk taşı yaparak okuyacağız…
Geçmiş atalarımızın ürettikleri değerler(teknoloji) bizim şu anki ürettiğimiz teknolojiden kat kat daha üstünken biz şu an ki kıt bilgimizle yani zamanımızın bilimiyle kitabı okumaya ve tevil etmeye kalkarsak yandık.
Allah anlaşılmasın diye bir kitap indirmedi! Her kese hitap eden Mucize bir beyan indirdi. Okuyanlar iki misli daha iyi görür! Bu Kitap ona nasıl bakarsak bize öyle hitap eder. Ve bize karşılığımızı eksiksiz verir. Sonra Bu kitabı nasıl okuduk ondan hesaba çekileceğiz. Hiç Okuduk mu?
Fıtrata geri dönüş dengeye görü dönüş ve ahlak inşası demek. Elçimizin ve sahabenin önce Ahlak inşası yapılmadı mı?
Dinin temel amacı, insanın Allah’tan başkasına kul olmamasını temindir. Allah’tan başkasına kul olmaması, hür yaratılmış insanın, yaratılışına uygun yaşaması demektir. Ahlak da yaratılışa uygun yaşamaktır. Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
“Sen yüzünü dosdoğru bu dine, Allah’ın fıtratına çevir. O, insanları ona göre yaratmıştır. Allah’ın yarattığının yerini tutacak bir şey yoktur. İşte sağlam din bu dindir. Ama insanların çoğu bunu bilmezler.”
(Rûm, 30/30)
Dolayısıyla bu dine uyan kişi, yaratılışına uygun davranacağı için son derece ahlaklı da olur. Bunu en iyi yapan Allah’ın Elçisidir, Allah Teâla şöyle buyurmuştur:
وَإِنَّكَ لَعَلَى خُلُقٍ عَظِيمٍ
“Sen büyük bir ahlak üzeresin.”
(Kalem, 68/4).
Şayet ahlak inşasından yoksun olursak o zaman haddi aşıyoruz. Hem yaratıcıya karşı hem yaratılana karşı…
Herkesin kendi potansiyel bilgisini açığa çıkarma işlemi değil fıtrat.
potansiyel Duygusal karakteristik özelliklerimizi açığa çıkarma işlemi ve tabiri caizse fabrika ayarlarımıza geri dönüş yaparak dengeli olmaktır. Güç ahlakı,Adil olmak gibi…Bilgi ahlakı gibi…Hz Ebubekiri sıddık Hz Ömeri adil Hz Aliyi Alim yaptı….
Allah kimseye kaldıramayacağından fazla yük yüklemez.
- Beynin gelişmesinde dört önemli şey var: Genler, çevre, eğitim ve beslenme. Genler, gelişme limitini belirliyor. Yaşam çevresini, fiziksel ve sosyal çevre diye düşünmek lazım. Sosyalleşme beyin için çok önemli. Beyin biyolojik yapılı olsa da sosyal etkileşimle son halini alıyor. Beyin bilimleri literatürünü taradıktan sonra, çok gezenin de çok okuyan kadar akıllı olabileceğine ikna oldum! Beyin, zeki, çevik ve sosyalleşmeyi seven hücreleri destekliyor. Üçüncü önemli kriter de kişinin eğitimi. Verilen eğitimi şeçemiyoruz ama neyi öğreneceğimizi seçebiliyoruz. Son kritik faktör de beslenme. Beyin biyolojik yapılı bir organ olduğu için, yediğimiz her şey beynimizdeki kimyasal yapı üzerinden ne hissedeceğimizi ve ne düşüneceğimizi etkileyebiliyor. Yakın zamana kadar insan beyninde temel devrelerin 20′li yaşlara kadar oluştuğu ve sonradan değişmediği düşünülüyordu. Yeni beyin araştırmaları, beynin nöroplastisite özelliğini ortaya koydu. Bu da, yoğrulabilirlik, kendi kendini şekillendirme esnekliğine sahip olmak demek. Beynimizin bu özelliğini ömür boyu koruduğu yeni araştırmalarla kanıtlandı. Bunun tek istisnası olarak, yaşa bağlı olan birkaç kritik beceri var. Mesela üç yaşına kadar ana dilinin dışında hiçbir dil duymamışsa biri, daha sonra yabancı dil öğrenebiliyor ama o dili mutlaka aksanlı konuşuyor. Birkaç kritik motor beceriyi bir yana bırakacak olursak beyin yaşadıkça öğrenebilme kapasitesine sahip. (Her-Sey-Beyinde-Baslar-Mümin Sekman)
Cena bı-Allah, neyi bilmek ve öğrenmek istiyorsak çalışmamız şartıyla ilgi duyduğumuz alanda çevre koşullarımıza göre beynimizi yeniden şekillendirmemize izin veriyor. Dua istek ve yakarıştır. Biz ne isteyeceğimizi nasıl dua edeceğimizi biliyor muyuz? Farkındaysanız İstediğimiz çoğu şey birilerinin bizi sömürge aracı olarak hapis ettiği tüketim çılgınlığını istiyoruz. Rabbim ilmimi arttır diyen bir Örnek bir Elçimiz var.
Bilgi sahibi olmadığımız her bir konuda bilgi edinme kapasitemiz var. Bilgi paylaştıkça çoğalır. Tabii ki birileri bilincimizi sorgulama mantığımızı hapis etmezse. Birileri neleri ne kakar bilmemiz konusunda karar vermezse biz de özgür oluruz. Ve yeni fikirler üretebiliriz. Maalesef Hayal gücümüzü ve düşünce yapımızı hapis ettiler. Bunu da sırf doyumsuz oldukları ve atalara sıkı sıkıya bağlılıklarını kanıtlamak için taklitçi oldular… Aslında en vahimi infak, bilgi ve güç ahlakından yoksun oldukları için hem kendilerine hem toplumlara zulüm yapıyorlar…
Asıl önemli olan bilinç, düşünce, akıl, duygu ve inanç gibi kavramları Kur’anla inşa etmektir.
Geçmiş deneyimlerimiz, bilinçli kararlarımızda ve hissettiklerimizde birincil derecede etkide bulunur.
Yeryüzünü ve gökyüzünü emrimize amade kılan Allah çalış yapabilirsin diyor. Sistem Âdeme hizmet ediyor
Hiç bu dünyada ve ahrette Müslümanların üstünlüğü tartışılabilir mi?
Biz Müslümanlar Allaha güvenip dayanacağız.
Allah yar ve yardımcımız olsun
alıntı
Bütün kitaplar bir tek kitabın anlaşılması için okunur.”
Acaba dedim kendi kendime Biz Kur’ana böyle mi muamele yapıyoruz. Parmağa değil de parmağın işaret ettiği ayı görmeye çalışınca,
Sizce de gerçek bu satırlarda yazıldığı gibi mi?
Biz ya kitabı kendimize göre uyduracağız ya da Kitaba uyacağız. İçimizdeki ve dışımızdaki tüm ayetleri tek bir kitabı mihenk taşı yaparak okuyacağız…
Geçmiş atalarımızın ürettikleri değerler(teknoloji) bizim şu anki ürettiğimiz teknolojiden kat kat daha üstünken biz şu an ki kıt bilgimizle yani zamanımızın bilimiyle kitabı okumaya ve tevil etmeye kalkarsak yandık.
Allah anlaşılmasın diye bir kitap indirmedi! Her kese hitap eden Mucize bir beyan indirdi. Okuyanlar iki misli daha iyi görür! Bu Kitap ona nasıl bakarsak bize öyle hitap eder. Ve bize karşılığımızı eksiksiz verir. Sonra Bu kitabı nasıl okuduk ondan hesaba çekileceğiz. Hiç Okuduk mu?
Fıtrata geri dönüş dengeye görü dönüş ve ahlak inşası demek. Elçimizin ve sahabenin önce Ahlak inşası yapılmadı mı?
Dinin temel amacı, insanın Allah’tan başkasına kul olmamasını temindir. Allah’tan başkasına kul olmaması, hür yaratılmış insanın, yaratılışına uygun yaşaması demektir. Ahlak da yaratılışa uygun yaşamaktır. Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
“Sen yüzünü dosdoğru bu dine, Allah’ın fıtratına çevir. O, insanları ona göre yaratmıştır. Allah’ın yarattığının yerini tutacak bir şey yoktur. İşte sağlam din bu dindir. Ama insanların çoğu bunu bilmezler.”
(Rûm, 30/30)
Dolayısıyla bu dine uyan kişi, yaratılışına uygun davranacağı için son derece ahlaklı da olur. Bunu en iyi yapan Allah’ın Elçisidir, Allah Teâla şöyle buyurmuştur:
وَإِنَّكَ لَعَلَى خُلُقٍ عَظِيمٍ
“Sen büyük bir ahlak üzeresin.”
(Kalem, 68/4).
Şayet ahlak inşasından yoksun olursak o zaman haddi aşıyoruz. Hem yaratıcıya karşı hem yaratılana karşı…
Herkesin kendi potansiyel bilgisini açığa çıkarma işlemi değil fıtrat.
potansiyel Duygusal karakteristik özelliklerimizi açığa çıkarma işlemi ve tabiri caizse fabrika ayarlarımıza geri dönüş yaparak dengeli olmaktır. Güç ahlakı,Adil olmak gibi…Bilgi ahlakı gibi…Hz Ebubekiri sıddık Hz Ömeri adil Hz Aliyi Alim yaptı….
Allah kimseye kaldıramayacağından fazla yük yüklemez.
- Beynin gelişmesinde dört önemli şey var: Genler, çevre, eğitim ve beslenme. Genler, gelişme limitini belirliyor. Yaşam çevresini, fiziksel ve sosyal çevre diye düşünmek lazım. Sosyalleşme beyin için çok önemli. Beyin biyolojik yapılı olsa da sosyal etkileşimle son halini alıyor. Beyin bilimleri literatürünü taradıktan sonra, çok gezenin de çok okuyan kadar akıllı olabileceğine ikna oldum! Beyin, zeki, çevik ve sosyalleşmeyi seven hücreleri destekliyor. Üçüncü önemli kriter de kişinin eğitimi. Verilen eğitimi şeçemiyoruz ama neyi öğreneceğimizi seçebiliyoruz. Son kritik faktör de beslenme. Beyin biyolojik yapılı bir organ olduğu için, yediğimiz her şey beynimizdeki kimyasal yapı üzerinden ne hissedeceğimizi ve ne düşüneceğimizi etkileyebiliyor. Yakın zamana kadar insan beyninde temel devrelerin 20′li yaşlara kadar oluştuğu ve sonradan değişmediği düşünülüyordu. Yeni beyin araştırmaları, beynin nöroplastisite özelliğini ortaya koydu. Bu da, yoğrulabilirlik, kendi kendini şekillendirme esnekliğine sahip olmak demek. Beynimizin bu özelliğini ömür boyu koruduğu yeni araştırmalarla kanıtlandı. Bunun tek istisnası olarak, yaşa bağlı olan birkaç kritik beceri var. Mesela üç yaşına kadar ana dilinin dışında hiçbir dil duymamışsa biri, daha sonra yabancı dil öğrenebiliyor ama o dili mutlaka aksanlı konuşuyor. Birkaç kritik motor beceriyi bir yana bırakacak olursak beyin yaşadıkça öğrenebilme kapasitesine sahip. (Her-Sey-Beyinde-Baslar-Mümin Sekman)
Cena bı-Allah, neyi bilmek ve öğrenmek istiyorsak çalışmamız şartıyla ilgi duyduğumuz alanda çevre koşullarımıza göre beynimizi yeniden şekillendirmemize izin veriyor. Dua istek ve yakarıştır. Biz ne isteyeceğimizi nasıl dua edeceğimizi biliyor muyuz? Farkındaysanız İstediğimiz çoğu şey birilerinin bizi sömürge aracı olarak hapis ettiği tüketim çılgınlığını istiyoruz. Rabbim ilmimi arttır diyen bir Örnek bir Elçimiz var.
Bilgi sahibi olmadığımız her bir konuda bilgi edinme kapasitemiz var. Bilgi paylaştıkça çoğalır. Tabii ki birileri bilincimizi sorgulama mantığımızı hapis etmezse. Birileri neleri ne kakar bilmemiz konusunda karar vermezse biz de özgür oluruz. Ve yeni fikirler üretebiliriz. Maalesef Hayal gücümüzü ve düşünce yapımızı hapis ettiler. Bunu da sırf doyumsuz oldukları ve atalara sıkı sıkıya bağlılıklarını kanıtlamak için taklitçi oldular… Aslında en vahimi infak, bilgi ve güç ahlakından yoksun oldukları için hem kendilerine hem toplumlara zulüm yapıyorlar…
Asıl önemli olan bilinç, düşünce, akıl, duygu ve inanç gibi kavramları Kur’anla inşa etmektir.
Geçmiş deneyimlerimiz, bilinçli kararlarımızda ve hissettiklerimizde birincil derecede etkide bulunur.
Yeryüzünü ve gökyüzünü emrimize amade kılan Allah çalış yapabilirsin diyor. Sistem Âdeme hizmet ediyor
Hiç bu dünyada ve ahrette Müslümanların üstünlüğü tartışılabilir mi?
Biz Müslümanlar Allaha güvenip dayanacağız.
Allah yar ve yardımcımız olsun
alıntı