Kuran'ın tek mutlak doğru olduğunun ispatı
Materyalizm ve ondan daha geniş alan olan Ateizm hakkında on yılı aşkın araştırma ve incelemelerde bulunuyorum. Hemen hemen bütün ateist yazıların mantığını ezbere bilmekteyim. Tüm ateist felsefelerin ve düşüncelerin bütün yönlerini bildiğim için , bu yazımı bütün ateist felsefelerin varlığını ve söylemlerini akılda tutarak yazdım. Ateizm mantığını çok ciddi bir şekilde muhatap alarak aşağıdaki yazımı hazırladım. Bu yüzden Müslüman kardeşlerimce aşağıdaki yazı gereksiz hatta saçma belki de tehlikeli olarak değerlendirilebilir. Zaten Müslüman kardeşlerimi değil de ateistlerle tartışma ve tebliğ ortamında yazı yazıldığı için , Müslüman kardeşlerimden yıkıcı eleştirilerde bulunmamalarını rica ederim, acizane. Aşağıdaki yazı ateistlerin tüm iddiaları taranarak oluşturulmuştur ; müminlerce bir şey ifade etmeyebilir ama, ateist felsefenin girdabındaki insan için çok kuvvetli deliller sergilemektedir. Burada yayınlamamın sebebi de ; bu yazının Müslüman kardeşlerimce ateistlere karşı kullanılmasının , yazının yazılma amacını gerçekleştireceğidir. Çünkü aşağıdaki tespitler , Apoculuktan Alevi inanışa, pozitivizmden doğaya tapmağa kadar bütün ideolojilerin temel görüşlerine inen bir özelliğe sahiptir.
KURAN-I KERİM
Değerli arkadaşım, bu yazıyı okurken sizden isteyeceğim şey sadece düşünmenizdir. Bu yazı , Kuran-ı Kerim’in tek mutlak doğru olduğunu sadece Kuran-ı Kerim’in kendisini göstererek ispatlamıştır. Kuran-ı Kerim’in tek doğru olduğunun anlaşılmasının bir yolu, yine Kuran-ı Kerim’in kendisidir. Nasıl mı?
Elinize bir Kuran alınız. Okuyunca Kuran-ı Kerim’deki en büyük azarlanan toplumun İsrailoğulları olduğunu göreceksiniz. Eğer elimizdeki Kuran-ı Kerim, aslı bozulmuş ve değiştirilmiş olsaydı, bu tahrifatı İsrailoğulları yapmalıydı. Çünkü Kuran-ı Kerim’de en fazla azarlanan toplum İsrailoğullarıdır. Ayrıca İsrailoğulları , İslam düşmanı Müşriklerden farklı olarak üstün ırk psikolojisine sahip olduğundan İsrailoğullarının diğer topluluk ve tapımlardan daha fazla Kuran-ı Kerim’e düşmanlık potansiyelleri vardır(*). Şu anda dünyamızı saran karanlık bulutlar uyuşturucu , silah ve daha diğer mafyaların eseridir. Tüm bu mafyaların altında yatan gerçek ise ; bu düzenin mimarlarının ve ana uygulayıcılarının İsrailoğulları olduğudur. Eğer İsrailoğulları , Kuran-ı Kerim’i tahrif edebilseydi, eğer Kuran-ı Kerim metni , bozulmaya değiştirilmeye uğrasaydı , ilk önce İsrailoğullarını azarlayan ayetler bozulur tahrif edilirdi. Kuran-ı Kerim’deki ‘İsrailoğulları’ imajı silinmeden İsrailoğullarına rahat yaşam , rahat faaliyet olamazdı. Geçmiş yüzyıllarda, İslam topraklarında ise İsrailoğulları, yalancı müslümanlık-münafıklık temelinde bu tahrifi yapabilecek ilk kişilerdi. Ama elimizdeki Kuran-ı Kerim’de İsrailoğullarına dikkat çeken , onları azarlayan ayetleri görüyorsak demek ki Kuran-ı Kerim hiç değiştirilmemiştir(**).
Elinize bir Kuran alınız. Okuyunca Yunus Suresi 37. ve 38. ayetlerindeşunu göreceksiniz: “Bu Kuran, Allah’tan başkası tarafından yalan olarak uydurulmuş değildir. Ancak bu, önündekileri doğrulayan ve kitabı ayrıntılı olarak açıklayandır. Bunda hiç şüphe yoktur, alemlerin Rabbindendir. Yoksa : “Bunu kendisi(Muhammed Peygamber) yalan olarak uydurdu” mu diyorlar? De ki : “Bunun benzeri olan bir sure getirin ve eğer gerçekten doğru sözlüyseniz Allah’tan başka çağırabildiklerinizi de çağırın.””. Bu ayetlerde Kuran-ı Kerim’in insan kelamı olduğundan şüphelenenlere ‘o zaman haydi benzerini yazın yoksa zilleti kabul edin’ düellosu yapılmıştır. Eğer Kuran-ı Kerim’dekine benzer ayet yazılabilseydi, bu metin Mekke döneminde ve yedinci yüzyıldan itibaren , İsrailoğullarınca muhafaza edilir ve İsrailoğulları kanalıyla günümüze kadar gelir ve şimdi her yere dağıtılırdı. Bu durum hala geçerlidir. Kuran-ı Kerim ayetine benzer cümle yazılabilse , Yahudilerin bunu Dünya kamuoyuna bomba gibi düşürmesi gerekmez mi? Kuran-ı Kerim’de insan ürünü cümle olsa idi,bu cümleye bakılarak, Kuran-ı Kerim’e benzer cümle yazılmaya teşebbüs edilebilinirdi. Demek ki Kuran- Kerim, insan yapımı değildir(***).
Buraya kadar anlattığım, Kuran-ı Kerim’in insan yazımı olmadığı, insan sözü olmadığı ve insanlar tarafından da değiştirilmediğidir. Satırı satırına her cümlesinin doğru olduğudur. Dolayısıyla Materyalizm ve Materyalist Ateizm, sadece Kuran-ı Kerim’e bakarak Kuran-ı Kerim’in tek mutlak doğru olduğunu , Allah’ın kelamı olduğunu anlayabilecektir inşaAllah. Bu makalede hedef olarak şüpheci mantığı bombardımana tuttuk. Yani sözgelimi, “Muhammed Peygamberin yaşadığını nereden biliyorsun?” , “Kuran’ın değiştirilmediği ne malum?” , “Kuran Ortaçağın sonlarında insanlarca yazıldı” , “İslami tarih tabiiki Kuran’ı savunur , İslami tarih ne derece güvenilirdir?” “Başörtüsü ile ilgili ayetler insanlar tarafından Kuran’a sonradan yazıldı” gibi şüpheleri giderdiğimiz inancıyla muhataplarımızla Kuran-ı Kerim’in ve Sünnet-İcma-Kıyas’ın ışıklandırdığı temelde yürüyoruz.
Kuran-ı Kerim’de , yedinci yüzyıldan itibaren bir değişiklik olsa idi , Yahudiler bunu kullanırlardı, herkesi haberdar edip, Kuran’ın yayılmasını engellemeye çalışırlardı.
(*) : 1965-1973 yılları arasında Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası Büyük Üstadı olan Hayrullah ÖRS; “Musa ve Yahudilik” isimli kitabının 37. sayfasında şu bilgileri verir: “ M.Ö. 300’e doğru da Tarihler, Ezra ve Nohemya bölümleri. Bu son tarihten sonra Eski Ahd’in (Tevratın) artık şimdiki şeklinde kaldığı, hatta bir harfinin bile değiştirilmediği bir gerçektir.” Dolayısıyla şu an elimizdeki Tevrat ; tüm İslam tarihini görüp geçirmiş bir kitaptır. İşte bu kitabın yani Tevrat’ın birçok bölümlerinde İsrailoğullarına , kendi ırkı dışındaki herkese kindarlık telkin edilmektedir. Örnek olarak ; Yasanın Tekrarı Bab 14 ayet 2 : “Tanrınız RAB için kutsal bir halksınız. RAB öz halkı olmanız için yeryüzündeki bütün halkların arasından sizi seçti.” . Yasanın Tekrarı Bab 7 ayet 22 ve 23 : “Aranızda olan Tanrınız RAB ulu ve heybetli bir Tanrı’dır. Bu ulusları önünüzden azar azar kovacak. Onları birden ortadan kaldıramazsınız. Yoksa çevrenizde yabanıl hayvanlar çoğalır. Tanrınız RAB onları elinize teslim edecek ve hepsi yok oluncaya dek onları şaşkına çevirecek.”. Yaratılış Bab 13 ayet 14 ve 15 : “Lut Avram’dan ayrıldıktan sonra, RAB Avram’a, “Bulunduğun yerden kuzeye, güneye, doğuya, batıya dikkatle bak” dedi, “Gördüğün bütün toprakları sonsuza dek sana ve soyuna vereceğim.”. Mezmurlar Bab 2 ayet 7 - 9 : “RABbin bildirisini ilan edeceğim: Bana, “Sen benim oğlumsun” dedi, “Bugün ben sana baba oldum. Dile benden, miras olarak sana ulusları, mülk olarak yeryüzünün dört bucağını vereyim. Demir çomakla kıracaksın onları, Çömlek gibi parçalayacaksın.”. Dolayısıyla yahudiler için yahudi olmayanlara savaş açmak bir ibadettir. Bu yüzden Kuran-ı Kerim yahudiler için en büyük tehlike olarak kabul edilmiştir.
(**) : Bir itiraz olarak şu düşünce öne sürülebilir: “Yahudiler , ayet tahrif etse ; önce Tevrat’ta; Yehova’nın yahudileri azarladığı ayetleri değiştirirlerdi.” Cevaben diyorum ki : her din kendi içinden bakıldığında tutarlıdır. ‘Üstün Irk’ psikolojisine sahip yahudilerin , Tevrat’ı; diğer milletlere iyi görünmek için değiştirmesi mümkün değildir. Ayrıca Tevrat’taki Tanrı kavramı İslam’daki Tanrı kavramı gibi değildir, Tevrat’ta ‘Tanrı Yehova’ yorulur dinlenir güreşir ve güreşte yenilir. Böyle bir Tevrat yapısında yahudilerin ‘Tanrı Yehova’ tarafından azarlanması yahudiler için büyük bir övünç olmaktadır. Dolayısıyla sözünü ettiğimiz itiraz geçersizdir.
(***) : Bir itiraz olarak şu düşünce öne sürülebilir: “Sen Nazım Hikmet gibi şiir yazamazsın; nasıl Nazım Hikmet’in şiir üslubu kendine özgüyse Kuran da kendine özgüdür; benzerinin yazılamaması doğaldır” diyenlere cevap verelim; 21. Yüzyılda “Kuran-ı Kerim’e benzer, Kuran-ı Kerim’e alternatif kitap” (!) olarak tanıtılan ‘True Furqan’ yazılmıştır;kimsenin üzerinde durmayacağı kadar önemsiz bulunmuştur bu çalışma. Ama bizi ilgilendiren , şu gerçektir : ‘True Furqan’ ’ın varlığı gösterdi ki, Kuran-ı Kerim’e benzer ayet yazılmaya ortam müsaittir ,Kuran-ı Kerim’e benzer cümle yazmaya özgür ortam mevcuttur. Dolayısıyla sözünü ettiğimiz itiraz geçersizdir.
İKİNCİ BÖLÜM
Kuran-ı Kerim’de , yedinci yüzyıldan itibaren bir değişiklik olsa idi , Yahudiler bunu kullanırlardı, herkesi haberdar edip, Kuran’ın yayılmasını engellemeye çalışırlardı.
Kuran-ı Kerim’in insan kelamı olmadığı ve insanlar tarafından değiştirilemediği gerçeğini böylece delillendirdikten sonra, geriye metafizik mahlukların Kuran-ı Kerim’e müdahalesi konusu kalıyor. Elinize bir Kuran alınız. Kuran-ı Kerim’de Tanrı hakkında ‘Tek İlah’ bilgisi verilmektedir. Bu ‘Tek İlah’ bildirisi ise Kuran-ı Kerim’in metafizik mahluk ya da mahlukların sözü olmadığını ispatlar. Şöyle ki ; Kuran-ı Kerim’de çok yerde insanlara ve cinlere , ‘Cennet’ hedefi gösterilerek, imansız insan ve cinlere karşı cihad emredilir. Eğer Kuran , metafizik mahluk ya da mahlukların sözü olsa idi , bu cihad emirlerinin sahibi işte bu metafizik varlık ya da varlıklar olacaktı , dolayısıyla bu cihad emirlerinin karşılığındaki mükafat vaadlerinin de hepsi yalan olacaktı. İnsanların ve cinlerin , ‘Cennet’ hedef gösterilerek birbirleriyle öldürüşmeleri mümkün olacaktı. Tanımadığı canlıları yalan bir hedef doğrultusunda birbirlerine tahrik ettirip, kırdırmak, öldürmek üzere emir veren, kutsal kitap yazan bu mahluk ya da mahluklar, bu işlevde art niyetli olacaktır. Eğer Kuran-ı Kerim, metafizik varlık ya da varlıkların sözü olsa idi işte Kuran-ı Kerim’in bütününe art niyetli bir anlamın oturmuş olması gerekirdi. İnsanların zihinlerini altüst edecek, kafalarını karıştıracak cümleler yazmaları gerekir. Oysaki elimizdeki Kuran-ı Kerim’deki ‘Tek İlah’ mantığının , zihinlerde bıraktığı yalınlık, sadelik, temizlik ve masumiyet kesinlikle art niyetli bir üsluba benzemiyor. Dolayısıyla elimizdeki Kuran-ı Kerim, metafizik mahluk ya da mahlukların sözü olamaz. Elimizdeki Kuran-ı Kerim’den Yunus Suresi 37. ve 38. ayetleri inceleyelim : 37- Bu Kur'an, Allah'tan başkası tarafından yalan olarak uydurulmuş değildir. Ancak bu, önündekileri doğrulayan ve kitabı ayrıntılı olarak açıklayandır. Bunda hiç şüphe yoktur, alemlerin Rabbindendir. 38- Yoksa: 'Bunu kendisi yalan olarak uydurdu' mu diyorlar? De ki: 'Bunun benzeri olan bir sûre getirin ve eğer gerçekten doğru sözlüyseniz Allah'tan başka çağırabildiklerinizi çağırın.' .
Değerli arkadaşım, isterseniz şimdi de Kuran-ı Kerim’in metafizik mahluk ya da mahluklarca değiştirilmesi konusunu inceleyelim. Kuran-ı Kerim’in değiştirilemeyeceği , Allah tarafından korunduğu; Hicr Suresi 9. Ayette yazılıdır. Acaba bu ifade doğru mudur, yani Hicr suresi Allah kelamı mıdır , onu inceleyelim. Eğer Hicr Suresi Allah kelamı ise , yani metafizik varlık ya da varlıkların kelamı değilse , Kuran-ı Kerim’i Allah’ın koruduğu gerçeği kesinleşir. Öyleyse Hicr Suresine yoğunlaşalım. Elinize bir Kuran alınız. Okuyunca Hicr suresi 9. Ayeti ve Yunus suresi 37-38. Ayetleribulacaksınız. Eğer Hicr Suresi 9. Ayet, Yunus Suresi 37 ve 38. Ayetlerden önce Kuran’a girmiş ise Kuran ; Allah tarafından korunuyor demektir. Çünkü Yunus Suresi 37 ve 38’de ‘Kuran Allah kelamıdır’ denmektedir (Yunus Suresinin bu ayetlerinin Allah kelamı olduğu yukarıda ispatlanmıştır, çünkü Yunus Suresinin adı geçen cümlesinde ‘Tek İlah’ kavramı geçmektedir.) ve dolayısıyla kendisinden önce inen Hicr Suresi 9. ayetin de Allah kelamı olduğu anlamına gelir. Kuran-ı Kerim’in değiştirilemeyeceği , Allah tarafından korunduğu; Hicr Suresi 9. Ayette yazılıdır. Buradan Kuran-ı Kerim’i metafizik varlık ya da mahlukların değiştiremeyeceği anlaşılır.
Eğer Hicr Suresi 9. Ayet, Yunus Suresi 37-38’den sonra Kuran’a girmiş ise -yine sadece herhangi bir Kuran mealine bakarsak- ; şunu belirlememiz gerekir : EğerHicr Suresi 9. Ayet, metafizik varlık ya da varlıkların sözü ise , ayet yazmadaki bu yeteneğe sahip olan bu varlık ya da varlıklar;Hicr Suresi’nden önce inenYunus Suresi’ndeki ‘Kurana benzer cümle yazın’ çağrısına cevap verebilirlerdi. Bu cevabı da dünya kamuoyuna bomba gibi düşürürlerdi. Ama öyle bir metin bulunmadığına göreHicr suresi 9. Ayetmetafizik varlık ya da varlıkların sözü değildir, yani Allah sözüdür, dolayısıyla Kuran-ı Kerim;Hicr suresi 9. Ayette belirtildiği gibi , Allah tarafından korunmaktadır.Kuran-ı Kerim’e müdahale için, Kuran-ı Kerim’i tahrif için Kuran-ı Kerim’e düşmanca yaklaşmak lazımdır.Kuran-ı Kerim’eHicr Suresi 9. Ayetimetafizik varlık ya da varlıklar eklemiş olsa idi ; Kuran-ı Kerim’e bu tahrifi yapabilecek varlıkların, Kuran-ı Kerim’e düşmanca yaklaşmaları anlaşılmalıdır, Kuran’a düşmanca yaklaşmaları ise şunu gerektirir: metafizik varlık ya da varlıkların; Kuran’a herhangi bir cümleyi eklemeleri için Kuran’ın özelliklerinden haberdar olması , ortamı bilmesi ; tedbirleri gereğidir. Yani Kuran-ı Kerim’in en çarpıcı, inkarcılar için en büyük özelliği olan; ‘Ya Kuran’ın benzerini yazın ya da zilleti kabul edin’ hükmünü bilmeleri gereklidir. EğerHicr Suresi 9. Ayeti yazabiliyorlarsa,Yunus suresi 37-38’e cevap yazabilirlerdi. Yani Kuran’a benzer cümle ya da metin yazabilirlerdi . Bu metin, şu anda da dünyamızdaki müşriklerin eline çoktan geçmiş olurdu. Kuran-ı Kerim’inYunus Suresi 37-38’deki düellosuna karşı , müşrik metafizik varlıkların müşrik insanlarla işbirliği zaruri görülmektedir. Ve bu metin, şu anda da dünyamızdaki müşriklerin eline çoktan geçmiş olurdu. Dünya haberdar olurdu. Ama Kuran’a benzer metin ortada mevcut olmadığından , anlaşılıyor kiHicr Suresi 9. AyetAllah kelamıdır ve bu ayette geçtiği gibi Kuran-ı Kerim korunmaktadır.
Özet olarak : Kuran-ı Kerim insan & metafizik varlık müdahalesine kapalı olarak oluşmuş ve yine insan & metafizik varlık müdahalesine kapalı olarak günümüze kadar gelmiştir. Bunu sadece elimize Kuran meali alarak da anlayabiliriz. Dolayısı ile Kuran, ilk günkü Vahy gibi taze ve değiştirilmemiştir, günümüze kadar gelmiştir. Kuran; yaşayan mucizedir, yaşayan Vahydir , baştan sona kadar Allah (Celle Celalühü)’ın sözüdür. Allah için bu gerçekleri delilleri yayalım. Selamun Aleyküm.
Materyalizm ve ondan daha geniş alan olan Ateizm hakkında on yılı aşkın araştırma ve incelemelerde bulunuyorum. Hemen hemen bütün ateist yazıların mantığını ezbere bilmekteyim. Tüm ateist felsefelerin ve düşüncelerin bütün yönlerini bildiğim için , bu yazımı bütün ateist felsefelerin varlığını ve söylemlerini akılda tutarak yazdım. Ateizm mantığını çok ciddi bir şekilde muhatap alarak aşağıdaki yazımı hazırladım. Bu yüzden Müslüman kardeşlerimce aşağıdaki yazı gereksiz hatta saçma belki de tehlikeli olarak değerlendirilebilir. Zaten Müslüman kardeşlerimi değil de ateistlerle tartışma ve tebliğ ortamında yazı yazıldığı için , Müslüman kardeşlerimden yıkıcı eleştirilerde bulunmamalarını rica ederim, acizane. Aşağıdaki yazı ateistlerin tüm iddiaları taranarak oluşturulmuştur ; müminlerce bir şey ifade etmeyebilir ama, ateist felsefenin girdabındaki insan için çok kuvvetli deliller sergilemektedir. Burada yayınlamamın sebebi de ; bu yazının Müslüman kardeşlerimce ateistlere karşı kullanılmasının , yazının yazılma amacını gerçekleştireceğidir. Çünkü aşağıdaki tespitler , Apoculuktan Alevi inanışa, pozitivizmden doğaya tapmağa kadar bütün ideolojilerin temel görüşlerine inen bir özelliğe sahiptir.
KURAN-I KERİM
Değerli arkadaşım, bu yazıyı okurken sizden isteyeceğim şey sadece düşünmenizdir. Bu yazı , Kuran-ı Kerim’in tek mutlak doğru olduğunu sadece Kuran-ı Kerim’in kendisini göstererek ispatlamıştır. Kuran-ı Kerim’in tek doğru olduğunun anlaşılmasının bir yolu, yine Kuran-ı Kerim’in kendisidir. Nasıl mı?
Elinize bir Kuran alınız. Okuyunca Kuran-ı Kerim’deki en büyük azarlanan toplumun İsrailoğulları olduğunu göreceksiniz. Eğer elimizdeki Kuran-ı Kerim, aslı bozulmuş ve değiştirilmiş olsaydı, bu tahrifatı İsrailoğulları yapmalıydı. Çünkü Kuran-ı Kerim’de en fazla azarlanan toplum İsrailoğullarıdır. Ayrıca İsrailoğulları , İslam düşmanı Müşriklerden farklı olarak üstün ırk psikolojisine sahip olduğundan İsrailoğullarının diğer topluluk ve tapımlardan daha fazla Kuran-ı Kerim’e düşmanlık potansiyelleri vardır(*). Şu anda dünyamızı saran karanlık bulutlar uyuşturucu , silah ve daha diğer mafyaların eseridir. Tüm bu mafyaların altında yatan gerçek ise ; bu düzenin mimarlarının ve ana uygulayıcılarının İsrailoğulları olduğudur. Eğer İsrailoğulları , Kuran-ı Kerim’i tahrif edebilseydi, eğer Kuran-ı Kerim metni , bozulmaya değiştirilmeye uğrasaydı , ilk önce İsrailoğullarını azarlayan ayetler bozulur tahrif edilirdi. Kuran-ı Kerim’deki ‘İsrailoğulları’ imajı silinmeden İsrailoğullarına rahat yaşam , rahat faaliyet olamazdı. Geçmiş yüzyıllarda, İslam topraklarında ise İsrailoğulları, yalancı müslümanlık-münafıklık temelinde bu tahrifi yapabilecek ilk kişilerdi. Ama elimizdeki Kuran-ı Kerim’de İsrailoğullarına dikkat çeken , onları azarlayan ayetleri görüyorsak demek ki Kuran-ı Kerim hiç değiştirilmemiştir(**).
Elinize bir Kuran alınız. Okuyunca Yunus Suresi 37. ve 38. ayetlerindeşunu göreceksiniz: “Bu Kuran, Allah’tan başkası tarafından yalan olarak uydurulmuş değildir. Ancak bu, önündekileri doğrulayan ve kitabı ayrıntılı olarak açıklayandır. Bunda hiç şüphe yoktur, alemlerin Rabbindendir. Yoksa : “Bunu kendisi(Muhammed Peygamber) yalan olarak uydurdu” mu diyorlar? De ki : “Bunun benzeri olan bir sure getirin ve eğer gerçekten doğru sözlüyseniz Allah’tan başka çağırabildiklerinizi de çağırın.””. Bu ayetlerde Kuran-ı Kerim’in insan kelamı olduğundan şüphelenenlere ‘o zaman haydi benzerini yazın yoksa zilleti kabul edin’ düellosu yapılmıştır. Eğer Kuran-ı Kerim’dekine benzer ayet yazılabilseydi, bu metin Mekke döneminde ve yedinci yüzyıldan itibaren , İsrailoğullarınca muhafaza edilir ve İsrailoğulları kanalıyla günümüze kadar gelir ve şimdi her yere dağıtılırdı. Bu durum hala geçerlidir. Kuran-ı Kerim ayetine benzer cümle yazılabilse , Yahudilerin bunu Dünya kamuoyuna bomba gibi düşürmesi gerekmez mi? Kuran-ı Kerim’de insan ürünü cümle olsa idi,bu cümleye bakılarak, Kuran-ı Kerim’e benzer cümle yazılmaya teşebbüs edilebilinirdi. Demek ki Kuran- Kerim, insan yapımı değildir(***).
Buraya kadar anlattığım, Kuran-ı Kerim’in insan yazımı olmadığı, insan sözü olmadığı ve insanlar tarafından da değiştirilmediğidir. Satırı satırına her cümlesinin doğru olduğudur. Dolayısıyla Materyalizm ve Materyalist Ateizm, sadece Kuran-ı Kerim’e bakarak Kuran-ı Kerim’in tek mutlak doğru olduğunu , Allah’ın kelamı olduğunu anlayabilecektir inşaAllah. Bu makalede hedef olarak şüpheci mantığı bombardımana tuttuk. Yani sözgelimi, “Muhammed Peygamberin yaşadığını nereden biliyorsun?” , “Kuran’ın değiştirilmediği ne malum?” , “Kuran Ortaçağın sonlarında insanlarca yazıldı” , “İslami tarih tabiiki Kuran’ı savunur , İslami tarih ne derece güvenilirdir?” “Başörtüsü ile ilgili ayetler insanlar tarafından Kuran’a sonradan yazıldı” gibi şüpheleri giderdiğimiz inancıyla muhataplarımızla Kuran-ı Kerim’in ve Sünnet-İcma-Kıyas’ın ışıklandırdığı temelde yürüyoruz.
Kuran-ı Kerim’de , yedinci yüzyıldan itibaren bir değişiklik olsa idi , Yahudiler bunu kullanırlardı, herkesi haberdar edip, Kuran’ın yayılmasını engellemeye çalışırlardı.
(*) : 1965-1973 yılları arasında Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası Büyük Üstadı olan Hayrullah ÖRS; “Musa ve Yahudilik” isimli kitabının 37. sayfasında şu bilgileri verir: “ M.Ö. 300’e doğru da Tarihler, Ezra ve Nohemya bölümleri. Bu son tarihten sonra Eski Ahd’in (Tevratın) artık şimdiki şeklinde kaldığı, hatta bir harfinin bile değiştirilmediği bir gerçektir.” Dolayısıyla şu an elimizdeki Tevrat ; tüm İslam tarihini görüp geçirmiş bir kitaptır. İşte bu kitabın yani Tevrat’ın birçok bölümlerinde İsrailoğullarına , kendi ırkı dışındaki herkese kindarlık telkin edilmektedir. Örnek olarak ; Yasanın Tekrarı Bab 14 ayet 2 : “Tanrınız RAB için kutsal bir halksınız. RAB öz halkı olmanız için yeryüzündeki bütün halkların arasından sizi seçti.” . Yasanın Tekrarı Bab 7 ayet 22 ve 23 : “Aranızda olan Tanrınız RAB ulu ve heybetli bir Tanrı’dır. Bu ulusları önünüzden azar azar kovacak. Onları birden ortadan kaldıramazsınız. Yoksa çevrenizde yabanıl hayvanlar çoğalır. Tanrınız RAB onları elinize teslim edecek ve hepsi yok oluncaya dek onları şaşkına çevirecek.”. Yaratılış Bab 13 ayet 14 ve 15 : “Lut Avram’dan ayrıldıktan sonra, RAB Avram’a, “Bulunduğun yerden kuzeye, güneye, doğuya, batıya dikkatle bak” dedi, “Gördüğün bütün toprakları sonsuza dek sana ve soyuna vereceğim.”. Mezmurlar Bab 2 ayet 7 - 9 : “RABbin bildirisini ilan edeceğim: Bana, “Sen benim oğlumsun” dedi, “Bugün ben sana baba oldum. Dile benden, miras olarak sana ulusları, mülk olarak yeryüzünün dört bucağını vereyim. Demir çomakla kıracaksın onları, Çömlek gibi parçalayacaksın.”. Dolayısıyla yahudiler için yahudi olmayanlara savaş açmak bir ibadettir. Bu yüzden Kuran-ı Kerim yahudiler için en büyük tehlike olarak kabul edilmiştir.
(**) : Bir itiraz olarak şu düşünce öne sürülebilir: “Yahudiler , ayet tahrif etse ; önce Tevrat’ta; Yehova’nın yahudileri azarladığı ayetleri değiştirirlerdi.” Cevaben diyorum ki : her din kendi içinden bakıldığında tutarlıdır. ‘Üstün Irk’ psikolojisine sahip yahudilerin , Tevrat’ı; diğer milletlere iyi görünmek için değiştirmesi mümkün değildir. Ayrıca Tevrat’taki Tanrı kavramı İslam’daki Tanrı kavramı gibi değildir, Tevrat’ta ‘Tanrı Yehova’ yorulur dinlenir güreşir ve güreşte yenilir. Böyle bir Tevrat yapısında yahudilerin ‘Tanrı Yehova’ tarafından azarlanması yahudiler için büyük bir övünç olmaktadır. Dolayısıyla sözünü ettiğimiz itiraz geçersizdir.
(***) : Bir itiraz olarak şu düşünce öne sürülebilir: “Sen Nazım Hikmet gibi şiir yazamazsın; nasıl Nazım Hikmet’in şiir üslubu kendine özgüyse Kuran da kendine özgüdür; benzerinin yazılamaması doğaldır” diyenlere cevap verelim; 21. Yüzyılda “Kuran-ı Kerim’e benzer, Kuran-ı Kerim’e alternatif kitap” (!) olarak tanıtılan ‘True Furqan’ yazılmıştır;kimsenin üzerinde durmayacağı kadar önemsiz bulunmuştur bu çalışma. Ama bizi ilgilendiren , şu gerçektir : ‘True Furqan’ ’ın varlığı gösterdi ki, Kuran-ı Kerim’e benzer ayet yazılmaya ortam müsaittir ,Kuran-ı Kerim’e benzer cümle yazmaya özgür ortam mevcuttur. Dolayısıyla sözünü ettiğimiz itiraz geçersizdir.
İKİNCİ BÖLÜM
Kuran-ı Kerim’de , yedinci yüzyıldan itibaren bir değişiklik olsa idi , Yahudiler bunu kullanırlardı, herkesi haberdar edip, Kuran’ın yayılmasını engellemeye çalışırlardı.
Kuran-ı Kerim’in insan kelamı olmadığı ve insanlar tarafından değiştirilemediği gerçeğini böylece delillendirdikten sonra, geriye metafizik mahlukların Kuran-ı Kerim’e müdahalesi konusu kalıyor. Elinize bir Kuran alınız. Kuran-ı Kerim’de Tanrı hakkında ‘Tek İlah’ bilgisi verilmektedir. Bu ‘Tek İlah’ bildirisi ise Kuran-ı Kerim’in metafizik mahluk ya da mahlukların sözü olmadığını ispatlar. Şöyle ki ; Kuran-ı Kerim’de çok yerde insanlara ve cinlere , ‘Cennet’ hedefi gösterilerek, imansız insan ve cinlere karşı cihad emredilir. Eğer Kuran , metafizik mahluk ya da mahlukların sözü olsa idi , bu cihad emirlerinin sahibi işte bu metafizik varlık ya da varlıklar olacaktı , dolayısıyla bu cihad emirlerinin karşılığındaki mükafat vaadlerinin de hepsi yalan olacaktı. İnsanların ve cinlerin , ‘Cennet’ hedef gösterilerek birbirleriyle öldürüşmeleri mümkün olacaktı. Tanımadığı canlıları yalan bir hedef doğrultusunda birbirlerine tahrik ettirip, kırdırmak, öldürmek üzere emir veren, kutsal kitap yazan bu mahluk ya da mahluklar, bu işlevde art niyetli olacaktır. Eğer Kuran-ı Kerim, metafizik varlık ya da varlıkların sözü olsa idi işte Kuran-ı Kerim’in bütününe art niyetli bir anlamın oturmuş olması gerekirdi. İnsanların zihinlerini altüst edecek, kafalarını karıştıracak cümleler yazmaları gerekir. Oysaki elimizdeki Kuran-ı Kerim’deki ‘Tek İlah’ mantığının , zihinlerde bıraktığı yalınlık, sadelik, temizlik ve masumiyet kesinlikle art niyetli bir üsluba benzemiyor. Dolayısıyla elimizdeki Kuran-ı Kerim, metafizik mahluk ya da mahlukların sözü olamaz. Elimizdeki Kuran-ı Kerim’den Yunus Suresi 37. ve 38. ayetleri inceleyelim : 37- Bu Kur'an, Allah'tan başkası tarafından yalan olarak uydurulmuş değildir. Ancak bu, önündekileri doğrulayan ve kitabı ayrıntılı olarak açıklayandır. Bunda hiç şüphe yoktur, alemlerin Rabbindendir. 38- Yoksa: 'Bunu kendisi yalan olarak uydurdu' mu diyorlar? De ki: 'Bunun benzeri olan bir sûre getirin ve eğer gerçekten doğru sözlüyseniz Allah'tan başka çağırabildiklerinizi çağırın.' .
Değerli arkadaşım, isterseniz şimdi de Kuran-ı Kerim’in metafizik mahluk ya da mahluklarca değiştirilmesi konusunu inceleyelim. Kuran-ı Kerim’in değiştirilemeyeceği , Allah tarafından korunduğu; Hicr Suresi 9. Ayette yazılıdır. Acaba bu ifade doğru mudur, yani Hicr suresi Allah kelamı mıdır , onu inceleyelim. Eğer Hicr Suresi Allah kelamı ise , yani metafizik varlık ya da varlıkların kelamı değilse , Kuran-ı Kerim’i Allah’ın koruduğu gerçeği kesinleşir. Öyleyse Hicr Suresine yoğunlaşalım. Elinize bir Kuran alınız. Okuyunca Hicr suresi 9. Ayeti ve Yunus suresi 37-38. Ayetleribulacaksınız. Eğer Hicr Suresi 9. Ayet, Yunus Suresi 37 ve 38. Ayetlerden önce Kuran’a girmiş ise Kuran ; Allah tarafından korunuyor demektir. Çünkü Yunus Suresi 37 ve 38’de ‘Kuran Allah kelamıdır’ denmektedir (Yunus Suresinin bu ayetlerinin Allah kelamı olduğu yukarıda ispatlanmıştır, çünkü Yunus Suresinin adı geçen cümlesinde ‘Tek İlah’ kavramı geçmektedir.) ve dolayısıyla kendisinden önce inen Hicr Suresi 9. ayetin de Allah kelamı olduğu anlamına gelir. Kuran-ı Kerim’in değiştirilemeyeceği , Allah tarafından korunduğu; Hicr Suresi 9. Ayette yazılıdır. Buradan Kuran-ı Kerim’i metafizik varlık ya da mahlukların değiştiremeyeceği anlaşılır.
Eğer Hicr Suresi 9. Ayet, Yunus Suresi 37-38’den sonra Kuran’a girmiş ise -yine sadece herhangi bir Kuran mealine bakarsak- ; şunu belirlememiz gerekir : EğerHicr Suresi 9. Ayet, metafizik varlık ya da varlıkların sözü ise , ayet yazmadaki bu yeteneğe sahip olan bu varlık ya da varlıklar;Hicr Suresi’nden önce inenYunus Suresi’ndeki ‘Kurana benzer cümle yazın’ çağrısına cevap verebilirlerdi. Bu cevabı da dünya kamuoyuna bomba gibi düşürürlerdi. Ama öyle bir metin bulunmadığına göreHicr suresi 9. Ayetmetafizik varlık ya da varlıkların sözü değildir, yani Allah sözüdür, dolayısıyla Kuran-ı Kerim;Hicr suresi 9. Ayette belirtildiği gibi , Allah tarafından korunmaktadır.Kuran-ı Kerim’e müdahale için, Kuran-ı Kerim’i tahrif için Kuran-ı Kerim’e düşmanca yaklaşmak lazımdır.Kuran-ı Kerim’eHicr Suresi 9. Ayetimetafizik varlık ya da varlıklar eklemiş olsa idi ; Kuran-ı Kerim’e bu tahrifi yapabilecek varlıkların, Kuran-ı Kerim’e düşmanca yaklaşmaları anlaşılmalıdır, Kuran’a düşmanca yaklaşmaları ise şunu gerektirir: metafizik varlık ya da varlıkların; Kuran’a herhangi bir cümleyi eklemeleri için Kuran’ın özelliklerinden haberdar olması , ortamı bilmesi ; tedbirleri gereğidir. Yani Kuran-ı Kerim’in en çarpıcı, inkarcılar için en büyük özelliği olan; ‘Ya Kuran’ın benzerini yazın ya da zilleti kabul edin’ hükmünü bilmeleri gereklidir. EğerHicr Suresi 9. Ayeti yazabiliyorlarsa,Yunus suresi 37-38’e cevap yazabilirlerdi. Yani Kuran’a benzer cümle ya da metin yazabilirlerdi . Bu metin, şu anda da dünyamızdaki müşriklerin eline çoktan geçmiş olurdu. Kuran-ı Kerim’inYunus Suresi 37-38’deki düellosuna karşı , müşrik metafizik varlıkların müşrik insanlarla işbirliği zaruri görülmektedir. Ve bu metin, şu anda da dünyamızdaki müşriklerin eline çoktan geçmiş olurdu. Dünya haberdar olurdu. Ama Kuran’a benzer metin ortada mevcut olmadığından , anlaşılıyor kiHicr Suresi 9. AyetAllah kelamıdır ve bu ayette geçtiği gibi Kuran-ı Kerim korunmaktadır.
Özet olarak : Kuran-ı Kerim insan & metafizik varlık müdahalesine kapalı olarak oluşmuş ve yine insan & metafizik varlık müdahalesine kapalı olarak günümüze kadar gelmiştir. Bunu sadece elimize Kuran meali alarak da anlayabiliriz. Dolayısı ile Kuran, ilk günkü Vahy gibi taze ve değiştirilmemiştir, günümüze kadar gelmiştir. Kuran; yaşayan mucizedir, yaşayan Vahydir , baştan sona kadar Allah (Celle Celalühü)’ın sözüdür. Allah için bu gerçekleri delilleri yayalım. Selamun Aleyküm.