Kurban hadisesini anlatırmısınız?

  • Konuyu başlatan Hercaii
  • Başlangıç tarihi
H

Hercaii

Ziyaretçi
Kurban hadisesini anlatırmısınız?
 

sultan_mehmet

© ◄ كُن فَيَكُونُ ►
Yönetici
Forum Administrator
Hz İbrahim(a.s)'ın büyük imtihanı (Kurban hadisesi)

Târih, Peygamber Efendimiz'in cedd-i âlîsi, Kabe-i Muazzama’nın bânisi, Hz. İbrâhim’in devriydi. Nemrud’un ateşinden kurtulmuş olan Hz. İbrâhim, insanlığı, Allah’a kul olmaya dâvet ediyordu. Bu uğurda canını ve malını hiçe sayma fedâkârlığını gösteren Hz. İbrâhim, Allah tarafından yeni bir imtihana çekilecekti.

Aradan seneler geçmesine rağmen, evlâdı olmamıştı. Evlat arzusu içinde olduğu bir sırada, melekler Hz. Allaha;

‘Yarabbi Halilin İbrahimin kendisi var malı var hanımı var bu kadar meşkuliyyetin içinde sana nasıl halil oldu?' diye sorar.Cenabu Hak´da:

" Ben kulumun suretine ve malına bakmam kalbine ve ameline bakarım. Benim halilimin kalbinde benden başkasının sevgisi yoktur buyurdu .İsterseniz gidiniz imtihan ediniz."

Cebrail (A.s.) insan suretinde geldi, ozaman İbrahim (A.s.)min 12 bin çoban ve av köpeği vardı hepsinin boynundaki tasmalar altın ve gümüşdendi. Artık ne kadar sürüsünün oldugunu siz düsününüz. İbrahim (A.s.) Şöyle yüksek bir yere çıkmış koyunlarını gözetliyordu.Cebrail (A.s.) selam verdi İbrahim (A.s.) selamı aldıkdan sonra Cebrail (A.s.)

-"Bunlar kimin?" diye sordu. İbrahim (A.s).
-"Hazreti Allah'ındır amma benim elimde emanettir" dedi.Cebrail (A.s) :
-"Bunlardan bir tane bana verirmisin?" dedi.
İbrahim (A.s.):
-"Hz Allah' ı bir defa zikir et üçde birini al buyurdu." Melek:
-(Subbuhun guddusun Rabbuna ve Rabbul melaiketi verruhu)diye zikir etti. Üçde birini aldı,
İbrahim (A.s):
-"Bir daha zikir et üçde birinide al" dedi Melek tekrar zikir etti geri kalan üçde birinide aldı .
İbrahim (A.s.) :
-"Bir daha zikir et hepsini al" buyurdu. Melek bir daha zikir etti hepsini aldı.
İbrahım (A.s.)
-"Bir daha zikir et bende senin kölen olayım" buyurdu.

Cenabu hak:
- ‘Ey Cebrail Halilimi nasıl buldun’ dedi.
Cebrail (A.s):
‘Yarabbi ne güzel kul ne güzel halil imişâ€™ dedi.

İbrahim (A.s.) çobanlari çagırdı 'sürüyü bu müsafirin arkasından sürünüz artık bu mal benim değil sizler dahil hepiniz bunun malısınız' buyurunca Cebrail (A.s.) kendisinin melek oldugunu açiğa çikardı ‘Ben meleğim bana lazım değil imtihan için geldim’ dedi.
İbrahim (A.s.) ‘Ben Hz. Allahin haliliyim verdiğim malı geri almam' deyince Cenabu hak vahi ederek:
- ‘Ya İbrahim onlari al, Allah yolunda infak yap ve vakif eyle dedi ve İbrahim (A.s).da hepsini vakif etti.

Hz. İbrâhim’in yanına gelerek sorarlar: “Yâ İbrâhîm! Hz. Allah sana bu kadar nimetler ihsan etmişken, sen bu nimetleri Hz. yolunda hiç düşünmeden harcıyorsun. Kalbine hiç bir şey gelmiyormu?' diye sormalari üzerine verdigi Cevap düşündürücüdür:

-“Değil malımı fedâ etmek, bana sâlih bir evlat verse, onu bile yolunda fedâ edebilirim.â€ İşte bu söz kayda geçmiş idi.

İBRAHİM (A.S) MIN ÇOCUK İLE MÜJDELENMESİ

Evladı olmayan İbrahim (A.s.) O günlerde ‘Ey Rabbim bana salihlerden olacak bir evlad ihsan eyle’ diye dua ediyordu. İşte o sırada aşağıdaki ayeti celilede ifade edildiği gibi melekler gelerek evlad müjdesini verdi.Cenabu hak bu hususu söyle haber veriyor.


بسم اللّÙه٠الرØ*من الرØ*يم

ÙˆÙÙ†ÙبّÙئْهÙمْ عÙÙ† ضÙيْÙ٠إÙبْراÙÙ‡Ùيم٠إÙذْ دÙØ®ÙÙ„Ùواْ عÙÙ„Ùيْه٠ÙÙÙ‚ÙالÙواْ سÙلامًا Ù‚Ùال٠إÙنّÙا Ù…ÙنكÙمْ ÙˆÙجÙÙ„Ùون

Ù‚ÙالÙواْ لا٠تÙوْجÙلْ Ø¥ÙنّÙا Ù†ÙبÙشّÙرÙك٠بÙغÙلام٠عÙÙ„Ùيم٠قÙال٠أÙبÙشّÙرْتÙÙ…ÙونÙÙŠ عÙÙ„ÙÙ‰ Ø£ÙÙ† مّÙسّÙÙ†Ùي٠الْكÙبÙر٠ÙÙبÙم٠تÙبÙشّÙرÙونÙ

Ù‚ÙالÙواْ بÙشّÙرْنÙاك٠بÙالْØ*Ùقّ٠ÙÙلا٠تÙÙƒÙÙ† مّÙن٠الْقÙانÙØ·Ùين٠قÙال٠وÙÙ…ÙÙ† ÙŠÙقْنÙØ·Ù Ù…ÙÙ† رّÙØ*ْمÙة٠رÙبّÙه٠إÙلاّ٠الضّÙآلّÙونÙ

Meali: Onlara İbrahim (A.s.) müsafirlerinden bahis et. O vakitki yanına girdilerde selam dediler,selam verdilerde Ibrahim (A.s.) biz sizden cidden korkuyoruz dedide onlar ‘korkma’ dediler. Biz sana alim bir oğul müjdeliyoruz dediler. İbrahim (A.s.) ‘benimi bir evlad ile müjdeliyorsunuz ?’ bana ihtiyarlık gelip çatmışken, artik beni ne suretle müjdeliyorsunuz dedi. Melekler seni hak ile müjdeledik artik Hz. Allahin rahmetinden ümidini kesme rahmeti ilahiden ancak sapıtanlar ümidini keser dediler.(Süre-i Hicir Ayet 51-56)

Aradan uzun yıllar geçmiş, Cenâb-ı Hak Hz. İbrâhim’e sâlih bir evlat ihsan etmişti.
Adı İsmâil’di.

Fakat aradan uzun seneler geçtiğinden Hz. İbrahim daha önce kendisine gelen meleklere konuştuğu sözü (Hz icin oğlumu bile kurban ederim )sözünü zaman içinde unutmuştu.

Hz. İsmâil en sevimli olduğu bir çağa gelmişti.Hac erkanını tamamlayıp ayrıldıkdan sonra terviye günü yani arafe gününden bir gün evvel bir rü´ya gördü. Hz. İbrâhim, yattığı yataktan,
-“Nezrini yerine getir, Yâ İbrâhim!†nidâsıyla, kalktı. Bu rüyâ acaba Allah ’tan mıydı? Nezri neydi, onu uzun uzun düşündü.
Iste bu tereddüdden dolayi bu güne "terviye" günü denildi.

Ertesi gece, aynı rüyâyı, yeniden gördü. Artık Hz. İbrâhim anladı ve bildi ki, bu rüyâ
Hz.Allah ’tandır. Bildiği için bu güne “Arefe†ismi verildi.

Fakat nezri neydi, onu hatırlayamadı. Bayram akşamı da aynı rüyâyı görünce, nezrini hatırladı. Oğlunu kurban ettiğinin tatbikatını gördü ve bu günede "kurban" günü dendi.
(Şir’atül İslam S 219)

Artık Hz. ’ın emrini yerine getirmesi lâzımdı. Bayram sabahı olunca, Hacer vâlidemizi çağırdı. Oğlu Hz. İsmâil’i hazırlamasını söyledi. Hacer vâlidemiz, Hz. İsmâil’i giydirip, süsledi. Baba oğul, beraberce Minâ istikâmetine doğru yola koyuldular. Fakat nereye gidildiğini, ne evlat ne de annesi biliyordu.

Şeytan bu duruma hayrette kalıp böyle imtihanda hiç görmedim.İbrahim (A.s) bu işide yaparsa ve ben böyle meselede onları caydıramazsam bir daha ebediyyen onlara te´sir edemem ve üzüntümden helak olurum demişti. (Şir’atül İslam S 222.)

Hz. İbrâhim’in önüne çıkarak: Yâ İbrâhîm! Böyle r evlâdı nasıl kesersin? Hiç baba evlâdını kesebilir mi? Hz. İbrâhim, şeytanın sözüne kulak bile vermedi, hiç tereddüt etmeyerek, yerden aldığı taşla şeytânı defetti.

Şeytan durmuyordu. Bu sefer Hâcer vâlidemizin yanına gelerek, onu kandırmaya çalıştı. Fakat Hâcer vâlidemiz verdiği cevabla, teslimiyetin zirvesine varıyordu: “Eğer ’tan böyle bir emir gelmişse, ben de bir anne olarak, bu emre teslim olup, boynumu büküyorum.â€Cünkü o bir peygamberdir peygamber yanlış yapmaz dedi.yerden aldığı taşla şeytânı defetti.

Şeytan vazgeçmiyordu. Bu defa Hz. İsmâil’in yanına gelip: “Baban seni nereye götürüyor, biliyor musun? Kesmeye götürüyor, kesmeye.†diyerek onu korkutmağa çalıştı.

Hz. İsmâil de, annesinden geri kalmayarak: "O benim babamdır. O bir Peygamberdir. Eğer bu emri ’tan almışsa, emri muhakkak yerine getirmesi lâzımdır." cevâbını verdi ve şeytanı taşladı.

Ibrahim a.s. kendine ve evladina vesvese veren Şeytani Mina mevkiinde taşladiığından dolayı aynı mahalde şeytan taşlamak bir sünnet olarak devam etmiş ve ahir zaman peygamberinin şeriatindada yer almıştır.
 

sultan_mehmet

© ◄ كُن فَيَكُونُ ►
Yönetici
Forum Administrator
Hz İbrahim(a.s)'ın büyük imtihanı (Kurban hadisesi)

Târih, Peygamber Efendimiz'in cedd-i âlîsi, Kabe-i Muazzama’nın bânisi, Hz. İbrâhim’in devriydi. Nemrud’un ateşinden kurtulmuş olan Hz. İbrâhim, insanlığı, Allah’a kul olmaya dâvet ediyordu. Bu uğurda canını ve malını hiçe sayma fedâkârlığını gösteren Hz. İbrâhim, Allah tarafından yeni bir imtihana çekilecekti.

Aradan seneler geçmesine rağmen, evlâdı olmamıştı. Evlat arzusu içinde olduğu bir sırada, melekler Hz. Allaha;

‘Yarabbi Halilin İbrahimin kendisi var malı var hanımı var bu kadar meşkuliyyetin içinde sana nasıl halil oldu?' diye sorar.Cenabu Hak´da:

" Ben kulumun suretine ve malına bakmam kalbine ve ameline bakarım. Benim halilimin kalbinde benden başkasının sevgisi yoktur buyurdu .İsterseniz gidiniz imtihan ediniz."

Cebrail (A.s.) insan suretinde geldi, ozaman İbrahim (A.s.)min 12 bin çoban ve av köpeği vardı hepsinin boynundaki tasmalar altın ve gümüşdendi. Artık ne kadar sürüsünün oldugunu siz düsününüz. İbrahim (A.s.) Şöyle yüksek bir yere çıkmış koyunlarını gözetliyordu.Cebrail (A.s.) selam verdi İbrahim (A.s.) selamı aldıkdan sonra Cebrail (A.s.)

-"Bunlar kimin?" diye sordu. İbrahim (A.s).
-"Hazreti Allah'ındır amma benim elimde emanettir" dedi.Cebrail (A.s) :
-"Bunlardan bir tane bana verirmisin?" dedi.
İbrahim (A.s.):
-"Hz Allah' ı bir defa zikir et üçde birini al buyurdu." Melek:
-(Subbuhun guddusun Rabbuna ve Rabbul melaiketi verruhu)diye zikir etti. Üçde birini aldı,
İbrahim (A.s):
-"Bir daha zikir et üçde birinide al" dedi Melek tekrar zikir etti geri kalan üçde birinide aldı .
İbrahim (A.s.) :
-"Bir daha zikir et hepsini al" buyurdu. Melek bir daha zikir etti hepsini aldı.
İbrahım (A.s.)
-"Bir daha zikir et bende senin kölen olayım" buyurdu.

Cenabu hak:
- ‘Ey Cebrail Halilimi nasıl buldun’ dedi.
Cebrail (A.s):
‘Yarabbi ne güzel kul ne güzel halil imiş’ dedi.

İbrahim (A.s.) çobanlari çagırdı 'sürüyü bu müsafirin arkasından sürünüz artık bu mal benim değil sizler dahil hepiniz bunun malısınız' buyurunca Cebrail (A.s.) kendisinin melek oldugunu açiğa çikardı ‘Ben meleğim bana lazım değil imtihan için geldim’ dedi.
İbrahim (A.s.) ‘Ben Hz. Allahin haliliyim verdiğim malı geri almam' deyince Cenabu hak vahi ederek:
- ‘Ya İbrahim onlari al, Allah yolunda infak yap ve vakif eyle dedi ve İbrahim (A.s).da hepsini vakif etti.

Hz. İbrâhim’in yanına gelerek sorarlar: “Yâ İbrâhîm! Hz. Allah sana bu kadar nimetler ihsan etmişken, sen bu nimetleri Hz. yolunda hiç düşünmeden harcıyorsun. Kalbine hiç bir şey gelmiyormu?' diye sormalari üzerine verdigi Cevap düşündürücüdür:

-“Değil malımı fedâ etmek, bana sâlih bir evlat verse, onu bile yolunda fedâ edebilirim.” İşte bu söz kayda geçmiş idi.

İBRAHİM (A.S) MIN ÇOCUK İLE MÜJDELENMESİ

Evladı olmayan İbrahim (A.s.) O günlerde ‘Ey Rabbim bana salihlerden olacak bir evlad ihsan eyle’ diye dua ediyordu. İşte o sırada aşağıdaki ayeti celilede ifade edildiği gibi melekler gelerek evlad müjdesini verdi.Cenabu hak bu hususu söyle haber veriyor.


بسم اللَّهِ الرحمن الرحيم

وَنَبِّئْهُمْ عَن ضَيْفِ إِبْراَهِيمَ إِذْ دَخَلُواْ عَلَيْهِ فَقَالُواْ سَلامًا قَالَ إِنَّا مِنكُمْ وَجِلُون

قَالُواْ لاَ تَوْجَلْ إِنَّا نُبَشِّرُكَ بِغُلامٍ عَلِيمٍ قَالَ أَبَشَّرْتُمُونِي عَلَى أَن مَّسَّنِيَ الْكِبَرُ فَبِمَ تُبَشِّرُونَ

قَالُواْ بَشَّرْنَاكَ بِالْحَقِّ فَلاَ تَكُن مِّنَ الْقَانِطِينَ قَالَ وَمَن يَقْنَطُ مِن رَّحْمَةِ رَبِّهِ إِلاَّ الضَّآلُّونَ

Meali: Onlara İbrahim (A.s.) müsafirlerinden bahis et. O vakitki yanına girdilerde selam dediler,selam verdilerde Ibrahim (A.s.) biz sizden cidden korkuyoruz dedide onlar ‘korkma’ dediler. Biz sana alim bir oğul müjdeliyoruz dediler. İbrahim (A.s.) ‘benimi bir evlad ile müjdeliyorsunuz ?’ bana ihtiyarlık gelip çatmışken, artik beni ne suretle müjdeliyorsunuz dedi. Melekler seni hak ile müjdeledik artik Hz. Allahin rahmetinden ümidini kesme rahmeti ilahiden ancak sapıtanlar ümidini keser dediler.(Süre-i Hicir Ayet 51-56)

Aradan uzun yıllar geçmiş, Cenâb-ı Hak Hz. İbrâhim’e sâlih bir evlat ihsan etmişti.
Adı İsmâil’di.

Fakat aradan uzun seneler geçtiğinden Hz. İbrahim daha önce kendisine gelen meleklere konuştuğu sözü (Hz icin oğlumu bile kurban ederim )sözünü zaman içinde unutmuştu.

Hz. İsmâil en sevimli olduğu bir çağa gelmişti.Hac erkanını tamamlayıp ayrıldıkdan sonra terviye günü yani arafe gününden bir gün evvel bir rü´ya gördü. Hz. İbrâhim, yattığı yataktan,
-“Nezrini yerine getir, Yâ İbrâhim!” nidâsıyla, kalktı. Bu rüyâ acaba Allah ’tan mıydı? Nezri neydi, onu uzun uzun düşündü.
Iste bu tereddüdden dolayi bu güne "terviye" günü denildi.

Ertesi gece, aynı rüyâyı, yeniden gördü. Artık Hz. İbrâhim anladı ve bildi ki, bu rüyâ
Hz.Allah ’tandır. Bildiği için bu güne “Arefe” ismi verildi.

Fakat nezri neydi, onu hatırlayamadı. Bayram akşamı da aynı rüyâyı görünce, nezrini hatırladı. Oğlunu kurban ettiğinin tatbikatını gördü ve bu günede "kurban" günü dendi.
(Şir’atül İslam S 219)

Artık Hz. ’ın emrini yerine getirmesi lâzımdı. Bayram sabahı olunca, Hacer vâlidemizi çağırdı. Oğlu Hz. İsmâil’i hazırlamasını söyledi. Hacer vâlidemiz, Hz. İsmâil’i giydirip, süsledi. Baba oğul, beraberce Minâ istikâmetine doğru yola koyuldular. Fakat nereye gidildiğini, ne evlat ne de annesi biliyordu.

Şeytan bu duruma hayrette kalıp böyle imtihanda hiç görmedim.İbrahim (A.s) bu işide yaparsa ve ben böyle meselede onları caydıramazsam bir daha ebediyyen onlara te´sir edemem ve üzüntümden helak olurum demişti. (Şir’atül İslam S 222.)

Hz. İbrâhim’in önüne çıkarak: Yâ İbrâhîm! Böyle bir evlâdı nasıl kesersin? Hiç baba evlâdını kesebilir mi? Hz. İbrâhim, şeytanın sözüne kulak bile vermedi, hiç tereddüt etmeyerek, yerden aldığı taşla şeytânı defetti.

Şeytan durmuyordu. Bu sefer Hâcer vâlidemizin yanına gelerek, onu kandırmaya çalıştı. Fakat Hâcer vâlidemiz verdiği cevabla, teslimiyetin zirvesine varıyordu: “Eğer ’tan böyle bir emir gelmişse, ben de bir anne olarak, bu emre teslim olup, boynumu büküyorum.”Cünkü o bir peygamberdir peygamber yanlış yapmaz dedi.yerden aldığı taşla şeytânı defetti.

Şeytan vazgeçmiyordu. Bu defa Hz. İsmâil’in yanına gelip: “Baban seni nereye götürüyor, biliyor musun? Kesmeye götürüyor, kesmeye.” diyerek onu korkutmağa çalıştı.

Hz. İsmâil de, annesinden geri kalmayarak: "O benim babamdır. O bir Peygamberdir. Eğer bu emri ’tan almışsa, emri muhakkak yerine getirmesi lâzımdır." cevâbını verdi ve şeytanı taşladı.

Ibrahim a.s. kendine ve evladina vesvese veren Şeytani Mina mevkiinde taşladiığından dolayı aynı mahalde şeytan taşlamak bir sünnet olarak devam etmiş ve ahir zaman peygamberinin şeriatindada yer almıştır.
 
Üst