Kurbanda Öne Çıkması Gereken Şefkat Anlayışımız
Müslüman, inanmayanlar gibi örneksiz ve rehbersiz değildir. Neyin nasıl yapılacağını bizzat uygulayarak gösteren Allah Resulü'nün örnekliği söz konusudur Müslüman'ın hedefinde. Bu bakımdan inanmış insan tespit ve tercihlerinde tereddütsüzdür. Çünkü ona ikazlar ve irşatlar yapılmıştır inancının içinde. Nitekim Allah Resulü Efendimiz (sas) Hazretleri, merhametli, şefkatli olma konusunda yaptığı ikazında şöyle hatırlatmada bulunmuştur tüm Müslümanlara:
-Sizler yeryüzündeki canlılara şefkatli davranırsanız, gökyüzündeki melekler de hesap gününde size şefkatli davranılması için dua ederler! Bu hadis bize şunu hatırlatmaktadır:
- Gökyüzündeki meleklerin size hesap gününde şefkatli davranılması için dua etmelerini istiyorsanız siz de yeryüzündeki canlılara şefkatli davranın!. Bundan dolayıdır ki, kurbanlık koyunun ayağını bağlayıp yere yatırdıktan sonra bıçağını bilemeye başlayan adamı gören Allah Resulü Efendimiz (sas) Hazretleri buyurmuş ki:
-Ey Allah'ın kulu! Bu hayvanı sen iki defa mı öldürmek istiyorsun? Nedir bu şefkatsizlik? Şöyle sürdürmüş ikazını:
- Hayvanı kesecek kimse bıçağını önceden bilesin. Unutmasın ki en güzel kesim, hayvana en az acı veren kesimdir. Siz yeryüzündeki canlılara merhametli davranın ki gökyüzündeki melekler de size merhametli davranılması için dua etsinler! Bu ikazlar sebebiyle Müslüman değil insanlara, hayvanlara bile acımasızlık edemez, kurbanlık hayvana da acı çektirmeye gönlü razı olmaz, inancı izin vermez. Örnek aldığı Peygamber'i ona bu konuda da ikazlar yapmış, irşatlarda bulunmuştur. Evet acıma, şefkat etme olayı Müslüman'da o kadar canlı ve unutulmaz haldedir ki, kurbanını kesim anında sadece (Bismillahi Allahü ekber) demekle yetinir, Besmele'nin gerisini okuyarak kesimin acı veren saniyelerini uzatmak istemez. Çünkü Besmele'nin kalan kısmında Allah'ın Rahman ve Rahim sıfatları vardır. Kurban kesimi sırasındaki durum ise bu iki sıfata zıt gibi göründüğünden o sıfatları zikretmeden (Bismillahi Allahü ekber) diyerek hemen kesimi bitirir, merhamet ve şefkate zıt gibi görünen o anı uzatmamaya dikkat eder. -Bu aceleden dolayı bazen kesim sırasında (Bismillahi Allahü ekber) demeyi unutan da olabilir. Bu durum da niyetine göre hüküm alır. Şayet heyecandan, aceleden, unutmaktan dolayı söylememişse bir mahzur olmaz. Ama inkârdan, yani inanmadığı için Allah'ın ismini terk etmişse bu et yenmez. Çünkü terki ihmal ve unutmaktan değil, inkâr ve inançsızlıktan gelmiştir. Zaten bir ilahi kitaba inanmayanın kestiği de yenmez. Eğer kesenin inanç açısından ne durumda olduğu bilinemezse kestiği yenecek inançta biri olarak kabul edilir, tereddüt edilmez.
- Kurbanın tümü de Allah için olduğundan ne etinden, ne de derisinden kesim ücreti verilemez. Kesim ücreti ayrı olarak verilmeli, et ikram edilecekse bu da ücretten ayrı olarak hediye edilmelidir.
-Kurban dinin bir emri olarak kesildiğinden eti, derisi, tüm sakatatı dine karşı olan yerlere verilmez. Yani din kendi aleyhine kullanılır duruma düşürülmez. Hep dine saygılı yerler tercih edilir. Ancak komşu hakkı unutulmaz, komşu dinî hayat yaşamasa da, hatta başka dinden olsa da komşuya et ikramında bulunulur, gönlü kazanılmaya gayret edilir.
-Kurbanı iyi kesen kim ise, kesime layık olan da odur. Bu itibarla sahibi bizzat kesemiyorsa ehil olan birine kestirmek gerekir. Maksat hayvana eziyet etmemektir çünkü.
- Ortak olunan kurbanın etini taksim ederken zorluk yoksa eti götürü usulü ile değil de tartı ile taksim etmek uygun olur. Ortaklardan hiçbirinin kalbine kendi hakkı olanı tam alamadı ama öteki fazlasıyla aldı gibi bir vesvese gelmemelidir. Etler hem kalite hem de miktarda eşit şekilde paylaşılmalı, sonra da kur'a atılarak sahipleri tespit edilmeli, vesveseye asla yer verilmemelidir. Bununla beraber, hissesine düşen et miktarı ve kalitesi üzerinde fazlaca titiz de olunmamalı, Rabb'imiz kabul buyursun, diyerek gönülden helalleşmelidir...
AHMET ŞAHİN/ZAMAN
Müslüman, inanmayanlar gibi örneksiz ve rehbersiz değildir. Neyin nasıl yapılacağını bizzat uygulayarak gösteren Allah Resulü'nün örnekliği söz konusudur Müslüman'ın hedefinde. Bu bakımdan inanmış insan tespit ve tercihlerinde tereddütsüzdür. Çünkü ona ikazlar ve irşatlar yapılmıştır inancının içinde. Nitekim Allah Resulü Efendimiz (sas) Hazretleri, merhametli, şefkatli olma konusunda yaptığı ikazında şöyle hatırlatmada bulunmuştur tüm Müslümanlara:
-Sizler yeryüzündeki canlılara şefkatli davranırsanız, gökyüzündeki melekler de hesap gününde size şefkatli davranılması için dua ederler! Bu hadis bize şunu hatırlatmaktadır:
- Gökyüzündeki meleklerin size hesap gününde şefkatli davranılması için dua etmelerini istiyorsanız siz de yeryüzündeki canlılara şefkatli davranın!. Bundan dolayıdır ki, kurbanlık koyunun ayağını bağlayıp yere yatırdıktan sonra bıçağını bilemeye başlayan adamı gören Allah Resulü Efendimiz (sas) Hazretleri buyurmuş ki:
-Ey Allah'ın kulu! Bu hayvanı sen iki defa mı öldürmek istiyorsun? Nedir bu şefkatsizlik? Şöyle sürdürmüş ikazını:
- Hayvanı kesecek kimse bıçağını önceden bilesin. Unutmasın ki en güzel kesim, hayvana en az acı veren kesimdir. Siz yeryüzündeki canlılara merhametli davranın ki gökyüzündeki melekler de size merhametli davranılması için dua etsinler! Bu ikazlar sebebiyle Müslüman değil insanlara, hayvanlara bile acımasızlık edemez, kurbanlık hayvana da acı çektirmeye gönlü razı olmaz, inancı izin vermez. Örnek aldığı Peygamber'i ona bu konuda da ikazlar yapmış, irşatlarda bulunmuştur. Evet acıma, şefkat etme olayı Müslüman'da o kadar canlı ve unutulmaz haldedir ki, kurbanını kesim anında sadece (Bismillahi Allahü ekber) demekle yetinir, Besmele'nin gerisini okuyarak kesimin acı veren saniyelerini uzatmak istemez. Çünkü Besmele'nin kalan kısmında Allah'ın Rahman ve Rahim sıfatları vardır. Kurban kesimi sırasındaki durum ise bu iki sıfata zıt gibi göründüğünden o sıfatları zikretmeden (Bismillahi Allahü ekber) diyerek hemen kesimi bitirir, merhamet ve şefkate zıt gibi görünen o anı uzatmamaya dikkat eder. -Bu aceleden dolayı bazen kesim sırasında (Bismillahi Allahü ekber) demeyi unutan da olabilir. Bu durum da niyetine göre hüküm alır. Şayet heyecandan, aceleden, unutmaktan dolayı söylememişse bir mahzur olmaz. Ama inkârdan, yani inanmadığı için Allah'ın ismini terk etmişse bu et yenmez. Çünkü terki ihmal ve unutmaktan değil, inkâr ve inançsızlıktan gelmiştir. Zaten bir ilahi kitaba inanmayanın kestiği de yenmez. Eğer kesenin inanç açısından ne durumda olduğu bilinemezse kestiği yenecek inançta biri olarak kabul edilir, tereddüt edilmez.
- Kurbanın tümü de Allah için olduğundan ne etinden, ne de derisinden kesim ücreti verilemez. Kesim ücreti ayrı olarak verilmeli, et ikram edilecekse bu da ücretten ayrı olarak hediye edilmelidir.
-Kurban dinin bir emri olarak kesildiğinden eti, derisi, tüm sakatatı dine karşı olan yerlere verilmez. Yani din kendi aleyhine kullanılır duruma düşürülmez. Hep dine saygılı yerler tercih edilir. Ancak komşu hakkı unutulmaz, komşu dinî hayat yaşamasa da, hatta başka dinden olsa da komşuya et ikramında bulunulur, gönlü kazanılmaya gayret edilir.
-Kurbanı iyi kesen kim ise, kesime layık olan da odur. Bu itibarla sahibi bizzat kesemiyorsa ehil olan birine kestirmek gerekir. Maksat hayvana eziyet etmemektir çünkü.
- Ortak olunan kurbanın etini taksim ederken zorluk yoksa eti götürü usulü ile değil de tartı ile taksim etmek uygun olur. Ortaklardan hiçbirinin kalbine kendi hakkı olanı tam alamadı ama öteki fazlasıyla aldı gibi bir vesvese gelmemelidir. Etler hem kalite hem de miktarda eşit şekilde paylaşılmalı, sonra da kur'a atılarak sahipleri tespit edilmeli, vesveseye asla yer verilmemelidir. Bununla beraber, hissesine düşen et miktarı ve kalitesi üzerinde fazlaca titiz de olunmamalı, Rabb'imiz kabul buyursun, diyerek gönülden helalleşmelidir...
AHMET ŞAHİN/ZAMAN