HAZRET-İ MUHAMMED Aleyhisselâm
BÜYÜK HİCRET
"Medine'ye Doğru"
Kuba'ya Geliş:
Resulullah Aleyhisselâm ilk olarak, Medine'ye yaya bir saat kadarlık bir mesafede bulunan Kuba köyüne geldi, oradaki müslümanlar tarafından heyecanla karşılandı. Buranın tanınmış âilelerinden Amr bin Avf mahallesinde Külsûm bin Hidm -radiyallahu anh-in evine misafir oldular. Zaten Ashâb-ı kiram'dan birçokları bu zâtın evinde misafir olarak kalmışlardı. Yolculuğun zahmeti, Kuba'ya ulaşmakla sona ermişti.
Karşılayıcılar geldikleri zaman, Resulullah Aleyhisselâm bir hurma ağacının gölgesinde oturup dinleniyordu. Hemen hemen aynı yaşta bulunan Hazret-i Ebu Bekir -radiyallahu anh- de yanında idi. Gelenlerin çoğu Resulullah Aleyhisselâm'ı daha önce görmedikleri için tanıyamıyor, peygamber zannederek Hazret-i Ebu Bekir -radiyallahu anh-e selâm veriyorlardı. Tâ ki Resulullah Aleyhisselâm'a güneş isabet edip de Hazret-i Ebu Bekir -radiyallahu anh- ridâsı ile güneşten gölgelemeye kalktığı zaman tanıyabildiler ve selâmladılar.
Ziyaretçileri ise bekâr bir zât olan Sa'd bin Hayseme -radiyallahu anh-in evinde kabul etti.
Ensâr biatlarını tazeliyor, Muhâcirler ise hoşgeldine geliyorlardı. Bu sırada Medine'nin meşhur şâiri Hassan bin Sâbit -radiyallahu anh- Resulullah Aleyhisselâm'ın gelişini dile getiren güzel bir kaside söyledi.
Hazret-i Ali -radiyallahu anh- Resulullah Aleyhisselâm'ın hareketinden üç gün sonra yola çıkmış, geceleri yürümüş, gündüzleri gizlenmiş ve Kuba'da iken kendilerine yetişmiştir.
Ayaklarının altı kabarmış ve yarılmıştı. Resulullah Aleyhisselâm onu bağrına bastı, ayaklarının altına elini sürdü. İyileşmesi için duâ edince hiçbir ıstırabı kalmadı.
Kuba Mescidi:
Resulullah Aleyhisselâm'ın Kuba'da ilk işi bir mescid inşâ etmek oldu. Dinlenmesi gereken bu birkaç gün içinde İslâm'ın bu ilk mescidinin temelini attı ve bir işçi gibi çalıştı. Bu mescidde ilk olarak müslümanlarla cemaat halinde serbestçe namaz kıldı.
•
Resulullah Aleyhisselâm'ın bizzat taş taşıyarak inşâ ettiği bu mescid, mübarek ve faziletli mescidlerden birisidir.
Bu mescide Âyet-i kerime'de şöyle işaret edilmektedir:
"Tâ ilk günden takvâ üzere kurulan mescidde bulunman daha lâyık ve uygundur." (Tevbe: 108)
Senin içinde bulunmana en çok hak kazanmış olan yerdir.
Abdullah bin Ömer -radiyallahu anhümâ- der ki:
"Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- her cumartesi günü binekli veya yaya olarak Kuba mescidini ziyaret eder, içinde iki rekât namaz kılardı." (Buhârî - Müslim: 1399)
Sehl bin Huneyf -radiyallahu anh-den rivayet edilen bir Hadis-i şerif'lerinde ise şöyle buyurmuşlardır:
"Kim, evinden çıkıp Kuba mescidine gelir ve orada iki rekât namaz kılarsa bu ona bir Umre'ye bedel olur." (Nesâî)
Medine'ye Doğru:
Resulullah Aleyhisselâm Kuba'dan Medine'ye hareket etmek istediği zaman dedesi Abdülmuttalib'in dayıları olan Neccar oğulları'na haber gönderdi. Onlar da kılıçlarını kuşanarak geldiler. Cuma günü güneş yükselince devesi Kasvâ'ya bindi. Hazret-i Ebu Bekir -radiyallahu anh- arkasında, Neccar oğulları'nın yiğitleri de sağ ve sollarında olduğu halde on dört gün kadar kaldığı Kuba'dan bir Cuma günü Medine'ye doğru hareket etti. Salim bin Avf oğulları mahallesinin bulunduğu Rânuna vâdisine geldiklerinde Cuma namazı vakti girdi. Resulullah Aleyhisselâm orada arka arkaya iki hutbe okuyarak Medine'de ilk Cuma namazını kıldırdı.
İlk hutbede Allah-u Teâlâ'ya lâyık olduğu şekilde hamd ve senâ ettikten sonra yüz kişilik cemaate hitaben şöyle buyurdu:
"Ey insanlar!
Sağlığınızda ahiret için tedarik görünüz. Bilesiniz ki kıyamet gününde herkes sorumludur. Herkes çobansız bıraktığı koyunundan sorumlu tutulacaktır. Sonra Rabb'iniz tercümansız ve vasıtasız olarak bizzat buyuracak ki: 'Sana benim Peygamber'im gelip de emirlerimi bildirmedi mi? Ben sana mal vermiş, ihsanda bulunmuştum, sen kendin için ne getirdin?' Bu soru ile karşılaşan insan, sağına soluna bakacak, bir şey göremeyecek. Önüne bakacak cehennemi görecek. Öyleyse yarım hurma ile de olsa iyilik yaparak, kendisini ateşten korumaya gücü yeten, bunu yapsın. Onu da bulamazsa, bari güzel sözle kendisini kurtarsın. Zira bir iyiliğe on katından yedi yüz katına kadar sevap verilir.
Allah'ın selâmı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun!"
Resulullah Aleyhisselâm bir süre sonra ikinci hutbeye kalkıp şöyle buyurdular:
"Hamd Allah'a mahsustur, O'na hamdeder, O'ndan yardım dileriz. Nefislerimizin şerlerinden ve kötü amellerimizden Allah'a sığınırız. Allah'ın hidayet ettiğini kimse saptıramaz, O'nun saptırdığına da kimse hidayet edip doğru yola koyamaz.
Allah'tan başka ilâh olmadığına şehâdet ederim. O birdir, ortağı ve benzeri yoktur.
Sözlerin en güzeli Allah'ın Kitabı'dır. Allah kimin kalbini Kur'an'la ziynetleştirirse, onu kâfir iken İslâm'a dahil eder. O da Kur'an'ı diğer sözlere tercih etmez, işte o kimse felâh bulur. Doğrusu Allah'ın Kitabı, sözlerin en güzeli ve en beliğidir. Allah'ın sevdiğini seviniz, Allah'ı can ve gönülden seviniz. Allah'ın kelâmından ve zikrinden usanmayınız. Allah'ın kelâmından kalbinize bir katılık gelmesin. Çünkü Allah'ın kelâmı her şeyin en güzelini, en iyisini ayırıp seçer. Amellerin hayırlısını ve kulların güzidesi olan peygamberleri ve kıssaların iyisini anlatır. Helâl ve haramı beyan eder.
Siz ancak Allah'a ibadet ediniz ve O'na hiçbir şeyi ortak koşmayınız. O'ndan hakkıyla sakınınız.
Hayırlı işler işleyiniz ve bu iyi işleri diliniz ile doğrulayınız. Aranızda Allah'ın kelâmı ile birbirinizi seviniz. İyi biliniz ki Allah, ahdini bozanlara, sözünde durmayanlara gazab eder.
Allah'ın selâmı üzerinize olsun."
•
Resulullah Aleyhisselâm Cuma namazını kıldıktan sonra devesine bindi ve yularını boynuna doladı, Medine'ye teveccüh etti.
Yanında Hazret-i Ebu Bekir -radiyallahu anh-, çevresinde Neccar oğulları'nın yiğitleri olduğu halde şehre girdiler.
"Bu eser, Pakistan Devleti tarafından 1997 yılında düzenlenen Dünya Sîret yarışmasında birincilik ödülüne layık görülmüş ve Muhterem Müellif'e bir liyakat belgesi verilmiştir."
ÖMER ÖNGÜT -kuddise sırruh
BÜYÜK HİCRET
"Medine'ye Doğru"
Kuba'ya Geliş:
Resulullah Aleyhisselâm ilk olarak, Medine'ye yaya bir saat kadarlık bir mesafede bulunan Kuba köyüne geldi, oradaki müslümanlar tarafından heyecanla karşılandı. Buranın tanınmış âilelerinden Amr bin Avf mahallesinde Külsûm bin Hidm -radiyallahu anh-in evine misafir oldular. Zaten Ashâb-ı kiram'dan birçokları bu zâtın evinde misafir olarak kalmışlardı. Yolculuğun zahmeti, Kuba'ya ulaşmakla sona ermişti.
Karşılayıcılar geldikleri zaman, Resulullah Aleyhisselâm bir hurma ağacının gölgesinde oturup dinleniyordu. Hemen hemen aynı yaşta bulunan Hazret-i Ebu Bekir -radiyallahu anh- de yanında idi. Gelenlerin çoğu Resulullah Aleyhisselâm'ı daha önce görmedikleri için tanıyamıyor, peygamber zannederek Hazret-i Ebu Bekir -radiyallahu anh-e selâm veriyorlardı. Tâ ki Resulullah Aleyhisselâm'a güneş isabet edip de Hazret-i Ebu Bekir -radiyallahu anh- ridâsı ile güneşten gölgelemeye kalktığı zaman tanıyabildiler ve selâmladılar.
Ziyaretçileri ise bekâr bir zât olan Sa'd bin Hayseme -radiyallahu anh-in evinde kabul etti.
Ensâr biatlarını tazeliyor, Muhâcirler ise hoşgeldine geliyorlardı. Bu sırada Medine'nin meşhur şâiri Hassan bin Sâbit -radiyallahu anh- Resulullah Aleyhisselâm'ın gelişini dile getiren güzel bir kaside söyledi.
Hazret-i Ali -radiyallahu anh- Resulullah Aleyhisselâm'ın hareketinden üç gün sonra yola çıkmış, geceleri yürümüş, gündüzleri gizlenmiş ve Kuba'da iken kendilerine yetişmiştir.
Ayaklarının altı kabarmış ve yarılmıştı. Resulullah Aleyhisselâm onu bağrına bastı, ayaklarının altına elini sürdü. İyileşmesi için duâ edince hiçbir ıstırabı kalmadı.
Kuba Mescidi:
Resulullah Aleyhisselâm'ın Kuba'da ilk işi bir mescid inşâ etmek oldu. Dinlenmesi gereken bu birkaç gün içinde İslâm'ın bu ilk mescidinin temelini attı ve bir işçi gibi çalıştı. Bu mescidde ilk olarak müslümanlarla cemaat halinde serbestçe namaz kıldı.
•
Resulullah Aleyhisselâm'ın bizzat taş taşıyarak inşâ ettiği bu mescid, mübarek ve faziletli mescidlerden birisidir.
Bu mescide Âyet-i kerime'de şöyle işaret edilmektedir:
"Tâ ilk günden takvâ üzere kurulan mescidde bulunman daha lâyık ve uygundur." (Tevbe: 108)
Senin içinde bulunmana en çok hak kazanmış olan yerdir.
Abdullah bin Ömer -radiyallahu anhümâ- der ki:
"Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- her cumartesi günü binekli veya yaya olarak Kuba mescidini ziyaret eder, içinde iki rekât namaz kılardı." (Buhârî - Müslim: 1399)
Sehl bin Huneyf -radiyallahu anh-den rivayet edilen bir Hadis-i şerif'lerinde ise şöyle buyurmuşlardır:
"Kim, evinden çıkıp Kuba mescidine gelir ve orada iki rekât namaz kılarsa bu ona bir Umre'ye bedel olur." (Nesâî)
Medine'ye Doğru:
Resulullah Aleyhisselâm Kuba'dan Medine'ye hareket etmek istediği zaman dedesi Abdülmuttalib'in dayıları olan Neccar oğulları'na haber gönderdi. Onlar da kılıçlarını kuşanarak geldiler. Cuma günü güneş yükselince devesi Kasvâ'ya bindi. Hazret-i Ebu Bekir -radiyallahu anh- arkasında, Neccar oğulları'nın yiğitleri de sağ ve sollarında olduğu halde on dört gün kadar kaldığı Kuba'dan bir Cuma günü Medine'ye doğru hareket etti. Salim bin Avf oğulları mahallesinin bulunduğu Rânuna vâdisine geldiklerinde Cuma namazı vakti girdi. Resulullah Aleyhisselâm orada arka arkaya iki hutbe okuyarak Medine'de ilk Cuma namazını kıldırdı.
İlk hutbede Allah-u Teâlâ'ya lâyık olduğu şekilde hamd ve senâ ettikten sonra yüz kişilik cemaate hitaben şöyle buyurdu:
"Ey insanlar!
Sağlığınızda ahiret için tedarik görünüz. Bilesiniz ki kıyamet gününde herkes sorumludur. Herkes çobansız bıraktığı koyunundan sorumlu tutulacaktır. Sonra Rabb'iniz tercümansız ve vasıtasız olarak bizzat buyuracak ki: 'Sana benim Peygamber'im gelip de emirlerimi bildirmedi mi? Ben sana mal vermiş, ihsanda bulunmuştum, sen kendin için ne getirdin?' Bu soru ile karşılaşan insan, sağına soluna bakacak, bir şey göremeyecek. Önüne bakacak cehennemi görecek. Öyleyse yarım hurma ile de olsa iyilik yaparak, kendisini ateşten korumaya gücü yeten, bunu yapsın. Onu da bulamazsa, bari güzel sözle kendisini kurtarsın. Zira bir iyiliğe on katından yedi yüz katına kadar sevap verilir.
Allah'ın selâmı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun!"
Resulullah Aleyhisselâm bir süre sonra ikinci hutbeye kalkıp şöyle buyurdular:
"Hamd Allah'a mahsustur, O'na hamdeder, O'ndan yardım dileriz. Nefislerimizin şerlerinden ve kötü amellerimizden Allah'a sığınırız. Allah'ın hidayet ettiğini kimse saptıramaz, O'nun saptırdığına da kimse hidayet edip doğru yola koyamaz.
Allah'tan başka ilâh olmadığına şehâdet ederim. O birdir, ortağı ve benzeri yoktur.
Sözlerin en güzeli Allah'ın Kitabı'dır. Allah kimin kalbini Kur'an'la ziynetleştirirse, onu kâfir iken İslâm'a dahil eder. O da Kur'an'ı diğer sözlere tercih etmez, işte o kimse felâh bulur. Doğrusu Allah'ın Kitabı, sözlerin en güzeli ve en beliğidir. Allah'ın sevdiğini seviniz, Allah'ı can ve gönülden seviniz. Allah'ın kelâmından ve zikrinden usanmayınız. Allah'ın kelâmından kalbinize bir katılık gelmesin. Çünkü Allah'ın kelâmı her şeyin en güzelini, en iyisini ayırıp seçer. Amellerin hayırlısını ve kulların güzidesi olan peygamberleri ve kıssaların iyisini anlatır. Helâl ve haramı beyan eder.
Siz ancak Allah'a ibadet ediniz ve O'na hiçbir şeyi ortak koşmayınız. O'ndan hakkıyla sakınınız.
Hayırlı işler işleyiniz ve bu iyi işleri diliniz ile doğrulayınız. Aranızda Allah'ın kelâmı ile birbirinizi seviniz. İyi biliniz ki Allah, ahdini bozanlara, sözünde durmayanlara gazab eder.
Allah'ın selâmı üzerinize olsun."
•
Resulullah Aleyhisselâm Cuma namazını kıldıktan sonra devesine bindi ve yularını boynuna doladı, Medine'ye teveccüh etti.
Yanında Hazret-i Ebu Bekir -radiyallahu anh-, çevresinde Neccar oğulları'nın yiğitleri olduğu halde şehre girdiler.
"Bu eser, Pakistan Devleti tarafından 1997 yılında düzenlenen Dünya Sîret yarışmasında birincilik ödülüne layık görülmüş ve Muhterem Müellif'e bir liyakat belgesi verilmiştir."
ÖMER ÖNGÜT -kuddise sırruh
Son düzenleme: