Mevlit Kandili iki defa mı kutlanıyor?
Mehmet Paksu:17/4/2008
Güncel olması açısından bugünkü yazımıza aynı konuda iki soruyla başlayalım.
İlk soru şöyle: “Hocam, geçtiğimiz hafta Mevlit Kandili kutlandı. Peki, Kutlu Doğum Haftası nedir? Bir doğum günü daha mı kutluyoruz? (Arif Vatansever)
İkinci soru da şu şekilde: Sayın Paksu, normal bir vatandaş olarak yazıyorum. Kandil gecelerine sonsuz hürmeti olan bir insanım. Günlük dertler, işimiz, ekonomimiz, parasızlığımız içinde yüzerken böyle geceler bize ölümden sonraki yaşantıyı da hatırlatıyor. Elimizden geldiğince bu geceleri değerlendirmeye çalışıyoruz.
Size bir iki sorum olacak sadece. Yazınızı okuduktan sonra internette Kutlu Doğum Haftası'nın kutlanış tarihlerini araştırdım. Bazı sitelerde 1989'dan bu yana 20-26 Nisan'dır yazıyor, geçtiğimiz sene de 16-22 Nisan'da kutlanmış. Hatta bu konuya Genelkurmay Başkanı da emuhtıra denilen açıklamasında 23 Nisan Bayramı'na denk getiriliyor gibisinden açıklama yaptı. Sizce yanlış mı?
Ramazan Bayramı'nı ve Kurban Bayramı'nı Hicri takvime göre kutluyoruz da Peygamberimiz'in doğumunu neden Miladi takvime göre sabitliyoruz?
Mevlit Kandili yüzyıllardır Hicri yılın 3. ayı olan Rebiü'l-Evvel'in 11'ini 12. geceye bağlayan gecede kutlanır. Çünkü Peygamberimiz 12 Rebiü'l-Evvel sabaha karşı dünyaya teşrif etmiştir.
O'nun doğumu karanlığın aydınlığa, zulmetin nura, küfün imana, cehaletin ilme, haksızlığın adalete dönüşmesinin başlangıcıdır.
Peygamberimiz'in teşrifi, asırlardır bunalan ve daralan insanlığın nefes almasına vesile olmuştur. İnsanoğlu O'nun getirdiği nurla dirilmemek üzere yok olmaktan kurtulmuş, ebedi varlık müjdesine kavuşmuş, sefaletten saadete, düşmanlık ve kindarlık cehenneminden kardeşlik ve barış cennetine adım atmıştır.
Mevlit Kandili vesilesiyle Müslümanlar bir kere daha bu müjde, sevgi ve barış Peygamberine minnetle, şükranla ve imanla yeniden bîat eder, O'na olan bağlılığını tazeler, O güzel insanı kendi hayatına yansıtmaya, ahlakını örnek almaya çalışır.
Asırlardır mevlit meclislerinde, evlerde ve özel mekânlarda yahut Mevlit Kandili gecelerinde camilerimizde mevlit okunarak kutlanan Peygamberimiz'in doğumu, son yıllarda Diyanet'in özel organizesiyle geniş kitlelere, yurtdışına kadar taşındı.
“Kutlu Doğum Haftası” olarak kutlanmaya başlanan bu etkinlikler Hicri takvime göre değil de, Miladi takvime göre yapılıyor.
Geçtiğimiz iki Mevlit Kandili ile Kutlu Doğum Haftası Nisan ayının ortalarına denk gelmişti. Fakat daha sonra Mevlit Kandili ile Kutlu Doğum Haftası'nın arası açıldı, birisi Mart ayında kutlanırken, diğeri Nisan ayında kutlandı.
Peygamberimiz'in Miladi takvime göre dünyaya teşrifi 20 Nisan 571'dir. Bu tarih hiçbir zaman değişmez. Her sene aynı günde sabit kalır. Zaten her sene Hicri takvimle, Miladi takvim arasında 11 günlük fark olduğundan, yıllar geçtikçe, karışık gibi görünen bu durum ortadan kalkar.
Fakat bütün bunlarla beraber hangi tarihte kutlanırsa kutlansın, asıl maksat ve niyet Peygamberimiz'i anmak, anlamak, O'nun güzelliklerini halka duyurmak, o vesileyle sevginin, kardeşliğin ve barışın yaygınlaşmasına vesile olmaktır.
Ayrıca bu faaliyet,etkinliklerin Diyanet İşlari Başkanlığı gibi resmi yollarla yapılması, halkın dini değerlere sahip çıkmasına katkıda bulunuyorsa, yadırgamamak, garip karşılamamak gerekir.
* * * * * * * * * * * * * * *
Bir uçurumun kenarında yuvarlanıp ölmek üzereyken birisi sizi kurtarsa ne kadar sevinirsiniz. Açlıktan, yokluktan, kimsesizlikten kıvranırken birisi gelip sizi yedirip içirse, giydirse, iş imkânları sağlasa, geleceğinizi garanti altına alsa ne kadar minnettar olursunuz.
Mevlid Kandili denilince Kâinatın Efendisi Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed’in (asm) dünyaya teşriflerini hatırlıyor, sevinç ve mutluluktan uçar hâle geliyoruz. Sadece bizim için değil, her şey için bayram oldu teşrifleri. Çünkü her şey yokluktan, hiçlikten, mânâsızlıktan, tesadüf oyuncağı olmaktan kurtuldu.
“Sen olmasaydın yerleri gökleri yaratmazdım” hitabına mazhar olan o Yüce Resûl (asm) sayesinde var olduk. Ve onun sayesinde de yok olmak, hiç olup gitmekten kurtuluyor, sonsuzluk kazanıyoruz.
Neye sahipsek onun sayesinde sahibiz. Neler kazanmadık ki onun sayesinde? Salât-ı Tefriciye’de ne güzel özetlenmiş bunlar. Meâlen şöyle:
“Allah’ım, sayesinde içinden çıkılmaz işlerin çözüme kavuştuğu, sıkıntıların dağıldığı, ihtiyaçların yerine getirildiği, isteklerin elde edildiği, iman ile dünyadan göçme maksadına erildiği ve onun şerefli yüzü suyu hürmetine buluttan yağmur indirmesi için Allah’a yalvarıldığı Efendimiz Muhammed’e (asm), onun âl ve ashabına, her göz açıp kapadıkça ve her nefes alış verişte, Sence bilinen nesneler adedince en mükemmel salât ve eksiksiz selâm eyle.”
Ne olduğumuzu, nereden gelip nereye gittiğimizi, bu dünyada niçin bulunduğumuzu onun sayesinde öğrendik. Hayatın anlamını onun sayesinde kavradık, tadına onun sayesinde vardık. Dünyamız onun sayesinde Cennete döndü, imanın eşsiz bir nimet olduğunu; sayısız lezzet, nur ve faydaları bulunduğunu onunla öğrendik
Onunla hayat bulduk, ihya olduk. Kur’ân, “Ey iman edenler! Peygamberiniz sizi din ve dünyanıza hayat verecek şeylere davet ettiğinde, Allah’a ve Resûlüne uyun”(1) ve Andolsun size kendinizden öyle bir Peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız ona çok ağır gelir. O, size çok düşkün, müminlere karşı çok şefkatlidir, merhametlidir." (2) buyurmuyor mu?
Çünkü Kâinatın Efendisinin (asm) lisanıyla, “Şüphe yok ki sözün en güzeli Allah’ın kitabı; yolun en güzeli de Muhammed’in (asm) yoludur.”(2)
Mevlid Kandiliyle ihyâ olurken bu hakikatleri hatırlıyor, kandilinizin hayır, bereket ve saadetlere vesile olmasını Rabbü’l-Âlemîn’den niyaz ediyoruz.
Dipnotlar:
1) Enfal Sûresi:8-24.
2) Tevbe:9-128
3) Buhârî, Edeb: 70; Müslim, Cumaa: 43; İbni Mace, Mukaddime: 7.
Mehmet Paksu:17/4/2008
Güncel olması açısından bugünkü yazımıza aynı konuda iki soruyla başlayalım.
İlk soru şöyle: “Hocam, geçtiğimiz hafta Mevlit Kandili kutlandı. Peki, Kutlu Doğum Haftası nedir? Bir doğum günü daha mı kutluyoruz? (Arif Vatansever)
İkinci soru da şu şekilde: Sayın Paksu, normal bir vatandaş olarak yazıyorum. Kandil gecelerine sonsuz hürmeti olan bir insanım. Günlük dertler, işimiz, ekonomimiz, parasızlığımız içinde yüzerken böyle geceler bize ölümden sonraki yaşantıyı da hatırlatıyor. Elimizden geldiğince bu geceleri değerlendirmeye çalışıyoruz.
Size bir iki sorum olacak sadece. Yazınızı okuduktan sonra internette Kutlu Doğum Haftası'nın kutlanış tarihlerini araştırdım. Bazı sitelerde 1989'dan bu yana 20-26 Nisan'dır yazıyor, geçtiğimiz sene de 16-22 Nisan'da kutlanmış. Hatta bu konuya Genelkurmay Başkanı da emuhtıra denilen açıklamasında 23 Nisan Bayramı'na denk getiriliyor gibisinden açıklama yaptı. Sizce yanlış mı?
Ramazan Bayramı'nı ve Kurban Bayramı'nı Hicri takvime göre kutluyoruz da Peygamberimiz'in doğumunu neden Miladi takvime göre sabitliyoruz?
Mevlit Kandili yüzyıllardır Hicri yılın 3. ayı olan Rebiü'l-Evvel'in 11'ini 12. geceye bağlayan gecede kutlanır. Çünkü Peygamberimiz 12 Rebiü'l-Evvel sabaha karşı dünyaya teşrif etmiştir.
O'nun doğumu karanlığın aydınlığa, zulmetin nura, küfün imana, cehaletin ilme, haksızlığın adalete dönüşmesinin başlangıcıdır.
Peygamberimiz'in teşrifi, asırlardır bunalan ve daralan insanlığın nefes almasına vesile olmuştur. İnsanoğlu O'nun getirdiği nurla dirilmemek üzere yok olmaktan kurtulmuş, ebedi varlık müjdesine kavuşmuş, sefaletten saadete, düşmanlık ve kindarlık cehenneminden kardeşlik ve barış cennetine adım atmıştır.
Mevlit Kandili vesilesiyle Müslümanlar bir kere daha bu müjde, sevgi ve barış Peygamberine minnetle, şükranla ve imanla yeniden bîat eder, O'na olan bağlılığını tazeler, O güzel insanı kendi hayatına yansıtmaya, ahlakını örnek almaya çalışır.
Asırlardır mevlit meclislerinde, evlerde ve özel mekânlarda yahut Mevlit Kandili gecelerinde camilerimizde mevlit okunarak kutlanan Peygamberimiz'in doğumu, son yıllarda Diyanet'in özel organizesiyle geniş kitlelere, yurtdışına kadar taşındı.
“Kutlu Doğum Haftası” olarak kutlanmaya başlanan bu etkinlikler Hicri takvime göre değil de, Miladi takvime göre yapılıyor.
Geçtiğimiz iki Mevlit Kandili ile Kutlu Doğum Haftası Nisan ayının ortalarına denk gelmişti. Fakat daha sonra Mevlit Kandili ile Kutlu Doğum Haftası'nın arası açıldı, birisi Mart ayında kutlanırken, diğeri Nisan ayında kutlandı.
Peygamberimiz'in Miladi takvime göre dünyaya teşrifi 20 Nisan 571'dir. Bu tarih hiçbir zaman değişmez. Her sene aynı günde sabit kalır. Zaten her sene Hicri takvimle, Miladi takvim arasında 11 günlük fark olduğundan, yıllar geçtikçe, karışık gibi görünen bu durum ortadan kalkar.
Fakat bütün bunlarla beraber hangi tarihte kutlanırsa kutlansın, asıl maksat ve niyet Peygamberimiz'i anmak, anlamak, O'nun güzelliklerini halka duyurmak, o vesileyle sevginin, kardeşliğin ve barışın yaygınlaşmasına vesile olmaktır.
Ayrıca bu faaliyet,etkinliklerin Diyanet İşlari Başkanlığı gibi resmi yollarla yapılması, halkın dini değerlere sahip çıkmasına katkıda bulunuyorsa, yadırgamamak, garip karşılamamak gerekir.
* * * * * * * * * * * * * * *
Bir uçurumun kenarında yuvarlanıp ölmek üzereyken birisi sizi kurtarsa ne kadar sevinirsiniz. Açlıktan, yokluktan, kimsesizlikten kıvranırken birisi gelip sizi yedirip içirse, giydirse, iş imkânları sağlasa, geleceğinizi garanti altına alsa ne kadar minnettar olursunuz.
Mevlid Kandili denilince Kâinatın Efendisi Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed’in (asm) dünyaya teşriflerini hatırlıyor, sevinç ve mutluluktan uçar hâle geliyoruz. Sadece bizim için değil, her şey için bayram oldu teşrifleri. Çünkü her şey yokluktan, hiçlikten, mânâsızlıktan, tesadüf oyuncağı olmaktan kurtuldu.
“Sen olmasaydın yerleri gökleri yaratmazdım” hitabına mazhar olan o Yüce Resûl (asm) sayesinde var olduk. Ve onun sayesinde de yok olmak, hiç olup gitmekten kurtuluyor, sonsuzluk kazanıyoruz.
Neye sahipsek onun sayesinde sahibiz. Neler kazanmadık ki onun sayesinde? Salât-ı Tefriciye’de ne güzel özetlenmiş bunlar. Meâlen şöyle:
“Allah’ım, sayesinde içinden çıkılmaz işlerin çözüme kavuştuğu, sıkıntıların dağıldığı, ihtiyaçların yerine getirildiği, isteklerin elde edildiği, iman ile dünyadan göçme maksadına erildiği ve onun şerefli yüzü suyu hürmetine buluttan yağmur indirmesi için Allah’a yalvarıldığı Efendimiz Muhammed’e (asm), onun âl ve ashabına, her göz açıp kapadıkça ve her nefes alış verişte, Sence bilinen nesneler adedince en mükemmel salât ve eksiksiz selâm eyle.”
Ne olduğumuzu, nereden gelip nereye gittiğimizi, bu dünyada niçin bulunduğumuzu onun sayesinde öğrendik. Hayatın anlamını onun sayesinde kavradık, tadına onun sayesinde vardık. Dünyamız onun sayesinde Cennete döndü, imanın eşsiz bir nimet olduğunu; sayısız lezzet, nur ve faydaları bulunduğunu onunla öğrendik
Onunla hayat bulduk, ihya olduk. Kur’ân, “Ey iman edenler! Peygamberiniz sizi din ve dünyanıza hayat verecek şeylere davet ettiğinde, Allah’a ve Resûlüne uyun”(1) ve Andolsun size kendinizden öyle bir Peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız ona çok ağır gelir. O, size çok düşkün, müminlere karşı çok şefkatlidir, merhametlidir." (2) buyurmuyor mu?
Çünkü Kâinatın Efendisinin (asm) lisanıyla, “Şüphe yok ki sözün en güzeli Allah’ın kitabı; yolun en güzeli de Muhammed’in (asm) yoludur.”(2)
Mevlid Kandiliyle ihyâ olurken bu hakikatleri hatırlıyor, kandilinizin hayır, bereket ve saadetlere vesile olmasını Rabbü’l-Âlemîn’den niyaz ediyoruz.
Dipnotlar:
1) Enfal Sûresi:8-24.
2) Tevbe:9-128
3) Buhârî, Edeb: 70; Müslim, Cumaa: 43; İbni Mace, Mukaddime: 7.