Muhyiddin Arabi hazretlerinden kıssalar.

kalpteniman

KF Ailesinden
Özel Üye


MUHYİDDİN İBNİ ARABİ H.Z. DEN ULVİ BİR HATIRA.

Muhterem kardeşlerim, h.z. Allah c.c.nün kendisine ve cümlemize selamı olsun yukarıda ismini arzettiğim çoğumuzun tanıdığı, büyük
Velinin futuhatı mekkiye eserinin 192 inci sahfesinde geçen ilgi
çeken hatırasını ekrana taşımayı arzu ettim. Bize onun zamanında yaşayan h.z. Allaha has ve sadık kullarından hatıralar naklediyor
buyurun okuyun.Selamı aleyküm.
Allahın rızası üzerlerine olsun, Bunlardan bir kısmı Sofilerdir.
Bunların sayıları belli değildir Hem artar Hem eksilir.Bunlar cömert ve, iyi Ahlak sahibi kimselerdir. Ahlakında yükselme varsa Tasavvufunda da yükselme olur derler. Bunların makamı bir kalpte
toplanmaktır.Bunlar Arapçada, ye harfiyle sonuçlanan üç kelimeyi
kullanmazlar.Bunlar, liy ve indiy ve metaiy, Bunlardan hiç birisini
kendilerine misafir etmezler.sebebi ise, Bu üç kelime şu anlamı
taşır. liy benim. indiy yanımda. Metaliy Malım. Bunların Allahın
varlığından başka hiç bir şeyleri yoktur.
Bunlar zaruret halinde dinin sıhhati uğrunda çalışırlar.Bunlarden bir kısmı Filozof olarak görülür.Ayrıca bunlardan adetleri hilafına
görülmedik şeyler görülür. Mesela bunlar bizim tabii yürüyüşümüz
gibi su üzerinde ve havada yürürler. Bu bereketleri bilhassa,
Melamiler ve Fukaralar huzurunda yaparlar.Çünkü onlar bunların
yürüdükleri yerde yürüyemez.Bir adım dahi atamazlar.Binalarda
oturamazlar. Bir toplantıda bulunamazlar. Hak tealanın bir iş için
kulunu nereden alacağını bilmezler ve duymazlar.
Tıpkı Peygamberlerin Allaha iteati, onun huzurunda bulundukları
gibi, kendilerinin emniyeti iktizası olarak bunlarda onlar gibi fiil ve
hareketlerde bulunurlar. Hak tealanın Bütün kularına iyilik veya kötülük vereceğine inanmazlar. Çünkü, Dünyanın bir bela evi olduğunu bilirler.Her insan bundan dolayı kendi niyeti ve makam
derecesine göre, bir amelinin sonucu ile dünyada yerini alır ve haşirde de yerini bulur.
Bu sebeple bunlar kendilerine Allahı Melaikeleri evliyaları ve Allaha
bağlı salih kişileri dost olarak seçtiklerinden ahlak ve tabiatları onlara benzer.
İşte bunlardan birisi de Bağdattan endülüse kaçıp kurtubada oturan ve sonra da orada vefat ederek Abbas kapısında gömülen
Abbasi Halifelerinden Ebu vehhab elfadıl ismindeki zat idi. Bu halifenin faziletlerini Ebul kasım halef ismindeki şeyhimiz anlamış ve anlatmıştı. Ve halfenin ağzından dinlediği bu şiiri de söylemişti.
Saraylarım kubbelerim vardı bıraktım kaçtım.
Saklanmanın artık faydası mı vardır
Meskenim yerdir semadır tavanım.
Bulutlarla çevrilsem ne ziyanı vardır.
Girersen bir gün evime benim.
İmanlı bir kişi göreceğin vardır.
Gir dostum kilidim yoktur benim.
İçerde bekleyen bir fakir vardır.
Allah rahmet eylesin Dayım Ebu Müslim Elhulaniy bu taifenin
büyüklerindendi. Geceyi ayakta geçirirdi. Şayet uyku ve yorgunluk
üstüne çökerse yanında daima sakladığı değnekle ayaklarını döverdi. Ve bu dayağı binek hayvanindan daha fazla hak ettin derdi
Allahın rızası üzerilerine olsun, bulardan bazı kişiler vardır ki, Zahitler denir. Bunlar dünyayı kudret yönünden terk etmiş kimselerdir. Dostlarımız arasında bunlar hakkında değişik fikirler
vardır. Mesela elinde yanında dünya malından bir şey olmayan kişi
Allahın izniyle bunları toplamaya ve istemeye kadirdir. Fakat yapmaz Çünkü istekli değildir. bu gibiler züht sahibi olurmu olmaz mı. Bunlardan en şöhret sahibi kişi İbrahim bin ethemdir.
Benim bazı dayılarım da bunlardandı . Telmesanı elde etmiş oranın
Padişahı olmuştu. Adı da Yahya bin Yagan idi. İşte onun zamanında
kimsesiz fakih ve fakir Allahına bağlı Tunuslu bır zat vardı ki, buna
Ebu Abdullah el tunusi derlerdi. Kendisi telmesan dışında ibad denilen bir yerde otururdu. Bu kişi orada bir mescide iltica etmiş orada hayatını orada tüketmiş orada ölmüş ve oraya gömülmüştü.
Bunun kabri de bu güne kadar herkezce bilinir ve ziyaret edilir.
İşte bu ulu kişi bir gün Telmasan içinde ve çarşısında yürürken
Telmesan padişahı olan dayıma raslamıştı. Kendisi gibi kıymetli
elbiseler giyinmiş maiyeti de vardı. Padişah dayım bu şahsı görünce, kim olduğunu sormuş, Bu şahsın Şeyh Abdullah tunusi
olduğunu kendisine bildirmişler. bunun üzerine şeyhin atının yularını tutarak, ona selam vermiş oda padişaha karşılığını vermişti
Padişahın üzerinde çok kıymetli elbiseler vardı.tunuslu şeyhe seslenerek, Ey şeyh bu giydiğim elbiseler ile bana namaz caiz olurmu diye sormuştu. Fakat şeyh bu soruya gülmüştü. Padişah kendisine neden gülüyorsun diye sorunca, Nefsinin cahilliğine aklının hafifliğine Malına ve haline gülüyorum. Seni ancak bir leşin
kanıyla karnını doyuran bir köpeğe benzettim. o köpek ki,bu pislikle
karnını doyurduktan sonra, küçük abdestini edeceği vakit bir ayağını kaldırır ki, idrarı kendine bulaşmasın. işte sende haram dolu bir kaba benziyorsun. Halka yaptığın zulmün günahı boynunda iken elbisenden dem çalıyorsun diye korkmadan padişaha cevap vermişti. Acaba sonuç ne oldu tabii merak ettiniz o şeyhin kellesi mi gitti. Muhterem kardeşlerim,yazının devamında öğreneceksiniz. bu gecelik yazıma ara veriyorum saat bayağı geç oldu İnşaallah devam edeceğim. Selamı aleyküm Allahümme salli ala seyyidina ve nebiyyina Muhammedin Ve Ala Ali Muhammed... Muhterem kardeşlerim, yarım kalan yazıma devam ediyorum.
Padişah bu sözler üzerine atından inmiş, Padişahlığın makam ve yerini, Malı ve servetini bırakarak şeyhin hizmetine girmişti. Bir süre şeyhin misafiri olduktan sonra, şeyh bir ip getirerek ona,
Ey padişah, misafir günün doldu kalk evvela ihtiyacımız olan odunu tedarik et buraya taşı demiş oda koşarak odunları başında ve omuzlarında, Halkın gözleri önünde taşıyarak
odunculuğa başlamış bunları satarak geçimini tedarik etmişti. Halk ta bu acıklı manzara karşısında Padişahlarının bu haline üzülür ağlarlardı. odundan kazandığı para ile asgari ekmek parasını ayırarak, gerisini sadaka olarak
dağıtırdı. Böylelikle ömrünün kalan kısmını bu
şekilde geçirerek ölüp gitti. şeyhinin türbesi
dışında gömüldü. kabri de bu gün dahi ziyaret
edilir. hayatta oldukları zamanda, Şayet şeyhe bir kimse gelip dua istemiş olsa, gidin yahya bin Yagandan dua taleb edin onun duasından faydalanın. Çünkü O bir Padişah idi, Zahit oldu.
Şayet bende bu halimle onun gibi olsaydım belkide Zahit olamazdım derdi. cümleye Allah rahmet eylesin. Zahitlik halk dilinde Allahtan başka dünya ve Ahiretten olan her şeyin terk edilmesi manasını taşır.Selamı aleyküm.
Allahümme salli ala seyyidina ve nebiyyina Muhammedin ve ala ali Muhammed..
 
Üst