Müslüman Vatandaşlarımıza Çağrı

mahşer

Tecrübeli
Bize düşen doğru yolu göstermektir. Kimseyi tuttuğu yoldan zorla döndüremeyiz. Bu devletin gö­revidir. Ama biz doğruyu hatırlatıyoruz. Buna dinen de mecburuz. Çünkü sorumluyuz. Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizin şu benzetmesine iyi kulak ve­relim: Bir gemiyi paylaşan ve bir kısmı üstte bir kısmı altta bulunan insanları düşünün. Altta bulunan­lar, su ihtiyaçlarını karşılamak için gemiyi delmek istediklerinde, üsttekiler buna mani olmazlarsa gemi batar ve hepsi birden boğulur; eğer mani olurlarsa hepsi de kurtulur.19 Buhari, Şirket:6, No:2361, 2540, Tirmizi, Fiten:12 Hepimiz dünya gemisindeyiz. Bu

gemiyi batıracak davranışlara sessiz ve ilgisiz kal­mamak gerekir. Sessiz ve ilgisiz kalmak bir tarafa, herkesten toplumsal örgüyü güçlendirecek, sosyal düzen ve çevreyi iyileştirecek olumlu katkıda bu­lunması beklenir.
İşte bu duygu ve düşünce ile diyoruz ki: Hıristi­yan gibi yılbaşını kutlamak, yılbaşı eğlenceleri ter­tiplemek, milli ve dini şahsiyetimize aykırıdır, ima­nımızı yaralamaktır. Noel ve yılbaşını kutlamak ibadetlerimizi, ahlâkî ve millî değerlerimizi yaralar. Cemiyet hayatımızı bozar. Dinsizlik ve manevi yok­sulluğu arttırır. Bu Hıristiyan geleneğinin yurdumuza yılbaşı kutlaması adıyla gün geçtikçe yayılması; rağ­bet duyması ve özel teşvik görmeye başlaması mille­timiz, vatanımız için hiç iç açıcı değildir. Çünkü milletler, dinî inançları ve milli örf ve adetleriyle tanınırlar ve onlarla yaşarlar. Dün Hıristiyanlığın şu geleneğini, bugün de bu geleneğini alırsak, al­dığımız her gelenek milli bir geleneğimizi yıkar, onun yerine oturur. Bu ise çok şeyler kaybettirir. Elimizdeki nimetlerin elimizden gitmesine sebep olur. Bu yılbaşı ile değişen sadece takvim ölçüleri­miz değildir. Kendi öz benliğimiz de değişti. Cenab-ı Hak şöyle buyuruyor:
"Bu böyledir. Çünkü Allâh Teâlâ, bir mil­lete ihsan ettiği nimeti, onlar kendi öz benlikle-rindeki (güzel ahlâkı, yaşayış ve davalarını) değişti-
rip bozmadıkça, değiştirici değildir. Ve şüphesiz Allâh Teâlâ (her şeyi) hakkıyla işitici, kemaliyle bilicidir."20 Enfal sûresi: 53 "Bir millet, kendi özlerindeki (güzel hal ve al lâkı, meziyeti) değiştirip bozmadıkça ALLA! Teâlâ şüphesiz ki, onun (halini) değiştirip bo: maz."21 Ra'd sûresi: 11 Evet, Allâh Teâlâ bir millete verdiği nimeti onlar kendi öz benliklerini değiştirmedikçe değiştir mez. Nimete ihanet edip nankörlükte bulunan bir mil letin saltanatını aşağılanmaya ve hakirliğe; emir kumandasını, esaret ve köleliğe; huzur ve sükûnun dert ve ızdıraplara; rahat ve neşesini, elem ve üzüntü lere; bol nimeti, açlık ve sefalete; hürriyet ve bağım- sizliği, istila ve boyunduruk altına girmeye; tatlı haya- tı, ölüm ve işkenceye dönüştürür. Şimdi bizler Müs- lüman olarak yaşadığımız şu cennet vatanda di ni emirlerimizi bir tarafa bırakarak, çiğneyerek, çamlar- kesilerek, içkiler içilerek, kumarlar oynanarak, Noel Baba pastaları hazırlanarak kendi seciyemizi bir tarafa atarsak, Allâh Teâlâ bize verdiği nimetleri elbe değiştirecek, yerini azap alacaktır.
Yılbaşında insan Hıristiyan gibi yılbaşı gecesi tertipleyeceğine, geride bıraktığı koca bir yılı nasıl geçirdiğinin muhasebesini yapmalıdır. Ömrünü nasıl geçirdi? Bunları düşünmeli, ilerideki yıllarını düzene
sokmaya çalışmalıdır. Müslümanlar önce Allâh Teâlâ'ya verdikleri sözü hatırlamalı, Kur'an ve Sün­net doğrultusunda kendisine bahşedilen "Müslü­man" ismine yaraşır vakar ve bilincin şuurunda ola­bilmelidirler. Çünkü biz: "Rabb olarak Allâh Teâlâ'dan, din olarak İslâm'dan, peygamber olarak da Hz. Muhammed (S.A.V.) Efendimizden razıyız. Bi­naenaleyh sakın ha! O gece Hıristiyanvari bir eğlen­ce ve kutlama içine girmeyelim. Unutmayalım ki, Abdullah b. Mesud (R.A.)den rivayete göre Hz. Pey­gamber (S.A.V.) Efendimiz:
"Kişi sevdiği ile beraberdir."22 Buhari, Edep:96; Müslim, Birr:165
Buyurmuşlar­dır. Allâh korusun! Eğer o gece, o hâl üzere ölüm üzerimize gelecek olursa, bilin ki ölümün akabinde azap melekleri tarafından Hıristiyan birinin karşıla­şacağı muameleyle karşılaşacağız. Bundan asla şüp­he etmeyelim ve o anı düşünerek dehşete kapılıp kendi özümüze dönelim. Hep sevdiğimizi söyledi­ğimiz müminler gibi yaşayalım. Tırnağını bile müş­riklere muhalefet ederek kesen Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimize ihanet etmeyelim. Kâfirler gibi yaşayıp, nüfus cüzdanlarının din hanesinde îslâm yazmakla cenneti umanlardan olmayalım.
 
Üst