Namazda, Kur'ân'da düzenlendiği gibi sûrelerin tertibine uymak sünnettir. Bunun müstehab olduğunu söyliyenler de var. O halde birincilere göre, birinci rek'atte okuduğu sûreden önce geleni ikinci rek'atte okumak mekruhtur. Âyetler arasındaki tertibe böylece riâyet gerekir. Bir rek'atte birkaç âyet okurken, sıra ve tertibi atlamak, yani bir âyet okuduktan sonra bir ya da birkaç âyet atlıyarak başka bir âyet okursa, bunda kerahet var diyenler olduğu gibi, bir beis yoktur, diyenler de var. Hüküm, tamamen sûreler hakkındaki gibidir. (El-Muhit / Serahsi - Fetâvâ-yi Hindiyye.)
Bütün bu söylenenler farz namazlarla ilgilidir. Sünnet ve nafile namazlarda ise belirtilen tertibe riâyete gerek yoktur. Nasıl kolayına gelirse öyle okur.
Ancak farz namazdan belirtilen tertibe riâyet unutulur veya dil öylece kayıp takdim ve te'hir şeklinde kıraate başlarsa, bunu değiştirmesine gerek yoktur, başladığı gibi devam edip bitirir ve bundan dolayı yanılma secdesi de gerekmez. Çünkü böyle yapmakla sadece bir müstehab ya da sünnet terkedilmiş sayılır. (Ez-Zahîre / Taceddin.)
Al-i İmrân sûresini okumak isterken dili Bakara sûresine kayıp bir ya da iki âyet okudukan sonra bunu değiştirmek isterse kerahet işlemiş olur. Hattâ bir iki kelime okuduktan sonra bile değiştirmenin mekruh olduğu görüşü ağırlık kazanmıştır. Fetva buna göredir. Açıklamalar da buna göre yapılacaktır.
Kıraati bitirdikten sonra rükû'a gitmek isterken, henüz eğilmeden birkaç âyet daha okumak isterse, bunda bir beis yoktur. Ama eğildikten sonra dönüp ilave okuması mekruhtur.( Fetâvâ-yi Hindiyye - EI-Hulasa.)
Namazda bir rek'atte sadece Fâtiha'yı veya hem onu hem de bir ya da iki âyeti okumakla yetinirse, kerahet işlemiş olur. Ne var ki zammı sûrenin kasden terkedilmesi, vacibi terk olduğundan namazın iadesi gerekir. Unutularak terkedilirse, yanılma secdesi yapılır. (El-Muhit / Radıyüddin Serahsî.)
Nitekim bu konuda yapılan sahih rivayette, Ebû Katade diyor ki:
«Resûlillah (asm) Efendimiz öğle ikindi ve sabah namazlarında ilk iki rek'atte hem Fâtiha'yı, hem birer sûre okurdu. Öğle, ikindi ve yatsıda son iki rek'atte sadece Fâtiha'yı okumakla yetinirdi. Çoğu kez okuduğu sûreleri işitebiliyorduk. Birinci rek'atte kıraati ikinciye nisbeten uzun tutardı.» (1)
Namazların Fatiha sûresinden sonra, bir miktar daha Kur'an okunması gereken rekatlarında tam bir sûre okunması daha faziletlidir. Bununla beraber bir sûrenin bir kısmı bir rekatta, diğer kısmı da öteki rekatta okunabilir, bunda kerahet yoktur.
Namazın bir rekatinde bir sûrenin sonunu, diğer rekatinde de başka bir sûrenin sonunu okumak, sahih olan görüşe göre mekruh değildir.
Namazın bir rekatinde bir sûrenin başından veya ortasından, diğer rekatinde de başka bir sûrenin başından veya sonundan okumakta veya kısa bir sûre okumakta kerahet yoktur. Fakat iyisi, bir zaruret olmadıkça böyle okumamaktır.
Namazın bir rekatında bir sûre, diğer rekatında da arada iki veya daha ziyade bulunmak üzere aşağıya doğru başka bir sûre okunması mekruh değildir. Fakat arada bir sûrenin bulunması mekruhtur. Ancak terk edilen bu sûre, önce okunan sûreden en az üç âyet miktarı uzun bulunuyorsa mekruh olmaz.
Namazda bir sûrenin bir âyetinden arada en az iki âyet bulunmak üzere diğer âyetine geçmek mekruh değildir. Fakat iyisi, bir zaruret olmadıkça geçmemektir.
Bir rekatta iki sûreyi toplayarak okumakta kerahet yoktur. Ancak arada bir veya birkaç sûre bırakılmış olursa mekruh olur. Bununla beraber farz namazlarda böyle iki sûrenin bir rekatta toplanmaması daha iyidir.
Zaruret olmadıkça, bir rekatta bir âyetten diğer âyete geçmek mekruhtur. Aralarında üç âyet dahi bulunsa böyledir. Eğer yanılarak böyle bir geçiş yapılmış olur da sonra hatırlanırsa, bu âyetler sıraları üzere yeniden okunur.
Bir namazda bir âyet-i kerime tekrarlansa veya bir sûre bir rekatta iki defa okunsa veya bir sûre iki rekatta da okunsa bakılır: Eğer yalnız başına kılınan bu namaz bir nafile namaz ise mekruh olmaz. Fakat farz namaz ise, unutmak veya başka bir sûre bilmemek gibi bir özür bulunmadıkça mekruh olur.
Birinci rekatta "Nas" sûresi okunsa, ikinci rekatta da bu sûrenin okunması uygun olur. Çünkü tekrar etmek, geriye dönüp okumaktan daha iyidir. Ancak hatim ile namaz kılan bir kimse, birinci rekatta "Muavvizeteyn" surelerini okumuş ise, ikinci rekatta Fatiha'dan sonra Bakara sûresinden bir miktar okur.
İkinci rekatta, birinci rekatta okunan sûrenin üstündeki sûreyi okumak mekruhtur. Kasden yapılmazsa mekruh olmaz. Bununla beraber okunmaya başlanmış ise terk edilmemelidir. Bunun nafile namazlarda mekruh olmayacağını söyleyenler de vardır.
Farz namazlarla nafile namazlarda, ikinci rekatları birinci rekatlardan uzun yapmak mekruhtur. Fakat nafilelerde üçüncü rekatları birinci ve ikinci rekatlardan uzun tutmakta kerahet yoktur. Çünkü nafilelerde her iki rekat müstakil bir namaz sayılır.
Namazda sünnet miktarı Kur'an okunduktan sonra, insanda bir tutukluk (ve şaşırma) olursa, hemen rükua gitmeli, başka bir âyete veya sûreye geçmemelidir. Fakat henüz sünnet miktarı okumamışsa, başka bir yere geçmesinde kerahet olmaz.
Kur'an-ı Kerim, farz namazlarda yavaşça ve harfleri belirterek okunmalı. Teravih namazlarında ise, yavaş ve sür'atli okuyuş arasında bir kıraat yapmalıdır. Diğer gece namazlarında sür'atle okunabilir. Fakat mana anlaşılabilecek şekilde olmalı ve tecvid hatası bulunmamalıdır.
(1) bk. Buharı - Müslim - Ebû Dâvud - Fıkhü's-Sünne. Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 1/272-273.
Sorularla islamiyet
Bütün bu söylenenler farz namazlarla ilgilidir. Sünnet ve nafile namazlarda ise belirtilen tertibe riâyete gerek yoktur. Nasıl kolayına gelirse öyle okur.
Ancak farz namazdan belirtilen tertibe riâyet unutulur veya dil öylece kayıp takdim ve te'hir şeklinde kıraate başlarsa, bunu değiştirmesine gerek yoktur, başladığı gibi devam edip bitirir ve bundan dolayı yanılma secdesi de gerekmez. Çünkü böyle yapmakla sadece bir müstehab ya da sünnet terkedilmiş sayılır. (Ez-Zahîre / Taceddin.)
Al-i İmrân sûresini okumak isterken dili Bakara sûresine kayıp bir ya da iki âyet okudukan sonra bunu değiştirmek isterse kerahet işlemiş olur. Hattâ bir iki kelime okuduktan sonra bile değiştirmenin mekruh olduğu görüşü ağırlık kazanmıştır. Fetva buna göredir. Açıklamalar da buna göre yapılacaktır.
Kıraati bitirdikten sonra rükû'a gitmek isterken, henüz eğilmeden birkaç âyet daha okumak isterse, bunda bir beis yoktur. Ama eğildikten sonra dönüp ilave okuması mekruhtur.( Fetâvâ-yi Hindiyye - EI-Hulasa.)
Namazda bir rek'atte sadece Fâtiha'yı veya hem onu hem de bir ya da iki âyeti okumakla yetinirse, kerahet işlemiş olur. Ne var ki zammı sûrenin kasden terkedilmesi, vacibi terk olduğundan namazın iadesi gerekir. Unutularak terkedilirse, yanılma secdesi yapılır. (El-Muhit / Radıyüddin Serahsî.)
Nitekim bu konuda yapılan sahih rivayette, Ebû Katade diyor ki:
«Resûlillah (asm) Efendimiz öğle ikindi ve sabah namazlarında ilk iki rek'atte hem Fâtiha'yı, hem birer sûre okurdu. Öğle, ikindi ve yatsıda son iki rek'atte sadece Fâtiha'yı okumakla yetinirdi. Çoğu kez okuduğu sûreleri işitebiliyorduk. Birinci rek'atte kıraati ikinciye nisbeten uzun tutardı.» (1)
Namazların Fatiha sûresinden sonra, bir miktar daha Kur'an okunması gereken rekatlarında tam bir sûre okunması daha faziletlidir. Bununla beraber bir sûrenin bir kısmı bir rekatta, diğer kısmı da öteki rekatta okunabilir, bunda kerahet yoktur.
Namazın bir rekatinde bir sûrenin sonunu, diğer rekatinde de başka bir sûrenin sonunu okumak, sahih olan görüşe göre mekruh değildir.
Namazın bir rekatinde bir sûrenin başından veya ortasından, diğer rekatinde de başka bir sûrenin başından veya sonundan okumakta veya kısa bir sûre okumakta kerahet yoktur. Fakat iyisi, bir zaruret olmadıkça böyle okumamaktır.
Namazın bir rekatında bir sûre, diğer rekatında da arada iki veya daha ziyade bulunmak üzere aşağıya doğru başka bir sûre okunması mekruh değildir. Fakat arada bir sûrenin bulunması mekruhtur. Ancak terk edilen bu sûre, önce okunan sûreden en az üç âyet miktarı uzun bulunuyorsa mekruh olmaz.
Namazda bir sûrenin bir âyetinden arada en az iki âyet bulunmak üzere diğer âyetine geçmek mekruh değildir. Fakat iyisi, bir zaruret olmadıkça geçmemektir.
Bir rekatta iki sûreyi toplayarak okumakta kerahet yoktur. Ancak arada bir veya birkaç sûre bırakılmış olursa mekruh olur. Bununla beraber farz namazlarda böyle iki sûrenin bir rekatta toplanmaması daha iyidir.
Zaruret olmadıkça, bir rekatta bir âyetten diğer âyete geçmek mekruhtur. Aralarında üç âyet dahi bulunsa böyledir. Eğer yanılarak böyle bir geçiş yapılmış olur da sonra hatırlanırsa, bu âyetler sıraları üzere yeniden okunur.
Bir namazda bir âyet-i kerime tekrarlansa veya bir sûre bir rekatta iki defa okunsa veya bir sûre iki rekatta da okunsa bakılır: Eğer yalnız başına kılınan bu namaz bir nafile namaz ise mekruh olmaz. Fakat farz namaz ise, unutmak veya başka bir sûre bilmemek gibi bir özür bulunmadıkça mekruh olur.
Birinci rekatta "Nas" sûresi okunsa, ikinci rekatta da bu sûrenin okunması uygun olur. Çünkü tekrar etmek, geriye dönüp okumaktan daha iyidir. Ancak hatim ile namaz kılan bir kimse, birinci rekatta "Muavvizeteyn" surelerini okumuş ise, ikinci rekatta Fatiha'dan sonra Bakara sûresinden bir miktar okur.
İkinci rekatta, birinci rekatta okunan sûrenin üstündeki sûreyi okumak mekruhtur. Kasden yapılmazsa mekruh olmaz. Bununla beraber okunmaya başlanmış ise terk edilmemelidir. Bunun nafile namazlarda mekruh olmayacağını söyleyenler de vardır.
Farz namazlarla nafile namazlarda, ikinci rekatları birinci rekatlardan uzun yapmak mekruhtur. Fakat nafilelerde üçüncü rekatları birinci ve ikinci rekatlardan uzun tutmakta kerahet yoktur. Çünkü nafilelerde her iki rekat müstakil bir namaz sayılır.
Namazda sünnet miktarı Kur'an okunduktan sonra, insanda bir tutukluk (ve şaşırma) olursa, hemen rükua gitmeli, başka bir âyete veya sûreye geçmemelidir. Fakat henüz sünnet miktarı okumamışsa, başka bir yere geçmesinde kerahet olmaz.
Kur'an-ı Kerim, farz namazlarda yavaşça ve harfleri belirterek okunmalı. Teravih namazlarında ise, yavaş ve sür'atli okuyuş arasında bir kıraat yapmalıdır. Diğer gece namazlarında sür'atle okunabilir. Fakat mana anlaşılabilecek şekilde olmalı ve tecvid hatası bulunmamalıdır.
(1) bk. Buharı - Müslim - Ebû Dâvud - Fıkhü's-Sünne. Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 1/272-273.
Sorularla islamiyet