Namazı Ertelemek veya Toptan Kılmak
Annem memleketimizdeki bir köyün ahalisiyle ilgili bir nükte anlatırdı.
Kış olduğunda “Qişin bu sovuhta kim abdest alip ta namaz qilacah; yazin sicah çimenlarda qilaaar dururuh!” yaz gelince de; “Yazin bu iş guç arasinda kim namaz qilacah, qişin sicah sobalarun yaninda qilaaar dururuh!” derlermiş.
Böylece namazı kıştan yaza yazdan kışa ertelerken ihmal edip giderlermiş.
Oysa namaz zamana bağlı bir ibadet sorumluluğudur. Kılma zamanları Kur'an-ı Kerim'de tespit edildiği gibi Resûlullah (s.a.s.)'ın uygulamasıyla da gösterilmiştir. İş güç yoğunluğu, hastalık, yolculuk ve bunun gibi sebeplerden dolayı ertelenemez. Hatta savaş ve esaret sebebiyle bile ertelenmesine izin verilmemiştir. Bir insanın üzerinden namaz mükellefiyeti düşmediği sürece ertelemesinin sadece üç mazereti vardır: Gerekli tedbiri aldığı halde uyuyup kalmak, unutmak ve bayılmak. Dikkat edilirse bunların üçünde de irade ve bilinç devre dışıdr. Demek ki insan irade ve bilincine hâkim olduğu zaman namaz mükellefiyetinden çıkmadığı sürece vaktinde kılmak zorundadır. Namaz mükellefiyetinden çıkması ise şuurunu veya aklını kaybetmesi yahut organlarını hiçbir şekilde hareket ettiremeyecek kadar bedensel gücünü kaybedecek derecede hasta olması ile söz konusudur.
Nasıl oruç ve hac zamana bağlı bir ibadet ise namaz da aynı şekilde zamana bağlıdır. “Bu yıl Ramazan yaza geldi, sıcakta oruç tutmak zor oluyor; kışın rahat günlerde kaza edelim” diyemeyiz. Oruç tutmaya engel bir hastalık veya yolculuk mazerettir. Ama namazda bunlar mazeret değildir; çünkü hastalığa ve yolculuğa göre kolaylıklar sağlanmıştır.
“Bu yıl hac mevsimi sıcak günlere geldi. Mekke'de de zaten sıcaklar şiddetli oluyormuş, kışın rahat günlerde gideriz” demek de mümkün değildir. Mazeretin varsa ertesi yılın hac günlerine erteleyebilirsin. Çünkü haccın senede sadece bir mevsimi vardır ve ömürde bir kere farzdır. Mazeretin olmadığı halde ertelediğin zaman da ertesi yılın hac mevsimi gelmeden öldüğün takdirde boynunda bir borçla gidersin.
Namazda zamana riayet daha sıkı tutulmuştur. Kazaya bırakılamaz. Fakat ilginçtir ki bazı Müslüman toplumlarda namaz konusunda erteleme veya toptancılık yaygındır. Bunun sebebi ise kaza ile ilgili birtakım içtihatların yanlış yorumlanması veya hatalı izah edilmesidir. Toptancılığın en çok Türkiye'de, Balkanlarda ve dinî bilgilenmenin yetersiz olduğu Asya toplumlarında yaygın olduğunu söyleyebiliriz.
Arap toplumlarında namazı tamamen terk edenleri bir yana koyarsak, namaz hassasiyeti taşıyanlarda “sonra kılarız, kazaya bırakırız” kolaycılığı ve toptancılık pek yoktur. Yolculukta da olsa, çok yoğun işleri de olsa namazını mutlaka vaktinde kılar.
Ahmed Varol /Vuslat Dergisi Kasım 2010
Annem memleketimizdeki bir köyün ahalisiyle ilgili bir nükte anlatırdı.
Kış olduğunda “Qişin bu sovuhta kim abdest alip ta namaz qilacah; yazin sicah çimenlarda qilaaar dururuh!” yaz gelince de; “Yazin bu iş guç arasinda kim namaz qilacah, qişin sicah sobalarun yaninda qilaaar dururuh!” derlermiş.
Böylece namazı kıştan yaza yazdan kışa ertelerken ihmal edip giderlermiş.
Oysa namaz zamana bağlı bir ibadet sorumluluğudur. Kılma zamanları Kur'an-ı Kerim'de tespit edildiği gibi Resûlullah (s.a.s.)'ın uygulamasıyla da gösterilmiştir. İş güç yoğunluğu, hastalık, yolculuk ve bunun gibi sebeplerden dolayı ertelenemez. Hatta savaş ve esaret sebebiyle bile ertelenmesine izin verilmemiştir. Bir insanın üzerinden namaz mükellefiyeti düşmediği sürece ertelemesinin sadece üç mazereti vardır: Gerekli tedbiri aldığı halde uyuyup kalmak, unutmak ve bayılmak. Dikkat edilirse bunların üçünde de irade ve bilinç devre dışıdr. Demek ki insan irade ve bilincine hâkim olduğu zaman namaz mükellefiyetinden çıkmadığı sürece vaktinde kılmak zorundadır. Namaz mükellefiyetinden çıkması ise şuurunu veya aklını kaybetmesi yahut organlarını hiçbir şekilde hareket ettiremeyecek kadar bedensel gücünü kaybedecek derecede hasta olması ile söz konusudur.
Nasıl oruç ve hac zamana bağlı bir ibadet ise namaz da aynı şekilde zamana bağlıdır. “Bu yıl Ramazan yaza geldi, sıcakta oruç tutmak zor oluyor; kışın rahat günlerde kaza edelim” diyemeyiz. Oruç tutmaya engel bir hastalık veya yolculuk mazerettir. Ama namazda bunlar mazeret değildir; çünkü hastalığa ve yolculuğa göre kolaylıklar sağlanmıştır.
“Bu yıl hac mevsimi sıcak günlere geldi. Mekke'de de zaten sıcaklar şiddetli oluyormuş, kışın rahat günlerde gideriz” demek de mümkün değildir. Mazeretin varsa ertesi yılın hac günlerine erteleyebilirsin. Çünkü haccın senede sadece bir mevsimi vardır ve ömürde bir kere farzdır. Mazeretin olmadığı halde ertelediğin zaman da ertesi yılın hac mevsimi gelmeden öldüğün takdirde boynunda bir borçla gidersin.
Namazda zamana riayet daha sıkı tutulmuştur. Kazaya bırakılamaz. Fakat ilginçtir ki bazı Müslüman toplumlarda namaz konusunda erteleme veya toptancılık yaygındır. Bunun sebebi ise kaza ile ilgili birtakım içtihatların yanlış yorumlanması veya hatalı izah edilmesidir. Toptancılığın en çok Türkiye'de, Balkanlarda ve dinî bilgilenmenin yetersiz olduğu Asya toplumlarında yaygın olduğunu söyleyebiliriz.
Arap toplumlarında namazı tamamen terk edenleri bir yana koyarsak, namaz hassasiyeti taşıyanlarda “sonra kılarız, kazaya bırakırız” kolaycılığı ve toptancılık pek yoktur. Yolculukta da olsa, çok yoğun işleri de olsa namazını mutlaka vaktinde kılar.
Ahmed Varol /Vuslat Dergisi Kasım 2010