Nefisle Savaş
Ayyazi (k.s) anlatıyor:
”Şehid olmak ümidiyle, zırhsız, göğsüm açık bir şekilde yetmiş kere savaşa girdim. Tenimde ok yarası almadık yer kalmadı. Vücudum kılıç yaralarıyla kalbura döndü, fakat şehidlik nasip olmadı.
Bunun üzerine nefsimle savaşmaya karar verdim. Halvete girdim.
Çile çekmeye koyuldum.Devamlı riyâzet yapıyordum. Ölmeyecek kadar yiyip içiyor, çok az uyuyordum. Nefsimle olan mücadeleme, ara vermeden devam ettim.
Bir gün, bir topluluğun savaşa gitmekte olduğunu gördüm. Bende de savaşa gitme arzusu uyandı. Nefsim bana, ‘Haydi, yürü savaş meydanına’ diyordu. Nefsimin, savaşın faziletlerini sayıp döküp beni teşvik etmesine hayret ettim. Şaşırdım kaldım.Çünkü nefis yaratılışı gereği ibadetten itaatten hoşlanmaz.Nefsime seslendim:
‘Ey nefis! Doğruyu söyle. Savaşa gitmek istemenin sebebi nedir?‘ Nefsim cevap vermeyince tehdit ettim:
Eğer doğruyu söylemezsen, seni daha fazla riyâzet yaparak perişan ederim. Mahvolursun’ dedim.
O anda nefsim, sessiz sedasız bir şekilde, güzel bir ifadeyle, içimden şöyle söyledi:
Sen yaptığın riyâzetlerle, her gün beni öldürüyorsun. Devamlı işkence görüyorum. Yemeksiz ve uykusuz bırakarak, yavaş yavaş canımı alacaksın. Üstelik benim çektiğim bu ıstıraplardan kimsenin haberi yok. Savaşta bir kez ölüp kurtulurum. İnsanlar senin yiğitliğini överler. Şehid olduğun için, adın sanın yayılır.’
Bunun üzerine nefsime,Hem münafık hem iki yüzlüsün. Bu dünyada münafık olduğun gibi ölümünden sonra da münafıksın. Ne bu dünyada müslüman oluyorsun ne de öbür dünyada. İki dünyada da işe yaramazsın’dedim.
Bu beden sağ oldukça, halvetten başımı çıkartmamaya söz verdim.”
***
Sûfîler, nefisle yapılan mücadeleyi büyük savaş olarak kabul ederler. Düşmanla yapılan savaş ise küçük savaştır.Nefisle yapılan büyük savaşta şehid olmanın önemini, Mevlânâ şöyle anlatır:
”Dünyada muhabbet kılıcı ile Allah yolunda şehid olmuş nice kişiler vardır ki, onlar dünyada âdeta ölmüş gibi görünürler.Aslında onlar yaşayan ölülerdir. ‘Ölmeden evvel ölünüz’ hadis-i şerifinin sırrına mazhar olmuşlardır. Daha hayatta iken nefislerini öldürmüşlerdir. Onların yeryüzündeki bedenlerinde, ölmeden önce hayvanî nefisleri ölmüş, insanî ruhları diri kalmıştır. Onlar âhirete diri olarak giderler.”
Kaynak : Mesnevide Geçen Hikayeler
Ayyazi (k.s) anlatıyor:
”Şehid olmak ümidiyle, zırhsız, göğsüm açık bir şekilde yetmiş kere savaşa girdim. Tenimde ok yarası almadık yer kalmadı. Vücudum kılıç yaralarıyla kalbura döndü, fakat şehidlik nasip olmadı.
Bunun üzerine nefsimle savaşmaya karar verdim. Halvete girdim.
Çile çekmeye koyuldum.Devamlı riyâzet yapıyordum. Ölmeyecek kadar yiyip içiyor, çok az uyuyordum. Nefsimle olan mücadeleme, ara vermeden devam ettim.
Bir gün, bir topluluğun savaşa gitmekte olduğunu gördüm. Bende de savaşa gitme arzusu uyandı. Nefsim bana, ‘Haydi, yürü savaş meydanına’ diyordu. Nefsimin, savaşın faziletlerini sayıp döküp beni teşvik etmesine hayret ettim. Şaşırdım kaldım.Çünkü nefis yaratılışı gereği ibadetten itaatten hoşlanmaz.Nefsime seslendim:
‘Ey nefis! Doğruyu söyle. Savaşa gitmek istemenin sebebi nedir?‘ Nefsim cevap vermeyince tehdit ettim:
Eğer doğruyu söylemezsen, seni daha fazla riyâzet yaparak perişan ederim. Mahvolursun’ dedim.
O anda nefsim, sessiz sedasız bir şekilde, güzel bir ifadeyle, içimden şöyle söyledi:
Sen yaptığın riyâzetlerle, her gün beni öldürüyorsun. Devamlı işkence görüyorum. Yemeksiz ve uykusuz bırakarak, yavaş yavaş canımı alacaksın. Üstelik benim çektiğim bu ıstıraplardan kimsenin haberi yok. Savaşta bir kez ölüp kurtulurum. İnsanlar senin yiğitliğini överler. Şehid olduğun için, adın sanın yayılır.’
Bunun üzerine nefsime,Hem münafık hem iki yüzlüsün. Bu dünyada münafık olduğun gibi ölümünden sonra da münafıksın. Ne bu dünyada müslüman oluyorsun ne de öbür dünyada. İki dünyada da işe yaramazsın’dedim.
Bu beden sağ oldukça, halvetten başımı çıkartmamaya söz verdim.”
***
Sûfîler, nefisle yapılan mücadeleyi büyük savaş olarak kabul ederler. Düşmanla yapılan savaş ise küçük savaştır.Nefisle yapılan büyük savaşta şehid olmanın önemini, Mevlânâ şöyle anlatır:
”Dünyada muhabbet kılıcı ile Allah yolunda şehid olmuş nice kişiler vardır ki, onlar dünyada âdeta ölmüş gibi görünürler.Aslında onlar yaşayan ölülerdir. ‘Ölmeden evvel ölünüz’ hadis-i şerifinin sırrına mazhar olmuşlardır. Daha hayatta iken nefislerini öldürmüşlerdir. Onların yeryüzündeki bedenlerinde, ölmeden önce hayvanî nefisleri ölmüş, insanî ruhları diri kalmıştır. Onlar âhirete diri olarak giderler.”
Kaynak : Mesnevide Geçen Hikayeler