Neyden çıkan sestir aşk. Ali’nin derdidir. Miracı anlatır her ses. Her “Hû”da her “Hay”da duyarız o sesi. Duyduğundan beri yakmıştır kamışın vücudunu aşk inceltmiştir sarartmıştır rengini. Nefsin yedi mertebesini aşmayı anlattırmıştır.
Çileyle dolmuştur tüm bedeni hu der o günden bugüne hularla coşar hularla âşık eder âşıkların aşkla doludur bedeni ah eder Sen gittin gideli. Duyanları doldurur aşkıyla birdir şekli eliftir şekli Allah’ı anlatır her sözü zikirle doludur içi tek başına olduğundan doldurur zikirle içini yeter ki biri üflesin hâlini sorsun döker dertlerini.
Derdini anlayan ise dertli âşıklar olur. Âşık kamışın aşk kokan nameleri dökülür nefesinden. Ayrılıklarından bahseder öz vatanından ayrı düşmüş tek kalmıştır.
Cevherini de tek kalınca ortaya çıkarır çünkü vuslat aşkı onu divane etmiştir susamaz artık hayları hulara hıçkırıklara döner yanık yanık dertli dertli öter.
Boşaltmıştır içini tüm kötülüklerden tüm sevgisizliklerden günahlardan. Aşkıyla hem-hâl olmuştur görmez kimseyi gözleri.
İnler inledikçe inletir cümle âşıkları. Kulakları doldurur boş bedeniyle öyle bir doldurur ki Halık’ımızın tecellileri görülmeye başlar.
Seni anlatır her yerde onu ancak anlayan anlar benliğini aşanlar anlar besmeleyle başlar salavatlarla devam eder zikirler coşar seni özler seni anar her daim Sensin onun ve âşıkların derdi Resûlun övgüsüyle miracıyla devam eder coşmaya mürşidleri müridleri evliyaları şehidleri anlatır dua eder hamdla susar ince bedeni.
Tarihten menkıbelerden mucizelerden dem vurur mucizedir zaten onun yaşamı ve sesi. Eyub’un sabrı ıstırabı Yakub’un acısı Efendimizin sözleri ağlayışları gizlidir içinde kendini öyle sıkmıştır ki incelmiştir baştan aşağı. Derdine çare yoktur. Onun derdi vuslattır.
Aşkın en güzel varisi neydir. Cansız bedeni ölü bedeni hiç aldırış etmeden nameler döker. Peygamberimizin sünnetleri hadisleri bizlere nasıl kalmışsa neyde nameleriyle anlatır bir şeyleri. Seni görseydi sesini duysaydı ne olurdu hâli.
Fatma Yüksel
Çileyle dolmuştur tüm bedeni hu der o günden bugüne hularla coşar hularla âşık eder âşıkların aşkla doludur bedeni ah eder Sen gittin gideli. Duyanları doldurur aşkıyla birdir şekli eliftir şekli Allah’ı anlatır her sözü zikirle doludur içi tek başına olduğundan doldurur zikirle içini yeter ki biri üflesin hâlini sorsun döker dertlerini.
Derdini anlayan ise dertli âşıklar olur. Âşık kamışın aşk kokan nameleri dökülür nefesinden. Ayrılıklarından bahseder öz vatanından ayrı düşmüş tek kalmıştır.
Cevherini de tek kalınca ortaya çıkarır çünkü vuslat aşkı onu divane etmiştir susamaz artık hayları hulara hıçkırıklara döner yanık yanık dertli dertli öter.
Boşaltmıştır içini tüm kötülüklerden tüm sevgisizliklerden günahlardan. Aşkıyla hem-hâl olmuştur görmez kimseyi gözleri.
İnler inledikçe inletir cümle âşıkları. Kulakları doldurur boş bedeniyle öyle bir doldurur ki Halık’ımızın tecellileri görülmeye başlar.
Seni anlatır her yerde onu ancak anlayan anlar benliğini aşanlar anlar besmeleyle başlar salavatlarla devam eder zikirler coşar seni özler seni anar her daim Sensin onun ve âşıkların derdi Resûlun övgüsüyle miracıyla devam eder coşmaya mürşidleri müridleri evliyaları şehidleri anlatır dua eder hamdla susar ince bedeni.
Tarihten menkıbelerden mucizelerden dem vurur mucizedir zaten onun yaşamı ve sesi. Eyub’un sabrı ıstırabı Yakub’un acısı Efendimizin sözleri ağlayışları gizlidir içinde kendini öyle sıkmıştır ki incelmiştir baştan aşağı. Derdine çare yoktur. Onun derdi vuslattır.
Aşkın en güzel varisi neydir. Cansız bedeni ölü bedeni hiç aldırış etmeden nameler döker. Peygamberimizin sünnetleri hadisleri bizlere nasıl kalmışsa neyde nameleriyle anlatır bir şeyleri. Seni görseydi sesini duysaydı ne olurdu hâli.
Fatma Yüksel