Mü'min erkeklere söyle: "Gözlerini (harama çevirmekten) kaçındırsınlar ve ırzlarını korusunlar. Bu, onlar için daha temizdir. Gerçekten Allah, yaptıklarından haberdardır.
Mü'min kadınlara da söyle: "Gözlerini (harama çevirmekten) kaçındırsınlar ve ırzlarını korusunlar; süslerini açığa vurmasınlar, ancak kendiliğinden görüneni hariç. Baş örtülerini, yakalarının üstünü (kapatacak şekilde) koysunlar. Süslerini, kendi kocalarından ya da babalarından ya da oğullarından ya da kocalarının oğullarından ya da kendi kardeşlerinden ya da kardeşlerinin oğullarından ya da kız kardeşlerinin oğullarından ya da kendi kadınlarından ya da sağ ellerinin altında bulunanlardan ya da kadına ihtiyacı olmayan (arzusuz veya iktidarsız) hizmetçilerden ya da kadınların henüz mahrem yerlerini tanımayan çocuklardan başkasına göstermesinler. Gizledikleri süsleri bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. Hep birlikte Allah'a tevbe edin ey mü'minler, umulur ki felah bulursunuz."
(Nur /30-31)
Elmalılı Hamdi Yazır meşhur tefsirinde der ki:
“Bu âyette emredilen şudur: Kadınlar başlarını, saçlarını, kulaklarını, boyunlarını, gerdanlarını ve göğüslerini açık tutmayıp anlatıldığı gibi güzelce örtünsünler. Bunun için onu temin edecek baş örtüsü kullansınlar. Cahiliye (İslâm öncesi) kadınları da hiç baş örtüsü kullanmaz değillerdi. Fakat yalnız enselerini bağlar veya arkalarına bırakırlar, yakaları önden açılır, gerdanları ve gerdanlıkları açık olurdu, ziynetleri görünürdü.
İslâm önce açıklığı yasaklamıştır. Sonra, kadınların başlarını örtüp başörtülerini yanları ve göğüsleri üzerine sarkıtmasını emretmiştir. Böylece sadece tesettürün farz oluşu değil, aynı zamanda onun ne şekilde olacağı da gösterilmiştir. Kadın edep ve nezaketinin en güzel ifadesi bundadır.”
Örtünecek bir bayan önce örtünün ayrı bir kişiliği olduğunun farkına varmalıdır.
Örtünün nasıl bir kişilik olduğunu öğrenip,örtüyü kişiliği ile birlikte kuşanmalıdır.
Günümüzdeki çoğu bayanlar örtünün önemini ve kişiliğini bilmeden,ebeveyinlerin zorlamasıyla,geleneksel olarak yada buna benzer nedenlerle bilinçsizce örtünüyorlar...
Görüyorum ki örtü kişiliğini kaybetmekte,Yeni yetişen genç kızlarımızda bu tarz örtünmeye heves etmekte.
Aslında genellikte örtünenler,örtündükleri vakit örtünün kişiliğini hissederler.
Kendi kişiliklerini terkedemediklerinden,örtününde kişiliğine uyum sağlayamadıklarından ikisi arasında boğcalama yaşayıp ya ortası bir yol tutuyorlar yada birini seçmek zorunda kalıyorlar.
Tanıdığım açık bir bayan öğretmen,taininin çıktığı yerde kapanmıştı.Kendisiyle örtü hakkında ki bir konuşmamızda; kendisinin çok rahat bir bayan olduğunu hiç bir şeyden çekinmeden hareket ettiğini vs. söyledi.Fakat kapandıktan sonra kendisinde çekinme hissi hissettiğini Bazı hususlarda sınırlı davranması gerektiğini farkettiğini örtülü haliyle boğcaladığını ve aynı şekilde devam edemediğini söylemişti...
''Örtü dışıylada içiylede bütün bir kişiliktir.''
Bu boğcalamanın oluşmasını engellemek gerekir.
Bu dudurumda ilk görev ebeveyinlerindir.Kızlarının örtünmesini isteyen ebeveyinler,daha küçük yaşta örtünün önemini öğretmeli ve örtünün kişiliğinde yetiştirmelidirler.Küçük yaşta bilgilenen kızlarımızda bu boğcalama yaşanmadığı gibi zihninde de soru oluşmaz. Tabii bu ebeveyinler örtüyü tam şekli ile isteyecekler örtünün dış ve iç manasına aykırı giyim kuşamlara meyletmeyecekler.Tanıdığım bir bayan kızının kapanmasını istiyor fakat başka bir kzın tesettürüne de aşırı diye çıkışıyordu.Kısa ceketlerle dar kıyafetlerle renkli küçük örtülerle kapanacak ama aşırı olmayacak!..Bu kişilerin, nasıl örtünülmesi gerektiğini, örtünün ne olduğunu önce kendileri öğrenmeli, sonra çocuklarının örtünmesini isteyip teşfik etmeliler.
Daha soradan kapanan yada kapanacak olan bayanlar ise ;
1-Örtünün önemi hakkında bilgilenmeli
2-Kişiliğini benimsemeli
3-olarakta nasıl örtünmeleri gerektiğini öğrenmelidirler.
Örtü bizim ülkemizde ''Başörtüsü'' olarak isimlendirilmiş düşüncemce yanlış bir deyimdir!.
Arap ve fars ülkelerinde ''Hicap'' kelimesi ile isimlenmektedir.Hicap manasıyla bakılıp incelendiğinde örtü asıl şekli ile belirlenmektedir.Aslında hicap ar ve haya,utanma,çekinme, en kapsamlısı ise sakınma demektir. Örtü hicap ismi ile şu anlamı vermektedir:''Sakınma duygusu ile örtüye bürünmek'' sanırım bu cümle ile bütün bir anlam vermiştir örtüye...Kısaca ''Hicap'' olarak bir kelimeyle, örtüyü tam manası ile anlatmaktadır.
''Örtünmeden maksat edeptir. Edebin hedefi insanı terbiye etmek ve ona şeref vermektir. Örtü ve edep içindeki insan sürekli ibadet halindedir, rahmet altındadır; kulluk yapmaktadır ve sevap almaktadır. Edepli insan hem günahlardan korunur hem de ateşten. Sonuç yüce Allah'ın rızâsıdır. Onun bir kulundan razı olmasından daha büyük hangi saâdet vardır?
İnsandaki edep ve hayâ duygusu örtünmeyi gerektirir. Ancak mümin erkek ve kadınların örtünmede asıl gayesi yüce Allah'ın rızâsını kazanmaktır. Çünkü Allah Teâlâ'nın emir ve yasaklarına uymak bir ibadettir. Namaz ve oruç gibi ibadetleri emreden yüce Allah ibadetin içinde ve dışında örtünmenin şekil ve sınırlarını da belirlemiştir.''(alıntı)
Şöyle bir inceleme yapalım:
Sakınma duygusu ile örtünmüş bayan ;ilk bu duyguya hitab eden kıyafetle başlar.İslam, Vucut hattını belli ettirmeyecek,dikkat çekmeyecek(burda dikkat çekmedeki maksat şudur; Göz alıcı,etkileyici, namahremde seyretme zevki uyandıracak tarzda bir kıyafet olmamalıdır.)El ve yüz hariç diğer yerleri örtecek şekilde bir dış kıyafetin giyilmesini söyler...
Kadınların vücut hatlarının belli olmayacak herhangi bir elbise ile örtünmesi farzdır. İslam dini, kapanmayı emretmiş, ama belli bir örtü şekli bildirmemiştir. (Dürer-ül-mültekıte)
"Eşlerine, kızlarına ve müminlerin kadınlarına, dışarı çıkarken üstlerine örtü almalarını (cilbâblarını bürünmelerini) söyle; bu onların tanınmalarını ve bundan dolayı incitilmemelerini sağlar. Allah bağışlar ve merhamet eder." (Ahzab-33/59)
Cilbab, hımarın [tülbentin] üstüne örtülen ve göğse kadar inerek gömleğin ceybini [yakasını] boynu örten baş örtüsü. (Ebüssüud tefsiri)
Cilbab, tek parça örtü. (Celaleyn)
Cilbab, göğse kadar inen baş örtüsü. (Ruh-ul-beyan)
Cilbab, milhafedir. (Beydavi)
Cilbab, hımardan büyük örtü veya vücudunu örten dış elbise. (Kurtubi)
Cilbab, bedeni baştan aşağı örten çarşaf, ferace, çar gibi dış giysi. (Elmalılı)
Cilbab, dışa giyilen örtü. (Tibyan, A.Fikri Yavuz ve Hasan Basri Çantay’ın meali)
Cilbab, milhafe, entari veya hımar. (El-Envar) [Milhafe = dış örtü ki buna ferace de denir.]
Cilbab, feracedir. (Ö. Nasuhi Bilmen tefsiri)
Bir savaş sonrasında Ümmü Hallâd isminde bir kadın Hz. Peygamber'in (s.a.v) yanına geldi. Yüzü dahil her tarafı kapalıydı. Savaşa giden çocuğunu soruyordu. Çocuğu şehid olmuştu. Haberini alınca, edebini ve halini hiç bozmadı. Ashaptan biri kadının bu haline şaşırdı ve kadına,
"Allah Resûlü'ne gelmiş şehid düşen çocuğundan bu halde haber mi soruyorsun?" dedi. Bunu duyan kadın,
"Çocuğumu kaybettiysem hayâmı da kaybetmedim ya!" dedi.
(Ebû Davud, Cihâd, 8)
Bir gün Hz. Ebû Bekir’in kızı Esmâ ince bir elbise ile Resûlullah'ın (s.a.s) huzuruna girmişti, Hz. Peygamber ondan yüz çevirdi ve şöyle buyurdu:
"Ey Esmâ! Kadın erginlik çağına ulaşınca onun şu yüzü ve elleri hariç diğer yerlerinin görülmesi helâl değildir." Ebû Davud, Libâs, 31.
Bazen öyle örtülülerle karşılaşıyoruz ki, kıyafetleri açıklarınkiyle ayırdedilemiyor, sadece başları örtülüdür. Çok görmemek gerekir aslında örtüye verilen isimlendirmeden olsa gerek,''Başörtüsü!''
Pardesü giymiş bir kısım bayanlarla karşılaşıyoruz;Dikkat çekici renklerle belden oturtmalı vucuduna yapışmış boydan bir elbise desek dahamı uygun sanırım. Kendi deyimleriyle pardesü...Oysa islam dikkat çekmeyecek şekilde ve vucut hattı belli olmayacak şekilde diyor...
Başörtülerinin desen ve renklerine gelince de hiç bahsetmesek daya iyi olacak Ama şunu belirtmek istiyorum ki, ''Örtünün! emri, Güzelleşmek için değil,güzelliği gizlemek için indi.''
Örtünün önemine gelince; genellikle insanlarımıza küçük bir şeymiş gibi gösterilmiştir. Gerçekte farz kılınan diğer büyük ameller gibi,Mü'min kadına farz kılınmış büyük bir ameldir.
Örtü sadece islam dinine has olmayıp Allah'ın indirdiği tüm dinlerde emrolunmuş bir vazifedir.Dikkatinizi çektiyse hiristiyanların dininde de kadın alimleri (rahibeler) çarşaf benzeri bir kıyafetle örtünürler...Şu durumda örtünün! emri her dinde olduğuna göre,Yaşam değeri ve dengesi açısındanda önemli bir payı olduğunu anlıyoruz.
Ayrıca biz beşeriz ve Allah'ın bütün emirlerinin içindeki her hikmeti kavrayamayız.Hangi çağda yaşıyoruz diye çıkışanlar var!
Şaşarım bu insanlara,Allah'a inanıyorlarmı gerçekten! Yoksa ne dediklerinin farkındamı değiller.
Bu sözlerinin ne mana verdiklerini düşünmüyorlar anlaşılan: Aşa Allah bu çağı düşünmeden emir indirdi! yada bu çağa aklı yetmedi! der gibiler...
Biz O'nun yarattığı beşerleriz.Allahın bize verdiği ilimden fazlasını bilemeyiz.O halde aklımızın almadığı emirlere,kendi mantığımıza sığmayan emir diye hangi çağda yaşıyoruz diyerek göz ardı edemeyiz.
Allah yeni bir din göndermedikçe Emirler değişemez.Din aynı dindir ve her çağa uygundur.Zira Allah herşeye Alimdir ''O'' Bilir biz bilemeyiz...
Çalıştığımız yerdeki patrona, şunu getir bunu götür,bunu yap şunu at dediğinde neden sorusunu soruyormuyuz? Mantığımıza yatmasa bile emir büyük yerden deyip hiç neden ve niye sorusunu sormadan direkt yerine getiriyoruz.
Peki Allah nice sultanların,kralların,patronların yaratıcısıyken neden patronların patronunun isteklerine neden ve niye sorusu sorulur!Yaratılanlar yaratandan üstünmü!
''Ben Şüphesiz sizin bilmediklerinizi bilirim!''(Bakara-31)
Bir de En çok Allah'ı seviyorum,Allah'a ve resulune iman ediyorum diyenler vardır. Ama iman ettikleri emirleri uygulamıyorlar! garip neye ve nesine iman ediyorlar acep!
Birisi size sizi çok sevdiğini söylese,sizin için canını verebileceğini söylese,Fakat devamlı sizi üzse sizi sevmediğiniz şeyler yapsa, istediklerinizi yapmasa...hakkında ne düşünürsünüz?!!
Seven sevdiğinin rızasını istemez mi onun en ufak kırgınlığını kaldırabilir mi yüreği!
Bu yürekteki sevgi nasılsa sevdiğine çok rahat kaşı gelip onu gazablandıra biliyor...
Sevdalın şu dağı del dese,koşar delersin.
İş Allah'a geldimi gücün yok sendelersin!
(N.F.K.)
İman;Kalple,dille ve amelle tastik ister.Sadece dilde olan iman değildir.Amelde olmayan ise kalpte de olmaz.Çünkü kalpte olan kalbe sığmaz.Kalpte olan amele vurmadıkça rahatlamaz.
Bir insan seviyorum derse sevdiğinin rızası için çabalar,iman ettim derse amel eder.Cehennem var cennet var diyorsa ohalde cehennemden kaçınmalı cennet için çaba sarfetmeli değilmidir?
Bu insanların durumu iş başında iflas edeceğini yada işten atılacağını bile bile işini yapmayıp keyfince hareket eden insanın durumu gibidir.
Genellikle Lailahe ilallah diyen kurtulur! hadisiyle kendini tatmin ederler.Oysa Rasulallah s.a.a. La ilahe illallah'ın şartları vardır diyor.
La ilahe ilallah demiş bir insan Allahtan başka bütün ilahları yoksaymış Allah'tan başka kanun koyucu kabul etmemiş Hatta kendi isteklerini bile kenara atmıştır.Sadece Allah ve onun emirleri vardır Onlarla yaşanır demiştir. Evet...Bu şekilde La ilahe illallah diyen kurtulur...
Örtü Kadının özel olduğunu bildirir.Değeli olduğu için inmiş bir emirdir.Kadın korunması gereken bir mücevherdir islami açıdan.
Örtü,Kadının olması gerektiği kişiliktir.
Sakınmaktır,Hayadır,edeptir örtü. En güzel ahlaktır kişiliği...
(Ya Rabbi senden, sıhhat, afiyet ve güzel ahlak dilerim)