Osmanlıda Hayran Olacağınız 10 İncelik:
1- Osmanlıda şehirler kurulurken,
Nasıl‘ki bir suya taş attığınızda halkalar merkezden başlayarak dalga dalga dağılır.
Şehir kurarken‘de ilk önce bir camii, mescit yapılır,
Daha sonra etrafına halka halka evler ve işyerleri yapılırdı.
2-Eğer bir evin camında sarı çiçek varsa, benim evimde hasta var.
Buradan geçerken yüksek sesle bağırmayın demekti.
Eğer bir evin camında kırmızı çiçek varsa,
Bu evde evlilik çağına gelmiş genç kız vardır.
Buradan geçerken konuşmalarına dikkat edin,
Ölçülü konuşun anlamına geliyordu.
3- Burası bir imtihan dünyası ve hayat geçiçiydi.
Yüzyıllar boyu bu evlere sahip olamazlardı.
Evlerin duvarlarına;
” YA MALİKÜL MÜLK ” yazarlardı.
” Ey ALLAH’ım bütün mülk senindir.”
Anlamına gelmekteydi.
4- Kapı tokmağında;
” YA FETTAH ” yazılıydı.
Bu bütün kapıları açan, sıkıntıları ve dertleri gideren anlamlarına gelmekteydi.
Şimdi ise birçok işyerlerinde,
” İTİNİZ ” yazıyor.
Bu‘da medeniyetimizin geldiği son noktayı gösteriyor.
5- İnsanlar edeplerindeki incelikten dolayı ”ışığı yak” demezlerdi.
Çünkü yakmak olumsuz bir kelime olduğu için onun yerine ”ışığı uyandır” denilirdi.
Osmanlı incelikleri
6- Gece yatacakları vakit ise;
” ışığı (mumu) söndür” demezlerdi.
Çünkü söndürmek olumsuzluk çağrıştırdığı için,
” ışığı dinlendir.” denilirdi.
7- Eve misafir geldiği zaman,
Misafirlerin ayakkabılarının burunlarını dışarıya dönük değil‘de içeriye dönük yaparlardı.
Bunun anlamı ise,
” Biz sizin misafirliğinizden memnun kaldık,
Evimizi tekrardan şereflendirmenizi bekleriz” idi.
8- Misafire kahvenin yanında su ikram ederlerdi.
Eğer misafir aç ise;
İlk önce suyu,
Tok ise kahveyi alırdı.
Eğer suyu almışsa ev sahibi hemen misafiri yermeyecek ve utandırmayacak bir şekilde mütevazi bir sofra hazırlardı.
Misafirin karnını doyururdu.
9- Kapı tokmakları aslan başlı ve çiçek motifli 2 tokmaktan oluşurdu.
Aslan başlı kalın ses,
Çiçek motifli ise ince ses çıkartırdı.
Böylece eve kimin geldiği anlaşılır,
Misafir erkek ise;
Kapıyı erkek açar,
Bayan ise;
Kapıyı bayan açardı.
10- Evde kimse ayakta yemek yemezdi.
Çocuklar bile,
Önce eller yıkanır,
Sofraya hep birlikte oturulurdu.
Evin en büyüğü yemeğe başlamadan kimse başlamazdı.
Evin en büyüğü yemeğe başlarken,
Herkesin hatırlaması için yüksek sesle besmele çekerdi.
Sofradan kalkerken;
” Hayırların fethi,
Şerlerin def edilmesi için,”
Fatiha Suresi okunurdu...
Rabbim Tüm Ejdadımıza Ganii Gani Rahmet Eylesin...
*
Amin
Cuma geceniz ve cumanız mübarek olsun in-şa-Allah.
1- Osmanlıda şehirler kurulurken,
Nasıl‘ki bir suya taş attığınızda halkalar merkezden başlayarak dalga dalga dağılır.
Şehir kurarken‘de ilk önce bir camii, mescit yapılır,
Daha sonra etrafına halka halka evler ve işyerleri yapılırdı.
2-Eğer bir evin camında sarı çiçek varsa, benim evimde hasta var.
Buradan geçerken yüksek sesle bağırmayın demekti.
Eğer bir evin camında kırmızı çiçek varsa,
Bu evde evlilik çağına gelmiş genç kız vardır.
Buradan geçerken konuşmalarına dikkat edin,
Ölçülü konuşun anlamına geliyordu.
3- Burası bir imtihan dünyası ve hayat geçiçiydi.
Yüzyıllar boyu bu evlere sahip olamazlardı.
Evlerin duvarlarına;
” YA MALİKÜL MÜLK ” yazarlardı.
” Ey ALLAH’ım bütün mülk senindir.”
Anlamına gelmekteydi.
4- Kapı tokmağında;
” YA FETTAH ” yazılıydı.
Bu bütün kapıları açan, sıkıntıları ve dertleri gideren anlamlarına gelmekteydi.
Şimdi ise birçok işyerlerinde,
” İTİNİZ ” yazıyor.
Bu‘da medeniyetimizin geldiği son noktayı gösteriyor.
5- İnsanlar edeplerindeki incelikten dolayı ”ışığı yak” demezlerdi.
Çünkü yakmak olumsuz bir kelime olduğu için onun yerine ”ışığı uyandır” denilirdi.
Osmanlı incelikleri
6- Gece yatacakları vakit ise;
” ışığı (mumu) söndür” demezlerdi.
Çünkü söndürmek olumsuzluk çağrıştırdığı için,
” ışığı dinlendir.” denilirdi.
7- Eve misafir geldiği zaman,
Misafirlerin ayakkabılarının burunlarını dışarıya dönük değil‘de içeriye dönük yaparlardı.
Bunun anlamı ise,
” Biz sizin misafirliğinizden memnun kaldık,
Evimizi tekrardan şereflendirmenizi bekleriz” idi.
8- Misafire kahvenin yanında su ikram ederlerdi.
Eğer misafir aç ise;
İlk önce suyu,
Tok ise kahveyi alırdı.
Eğer suyu almışsa ev sahibi hemen misafiri yermeyecek ve utandırmayacak bir şekilde mütevazi bir sofra hazırlardı.
Misafirin karnını doyururdu.
9- Kapı tokmakları aslan başlı ve çiçek motifli 2 tokmaktan oluşurdu.
Aslan başlı kalın ses,
Çiçek motifli ise ince ses çıkartırdı.
Böylece eve kimin geldiği anlaşılır,
Misafir erkek ise;
Kapıyı erkek açar,
Bayan ise;
Kapıyı bayan açardı.
10- Evde kimse ayakta yemek yemezdi.
Çocuklar bile,
Önce eller yıkanır,
Sofraya hep birlikte oturulurdu.
Evin en büyüğü yemeğe başlamadan kimse başlamazdı.
Evin en büyüğü yemeğe başlarken,
Herkesin hatırlaması için yüksek sesle besmele çekerdi.
Sofradan kalkerken;
” Hayırların fethi,
Şerlerin def edilmesi için,”
Fatiha Suresi okunurdu...
Rabbim Tüm Ejdadımıza Ganii Gani Rahmet Eylesin...
*
Amin
Cuma geceniz ve cumanız mübarek olsun in-şa-Allah.