Oy konusu

İlim Talebesi

KF Ailesinden
Özel Üye
lütfen konuyu açın bende yarım saate kalmaz geliyorum oy kullanma hakkında demeniz yeterli bizler alim değiliz o yüzden yaptıgımız münazara değil cidal olur bu dediklerinin hepsine verecek cevaplarım var emin olabilirsin.Esselamüaleyküm

Buyrun ..
 

Tevhidi yaşam

Tecrübeli
Bismillahirrahmanirrahim. Elhamdulillahi Rabbil Alemin. Ve Sallallahu ve selleme ala seyyidina Muhammeden ve ala alihi ve sahbihi ecmain. Bundan sonra burada yazacağım şeylerin bizleri hidayete iletmesi ümidiyle.
Şüphesiz ki Allah'ın hidayet ettiğini hiç kimse saptıramaz, Allah'ın saptırdığına ise hiç kim hidayet edimez.

Bizler müslüman olarak oy kullanmadan önce Allah'a kulluk etmek mecburiyetindeyiz. Ve Allah'u Teala Bizleri Bakara 256-Nisa 60-Nisa 76-Nahl 36 ayetlerinde TAGUT kavramına dikkat çekerek onldan sakınmamızı ve onları reddetmemizi emretmiştir. Ve bugün ki meclis Tagutun merkezidir. Bu herhangi bir sebeple bir müslüman bu mecliste bulunamaz ve onları destekleyemez.
 

Tevhidi yaşam

Tecrübeli
Camileri ahır mı yapsınlar?
Ezanı Türkçe mi yapsınlar?
Ülkede açık bayanları üstün görüp,kapalıları gerici diye mi atsınlar?


Ve sen tagutun senin dinine saygı duymasını mı bekliyorsun biz bu bahaneleri üretmekten çok Allah'u Teala'nın emri olan mal ile can ile olan cihada hazırlık yapmalıyız.
 
Moderatörün son düzenlenenleri:

Tevhidi yaşam

Tecrübeli
Ve diyebilecek çok şey var bana söylermisin Sultanahmet camii bir müslümanın namusundan daha mı önemli bu insanlar o kafir haçlıların ıraga girmesinde bunlara yardım etmediler kaç tane bacımızın tecavüze uğradığını sen biliyor musun erkek kardeşlerimize neler yaptıklarını biliyor musun.
 

Tevhidi yaşam

Tecrübeli
TAGUT

Azgın, sapık, kötülük ve sapıklık önderi, zorba, şeytan, put, puthane, kâhin, sihirbaz. Allah'ın hükümlerine sırt çeviren kişi ve kuruluşların tümü. Arapça "Teğa" kökünden türetilmiş olup kelimenin masdarı olan "Tuğyan" Allah Teâlâ'ya isyan etmek anlamına gelmektedir.



Allah'ın indirdiği hükümlere muhalif olan ve onların yerine geçmek üzere hükümler icad eden her varlık tağuttur.



Tağut, Allah (c.c)'a karşı isyan etmekle beraber O'nun kullarını kendisine kul edinmek gayretinde olandır. Bu ise şeytan, papaz, dinî veya siyasî lider veyahut da kral olabilir. Bu sebepten dolayı bir insanın müslüman olabilmesi için tağutu reddetmesi gerekmektedir.



Tağut kelimesi aslında çoğul manâsı taşımaktadır. Çünkü Allah (c.c)'ı inkâr eden, bir yerine birçok tağutun kulu olur. Bunlardan bir tanesi insanı çeşitli günahlara yönelten şeytandır. Diğeri, insanı ihtiras ve arzularının esiri kılan kendi nefsidir. Kezâ karısı, çocukları, hısım ve akrabaları, ailesi, arkadaşları ve milleti ile siyasî ve dinî liderleri ve hükümetleri gibi diğerleri de bulunmaktadır. Bütün bunlar o kimse için birer tağut olur ve o kişiyi kendi arzu ve ihtiraslarına esir etmek isterler. Bu pek çok efendilerin kulu olan kimse, tatminine bir türlü imkân olmayan bu tağutlardan her birini ayrı ayrı memnun etmek hayaliyle ömrünü boşa tüketir (Mevdudî, Tefhimu'l-Kur'an, Terc. Heyet, İstanbul 1986, I, 176)



Allah Teâlâ Kur'an-ı Kerîm'de: "Andolsun ki biz her kavme "Allah'a ibadet edin, tağuta kulluk etmekten kaçının " diye (tebliğ yapması için) bir peygamber göndermişizdir" (en-Nahl, 16/36), "İman edenler Allah yolunda cihad ederler, kâfirler ise tağut yolunda savaşırlar" (en-Nisa, 4/76) ayetleriyle müminlere tağut hakkında bilgi vermekte ve tağuta karşı takınmaları gereken tavrı açıklamaktadır. Alimler de tağut hakkında, ayet ve hadislerden çıkardıkları deliller çerçevesinde yaptıkları yorumlarla bu kavramı tefsir etmektedirler.



Bugün yeryüzünde yürürlükte olan rejimlerin hepsi, beşerî rejimlerdir ve hükümlerini kendileri koymaktadırlar. Dolayısıyla da Allah (c.c)'ın hükümlerine muhalefet etmektedirler. O halde bu rejimlerin hepsi "tağut" olarak isimlenir. Hatta kitlelere "en cazip ve hüsn-ü kabul gören bir rejim" olarak tanıtılan demokratik ve lâik rejimler de tağut hükmündedir.



Her ne şekilde olursa olsun, insanlar tarafından konulmuş ve Allah (c.c)'ın hükümlerine muhalefet eden hükümler "tağut" olarak isimlendirilirler.



Allah Teâlâ (c.c) Kur'an-ı Kerîm'de; "Sana indirilen Kur'an'a ve senden önce indirilen kitaplara iman ettik diye boş iddialarda bulunanlara bakmaz mısın? Onlar tağutun huzurunda muhakeme olmak (hükümlerine boyun eğmek) istiyorlar. Halbuki tağutu inkâr etmekle (tekfir etmekle, lânetlemekle) emrolunmuşlardı. Şeytan onları uzak bir sapıklığa saptırmak ister" (en-Nisa, 4/60) buyurmaktadır.



Bir kişi Allah (c.c)'a, peygamberlere, ahiret gününe, meleklere, kitaplara ve inanmakla mükellef olduğu bütün hususlara inandığını açıklasa, fakat demokratik, lâik, sosyalist, kapitalist vb. rejimlerden herhangi birinin hükümlerini kabul edip itaat ederse o kimsenin irtidadına (dinden çıktığına) hükmedilir. Zira insanları yaratan Allah Teâlâ'dan başkası, insanların nasıl idare olunacağı hususunda ve onların sosyal yaşamlarına yönelik hükümler koyma yetkisine sahip değildir. Çünkü hüküm koyan insan, o hükme tâbi olmasını istediği insanlardan üstün ve herhangi bir ayrıcalığa sahip değildir. Allah Teâlâ katında üstünlük, sadece takva iledir. Nitekim Kur'an-ı Kerim'de Allah Teâlâ; "Şüphesiz ki sizin Allah katında en şerefliniz, takvaca en ileri olanınızdır" (el-Hucurat, 49/13) buyurmaktadır.



Kendisinde böyle yetkiler gördükten sonra, Allah Teâlâ'nın indirdikleriyle hükmetmeyip, heva ve hevesleri doğrultusunda hükümler koyanlar aynı zamanda "ilahlık" iddiası içindedirler. Dolayısıyla Allah Teâlâ'nın hükümleri dışında hüküm koyanlar ve o hükümlere tâbi olanlar da, tevhid akîdesinin dışına çıkıp kâfir olurlar. Allah Teâlâ Kur'an-ı Kerim'de: "Allah'ın indirdiği ile hükmetmeyenler, işte onlar, kâfirlerdir." (el-Maide, 5/44) buyurmaktadır.



Tağutların hükümlerine göre yönetilen beldeler "Dâr'ul-Harp" durumundadırlar. Tağutun hüküm sürdüğü beldelerde yaşayan bütün müminlerin, din Allah'ın oluncaya, Allah'ın indirdikleriyle hükmedilinceye kadar mücadele etmeleri farzdır. Allah Teâlâ (c.c) bu hususta; "İman edenler Allah yolunda cihad ederler, küfredenler ise tağut yolunda savaşırlar" (en-Nisa, 4/76) buyurmakta ve müminin tağut karşısındaki yerini belirlemektedir.



Allah Teâlâ, Âdem (a.s)'dan, Resulullah'a (s.a.v) kadar bütün peygamberleri, insanları Tevhid'e, yani Allah'ın varlığına ve birliğine, ortağı olmadığına inanmaya; O'nun koyduğu hükümleri kabullenmeyerek kendi heva ve heveslerine göre hüküm koyma isteğinde olan "tağut"a karşı savaşmaya ve tağut kapsamına giren her şeye kulluk etmekten kaçınmaya çağırmaları için göndermiştir.

Nitekim Allah Teâlâ bu hususta; Andolsun ki biz her kavme, "Allah'a ibadet edin, tağuta kulluk etmekten kaçının" diye (tebliğ yapması için) bir peygamber göndermişizdir" (en-Nahl, 16/36) buyurmaktadır.



Bu tağutlar İbrahim (a.s) döneminde Nemrut, Mûsa (a.s) döneminde Firavun, Resulullah (s.a.v) döneminde de Ebu Cehil, Ebu Leheb gibi Daru'n-Nedve'nin ileri gelenleri ve puta tapan şahsiyetleri olduğu gibi, diğer peygamberler döneminde de, kendilerine gönderilen peygamberlerin getirdiği tevhid akidesini inkâr edip, atalarından kalan inançları devam ettirme inatçılığı gösteren puta tapan kavimler olmuşlardır. Günümüzde de heva ve hevesleriyle hükümler koyan ve o hükümleri insanlara dayatan meclisler, hükümetler, devletler vb. gibi kurum ve kuruluşlar da bu tağutlardandır.



Gelen peygamberler, gönderildikleri kavimleri tevhid'e çağırdılar. Tapmaya devam edegeldikleri putlarının kendilerine ne bir fayda, ne de bir zarar veremeyeceklerini açıkladılar. Ancak pek azı müstesna olmak üzere, çoğunluğu peygamberleri yalanladılar, hatta öldürdüler. Allah Teâlâ'ya yönelecekleri yerde, atalarından devraldıklarını ileri sürdükleri tağuta yöneldiler. Allah Teâlâ bu inkârcı kavimler hakkında; "Onlara: «Allah'in indirdiğine uyun.» denildiğinde, «Hayır, atalarımızı neyin üzerinde bulduksa ona uyarız.» dediler. Ya ataları birseye akıl erdirememiş ve doğruyu seçememiş idiyseler? (Bakara 170)" buyurmakta ve nasıl bir çıkmazda olduklarını açıkça gözler önüne sermektedir.



Tağutların devri kapanmış değildir. Peygamber bulunsun veya bulunmasın, her dönemde tağutlar varlıklarını korumuşlardır. Tağut, sadece eski kavimlerde ortaya çıkıp yaşama imkânı bulan bir güç değildir. Tağut, bugün de müslümanın en büyük düşmanıdır. Tağut, devlet sistemlerini, ahlâki değerleri ele geçirmiş ve onları müslümana zarar verecek bir hale dönüştürmüştür. Kısaca tağut, müslümanı dört yanından kuşatmış bulunmakta ve müslümana hayat hakkı tanımamaktadır.



Müslüman Allah'ın hükümleri doğrultusunda yaşamak, O'nun koyduğu hükümler dışında konulan bütün hükümleri reddetmek, İlâhlık taslayan bütün güçleri yok etmek için çalışmakla mükelleftir. Şu bir gerçektir ki, Allah (c.c)'a iman edenler, O'nun yolunda tağutla savaşmak zorundadırlar. Çünkü tağut bir mümin için her şey demek olan imanını çiğnemek, ona hayat hakkı vermemek ve Allah'ın hükümlerini iptal edip, kendi heva ve hevesleri doğrultusunda hükümler koymak amacındadır. Nitekim Allah Teâlâ Kur'an-ı Kerîm'de; "İman edenler Allah yolunda cihat ederler, küfredenler ise tağut yolunda savaşırlar" (en-Nisa, 4/76)

Bu ayet bir müminin tağuta karşı takınması gereken tavrı en anlaşılır şekilde ortaya koymaktadır. Bir mümin; camilerinin ibadete açık olmasına izin veren, insanları dini inançlarında özgür bıraktığını iddia eden rejimlere karşı çok dikkatli olmak zorundadır. Bugün bu rejimler, İslâm dünyası için büyük bir tehlike arzetmektedirler. Bu rejimlerin hepsi tağuttur. Çünkü apaçık ortadadır ki Allah'ın indirdikleriyle hükmetmemektedirler. İnsanları kendi heva ve hevesleri doğrultusunda çıkarmış oldukları hükümlerle idare etmektedirler. Allah'ın hükümlerini, ortaçağ insanına hitab edebilen, sınırlı, bugünün gelişen ve düşünen insanının gerisinde kalmış hükümler olarak kabul etmektedirler.


Bir mü'min, tağutu, yani Allah Teâlâ'nın emirleri ve yasakları ile çatışan nefsini, diğer şahısları, önderleri, rejimleri ve ilkeleri red etmedikçe, hakimiyetin yalnız Allah'a ve O'nun düzeni olan İslâm nizamına ait olduğunu kabullenmedikçe imanın sembolü olan tevhid kulpuna yapışamaz. Allah Teâlâ bu konuda da şöyle buyurmaktadır: "Dinde zorlama yoktur. Hakikat, iman ile küfür apaçık meydana çıkmıştır. Artık kim tağutu inkâr edip de Allah'a (O'nun kanunlarına) iman ederse, muhakkak ki kopması (mümkün) olmayan en sağlam kulpa sarılmıştır. Allah işiten ve bilendir." (Bakara, 2/256)



Dolayısıyla insanlar için iki yol vardır. Birincisi: Allahu Teâlâ (c.c)'ya iman etmek ve her türlü ilişkileri (hayatını) İslâm'ın hükümlerine göre değerlendirmek; ikincisi, tağuta kalben teslim olmak (iman etmek) suretiyle hevâ ve heveslerine göre yaşamak!.. Bu iki inanç ve yaşama biçiminin dışında üçüncü bir durumdan söz etmek mümkün değildir. İnsanlar kendi iradeleri ile, bu iki yoldan birisini tercih etmekte serbesttirler. Buna "Kesb" (kendi kazancı) denilir. İmam Taftazânî, "İnsanların sevap ve mükâfat almaya, ceza ve azab görmeye esas teşkil eden ihtiyari fiilleri vardır." (Taftazanî, Şerhu'l Ahaid, İstanbul 1980, s. 196) diyerek, bu konuda herhangi bir zorlamanın olmayacağına işaret etmiştir.



Allahü Teâlâ'nın hükümlerini bir kenara bırakarak, Tağut'un huzurunda muhakeme olmak ve onun hükümlerine boyun eğmek, küfrü tercih etmek demektir. Nitekim Kur'an-ı Kerim'de: "Sana indirilen Kur'an'a ve senden önce indirilen kitaplara iman ettik diye, boş iddialarda bulunanlara bakmaz mısın? Onlar Tagut'un huzurunda muhakeme olmak (hükümlerine boyun eğmek) istiyorlar. Halbuki Tağut'u inkâr etmekle (tekfir etmekle, lânetlemekle) emrolunmuşlardı" (en-Nisa 4/60) buyurulmuştur. Bu ayette Tağut'un hükümlerine boyun eğen ve kalben razı olanların, iman iddialarının boş olduğu ifade edilmektedir. İbn-i Kesir bu ayetin tefsirinde "Allahü Teâlâ Tağut'un hükümlerine kalben teslim olanların iman iddialarını red etmektedir" diyerek, meselenin özüne işaret eder (İbn Kesir, Tefsir, Beyrut 1969, I, 519). Tağutî güçler; Allahu Teâlâ'nın arzında, O'nun hükümlerine karşı tuğyan eden ve insanların üzerinde ilâhlık iddiasında bulunan otoritelerdir. Bunlarla sürekli olarak mücadele etmek farzdır. Bununla ilgili olarak, "İman edenler; Allah Teâlâ'nın yolunda cihat ederler. Küfredenler ise, Tağut yolunda savaşırlar. Öyle ise; şeytanın dostlarıyla (Tagut güçlerle) savaşınız. Şüphesiz ki, şeytanın hilekârlığı zayıftır" (en-Nisa, 4/76) buyurulmuştur. Bir mümin Tağutî güçlerle mücadele etmenin farz olan bir ibadet olduğunu bilmek mecburiyetindedir. Bu Kelime-i Tevhid'in tabii bir sonucudur.



Allahû Teâlâ'nın hükümlerine karşı tuğyan eden siyasi otoriteler insanları, dalaletin karanlığına doğru çekerler. Hem bu dünyada, hem de Ahirette işkenceye ve azaba uğramalarına sebep olurlar. İslâm dininin hükümlerini inkâr eden bütün ideolojiler Tağut hükmündedir. Kur'an-ı Kerim'de; "Allah, iman edenlerin velisidir (yardımcısıdır). Onları karanlıktan (kurtarıp) nura çıkarır. Küfredenlerin velisi ise Tağut'tur. O da kendilerini nurdan (ayırıp) karanlıklara çıkarır. Onlar (Tağut ve ona tabi olanlar) Cehennemin arkadaşlarıdır. Onlar orada, bir daha çıkmamak üzere ebedi kalıcıdırlar" (el-Bakara, 2/257) buyurulmuştur.



Günümüzde Allahü Teâlâ'nın indirdiği hükümleri bir kenara bırakarak, "Hakimiyet kayıtsız ve şartsız insanındır" sloganına sarılan ve insanların çoğunun rızasına göre kurulduğu iddia edilen siyasî otoriteler, iktidar haline gelmişlerdir. Bu siyasi otoritelerin Tağut hükmünde olduğu asla unutulmamalıdır. Daha açık bir ifade ile İslâm nizamının dışındaki bütün sistemler "Tağuti" özellikleri taşırlar. Kelime-i Şehadet getiren ve günde beş vakit ezânı dinleyen her mükellef bu mahiyeti asla unutmamalıdır. İnsanları Tağutî güçlere karşı mücadeleye teşvik etmeyen ve bu uğurda gayret sarfetmeyen kimseler ne kadar ilim sahibi olursa olsunlar, kat'iyyen âdil ve müslüman değildirler. Olsa olsa onlar ancak Bel'âm'dırlar. Dolayısıyla onların fetvaları ile amel edilemez.
 

Tevhidi yaşam

Tecrübeli
Ey kardeşlerim şunu belirteyim ki bu kadar yazdıklarımda asla ve aslaaa bir üstünlük yarışı yoktur ben bunu bir akide olarak içimde taşıyorum.
 

İlim Talebesi

KF Ailesinden
Özel Üye
Bismillahirrahmanirrahim. Elhamdulillahi Rabbil Alemin. Ve Sallallahu ve selleme ala seyyidina Muhammeden ve ala alihi ve sahbihi ecmain. Bundan sonra burada yazacağım şeylerin bizleri hidayete iletmesi ümidiyle.
Şüphesiz ki Allah'ın hidayet ettiğini hiç kimse saptıramaz, Allah'ın saptırdığına ise hiç kim hidayet edimez.

Bizler müslüman olarak oy kullanmadan önce Allah'a kulluk etmek mecburiyetindeyiz. Ve Allah'u Teala Bizleri Bakara 256-Nisa 60-Nisa 76-Nahl 36 ayetlerinde TAGUT kavramına dikkat çekerek onldan sakınmamızı ve onları reddetmemizi emretmiştir. Ve bugün ki meclis Tagutun merkezidir. Bu herhangi bir sebeple bir müslüman bu mecliste bulunamaz ve onları destekleyemez.

Elhamdu Lillah.Vessalatu Vesselamu Ala Men Lâ Nebiyye Ba'deh.
1-Öncelikle Ayet yahut Hadis verip , ahkâm çıkarmak malum İlim ehline düşer.Vehhabilere değil.Zira İnsanları tekfir eden bir grup -içlerinde iyi olan varsa tenzih ediyoruz- hak grup olamaz.Tekfircilikle Müslümanlığı aynı kefeye koyamayız.Ayet hadis koyup , toptan insanları şirkin uçurumuna atmak ne Müslümanlığa yaraşır ne de insanlığa....

Hafız Ebu Ya’lâ el-Mavsılî’nin Müsned’inde şöyle bir hadîs zikredilir : Bize Muhammed İbn Merzûk’un… Huzeyfe İbn el-Yemmân (r.a.) dan rivayetine göre; Allah Rasûlü (sallallahu aleyhi vesellam) şöyle buyurdu :

Sizin için en çok endîşe ettiğim kişi; Kur’an’ı okuyan, Kur’an’ın güzelliği üzerinde görülen ve İslâm’ın yardımcısı olan, fakat Allah’ın dilediği zaman bundan uzaklaşan ve onu arkasına atan, komşusunun üzerine kılıçla yürüyüp/saldırıp onu ŞIRK ILE ITHAM eden kişidir.

Ben : Ey Allah’ın peygamberi, bu ikiden hangisi şirke daha lâyıktır; saldıranmı yoksa saldırılanmı(şirkle itham edilen)? diye sordum.

Bilakis, saldiran (şirkle itham eden), buyurdu.


Ibn Kesir Araf suresinin tefsirinde naklediyor. Ve hadis Ceyyidtir diyor.

2-Bu Ülkeye birden Hilafeti pat diye getiremezsin.Zira bu Millete ne irşad etmişsin ne vaaz vermişsin ne doğruları anlatmışsın.İnsanlara ''hadi sizin ellerini kesmekle , sizi taşlarla öldürmekle , sizi kafir ilan etmekle bu Hilafeti getireceğiz'' diyorsanız çabanız boşuna...

Ortamı hazırlaman gerek.Bu ortam için şartları uygun hale getirmen gerek.Yoksa daha Sabah Namazına Camiye gelemeyip , Cihaddan bahsediyorsan, senin Cihad kavramını tekrar gözden geçirmen lazım.Cihad Edenler , bir sabah namazını kaçırıyorlar mıydı diye?
 

İlim Talebesi

KF Ailesinden
Özel Üye
Camileri ahır mı yapsınlar?
Ezanı Türkçe mi yapsınlar?
Ülkede açık bayanları üstün görüp,kapalıları gerici diye mi atsınlar?


Ve sen tagutun senin dinine saygı duymasını mı bekliyorsun biz bu bahaneleri üretmekten çok Allah'u Teala'nın emri olan mal ile can ile olan cihada hazırlık yapmalıyız.
Yazının Devamı: https://www.kunfeyekun.org/kf/protesto-ediyorum.23964/#ixzz2xTbNcnoe

Öylemi 5000 Allah çekmeyip , Gece Teheccüdde kılmayıp Ağlamayıp , her Resulullahı işittiği zaman Ağlamayıp , insanlarada kafir gözüyle bakıp , kendisini de kurtulmuş bir Mücahid zannedene yazıklar olsun.


Sabah Namazına Camiye gelmeden Cihaddan bahsedenler Allahın huzurunda ne diyecekler acaba.
 

Tevhidi yaşam

Tecrübeli
2-Bu Ülkeye birden Hilafeti pat diye getiremezsin.Zira bu Millete ne irşad etmişsin ne vaaz vermişsin ne doğruları anlatmışsın.İnsanlara ''hadi sizin ellerini kesmekle , sizi taşlarla öldürmekle , sizi kafir ilan etmekle bu Hilafeti getireceğiz'' diyorsanız çabanız boşuna...

Ortamı hazırlaman gerek.Bu ortam için şartları uygun hale getirmen gerek.Yoksa daha Sabah Namazına Camiye gelemeyip , Cihaddan bahsediyorsan, senin Cihad kavramını tekrar gözden geçirmen lazım.Cihad Edenler , bir sabah namazını kaçırıyorlar mıydı diye?
Son sözlerine kesinlikle katılıyorum Allah yolunda cihat eden veya bu isteği içinde yaşayan bir insan uykusundan belli olur, ibadetlerinden belli olur ve beni Vahhabi diye atfetmen bi acaip neyse önemli değil ben ne olduğumu biliyorum.

peki ya ey kardeşim bu ortamı hazırlamak önce taguta destek vermeklemi olur hak yolu batıl ilemi getireceksin. Ve hiç kusura bakmayalım ki biz gerçekten güçlüyüz müslümanlar olarak onlar güçsüz ve korkaklardır. Ey kardeşim biz kendimize mi güvenmiyoruz Allah'a mı. Ve şunu söyleyeyim ki ilim sahibi olmayan hiç kimseyi tekfir etmiyorum ama Allah'ın hükümlerine sırtını dönenleri de tam bir müslüman olarak göremiyorum.
 

Tevhidi yaşam

Tecrübeli
Öylemi 5000 Allah çekmeyip , Gece Teheccüdde kılmayıp Ağlamayıp , her Resulullahı işittiği zaman Ağlamayıp , insanlarada kafir gözüyle bakıp , kendisini de kurtulmuş bir Mücahid zannedene yazıklar olsun.

Sabah Namazına Camiye gelmeden Cihaddan bahsedenler Allahın huzurunda ne diyecekler acaba.
zandan kaçın kardeşim. Virdim olduğunu söyleyeyim ve sadece sabah namazı değil bütün namazlarımı cemaat ile kılmaya gayret ediyorum. Ve her insana kafir gözüyle bakıyorum demedim.
 

Tevhidi yaşam

Tecrübeli
Sen bana böyle bir sistemi desteklemenin delillerini söyler misin kardeşim ben ahkam kesiyorsam deliline cevap veremem yok sen ahkam kesiyorsan delil ile gelirsin.
 

İlim Talebesi

KF Ailesinden
Özel Üye
Son sözlerine kesinlikle katılıyorum Allah yolunda cihat eden veya bu isteği içinde yaşayan bir insan uykusundan belli olur, ibadetlerinden belli olur ve beni Vahhabi diye atfetmen bi acaip neyse önemli değil ben ne olduğumu biliyorum.

peki ya ey kardeşim bu ortamı hazırlamak önce taguta destek vermeklemi olur hak yolu batıl ilemi getireceksin. Ve hiç kusura bakmayalım ki biz gerçekten güçlüyüz müslümanlar olarak onlar güçsüz ve korkaklardır. Ey kardeşim biz kendimize mi güvenmiyoruz Allah'a mı. Ve şunu söyleyeyim ki ilim sahibi olmayan hiç kimseyi tekfir etmiyorum ama Allah'ın hükümlerine sırtını dönenleri de tam bir müslüman olarak göremiyorum.

1-Ben ''Sen Vehhabisin'' diye bir cümle kurmadım.
2- ''Oy kullanan kafirdir,Devlet altında çalışan Memurlar Kafirdir'' diyen Vehhabi zihniyetinden bahsettim.
3-Zira Vehhabilerden -ki haksız yere bilmeden bir kişiyi veya içine bakmadan bir kurumun tümünü akletmeden,ilimsiz bir şekilde toptan Kafir ilan ediyorsa ben bu kişiden uzağım bu kişi benden uzaktır.
 

İlim Talebesi

KF Ailesinden
Özel Üye
zandan kaçın kardeşim. Virdim olduğunu söyleyeyim ve sadece sabah namazı değil bütün namazlarımı cemaat ile kılmaya gayret ediyorum. Ve her insana kafir gözüyle bakıyorum demedim.

Laflarım senin şahsına ait değil.Vehhabilerden olup , insanları cehennemde , kendisinin elinde ise Cennetin anahtarı olduğunu düşünenler için söylüyorum.
 

İlim Talebesi

KF Ailesinden
Özel Üye
Sen bana böyle bir sistemi desteklemenin delillerini söyler misin kardeşim ben ahkam kesiyorsam deliline cevap veremem yok sen ahkam kesiyorsan delil ile gelirsin.

Ben Hilafeti sonuna kadar destekliyorum.Ama ben ne o tekfirci tayfası gibi insanlara kafir diyerek ne de insanları şirkle itham ederek bunun düzeleceğini düşünmüyorum.Evet Kuranın bütün hükümleri haktır.El Kesme,(Hadislerde geçen):Recm hükmü , Cihadın önemi ...vesaire.

Fakat sen bir insana dinin güzelliğini anlatacağın yerde pat diye ''Recmi anlatırsan'' yanlış yapmış olursun.Bu adama namaz lazım.Oruç lazım.Sen ise Recmi anlatıyorsun.

İşte Vehhabiler de tıpkı böyle.Gelip kimseye nasihat etmeden , ordan burdan ''şunlar kafirdir, şunlar müşriktir'' diyorlar.Bunun hesabı ağırdır.Hemde çok ağır.

Hilafet konusuna tekrar dönecek olursak , elbet Hilafet gelicek ama Mehdî (as) ile gelicek.Bundan önce tam bir Hilafet kurulmayacağı hadislerden belli.Fakat biz yinede var gücümüzle çalışacağız.

Tekrar söylüyorum , üzerek kırarak , bombalayarak , İslam adına Cihad yapıyorum deyip , Bebek katilliği yaparak değil .....
 

İlim Talebesi

KF Ailesinden
Özel Üye
eğer ki vahhabi zihniyetli olsam ilmi ilk olarak kendinden öğrendiğin abimi tekfir etmem sarttır zira o da memur.

Senin tam olarak dediğin şey nedir?

1-Meclisteki tüm insanları Dinden çıkmış olarak mı görüyorsun?
2-Oy veren insanları Dinden çıkmış olarak mı görüyorsun?

Öncelikle bu soruların cevabını verir misin?
 

Tevhidi yaşam

Tecrübeli
Birinci sorunun cevabı;
İçinizdekini gizlesenizde açığa vursanızda onu Allah bilir. Bu ayeti delil kabul ederek yaptığı amellerin islam dinine uygun olmadığını kabul ediyor ama içlerindeki durumu bilmediğimden dinden çıkmıştır diye hüküm vermiyorum. Zira kalplerde olanı Allah biliyor.
İkinci sorunun cevabı; bir müslümana bazı ilimler farz-ı ayn bazı ilimler farz-ı kifayedir. Bir insan oy kullanmayla ilgili bir ilmi almadan oy kullanmamalı zira bu onun için farz-ı ayn'dır. Ve bu ilme sahip fakat bazı tevillerle oy kullunanaları ise günahkar olarak görüyorum.
 

İlim Talebesi

KF Ailesinden
Özel Üye
Birinci sorunun cevabı;
İçinizdekini gizlesenizde açığa vursanızda onu Allah bilir. Bu ayeti delil kabul ederek yaptığı amellerin islam dinine uygun olmadığını kabul ediyor ama içlerindeki durumu bilmediğimden dinden çıkmıştır diye hüküm vermiyorum. Zira kalplerde olanı Allah biliyor.
İkinci sorunun cevabı; bir müslümana bazı ilimler farz-ı ayn bazı ilimler farz-ı kifayedir. Bir insan oy kullanmayla ilgili bir ilmi almadan oy kullanmamalı zira bu onun için farz-ı ayn'dır. Ve bu ilme sahip fakat bazı tevillerle oy kullunanaları ise günahkar olarak görüyorum.

Benim Oy vermemin sebebi , Chp'den nefret ettiğimden dolayı , bir de Başbakanı Samimi bulduğumdan dolayıdır.

  • Zira kaç yıldır bu başörtü sorununu çektik.
  • Fakat bu çözüldü.
  • İmam Hatip konusu çözüldü.
  • İnsanlar dine daha çok sarılmaya başladılar.
  • Dine sarıldıkça , Müslümanların birlik şuuru aydınlanmaya başladı.
  • İnsanlar dini öcü gibi görmekten çok , artık Allahın rahmetinin çokluğunu anlamaya başladı.
  • İçkide yavaş yavaş kısıtlamalar getirildi.
  • Kafirler, Başbakanı o koltukta istemiyorlar.Ama hepsinin planları suya düştü.
  • Devletin içine sızmış bazı dinsizler , temizlendi.

Kardeşim daha ne istiyorsun? Müslümanların iyiliğini mi istiyorsun kötülüğünü mü?
 
Üst