Sabır ve hastalık.

kalpteniman

KF Ailesinden
Özel Üye
SABIR VE HASTALIK

H.z ALLAH´in azabindan kurtulmak, O´nun sevap ve rahmetine nail olarak cennetine girmek isteyenler, nefislerini dünyaya ait azgin arzulara kapilmaktan alikoymali, hayatin sıkıntısı ve musibetlerine karsi sabirla katlanmalidirlar.

Nitekim ulu ALLAH (C.C) "ALLAH sabredenleri sever" buyuruyor. " (Al-i Imran Suresi, 146) Sabir bir kac türlüdür:
ALLAH´in emirlerine uymakla sabretmek (sebat). ALLAH´in yasaklarindan uzak durmada sabretmek (direnmek), musibete, bilhassa ilk şok aninin sarsintisina karsi sabretmek (katlanmak).
ALLAH´in buyruklarina uymakta (itaatte) sabir gösterene ALLAH, Kiyamet günü cennette, her biri gök arasi kadar olan ücyüz derece verecektir.

ALLAH´in yasaklarindan uzak durmada sabir gösterenlere ALLAH, Kiyamet günü, her biri yedinci yerle yedinci gök arasi kadar olan altiyüz derece verecektir. ALLAH´dan gelen musibetlere sabirla katlananlara ALLAH, Kiyamet günü her biri Ars ile yeryüzü arasi kadar olan yediyüz derece verecektir.

HIKAYE:
Anlatildigina göre Zekeriyya (A.S) bir gün yahudilerden kacar, onlarda ardina düserler. Iz sürücüler kendisine yaklasinca kalin dalli bir agac görür.
"Ey agac yarilda beni icine al" diye yalvarir.
Bu sirada acilan agac Hz.Zekeriyya (A.S),yi gövdesine aldiktan sonra tekrar kapanir. Derken iblis ortaya cikar, iz sürücülerini iri gövdeli agacin yanina getirir, bir testere ile agaci keserek Hz.Zekeriyya (A.S),nin ölmesini saglamalarini söyledi.
Onlarda iblis,in dedigi gibi yaparlar.

Hz.Zekeriyya (A.S ALLAH´a degil, agaca sigindigi icin bu yanlis tutum, helakine yol acar ve testereyle ikiye bölünür.
Nitekim Peygamber´imizden (S.A.V) gelen bir rivayette:
Ulu ALLAH (C.C) söyle buyurur:

"Basina bir bela geldigi zaman bana siginan kulun, daha o hic bir istekte bulunmadan, diledigi yerine getirir ve daha yalvarmadan duasini kabul ederim.
Buna karsilik basina bir bela geldigi zaman bana degilde varliklardan birine siginan kulun yüzüne bütün gökyüzü kapilarini kitlerim." demistir. (hikayeye devam edelim) Testerenin disleri beynine gecince Hz.Zekeriyya (A.S) feryadi koparir. bunun üzerine kendisine söyle seslenilir:

"Ey Zekeriyya! ALLAH sana söyle buyuruyor": "Niye belaya sabretmiyorsunda "ah" diyorsun.
Eger bu sözleri ikinci sefer tekrar edersen adini Peygamberler defterinden silerim." Bu agir ihtar üzerine Hz.Zekeriyya (A.S) agzindan hic bir feryad ifadesi kacmasin diye dudaklarini isirir, iki parcaya bicilinceye kadar sabreder.

Akli basinda olan kimse sikayetci olmaksizin, basina gelen belaya sabretmeli, dünya ve ahiret azabindan kurtulmalidir.
Zira belalarin (Imtahanlarin) en cetini ile Peygamberler ve veliler karsilasir.

Cüneyt-i Bagdadi (Rahimallahu Aleyh) der ki: "Bela, ariflerin kandili, müridlerin uyaricisi, müminlerin silahi ve gafillerin helak olma sebebidir.
Basina bela gelip de hosnutluk ve sabir göstermedikce hic kimse imanin tadina varamaz " Nitekim Peygamber´imiz (S.A.V) buyuruyor ki:
"Bir gece hastalanilip da ALLAH (C.C)´tan gelen aciya gönül hosnudlugu ile katlanan kimse, anasindan dogdugu gibi günahlarindan arinir.

O halde hasta oldugunuz zaman iyilesmeyi temenni etmeyiniz." Dahhak der ki: "her kirk gecede bir basina ya bir bela ya bir keder veya bir musibet gelmeyen kimsenin hesabina, ALLAH (C.C) katinda hic bir hayir yazilmaz"

Muaz Ibni Cebal (R.A) der ki:
"ALLAH bir kulun basina bir hastalik verince sol yanindaki melege "Cek ondan kalemi", sag yanindaki melege de "bu kulumun hesabina yapageldigi amellerin en iyilerini yaz" diye talimat verir.

Peygamber´imiz (S.A.V) söyle buyuruyor: "Bir kul hastalaninca ALLAH ona iki melek göndererek: "Bakin bakalim, kulum ne diyor" diye talimat verir.
Eger hasta "Elhamdülillah" derse bu sözü melekler tarafindan ALLAH´a ulastirilir - O, zaten bilirya! - O zaman ALLAH buyurur ki: "Bu kulumun eger canini alirsam onu kesinlikle cennet,e yerlestirecegim ve eger ona sifa verirsem etini daha semiz etlerle, kanini daha yarayisli bir kanla degistirecegim gibi günahlarinida muhakkak silecegim."

HIKAYE:
Israilogullari arasinda bir fasik vardi, fasikliktan bir türlü vazgecmiyordu, günün birinde beldesinin halki ondan iyice bikti, koyuldugu o kötü yoldan onu vazgectirmekten ümitler kesilince ondan kurtulmak icin ALLAH´a yalvardilar. ALLAH (C.C) Hz.Musa,ya (A.S) vahyetti ki: "Israilogullari arasinda bir delikanli var, onu beldelerinden sür ki, onun kötülügü yüzünden üzerlerine ates yagmasin"

Hz.Musa,da (A.S) o beldeye vararak delikanliyi sürdü. Delikanli beldesinden cikarak bir köye sigindi. Bunun üzerine ALLAH´dan o köyden de onu kovma emrini alan Hz.Musa (A.S), delikanliyi yeni yurdundanda cikardi.

Ikinci sefer sürgüne cikan delikanli bu defa insansiz, bitkisiz, vahsi hayvansiz ve kus ucmaz bir magaraya sigindi.
Bu ip issiz magarada yanliz kendisi ile basbasa kalan delikanli cok gecmeden hastalandi, yaninda bakacak kimsesi yoktu.
Topragin üstüne yigildi, basinida yere koydu.
Bu acikli durumda dudaklarindan söyle mirildandi: Annem basucumda olsaydi, halime acır ve zilletime aglardi.
Babam yanimda olsa yardimima kosar, basimin caresine bakardi.
Karim burada olsa ayriligimizin acisina aglardi....Cocuklar yanimda olsalar, cenazemin arkasindan gözyaslari döker ve "ALLAH´imiz! Garip, zavalli, günahkar, beldesinden yabanci bir köye sürülmüs orada da barindirilmiyacak issiz bir magarada da dünyadan ayrilarak ümitsiz bir ahiret yolculuguna cikmak üzere olan babamizi sen af eyle" diye dua ederlerdi.

"ALLAH´im! Beni ana - babamdan, evladimdan, karimdan ayri düsürdün, fakat rahmetinden mahrum etme.
Onlarin acisi ile kalbimi yaktin, fakat günahima karsilik beni atesinde yakma."

Delikanlinin bu acikli yalvarmalari üzerine ALLAH, delikanliya anasi ve karisi kiliginda birer huri, cocuklarinin kiligina girmis genc melekler ve babasi kiliginda da bir melek gönderdi.
Gelen huri ve melekler yanbasina oturarak üzerine agladilar.
Delikanli da "Iste ana - babam, karim ce cocuklarim, sonunda bana gelmisler" diyerek ölcüsüz bir sevince boguldu, gönlü feraha kavusarak günahtan arinmis ve affa ugramis bir halde ALLAH´in rahmetine kavustu.

Bunun üzerine ALLAH (C.C) Hz.Musa (A.S),ya bildirdi ki: "Filan yerdeki falan kuytu magaraya git, orada velilerimden bir veli öldü, yanina var, ona karsi yapilacak görevleri bizzat yürüterek ölüsünü defnet" ALLAH´in bu talimatina uyan Hz.Musa (A.S) kuytu magaraya varinca ALLAH´in emri ile önce kendi beldesinden ve sonra sürgün olarak yasadigi köyden kovdugu delikanlinin ölüsü ile karsi karsiya oldugunu ve cenazesinin cevresini melekler ile hurilerin tuttugunu görür.

O zaman Hz.Musa (A.S) h.z ALLAH´a: "ALLAH´im Bu ölü, senin emrin uyarinca beldesinden ve sürgün yerinden kovdugum delikanli degilmi" diye sorar.
Ulu ALLAH Hz.Musa (A.S),ya cevap verir:
"Evet ya Musa, fakat sonra ben onu rahmetimin semsiyesi altina alarak affettim. çünkü toprak üzerinde uzanmis, yatarken bana yakardi.
Memleket, ana-baba, es ve cocuk hasretine katlandi. Ona son nefesinde gurbetteki acikli durumunun elemine katilsinlar diye son nefesinda anasi ve eşi kiliginda birer huri, babasi ve cocuklari kiliginda melekler gönderdim.

"Bilirsin ki bir garip öldügü zaman yer ve gök ehlinin hepsi onun icin yas tutarlar. Ben merhametlilerin en merhametlisi iken ona nasil acimazdim"
Garip bir kimse komaya girdigi zaman ALLAH (C.C) meleklerine buyurur ki: "Ey meleklerim! Bu adam gariptir, yolcudur, coluk-cocugundan, esinden ana-babasindan ayri düstü.
Ölünce arkasindan aglayacak, yasini tutacak bir kimse yoktur" Arkasindan ALLAH (C.C), meleklerin birini babasi kiliginda, bir baskasini cocugu kiligina, bir digeri yakin akrabasindan birisi kiligina koyar. bunlar son nefesinde yanina varirlar.
Garip hasta gözlerini acar, ana-babasini, esini görür, yüregi rahatlar. ruhunu huzur ve sevinc icinde teslim eder.
Daha sonra cenazesi yola cikarildigi zaman, melekler onu ugurlar ve mezari basinda Kiyamet gününe kadar dua ederler. Iste ulu ALLAH´in (C.C) "ALLAH´in kullarina karsi lütuf sahibidir" ayet-i celilesinin tecellilerinden birisi de budur. Ibni Ata (Rahimehullahu Aleyh) der ki: "
Kulun gercek mümin olup olmadigi bela ve ferahlikla karsilastigi anlarda belli olur. Ferahlik günlerinde sükredip bela günlerinde sizlanan kimse, (kulluk ve müminlik iddiasinda) yalancidir. "
Eger bir kimse bütün insanlarin ve cinlerin bilgisini nefsinde toplamis olsada üzerine dogru bela rüzgari estigi zaman basina gelenlerden ötürü aciktan aciga sikayet ederse, ilminin ve amelinin ona hicbir faydasi yoktur"

Nitekim bir Hadis-i Kudsi´de söyle buyurulur: "
Benim takdirime razi olmayanlar ve benim verdigime sükretmeyenler benden baska bir Rabb arasinlar"

Vehb Ibni Munebbih (Rahimehullahu Aleyh)´in anlattigina göre:
Peygamberlerden biri elli yıl h.z ALLAH´a (C.C) ibadet etmis. ALLAH (C.C) da ona: "seni affettim" diye bildirmis.

Peygamber de bu bildiriye karsi: "ALLAH´im, hic bir günah islemedim ki neyimi affediyorsun" demis.
Bunun üzerine ALLAH (C.C) boyun damarlarindan birine hizla atmasini emretmis. Peygamber o gece Kanının hızla atışından ötürü uyuyamamis.

Gün agardigi zaman sabah melegi yanina gelince boyun damarinin hizli atisindan ötürü cektigi rahatsizliktan ona yakinmis.

O zaman melek ona söyle demis. "ALLAH´in (C.C)sana diyor ki elli senelik ibadetin sevabi boyun damarindan sikayet etmenin günahini bile karsilayamaz".

SELAM VE DUA ILE

Alıntıdır.
 
Üst