Said Nursi üniversiteli gençlere 'Acaaiib' dedi
Ben heyecanla ve şevkli, titrek sesimle: "Üstadım! Bunlar üniversite talebeleri..." dedim...
Son Şahitler'den Hayrullah Lim anlatıyor:
(1952'de) İstanbul Gençlik Rehberi Mahkemesi günü o muazzam kalabalıkta Bediüzzaman Said Nursi'yi salona götürmek üzere iki kişi koluna girdik. O zaman mahkeme salonu, şimdiki büyük postahanenin üst katında idi. Merdivenler, her taraf Üstadı göreceğiz ümid ve şevki ile yanan, kaynayan bir gençlik kitlesiyle ve polislerle dolu idi. Hz. Üstadın yanında ve koltuğunda beraber yürümekteki sevincime, heyecanıma zaten hudut yok.
O sırada merdivenleri çıkıp dış salonlardaki muhteşem kalabalığı ve kaynaşan cemaatı görünce Hz. Üstad, gayet sakin sanki hiç kimse yokmuş haleti içinde bana:
"Hayrullah! Bunlar kim?" diye sordu.
Ben heyecanla ve şevkli, titrek sesimle:
"Üstadım! Bunlar üniversite talebeleri..." dedim.
"Peki ne için gelmişler?" dedi.
"Üstadım sizin mahkemeniz için..." dedim.
Ve cevaben gayet derinden gelen bir sada ile:
"Acaaiib!" buyurdular.
Ben Hz. Üstadın bu haletine çok taaccüb ettim ve şaştım. Ben nerede ise heyecandan bayılacaktım. Baktım Üstad hiç oralı değil, orada kimse yokmuş sanki...
(Son Şahitler, Necmeddin Şahiner)
Ben heyecanla ve şevkli, titrek sesimle: "Üstadım! Bunlar üniversite talebeleri..." dedim...
Son Şahitler'den Hayrullah Lim anlatıyor:
(1952'de) İstanbul Gençlik Rehberi Mahkemesi günü o muazzam kalabalıkta Bediüzzaman Said Nursi'yi salona götürmek üzere iki kişi koluna girdik. O zaman mahkeme salonu, şimdiki büyük postahanenin üst katında idi. Merdivenler, her taraf Üstadı göreceğiz ümid ve şevki ile yanan, kaynayan bir gençlik kitlesiyle ve polislerle dolu idi. Hz. Üstadın yanında ve koltuğunda beraber yürümekteki sevincime, heyecanıma zaten hudut yok.
O sırada merdivenleri çıkıp dış salonlardaki muhteşem kalabalığı ve kaynaşan cemaatı görünce Hz. Üstad, gayet sakin sanki hiç kimse yokmuş haleti içinde bana:
"Hayrullah! Bunlar kim?" diye sordu.
Ben heyecanla ve şevkli, titrek sesimle:
"Üstadım! Bunlar üniversite talebeleri..." dedim.
"Peki ne için gelmişler?" dedi.
"Üstadım sizin mahkemeniz için..." dedim.
Ve cevaben gayet derinden gelen bir sada ile:
"Acaaiib!" buyurdular.
Ben Hz. Üstadın bu haletine çok taaccüb ettim ve şaştım. Ben nerede ise heyecandan bayılacaktım. Baktım Üstad hiç oralı değil, orada kimse yokmuş sanki...
(Son Şahitler, Necmeddin Şahiner)