SULTAN İKİNCİ ABDÜLHAMİD HAN'IN İRTİHALİ
Osmanlı Padişahlarının en büyüklerinden biri olan Sultan İkinci Abdülhamid Han 21 Eylül 1842 senesi Çarşamba günü dünyaya gelmiştir.
32 sene, 7 ay, 27 gün sultanlıktan sonra 27 Nisan 1909 senesi Salı günü memleket için büyük bir felâket olmak üzere maalesef tahttan indirilip Selanik'e gönderilmiştir.
Sultan, devletin başına bir kâbus gibi musallat olan Makedonya komitecilerinin o muazzam devleti on sene içinde nasıl felakete sürüklediklerini "Mirsâd-ı ibretten temâşâ" etmiştir (İbret aynasından seyretmiştir).
Harbin en buhranlı günlerinden birinde çok mühim bir mesele hakkında Sultan Abdulhamid'in fikrini anlamak isteyen Talat ve Enver Paşalar İshak Paşa'yı Beylerbeyi sarayına göndermişlerdir. Hakanın verdiği cevap aynen şöyledir:
"Bu vaziyette artık benim verebileceğim hiçbir fikir ve tavsiye edebileceğim hiçbir tedbir kalmamıştır. Çünkü bu zavallı devlet harb- i-umumîye sürüklendiği gün mahvolmuştur! Sizi bana gönderenler o çılgınlığı işlemeden evvel göndermeliydiler. Bütün dünya denizlerine hâkim olan devletlere karşı Almanya ve Avusturya gibi kara hudutları içinde yaşayan iki devletle beraber ateşe atılmak tarihin kaydettiği en büyük hamâkat(ahmaklık)tır."
Sultan İkinci Abdülhamid Han 10 Şubat 1918'de 76 yaşının içinde vefat etmiştir.
Sultan'ın cenazesi Topkapı sarayına nakledilerek techiz ve tekfin edildikten sonra, Sultan Reşad'ın iradesiyle ölümünün ertesi günü padişahlara mahsus muazzam merasimle Sultan Mahmud türbesine defnedilmiştir. Bu muhteşem merasim esnasında Ayasofya'dan türbeye kadar iki sıra asker dizilmişti; cadde ile caddeye çıkan sokaklar, pencereler, damlar, ağaçlar ve hatta türbe mezarlığının etrafındaki duvarlar mahşer gibi dolmuştu. Bütün halk derin bir teessür içindeydi. Ağlayanlar, hıçkıranlar ve hatta:
- Bizi bırakıp nereye gidiyorsun? diye haykıranlar oluyordu.
...
Osmanlı Padişahlarının en büyüklerinden biri olan Sultan İkinci Abdülhamid Han 21 Eylül 1842 senesi Çarşamba günü dünyaya gelmiştir.
32 sene, 7 ay, 27 gün sultanlıktan sonra 27 Nisan 1909 senesi Salı günü memleket için büyük bir felâket olmak üzere maalesef tahttan indirilip Selanik'e gönderilmiştir.
Sultan, devletin başına bir kâbus gibi musallat olan Makedonya komitecilerinin o muazzam devleti on sene içinde nasıl felakete sürüklediklerini "Mirsâd-ı ibretten temâşâ" etmiştir (İbret aynasından seyretmiştir).
Harbin en buhranlı günlerinden birinde çok mühim bir mesele hakkında Sultan Abdulhamid'in fikrini anlamak isteyen Talat ve Enver Paşalar İshak Paşa'yı Beylerbeyi sarayına göndermişlerdir. Hakanın verdiği cevap aynen şöyledir:
"Bu vaziyette artık benim verebileceğim hiçbir fikir ve tavsiye edebileceğim hiçbir tedbir kalmamıştır. Çünkü bu zavallı devlet harb- i-umumîye sürüklendiği gün mahvolmuştur! Sizi bana gönderenler o çılgınlığı işlemeden evvel göndermeliydiler. Bütün dünya denizlerine hâkim olan devletlere karşı Almanya ve Avusturya gibi kara hudutları içinde yaşayan iki devletle beraber ateşe atılmak tarihin kaydettiği en büyük hamâkat(ahmaklık)tır."
Sultan İkinci Abdülhamid Han 10 Şubat 1918'de 76 yaşının içinde vefat etmiştir.
Sultan'ın cenazesi Topkapı sarayına nakledilerek techiz ve tekfin edildikten sonra, Sultan Reşad'ın iradesiyle ölümünün ertesi günü padişahlara mahsus muazzam merasimle Sultan Mahmud türbesine defnedilmiştir. Bu muhteşem merasim esnasında Ayasofya'dan türbeye kadar iki sıra asker dizilmişti; cadde ile caddeye çıkan sokaklar, pencereler, damlar, ağaçlar ve hatta türbe mezarlığının etrafındaki duvarlar mahşer gibi dolmuştu. Bütün halk derin bir teessür içindeydi. Ağlayanlar, hıçkıranlar ve hatta:
- Bizi bırakıp nereye gidiyorsun? diye haykıranlar oluyordu.
...