Çocuğun sünnet edilmesi münasebetiyle yapılan düğün ve eğlenceler.
Cahiliye devrinde de var olan sünnet eğlenme için bir vesile sayılmıştır. Araplar sünnet yemeğine "azira" diyorlardı (es-Seâlîbî, Fıkhul-Luşa, 266).
Ashabı kiram sünnette ziyafet verir eğlenirlerdi. Abdullah İbn Abbas, Mekke'de oğlunun sünnetinde oyuncular çağırmış ve kendilerine dört dirhem kadar ücret ödemiştir (İbn Ebi Şeybe, Nikâh, 66). Fakihî'nin rivayetine göre şarkı söyleyip, oynayanlar el-Garid ve İbn Süreye idi. Ata, bunlardan bize sesli olan İbn Süreye'nin okuyuşunu beğenmişti (Rekihi, Ahbaru Mekke, II, 23). Eğlenceye iştirak konusunda titiz olan Abdullah b. Ömer, sünnet yemeklerine iştirak ederdi (İbn Ebi Şeybe, Nikâh, 155). Sünnetlerde arap yemekleri ikram edilirdi. Urve b. ez-Zübeyr sünnet olduğunda annesi hurmayla yapılan bir bulamaç olan "asıde" yemeği yapmıştı (Abdurrezzâk, Musannes IV, 335). Abdürezzak'ın bir rivayetine göre, Hz. Ömer hilafetinde ne zaman bir def sesi duysa "evlenme mi var yoksa hitan mı?" diye sorar, bunlar için düzenlenen eğlencelere ses çıkarmazdı.
İslâm dünyasında yörelere göre bu kutlamalar çeşitlilik arzetmiştir. Mekkede "tahar" adı verilen şenlikler düzenlenirdi. Genellikle çocuklar 3-7 yaşlarında sünnet edilir, sünnetin yapılacağı günde güzel elbiseler giydirilir ve at üzerinde dolaştırılır. İki yanında, attan düşmesini engelleyecek ve mendillerle kendini yelpazeleyecek adamlar dolaşır. Önde davulcu ve defçiler gider, zenci bir hizmetçi içinde kömürde reçine ve tuz yanan bir mangalı başında taşır. Çocuğun arkadaşları alayın ikinci kısmını teşkil eder. İkindi vaktine kadar şehrin sokaklarında dua okuyarak, eğlenerek dolaşan çocuklar, gece de bunu sürdürürler. Ertesi gün arka üstü yatırılarak çocuğun dikkati tatlılarla başka tarafa çekilerek operasyon gerçekleştirilir. Evliya Çelebi'ye göre, Mısır'da erkek çocuklar 5-6 yaşlarında sünnet edilirler. Genellikle masrafı azaltmak için sünnet gruplar halinde yapılır: Kız gibi giydirilen çocukların, yüzlerinin bir kısmı mendille örtülür. Böylece nazardan korunacağına inanılır. Atlara bindirilerek, çalgıcılar, yaşlılar yardımcılarıyla peştemal kuşanmış sünnetçi ellerinde kandiller, büyük bir alayla sokaklarda dolaşırlar. Üç gün üç gece ziyafet verilir, eğlenilir ve son gün çocuk sünnet edilir (Evliya Çelebi, Seyahatname, İstanbul 1971, XV, 25).
Yakın zamana kadar Cezayir'de sünnet, 7 günlük ile 13 yaş arasında berberler tarafından yapılırdı.
Cava'da sünnet İslâm'a giriş merasimi olarak kabul edilir. Bu nedenle sünnete "müslüman kılma işi" denilir. Sünnet sırasında Kur'ân hatmedilir. Çocuk ata mezarlarına ziyarete götürülür. Çocuk için özel bir yatak hazırlanır ve buraya çeşitli yiyecekler ve meyveler konur. Bunların sembolik anlamları vardır. Sünnetten bir gün öncesi çocuk yıkanır, bir alay tertiplenerek, arkadaşlarıyla arabalarla dolaştırılır. Süslü bir elbise giymiştir. Sünnet günü yaşlı ve çok çocuklu bir kimsenin dizine oturtularak sünnet edilir. Bunun ilerdeki evliliğini olumlu yönde etkileyeceğine inanılır.
Türkiye'de sünnet merasimleri genellikle yemekli, yapılmaktadır. Bazı yörelerde kirvelik büyük bir önem kazanmıştır. Sünnet çocuğunun yatağı gelin odası gibi süslenir. Başucuna işlemeli bir mahfaza içinde Kur'ân-ı Kerim asılır. Etrafına güzel kokular serpilir. Ailenin maddî durumuna göre çocuk sırmalı, işlemeli, nazarlıklı başlık ve elbise giyer. Külah ve omuzdan koltuk altına uzanan bir kuşak üzerinde Maşaallah yazılır.
Davetlilerin sünnet olana hediye getirmesi veya zarf içinde para vermesi âdet olmuştur. Hediyeler çocuğun yatağına veya yastığının altına bırakılır.
Eski İstanbul'da sünnet düğünlerinin genellikle yapıldığı sonbahar bir eğlence mevsimiydi. Yazın sıcağında sünnet yeri geç iyileşir düşüncesiyle düğünler sonbaharda yapılırdı.
O dönem düğünlerinin en muhteşemi Osmanlı şehzadeleri için yapılan Sür-ı Humayumlar'dır. 1457'de II. Mehmed'in oğulları Bayezid ve Mustafa için yapılan sünnet düğünü bir ay kadar sürmüştür. Edirne'de bu düğüne bir çok devletin ileri gelenleri ile birlikte komşu hükümdarlar da davet edilmiştir. Devletler arası tebrikleşmeler için Kalkaşandî örnekler vermiştir (Subhul-Âşâ, IX, 78). Kanunî'nin oğulları Mustafa, Mehmed ve Selim için tertiplediği sünnet düğünü üç hafta kadar sürmüştür. Şehzade düğünlerinin en ihtişamlısı 1582'de III. Mustafa'nın Şehzade Mehmet için tertiplemiş olduğu sünnet düğünüdür. Bu düğün iki ay kadar sürmüş düğünde olup bitenler devlet bünyesinin bir hayli zayıflamasına neden olmuştur. 1858 yazında I. Abdülmecid, dört oğlunu birden sünnet ettirdi. Halkın eğlencelere iştirakini sağlamak için düğün açık havada yapıldı. Açık hava sahasına binlerce Türk ve İran halısı serildi. Atlas ve kıymetli kumaşlardan yüzlerce çadır kuruldu. Bütün İstanbul'un donandığı bu düğün de şehzadelerle birlikte 10 bin çocuk sünnet ediliyordu. Şehzadelerle pek çok çocuğun sünnet edilmesi eski bir âdetti. Sünnet düğünleri, çocuklar için şeref, padişah için hayır, halk için eğlence idi. Minyatürlere de yansıyan eğlencelerde, cambazlar, ortaoyunları, gölge oyunları, hokkabazlar, tiyatro temsilleri, musikî...12 gün 12 gece devam eden Sür-i Humayun, Osmanlı kültürünün bir sergisi mahiyetindeydi. Bugün de gelenek olarak yapılan bu sünnet düğünlerin de gösterişe varan büyük israflar ve İslamın reddettiği amel ve davranışlar yapılmaktadır. Sünnet olarak icra edilen bu prensip içki alemleri ve gayr-i meşrû israf ve eğlencelerle kirletilmektedir. Allah'ın razı olacağı amel-i salihlerle ve helal şekilde yapılması gereken bir gelenektir.
Nebi BOZKURT
Cahiliye devrinde de var olan sünnet eğlenme için bir vesile sayılmıştır. Araplar sünnet yemeğine "azira" diyorlardı (es-Seâlîbî, Fıkhul-Luşa, 266).
Ashabı kiram sünnette ziyafet verir eğlenirlerdi. Abdullah İbn Abbas, Mekke'de oğlunun sünnetinde oyuncular çağırmış ve kendilerine dört dirhem kadar ücret ödemiştir (İbn Ebi Şeybe, Nikâh, 66). Fakihî'nin rivayetine göre şarkı söyleyip, oynayanlar el-Garid ve İbn Süreye idi. Ata, bunlardan bize sesli olan İbn Süreye'nin okuyuşunu beğenmişti (Rekihi, Ahbaru Mekke, II, 23). Eğlenceye iştirak konusunda titiz olan Abdullah b. Ömer, sünnet yemeklerine iştirak ederdi (İbn Ebi Şeybe, Nikâh, 155). Sünnetlerde arap yemekleri ikram edilirdi. Urve b. ez-Zübeyr sünnet olduğunda annesi hurmayla yapılan bir bulamaç olan "asıde" yemeği yapmıştı (Abdurrezzâk, Musannes IV, 335). Abdürezzak'ın bir rivayetine göre, Hz. Ömer hilafetinde ne zaman bir def sesi duysa "evlenme mi var yoksa hitan mı?" diye sorar, bunlar için düzenlenen eğlencelere ses çıkarmazdı.
İslâm dünyasında yörelere göre bu kutlamalar çeşitlilik arzetmiştir. Mekkede "tahar" adı verilen şenlikler düzenlenirdi. Genellikle çocuklar 3-7 yaşlarında sünnet edilir, sünnetin yapılacağı günde güzel elbiseler giydirilir ve at üzerinde dolaştırılır. İki yanında, attan düşmesini engelleyecek ve mendillerle kendini yelpazeleyecek adamlar dolaşır. Önde davulcu ve defçiler gider, zenci bir hizmetçi içinde kömürde reçine ve tuz yanan bir mangalı başında taşır. Çocuğun arkadaşları alayın ikinci kısmını teşkil eder. İkindi vaktine kadar şehrin sokaklarında dua okuyarak, eğlenerek dolaşan çocuklar, gece de bunu sürdürürler. Ertesi gün arka üstü yatırılarak çocuğun dikkati tatlılarla başka tarafa çekilerek operasyon gerçekleştirilir. Evliya Çelebi'ye göre, Mısır'da erkek çocuklar 5-6 yaşlarında sünnet edilirler. Genellikle masrafı azaltmak için sünnet gruplar halinde yapılır: Kız gibi giydirilen çocukların, yüzlerinin bir kısmı mendille örtülür. Böylece nazardan korunacağına inanılır. Atlara bindirilerek, çalgıcılar, yaşlılar yardımcılarıyla peştemal kuşanmış sünnetçi ellerinde kandiller, büyük bir alayla sokaklarda dolaşırlar. Üç gün üç gece ziyafet verilir, eğlenilir ve son gün çocuk sünnet edilir (Evliya Çelebi, Seyahatname, İstanbul 1971, XV, 25).
Yakın zamana kadar Cezayir'de sünnet, 7 günlük ile 13 yaş arasında berberler tarafından yapılırdı.
Cava'da sünnet İslâm'a giriş merasimi olarak kabul edilir. Bu nedenle sünnete "müslüman kılma işi" denilir. Sünnet sırasında Kur'ân hatmedilir. Çocuk ata mezarlarına ziyarete götürülür. Çocuk için özel bir yatak hazırlanır ve buraya çeşitli yiyecekler ve meyveler konur. Bunların sembolik anlamları vardır. Sünnetten bir gün öncesi çocuk yıkanır, bir alay tertiplenerek, arkadaşlarıyla arabalarla dolaştırılır. Süslü bir elbise giymiştir. Sünnet günü yaşlı ve çok çocuklu bir kimsenin dizine oturtularak sünnet edilir. Bunun ilerdeki evliliğini olumlu yönde etkileyeceğine inanılır.
Türkiye'de sünnet merasimleri genellikle yemekli, yapılmaktadır. Bazı yörelerde kirvelik büyük bir önem kazanmıştır. Sünnet çocuğunun yatağı gelin odası gibi süslenir. Başucuna işlemeli bir mahfaza içinde Kur'ân-ı Kerim asılır. Etrafına güzel kokular serpilir. Ailenin maddî durumuna göre çocuk sırmalı, işlemeli, nazarlıklı başlık ve elbise giyer. Külah ve omuzdan koltuk altına uzanan bir kuşak üzerinde Maşaallah yazılır.
Davetlilerin sünnet olana hediye getirmesi veya zarf içinde para vermesi âdet olmuştur. Hediyeler çocuğun yatağına veya yastığının altına bırakılır.
Eski İstanbul'da sünnet düğünlerinin genellikle yapıldığı sonbahar bir eğlence mevsimiydi. Yazın sıcağında sünnet yeri geç iyileşir düşüncesiyle düğünler sonbaharda yapılırdı.
O dönem düğünlerinin en muhteşemi Osmanlı şehzadeleri için yapılan Sür-ı Humayumlar'dır. 1457'de II. Mehmed'in oğulları Bayezid ve Mustafa için yapılan sünnet düğünü bir ay kadar sürmüştür. Edirne'de bu düğüne bir çok devletin ileri gelenleri ile birlikte komşu hükümdarlar da davet edilmiştir. Devletler arası tebrikleşmeler için Kalkaşandî örnekler vermiştir (Subhul-Âşâ, IX, 78). Kanunî'nin oğulları Mustafa, Mehmed ve Selim için tertiplediği sünnet düğünü üç hafta kadar sürmüştür. Şehzade düğünlerinin en ihtişamlısı 1582'de III. Mustafa'nın Şehzade Mehmet için tertiplemiş olduğu sünnet düğünüdür. Bu düğün iki ay kadar sürmüş düğünde olup bitenler devlet bünyesinin bir hayli zayıflamasına neden olmuştur. 1858 yazında I. Abdülmecid, dört oğlunu birden sünnet ettirdi. Halkın eğlencelere iştirakini sağlamak için düğün açık havada yapıldı. Açık hava sahasına binlerce Türk ve İran halısı serildi. Atlas ve kıymetli kumaşlardan yüzlerce çadır kuruldu. Bütün İstanbul'un donandığı bu düğün de şehzadelerle birlikte 10 bin çocuk sünnet ediliyordu. Şehzadelerle pek çok çocuğun sünnet edilmesi eski bir âdetti. Sünnet düğünleri, çocuklar için şeref, padişah için hayır, halk için eğlence idi. Minyatürlere de yansıyan eğlencelerde, cambazlar, ortaoyunları, gölge oyunları, hokkabazlar, tiyatro temsilleri, musikî...12 gün 12 gece devam eden Sür-i Humayun, Osmanlı kültürünün bir sergisi mahiyetindeydi. Bugün de gelenek olarak yapılan bu sünnet düğünlerin de gösterişe varan büyük israflar ve İslamın reddettiği amel ve davranışlar yapılmaktadır. Sünnet olarak icra edilen bu prensip içki alemleri ve gayr-i meşrû israf ve eğlencelerle kirletilmektedir. Allah'ın razı olacağı amel-i salihlerle ve helal şekilde yapılması gereken bir gelenektir.
Nebi BOZKURT