Tarikat derslerini ihmal etmeyin.Mahmut efendi hazretlerimiz bu konuda çok ciddi şeylerdne bahis ediyor.
Tarikat derslerimizi tam yapalım, sakın gevşeklik etmeyelim. Bundan üç beş sene evvel olsa gerek bir ihvanımız zuhuratında Nakşibend Hazretlerini gördü. Behaûddin Hazretleri o ihvan vasıtası ile bizlere uyarıda bulundu.
Nakşibendî Hazretleri buyurdu ki:
“İhvanımız tarikat derslerini tam yapsınlar aksi hâlde çevrenizdeki şavas Türkiye’ye de sıçrayabilir.”
İhvanlarımız bu uyarıya kulak verip derslerini tam yapmış olmadılar ki, Nakşibendi Hazretlerinin buyurduğu gibi oldu. Bugün ülkemizde devam etmekte olan pkk çarpışmaları işte o sıçramalardandır. Tarikata mensup olan bir kimse
cephede bekleyen asker gibidir.
İşte onun için:
“Ey Tarikatçı! Sen manevi askersin, gecenin erken saatlerinde kalk uyuma, manen cepheyi bekle, teheccüd namazını kıl, rabıtanı, zikrini, murakabeni yap, dersini bitirmeden yatma.”
Meşayih-i izam geceleyin ihvanlarını dolaşır onların teheccüd namazına kalkıp kalkmadıklarını teftiş ederler.
Meselâ, ihvanlardan bir kimseye gelip birinci gün teheccüde kalkmamış uyuyor bulsalar ikinci ve üçüncü günde geldiklerinde de yine aynı şekilde uyuduğunu müşahede etseler:
“Bundan tarikat adamı olmaz” diyerek bir daha o şahsı ziyaret etmezler.
Biliyorsunuz zaman zaman Özbekistan tarafına ziyarete gideriz. Orası ile buranın arasındaki mesafe uçak ile beş saatten fazla sürüyor.
Buhara’da mefdun olan şeyh efendilerimiz, tayy-i mekân tayy-i zaman ederek, zaman ve mekanı aşarak Türkiye ve dünyanın diğer muhtelif uzak mesafelerinde bulunan müridlerinin her gece yanlarında olabilirler. Zira ruh için mekân, zaman, uzaklık mefhumu yoktur.
* * *
“ALLAH’ın sana verdiğinden -O’nun yolunda harcayarak- ahiret yurdunu iste; ama dünyadan da nasibini unutma.
ALLAH sana ihsan ettiği gibi, sen de –insanlaraiyilik et. Yeryüzünde bozgunculuğu arzulama.
Şüphesiz ki ALLAH, bozguncuları sevmez.” (28/77)
Demek kî en güzel dindar kimdir?
Bütün azalarını ALLAH-u Tealâ’ya teslim edendir. İnsan bütün azalarını ALLAH-u Tealâ’ya nasıl teslim eder?
“Gözlerimle haram kılınan yerlere bakmam, çünkü onları ALLAH’a teslim ettim,
kulaklarımla haram dinlemem, çünkü onları ALLAH’a teslim ettim.
Ellerimle haramı tutmam, çünkü onları ALLAH’a teslim ettim.
Dilimle haram olan sözleri söylemem, çünkü onu da ALLAH’a teslim ettim” demek suretiyle.
Mevlâ Tealâ şöyle buyurur:
“ALLAH sana ihsan ettiği gibi, sen de ihsan et.”
Ali Haydar Efendi Hazretleri bu ayet-i celileyi şöyle açıklardı: Mevlâ Tealâ kulunu yaratmakla ona ihsan etmiş, büyük bir iyilik etmiş oldu. Kul da kendi varlığını bilmeyerek kendine varlık vermeyerek yalnız ALLAH’ı bilmeli, işte o zaman o da iyilik etmiş olur.
Ne büyük ne ince manalar verirdi. Böyle manaları ancak onun gibi büyük ALLAH dostları meşayih verir. Her insan bu manaları veremez.
* * *
Kardeşlerim! İbadeti firar eder, kaçar gibi yapmayalım, bizim hanım çocukları yıkarken gözlerine sabun kaçardı. Onlar da firar etmek isterdi. İşte bizim namazımızda gözümüze sabun kaçmış gibi olmasın. Yanınızda bir adam çalıştırıyor olsanız o adam devamlı aman şu işi bitirsem de hemen gitsem diye isteksiz isteksiz çalışsa siz hiç onu severmisiniz? Sevmezsiniz.
Geçenlerde birisine dedim ki: “Şu elbiselerini senin sırtından alsak, sonra seni şu bahçeye koysak bu soğukta
ne kadar yaşarsın.” “Üç–dört gün” diye cevap verdi.
Hâlbuki belki iki gün bile yaşayamaz. Ahirette insanın evi yok, elbisesi yok kaldı ortada.
Efendi Babam derdi ki: “Oğlum cennet kupkuru bir arsadır, orda bir ot bile yok, sen buradan götüreceksin.”
Mevlâ bu dünyayı halketti. Onda bir takım kanunlar da yarattı. Türlü türlü kanunlar. İnsanoğlunun dünyada çeşitli
ihtiyaçları var, ona göre de yapması gereken şeyler var.
Tarikat derslerimizi tam yapalım, sakın gevşeklik etmeyelim. Bundan üç beş sene evvel olsa gerek bir ihvanımız zuhuratında Nakşibend Hazretlerini gördü. Behaûddin Hazretleri o ihvan vasıtası ile bizlere uyarıda bulundu.
Nakşibendî Hazretleri buyurdu ki:
“İhvanımız tarikat derslerini tam yapsınlar aksi hâlde çevrenizdeki şavas Türkiye’ye de sıçrayabilir.”
İhvanlarımız bu uyarıya kulak verip derslerini tam yapmış olmadılar ki, Nakşibendi Hazretlerinin buyurduğu gibi oldu. Bugün ülkemizde devam etmekte olan pkk çarpışmaları işte o sıçramalardandır. Tarikata mensup olan bir kimse
cephede bekleyen asker gibidir.
İşte onun için:
“Ey Tarikatçı! Sen manevi askersin, gecenin erken saatlerinde kalk uyuma, manen cepheyi bekle, teheccüd namazını kıl, rabıtanı, zikrini, murakabeni yap, dersini bitirmeden yatma.”
Meşayih-i izam geceleyin ihvanlarını dolaşır onların teheccüd namazına kalkıp kalkmadıklarını teftiş ederler.
Meselâ, ihvanlardan bir kimseye gelip birinci gün teheccüde kalkmamış uyuyor bulsalar ikinci ve üçüncü günde geldiklerinde de yine aynı şekilde uyuduğunu müşahede etseler:
“Bundan tarikat adamı olmaz” diyerek bir daha o şahsı ziyaret etmezler.
Biliyorsunuz zaman zaman Özbekistan tarafına ziyarete gideriz. Orası ile buranın arasındaki mesafe uçak ile beş saatten fazla sürüyor.
Buhara’da mefdun olan şeyh efendilerimiz, tayy-i mekân tayy-i zaman ederek, zaman ve mekanı aşarak Türkiye ve dünyanın diğer muhtelif uzak mesafelerinde bulunan müridlerinin her gece yanlarında olabilirler. Zira ruh için mekân, zaman, uzaklık mefhumu yoktur.
* * *
“ALLAH’ın sana verdiğinden -O’nun yolunda harcayarak- ahiret yurdunu iste; ama dünyadan da nasibini unutma.
ALLAH sana ihsan ettiği gibi, sen de –insanlaraiyilik et. Yeryüzünde bozgunculuğu arzulama.
Şüphesiz ki ALLAH, bozguncuları sevmez.” (28/77)
Demek kî en güzel dindar kimdir?
Bütün azalarını ALLAH-u Tealâ’ya teslim edendir. İnsan bütün azalarını ALLAH-u Tealâ’ya nasıl teslim eder?
“Gözlerimle haram kılınan yerlere bakmam, çünkü onları ALLAH’a teslim ettim,
kulaklarımla haram dinlemem, çünkü onları ALLAH’a teslim ettim.
Ellerimle haramı tutmam, çünkü onları ALLAH’a teslim ettim.
Dilimle haram olan sözleri söylemem, çünkü onu da ALLAH’a teslim ettim” demek suretiyle.
Mevlâ Tealâ şöyle buyurur:
“ALLAH sana ihsan ettiği gibi, sen de ihsan et.”
Ali Haydar Efendi Hazretleri bu ayet-i celileyi şöyle açıklardı: Mevlâ Tealâ kulunu yaratmakla ona ihsan etmiş, büyük bir iyilik etmiş oldu. Kul da kendi varlığını bilmeyerek kendine varlık vermeyerek yalnız ALLAH’ı bilmeli, işte o zaman o da iyilik etmiş olur.
Ne büyük ne ince manalar verirdi. Böyle manaları ancak onun gibi büyük ALLAH dostları meşayih verir. Her insan bu manaları veremez.
* * *
Kardeşlerim! İbadeti firar eder, kaçar gibi yapmayalım, bizim hanım çocukları yıkarken gözlerine sabun kaçardı. Onlar da firar etmek isterdi. İşte bizim namazımızda gözümüze sabun kaçmış gibi olmasın. Yanınızda bir adam çalıştırıyor olsanız o adam devamlı aman şu işi bitirsem de hemen gitsem diye isteksiz isteksiz çalışsa siz hiç onu severmisiniz? Sevmezsiniz.
Geçenlerde birisine dedim ki: “Şu elbiselerini senin sırtından alsak, sonra seni şu bahçeye koysak bu soğukta
ne kadar yaşarsın.” “Üç–dört gün” diye cevap verdi.
Hâlbuki belki iki gün bile yaşayamaz. Ahirette insanın evi yok, elbisesi yok kaldı ortada.
Efendi Babam derdi ki: “Oğlum cennet kupkuru bir arsadır, orda bir ot bile yok, sen buradan götüreceksin.”
Mevlâ bu dünyayı halketti. Onda bir takım kanunlar da yarattı. Türlü türlü kanunlar. İnsanoğlunun dünyada çeşitli
ihtiyaçları var, ona göre de yapması gereken şeyler var.
Moderatörün son düzenlenenleri: