Tehlike cerbezeden geliyor
20 Temmuz 2011 Çarşamba 06:50
İslam dairesinde hizmet eden insanlara karşı münafıklar ve küfür ehli cerbeze silahı ile saldırırlar. Cerbeze silahının mü’minler tarafından tanınıp bilinmesi onları bu tehlikeden kurtarabilir.
Bediüzzaman cerbezeyi şu manalarda anlatıyor:
Sual: Cerbeze nedir?
Cevab: Müteferrik büyük işlerde, yalnız kusurları görmek cerbezeliktir; aldanır ve aldatır. Cerbezenin şe'ni, bir seyyieyi sünbüllendirerek hasenata galib etmektir.
(Sunuhat 84)
“Hem de büyük işlerde yalnız kusurları gören cerbezelik ile aldanır veya aldatır. Cerbezenin şe'ni, bir seyyieyi sünbüllendirerek hasenata galib etmektir.(Münazarat - 34)”
Nasıl ki sen bir cemaatin yaptığı çok hizmetleri gördün.
O hizmetlerinin yanında çakıl taşları hükmündeki hatalarına da şahit oldun.
Bir düşmanlıkla yahut kıskançlıkla o işlenen hataları öyle büyütüp öyle yorumladın ki seni dinleyenler sana kandı. Bütün o güzel hizmetleri sanki hiç yapılmamış ve olmamış gibi gösterdin unutturdun. Yani az bir hatayı çok hayır ve sevablara galip getirip o hizmetleri perdeledin.
Çünkü batıl meseleleri iyice izah edip sürekli anlatmak çok safi temiz iyi niyetli akılları ve kalpleri bulandırmaktır. Onları tertemiz bir meselede şüphelere sokmayı başardın. Hâlbuki hata olarak görüp yorumladığın meselelerde işlenen bir günah değildi. Kendi dar aklının kısır anlayışı ile hakikatı, gerçek manayı ve sebebleri göremedin. Gereksiz düşmanlığın içinde kendine taraftar bulmaya çalıştın. Allah’ın rızasına değil gazabına aday oldun.
Bu tehlikeden kurtulmak istersen önce tövbe etmelisin. Sonra aleyhine geçtiğin mü’min kardeşlerinden helallik istemelisin. Sonra büyüttüğün meselelerin iç yüzünü, sebebini öğrenmelisin. Nefsine ve şeytanına, kadere ve diğer nefis sahiplerine, imtihana bakan cihetlere de hisse vermelisin.
Sonra yapılan hayırlı hizmetlere taraftar ve duacı olmalısın. Bir hizmet ki hayrı hatalarından çok ise o, hataları da affettirir. Hatası hayrından çok ise, o hatalar hayırları iptal ettirir, bilmelisin. Ona göre tartıp ölçmelisin.
Bediüzzaman hazretleri Sunuhat adlı eserinde şu manalarda der ki:
Cerbeze bir hatayı gösterip, bin hayırı yok etmeye çalışmak becerisidir ki şeytani bir vasıftır.
Çünkü yaptığın cerbezede farklı zaman ve mekânlarda ki birbirinden farklı meseleleri olayları toplayıp aynı şey gibi gösteriyorsun. Oluşturduğun o siyah pencere ile her şeyi gösteriyorsun ve insanların kafalarını karıştırıp koca bir yalanı büyük bir doğru gibi sunuyorsun.
Hakikaten cerbeze bütün çeşitleriyle beraber çok garip zararlı bir makinedir. Herkes, istediği ve haline münasib gördüğü meyveyi koparır.
Cerbeze yapan kişi ise, faydalı ve çeşit çeşit meyvelerin olduğu bir bahçeye girer. O bahçedeki fazla olgunlaşıp ağacından düşen meyveleri yahut böcekler ve kuşların yediği yarım çürük meyveleri görür. Sonra tüm bahçedeki taze faydalı meyveleri görmezden gelerek üç beş bozuk meyveyi eline alır, sürekli şikâyet ederek o çürük meyveleri gösterip bahçedeki faydaların önüne perde çekmek ister. Hem bir çorbadan çıkan saç ya da sinek kanadı gibi ufak bir şey nasıl o çorbanın içilmesine karşı mide bulandırır. Aynen onun gibi o çürük meyveleri sürekli göstere göstere diğer taze meyvelere karşı acaba onlarında içinden kurt çıkar mı şüphesini insanların nazarında oluşturur.
İşte ey Müslüman! Bu durumla karşılaşırsan İslamiyetin ve Peygamberi bakış açısının ifadesi olan “Güzel gören, güzel düşünür. Güzel düşünen, hayatından lezzet alır.” kaidesini kendine rehber yap. Her şeyin iyisine bak kötüsüne nazar etme düsturu ile hareket et. O zaman o cerbezecinin oyununu bozar ve mü’min kardeşlerin arasındaki muhabbet bağlarını kuvvetlendirirsin.
Çünkü cerbezecinin bir görevi de İslama hizmet eden ve sevilen Müslümanları gördüğünde o insanlara ait kusur hata ya da şüphe oluşturacak şeyleri araştırmaktır. Eğer işine yarar zayıf çürük şüpheli birkaç şey bulsa onu kendine büyük bir delil olarak alır. Ve onunla o sevilen Müslümana karşı diğer Müslümanların soğumasını sevgilerinin bitmesini hatta o din kardeşlerine düşman olmasını sağlamaya çalışır. Bu fitnesini yayarken kendisini gizlemeyi de ihmal etmez. Gizlenir çünkü bilinirse cerbezesini yapamaz.
Hem Cerbeze ile bir mesele anlatıldığını görürsen kötülük taraflarını konuşturmamalı susturmalısın. Cerbezenin en büyük düşmanı olan hayırları güzellikleri dinlemeli ve dinletmelisin. Şayet cerbezeci meydanı boş buldu hezayanları savurmaya başladı ise onun karşısına sürekli bir surette yapılan hayırları göstermeli cerbezecinin gösterdiği kötülüklerdeki hayır cihetlerini tefsir etmelisin.
Yine Bediüzzaman Hazretleri diyor ki:
Hem Sübhan Dağı kadar, İslâmiyet'in izzet ve şerefine çalışan güruh-u mücahidîni, acib bahanelerle en fena derekesine indirip, millete düşman gibi gösteriyorlar.
(Sünuhat - 87)
İşte gördün İslamiyetin şerefi ve büyüklüğüne çalışan mücahid Müslümanlara karşı cerbeze ile yalan saptırılmış bahanelerle en çirkin birşeymiş gibi göstererek Müslümanlara düşman gibi tanıtıyorlar.
Hem her şeyin en iyi yönüne bakmak İslamın bir maslahatı iken daima en fena yönlerini bakışlara getirip sürekli olarak milleti ümitsizliğe yönlendirmeye çalışarak Müslümanlardaki cemaat olma birleşme ruhunu öldürüyorlar.
Evet evet evet.
Bu izahlar ışığında oyuna gelmememiz gerektiğini uyanık olmamız gerektiğini bir kez daha anlamış oluyoruz.
20 Temmuz 2011 Çarşamba 06:50
İslam dairesinde hizmet eden insanlara karşı münafıklar ve küfür ehli cerbeze silahı ile saldırırlar. Cerbeze silahının mü’minler tarafından tanınıp bilinmesi onları bu tehlikeden kurtarabilir.
Bediüzzaman cerbezeyi şu manalarda anlatıyor:
Sual: Cerbeze nedir?
Cevab: Müteferrik büyük işlerde, yalnız kusurları görmek cerbezeliktir; aldanır ve aldatır. Cerbezenin şe'ni, bir seyyieyi sünbüllendirerek hasenata galib etmektir.
(Sunuhat 84)
“Hem de büyük işlerde yalnız kusurları gören cerbezelik ile aldanır veya aldatır. Cerbezenin şe'ni, bir seyyieyi sünbüllendirerek hasenata galib etmektir.(Münazarat - 34)”
Nasıl ki sen bir cemaatin yaptığı çok hizmetleri gördün.
O hizmetlerinin yanında çakıl taşları hükmündeki hatalarına da şahit oldun.
Bir düşmanlıkla yahut kıskançlıkla o işlenen hataları öyle büyütüp öyle yorumladın ki seni dinleyenler sana kandı. Bütün o güzel hizmetleri sanki hiç yapılmamış ve olmamış gibi gösterdin unutturdun. Yani az bir hatayı çok hayır ve sevablara galip getirip o hizmetleri perdeledin.
Çünkü batıl meseleleri iyice izah edip sürekli anlatmak çok safi temiz iyi niyetli akılları ve kalpleri bulandırmaktır. Onları tertemiz bir meselede şüphelere sokmayı başardın. Hâlbuki hata olarak görüp yorumladığın meselelerde işlenen bir günah değildi. Kendi dar aklının kısır anlayışı ile hakikatı, gerçek manayı ve sebebleri göremedin. Gereksiz düşmanlığın içinde kendine taraftar bulmaya çalıştın. Allah’ın rızasına değil gazabına aday oldun.
Bu tehlikeden kurtulmak istersen önce tövbe etmelisin. Sonra aleyhine geçtiğin mü’min kardeşlerinden helallik istemelisin. Sonra büyüttüğün meselelerin iç yüzünü, sebebini öğrenmelisin. Nefsine ve şeytanına, kadere ve diğer nefis sahiplerine, imtihana bakan cihetlere de hisse vermelisin.
Sonra yapılan hayırlı hizmetlere taraftar ve duacı olmalısın. Bir hizmet ki hayrı hatalarından çok ise o, hataları da affettirir. Hatası hayrından çok ise, o hatalar hayırları iptal ettirir, bilmelisin. Ona göre tartıp ölçmelisin.
Bediüzzaman hazretleri Sunuhat adlı eserinde şu manalarda der ki:
Cerbeze bir hatayı gösterip, bin hayırı yok etmeye çalışmak becerisidir ki şeytani bir vasıftır.
Çünkü yaptığın cerbezede farklı zaman ve mekânlarda ki birbirinden farklı meseleleri olayları toplayıp aynı şey gibi gösteriyorsun. Oluşturduğun o siyah pencere ile her şeyi gösteriyorsun ve insanların kafalarını karıştırıp koca bir yalanı büyük bir doğru gibi sunuyorsun.
Hakikaten cerbeze bütün çeşitleriyle beraber çok garip zararlı bir makinedir. Herkes, istediği ve haline münasib gördüğü meyveyi koparır.
Cerbeze yapan kişi ise, faydalı ve çeşit çeşit meyvelerin olduğu bir bahçeye girer. O bahçedeki fazla olgunlaşıp ağacından düşen meyveleri yahut böcekler ve kuşların yediği yarım çürük meyveleri görür. Sonra tüm bahçedeki taze faydalı meyveleri görmezden gelerek üç beş bozuk meyveyi eline alır, sürekli şikâyet ederek o çürük meyveleri gösterip bahçedeki faydaların önüne perde çekmek ister. Hem bir çorbadan çıkan saç ya da sinek kanadı gibi ufak bir şey nasıl o çorbanın içilmesine karşı mide bulandırır. Aynen onun gibi o çürük meyveleri sürekli göstere göstere diğer taze meyvelere karşı acaba onlarında içinden kurt çıkar mı şüphesini insanların nazarında oluşturur.
İşte ey Müslüman! Bu durumla karşılaşırsan İslamiyetin ve Peygamberi bakış açısının ifadesi olan “Güzel gören, güzel düşünür. Güzel düşünen, hayatından lezzet alır.” kaidesini kendine rehber yap. Her şeyin iyisine bak kötüsüne nazar etme düsturu ile hareket et. O zaman o cerbezecinin oyununu bozar ve mü’min kardeşlerin arasındaki muhabbet bağlarını kuvvetlendirirsin.
Çünkü cerbezecinin bir görevi de İslama hizmet eden ve sevilen Müslümanları gördüğünde o insanlara ait kusur hata ya da şüphe oluşturacak şeyleri araştırmaktır. Eğer işine yarar zayıf çürük şüpheli birkaç şey bulsa onu kendine büyük bir delil olarak alır. Ve onunla o sevilen Müslümana karşı diğer Müslümanların soğumasını sevgilerinin bitmesini hatta o din kardeşlerine düşman olmasını sağlamaya çalışır. Bu fitnesini yayarken kendisini gizlemeyi de ihmal etmez. Gizlenir çünkü bilinirse cerbezesini yapamaz.
Hem Cerbeze ile bir mesele anlatıldığını görürsen kötülük taraflarını konuşturmamalı susturmalısın. Cerbezenin en büyük düşmanı olan hayırları güzellikleri dinlemeli ve dinletmelisin. Şayet cerbezeci meydanı boş buldu hezayanları savurmaya başladı ise onun karşısına sürekli bir surette yapılan hayırları göstermeli cerbezecinin gösterdiği kötülüklerdeki hayır cihetlerini tefsir etmelisin.
Yine Bediüzzaman Hazretleri diyor ki:
Hem Sübhan Dağı kadar, İslâmiyet'in izzet ve şerefine çalışan güruh-u mücahidîni, acib bahanelerle en fena derekesine indirip, millete düşman gibi gösteriyorlar.
(Sünuhat - 87)
İşte gördün İslamiyetin şerefi ve büyüklüğüne çalışan mücahid Müslümanlara karşı cerbeze ile yalan saptırılmış bahanelerle en çirkin birşeymiş gibi göstererek Müslümanlara düşman gibi tanıtıyorlar.
Hem her şeyin en iyi yönüne bakmak İslamın bir maslahatı iken daima en fena yönlerini bakışlara getirip sürekli olarak milleti ümitsizliğe yönlendirmeye çalışarak Müslümanlardaki cemaat olma birleşme ruhunu öldürüyorlar.
Evet evet evet.
Bu izahlar ışığında oyuna gelmememiz gerektiğini uyanık olmamız gerektiğini bir kez daha anlamış oluyoruz.