Tesettür Ederim

Mukeka

Düzenleyici
Moderator
Özel Üye
Markaların her geçen sene daha da daraltarak ortasından sıkılmış diş macununa benzettiği belden oturtma pardesü modaları;göz rengine ve güneşe duyarlı tasarladıkları yanar-dönerli eşarplar; daha güven verici ses tonuna sahip yüksek topuklu ayakkabılar;ilham kaynaklarının Kur'an olmadığının ne kadar gür bir seda ile haykırmaktalar.

Asrın, Müslüman Kadınını düşürdüğü belkide en büyük tereddüt, Kur'an'ın emri ile modanın telkini arasında bocalamaktır.

Evet...Müslüman kadını, namahremin nazarlarından uzakta, Rahman'ın emrine mutabık, rahmetini celb eden tesettür ile;modanın takipçisi, hem örtünüp hem de güzel görünebilmenin peşinde olup;Kur'an'a karşı 'İşte Örtü! saçım görünmüyor ya…'aldatmacasından birini tercih etmek durumundadır.
hanmefenditesetturederimmuallim1.jpg


İslam’ın Kızına’dan
Kadın gibi erkeğin onurunu da ancak sen koruyabilirsin. Çünkü iffet ve haya en kamil şeklini sende buldu. Tahammül de sende, sabır da. Sen o naîf bedeninde insanlığın yükünü omuzladın. Yalnız kaldın, yoruldun, usandın ama çaresizliğe, “Bundan daha ötesine tahammül edemem.” diyerek teslim olmadın. Yıkılan, açılan, savrulan kadınlara inat, “İffet yolu ölene kadar gider.” diyerek “istikâmet” dersi verdin.

Ne var ki İslâm’dan uzaklaşma, dünyaya göre yaşama marazı seni de vurdu. Konuşmaktan lisanı usanan, yazmaktan kalemi aşınan ümmet büyüklerinin çağrısını yinelemek istiyorum: “Sen, Rabbi’ne yürüyüşüne 81 gün kala Arafat’ta ümmetiyle vedalaşan O Peygamberi Ekber’in emanetisin! Sen, kadın değil annesin!”
Uzaklaştığın yolu takip ederek, terk ettiğin Medeniyet’e dön. Hayata uydurulan İslâm’dan, İslâm’a göre tanzim edilen hayata gel. Su kabarıyor. Fesad yayılıyor, örtü sadece adıyla kaldı, çıplaklık altın çağını yaşıyor, fitne yedi başlı ejderha gibi etrafını sarmış; ya yok olacak ya da İslâm’la her çeşit belaya “paydos” diyeceksin.
islam-in-kizina-ihsan-senocak-kitaplari.jpg

Çarşafı Şerif Risalesi
Örtünme emrinde de olduğu gibi, Rabbimizin tüm emirlerini yerine getirmedeki amaç, şekilciliğin ötesinde takva ya ulaşmak ve yüce Allah’ın rızasıdır. Bu eserde İslamda örtünmenin şekli detaylı delillerle ısbatlanmaya çalışışmış kapsamlı bir çalışma yapılmış emek sarf edilmiştir. Rabbimiz rızası için kılsın. Ancak, bir mümine kadın bu şartlara uygun örtüye şeklen bürünüp kalben bürünmese, benimsemese ve gereğine uygun hareket edip örtüsünün namusunu muhafaza etmese terazide kıymeti olmaz. Nitekim İslâm’ın esasını teşkil eden TAKVA, onca ayetlerde vurgulanmıştır. İnsanları Allah’a ulaştıracak, onun rahmetine, sevgisine kavuşturacak örtünme ise TAKVA ELBİSESİ ile olur. A’raf suresi’nin 26. Ayetinde: “Ey Ademoğulları! Size ayıp yerlerinizi örtecek örtü ve bir de süs elbisesi indirdik. Fakat TAKVA ELBİSESİ hepsinden hayırlıdır.” buyrulur. Bir diğer………..


HZ. FATIMA NE VASİYET ETTİ KUR’AN’DA “ÇARŞAF” YAZIYOR MU? ABDÜLHAMİD ÇARŞAFI YASAKLATMIŞ MIYDI? BAŞ ÖRTÜSÜ HAKİKATEN BİR SEMBOL MÜ? SADECE ÖRTÜNMEK YETER Mİ? KAPANMAK KÖLELİK Mİ HÜRRİYET Mİ? ÇARŞAF MI TÜRBAN MI? TESETTÜR KANSERE SEBEP Mİ? TESETTÜR, KEMİK ERİMESİ YAPIYOR MU? BAŞI ÖRTMEK SAÇ DÖKERMİ? ÇARŞAF-I ŞERİF HAKKINDA NE DEDİLER? İBRET DOLU TESETTÜR HİKÂYELERİ Ve daha fazlasını bu kitapta bulacaksınız…
carserris.jpg


İslamda Giyim Kuşam Ve Tesettür.
kuşkusuz giysi Allah Tealanın insanoğluna bahşettiği önemli nimetlerden biridir. Tarih boyunva insanoğlu her daim avret yerinin açık olmasından utanmış ve bu yüzden örtme ihtiyacı duymuştur.

fdsfsf54566efewr34001.jpg

İsmailağa Fıkıh Heyetinin Hoca Efendileri tarafından hazırlanmıştır.


Tarihte Cilbab ve Kadın.
Vesvese kuruntularla İslam'ı hakkıyla bilmeme cehaleti gibi sebeplerle halkımızda İslam'dan uzaklaşış ve kopuş hali baş göstermiştir.Eğer İslam, kadınıyla erkeğiyle tam olarak anlatılsaydı durum tamamen tersi olurdu bütün kızlarımız ve hanımlarımız örtülerini islamın şeref sancağı olarak taşırlardı.
Nefsin ve şeytanın kalbe verdiği kendisini çevresine beğendirmek gerici ve yobaz gözüyle bakılır endişesiyle örtünmekten kaçınan hanımlarımız medeni ve uygar görünebilmek için açılıp saçılmaya rağbet gösterir olmuşlardır.

tarihte_kadin_ve_cilbab.jpg


Örtünme ve Çıplaklık
Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve mü`minlerin kadınlarına (bir ihtiyaç için dışarı çıktıkları zaman) cilbâblarını/örtülerini (dış giysilerini) üstlerine almalarını (vücutlarını örtmelerini) söyle. Onların tanınması ve incitilmemesi için en elverişli olan budur. Allah, çok bağışlayan, çok merhamet edendir.” (33/Ahzâb, 59)

"(Vahar ile) evlerinizde oturun. Evvelki cahiliye devri kadınlarının kırıla, döküle, süslerini göstere göstere yaptıkları yürüyüş gibi yürümeyin.”
(33/Ahzab,33)

rtnmcplaklk454dfsd001.jpg
 

SETR

© ◄ كُن فَيَكُونُ ►
Bediüzzaman hz leri risalelerde çarşaf tabirini kullanıyor:

"Ve bir siperi ve kal'ası çarşafı olduğunu gösteriyor. " Lem'alar ( 196 )
"Onun için fıtratlarıyla ve zaîf hilkatleriyle nâmahremlerden şiddetli korkarlar ve çarşaf altında saklanmağa kendilerini mecbur bilirler." Lem'alar ( 202 )

Ancak çarşaf kelimesi farsça olup, dört taraf anlamına gelmektedir. Çhar: Dört demektir. Nitekim, çarşamba da buradan gelmektedir. Çharşamba;dördüncü gün anlamındadır.
Yani çarşaf ile bediüzzaman ın söylediği, dört tarafımızı örten giysi demektir. Aksi taktirde, tek giyim şekli sihay çarşaftır demekle, onun dışındaki bütün üst giyimleri inkar ederek, onları günah işlemek ile suçlamış olmaz mıyız?
Dinimiz şartları ortaya koyar, şartlara uyulup uyulmadığını esas alır, giydiği elbisenin rengine karışmaz. Önemli olan, vücut hatlarını belli etmeyecek şekilde giyinmektir.

İslam’da örtünmenin şartları bellidir.Bayanlarda asgari olarak el, yüz ve ayaklar hariç, vücut hatları belli olmaksızın vücudun her tarafının örtülmesi şeklindedir. Bu şartlar yerine geldikten sonra, nasıl ve ne şekil örtmesi gerektiği insanların örf ve iklim şartlarına havale edilmiştir. Bu yüzden dünyanın dört bir yanında örtünme motifleri ve şekilleri farklıdır. İslam, tek tarzı, tek kalıbı dayatmamış; insanların iklim ve örflerini de düşünmüştür.

kaynak:http://www.sorularlarisale.com/maka...dirmis_konu_hakkinda_bilgi_verir_misiniz.html
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
O zamanin sartlari carsafi gerektiriyor kiyafet olarak. bu zamanda carsafda olabilir ama gunumuz sartlarina uygun olarak vucut hatlarini belli etmeden renkli esarplar takmadan da giyim olabilir
 

Mukeka

Düzenleyici
Moderator
Özel Üye
tesettur en iyi oyle yapiliyor gibi, tabi tek tesrttur carsaf degil.

KUR’AN–I KERİM’DE ÇARŞAF ŞERİF GEÇİYOR
Efendim, tesettür emri ile alâkalı olarak Nur sûre’si 31. âyette geçen “başörtüsü” (hımar–humur) ve Ahzab sûresi 59. âyette geçen “Dış giysi” (cilbab–celâbîb) ifadeleri birlikte mütalaa edilince, kadın için iki parçalı bir giysi şekli ortaya çıkıyor. Birincisi; saç, boyun ve göğüsleri örten ve omuzlara doğru yakaların üstüne serbest bırakılan “başörtüsü”dür. İkincisi ise: “Dış giysi” olup, bunun şekli de iki türlü tarif edilmiştir. Başörtüsünün üstünden, bedeni aşağıya kadar örten büyük parça bir giysi veya başörtüsünün altında, boyundan aşağı topuklara kadar örten dış giysi… Peki, ulemâ bu konuda ne diyor ve hangisini tercih ediyor?
Ulemânın bu konudaki beyanlarına geçmeden önce, hazır yeri gelmişken bazı Müslüman kardeşlerimizin sıkça sorduğu “Kur’an–ı Kerim’de çarşaf geçiyor mu?!” sorusuna açıklık getirelim.
Evet, Kur’an–ı Kerim’de çarşaf geçiyor!
Çarşafın adresi ise, Ahzab sûresinin 59. âyet–i kerimesidir. Şayet, “Bu âyet–i kerime çarşaftan değil, cilbabdan bahsetmektedir.” derseniz, şöyle açıklayayım. Evet, âyette “cilbab” kelimesi geçmekte ve “celâbîb” diye zikrolunmaktadır. “Celâbîb” kelimesi “cilbab”ın çoğuludur. Cilbab ise, Türkçe’de çarşaf mânasına gelir. Bu arada, “Kur’an’da çarşaf geçmiyor.” diyenler, şayet birebir “çarşaf” kelimesinin geçmesini kastediyorlarsa, o zaman doğru söylüyorlar, Kur’an’da “çarşaf” kelimesi geçmez! Çünkü “çarşaf” Farsça bir kelimedir. Ama Türkçemizde de kullanılmaktadır. Oysa Kur’an–ı Kerim Arapça indirilmiştir. Yani bu mantığa göre, yanlış anlaşılmasın ama, Kur’an’da “namaz” kelimesi de geçmez, “oruç” kelimesi de… Ya nasıl geçer? “Salât ve savm” şeklinde geçer.
TEFSİR ÂLİMLERİ ÇARŞAF İÇİN NE DİYOR?
Bazı tefsirler ise “cilbab” kelimesini “milhafe” diye tefsir ederler ki, “milhafe” lügatta çar ve çarşaf mânasına gelir. Şimdi ulemânın bu âyetle alâkalı yaptıkları tefsirleri zikrettiğimizde, tariflere en uygun kıyafetin çarşaf olduğu görülecektir.
Ulemâ âyet–i kerimede “cilbab” diye geçen, bu tesettürün nasıl olacağı hususunda birkaç görüşe ayrılmışlardır. İnşallah şimdi bizler kenara çekilip onların görüşlerine yer verelim.
Son devrin âlimlerinden Elmalılı, bu âyeti tefsir ederken “cilbab”ı şöyle tarif etmiştir:
“Baştan aşağı örten çarşaf, ferace, câr gibi dış elbisenin adıdır.”
“Tepeden tırnağa örten giysidir.”
“Çarşaf ve peçedir.”
Âyet–i kerimede geçen “İDN” kelimesi: Yaklaştırmak demek ise de, âyette “Alâ” harf–i cerri ile kullanılması, kapsamak sûretiyle sarkıtmak mânasını da ifade ettiğinden, üzerinden sıkıca örtmek demek olur. “Cilbab örtmek” tabirinde de iki şekil vardır. Bunlardan birincisi; cilbablarından birisiyle bütün bedenini örtmek; diğeri ise, cilbabın bir tarafıyla başından yüzünü örtmek demek olur.
Elmalılı, âyet–i kerimede geçen “cilbab idnâsını”, bu şekilde tarif ettikten sonra şöyle devam ediyor: “Bu beyanda da iki sûret vardır. Birisi kaşlarına kadar başını örttükten sonra büküp, yüzünü de örtmek ve yalnız tek bir gözünü açık bırakmak.” Elmalılı bunu söyledikten sonra, “Bizler yetiştiğimiz zaman memleketimizde validelerimizin tesettür tarzı bu idi.” der. İkincisi de alnının üzerinden sıkıca sardıktan sonra, burnunun üzerinden dolayıp gözlerin ikisi de açık kalsa bile, yüzün büyük bir kısmını ve göğsü tamamen örtmüş bulunmaktır. Bu açıklamadan sonra da, “Hicri 1310’da İstanbul’a geldiğim zaman İstanbul hanımlarının bir peçe ilave edilmek ve elde açık bir şemsiye bulunmak şartıyla tesettür tarzları bu idi.” demektedir.(1)
Evet, Elmalılı merhum “cilbab”ı böyle tarif ediyor.
Yine bu konuda Konyalı Mehmet Vehbi Efendi “Hulasatü’l–Beyan” isimli tefsirinde: “Kadınların ziynetlerini örtmeleri için çarşafa bürünmelerinin lazım ve vacip olduğunu zikretmektedir.”(2)
Ömer Nasuhi Bilmen Efendi de kendi tefsirinde “Cilbab”ı çarşaf olarak tefsir etmişlerdir.
Gördüğümüz gibi son devrin âlimlerinden, herkesçe tanınan ve kabul gören üç tane tefsir âliminin “cilbab” hakkındaki görüş ve yorumları bu şekildedir… Şimdi de diğer ulemâ bu âyeti nasıl tefsir ediyor ona bakalım:
Taberî, İbn Sîrîn’den şöyle rivayet eder:
“Abide es–Selmani’ye, “…Dış elbiselerinden üstlerine giymelerini söyle…” âyetinin mânasını sordum. O hemen büyük bir çarşaf alarak onunla bütün vücudunu örttü. Başını da kaşlarına kadar kapattı. Yüzünü de tamamen kapattı. Yalnız sol gözünü açık bıraktı. Böylece âyeti fiili olarak tefsir etti.”(3)
Taberî ve Ebû Hayan, İbn Abbas’tan şöyle rivayet etmişlerdir:
“Kadın cilbabını alnının üzerine indirir ve oradan sıkar. Alttan da burnunun üzerine kadar kapatır. Yalnız gözleri dışarıda kalmalıdır. Yüzünün kalan kısmı ile göğsünü tamamen kapamalıdır.”(4)
Ebu’s–Suûd Efendi: “Cibab”tan maksat, çok geniş ve uzun bir örtüdür. Kadın bununla başını örttüğü gibi yüzünü ve göğsünü de örterek ayaklarına kadar salar. Buna göre âyetin mânası, ‘Kadınlar dışarıya veya yabancı bir erkeğin karşısına çıkacakları zaman, bu örtüyle yüzlerini ve bütün vücutlarını örtsünler.’ olur.” demiştir.
Cevherî de “Cilbab”ı çarşaf diye tefsir etti. Ve “Cilbab çarşaftır.” denildi. (5)
Ümmü Seleme annemiz şöyle demiştir:
“Cilbablarından üzerlerini sıkı örtsünler’ âyetinin nüzulünden sonra ensar kadınları siyah çarşaflara büründüler. Öyle bir ağırbaşlılık ile çıkmışlardı ki, sanki hepsinin başına birer karga konmuştu.”
ÖRTÜNMEK KADININ OLMAZSA OLMAZIDIR
Verilen kaynaklardan da anlaşıldığı üzere İslâm âlimlerinin çoğunluğu çarşaf üzerinde durmakta ve tesettürün çarşafla daha güzel olacağını belirtmektedirler. Açıkça“çarşaf” demeyen müfessirler ise, âyet–i kerimede geçen “cilbab” ile, kesintisiz bütün bedeni baştan aşağı örten geniş bir elbiseyi tarif etmektedirler ki, bu tarife en uygun olan kıyafet çarşaf, ferace ve cardır. Bu kıyafetler, Türkiye’nin çeşitli yörelerinde, “ehram, peştamal–dolama, şalvar–atkı” gibi farklı isimlerle de zikredilmektedir. Tabi-î bu kıyafetlerin kumaşının kalitesi, ince veya kalın oluşu örfe, beldelere ve mevsimlere göre değişiklik gösterebilir. Ancak dikkat edilecek husus, kadının boynu, omuzu, göğüs, kol, koltuk altı, bel gibi, kısaca vücut hatlarının belli olmaması gerekmektedir. İçini gösterecek kadar şeffaf, vücut hatlarını belli edecek kadar ince ve dar olmamalıdır. Çünkü kadınların örtünmesinden maksat bütün şüpheli yolları kesmek, erkek ve kadınların kalplerinde dolaşan vesveseyi bertaraf etmektir.
Bu arada, âyet–i kerimede örtünmenin, “iffet ve namusu koruması, tanınıp eziyet edilmemesine daha uygun olması” gibi bazı hikmetlerinin açıklanması, bu gayenin bulunmadığı veya başka şekilde elde edildiği durumlarda, örtünmek gerekmez gibi yanlış bir düşünce hatıra getirmemelidir. Çünkü esas itibariyle örtünmek, Allah’ın emri ve dinin gereğidir.
Evli kadınların örtünmesinden kocaları sorumlu olduğu gibi, kız çocuklarının evleninceye kadar örtünme ile ilgili problemlerinden birinci derecede babası sorumludur. Çocukla uzun süre birlikte olan, onun eğitim ve terbiyesi ile yakından ilgisi bulunan anne de ikinci derecede sorumlu olur.
Âyet–i kerimede Allahu Teâlâ bizleri şöyle uyarmaktadır:
“Ey iman edenler! Yakıtı insanlar ve taşlar olan cehennem ateşinden kendinizi ve ailenizi koruyun”(6)
Dipnotlar:
1– “Hak Dini Kur’an Dili”, c. 6, s. 337, 338
2– “Hulasatü’l–Beyan”, c. 9, s. 3719
3– “Taberî Tefsiri”, c. 22
4– “Bahru’l–Muhit”, c. 5, s. 250
5– “Tacü’l–Aras”, c. 1/186
6– Tahrim, 6
 

Mukeka

Düzenleyici
Moderator
Özel Üye
O zamanin sartlari carsafi gerektiriyor kiyafet olarak. bu zamanda carsafda olabilir ama gunumuz sartlarina uygun olarak vucut hatlarini belli etmeden renkli esarplar takmadan da giyim olabilir
Bol ve dikkat çekmeyecek şekilde ve renkte ferace ve eşarp kullanılmasına bile razıyız yeterki kapansın bacılarımız. Birde tesettür adı altında marka partesü ve feraceler alıp ortası sıkılmış diş macunu gibi gezmesin bacılarımız bu durum insanların dikkatini çekmektedir ve bizleride üzmektedir.
 

Mukeka

Düzenleyici
Moderator
Özel Üye
Birde ferace ve pardesüler moda adı altında üzerinde değişiklikler yapılmaya elverişlidir, insanlar bu moda olan türde aldıkları ferace veya pardüseleri giyerek tesettüre girdiklerini sanmaktadır.Örnek olarak;
1:Partesü ve feracelerin dar kesim yapılmaları
2:Dikkat çekecek renk ve şekilde olmaları (oysa ki cilbab bayanları gözlerden koruyacak ama dikkat çeken renk ve şekildeki bir ferace veya pardesü bana bak dercesine üzerlerinde durmaktadır)
3:Modaya uygun giyinme tehlikesi vardır ferace ve pardesüde
4:Üzerine kuran harfleri yazılmaktadır. Bu tür kıyafetlerle helalara girilmez hanım kardeşlerimin dikkat etmesi lazımdır.
Not:Modanın tarzına değil ALLAh'ü Tealanın Farzına uyun derim uyun ki kurtuluşa eresiniz.

NOT:Tesettür sadece kadınlara farz değildir, erkeklerde avret yerlerini belli etmeyecek şekilde bol giyinmelidir. Unutmayın ki Namazın şartlarından birisi setri avrettir.

NOT: Ferace ve Pardesüler Tek renk (dikkat çekmeyecek), bol olacak o zaman sıkıntı olmaz.
(Rengin siyah ve siyahın tonları olması en güzelidir)
 
Son düzenleme:
Üst