Mektubunuzda: "- Bazı eserlerde, tevekkül ile iman arasındaki münasebet anlatılmaktadır. Tembellik eden ve tevekkülü kendi dünya görüşlerine göre yorumlayan Müslümanlar vardır. Bunlar rızkın Allah'tan (cc) olduğunu söylerler, ancak çalışmayı sevmezler. (..) Halife Hz. Ömer in "Biz tevekkül ehliyiz deyip, çalışmadan yaşamaya gayret edenleri kırbaçla dövdüğü" doğru mudur? (..) Tevekkülün mahiyeti nedir? Bir Müslümanın, tevekkül ehli olabilmesinin şartları nelerdir? " diyorsunuz.
CEVAP: Mektubunuzu özetlemeye gayret ettim. Arapça'da "Ve-ke-le" kökünden ve "Tefe'ul" vezninde olan tevekkül kelimesi; "Bir işte Allahu Teala (cc)'a itimat ve inkiyad etmek" manasınadır. (1) Kur'an-ı Kerim'de ençok zikredilen kelimelerden birisi de tevekkül ve onun müştaklarıdır. Her mü'minin, tevekkül ehli olması zaruridir. Muhaddis Abdullah İbn-i Mübarek (rh.a): "Dünya kendisinin olsa sevinmeyen, elinden çıksa mahzun olmayan ve her amelinde hesap gününü düşünen kimseye tevekkül ehli denilir" tarifini yapmıştır. Hz. Ömer (ra)'in "Biz tevekkül ehliyiz deyip, çalışmadan yaşamaya gayret edenleri kırbaçla dövdüğü" doğrudur. Bu hadisede, dikkat edilmesi gereken bir unsur vardır. Rızk elde etmek için çalışmak farzdır. Bu insanlar, güçleri ve kuvvetleri yerinde iken bir farzı terketmişlerdir. Bir mükellefin, mütevekkil olabilmesi için, Allahü Teala'nın (cc) tekliflerine riayet etmesi zaruridir. Zira Resul-i Ekrem (sav)'in: "Nefsim yed-i kudretinde olan Allah-ü Teala (cc)'ya yemin ederim ki, arzusunu İslam'a tâbi kılmayan kimse iman etmiş olmaz" (2) buyurduğu sabittir. Tevekkül ehli olabilmek için, şu iki esasa riayet etmek gerekir. Birincisi: Amellerinde sadece Allahü Teala'nın (cc) rızasını esas almaktır. İkincisi: İslam'ın koyduğu ölçülere aynen riayet etmektir. Meselenin özü budur. Birbirimize dua edelim.
(1) El Firuzabadi- El Kamus'ul Muhit- İst: 1307 C. 4, Sh: 66.Ayrıca Asım Efendi- Kamus Tercemesi- C: 3, Sh: 377).
(2) İbn-i Kesir - Tefsiru'l Kur'an'il Aziym - Beyrut: 1969 C: 3, Sh: 490
CEVAP: Mektubunuzu özetlemeye gayret ettim. Arapça'da "Ve-ke-le" kökünden ve "Tefe'ul" vezninde olan tevekkül kelimesi; "Bir işte Allahu Teala (cc)'a itimat ve inkiyad etmek" manasınadır. (1) Kur'an-ı Kerim'de ençok zikredilen kelimelerden birisi de tevekkül ve onun müştaklarıdır. Her mü'minin, tevekkül ehli olması zaruridir. Muhaddis Abdullah İbn-i Mübarek (rh.a): "Dünya kendisinin olsa sevinmeyen, elinden çıksa mahzun olmayan ve her amelinde hesap gününü düşünen kimseye tevekkül ehli denilir" tarifini yapmıştır. Hz. Ömer (ra)'in "Biz tevekkül ehliyiz deyip, çalışmadan yaşamaya gayret edenleri kırbaçla dövdüğü" doğrudur. Bu hadisede, dikkat edilmesi gereken bir unsur vardır. Rızk elde etmek için çalışmak farzdır. Bu insanlar, güçleri ve kuvvetleri yerinde iken bir farzı terketmişlerdir. Bir mükellefin, mütevekkil olabilmesi için, Allahü Teala'nın (cc) tekliflerine riayet etmesi zaruridir. Zira Resul-i Ekrem (sav)'in: "Nefsim yed-i kudretinde olan Allah-ü Teala (cc)'ya yemin ederim ki, arzusunu İslam'a tâbi kılmayan kimse iman etmiş olmaz" (2) buyurduğu sabittir. Tevekkül ehli olabilmek için, şu iki esasa riayet etmek gerekir. Birincisi: Amellerinde sadece Allahü Teala'nın (cc) rızasını esas almaktır. İkincisi: İslam'ın koyduğu ölçülere aynen riayet etmektir. Meselenin özü budur. Birbirimize dua edelim.
(1) El Firuzabadi- El Kamus'ul Muhit- İst: 1307 C. 4, Sh: 66.Ayrıca Asım Efendi- Kamus Tercemesi- C: 3, Sh: 377).
(2) İbn-i Kesir - Tefsiru'l Kur'an'il Aziym - Beyrut: 1969 C: 3, Sh: 490