Umeyr bin Vehb, Bedir Harbinde müşrikler safında idi.Kureyş onu, Resûlullâh'ın (s.a.v.) Ashâbını kontrol etmek, sayıları ve hazırlıkları hakkında bilgi toplamak üzere gönderdi. Döndü ve Kureyşlilerin Bedir'de harbe girmesine şiddetle karşı çıktı. Umeyr'in oğlu esir alındı. Umeyr de yaralandı ve bayıldı. Hava kararınca kendine geldi ve sürünerek ölülerin arasından çıkıp Mekke'ye döndü.
Bir gün amcasının oğlu Safvan bin Ümeyye ile otururlarken "Vallahi ben, güçlü, kılıcı keskin, çok süratli biriyim. Çoluk çocuğum ve borcum olmasa muhakkak gider Muhammedi öldürürüm." dedi. Safvan "Çoluk çocuğun ve borcun hepsi bana ait." deyince "Bu konuştuklarımızı hiç kimseye söyleme." dedi ve kılıcını iyice biledi, ona zehir sürüp doğru Medine'ye gitti. Oğlunun fidyesini verip kurtarmak için geldiğini söyleyecekti.
Hz. Ömer, Umeyr'in geldiğini görünce Resûlullâh'ın (s.a.v.) huzuruna çıktı. Yâ Resûlallâh! Bu, kılıcını kuşanıp gelen, Allâh'ın düşmanı Umeyr'dir. dedi. Resûlullâh (s.a.v.) "Bana getirin" buyurdu. Hz. Ömer, kılıcından ve yakasından tutup getirdi. Resûlullâh (s.a.v.) "Onu bırak, yâ Ömer. Umeyr sen de buraya yaklaş." buyurdu ve "Buraya niçin geldin?" diye sordu. Oğlumu kurtarmaya geldim, dedi. "Peki, kılıcın ne işi var?" diye sordu. Böyle kılıç olmaz olsun, Bedir'de bir işe yaramadı zaten, dedi. "Doğru söyle! Niçin geldin?" deyince "Oğlumu kurtarmaktan başka bir maksadım yok" dedi. Resûlullâh (s.a.v.), "Safvan ile Hıcirde ne anlaşma yaptınız?" diye sordu. "Bir anlaşma yapmadık", dedi. Resûlullâh (s.a.v.) "Sen beni öldürecektin, Safvan da senin borcuna ve çoluk çocuğuna kefil olacaktı." buyurdu ve aralarındaki bütün konuştuklarını söyledi.Umeyr, kelime-i şehâdet getirip Müslüman oldu ve "Vallâhi yâ Resûlallâh! Bunları Safvan'dan başka hiç kimse bilmiyordu. Muhakkak ki sana bunları Allâhü Teâlâ bildirdi." dedi ve hidayet nasib ettiği için Allâhü Teâlâ'ya hamd etti.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) "Kardeşinize dinini ve Kur'ân-ı Kerîm okumayı öğretiniz ve esirlerini salıveriniz." buyurdu. Umeyr (r.a.) daha sonra Mekke'ye döndü, insanları İslam'a davet etti ve birçok kişinin hidayetine vesile olduktan sonra Medine'ye hicret etti. (Radıyallahu anh)
Bir gün amcasının oğlu Safvan bin Ümeyye ile otururlarken "Vallahi ben, güçlü, kılıcı keskin, çok süratli biriyim. Çoluk çocuğum ve borcum olmasa muhakkak gider Muhammedi öldürürüm." dedi. Safvan "Çoluk çocuğun ve borcun hepsi bana ait." deyince "Bu konuştuklarımızı hiç kimseye söyleme." dedi ve kılıcını iyice biledi, ona zehir sürüp doğru Medine'ye gitti. Oğlunun fidyesini verip kurtarmak için geldiğini söyleyecekti.
Hz. Ömer, Umeyr'in geldiğini görünce Resûlullâh'ın (s.a.v.) huzuruna çıktı. Yâ Resûlallâh! Bu, kılıcını kuşanıp gelen, Allâh'ın düşmanı Umeyr'dir. dedi. Resûlullâh (s.a.v.) "Bana getirin" buyurdu. Hz. Ömer, kılıcından ve yakasından tutup getirdi. Resûlullâh (s.a.v.) "Onu bırak, yâ Ömer. Umeyr sen de buraya yaklaş." buyurdu ve "Buraya niçin geldin?" diye sordu. Oğlumu kurtarmaya geldim, dedi. "Peki, kılıcın ne işi var?" diye sordu. Böyle kılıç olmaz olsun, Bedir'de bir işe yaramadı zaten, dedi. "Doğru söyle! Niçin geldin?" deyince "Oğlumu kurtarmaktan başka bir maksadım yok" dedi. Resûlullâh (s.a.v.), "Safvan ile Hıcirde ne anlaşma yaptınız?" diye sordu. "Bir anlaşma yapmadık", dedi. Resûlullâh (s.a.v.) "Sen beni öldürecektin, Safvan da senin borcuna ve çoluk çocuğuna kefil olacaktı." buyurdu ve aralarındaki bütün konuştuklarını söyledi.Umeyr, kelime-i şehâdet getirip Müslüman oldu ve "Vallâhi yâ Resûlallâh! Bunları Safvan'dan başka hiç kimse bilmiyordu. Muhakkak ki sana bunları Allâhü Teâlâ bildirdi." dedi ve hidayet nasib ettiği için Allâhü Teâlâ'ya hamd etti.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) "Kardeşinize dinini ve Kur'ân-ı Kerîm okumayı öğretiniz ve esirlerini salıveriniz." buyurdu. Umeyr (r.a.) daha sonra Mekke'ye döndü, insanları İslam'a davet etti ve birçok kişinin hidayetine vesile olduktan sonra Medine'ye hicret etti. (Radıyallahu anh)