Kapının yüzü kara kulları.. Kapındayız.. Adımız üstümüzde kullarız.. Edep bilemedik, kulluk edemedik yine de geldik, madem bu kapı hiç kapanmaz biz de içeri girmeye geldik, içeri kabul edilenlere edilen teveccühe imrendik de, kalbimizde çarpıntı, dilimizde tevbe billah’larla dize geldik, kovmak dilersen bin kere hak ettik, affetmekse Sana ne kadar yakışır, hep bunu umut ettik..
Hatamızı hakikat bildik, sürçtük, yanıldık.. Güneşe bakanın yüzü kararmazdı, karanlık yüzlerle geldik.. Seni konuşan dil boşluğa düşmezdi, sesimizi yükselttik ama özümüzü kirlettik, sözümüzü düşürdük.. Duyamadık ne lalelerin ne de güllerin kokusunu, burnumuzu rayihana tıkadık da geldik.. Şimdi dik durmuyor hiçbirimiz, omzumuza yüklediğimiz günah yüküyle boyunlarımızı büktük de geldik..
Yalanla eğrilen dillere doğruluk verecek yok ki Senden başka, günahkar bedenlerimizi rahmetiyle yıkayacak yok ki.. Teşekkürde, tefekkürde, tezekkürde yarım kalan yanlarımıza merhem sürecek yok ki.. Kulluk bilmeyen şu kullara kul kılıfını kim biçer Rab’den başka.. Biz hep Rabbimiz bildik Seni, Rahman bildik, Kerim bildik, Adil ismini haykırdık canımız yanınca, günahlarımızın yükünü kaldıramaz oldu mu kalbimiz Ya Rahim, dedik inledik..
Biz düştük, Sen kaldırdın; biz eskittik, Sen yeniledin, biz kulken haddimizi bilemedik, Sen Sultanken bağışladın, biz yanarken Sen Yârdın, biz bir kaysak hemen tutardın, rahmetine öyle alıştık ki, şefkatine öyle alıştık ki, gazabının okları bize isabet eder mi hiç düşünemedik, zaman aktıkça, sona daha da yaklaşıyoruz, yakalayamadığımız her bir saniyenin bizi Sana yaklaştırmasını tüm kalbimizle diliyoruz.. Kuluz biz Allahım, Senin kullarınız, rahmetinin yağmurları hasbi gönüllere sağanak sağanak yağarken, hidayetin nice bilmezleri salihlerden kılarken, edep bilmedik ya Rabbi hayâ bilmedik, huzura geldik, duasına tamam, dediklerinden olmak istedik, lûtfet kovma bizi, kirli yakamıza karanfiller taktık tanı bizi..
Hatamızı hakikat bildik, sürçtük, yanıldık.. Güneşe bakanın yüzü kararmazdı, karanlık yüzlerle geldik.. Seni konuşan dil boşluğa düşmezdi, sesimizi yükselttik ama özümüzü kirlettik, sözümüzü düşürdük.. Duyamadık ne lalelerin ne de güllerin kokusunu, burnumuzu rayihana tıkadık da geldik.. Şimdi dik durmuyor hiçbirimiz, omzumuza yüklediğimiz günah yüküyle boyunlarımızı büktük de geldik..
Yalanla eğrilen dillere doğruluk verecek yok ki Senden başka, günahkar bedenlerimizi rahmetiyle yıkayacak yok ki.. Teşekkürde, tefekkürde, tezekkürde yarım kalan yanlarımıza merhem sürecek yok ki.. Kulluk bilmeyen şu kullara kul kılıfını kim biçer Rab’den başka.. Biz hep Rabbimiz bildik Seni, Rahman bildik, Kerim bildik, Adil ismini haykırdık canımız yanınca, günahlarımızın yükünü kaldıramaz oldu mu kalbimiz Ya Rahim, dedik inledik..
Biz düştük, Sen kaldırdın; biz eskittik, Sen yeniledin, biz kulken haddimizi bilemedik, Sen Sultanken bağışladın, biz yanarken Sen Yârdın, biz bir kaysak hemen tutardın, rahmetine öyle alıştık ki, şefkatine öyle alıştık ki, gazabının okları bize isabet eder mi hiç düşünemedik, zaman aktıkça, sona daha da yaklaşıyoruz, yakalayamadığımız her bir saniyenin bizi Sana yaklaştırmasını tüm kalbimizle diliyoruz.. Kuluz biz Allahım, Senin kullarınız, rahmetinin yağmurları hasbi gönüllere sağanak sağanak yağarken, hidayetin nice bilmezleri salihlerden kılarken, edep bilmedik ya Rabbi hayâ bilmedik, huzura geldik, duasına tamam, dediklerinden olmak istedik, lûtfet kovma bizi, kirli yakamıza karanfiller taktık tanı bizi..