A
AhDe_VeFaLi
Ziyaretçi
Yakarışım Sanadır Ey Rabbim!
Gecelerden sabahlara, karanlıklardan güneşlere doğru açılan yüreklerimizin perde aralıklarından süzülen nur katreleriyle geldim kapına!
Biliyorum, güllerden geçer sana giden yolları Yakarışlarla, dualarla, tahiyyatlarla bezenir.
Ey rahmetiyle kalpleri evirip çeviren, Sana kalbimi getirdim.
Ey kalpleri nuruyla sarıp okşayan! Onulmaz yaralarla kan-revan kalbim avuçlarımda, kapına geldim.
“Selam olsun ömür seccadesini gönül dergahına serenlere” diyebilmeyi ne çok isterdim, ama biliyorum ne yüzüm var ne de hakkım.
Öğrendim ki dua, asığın masuğuna bir haber salmasıdır; gözyaşlarıyla yazılmış bir mektubu. Ve bir bekleyiştir, iştiyakla, korkuyla, ümitle bekleyiş.
İşte, zaman her saniyesini balyozlamaktayken ömrün, verilmemiş hesapların korkusuyla, titreyen yüreklerimizin bir lahza umut adına geldik kapına.. Ah gelebildik mi, bir haber var mi affına dair?
Acziyetimi alarak koynuma, bir derviş hırkasıyla, sevgili Eyyub’unun sabrını yüklenerek gelebilmek isterdim kapına!
Meryem örtülerimle örtünebilseydim Tur Dağındaki o ses bir yankı bulabilseydi ruhumda insanlığım adına. Önünde bütün ruhumla secde edebilseydim.
Yeri göğü bağrına basan Ey Rabbim!
Ey gökyüzünü kudretiyle sürmeleyen!
Rahmetini serp taslasan gönüllere Ey Rabbim!
Sanadır münacatım, yalnız Sana olsun aşkım lutfeyle!
Bir avuç ateş böceği uçuver ne olur zifiri yüreklerimize. Kararan günlerimize, gecelerimize Ve ne olursan ol gel diyen aşıkların hürmetine, ne olur affeyle!
Seni aradım durdum gönüllerin yalnızlığında çöllerinin, menzilsiz yollarında ve bir katre rahmetine muhtaç toprağında. Ah perde, ah şah damarım! Şefkatinin gölgesine sığınıyorum Ya Rabbim!
Hiçliğin zerresinden kavrulmaya can attığım demdir. Vedudsun İltifatına muhtacız Ya Rabbim! Tenezzül buyur kulunu münacatına.
Dua dua açılırmış Sana giden kapılar. Hüzünlü bir sonbahar günü kapında yalvarmaya geldim. Senden korkum nar değil, kaybetme korkusudur. Dostu, en sevgiliyi, sıla-i rahimi, cananı, canda kaybetme korkusu! Umudumsa rızan: ilahi ente maksudi..
Yüreklerimiz ezik Ya Rabbim! Yüzümüz yerde. Kaldırıp başımızı sonsuzluğa bakmaya yüzümüz yok! Layık olamadık. Pişmanlığın dehlizlerinde boğuluyorken ağlayamadık, derinden sessizce Zayıf irademizle, alaca karanlık yüreklerimizle bir damla gözyaşı getirebilseydik yürekten, ihlas adına. Biliyorum pişmanlıklara delil kabul ederdin..
Yüreğin zayıf noktalarında mahkum oldum nefsimize. Ya Rabbim! Çıkar kelepçelerini o aleyhillanenin Çıkar ne olur, dostlarının hatırına.
Azad et Ya Rabbim! Şüphelerin oyuncağı olmuş aklın nezarethanesinden. Kutlu sevdanın gül kokusundan doya doya içir sinelerimize, diri meyyitler gibi değil, sırat-i müstakim üzerinde günahlardan nurunla yıkanmış olarak yürümeyi nasib eyle.
Şehirler, evler mezar oldu Ya Rabbim! Her evden ceset kokuları yükseliyor semaya. Bedenler değil ruhlar ölü. Bizi nurunla dirilmeyi nasib eyle.
Biz sanemler inşa ettik yüreklerimizde gökdelenler boyu. Biz yeryüzü tanrılarının eteğini öptük. Diz boyu battık çirkefine alemin. Sahte dostları, riyakar aşkları çarparak yüzüne insanlığın, Sana koşmayı nasib eyle.
Tevbe kapılarının ardına değin açıldığı ve meleklerin kanatlarıyla yeryüzüne kapandığı günlerin rahmetinde yüzmekteyken edeb askını gönüllerimize nakşet.
İste can pazarında canımızı satmaktayız, bir iltifatın uğruna.
Gülistanında renksiz, kokusuz bir yaprak olmayı çok görme.
Yüce kapında kıtmir olanlardan eyle.
Elimizden, yüreklerimizden katran rengi günahlar dökülüyor.
Duaları semadan çevrilmeyenler adına, geceleri nurlarıyla sabahlara çevirenler adına, samimiyeti nakış nakış ömür gergefine isleyenler adına, tevbe ediyor, af diliyoruz dualarımızla
Ya Rabbim!.. Ben pişmanım!.. Ben pişmanım!..
Alıntı..
Gecelerden sabahlara, karanlıklardan güneşlere doğru açılan yüreklerimizin perde aralıklarından süzülen nur katreleriyle geldim kapına!
Biliyorum, güllerden geçer sana giden yolları Yakarışlarla, dualarla, tahiyyatlarla bezenir.
Ey rahmetiyle kalpleri evirip çeviren, Sana kalbimi getirdim.
Ey kalpleri nuruyla sarıp okşayan! Onulmaz yaralarla kan-revan kalbim avuçlarımda, kapına geldim.
“Selam olsun ömür seccadesini gönül dergahına serenlere” diyebilmeyi ne çok isterdim, ama biliyorum ne yüzüm var ne de hakkım.
Öğrendim ki dua, asığın masuğuna bir haber salmasıdır; gözyaşlarıyla yazılmış bir mektubu. Ve bir bekleyiştir, iştiyakla, korkuyla, ümitle bekleyiş.
İşte, zaman her saniyesini balyozlamaktayken ömrün, verilmemiş hesapların korkusuyla, titreyen yüreklerimizin bir lahza umut adına geldik kapına.. Ah gelebildik mi, bir haber var mi affına dair?
Acziyetimi alarak koynuma, bir derviş hırkasıyla, sevgili Eyyub’unun sabrını yüklenerek gelebilmek isterdim kapına!
Meryem örtülerimle örtünebilseydim Tur Dağındaki o ses bir yankı bulabilseydi ruhumda insanlığım adına. Önünde bütün ruhumla secde edebilseydim.
Yeri göğü bağrına basan Ey Rabbim!
Ey gökyüzünü kudretiyle sürmeleyen!
Rahmetini serp taslasan gönüllere Ey Rabbim!
Sanadır münacatım, yalnız Sana olsun aşkım lutfeyle!
Bir avuç ateş böceği uçuver ne olur zifiri yüreklerimize. Kararan günlerimize, gecelerimize Ve ne olursan ol gel diyen aşıkların hürmetine, ne olur affeyle!
Seni aradım durdum gönüllerin yalnızlığında çöllerinin, menzilsiz yollarında ve bir katre rahmetine muhtaç toprağında. Ah perde, ah şah damarım! Şefkatinin gölgesine sığınıyorum Ya Rabbim!
Hiçliğin zerresinden kavrulmaya can attığım demdir. Vedudsun İltifatına muhtacız Ya Rabbim! Tenezzül buyur kulunu münacatına.
Dua dua açılırmış Sana giden kapılar. Hüzünlü bir sonbahar günü kapında yalvarmaya geldim. Senden korkum nar değil, kaybetme korkusudur. Dostu, en sevgiliyi, sıla-i rahimi, cananı, canda kaybetme korkusu! Umudumsa rızan: ilahi ente maksudi..
Yüreklerimiz ezik Ya Rabbim! Yüzümüz yerde. Kaldırıp başımızı sonsuzluğa bakmaya yüzümüz yok! Layık olamadık. Pişmanlığın dehlizlerinde boğuluyorken ağlayamadık, derinden sessizce Zayıf irademizle, alaca karanlık yüreklerimizle bir damla gözyaşı getirebilseydik yürekten, ihlas adına. Biliyorum pişmanlıklara delil kabul ederdin..
Yüreğin zayıf noktalarında mahkum oldum nefsimize. Ya Rabbim! Çıkar kelepçelerini o aleyhillanenin Çıkar ne olur, dostlarının hatırına.
Azad et Ya Rabbim! Şüphelerin oyuncağı olmuş aklın nezarethanesinden. Kutlu sevdanın gül kokusundan doya doya içir sinelerimize, diri meyyitler gibi değil, sırat-i müstakim üzerinde günahlardan nurunla yıkanmış olarak yürümeyi nasib eyle.
Şehirler, evler mezar oldu Ya Rabbim! Her evden ceset kokuları yükseliyor semaya. Bedenler değil ruhlar ölü. Bizi nurunla dirilmeyi nasib eyle.
Biz sanemler inşa ettik yüreklerimizde gökdelenler boyu. Biz yeryüzü tanrılarının eteğini öptük. Diz boyu battık çirkefine alemin. Sahte dostları, riyakar aşkları çarparak yüzüne insanlığın, Sana koşmayı nasib eyle.
Tevbe kapılarının ardına değin açıldığı ve meleklerin kanatlarıyla yeryüzüne kapandığı günlerin rahmetinde yüzmekteyken edeb askını gönüllerimize nakşet.
İste can pazarında canımızı satmaktayız, bir iltifatın uğruna.
Gülistanında renksiz, kokusuz bir yaprak olmayı çok görme.
Yüce kapında kıtmir olanlardan eyle.
Elimizden, yüreklerimizden katran rengi günahlar dökülüyor.
Duaları semadan çevrilmeyenler adına, geceleri nurlarıyla sabahlara çevirenler adına, samimiyeti nakış nakış ömür gergefine isleyenler adına, tevbe ediyor, af diliyoruz dualarımızla
Ya Rabbim!.. Ben pişmanım!.. Ben pişmanım!..
Alıntı..