Bir ibadetin, başka zamanlarda yapılmadığı halde, sırf başkasına gösteriş olsun diye Allah rızasından uzak, menfaat için yapılmasına riya denir. İbadetlerini Allah rızası için yapan kişi riyaya girmez. Çünkü dünyevi bir menfaat için yapmamaktadır.
Asrımızda sünnetler unutulmaya başladığı için, bunların açıktan yapılması gizli yapılmasından daha hayırlıdır. Zira bu ibadetler unutulmaya başlamıştır. Bu tür unutulmaya başlayan sünnetleri Müslümanlar arasında yaygınlaştırmak için açıktan yapılmasında bir sakınca yoktur.
Her insan vicdanen yaptığı ibadete riya karıştırıp karıştırmadığını bilir. Yalnız bu konuda fazla vesvese yapmamak gerekir. Çünkü şeytan insanı ibadetten uzaklaştırmak için vesvese vererek yaptığı ibadetin riya olduğunu telkin eder. Şeytanın vesvesesine kapılmamak gerekir. Yeri ve zamanı geldiğinde bir ibadeti yaptığını belirtmek riyaya girmez. Mesela, "Namaz kılıyor musun?" gibi bir suale karşılık kıldığımızı ifade etmek riya değildir.
Riyanın her çeşidi ahlaksızlık olduğu halde, ibadetlerde riyakâr olmak çok daha büyük bir ahlâksızlıktır. Rasûlüllah Efendimiz (asv);
"Muhakkak ki, sizin için en çok korktuğum şey, küçük şirk, yani riyadır."(Tirmizi, Hudut, 24)
buyurmuştur. İbadet, Allah için yapılır. Allah'ın rızası dışında bir amaçla; gösteriş olarak ibadet yapmak, Allah rızasını ortadan kaldırır. Gösteriş için ve bir çıkar düşüncesiyle Kur'ân okumak, namaz kılmak, oruç tutmak, zekât vermek, hacca gitmek, sadaka vermek, ibadetleri boşa çıkarır. Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
"Ey iman edenler! Sadakalarınızı, insanlara gösteriş için malını harcayan, Allah'a ve âhiret gününe inanmayan kimse gibi başa kakmak ve eziyet etmek suretiyle boşa çıkarmayın. Çünkü onun bu gösterişinin hâli, üzerinde az bir toprak bulunan bir kaya parçasının hâline benzer ki, ona şiddetli bir yağmur isabet edince üzerindeki toprağı temizleyip kendisini katı bir taş hâlinde bırakır."(Bakara, 2/264)
Şu halde, Allah'ın emrini ve rızasını düşünerek değil de, dindar görünmek için ibadet etmek, âlim ve bilgili desinler diye ilimle uğraşmak, cömert tanınmak için zekât ve sadaka vermek, riyadan ibaret kötü bir davranışın ötesinde bir anlam ifade etmemektedir. Rasûlüllah (asv) şöyle buyurmuştur:
"Her kim duyulsun diye bir iş işlerse, Allah onun kıymetsizliğini duyurur. Her kim gösteriş olsun diye bir iş yaparsa, Allah da onun gösteriş yapmasını ve değersizliğini ortaya çıkarır." (Müslim, Zühd, 38);
"Şüphesiz riya şirktir." (İbn Mace, Fiten, 16).
Dünyevî menfaat söz konusu olunca ameller boşa çıkar. Yine Rasûlüllah (s.a.s) şöyle buyurur:
"Gösteriş için oruç tutan, namaz kılan, sadaka veren kimse Allah'a şirk koşmuştur." (et-Tergib ve'r-Terhib, I, 32).
Hadis-i Kudsî'de de Cenab-ı Allah şöyle buyurur:
"Ben ortakların ortaklığından en müstağnî olanıyım. Her kim bir iş yapar da, onda, benden başkasını ortak kılarsa onu da, o ortaklığını da terk ederim." (Müslim, Zühd, 46).
Riya çok değişik şekillerde yapılmakla birlikte, bunlarda ortak özellik, dindarlık veya dürüstlük görüntüsü altında, insanlar arasında çıkar sağlamak, şan ve şöhrete ulaşmak arzusudur. Sevmedikleri kişileri seviyormuş gibi görünen, onlara yağ çeken, öven ve böylece menfaat sağlamaya çalışan riyakârlara da bol bol rastlanır.
Allah'a ve insanlara karşı samimi davranarak riyadan uzak durmak mümkün olduğu kadar ibadetleri gizli yapmak, Allah rızasını insanların övgüsü, isteği, yergisi, korkusu ve çıkar düşüncesine tercih etmek, Müslümanın prensiplerindendir.
sorularlaislamiyet
Asrımızda sünnetler unutulmaya başladığı için, bunların açıktan yapılması gizli yapılmasından daha hayırlıdır. Zira bu ibadetler unutulmaya başlamıştır. Bu tür unutulmaya başlayan sünnetleri Müslümanlar arasında yaygınlaştırmak için açıktan yapılmasında bir sakınca yoktur.
Her insan vicdanen yaptığı ibadete riya karıştırıp karıştırmadığını bilir. Yalnız bu konuda fazla vesvese yapmamak gerekir. Çünkü şeytan insanı ibadetten uzaklaştırmak için vesvese vererek yaptığı ibadetin riya olduğunu telkin eder. Şeytanın vesvesesine kapılmamak gerekir. Yeri ve zamanı geldiğinde bir ibadeti yaptığını belirtmek riyaya girmez. Mesela, "Namaz kılıyor musun?" gibi bir suale karşılık kıldığımızı ifade etmek riya değildir.
Riyanın her çeşidi ahlaksızlık olduğu halde, ibadetlerde riyakâr olmak çok daha büyük bir ahlâksızlıktır. Rasûlüllah Efendimiz (asv);
"Muhakkak ki, sizin için en çok korktuğum şey, küçük şirk, yani riyadır."(Tirmizi, Hudut, 24)
buyurmuştur. İbadet, Allah için yapılır. Allah'ın rızası dışında bir amaçla; gösteriş olarak ibadet yapmak, Allah rızasını ortadan kaldırır. Gösteriş için ve bir çıkar düşüncesiyle Kur'ân okumak, namaz kılmak, oruç tutmak, zekât vermek, hacca gitmek, sadaka vermek, ibadetleri boşa çıkarır. Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
"Ey iman edenler! Sadakalarınızı, insanlara gösteriş için malını harcayan, Allah'a ve âhiret gününe inanmayan kimse gibi başa kakmak ve eziyet etmek suretiyle boşa çıkarmayın. Çünkü onun bu gösterişinin hâli, üzerinde az bir toprak bulunan bir kaya parçasının hâline benzer ki, ona şiddetli bir yağmur isabet edince üzerindeki toprağı temizleyip kendisini katı bir taş hâlinde bırakır."(Bakara, 2/264)
Şu halde, Allah'ın emrini ve rızasını düşünerek değil de, dindar görünmek için ibadet etmek, âlim ve bilgili desinler diye ilimle uğraşmak, cömert tanınmak için zekât ve sadaka vermek, riyadan ibaret kötü bir davranışın ötesinde bir anlam ifade etmemektedir. Rasûlüllah (asv) şöyle buyurmuştur:
"Her kim duyulsun diye bir iş işlerse, Allah onun kıymetsizliğini duyurur. Her kim gösteriş olsun diye bir iş yaparsa, Allah da onun gösteriş yapmasını ve değersizliğini ortaya çıkarır." (Müslim, Zühd, 38);
"Şüphesiz riya şirktir." (İbn Mace, Fiten, 16).
Dünyevî menfaat söz konusu olunca ameller boşa çıkar. Yine Rasûlüllah (s.a.s) şöyle buyurur:
"Gösteriş için oruç tutan, namaz kılan, sadaka veren kimse Allah'a şirk koşmuştur." (et-Tergib ve'r-Terhib, I, 32).
Hadis-i Kudsî'de de Cenab-ı Allah şöyle buyurur:
"Ben ortakların ortaklığından en müstağnî olanıyım. Her kim bir iş yapar da, onda, benden başkasını ortak kılarsa onu da, o ortaklığını da terk ederim." (Müslim, Zühd, 46).
Riya çok değişik şekillerde yapılmakla birlikte, bunlarda ortak özellik, dindarlık veya dürüstlük görüntüsü altında, insanlar arasında çıkar sağlamak, şan ve şöhrete ulaşmak arzusudur. Sevmedikleri kişileri seviyormuş gibi görünen, onlara yağ çeken, öven ve böylece menfaat sağlamaya çalışan riyakârlara da bol bol rastlanır.
Allah'a ve insanlara karşı samimi davranarak riyadan uzak durmak mümkün olduğu kadar ibadetleri gizli yapmak, Allah rızasını insanların övgüsü, isteği, yergisi, korkusu ve çıkar düşüncesine tercih etmek, Müslümanın prensiplerindendir.
sorularlaislamiyet