Ah gençlik ah!
Bu kelimeler dökülüyordu arkamdan bir yatsı namazı çıkışı hızlı adımlarımla yürürken. Geçen yılların yükü ve yıpranan DNA'ları ağır aksak yürümesine ancak izin veriyordu ki gençliğinin firakına elemli bir ah çekti arkamdan.. Yaşlı amcanın sesi.. Bir müddet beynimde yankılanmaya devam etti. Eve gidene kadar o ses bana arkadaşlık etti.
Demek gençliğin güzelliğinden gelen yürüyüşümdeki kuvvet büyük bir nimetti ki.. Demek benim yürüyüşümde kendi gençliğini tahattur etti ki.. Öyle söyledi. Zahiren hayıflandı ama manen bana gençliğin kıymetini bil, şükret diye bağırdı arkamdan..
Üstad Bediüzzaman hazretlerinin "gençlik sarhoşuğundan ihtiyarlık sabahıyla ayıldığım dakikada..." ifadesini üzerime alındım, yatsıdan çıkmış ama sarhoş eve giden bir genç olarak gördüm kendimi o an. Bendeki gençliğin de gidecek olmasından karamsarlığa düştüğümü farkettim. Üstad hazretlerinin hastalar risalesinde aradığı gibi bir deva bir teselli aradım kendime..
İnsanoğlunun en müştak olduğu beka arzusu olduğu gerçeğini hatırladım.. Sonra gençlik rehberinde "Eğer o fâni ve geçici gençliğini iffetle hayrata istikamet dairesinde sarf etse, onunla ebedî, bâki bir gençliği kazanacağını bütün semâvî fermanlar müjde veriyorlar." cümlesi o güzel hakikatli ve ahengli ifadesiyle karamsar ruh halimi süpürüp müthiş bir deva oldu..
Aradan geçen 3 sene sonra "Kunfeyekun" a ilk yazım ve 3 sene önceki halime sesleniyorum ben de :
Ah vasati ah!
Nasıl bir şifreyle kayıt oldun buraya. Bulana kadar canım çıktı :)
Bu kelimeler dökülüyordu arkamdan bir yatsı namazı çıkışı hızlı adımlarımla yürürken. Geçen yılların yükü ve yıpranan DNA'ları ağır aksak yürümesine ancak izin veriyordu ki gençliğinin firakına elemli bir ah çekti arkamdan.. Yaşlı amcanın sesi.. Bir müddet beynimde yankılanmaya devam etti. Eve gidene kadar o ses bana arkadaşlık etti.
Demek gençliğin güzelliğinden gelen yürüyüşümdeki kuvvet büyük bir nimetti ki.. Demek benim yürüyüşümde kendi gençliğini tahattur etti ki.. Öyle söyledi. Zahiren hayıflandı ama manen bana gençliğin kıymetini bil, şükret diye bağırdı arkamdan..
Üstad Bediüzzaman hazretlerinin "gençlik sarhoşuğundan ihtiyarlık sabahıyla ayıldığım dakikada..." ifadesini üzerime alındım, yatsıdan çıkmış ama sarhoş eve giden bir genç olarak gördüm kendimi o an. Bendeki gençliğin de gidecek olmasından karamsarlığa düştüğümü farkettim. Üstad hazretlerinin hastalar risalesinde aradığı gibi bir deva bir teselli aradım kendime..
İnsanoğlunun en müştak olduğu beka arzusu olduğu gerçeğini hatırladım.. Sonra gençlik rehberinde "Eğer o fâni ve geçici gençliğini iffetle hayrata istikamet dairesinde sarf etse, onunla ebedî, bâki bir gençliği kazanacağını bütün semâvî fermanlar müjde veriyorlar." cümlesi o güzel hakikatli ve ahengli ifadesiyle karamsar ruh halimi süpürüp müthiş bir deva oldu..
Aradan geçen 3 sene sonra "Kunfeyekun" a ilk yazım ve 3 sene önceki halime sesleniyorum ben de :
Ah vasati ah!
Nasıl bir şifreyle kayıt oldun buraya. Bulana kadar canım çıktı :)