ZULÜM VE HAKSIZLIK İLE ALINANLARIN HÜKMÜ
Ebû Humeyd es-Sâidî (r.a):
“Hz. Peygamber (s.a.v) Ezd kabilesinden Lütbiyye oğlu denilen bir kimseyi ( Süleymanoğullarının )
zekatını toplamaya görevlendirdi.
Zekâtları toplayıp geldiğinde:
“ Şu sizin malınız, şu da benim, bana hediye verildi.” Dedi.
Rasûlullah (s.a.v) minbere çıktı , Allah’a hamdü sena ettikten sonra şöyle buyurdu:
“ Bundan sonra şunu belirtirim ki, Allah’ın benim sorumluluğuma verdiği bir işte sizden birisini
görevli olarak atıyorum.
Sonra bu kimse görevinden geliyor ve:
“ Şu, sizin , ve şu da bana verilen hediyedir.” Diyor.
Eğer bu kimse sözünde doğru ise, babasının veya annesinin evinde oturmuş iken de ona hediye
gelirmiydi? Allah’a yemin olsun ki, sizden biriniz haksız bir şey alırsa, kıyâmet günü o şeyi yüklenmiş
olarak Yüce Allah’ın karşısına çıkar.
Sizden birinizin, böğüren bir deve, veya böğüren bir inek veya meleyen bir koyunu yüklenmiş
olarak Allah’ın karşısına çıktığını asla görmeyeyim.”
Sonra Rasûlullah (s.a.v), koltuklarının altının beyazlığı görünecek kadar ellerini kaldırdı ve üç defa:
“ Allah’ım tebliğ ettim mi?” buyurdu.
( Müttefekun aleyh)
***************************************
Ebû Ümâme (r.a)’dan. Rasûlullah (s.a.v):
“ Kim (yalan) yeminle, Müslüman bir kimsenin hakkını koparıp alırsa,
Allah ona cehennemi kesinleştirir, cenneti haram kılar." Buyurmuş, bir kimse:
“ Ey Allah’ın Rasûlü , az bir şey olsa da mı?”
Demiş. O da:
“ Bir misvak çubuğu olsa da” buyurmuştur.
(Müslim)
**************************
Ebû Mûsâ (r.a)’dan. Şöyle demiştir: “ Rasûlullah (s.a.v):
“ Şüphesiz Allah, zalime/haksızlık yapana süre verir, sonunda onu yakaladımı kaçmasına fırsat
vermez.” Buyurdu, sonra
<<…..Rabb’in haksızlık eden/zalim olan memleketleri yakaladığı zaman, işte böyle yapar. Şüphesiz onun
yakalaması çok acı ve çok şiddetlidir.>>
( Hûd: 102 ) âyetini okudu.
(Müttefekun aleyh)
Kaynak: Riyâzü’s-Sâlihîn S:143 - 144
Ebû Humeyd es-Sâidî (r.a):
“Hz. Peygamber (s.a.v) Ezd kabilesinden Lütbiyye oğlu denilen bir kimseyi ( Süleymanoğullarının )
zekatını toplamaya görevlendirdi.
Zekâtları toplayıp geldiğinde:
“ Şu sizin malınız, şu da benim, bana hediye verildi.” Dedi.
Rasûlullah (s.a.v) minbere çıktı , Allah’a hamdü sena ettikten sonra şöyle buyurdu:
“ Bundan sonra şunu belirtirim ki, Allah’ın benim sorumluluğuma verdiği bir işte sizden birisini
görevli olarak atıyorum.
Sonra bu kimse görevinden geliyor ve:
“ Şu, sizin , ve şu da bana verilen hediyedir.” Diyor.
Eğer bu kimse sözünde doğru ise, babasının veya annesinin evinde oturmuş iken de ona hediye
gelirmiydi? Allah’a yemin olsun ki, sizden biriniz haksız bir şey alırsa, kıyâmet günü o şeyi yüklenmiş
olarak Yüce Allah’ın karşısına çıkar.
Sizden birinizin, böğüren bir deve, veya böğüren bir inek veya meleyen bir koyunu yüklenmiş
olarak Allah’ın karşısına çıktığını asla görmeyeyim.”
Sonra Rasûlullah (s.a.v), koltuklarının altının beyazlığı görünecek kadar ellerini kaldırdı ve üç defa:
“ Allah’ım tebliğ ettim mi?” buyurdu.
( Müttefekun aleyh)
***************************************
Ebû Ümâme (r.a)’dan. Rasûlullah (s.a.v):
“ Kim (yalan) yeminle, Müslüman bir kimsenin hakkını koparıp alırsa,
Allah ona cehennemi kesinleştirir, cenneti haram kılar." Buyurmuş, bir kimse:
“ Ey Allah’ın Rasûlü , az bir şey olsa da mı?”
Demiş. O da:
“ Bir misvak çubuğu olsa da” buyurmuştur.
(Müslim)
**************************
Ebû Mûsâ (r.a)’dan. Şöyle demiştir: “ Rasûlullah (s.a.v):
“ Şüphesiz Allah, zalime/haksızlık yapana süre verir, sonunda onu yakaladımı kaçmasına fırsat
vermez.” Buyurdu, sonra
<<…..Rabb’in haksızlık eden/zalim olan memleketleri yakaladığı zaman, işte böyle yapar. Şüphesiz onun
yakalaması çok acı ve çok şiddetlidir.>>
( Hûd: 102 ) âyetini okudu.
(Müttefekun aleyh)
Kaynak: Riyâzü’s-Sâlihîn S:143 - 144