İNSANLARIN ÜÇ GAYESİ
Kitabımız Kur’an-ı Ker’im’in açıkladığına göre, insanların başlıca üç gayeleri vardır:
1. Gayesi sadece yeme-içme ve eğlenme olanlar… “O kimseler ki, kâfir olmuşlardır. Dünyada menfaatlanırlar. Hayvanlar gibi yer ve içerler. Ama gidecekleri yurtları ise cehennemdir.” (7)
Demek ki; kâfirlerin dünyaya geliş gayesi, sadece yemek-içmek ve eğlenmekten ibarettir.
2. Yeme-içme ve eğlencenin en iyisini elde etmek için koşanlar… “İnsanlara kadınlar, oğullar, yüklerle altın ve gümüş yığınları, salma atlar, davarlar, ekinler kabilinden aşırı sevgiyle bağlanılan şeyler çok süslü gösterilmiştir. Halbuki bunlar dünya hayatının geçici faydalarını sağlayan şeylerdir. Oysa varılacak yerin (ebedî hayatın) bütün güzellikleri Allah katındadır." (8)
Bu gruptakilerin gayesi de, yukarda saydığımız şeylerin peşinden koşmak ve bunların en iyilerini elde etmeye çalışmak, gece-gündüz bunun için çalışıp çabalamak, çırpınmaktır.
3. Bu kısmın gayesi, güzel ifadelerde bulunmak; nsanları o konuşma ve nutuklarla aldatmak; onlara hem dünyaları hem ahiretleri için her türlü kötülüğü ve ihaneti yapmaktır. Kur’an-ı Kerim bunları da bize şöyle haber veriyor: “İnsanlardan bazıları da var ki, dünya hayatı hakkındaki sözü, senin hoşuna gider. Ve kalbinde olana da Allah’ı şahit tutar. Halbuki o pek katı bir husumet sahibidir. Ve sen yanından ayrılınca, hemen yeryüzünde fesat çıkarmaya, ekinleri, ziraatları, zürriyetleri, helak etmeye, yok etmeye koşar (çalışır). Allahu Teala ise, fesadı sevmez (dolayısıyla) müfsitleri de sevmez." (9)
Velhasıl, yeryüzünde bir takım insanların gayesi de, güzel-güzel ifadelerde bulunmak... İnsanları o ifade ve nutuklarla aldatmak; ardından da onlara, hem dünyası için hem ahireti için her türlü kötülüğü ve ihaneti yapmaktır. Nitekim Peygamberimiz (s.a.v.) bir hadis-i şerifinde bu gibiler hakkında buyuruyor ki:
“İçinizden öyle bir topluluk çıkacak ki, onların namazlarına bakınca, siz kendi namazlarınızı beğenmeyeceksiniz. Oruçlarına bakınca, siz kendi oruçlarınızı beğenmeyeceksiniz. Amellerine ibadetlerine bakınca, siz kendi amel ve ibadetlerinizi beğenmeyeceksiniz. Ve onlar Kur’an-ı Kerim de okuyacaklar. Ama okudukları Kur’an (Kur’an’ın ahkâmı ve ahlâkı) onların boğazlarından aşağı (yani kalplerine) inmeyecektir. Okun yaydan fırlayıp gittiği gibi (dünyevi bir menfaat görünce) dinden fırlayıp gideceklerdir.” (10)
Hz. Ali’nin rivayet ettiği diğer bir hadiste ise yine Peygamberimiz (s.a.v.), bu gibiler hakkında ümmetini ikaz ederek buyurmuştur ki: “Kişinin namazı ve orucu, sizi aldatmasın (sizi zarara sokmasın). Siz onun alış-verişindeki (dürüstlüğüne) bakınız.”
Nasıl ibadet edeceğimizi de Hz. Allah Kur’an-ı Kerim’inde bize şöyle bildirmektedir: “Ey iman edenler! rükû edin, secdeye varın, Rabbinize kulluk edin, iyilik yapın ki felaha erebilesiniz / kurtulabilesiniz." (6)Hac suresi, 77.derim
ezberledıgınız sure sayısı kaç desem
Kitabımız Kur’an-ı Ker’im’in açıkladığına göre, insanların başlıca üç gayeleri vardır:
1. Gayesi sadece yeme-içme ve eğlenme olanlar… “O kimseler ki, kâfir olmuşlardır. Dünyada menfaatlanırlar. Hayvanlar gibi yer ve içerler. Ama gidecekleri yurtları ise cehennemdir.” (7)
Demek ki; kâfirlerin dünyaya geliş gayesi, sadece yemek-içmek ve eğlenmekten ibarettir.
2. Yeme-içme ve eğlencenin en iyisini elde etmek için koşanlar… “İnsanlara kadınlar, oğullar, yüklerle altın ve gümüş yığınları, salma atlar, davarlar, ekinler kabilinden aşırı sevgiyle bağlanılan şeyler çok süslü gösterilmiştir. Halbuki bunlar dünya hayatının geçici faydalarını sağlayan şeylerdir. Oysa varılacak yerin (ebedî hayatın) bütün güzellikleri Allah katındadır." (8)
Bu gruptakilerin gayesi de, yukarda saydığımız şeylerin peşinden koşmak ve bunların en iyilerini elde etmeye çalışmak, gece-gündüz bunun için çalışıp çabalamak, çırpınmaktır.
3. Bu kısmın gayesi, güzel ifadelerde bulunmak; nsanları o konuşma ve nutuklarla aldatmak; onlara hem dünyaları hem ahiretleri için her türlü kötülüğü ve ihaneti yapmaktır. Kur’an-ı Kerim bunları da bize şöyle haber veriyor: “İnsanlardan bazıları da var ki, dünya hayatı hakkındaki sözü, senin hoşuna gider. Ve kalbinde olana da Allah’ı şahit tutar. Halbuki o pek katı bir husumet sahibidir. Ve sen yanından ayrılınca, hemen yeryüzünde fesat çıkarmaya, ekinleri, ziraatları, zürriyetleri, helak etmeye, yok etmeye koşar (çalışır). Allahu Teala ise, fesadı sevmez (dolayısıyla) müfsitleri de sevmez." (9)
Velhasıl, yeryüzünde bir takım insanların gayesi de, güzel-güzel ifadelerde bulunmak... İnsanları o ifade ve nutuklarla aldatmak; ardından da onlara, hem dünyası için hem ahireti için her türlü kötülüğü ve ihaneti yapmaktır. Nitekim Peygamberimiz (s.a.v.) bir hadis-i şerifinde bu gibiler hakkında buyuruyor ki:
“İçinizden öyle bir topluluk çıkacak ki, onların namazlarına bakınca, siz kendi namazlarınızı beğenmeyeceksiniz. Oruçlarına bakınca, siz kendi oruçlarınızı beğenmeyeceksiniz. Amellerine ibadetlerine bakınca, siz kendi amel ve ibadetlerinizi beğenmeyeceksiniz. Ve onlar Kur’an-ı Kerim de okuyacaklar. Ama okudukları Kur’an (Kur’an’ın ahkâmı ve ahlâkı) onların boğazlarından aşağı (yani kalplerine) inmeyecektir. Okun yaydan fırlayıp gittiği gibi (dünyevi bir menfaat görünce) dinden fırlayıp gideceklerdir.” (10)
Hz. Ali’nin rivayet ettiği diğer bir hadiste ise yine Peygamberimiz (s.a.v.), bu gibiler hakkında ümmetini ikaz ederek buyurmuştur ki: “Kişinin namazı ve orucu, sizi aldatmasın (sizi zarara sokmasın). Siz onun alış-verişindeki (dürüstlüğüne) bakınız.”
Nasıl ibadet edeceğimizi de Hz. Allah Kur’an-ı Kerim’inde bize şöyle bildirmektedir: “Ey iman edenler! rükû edin, secdeye varın, Rabbinize kulluk edin, iyilik yapın ki felaha erebilesiniz / kurtulabilesiniz." (6)Hac suresi, 77.derim
ezberledıgınız sure sayısı kaç desem