. . . : Kur'an'dan Bir Mesaj : . . . |
"Müminin mümini öldürmesi olacak iş değildir, ancak yanlışlıkla olursa başka. Kim yanlışlıkla bir mümini öldürürse, mümin bir esir (köle) âzad etmesi ve öldürülenin ailesine teslim edilecek bir diyet vermesi gerekir; ancak onlar diyetten vazgeçip bağışlarsa o başka. Eğer yanlışlıkla öldürülen, kendisi mümin olmakla birlikte, size düşman bir topluluktan ise, öldürenin mümin bir köle âzad etmesi gerekir. Eğer öldürülen, aranızda anlaşma bulunan bir topluluktan olursa, vârislerine teslim edilecek bir diyet ile mümin bir köle âzad etmesi gerekir. Bunları yapmaya gücü yetmeyenin, Allah tarafından tövbesinin kabulü için ardarda iki ay oruç tutması gerekir. Allah alîm ve hakîmdir (her şeyi hakkıyla bilir, tam hüküm ve hikmet sahibidir)." [Nisa Suresi 4,92] Keffaret olarak bir köleyi hürriyetine kavuşturmak Allah'ın hakkı, diyet ödemek de kul hakkını karşılamak içindir. Yanlışlıkla bir hayata son veren kimse, bir köleyi toplum içinde âdeta hayata kavuşturma ile o hatasını telâfi etmiş olmaktadır. Ölenin vârislerine verilecek diyet Hz. Peygamber (a.s.) tarafından yüz deve veya onun değeri olarak tesbit edilmiştir. Bu da çok ağır bir tazminat olup, aileye verdiği zararı telafi etme maksadına yöneliktir. Vârisler isterlerse miktarı hafifletebilirler. Köle âzad etme, diyet veya iki ay oruç ceza değil, suçun affedilmesi için birer keffarettir. Onun için katilin ayrıca vicdan azabı, pişmanlık duyup tövbe etmesi lâzımdır. Ceza olması halinde bunlar sözkonusu değildir. |
Köroğlu hüseyin bizim tossun pkeas körler göremez
dere geçerken at değiştirilmez......
Kör olsaydım keşke........allahım günah işlersen canımı al öldür beni ne olur da belalarıda def et eyle başımdan amin ecmain inş........
Cenâb-ı Hak buyuruyor: “Her nefis ölümü tadacaktır. Sizi bir imtihan olarak hayır ile de şer ile de deniyoruz. Ancak bize döndürüleceksiniz.” (Enbiya, 35) |
Rasûlullah (sav) buyurdular: “Akıllı kişi; nefsini hesaba çekip ona hakim olan, ölümden sonrasını nazar-ı dikkate alarak ahiret için amel edendir. Âciz, zavallı insan ise; (akıllı kişinin aksine) nefsini beşeri arzu ve zevklerinin esiri edip, bunun yanı sıra Allah’tan kuru kuru dilek ve temennide bulunan, bunların gerçekleşmesini bekleyendir.” (Tirmizî, Kıyâmet 25. İbni Mace, Zühd 31) |
Hz. Ömer demiş ki: “Hesaba çekilmeden önce kendinizi hesaba çekin. Büyük duruşma için hazırlık yapın. Âhiretteki hesap, ancak dünyada nefsini hesaba çekmiş olanlar için hafif ve kolay olacaktır.” Meymûn İbni Mihrân’da şöyle der: “Kul, yediği ve giydiğini nereden karşılıyor?” diye ortağını gözetleyip durduğu gibi, kendi öz nefsini denetlemedikçe asla takvâ sahibi olamaz.” (Riyâzü’s Sâlihîn 1. Cilt, 315-316, Erkam Yay.) |
Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri) el-Aliyy: Pek yüce olan, beşerî tasavvurun tahayyül edeceği her şeyin ötesinde ve üstünde olan, kendinden daha üstün hiçbir şey olmayan, izzet ve şeref bakımından hükümranlığı ile en yüce olan demektir. |
Kısa Günün Kârı Akıllı-akılsız tesbiti ve tarifi, dünya ve ahreti algılama ve değerlendirme, dünyada iken ahrete hazırlanma durumuna göre yapılır. İddialara ve temennilere göre değil. |
Lügatçe beşeri: İnsanoğluyla ilgili. |