Mustafa CİLASUN'un Kendi Kaleminden Şiirler...

Mustafa Cilasun

KF Ailesinden
Özel Üye
Kayserilinin temel meziyetleri ve hususiyetleri…

Orjinal boyutu icin tiklayin 1024x768px and 134KB.











Öncelikle hakkı teslim etmek lazım
Yazın çok sıcak, kışın çok soğuk olan bir iklimi vardır
Hiçbir tabii zenginliği ve gelir durumu olmadığından çaresizdir
Muhakkak ki ticaretle uğraşmak ve rızkını temin etmek için şartlıdır


Gelenekselliğe bağlı bir hasleti vardır
Bağ sohbetleri, tasavvuf dersleri, edep telkinleri kardır
Ticarete gösterdiği hassasiyeti, muhafazakârlık adına koruyandır
Gece hayatından pek hazlanmayan, yatsı namazından sonra eve
kapanandır

Bir Kayseriliyim diyen bir insanda
Temel olarak şu unsurlar bulunmalıdır
Ticaretle iştigal ettiği dükkân, en önemli hassasiyetidir
Ev, bağ, mezar ve binek sahibi olmaları elzemdir, yoksa acınandır


Bağ göçmeler öte için bir hazırlıktır
Çocukların toprakla haşır neşir olmaları arzulanandır
Bahis oyunları, stadyuma gitme merakı, futbola adanması kıttır
Tasarruf yapmayı, iktisat içinde yaşamayı ve yarının hazırlığı asıldır


Hayır ve hasenatı yerinde kullanması
Fevkalade araştırarak hata yapmaktan sakınması
Kimi zenginlerin asilzade gibi davranması, kimisi derviş olması
Dini mübin için fedakârlığa her zaman aday bulunması ve sakınmaması


Ve fakat sanayi tesisleri artıkça
Fevkalade göç almıştır ve hasletler farklılaşştır
İç Anadolu’nun ticarette parlayan yıldızı olunca örf yıpranmıştır
Geleneksel din anlayışı ve sohbet ortamlarında ki cemaat farkı açığa çıkmıştır

Evine ve hanesine bağlı bir yapıdadır
Refikası en liyakatli ve saygın bir konumdadır
Mutfak kültürü fevkalade zengin ve leziz olmak durumundadır
Mantı, yağlama, içli köfte, hamur işinin nevileri olağan sayılmaktadır


Kıyafete çok para harcamayı sevmez
Arabanın esaslısından hoşlanır ve fakat tasarruflu olanı alır
İstişare etmeyi çok sever, il nezdinde yapılan etkinliklere icabet eder
Devlete her zaman bağlı ve duasını eksik etmeyen bir anlayışa sahiptir


Evlatlar muhakkak ki okumalıdır
Yalnız, ticarette asla-a geri kalmamalıdır
Çıraklık, kalfalık ve ustalık mevkilerini özümlemek durumundadır
Muhakkak ticarete aşina, eğer mizacı müsait değilse memuriyete başlatılır


Mustafa CİLASUN
 

Mustafa Cilasun

KF Ailesinden
Özel Üye
Güneydoğu Anadolu insanları hüznün kaleleridir…

Orjinal boyutu icin tiklayin 693x480px and 62KB.









Ne vakit yüzlerine baksam
Derin bir hicranın izlerine şahit olmuşumdur
Suskun bakışları, boyun büker tavırları, edep içinde ki edaları
Kimi zaman içimi sızlatmıştır, mecburiyet prangası melalde okunmuştur


Bu insanları çaresizliğe gark etmek
Politik takiyelerle sadakatini test etmek
Onun masumluğundan nükseden kalbi letafeti görmemek
En azından aymazlık ve pişkinlik olarak değerlendirilmesi gerken gerçek


Ne çocuğun halini hakkıyla sormak
Ne annenin fedakârlık yarışını hissederek anlamak
Babanın geçinmek için çaresizliğin girdaplarında ezildiğini fark etmek
Terki diyar yapmak zorunda bırakılmak, hasret ve gözyaşlarını görememek

Yanık sesten nükseden nidayı dinlemek
Ruhun ve kalbin suskun çığlığında bir an titremek
Dini mübine karşı sadakatlerini ve itminan olmuş hallerini şehretmek
Medreselerde talim etmeyi en ziyade haslet bilmek, sözün gücünde serinlemek


Örf ve âdetin esaretine bırakılan canlar
Can ve mal güvenliğini yerine getiremeyen makamlar
Vesayet altında yıllarca eziyet ve hakarete duçar edilen insanlar
Artık canına tak dedirten, her ne kadar sabrı bilse de alenen kast eden zanlar


Mahremiyetini dikkate almayan aymazlar
Birlik ve beraberliği çok geç fark eden belam tipli adamlar
İman ve akide birliğini zedelemek için hurafe ve şeyh gammazlığı yapanlar
Milletin mahşeri vicdanında, görsel araçlarda, yazılı medyada alay edilen faziletli cefalar


Mustafa CİLASUN
 

Mustafa Cilasun

KF Ailesinden
Özel Üye
Görsel ve yazılı basının düşüğü vahim hali...










Ne zaman elime alsam
Bilgi edinmek için okumaya başlasam
Haber adına yer verilen hadiseler için doğruluk arasam
Bir gün kuşku duymadan, güvenerek, maksadını bilerek haber okusam


Her ne hikmetse bu zevat
Haddinden fazla ukala ve akıl danelik başa bela
Yüksekten bakmayı ve yüksek sesle konuşmayı hak sayarlar
Ellerine geçirdikleri imkânlarla birden kuvvet dengesi yarışına girerler


Rant elde etmek için durmazlar
Her türlü elde etmeyi meşru sanırlar, savunma yaparlar
Adeta kapitaliste taş çıkartacak nispette varlığın aracı olurlar
Hak ve hukuku önce kendi menfaatleri zaviyesinden olmak üzere tanırlar


Fakir, fukara adına tellallık yaparlar
Güya erdemli bir davranış olarak öne çıkmak için pusarlar
Her şirketten reklam alabilmek için piyasayı hazır hale getirirler
Örf ve âdeti hiç bilmezler, hayâyı geçerler, edepten de o kadar nasipsizler


Nasılsa dördüncü kuvvet görürler
Öyleye, yasama, yürütme, yargı ve en tabi basın
Her nasılsa bu erklerin hepsine tahakküm etmeyi gaye bilirler
Kim yanlarındaysa adeta birden ordu kesilirler, demokrasiyi silerler


Milletin hâkimiyetini asla istemezler
Küresel medya ve yandaşlarıyla birlik içindeler
Seçilmiş lik adına hükümet edenleri halkın gözünden düşürürler
Her türlü desise ve şer odaklarıyla hükmetmeyi veya gücü ele geçirmeyi isterler


Her türlü çifte standardı görürsünüz
Boyalı basın, kadın hakları der, kadını meta olarak sürer
Çevre adına alaladıkları gizli maksadı süsler ve böylece şiddeti öne sürer
Hükümet edemiyor diye, tahrir meydanları nakaratını yeniden ve edepsizce dener


Mustafa CİLASUN
 

Mustafa Cilasun

KF Ailesinden
Özel Üye
İnsan hakları adına saltanat süren gafiller…












Azınlıklar aklıma geldikçe
Hak ve hukuku gasp edilenler dilekçe verdikçe
İnsan olarak aranmak, çareye başvurmak, davacı olmak dilenince
Darbe anayasaları dört duvar arasına hapsedip, iflahını kesip, mecbur edince


İnsanlık adına vahşet simsarı
Gasp ve talan erbabı, şiddet ve terör sevdalıları
İnsanlıktan nasipsiz nükseden çığlıkları, adalet adına süregelen nutukları
Yıllarca ruhumu daralttı, içimde var olan ferahlığı bin bir bahane ile kenara attı


Öncelikle beyin göçünü sağladı
Radyo ve televizyon marifetiyle masumları tavladı
Kültür erozyonunu bir tufan gibi hanelerde yaşattı, aileler yabancılaş
Bin parçaya bölünmüş zümreler, etnik devşirmeler, meta ya köle olanlar sıralandı


Ne kadar kanun varsa kanıksandı
Ecnebilerin yasaları, soysal hakları umut sayıldı
Milleti ezen ve zulmeden satılmış nefesler, hırsları uğruna atıldı
Hiçbir hak ve hukuk tanımadan demokrasiyi askıya aldı ve halk şartlandırıldı


Önce terör tertip edilerek sergilendi
Milleti efradı adeta kobay olarak seçildi, inanan çaresizdi
Bizzat dinimübine hakaret edildi, müminler bin bir bahaneyle kelepçelendi
Alıp götürdükleri yer, kimse tarafından belli değildi, işkencenin alası onda denendi


Vatanı ve Milleti bu hale getiren kimdi
Gönüllere korku zerk ederek, en çok sevdiği asker esirdi
Emir komuta Emperyalist güdümlüydü, şayet karşı çıkarsan ölüm senindi
Ruhsuz ve kalpsiz olan simsarla, görev zayiatı diye yalanla aileyi teselli ederlerdi


Batının gerçek yüzünü bilmeyen ne yapsın
Rahmetli şairimiz Mehmet Akif’in safahatını okumaktan kaçınmasın
Sezai Karakoçları, Muhammet İkballeri, Cemil Meriçleri, Kemal Karpat’ları okusun
Adaleti, hak ve hukuku, insanı değeri hakkıyla kim veriyor, hangi yasa vaaz ediyor baksın


Mustafa CİLASUN
 

Mustafa Cilasun

KF Ailesinden
Özel Üye
Yaratılanı sev, yaratana güven, çekinme…

Orjinal boyutu icin tiklayin 1600x1200px and 681KB.









Kalbinin gücü vardır
O mekân müstesna bir nazar gâhtır
Ruhundan beslenen feyzi imtihandır, niyet adına farktır
Hangi düşlerin seyrinde tefekkür etsen, bilgiden uzak kalsan sancıdır



İnsani değerler asildir
Adap ve edep insana yakışan nezakettir
Kul, hassasiyetiyle ecre malik olacak namzedi saiktir
Rahmet sevgi üzerine bereketlidir, ihsanla faziletlidir, akıl ne içindir



Dikeni görünce çekip gitme
Sinesinde beslediği nüvelerin vaktini merak et çekinme
Neden gülü, laleyi, sümbülü, orkideyi, karanfili görünce yüzün güler
Sevgi yakarışları yağmur gibidir, bereketi kalpte hissedilir, ruhla murada erilir, direnme


İnsan bilgiyle güçlü ve dirayetlidir
Kalp imana tabi olunca en zarif bir kitabiyedir
Varlık ne ki, hiçlik en ziyade murakabe, sevda insanlaştırır
Kulluk üzere hassasiyet O’na yakınlıktır, aşk senin için en latif azıktır



Hayvanat ve nebatat yaratılmıştır
Onlarda en tabi yaşamak için hilkatlerine tabi sadıklardır
İnsandan kaçarlar, aç bırakılınca saldırırlar, hayatiyetini temin için ne yapacaklar
Şefkate açtırlar, hissedince en sadık hale gelirler, haline muti olup sabırla beklerler


İnsandan kork, nefsi adına koşandan
Nefsi için cana kıyan, keyfi için can yakan varlıktan uzak dur
En vahşi canavar, nefsine adanmış ve kulluktan nasip almamış, kalpsiz varlıktan
Sevginin bir bedeli vardır, feda olmaya ram eyleyen serencamdır, vicdan sezgisi irfandır


Mustafa CİLASUN
 

Mustafa Cilasun

KF Ailesinden
Özel Üye
Bir çile yolculuğuna adanmalı, hiç arkaya bakmamalı…

Orjinal boyutu icin tiklayin 900x889px and 43KB.
1220213411cWDyasI.jpg










İnsan davasıyla mücehhez bulunmalı
Hangi şartta olursa olsun, zafiyete kapı aralamamalı
Sosyal şartlar bahane edilerek tavizler verilmemeli, statü için elenmemeli
Nasıl bir sıfatın müntesibi olduğunu bilmeli, en yakınıyla muhabbet etmeye nail olmalı

İnsan imtihana tabi olmuş canandır
Hesapsız heyecan dileyenler için, gönül kapısı kapalıdır
Nefsi arzular nihayetsiz tufandır, aklın ve bilginin arifçe nazarı asıldır
Yoksa bedbaht olmak haktır, tercihler bizzat kararındır, cehalet kalbi karalıktır


Her zaman aşktan söz ediyorsun
Ve fakat hakikatine müdrik olmaktan hala ürküyorsun
Niçin acabalar furyasında vakit geçiriyorsun, dervişi görünce ah ediyorsun
Neden hak için gönlünü hasretmiyor, sevdasıyla istikamet bulmuyor, ne bekliyorsun


Bir geçmişini hatırla, hiç hayıflanma
Ne kadar varlığın ve hükümranlığın varsa, sakın aldanma
Ne Karun, ne Nemrut zalim olmaktan başka, tağutluk yapınca, ne oldu unutma
Her ölüm bir kıyamettir, vakti saati gizlidir, haşyet kul için dikkat kesilen edeptir


Sen kalbini koruyup, kulluk yapmayınca
Ne kadar maraz var, sinende yok sanma, şeytan yakınlaşınca
Nefsini avenesine alınca, bin bir heyecan yaşamak için çanlar çalmaya başlar
Her günahta ve kasten işlenilen haramda, seni senden alan bir heves vardır, aldanma


İman üzere bulunmak ve yaşamak istiyorsan
Fikrin ve zikrin, düşlerin ve amelin, kalbinden nükseden ümidin
Hakikate duçar olması, ruhunun bizar bulunmaması, ancak hassasiyetinledir
Hiçbir takva ve zikir sayısal değildir, tüm vücut ve melal O’na hasredilerek anılmalıdır


Hangi sohbet meclisine gitsen kıssalar okunur
O an itibariyle konunun etkisinde kalan can, cezbe kapılır
Kimi vakit gazel ve ilahiler söylenir, ne söylenmişse harfiyen uyulur
Ve fakat yılladır hakikat karşısında suskun bırakılan vicdan ve akıl nasıl anlaşılır



Mustafa CİLASUN
 

Mustafa Cilasun

KF Ailesinden
Özel Üye
Akşamın olduğu yerde, hüzün bir başkadır sinemde…

Orjinal boyutu icin tiklayin 1024x768px and 109KB.










Her geçen vakit
İçme işleyen ibret yakarışların çığlığıydı sanki
Bilmediğim, şerhine malik olmadığım deruni bir nidanın sedası vardı
Ne kadar yakındı, nefsi telakkilerime ne kadar uzaktı, ruhun enginliğine nazardı


Gün batarken
Melal suskun bir vaziyette dalarken
Ten ürperir, hissiyat bereketlenir, gözyaşları yavaşça inerken
Aşkın kalbe inşirah vadeden serinliği, sevdanın izanımda firkatleştiği aşikârken


Hala neyin hesabını yapıyorum
En çok düşündüğüm ve zikrettiğime köle olmayı
Varlık adına hırsa kapılmayı, hiçliği miskinlik saymayı, ukalalık yapmayı
Kimseye bırakmıyorum, her mevzunun içine dalıyorum, utanmayı beceremiyorum


Yürek, kalp aynı değil mi?
Hangisi beyne kan pompalar, hangisi irfan yolunu açar
Vicdan niçin iradeye bakar, pasif hale getirildiğinde niçin içim yanar
Ruhun kitabından kim anlar, nasıl bir vuslatın sevdasıyla, bir gün aşk kapımı çalar


Ceylanın ah u zarı var
Zavallı ne kadar da melül melül bakar
Kırılmış ayağın, vaktini bekleyen kaygının, sancısı kim anlar
Nasıl bir insicamın pençelerinde olacaktır av, her belanın bir esrarı hikmettir yar


Bazen gönlüme küserim
Karşımda ki muhatabın üzülmemesi için dilimi büzerim
En nihayetinde feragat etmeyi, fedakârlıkta direnmeyi hakikat bilirim
Zafiyetlerin ne kadar zillet olduğuna kanaat getirenim, azimeti her zaman severim


Din gönül eğlendirmek için değildir
Bahanelere kurban edilen akait ve ziyan olan ameller kimindir
Efendimizin muhabbet ve emanetleri ne kadar kalbinin müstesna yerindedir
Rahmet ve mağfiret her can içindir, müddeti nefes olan insan mizana bedelli kalptir



Mustafa CİLASUN
 

Mustafa Cilasun

KF Ailesinden
Özel Üye
O gözlerin kimseye umut vermesin, yüreğine işlemesin…

Orjinal boyutu icin tiklayin 694x441px and 359KB.
0_77864_54cd111_XL.jpg











Masumiyetin naifliği hilkattir
İradi olmak, hevese kapılmak, heyecan yaşamak seçenektir
Akıl ve bilgi, dimağ ve şuur muvazeneyi gerektirir, rastgelelik sefilliktir
Kuruyup düşen yaprağa bakma, onun resmeden melalde hüzün yaşama, izan senindir


Hangi güzelliğin cazibesine kapılmışsan
Sabah, akşam onun düşleriyle aynanın karşısında uğraşırsan
Beğenilmek hastalığına kapılıp, ruhunu ve kalbini hiçe sayıp, çaka satarsan
O hevesin aynaları kırılır, zannın içine alan girdabı soldurur, nefes daralır, için burkulur


Sen ki en müstesna bir varlıksın
Esrarını içinde barındıran hikmetin kuvvetinde nazsın
Niçin bu kadar kırılgansın, bin hüzün içinde içine kapanıp, ağlarsın
Seni birilerinin beğenmesi değil, cezbeden hale gelmek için niye anlamsız gayrete kapılırsın


Herkesin dilinde olmak, çok mu önemli
Neden başarıya karşı bir doyumsuzluğun var fakat kalbin bizar
Ruhundan nükseden derin sızılar, vicdanına eza veren sahta ağıtları kim duyar
En ufak bir meselede kaprise kapılıyorsun, içinde ki boşluğu ne kadar haykırıyorsun, an kan ağlar


Ne sahte gülücüklerin, ne asılsız vaatlerin
Ruhun ve kalbinden zuhur etmeyen yansımaların
Hakikate bigâne bırakan çılgınlıkların, yalnızlığa iten bağnazlıkların
Kurbanı olma, bilgiye ulaş, arifin nasihatlerinden nasibini al, kuşkuların gider, hayıflanma


Ömür kitabının açılmış çok zarif sayfaları var
Ruhundan nükseden hicran damlaları ve kalbinde korunan izleri
Hakikat yoluna izhar eyle, keşkelerle yol alma, yaşadığın şartları dikkatten kaçırma
İçinde bulunduğun an ve seni şartlarıyla kuşatan zaman bahtının ikramlarıdır, kahırda bulunma


Mustafa CİLASUN
 

Mustafa Cilasun

KF Ailesinden
Özel Üye
Hicran oldu hayat bana, hüzün sayfalarımla…

Orjinal boyutu icin tiklayin 700x525px and 58KB.
541732_624989847535974_401380784_n.jpg











Bilme ki ne söylemeliyim
Bir ömür derlediğim güftelerimle bir hal içindeyim
Sanki şairin yüreğinde, sazendenin hicran perdelerinde nefeslenmekteyim
Neyleyim, işte hakikatimde böyleyim, düşünceler kervanında yol alan derbederim


Ne hakkıyla kul oldum
Ne de sakinin gözlerine dalıp, derdi gamını sordum
Yolda kalmışların, mecali kesilenlerin, çaresizlik içinde gözyaşı dökenlerin
Melallerinden nükseden figanı duydum, var olan gücümle, solgun ümitle çareye koyuldum


Yusuf’un, o masum ve hicran’i sesi
Teslim olduğu ağabeylerinin bin bir bahane içinde ki halleri
Muhterem pederinin çaresizliği, sabrın ve kanatın azizliği, dile gelen hikmetleri
El açan, umutla bakan, gözlerinden kan kusan, yüreği parçalanan, ruhundan bihaber olanların akıbetleri


Her geçen mevsim yüreğime seslenir
Hangi çiçeğe baksam, gülü koklamak için yaklaşsam
Sessizliğin zarifliğinde ki dikenin teslimiyetinde ki sevdayı hatırlasam
Aşkın, ulvi çehresini bulsam, hali edebe koyan naifliğin kitabını okusam ve O’na kansam


Ne yetimim, ne de garip bir nefesim
En yakınları olduğu halde kimsesizliğin hicran bahçesindeyim
Ne yazsam, ruhumun sahibine yakarsam, kalbimin yaralarını biran unutsam
Gönlüme inşirah zerk edecek arifleri bulsam, efendimizin siyerini okurken, sürur ile kaybolsam


Ne nutuk atan aklı evvele
Ve ne de hilkatinin gereği havlayan köpeğe
Bilmem ki ne söyleyeyim aç ve susuz düşkünlere, imdat bekleyenlere
Sözüm vardır, kutbu cihan denilen nefeslere, yurt yarışına giren kapı kapı gezenlere
Güç ve kuvvet peşinde koşan alalanmış niyetlere, tefrika zerk eden cemaat birliklerine


Mustafa CİLASUN
 

Mustafa Cilasun

KF Ailesinden
Özel Üye
Niye kalbim sızlar, gözlerden yaş çıkar, içim kan ağlar!

Orjinal boyutu icin tiklayin 1020x460px and 157KB.











Nezaretteydim, suçsuz bir ahvalin kadrindeydim
Kimi dinlesem, kolluk kuvvetinin celalini anlaya bilsem hiç gam olmayacaktı vecdimden
Apar topar almışlar ve kelepçeyi bileklerime takarak soluk soluğa bırakmışlardı

Demek ki nefsi müdafaada bulunmam suç telakki edilmiş yapılan şikayetle görevler verilmişti



Dayak mı yemeliydim, gecenin karanlığında görünmemeliydim
Dinletemedim, üç kişi saldırmış, kim oldukları dahi anlaşılmadan kavga başlamıştı
Her ne kadar darp edilen bizzat ben olduysam da şikayet etmedim, el hak merak etmiştim
Nihayet gücümüz nispetinde ve elimizden geldiği ölçüde korunmaya çalışırken de üzmüşüz



Memurlar bir şeyler yazdılar, o an ayakta kalmamı sağladılar
Bir hınç içinde temaşa ediyorlar, şikayet edenleri taltif ederek keyifli bir şekilde ağırlıyorlar
Boğazım kurumuştu, etrafıma bakındım, bir bardak su aradım, hayli sıkılmıştım oyalıyorlar
imzala şunu diye emrettiler, ne yazılmıştı bakmama izin vermediler, güvenmiyorsun dediler



Hay di kalk nezarette kalacaksın diye, ezayı ikram ettiler
O an ne yapmalıydım pek kestiremiyordum, zihnimin tarumarlığında nefesleniyordum
Annem, babam duymasınlar istiyordum, biçare adına umut içinde Hakka iltica ediyordum
Demek ki külli iradeden nasibimiz gün yüzüne çıktı diyerek kendime teselleme getiriyordum



Nezarethane çok pisti, penceresi demirli, camları kırıktı
Ne kadar soğuk varsa bizzat bizimle beraberdi, üç beş çulsuz garipler o an yerlerdeydi
Neydi suçları bilmiyordum, solgun ve bitap hallerini fark ediyordum, uyku halin delerdi
Sanki kolluk kuvvetleri hâkimdi, diledikleri nispette dayak ve işkenceler bizler için revaydı



Aç ve susuzluk adına her şey yanımızdaydı, kim zanlıydı
Hak ve hukuk vesayet içinde soluyanlar içim mi vardı, hakkı gasp edenler zamanıydı
Yargılama erki ne kadar şeffaftı, birçok yargıcın ihtiyaçlarını dahi zenginlere ısmarlanmıştı
Heyhat demek bize kalmış, aczi yet içinde bulunmak ibret için sınavmış, çile kime adanmıştı



Sabaha yakın bir zamandı, polis copuyla içeri daldı
Nazarları çok manidardı, yargılamadan önce elden geçirmek onlar için sanki vuslattı
Yerde yatan garipleri tekme tokatla fevkalade bir şekilde hırpaladı, daha sonra bana baktı
Bir şeyler arıyor, başlamak için fırsat kolluyordu, hayli şişman ve talimsiz olan bir varlıktı



Copu kaldırdı, vurmak için yeniden suratıma baktı
O an ve kalbime düşen zamanda hıncım artmış, gözüm karamıştı, konuşmak kalmıştı
Sakın ha, asla böyle bir şeye yeltenme, şayet zanlıysam dahi hüküm verme dedim durakladı
Hakkımı bir yerde bırakmam, elimden gelen neyse ardıma koymam diyerek gözlerine baktım



Vazgeçmişti, gömleğini düzelterek nezaretten çıktı
Fakat diğer zanlıları öylesine dövmüştü ki, içimin parçalanması neleri yaşatmıştı
Yıl 1978, sabah nihayet bin sabırla vuzuha ermişti, perişanlık içindeydik yanımıza kar kaldı
Haydi gidiyoruz diye seslendiler ve bir arabaya bindirerek adliyeye götürdüklerini anladık



Epey zaman bekledik, nihayet vakti saati gelmiş ki içeriye alındık
Karşımda hayli yaşlı bir hâkim vardı, adeta uyku halinde ki nazardı, hiç bir şey sormadı
Kol hareketiyle kolluk kuvvetine demek ki anladığı lisanıyla meramını anlattı, kapı aralandı
O an suçsuz olduğum anlaşıldı kanaatiyle, mütereddit bir şekilde polise baktım ki alaycıydı



Cezaevine gideceğiz, şimdi evinizden yatak yorgan alınacak dedi
İçim kan ağlamıştı, annem ve babama nasıl anlatırdım, içinden çıkılmaz bir hal almıştı
Ne yapmalıydım, hak ve hukuk adına nelere sahiptim farkında mıydım, umutlar solmuştu
Bir tarihte yaşanışmış olaydı, aylar sonra beraat ettim, nihayet masumluğum anlaşılmıştı



Mustafa CİLASUN
 

Mustafa Cilasun

KF Ailesinden
Özel Üye
Ben nasıl hüzünlenmeyim, arka mı dönüp gideyim…







Bilmem ki neden anlamazlar
Böylesi kararmış gönüllerle nasıl bir sevda yaşarlar
Hangi hesabın vadesinde nefes nefese kalırlar, evlat adına yüzü kızarmayanlar
İçim titriyor, yüreğimin burukluğu gitmiyor, gözler nazar ederken hayret kuşatıyor


Hangi günler için sönmeyen umuttun
Ruhumdan ve gönlünden inşirah zerk ettiği muradıydın
Sana nasıl bakardı, gözünden sakınır, her türlü meşakkati göze alırdı
Sen naz ettikçe hoşlanır, mütebessim eda içinde arkasına yaslanır ve ümitle yaşardı


O kadar yokluğa rağmen, sabretti
Yaz demedi, kış demedi, gece gündüz mücadele etti
Senin geleceğini düşünerek, yemedi, içmedi, harçlığını eksik etmedi
Kim bilir arkandan ne kadar sevinirdi, geleceğin ana kadar düşlerin izindeydi


Ne yaptın, anneni çaresiz bıraktın
Seksen beş yaşında olmasına hiç aldırmadın, umursamadın
Güya sen de bir insandın, imtihana tabi olacak hazandın, hiç arlanmadın
Köylünün “evladı varken bize yardım etmek düşmez” i duyuracak kadar sıkılmadın


Malatya’nın Darende İlçesinin
Yavuzlar köyünde yaşayan bu biçare teyzeden bahsediyorum
Hazin hikâyesini köyün camisinde imamlık yapan Abdullah hocadan dinledim
O kadar içli ve samimi anlatıyordu ki içim parçalandı, hocam siz ne gerekiyorsa yapın dedim


İftariyeliğine hüzünle şahit olmuş
Bir haftalık tulumba tatlısı ve yufka ekmek bulunuyormuş
Duygulanmış, köylüye sual edince,“hocam evlatları varken bize düşmez” demiş
Ve bu köylüler mutat Kur’an hatmeden, zikir halkalarıyla ibadeti yetine getiren kullarmış


Artık bir söz söyleyecek ne kaldı
Nerede kaldı o civarın takva timsalleri, feraset ehilleri
Bu seksen beş yaşında ki zavallı teyze bu kadar düşkün bırakılır mı?
Söyle, hangi insanlık, hangi duyarlılık bu kadar hüznün karşısında çekimser kalır


İnsan anladığını yaşamalı, aldanmamalıdır
Adet ve töre üzerine din kaim edilmez, bilmem ki daha nasıl anlatılmalıdır
Dinin şer’i kaynakları ortadadır, maslahatlar gözetilerek, akideler yıpratılmamalıdır
Köyle ne bilsin diyen kabalığa da söz hakkı tanınmamalıdır, dünyalığından taviz vermeyen, nafile yere simsarlık yapmamalıdır


Mustafa CİLASUN
 

Mustafa Cilasun

KF Ailesinden
Özel Üye
Kimseye bir sözüm yok, yüreğimin derdindeyim…

Orjinal boyutu icin tiklayin 1920x797px and 880KB.









Ey saki niçin bakmazsın
Sende mi çulsuzlara bir hak tanımazsın
Sefil nefesleri insan saymazsın, gözlerine bakan meramı hiç anlamazsın
Söyle nasıl bir hırsı heyecansın, ne mazlum ve de mağdurun dertlerinden çok uzaksın


Kabak kemaninin derdi var
Nasıl bir taksime girse yüreğimi yaralar
Kimseye bir sözüm yok içim kan ağlar, hüzün sinemde kor olur çıkar
Nedense ne hakkıyla sevebildim ve ne de sevilmenin süruruyla kendimden geçtim


Sanki kendiyle keşmekeş nefestim
Hangi sevdayı merak ettim, nefislerin halini seyrettim
Aşkın edep rahlesinde ki hassasiyetiyle kendimden geçtim, bilmem hangi düşteydim
Ruhumu ve kalbimi ram eyleyen bir fırtınanın ellerindeydim, telakkiler adına müşküldüm


Ey saki bakma, boş ver ve gelip geç
Bilmem kaç müşterin olmuştur, sessizce göçüp giden
Bir gün olsun senin derdi gamını dinlemeyen, her vakit senden bekleyen
Hoş gör be saki, derliler gelir, hüzne dalanlar kapıda belirir, gün batınca sesler kesilir


Hangi gecenin sabahından söz edeyim
Taş olan yastığımdan nasıl bahsedeyim, geceyi üzerime örteyim
Banklarda uyuyan, sokak aralarında çaresiz bakan, bir umut adına koşan
Garları mesken tutan, ayazda fırın ızgaralarının üzerinde yatan, kendini bırakandan mı?


Zavallı kadın gecenin nu saatinde
Uykuya hasret kalmış gözleriyle ve çaresizlik içinde
Kalbinin derin sessizliğinde bulaşıkları yıkıyor, başını önünden ayırmıyor
Rızkını temin etmek için sabrediyor ve metanetle direniyor, bilmem ki evdeki nerde geceliyor


Ey saki artık gidiyorum, hoşça kal
Sinenin silinmeyenleri ne kadar varsa unut, dostlukla var hal
Giden geri gelmiyor, sevdalar sahraların sessizliğinde ve kalbin vecdinde inliyor
Ruhunun vadinden geri dönen, O’na olan sadakati unutan, Ümmeti olduğu Efendimizden uzak kalan aldırmıyor



Mustafa CİLASUN
 

Mustafa Cilasun

KF Ailesinden
Özel Üye
Aşk çilesinde ecir olmak, sevdasıyla O’na ulaşmak…/Mustafa Cilasun
This image has been resized. Click this bar to view the full image. The original image is sized 1200x681 and weights 196KB.









Gönlün umudu aşktır
Sevdasına ram olabilmek kulluğun farkıdır
Kul, aklı ve bilgisiyle marifet halkasına tabi olmalı ve yaşamalıdır
Ruhun insicamından neşet eden ahdi unutmamalıdır, rıza için mutlaka adanmalıdır


Ömer’i affeden Allah
Diri diri kız çocuğunu gömen kimdi maazallah
Rahmet ve mağfiret umudun şavkında ihsan olurken, şaşkınlık nedir billâh
Gönül ne bereketli bir ummandır, her marazı temizleyen çağlayandır, çünkü sedası vardır

Ey tenimden süzülen ter
Ateşi nasıl bilirsin, nefsin kollarında esir misin?
Neden sevdanın suhuletinden içtinap edersin, hak rızasını hiç bilmez misin?
Yedikçe yiyen, keyfiyet içinde serilen, O’na itaate gelince çekinen, nasıl bir ibretsin


Ne zarurete iltifat ettik
Ne de ruhsatlarla yetindik, doyumsuzluğa sürüklendik
Moderni tenin uşağı haline getirildik, dünyevileşmek adına niçin yarışa girdik
İnsanlığı çok gerilerde bıraktık, kıt kanat geçinen kullara farklı baktık, niye aldandık

Bir değirmen vardı
Sıraya girmek nasıl bir meşakkatti, eza demek azdı
Un çektirmek için sabrın rengine bürünmek şartı, muhabbet ikbaldi
Kadın, erkek rızkı için koşarlardı, samimiyet ve çile onlar için irfana götüren ardı


Hangi dervişten söz etsem
Meşrebini ve memleketini merak edip, nazar eylesem
Belde ve köyün farkı açığa çıkar, insanlar sadakatinden taviz vermeyen vicdanlar
Dile getirilen niyazları, sessizliğin iklimine bırakılan yaşları, sinede ekte kalanların ibretiyle dirilsem


Çaresizlik ümit kapısına götürür
Ruhun serencamından ilzam olunan hüzündür
Samimiyet ve teslimiyet hak kapısı için zaruret kabilinden nasibi güldür
Kula en yakın olan, annesinden ziyade şefkati bulunan, canan adına sevdaya fark atan yegâne hükümdür


Mustafa CİLASUN
 

Mustafa Cilasun

KF Ailesinden
Özel Üye
Hüzün vaktinden, bayram sevincine nazar ederken…

Orjinal boyutu icin tiklayin 853x480px and 74KB.










Nefes, vakte amade kılınan andır
Ruhun iptidai noktasında yazılmış bir kitabın adıdır
Ömrün lahzaları bazen hazan, bazen bahar ve bazen de zemheri yaşatandır
Önemli olan umudun solmadan, hissiyat viran olmadan, kalpte hüzün sağanağı başlamadan geçen zamandır


Bir Ramazan ayı geldi, geçiyor
İçinde ne kadar hikmet ve kıymeti gizliyor, O’na eriştiriyor
Ruhlara dinginlik, kalplere sürur zerk ediyor, akıl ve izan azmettiriliyor
İnsanlık bir kez daha tahayyül etmenin zindeliğinde tefekkür ediyor ve eğitiliyor


Hangi akşam iftar için beklesem
Nefsimizden ziyade seveceğimizi Efendimiz(s.a) düşünsem
Onun yaptığı iftariyeliği bir bir hüzünle zikretsem ve birde halimi eklesem
Nerede yanlış yapıyoruz diye sual etsem, hangi sevdanın serabında yaşadığımızı tefekkür eylesem


Her gece teheccüd kılabildim mi?
Divana durmadan, ruhumu ve gönlümü hazır hale getirdim mi?
Enderun şevkiyle kılına teravihlere hakkıyla icabet ettim mi, yoksa erteledim mi?
Her gün bir bahanenin gölgesinde, Allah kerim demenin ekseninde, oyalanmayı istedim mi?


Nice kadir gecesi bahtımızda açtı
Ve fakat pasif hale getirilen akıl ve vicdan ne kadar farkındaydı
Efendimiz(s.a) ne kadar hayatımızdaydı, hangi emaneti kalbimizde yaşatıldı
Okunan naatlar, dile getirilen kıssalar, cemaat içinde zikre bahis olanlarla sınırlanmıştı


Bayram içime bir hüzün bırakır
Göçüp giden her hakikat ehlini ve müntesiplerini hatırlatır
Bir davayı göğüsleyebilecek şecaat ehli nefesler artık nutku kapalı sanıklardır
Âlemi kâinatta evet, bir bayram yaşanacaktır, hüzün ve hicran vadileri ruhumu kuşatacaktır…


(Efendim, nice Ramazan bayramlarına erişebilmeniz dileklerimle, Rabbimden gönlünüzde huzur ve sadetler ihsan buyurmasını, umutlarınızın gözlerinizi yaşartmasını, vuslat için azimden kopmamanızı niyaz eyliyorum..
smile.png
)



Mustafa CİLASUN
 

Mustafa Cilasun

KF Ailesinden
Özel Üye
Hastane ve huzurevi sakinleri bilmem ki ne bekliyor…

Orjinal boyutu icin tiklayin 1370x650px and 153KB.











İnsandım, düşünmek zorundaydım
İnsanlık adına ne yapabilirimde ısrarla durmalıydım
Geçip giden zamana söyle ki neler anlatmalıydım, hangi lahzayı okumalıydım
Bahşeden, halk eyleyen Rabbin özellikle hassasiyete işaret ettiği ayetlerde durulmalıydım


Hasta revirde gözlerime bakıyor
Bir umut adına çare bulmaya çalışıyor, ama olmuyor
Nefesi zor güç alan zavallı ne kadar zorlanıyor ve fakat gözleri bakamıyor
Refakatçisi sanki umudu kesmiş, bin kahır içinde nefes nefese anlatıyor, ah yavrun diyor


Hemşireler ne kadar zarif yüksünmüyor
Kimi zaman sabredip, onca sual karşısında sessizliğini koruyor
Yatalak hastaların sancısı hiç bitmiyor, ağrıların şiddetiyle sanki figan eğliyor
Yarabbi sen bilirsin, sen sahip ve hikmetiyle Rahmet eden yegânesin niyazı yükseliyor


Hekimle ne kadar telaş içinde çırpınıyor
Çok genç bir nefes trafik kazası neticesinde içeriye giriyor
Hiçbir ses yok, nabız sayılıyor, kalbine masaj yapılıyor, şok tedavisi uygulanıyor
Zavallının boynu bükük, o kadar masum bir duruşu var ki, insanın yüreği o ana dayanamıyor


Çaresizlik içinde boynunu büken, yutkunuyor
Bir selam versen kırk yıllık ahbap gibi içini döküyor, ne kadar samimi buluyor
Umudu senin gözlerinde arıyor, kalbinin hassasiyetine yatırıyor, vicdanını uyandırıyor
Nasıl tepkisiz kalırsın, hiç umursamadan maksadına nail olmak için insanlıktan çıkarsın, dedirtiyor


Şimdi huzur evleri ne kadar şenlik içindedir
Dilerim Rabbimden ismi gibi gönüllere huzur zerk eden yerlerdir
Sıfatı bir şey sanan zavallıların ellerinde esaret yaşatılan nefesler değillerdir
Onların mağfiret ve rahmet edeni Rabdir, bu hakikatten habersiz olanlar gafillerdir


Mustafa CİLASUN
 

Mustafa Cilasun

KF Ailesinden
Özel Üye
Ey yar, ayağımda prangalar var, firkatin dağlar…

Orjinal boyutu icin tiklayin 800x600px and 299KB.
en-guzel-masaustu-duvar-kagitlari-7.jpeg










Hangi sazı elime alsam
Hüzzam bir perdeden başlayıp, yüreğin figanını bıraksam
Mızrabın çaresizliğini anlasam, telin çığğını duysam, bu ömrü adasam
Sahranın kuşatan esrarında seraplaşan hayalinle bir lahza buluşsam, feryadını duysam

Gülmek benim neyime
Ne dikili bir taşım var, ne de varlık içimdeki har
Ruhumu celbeden bir hasret türküsü var, her mısrasında içimi yakar
Ne vakit vuslata ereceğiz yar, ne açlık ve ne de susuzluk sineme elem zerk eden melal


Ok olsam dışarı atarlar
Yay olsam, ellerinden bırakmazlar, ip olsam kırarlar
Hasret nasıl sinemi dağlayan nar, ne kadar nida etsem, kim duyar
Devasız bir yaram var, hicran ruhumda ummanlaşan nazar, umudum niye hazanlaşır yar


Artık yüreğime kar yağar
Çaresiz gözlerin feri kesilir, takatsiz bakar
Hangi ateşe yaklaşsam sinemde bir sızı başlar, dil lal olmuş ne çıkar
Firkatin insicamında nefes kesilir yar, hüzün yağmurları gözlerimden boşalan karar


Yüreğimde tuttuğum hazin bir ses var
Sanki içimden hiç çıkmayan mütebessim bir nazar
Tuvali alsam, gönül fırçasını serbest bıraksam, gözyaşlarımı boya yapsam
Nasıl bir sevda resmi çıkar yar, ne kadar bilmesen, hissetmenin feyziyle dirilmesen, melal sızlar


Bilmem ki neden bu kadar yorgunum
Şevke ve sürura yılarca hasret kamlı bir vurgunum
Umutları solan korkuyum, başımı kaldıramam, huzura çıkamam kırgınım
Ömür hanesi viran olunca, düşler ruhumdan uzaklaşınca, yakan kor serinletmeyince, yâdıma ağlarım


Mustafa CİLASUN
 

Mustafa Cilasun

KF Ailesinden
Özel Üye
Gelme, hasretinden harap olsam artık istemem…
013fv5.jpg









Kaderimmiş derim
Gözyaşlarımı ummanın sukut eden haline dökerim
Sevemem, sevdayı gönlümde besleyemem, aşkın sahnesinde ölemem
Bir role giremem, kalbin ah uzarına ne söylerim, artık hasret başaklarını biçerim


Kabahatliydim
Hissiyatın ellerine ruhunu teslim etmiş bir nefestim
Sevmendim, gönül verendim, bir tebessümüne güller seren çaresizdim
Neyleyim, bahtıma boyun bükerim, sinemde korlaşan ateşle dağların suhuletine çekilirim


Düşman mı silsin gözyaşlarımı
Ruhumdan nükseden hicran damlalarının ahını
Bir ömür anlaşılmayan feryadımı, melülleştiren hüzün akşamlarını
Kalem tükenir, takat kesilir, ümitler direnir, nefes kesilir, anlatamam hasret şafaklarını


Bir sevda güftesi yapmalıyım
Gönül iklimi mümbit olan bestekârın kapısında sabahlamalıyım
Yüreğimin gözyaşlarını anlatmalıyım, bir dem teskin olmak için başarmalıyım
Gülüp geçene kucak açmalıyım, her cefaya muhabbetle bakmalıyım, adanmış bir nefes olmalıyım


Ecelle yakın bir arkadaşlığa girmeliyim
Ne gönlüme ve ne de sana bir daha diz çökmemeliyim
İrfan kapılarında gecelemeliyim, çilenin sadrında kendime gelmeliyim
İhsan nazarlarımı bereketlendirmeliyim, hassasiyet içinde kalan nefesi tüketmeliyim


Gelme, gönül kitabım dürüldü artık
Bir teselli olacak şevk ve sürur vaat edemeyeceksin yazık
Toprak her dem sineme yakınlaşan farkındalık, kabir nasihat adına bir azık
Anma, yâdında yaşatma, hüzün ve hicranın naifliğiyle eğleşme, varsa gözyaşın toprağa bırakma


Mustafa CİLASUN
 

Mustafa Cilasun

KF Ailesinden
Özel Üye
Doktor…

Orjinal boyutu icin tiklayin 3650x2427px and 1321KB.










Hangi yarama baksan
Yüreğimde dinmeyen sızıyı aralasan
Solmuş umutlarıma bir bir yeniden bir neşter vursan
Hazan olan sinemi gün yüzüne çıkartsan, şevk ve ümidin kollarına bıraksan


Su al diyorsun
Anlat bakalım derdini diye bekliyorsun
Beden gözelerinle seyrediyorsun, nesnellik adına direniyorsun
Bir kalbin var neden ihmal ediyorsun, perdelenmiş gözlerini hiç düşünmüyorsun


Aşk nedir bilir misin?
Ruhi bir nasip olduğuna itibar eder misin?
Kalbin inşirah ve haşyetle mümbit bir hale geldiğine ne söylersin
Sevdası olmayan yüreklere nasıl nazar edersin, hep neşterler mi müdahale edersin


İlim, merakın şubesidir
Kalbin aklı ve basireti, hassasiyetle muteberdir
Azim, kul olabilmek için lütfedilen zindeliktir, nefsi temayüz için değildir
Hiçlik sıfatı varlık içinde ki tefekkürdür, her amel ve ibadette O’nun rızası asliyettir


Gözlerime bak doktor
Ne gördüğünü ve hissettiğini durma söyle
Hangi sezginin sesi var, nasıl bir hicranın yarası sineme zerk eder zarar
Kalbimin hüzün kaleleri artık çok sağlam ey dinmeyen efkar, hekim keşfedemez yar


İçimde ki firkati sual et doktor
Nasıl bir sevdanın dinmeyen hasreti kalbimi yorar
Bu aşka, ne akıl, ne düş çare yar, hülyalar ruhuma eza bahşediyor yar
Ruhumun hicran damlaları bin hüzün içinde yağıyor yar, her sukutum artık bir nar


Gözyaşlarım dinmiyor
Nasıl bir afak ki yüreğime serinlik vaat etmiyor
şünceler bir bir kağıt parçası gibi ateşle kül olup sessizce sönüyor
Hüzün ve hicran hem dem ruhum ve kalbimin müdavimi oluyor, hekim kime söylüyor


Mustafa CİLASUN
 

Mustafa Cilasun

KF Ailesinden
Özel Üye
Artık her cefayı çekerim, gönlüme küser göçerim…










Hangi esaretten söz edeyim
Yıllara sâri elem zerk eden firkati sinemde mi besleyim
Kan akan gözlerimi nasıl gizleyim, titreten hasretin feryadıyla inleyim
Diz çöktüğüm lahzaları şahit göstereyim, aklı karartan sevdayı kime şikayet edeyim


Bir umut beslemiştim
Kaderin her anını teklifsiz kefil göstermiştim
Biçareydim, teslim olmak için kefendim, feda olmaya yeminliydim
Şimdi artık şaşkın bir nefesim, divane olmuş kimsesizim, yalnızlık köşelerindeyim


Söyle neydi suçum
Şimdi bir ömür prangalara vurulmuş mahkûmum
Zindanına hapsettin, sessizliğin berduşluğuna meylettin, elemdin
Samimiyet ve sadakati niye bu kadar lekeledin, güven duygularımı tarumar eylesin


Yok, artık seni suçlamam
Kendi masumiyetime veririm, mazlum kalmayı severim
Derin bir hesabın içine girerim, artık ne gönlüme ve ne de sana diz çökerim
Kalan ömrümü arifin dergâhına vakfederim, ecir ve ihsan naibi olmak için ter dökerim


Ne kadar umut ettiysem
Ruhumun hicran damlalarını yazmak için çekinmediysem
Hüzün vadilerinde sevinmekle yetindiysem, hicran gecelerinde yaş döktüysem
Sevinme, ecel terleri döktürdüğüne güvenme, bırak ben divane olayım, sevdama yanayım


Yaşarken ölmeyi öğrettin
Hiçlik adına yazılan mısralarınla telakkilerimi değiştirdin
Edebe ne kadar yabancı biriydim, bedevinin insicamından nazar edendim
Gönül verdim, sessizce seven biriydim, ruhumun serencamından şevk alan bir nefestim

Söyleyemedim, çekindim
Bir gün kısmet olur, dilim açılır diye bekledim
Her an kalbi hıçkırıklarımla yalnızlığa itildim, nasıl gülebilirdim
Sevilmeden ölendim, kefene bürünendim, ecelle bedelleşen çaresizdim, daha ne söylerim


Mustafa CİLASUN
 
Üst