Vecize ve notlar

out of whack

© ◄ Ayarsız..! ►
Forum Administrator
Açabilir miyiz biraz?

eğer okumak isterseniz daha önce bir yazar tarafından biraz uzunca açılmışı var, ancak yine de orjinalinin yerini tutamıyor, buyrun:

"Mevla`nın yaktığı bir meşaleyi ne dünyanın maddi güçleri, ne dünyanın karanlık şeytani desiseleri,ne de dünyanın helal da olsa cazibedar nimetleri söndüremediği gibi, bu meşaleyi elde tutmanın karşılığında Allah`ın rızasından başka hiçbir şey, ahiret nimeti de olsa, Cennet de olsa, Cehennemden kurtulmak da olsa, hiçbir bedel istenmez. Çünkü meşale Hakka aittir, Haktan geliyor, Hak için geliyor!.. Biz de Hakkın kuluyuz! Ve eğer elimize tutuşturulmuşsa, şükür şükran içinde tutmakla yükümlüyüz! Allah`ın takdiri başka şeydir. Cennete girmek için veya Cehennemden kurtulmak için `yaşamak` başka şeydir. Cenneti istemek veya Cehennemden kurtulmak istemek çok daha başka şeydir. Bunları birbirine karıştırmamak lazım. Biz Müslüman olarak dünyada da, ahirette de Allah`ın takdirine teslim oluruz, boyun eğeriz. Allah`ın takdirinden razı oluruz. Şüphesiz Allah`ın lütfundan, fazlından ve rahmetinden Cennete girmeyi istediğimiz gibi, Cehennemden kurtulmayı da isteriz. Bu başka şeydir. Çünkü istemek kul olarak bizim görevimizdir. Fakat Cennete girmek için veya Cehennemden kurtulmak için yaşamadığımız gibi, Cenab-ı Allah`tan hiçbir şekilde bu sonuçları hak dava da edemeyiz! Biz, `İnna lillah ve inna ileyhi raciun` (Biz Allah için varız ve Allah`a döneceğiz.)1 ayetinde de ifadesini bulduğu gibi biz Allah için varız, Allah için yaşarız, Allah için ölürüz ve Allah`a döneriz. İnançlarımızın ve iyi amellerimizin karşılığında Cennete girmek veya Cehennemden kurtulmak gibi bir bedel isteyemeyiz! Çünkü tüm iyi amellerimiz de Allah`ın birer ihsanıdır! Çünkü dava Allah`ın davası. Şem'a Allah`ın şem`ası. Meşale Allah`ın meşalesi. Din Allah`ın dini. Biz de günahlarımızla, kusurlarımızla, hatalarımızla Allah`ın kullarıyız. Biz günahımızı görmekle yükümlüyüz. Tövbe etmekle yükümlüyüz. İyi amel yapmakla yükümlüyüz. Fakat tövbemizi ve iyi amelimizi birer gurur heykeli yaparak Allah`tan hak dava etmek gibi bir konumda değiliz. Yarın ahirette Allah`tan her hangi bir şekilde hak dava etmek için burada bu hizmetin içinde bulunuyor değiliz. Çünkü olsa olsa, üzerimizde şükür borcumuz var. Eksiğimizle, kusurumuzla onu yapmakla meşgulüz. İçinde bulunduğumuz hizmet, dünyada hak ettiğimiz için elimize verilmiş olmadığı gibi, yarın ahirette bir hak dava içine girelim diye de elimize verilmiş değildir. Bizim yerimizde pekala Allah`ın başka kulları da olabilirdi ve biz burada olacağımıza pekala batıl bir inanç veya dava grubunda da olabilirdik! Yani elimizde bulunan doğru inançlar, tamamen Allah`ın lütfu, Allah`ın ikramı, Allah`ın rahmeti ve Allah`ın takdiri ile bize ihsan edilmiştir. Bundan dolayı kendimizi bahtiyar görebiliriz. Bunun için de şükür borçluyuz."
 

Bitter

KF Ailesinden
Özel Üye
Allah razı olsun Sahasan emeğin için.. Haklısın orjinalinin yerini tutmuyor.
 

out of whack

© ◄ Ayarsız..! ►
Forum Administrator
Aklı başında olan insan, ne dünya umurundan kazandığına mesrur ve ne de kaybettiği şeye mahzun olmaz. Zira dünya durmuyor, gidiyor. İnsan da beraber gidiyor. Sen de yolcusun.
 

out of whack

© ◄ Ayarsız..! ►
Forum Administrator
images
 

out of whack

© ◄ Ayarsız..! ►
Forum Administrator
[FONT=Times New Roman, Times, serif]İşte, Ramazan-ı Şerifteki oruç, hakikî ve hâlis, azametli ve umumî bir şükrün anahtarıdır. Çünkü, sair vakitlerde mecburiyet tahtında olmayan insanların çoğu, hakikî açlık hissetmedikleri zaman, çok nimetlerin kıymetini derk edemiyor. Kuru bir parça ekmek, tok olan adamlara, hususan zengin olsa, ondaki derece-i nimet anlaşılmıyor. Halbuki, iftar vaktinde, o kuru ekmek, bir mü’minin nazarında çok kıymettar bir nimet-i İlâhiye olduğuna kuvve-i zâikası şehadet eder. Padişahtan tâ en fukaraya kadar herkes, Ramazan-ı Şerifte o nimetlerin kıymetlerini anlamakla bir şükr-ü mânevîye mazhar olur. [/FONT]

/Mektubat | Yirmi Dokuzuncu Mektup
 

YİĞİDO

Üye
Kademeli
Ramazan-ı Şerifteki oruç, nefsin terbiyesine baktığı cihetindeki çok hikmetlerinden bir hikmeti şudur ki: Nefis, kendini hür ve serbest ister ve öyle telakki eder. Hatta mevhum bir rububiyet ve keyfemayeşa hareketi, fıtri olarak arzu eder. Hadsiz nimetlerle terbiye olunduğunu düşünmek istemiyor. Hususan dünyada servet ve iktidarı da varsa, gaflet dahi yardım etmiş ise; bütün bütün gasıbane, hırsızcasına nimet-i İlahiyeyi hayvan gibi yutar.
İşte Ramazan-ı Şerifte en zenginden en fakire kadar herkesin nefsi anlar ki: Kendisi malik değil, memluktür; hür değil, abddir. Emir olunmazsa en adi ve en rahat şeyi de yapamaz, elini suya uzatamaz diye mevhum rububiyeti kırılır, ubudiyeti takınır, hakiki vazifesi olan şükre girer.
(Bediüzzaman Said Nursi - 29. Mektub’dan)
 

out of whack

© ◄ Ayarsız..! ►
Forum Administrator
Evet, madem hiçbir saltanat yoktur ki, o saltanata itaat edenlere mükâfatı ve isyan edenlere mücâzâtı bulunmasın. Elbette rububiyet-i mutlaka mertebesinde bir saltanat-ı sermediyenin, o saltanata iman ile intisap ve tâat ile fermanlarına teslim olanlara mükâfatı ve o izzetli saltanatı küfür ve isyan ile inkâr edenlere de mücâzâtı; o rahmet ve cemâle, o izzet ve celâle lâyık bir tarzda olacak diye Rabbü’l-Âlemin ve Sultanü’d-Deyyân isimleri cevap veriyorlar.

/Tarihçe-i Hayatı
 

İslami Sorular

KF Ailesinden
Özel Üye
Mecâzî aşklarda yüzde doksan dokuzu mâşukundan şikâyet eder. Çünkü, Samed aynası olan bâtın-ı kalb ile, sanem-misâl dünyevî mahbublara perestiş etmek, o mahbubların nazarında sakîldir ve istiskàl eder, reddeder. Zîrâ fıtrat, fıtrî ve lâyık olmayan şeyi reddeder, atar. (Şehevânî sevmekler, bahsimizden hariçtir.)
 

out of whack

© ◄ Ayarsız..! ►
Forum Administrator
Bir matlup ki gurupta gaybûbet etmeye mahkûmdur; kalbin alâkasına, fikrin merakına değmiyor. Âmâle merci olamıyor. Arkasında gam ve kederle teessüf etmeye lâyık değildir. Nerede kaldı ki, kalb ona perestiş etsin ve ona bağlansın, kalsın!
 

out of whack

© ◄ Ayarsız..! ►
Forum Administrator
"Zalim izzetinde, mazlum zilletinde kalıp buradan göçüp gidiyorlar. Demek bir mahkeme-i kübraya bırakılıyor."
 

out of whack

© ◄ Ayarsız..! ►
Forum Administrator
Ey zevk ve lezzete müptelâ insan!

Ben yetmiş beş yaşımda, binler tecrübelerle ve hüccetlerle ve hadiselerle aynelyakîn bildim ki; Hakikî zevk ve elemsiz lezzet ve kedersiz sevinç ve hayattaki saadet yalnız imandadır ve iman hakikatleri dairesinde bulunur. Yoksa, dünyevî bir lezzette çok elemler var. Bir üzüm tanesi yedirir, on tokat vurur, hayatın lezzetini kaçırır..
 
Üst