Ey nefis! Hayret ediyorum sana
nasıl da rahat yaşıyorsun!
Kurtuluş beratını almış gibi gülüyor oynuyorsun.
Sanki O Efendiler Efendisi'nin ikazlarını duymamış gibi davranıyorsun.
Bir hatırlasana O
hutbe verip halkı irşat ederken nasıl sıkıntı duyardı? Gözleri kızarırdı. Sesi yükselirdi. Heyecanlanırdı... Sanki "Geliyorlar
geliyorlar!" çığlıklarıyla
düşmanın baskın yapacağını haber veren gözcü gibiydi. Veya kendini ateşe atan çocuklarını
yakalarından-paçalarından yakalamaya çalışan bir babanın telâşını sergilerdi.
"Ben'le kıyamet arası şu iki parmağım kadardır" derdi.
"Evlerin üzerine sağnak sağnak fitneler yağıyor" diye inlerdi.
...
Evet
evlerin üzerine sağnak sağnak fitneler yağıyor.
Aileler tehlikede ama farkında değiller.
Evlerinde güven içinde uyuyorlar.
Uyansın herkes!
Kıyamet kapımızda geldi gelecek!
İsrâfil
ağzında sur
gözü Yüce Makam'da üfledi üfleyecek!
Kâinat dağılmaya hazır
patladı patlayacak!
Yıldızlar dürülecek
denizler yanacak
gök yarılacak
arz sarsılacak ve paramparça olacak.
Sonra mahkeme kurulacak.
Her şey tersine dönecek.
Dünyada nice şık giyimli kimseler
orada çırılçıplak sağa-sola kaçışacak.
Nice karnı tok zevk çılgınları
açlık içinde kıvranacak.
Nice itibarlı beyefendiler
hanımefendiler sefil-perişan sürünecek.
Nice konuşunca ağızlar açık dinlenilen söz cambazları
dillerini yutup bir köşeye büzüşecek.
Nice parmakla gösterilen şöhret budalaları
ayaklar altında kalıp çiğnenecek.
Nice endişe nedir bilmeden güven içinde yaşamış ve gününü gün etmiş haramzâdeler
korkudan ödü patlayacak
tir tir titreyecek.
Nice zalim
zorba ve despotlar kuyruklarını kısacak
girecek delik arayacak.
Nice "Rabbim Allah'tır" diyen mü'minlere işkence eden firavunlar
"Rabbim Allah" demenin ne demek olduğunu anlayacak.
Nice inananları ateşe atan nemrutlar
asıl ateşi görecek.
...
Öte tarafta ise dünyada iken yatağı kum
yastığı tuğla ve elbisesi kırk yamalı nice kimseler
orada ipekten kaftanlarla reftâre gezecek.
Açlıktan karınlarına taş bağlayanlar
gözlerin görmediği
kulakların işitmediği ve akılların tasavvur edemediği nimetlere mazhar olacak.
Fakir
kimsesiz
saçı-başı dağınık ama Hakk'a adanmışlar
yüksek tahtlara kurulacak.
"Rabbim Allah'tır" dedikleri için hor ve hakir görülenler
Cuma yamaçlarında Rabb'lerini müşahede edecek.
İmanından dolayı ateşe atılanlar
gülistanlarda yârenleriyle sohbet edecek...
...
İşte gafil nefis!
Gafletinin vahim akibetini bilseydin
hep ağlardın
gülemezdin.
Döşek batardı
yatamazdın.
Yorgan sıkardı
uyuyamazdın.
Yemek boğazına takılırdı
yiyemezdin.
Süslü elbiseler giyemezdin.
İddialı sözler söyleyemezdin.
Belki bir mağaraya çekilirdin.
Başını secdeye çivilerdin.
Dilini zikre verirdin.
Kalbini Kâbe'ye çevirirdin.
Ama heyhat
şu an uykudasın.
Rüyayı hakikat sanmaktasın.
Ölünce uyanacaksın.
Asıl gerçekle karşılaşacaksın.
O zaman pişman olacaksın.
Herkes pişman olacak.
İnanmayan
inanmadığına... inanan
ibadet etmediğine... ibadet eden
velâyet yoluna girmediğine... veli olan
daha fazlasına ermediğine... hatta fırsat bulup da elindeki yarım hurmayı hayır yoluna vermediğine... herkes o pişmanlık gününde kendi pişmanlığını yaşayacak.
Elverir ki pişmanlık derecesi az olsun.
Nedâmet ateşi Cehennem'e denk olmasın; olmasın da sahibini oraya sokmasın.
...
Şaşkın nefis!
Şimdi necat umuyorsan
yoluna girmelisin.
Büyüklerin hâli sana bir şey söylemez mi: Oruçtan rengi sararanlar.. her gece sabaha kadar namaz kılanlar.. Kur'an'ı günde iki defa hatmedenler.. ağlamaktan gözlerini kaybedenler.. bütün bunlara rağmen akıbetinden endişe edenler...
Söyle bana onlar mı hatalı yoksa sen mi çok rahatsın?
...
Dünya bir damla su ise ahiret deniz.
Dünya bir kum tanesi ise ahiret bir çöl
uçsuz-bucaksız.
Dünya bir arpa boyu yol ise ahiret en uzak yıldız...
Bu kıyaslar bile yetersiz
zira dünya fâni
ahiret sonsuz.
Sen bütün sermayeni bir damla su uğruna çar-çur ediyorsun
denizi nasıl geçeceksin?
Kum tanesi gözünü kamaştırıyor
çölü nasıl aşacaksın?
Bir arpayı çok büyük görüyorsun
yıldıza nasıl ulaşacaksın?
Fâniye aldanıyorsun
bâki alemde ne yapacaksın?
...
Ebedî saadeti kazanmak o kadar zor değil biliyorsun.
Helâl dairesi sana yetmez mi
harama girmeye gerek var mı?
Yirmi dört saatin birisini versen çok mu?
On iki ayın birisini zamanın altın dilimi haline getirsen kötü mü?
Ömründe bir defa "Allahümme lebbeyk" desen fena mı?
Senin olmayan varlığını Cennet karşılığında Sahibi'ne satsan zararlı bir alış-veriş mi?
...
İnsafın varsa "hayır" diyeceksin.
Böyle dersen hayır söyleyeceksin.
Bu itirafını kalbinle ikrar ve tavırlarınla tasdik edersen menziller geçeceksin.
Emmâre
levvâme derken
itminana ereceksin.
Son deminde şu nidayı işiteceksin:
"Ey mutmain nefis! Dön Rabbine sen razı
O razı. Gir kullarımın arasına. Gir Cennetime..." (Fecir
27-30)

Kurtuluş beratını almış gibi gülüyor oynuyorsun.
Sanki O Efendiler Efendisi'nin ikazlarını duymamış gibi davranıyorsun.
Bir hatırlasana O




"Ben'le kıyamet arası şu iki parmağım kadardır" derdi.
"Evlerin üzerine sağnak sağnak fitneler yağıyor" diye inlerdi.
...
Evet

Aileler tehlikede ama farkında değiller.
Evlerinde güven içinde uyuyorlar.
Uyansın herkes!
Kıyamet kapımızda geldi gelecek!
İsrâfil


Kâinat dağılmaya hazır

Yıldızlar dürülecek



Sonra mahkeme kurulacak.
Her şey tersine dönecek.
Dünyada nice şık giyimli kimseler

Nice karnı tok zevk çılgınları

Nice itibarlı beyefendiler

Nice konuşunca ağızlar açık dinlenilen söz cambazları

Nice parmakla gösterilen şöhret budalaları

Nice endişe nedir bilmeden güven içinde yaşamış ve gününü gün etmiş haramzâdeler


Nice zalim


Nice "Rabbim Allah'tır" diyen mü'minlere işkence eden firavunlar

Nice inananları ateşe atan nemrutlar

...
Öte tarafta ise dünyada iken yatağı kum


Açlıktan karınlarına taş bağlayanlar


Fakir



"Rabbim Allah'tır" dedikleri için hor ve hakir görülenler

İmanından dolayı ateşe atılanlar

...
İşte gafil nefis!
Gafletinin vahim akibetini bilseydin


Döşek batardı

Yorgan sıkardı

Yemek boğazına takılırdı

Süslü elbiseler giyemezdin.
İddialı sözler söyleyemezdin.
Belki bir mağaraya çekilirdin.
Başını secdeye çivilerdin.
Dilini zikre verirdin.
Kalbini Kâbe'ye çevirirdin.
Ama heyhat

Rüyayı hakikat sanmaktasın.
Ölünce uyanacaksın.
Asıl gerçekle karşılaşacaksın.
O zaman pişman olacaksın.
Herkes pişman olacak.
İnanmayan




Elverir ki pişmanlık derecesi az olsun.
Nedâmet ateşi Cehennem'e denk olmasın; olmasın da sahibini oraya sokmasın.
...
Şaşkın nefis!
Şimdi necat umuyorsan

Büyüklerin hâli sana bir şey söylemez mi: Oruçtan rengi sararanlar.. her gece sabaha kadar namaz kılanlar.. Kur'an'ı günde iki defa hatmedenler.. ağlamaktan gözlerini kaybedenler.. bütün bunlara rağmen akıbetinden endişe edenler...
Söyle bana onlar mı hatalı yoksa sen mi çok rahatsın?
...
Dünya bir damla su ise ahiret deniz.
Dünya bir kum tanesi ise ahiret bir çöl

Dünya bir arpa boyu yol ise ahiret en uzak yıldız...
Bu kıyaslar bile yetersiz


Sen bütün sermayeni bir damla su uğruna çar-çur ediyorsun

Kum tanesi gözünü kamaştırıyor

Bir arpayı çok büyük görüyorsun

Fâniye aldanıyorsun

...
Ebedî saadeti kazanmak o kadar zor değil biliyorsun.
Helâl dairesi sana yetmez mi

Yirmi dört saatin birisini versen çok mu?
On iki ayın birisini zamanın altın dilimi haline getirsen kötü mü?
Ömründe bir defa "Allahümme lebbeyk" desen fena mı?
Senin olmayan varlığını Cennet karşılığında Sahibi'ne satsan zararlı bir alış-veriş mi?
...
İnsafın varsa "hayır" diyeceksin.
Böyle dersen hayır söyleyeceksin.
Bu itirafını kalbinle ikrar ve tavırlarınla tasdik edersen menziller geçeceksin.
Emmâre


Son deminde şu nidayı işiteceksin:
"Ey mutmain nefis! Dön Rabbine sen razı

