Kutub-i Sitte Hadis-i Şerifleri

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
3889 - Ibnu Abbas radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam oldurulmek icin hedef ittihaz edilmis (ve mucesseme denilen) hayvanin yenilmesini, pislik yiyen (ve cellale denen) hayvanin yenilmesini, sutunun icilmesini ve su tulugunun agzindan su icilmesini yasakladi."
Ebu Davud, Et'ime 25, (3786); Tirmizi, Et'ime 24, (1826); Nesai, Dahaya 44, (7, 240).

3890 - Zehdem Ibnu Mudrib anlatiyor: "Ebu Musa radiyallahu anh'a bir tavuk getirilmisti. Cemaatten birisi ayrildi. (Ebu Musa): "Neyin var?" diye sordu. Adam:
"Ben onu (pis bir seyler yerken gordum ve tiksindim ve yememeye yemin ettim" cevabini verdi. Bunun uzerine Ebu Musa:
"Yanas ve ye! Zira ben, Resulullah aleyhissalatu vesselam'i (cellale'yi) yerken gordum" dedi ve adama, yemini icin kefarette bulunmasini emretti."
Buhari, Zebaih 26, Humus 15, Megazi 74, 78, Eyman 1, 4, 18, Kefaret 9, 10, Tevhid 56; Muslim, Eyman 9, (1649); Nesai, Sayd 33, (7, 206).
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
HASERELER

3891 - Hilkam Ibnu Telib rahimehullah babasindan naklediyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'la arkadaslik yaptim, yeryuzundeki haserelerden herhangi birini haram ettigini hic isitmedim."
Ebu Davud, Et'ime 30, (3798).

MUZDAR

3892 - Cabir Ibnu Semure radiyallahu anh anlatiyor: "Bir adam beraberinde ailesi ve cocuklari oldugu halde Harra'ya indi. Bir adam: "Bir devem kayboldu, onu bulacak olursan yakalayiver" dedi. adam onu buldu ama sahibini bulamadi. Deve hastalandi. Adamin karisi: "Onu kes (de mundar olmesin)" dedi. Ama erkek kabul etmedi. Deve oldu. Kadin bu sefer: "Derisini soy da etini, yagini kadid yapalim (guneste kurutalim) ve yiyelim" dedi.
Adam: "Hele, Resulullah aleyhissalatu vesselam'a bir soralim (da soylediklerini sonra yapalim!)" dedi. Ona gelip sordu. Aleyhissalatu vesselam:
"Seni ondan mustagni kilacak bir zenginligin var mi?" diye sordu. Adam: "Hayir! yok" dedi. Resulullah da:
"Oyleyse onu yiyin" buyurdu. Ravi der ki: "Sonra devenin sahibi geldi. Durum kendisine anlatildi.
"Deveyi kesmedin mi?" dedi. Adam: "Senden utandim!" cevabinda bulundu."
Ebu Davud, Et'ime 37, (3816).

3893 - el-Fucey' el-Amiri radiyallahu anh anlatiyor:
"Ey Allah'in Resulu dedim, meyteden bize helal olan (miktar) nedir?"
"Yiyeceginiz ne (miktarda)dir" diye sordu. Biz: "Aksam ve sabah yiyoruz" diye cevap verdik."
Ebu Nuaym Mevla Ukbe der ki: "Ukbe bana bu ifadeyi acikladi: "Bir bardak sabahleyin, bir bardak da aksam vakti demektir." Dedi ki: "Durum bu, babamin hayatina yemin olsun bu yetmez!" Bunun uzerine Aleyhissalatu vesselam mezhur durumda meyteyi yemelerine ruhsat tanidi."
Ebu Davud, Et'ime 37, (3817).

CIZYE VE SADAKA DEVESI

3894 - Eslem Mevla Omer Ibnu'l-Hattab radiyallahu anh anlatiyor: "Hz. Omer'e: "Binekler arasinda kor bir deve var!" dedim. Bana: "Onu bir aileye ver, ondan istifade etsinler" dedi. ben "O kor oldugu halde (ondan istifade mi olur)?" dedim. "Onu deve surusune katsinlar (otlamaya sursunler)" dedi. Ben: "Iyi ama arazide nasil yayilacak?" dedim. "Bu hayvan cizye devesi mi sadaka devesi mi?" diye sordu. Ben, "cizye devesi!" deyince: "Vallahi siz bunu yemek istiyorsunuz" dedi. Ben de: "Uzerinde cizye devesi muhru var?" dedim. Bunun uzerine Omer radiyallahu anh devenin kesilmesini emretti ve kesildi. Hz. Omer'in yaninda dokuz adet tabak vardi. Meyve, cerez her ne olsa ondan bu tabaklara koyup Resulullah aleyhissalatu vesselam'in zevcelerine gonderirdi. Bu gonderdiklerinin en sonuncusu, kizi Hafsa'ya gonderdigi olurdu. Eger bunda eksiklik olursa, kendi hissesinden tamamlardi.
Iste bu devenin etinden de o tabaklara koydu ve Resulullah aleyhissalatu vesselam'in zevcelerine gonderdi. Bu devenin etinden arta kalanin yemek yapilmasini emretti. Sonra Muhacir ve Ensar'i ondan yemeye davet etti."
Muvatta, Zekat 44, (1, 279).

ET

3895 - Hz. Omer radiyallahu anh anlatiyor: "Etten sakinin. Cunku onun hamr (icki) gibi tiryakiligi var. Ayrica Allah, eti cok yiyen aile halkina bugzeder."
Muvatta, Sifatu'n-Nebi 36, (2, 935).

3896 - Hz. Cabir radiyallahu anh anlatiyor: "Ben carsidan et almis hamala vermis eve donuyordum. Hz. Omer radiyallahu anh yolda bana yetisip: "Bu da ne?" diye sordu.
"Canimiz et cekmisti, gidip bir dirhemlik et satin aldim" dedim. Bunun uzerine: "Canin bir sey cektikce gidip ondan aliyor musun? Herkese, israf olarak, caninin her istedigini yemesi yeter!" diye cikisti."
Muvatta, Sifatu'n-Nebi 36, (936).

HAYVANI OLMAYAN MEKRUH YIYECEKLER

3897 - Hz. Cabir radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kim sarimsak veya sogan yerse bizden uzak dursun -veya mescidimizden uzak dursun- evinde otursun."
Bazan Resulullah aleyhissalatu vesselam'a icerisinde yesil sebzeler bulunan tencere getirilirdi de onda koku bulur ve (ne oldugunu) sorardi. Kendisine sebze nev'inden ne oldugu haber verilince, tencereyi, beraberindeki arkadislarindan birini gostererek ona vermelerini soylerdi. Aleyhissalatu vesselam, onun yemekten cekindigini gorunce:
"Sen bana bakma, ye! Zira ben senin gibi degilim, senin konusmadigin (meleklerle) konusuyorum" derdi."
Buhari, Et'ime 49, salat 160, I'tisam 24; Muslim, Mesacid 73, (564); Ebu Davud, Et'ime 41, (3822); Tirmizi, Et'ime 13, (1807); Nesai, Mesacid 16, (2, 43).

3898 - Hz. Ali radiyallahu anh anlatiyor: "Biz cig olarak sarimsak yemekten yasaklandik."
Ebu Davud, Et'ime 41, (3828); Tirmizi, Et'ime 14, (1809).

3899 - Ebu Ziyad Hiyar Ibnu Seleme anlatiyor: " Hz. Aise radiyallahu anha'ya sogan hususunda sordum. Su cevabi verdi: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'in en son yedigi yemekte sogan vardi."
Ebu Davud, Et'ime 41, (3829).

YABANCILARIN YEMEGI

3900 - Ibnu Omer radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kimse kardesinin hayvanini, iznini almadan sagmasin. Sizden kim, odasina baskalarinin girip hazinelerini kirmasindan, yiyeceklerini sacip dagitmasindan hoslanir? Tipki bunun gibi, hayvanlarinin memeleri de onlar icin yiyeceklerinin hazineleri durumundadir. Oyleyse kimse izin almadan baskasinin hayvanini sagmasin."
Buhari, Lukata 8; Muslim, Lukata 13, (1726); Muvatta, Isti'zan 17, (2, 971); Ebu Davud, Cihad 95, (2623)
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
3901 - Semure Ibnu Cundub radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Biriniz bir suruye ugradiginizda, sahibi basinda ise izin alsin, izin verirse sut sagip icsin, sahibi orada yoksa, uc sefer seslensin, cevap verirse izin istesin, cevap vermezse sagsin ve icsin."
Ebu Davud, Cihad 93, (2619); Tirmizi, Buyu 60, (1296).

3902 - Ibnu Omer radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kim bir bahceye girerse (meyvesinden) yesin. Ancak beraberinde goturmesin."
Tirmizi, Buyu 54, (1287).

3903 - Rafi Ibnu Amr radiyallahu anh anlatiyor: "Ben (kucukken) Ensar'in hurmalarini tasliyordum. Beni yakalayip Resulullah aleyhissalatu vesselam'a goturduler.
"Ey Rafi' niye baskasinin hurmalarini tasliyorsun?" dedi.
"Aclik sebebiyle ey Allah'in Resulu!" dedim.
"Taslama, kendiliginden (dibine) duseni ye!" (deyip) basimi oksadi ve:
"Allah seni (hurmaya) doyursun ve suya kandirsin!" buyurdu."
Tirmizi, Buyu 54, (1288); Ebu Davud, Cihad 94, (2622); Ibnu Mace, Ticarat 67, (2299).

3904 - Abbad Ibnu Surahbil anlatiyor: "Kitliga ugradim. Bunun uzerine Medine bahcelerinden birine girdim. Basak ovup hem yedim hem de torbama aldim. Derken sahibi gelip beni yakaladi, dovdu, torbami elimden aldi ve beni Resulullah'a getirdi. Durumu ona anlatti. Resulullah aleyhissalatu vesselam mal sahibine: "Cahilken ogretmedin, acken de doyurmadin!" dedi. Sonra emri uzerine, torbami saldi. (Sonra Resulullah) bana bir veya yarim sa' miktarinda yiyecek verdi."
Ebu Davud, Cihad 93, (2620, 2621); Nesai, Kudat 20, (8, 240); Ibnu Mace, Ticarat 67, (2298).

HARAM YIYECEKLER

3905 - Ebu Sa'lebe el-Huseni radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam vahsi hayvanlardan kesici dis (kopek disi) tasiyanlarin hepsini yasakladi."
Muslim, Ebu Davud ve Nesai, Ibnu Abbas'tan gelen bir rivayette su ziyadeyi kaydederler: "Her bir pence sahibi kusu da..."
Buhari, Zebaih, 29; Muslim, sayd 12-16 (1932, 1933); Tirmizi, Et'ime 1, (1477, 1478, 1479); Ebu Davud, Et'ime 33, (3802, 3803, 3805); Ibnu Mace, Sayd 13, (3232, 3234); Nesai, Sayd 30, 31, (7, 202, 204).

3906 - Ibnu Abbas radiyallahu anhuma anlatiyor: "Cahiliye halki, bir cok seyi (helal addedip) yiyor, bircogunu da pis addederek yemiyordu. Allah Teala hazretleri Resulunu gonderdi, kitabini indirdi, helalini helal, haramini da haram kildi. Helal kildigi helaldir, haram kildigi da haramdir, sukut buyurdugu da aff (edilmis)dir."
Ibnu Abbas, sonra su ayet-i kerimeyi okudu: "(Ey Muhammad!) De ki:
"Bana vahyolunanda, les, akiatilmis kan, domuz eti, -ki pistir- ve gunah islenerek Allah'tan baskasi adina kesilen hayvandan baskasini yemenin haram olduguna dair bir emir bulamiyorum. Fakat darda kalan, -baskasinin payina el uzatmamak ve zaruret miktarini asmamak uzere-bunlardan da yiyebilir. Dogrusu Rabbin bagislar ve merhamet eder" (En'am 145)
Ebu Davud, Et'ime 31, (3800).

3907 - Kabisa Ibnu Hulb babasi radiyallahu anh'tan anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'a bir adamin soyle sordugunu isittim: "Bazi yiyecekler var, onlari yemekte zorluk cekiyor, (gunah midir diye korkuyorum)?"
Resulullah aleyhissalatu vesselam da cevaben: "Icinde hic bir sey sikinti olmasin, aksi halde hristiyanlara benzersin."
Ebu Davud, Et'ime 24, (3784); Tirmizi, Siyer 16, (1565).

3908 - Hz. Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Vahsilerden, kesici disi olan her bir hayvanin yenmesi haramdir."
Muslim, Sayd 15, (1933); Muvatta, sayd 14, (2, 496); Tirmizi, Sayd 3, (1479); Nesai, sayd 28, (7, 200).

3909 - Ebu Davud'un bir diger rivayetinde soyle gelmistir: "...vahsilerden kesici disi olan her bir hayvanin, ve pencesi olan her bir kusun yenmesini yasakladi."
Ebu Davud, Et'ime 33, (3802); Buhari, Sayd 29, Tibb 57; Muslim, Sayd 12, (1932); Muvatta, Sayd 13, (2, 496); Nesai, Sayd 28, (7, 201).

3910 - Halid Ibnu'l-Velid radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam, at, katir ve esek etini yemeyi yasakladi."
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
3911 - Ebu Davud'un bir diger rivayetinde soyle denir: "Hayber fethi sirasinda gazvede, Resulullah aleyhissalatu vesselam ile birlikte ben de vardim. Bir grup yahudi, Aleyhissalatu vesselam'a gelerek, askerlerin ahirlarina hucum ederek (mallarini yagmalamalarindan) sikayet ettiler. Resulullah aleyhissalatu vesselam, bunun uzerine (muslumanlara yonelerek): "(Olamaz!) anlasma yapilan kimselerin mali onlarin izni olmadan helal degildir. Ayrica size ehli esekler, onlarin atlari, katirlari, vahsi hayvanlardan herbir kesici disi olan, kuslardan da herbir penceleri olan haramdir!" buyurdular."
Ebu Davud, Et'ime 26, (3790), 33, Nesai, Sayd 30, (7, 202).

RESULULLAH VE ASHABININ YEDIGI YEMEKLER VE ONLARIN MEDHI

3912 - Hz. Cabir radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam ailesine katik sormustu. "Yanimizda sirkeden baska bir sey yok!" dediler. Aleyhissalatu vesselam onu istedi ve gelince yemeye basladi. Hem yiyor, hem de: "Sirke ne iyi katik! Sirke ne iyi katir! Sirke ne iyi katik!" diyordu."
Muslim, Esribe 166, (2052); Ebu Davud, Et'ime 40, (3820, 3821); Tirmizi, Et'ime 35, (1843); Nesai, Eyman 21, (7, 14).

3913 - Hz. Omer ve Ebu Esid radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Zeytinyagini yeyin ve onunla yaglanin. Zira o, mubarek bir agactandir."
Tirmizi, Et'ime 43, (1852, 1853).

3914 - Hz. Enes radiyallahu anh anlatiyor: "Bir terzi, Resulullah aleyhissalatu vesselam'i onun adina hazirladigi bir yemege davet etti. Beraberinde ben de gittim. (Ev sahibi sofraya) arpa ekmegi, icerisinde kabak bulunan bir corba ve kadid (kurutulmus et) getirdi. Ben, Resulullah aleyhissalatu vesselam'in tabagin etrafindan kabagi arastirdigini gordum. O gunden beri kabagi sevmeye devam ediyorum."
Buhari, Et'ime 33, 4, 25, 35, 36, 37, 38, Buyu 30; Muslim, Esribe 144, (2041); Muvatta, Nikah 51, (2, 546, 547); Ebu Davud, Et'ime 22, (3782); Tirmizi, Et'ime 42, (1850, 1851).
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
3915 - Ibnu Omer radiyallahu anhuma anlatiyor: "Tebuk'te Resulullah aleyhissalatu vesselam'a hristiyanlarin yaptigi peynir (kalibi) getirilmisti. Bir bicak istedi. Besmele cekip kesti ve yedi."
Ebu Davud, Et'ime 39, (3819).

3916 - Yusuf Ibnu Abdillah Ibni Selam radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam, bir miktar arpa (ekmegi) aldi. Uzerine bir hurma koydu ve: "Bu suna katiktir!" buyurdu."
Ebu Davud, Et'ime 42, (3830).

3917 - Hz. Aise radiyallahu anha anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam kavunu taze hurma ile yer ve: "Bunun hararetini sunun serinligiyle, sunun serinligini de bunun hararetiyle kiriyoruz!" buyurdu."
Tirmizi, Et'ime 36, (1844); Ebu Davud, Et'ime 45, (3836).

3918 - Sahiheyn ve Ebu Davud'da, Abdullah Ibnu Ca'fer radiyallahu anhuma'nin soyle dedigi gelmistir: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'i salatalikla birlikte taze hurma yerken gordum."
Buhari, Et'ime 39, 45, 47; Muslim, Esribe 147, (2043); Ebu Davud, Et'ime 45, (3835); Tirmizi, Et'ime 37, (1845).

3919 - Ebu Davud, Hz. Aise radiyallahu anha'dan sunu kaydeder: "Annem, Resulullah aleyhissalatu vesselam'la evlenecegim zaman beni sismanlatmak istedi. Ancak bana hurma ile birlikte salatalik yedirinceye kadar arzu ettigi diger seylerden (ilaclardan) hicbirine icabet edemedim. O ikisinden (muntazaman yemeye devam edince) guzel bir sismanlik kazandim."
Ebu Davud, Tibb 20, (3903); Ibnu Mace, Et'ime 37, (3324).

3920 - Busr es-Sulemi'nin iki oglu radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam yanimiza girdi. Biz kendilerine tereyagi ve hurma ikram ettik. Aleyhissalatu vesselam yagla hurmayi severdi."
Ebu Davud, Et'ime 45, (3837); Ibnu Mace, Et'ime 43, (3334)
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
3921 - Hz. Aise radiyallahu anha anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam helva ve bali severdi."
Tirmizi, Et'ime 29, (1832).

3922 - Ibnu Abbas radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'in en cok sevdigi yiyecek ekmekten yapilan tirid ve hays'dan yapilan tirid idi."
Ebu Davud, Et'ime 23, (3783).

3923 - Abdullah el-Muzeni radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Biriniz et satin alinca suyunu biraz fazla kilsin. (Yemek sirasinda) yiyenlerin coklugu sebebiyle ete rastlamayip suya rastlasa (bu ona yeterlidir), zira su da, iki etten biri olmustur."
Tirmizi, Et7ime 30, (1833, 1834).

3924 - Hz. Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: " Resulullah aleyhissalatu vesselam'a bir et parcasi getirilmisti. Kendisine bunun bud kismi sunuldu. Aleyhissalatu vesselam budu severdi. Bu bud gelince hemen ondan isirarak yedi."
Tirmizi, Et'ime 34, (1838); Ibnu Mace, Et'ime 28, (3307); Buhari, Enbiya 3, Tefsir, Isra 5; Muslim, Iman 327.

3925 - Ibnu Mes'ud radiyallahu anh anlatiyor: "Koyunun on budu Resulullah aleyhissalatu vesselam'in hosuna giderdi. (Bir defasinda) on buda zehir konuldu. Bu zehiri yahudilerin koydugu gorusundeydi."
Ebu Davud, Et'ime 21, (3781); Buhari, Megazi 41, Hibe 28; Muslim, Selam 45, (2190); Ibnu Mace, Tib 45, (3546).

3926 - Sehl Ibnu Sa'd radiyallahu anh anlatiyor: "Biz cuma gunu olunca sevinirdik. Cunku bizim yasli bir kadin akrabamiz vardi. Pazi koku bulur, tencereye koyar, uzerine de arpa ogutup ilavede bulunurdu. Vallahi, bunun icinde ne kuyruk yagi ne de ic yagi olurdu. Cuma namazini kildik mi, mescidden ayrilir, o ihtiyar kadina selam verip hanesine girerdik. O da mezkur yemegi onumuze koyardi. Iste bu sebeple biz cuma olunca sevinirdik."
Buhari, Et'ime 17, Cuma 40, 41, Hars 21, Isti'zan 16, 39; Muslim, Cuma 30, 32, (859, 860).

3927 - Hz. Cabir radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'la birlikte Merri'z-Zahran'da erak agacinin kebas denilen meyvesinden topladigimizi hatirliyorum. Resulullah aleyhissalatu vesselam o zaman bize: "Siyahlarini toplayin, onlar daha iyidir!" tavsiyesinde bulunmustu. Ben kendilerinden "Siz koyun da guttunuz mu?" diye sordum. "Hic koyun gutmeyen peygamber var mi?" cevabinda bulundu."
Buhari, Et'ime 50, Enbiya 29; Muslim, Esribe 163, (2050).
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
DAVET YEMEGI

3928 - Ibnu Omer radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Davet edildiginiz zaman bu davete icabet edin." (Nafi der ki:) "Ibnu Omer, oruclu bile olsa, dugun ve diger davetlere mutlaka icabet ederdi."

3929 - Ebu Davud'un diger bir rivayetinde: "Kim davet edildigi halde icabet etmezse, Allah ve Resulune isyan etmis olur. Kim de, davetsiz olarak bir sofraya oturursa, hirsiz olarak girer. Yagmaci olarak cikar" denilmistir.
Buhari, Nikah 71, 74; Muslim, Nikah 103, (1429); Tirmizi, Nikah 11, (1098); Ebu Davud, Et'ime 1, (3736, 3737, 3738, 3739).

3930 - Humeyd Ibnu Abdirrahman el-Himyeri'in ashabindan bir kimseden naklettigine gore, Resulullah aleyhissalatu vesselam soyle buyurmuslardir: "Iki kisi birden davet ederse kapi itibariyle hangisi yakinsa ona icabet et. Cunku kapisi daha yakin olan komsulukta daha yakindir. Bunlardan biri once davet etmis ise, once davranana icabet et!"
Ebu Davud, Et'ime 9, (3756)
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
3931 - Ebu Mes'ud El-Ensari radiyallahu anh anlatiyor: "Ensar'dan Ebu Su'ayb adinda bir zat vardi. Bunun et satisi yapan bir kolesi vardi. (Bir gun) Resulullah aleyhissalatu vesselam'i gordu ve yuzunden acikmis oldugunu anladi. Kolesine: "Bize bes kisilik yemek hazirla! Ben Resulullah aleyhissalatu vesselam'i da besin besincisi olarak davat etti. Onlari bir kisi daha takib etti. Kapiya geldiklerinde Resulullah aleyhissalatu vesselam (ev sahibine): "Bize bu da uydu, istersen ona da izin ver, istersen donsun!" buyurdular. Adam: "Ey Allah'in Resulu, ona da izin veriyorum!" dedi."
Buhari, Et'ime 57, 34, Buyu' 21, Mezalim 14; Muslim, Esribe 138, (2036); Tirmizi, Nikah 12, (1099).

3932 - Hz. Enes radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'in Iranli bir komsusu vardi, guzel et yemegi yapardi. (Bir gun) Resulullah aleyhissalatu vesselam icin yemek hazirladi. Sonra davet etmeye geldi. Resulullah aleyhissalatu vesselam Aise'yi gostererek: "Sunun icin de davet var mi?" diye sordu. Adam: "Hayir!" deyince, Aleyhissalatu vesselam da: "Hayir, (davetinizi kabul etmiyorum)!" cevabini verdi. Adam donup, davetini tekrarladi. Resulullah da: "Ya su?" diye Hz. Aise icin de izin istedi. Adam: "Hayir!" dedi. Resulullah da: "Hayir!" cevabini verdi. Sonra adam tekrar davet etmeye geldi. Resulullah da: "Ya su!" diye israr etti. Adam bu sefer; "Evet (o da davetli)!" dedi. (Resulullah ve Hz. Aise) ikisi birlikte kalkip birbirleriyle sakalasarak davet sahibinin evine geldiler."
Muslim, Esribe 139, (2037); Nesai, Talak 23, (6, 158)

DUGUN YEMEGI (VELIME)

3933 - Hz. Enes radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam Abdurrahman Ibnu Avf radiyallahu anh'in elbisesinde bir sarilik gormus idi. "Hayrola, bu da ne?" diye sordu. Abdurrahman: "Bir kadinla, bir nevat agirliginda mehir odeyerek, evlendim!" aciklamasini yapti. Aleyhissalatu vesselam: "Allah (evliligi) sana mubarek etsin, ancak bir koyunla da olsa bir ziyafet var!" buyurdular."
Buhari, Nikah 68, 69; Muslim, Nikah 87, (1428); Ebu Davud, Et'ime 2, (3743); Tirmizi, Nikah 10, (1094); Nesai, Nikah 67; Muvatta, Nikah 47.

3934 - Yine Hz. Enes radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam Zeyneb Bintu'l-Cahs'in dugununde verdigi ziyafeti, diger zevcelerinin hic birinin dugununde vermemistir. Bu dugunde bir koyun kesti."
Buhari, Nikah 68, 69; Muslim, Nikah 87, (1428); Ebu Davud, Et'ime 2, (3743).
Bir rivayette soyle der: "(Zeyneb'in dugunune gelenlere doyarak sofrayi) terketmelerine kadar ekmek ve et yedirdi."

3935 - Yine Hz. Enes demistir ki: "Safiyye Bintu Huyeyy'in nikahinda Resulullah aleyhissalatu vesselam sevik ve hurma ile ziyafet verdi."
Ebu Davud, Et'ime 2, (3744); Tirmizi, Nikah 10, (1095).

3936 - Buhari merhumun kaydettigine gore: "Safiyye Bintu Seybe radiyallahu anha anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam, hanimlarindan birinin dugununde iki mudd miktarinda arpa(dan yapilan yemek) ile ziyafet verdi."
Buhari, Nikah 70).

3937 - Ibnu Mes'ud radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Dugun yemegi, dugunun birinci gunu haktir, ikinci gunu sunnettir, ucuncu gunu desinler icindir. Kim desinler icin is yaparsa Allah da ona gore muamele yapar."
Tirmizi, Nikah 10, (1097).

3938 - A'rac, Ebu Hureyre radiyallahu anh'tan naklen anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam diyordu ki: "En serli yemek, sadece zenginlerin cagrilip fakirlerin cagrilmadigi yemektir. Kim de davete icabet etmez, yemege gelmezse, Allah ve Resulune asi olmustur."
Bir diger rivayette: "(Yemegin kotusu) gelene verilmeyen, ona gelmeyeceklerin davet edildigi yemektir" denilmistir.
Buhari, Nikah 72; Muslim, Nikah 107-110, (1432); Muvatta, Nikah 50, (2, 546); Ebu Davud, Et'ime 1, (3742).

AKIKA

3939 - Semure Innu Cundeb radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Her cocuk, akika kurbeni ile rehinelenmistir. Bu kurban, (dogumunun) yedinci gunu, onun adina kesilir. (O gun) saci da tras edilir ve cocuga isim de verilir."
Ebu Davud, Edahi 21, (2837, 2838); Tirmizi, Edahi 23, (1572); Nesai, Akika 5, (7, 166).

3940 - Zeyd Ibnu Eslem, Beni Eslem'den bir adamdan, o da sahabi olan babasi radiyallahu anh'tan naklediyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'a akikadan sorulmustu. Su cevabi verdiler: "Ben ukuku (isyan) sevmem!" Boyle demekle, sanki akika ismini kullanmaktan hoslanmadigini ifade etmisti. Sunu ilave ettiler: "Kimin bir evladi olur da, ona bedel kurban kesmek isterse, bunu yapsin."
Muvatta, Akika 1, (2, 500)
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
3941 - Ummu Kurz radiyallahu anha anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'in soyle soyledigini isittim: "Oglan cocugu icin birbirine denk iki kurban, kiz cocugu icin bir kurban kesmek gerekir. (Kurbanligin) erkek veya disi olmasi farketmez."
Ebu Davud, Edahi 21, (2834, 2835, 2836); Tirmizi, Edahi, 17, (1516); Nesai, Akika 3, (7, 165).

3942 - Nafi rahimehullah anlatiyor: "Ibnu Omer radiyallahu anhuma'ya ehlinden her kim bir akika istemis ise, ona mutlaka bir akika vermistir. Kiz ve erkek, her cocugu icin birar koyun kurban ederdi. Urve Ibnu'z-Zubeyr merhum da boyle yapardi."
Imam Malik der ki. "Bana ulastigina gore, Ali Ibnu Ebi Talib radiyallahu anh da boyle yaparmis."
Muvatta, Akika 4, (2, 501).

3943 - Ibnu Abbas radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam, torunlari Hz. Hasan ve Hz. Huseyin icin, akika olarak birer koyun kurban etti."
Hadisin Nesai'deki vechinde: "...ikiser koyun kurban etti" denmistir.
Ebu Davud, Edahi 21, (2841); Nesai, Akika 4, (7, 166).

3944 - Hz. Ali radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam, Hz. Hasan radiyallahu anh icin akika olarak bir koyun kurban etti ve:
"Ey Fatima!" dedi. "Cocugun basini tiras ettir ve sacinin agirliginca gumus tasadduk et!"
Bu emir uzerine, saci tarttik, agirligi bir dirhem veya buna yakin bir seydi."
Tirmizi, Edahi 20, (1519).

3945 - Ca'fer Ibnu Muhammed babasindan, o da Hz. Fatima radiyallahu anha'dan rivayet ettigine gore, "Hz. Fatima, Hz. Hasan ve Hz. Huseyin'in, Zeyneb'in, Ummu Kulsum radiyallahu anhum'un saclarini tartti. Bunlarin agirliginca gumus tasadduk etti."
Muvatta, Akika 2, (2, 501).

FERE' VE ATIRE

3946 - Nubeyse el-Huzeli radiyallahu anh anlatiyor: "Bir adam sordu:
"Ey Allah'in Resulu! Biz, cahiliye devrinde, Recep ayinda atire kurbani kesiyorduk. Simdi ne yapmamizi emir buyurursunuz?"
Resulullah su cevabi verdi: "Hangi ayda olursa olsun, Allah icin kesin ve Allah icin hayir hasenatta bulunun, Allah icin yedirip icirin." Yine sordular: "Cahiliye devrinde Fere' kurbani kesiyorduk, simdi ne yapmamizi emredersiniz?"
Resulullah aleyhissalatu vesselam dedi ki: "Kirda otlayan her bir suru icin bir fere' kurbani vardir. Bu o yil dogan ve hacilara yuk tasiyacak guce gelinceye kadar digerleriyle birlikte besledigin bir hayvandir. O safhaya gelince kesip etini yolculara tasadduk edersin."
Ebu Kilabe'ye dendi ki: "Bir fere' kurbani gerektiren suru ne miktar olmalidir?" "Yuz (bas hayvan)" diye cevap verdi."
Ebu Davud, Edahi 20, (2830); Nesai, Fere' 7-8, (7, 169, 171).

3947 - Nesai'nin Haris Ibnu Amr'dan kaydettigi bir diger rivayetinde geldigine gore, "Haris Ibnu Amr, Resulullah aleyhissalatu vesselam'a atire ve fere' kurbanlari hakkinda sormus, Resulullah da kendisine:
"Dileyen atire kurbani kessin, dileyen de kesmesin; dileyen fere' kurbani kessin dileyen de kesmesin. Davarin bir kurban hakki vardir!" diye cevap vermis, parmaklarinin hepsini kapayip sadece bbirini yummayarak onu gostermistir."
Nesai, Fere' 1, (7, 168, 169).

3948 - Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "(Islam'da) fere' kurbani da yok, atire kurbani da yok."
Buhari, Akika 4; Muslim, Edahi 32, (1976); Ebu Davud, Edahi 20, (2831, 2832); Tirmizi, Edahi 15, (1512); Nesai, Fere' 1, (7, 167).

TEDAVININ CEVAZI

3949 - Ebu'd Derda radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Allah Teala Hazretleri hastaligi da ilaci da indirmistir. Ve her hastaliga bir ilac vermistir. Oyleyse tedavi olun. Ancak haram olan seyle tedavi olmayin."
Ebu Davud, Tibb 11, 3874.

3950 - Ebu Hureyre'nin Buhari'de gelen bir rivayetinde Resulullah aleyhissalatu vesselam soyle buyurmaktadir: "Safi-i Kerim Allah Teala Hazretleri, her ne hastalik indirmisse onun devasini da indirmistir." Ebu Davud ve Tirmizi'de su ziyade var: "Tek bir hastaligin ilaci yoktur" dedi. Kendisine: "O hangi hastaliktir?" diye soruldu da: "Ihtiyarlik!" cevabini verdi."
Buhari, Tibb 1, Ebu Davud, Tibb 1, (3855); Tirmizi, Tibb 2, (2039); Ibnu Mace, Tibb 1, (3436)
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
3951 - Hz. Cabir radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Her hastaligin bir devasi vardir. Hastaligin ilacina rastlanirsa Allah Teala'nin izniyle hastaliktan sifa bulur."

TEDAVININ MEKRUHLUGU

3952 - Ukbe Ibnu Amir radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Hastalarinizi yeyip icmeye zorlamayin. Zira Allah Teala hazretleri onlara yedirir icirir."
Tirmizi, Tib 4, (2041); Ibnu Mace, Tibb 4, (3444).

3953 - Hz. Aise radiyallahu anha anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'a hastaligi sirasinda agzindan ilac icirdik. Bize icirmememizi isaret etti. Ancak biz (itirazini) hastalarda ilaca karsi gorulen nefret (diye) degerlendirmis (ve icirmistik). Kendine gelince: "Bana ilac vermeyin demedim mi?" diye bizi payladi. Biz, davranisinizin sebebini: "(Herhalde) hastalarin ilaca gosterdikleri nefret olarak degerlendirdik" diye acikladik. (Resulullah, buna ragmen ofke izhar edip, herkesi cezalandirmak uzere): "Ilactan icmedik kimse kalmayacak!" emretti ve: "Abbas haric hepinizi gorecegim, zira o (bana zorla ilac icirirken) yaninizda degildi" buyurdu."
Buhari, Tibb 21, Megazi 83; Muslim, Selam 83, (2213).

3954 - Abdullah Ibnu Amr Ibni'l-As radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Benim tiryak icmem, temime (muska) katinmam, icimden gelen siiri okumam aldirmazlik olur."
Ebu Davud, Tibb 10, (3869).
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
3955 - Mugire Ibnu Su'be radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kim vucudunu daglatir veya rukye yaptirirsa tevekkulu terketmis olur."
Tirmizi, Tibb 14, (2056); Ibnu Mace, Tibb 23, (3489).

RESULULLAH'IN VASFETTIGI ILACLAR

3956 - Ebu Sa'idi'l-Hudri radiyallahu anh anlatiyor: "Bir adam Resulullah aleyhissalatu vesselam'a gelerek: "Kardesim ishal oldu (ne yapayim?)" diye sordu. Aleyhissalatu vesselam: "Ona bal (serbeti) icir!" ferman buyurdu. Adam icirdi. Bilahare ayni sahis tekrar gelip: "Ben bal (serbeti) icirdim. Ancak, bu onun ishalini artirmadan baska bir seye yaramadi" dedi. (Adam bu gidip gelmeleri) uc kere tekrar etti. Sonunda Aleyhissalatu vesselam: "Allah dogru soyledi. Kardesinin karni yalan soyledi (hata etti)" buyurdu. Sonra bir kere daha icirdi. Bu sefer kardesi iyilesti."
Buhari, Tibb 4, 24; Muslim, Selam 91, (2217); Tirmizi, Tibb 31, (2083).

3957 - Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Olum disinda hicbir hastalik yoktur ki corek otunda onun icin bir deva bulunmasin."
Buhari, Tibb 7; Muslim, Selam 89, (2215); Tirmizi, Tibb 5, (2042); 22, (2071).

3958 - Sa'd Ibnu Ebi Vakkas radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kim her sabah acve hurmasindan yedi tane yerse o gun geceye kadar ona ne zehir ne de sihir zarar verir."
Buhari, Tibb 52, 56, Et'ime 43; Muslim, Esribe 154, (2047); Ebu Davud, Tibb 12, (3875, 3876).

3959 - Hz. Aise radiyallahu anha anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "(Medine'nin Necd cihetinde yer alan) Aliye acvesinde sifa vardir. O sabahin ilk vaktinde (yenirse) panzehirdir."
Muslim, Esribe 156, (2048).

3960 - Said Ibnu Zeyd radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Mantar kudret helvasi cinsindendir. Suyu goze sifalidir."
Buhari, Tibb 20, Tefsir, Bakara 3; Muslim, Esribe 157, (2049); Tirmizi, Tibb 22, (2068)
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
3961 - Tirmizi'de Ebu Hureyre radiyallahu anh'tan gelen bir rivayete gore, Halk: "Mantar topragin cicek hastaligidir" demistir. Resulullah aleyhissalatu vesselam soyle soylediler: "Mantar (Allah'in Beni Israil'e in'am ettigi kudret helvasi denen) menn'dendir. Suyu goz icin sifadir. Acve (denen hurma cinsi) cennettendir ve zehire karsi sifadir." Ebu Hureyre ilave eder: "Ben uc veya bes veya yedi mantar aldim, onlari sikip suyunu bir siseye koydum. Gozu hasta olan bir cariyeme tatbik ettim. Iyilesti."
Tirmizi, Tibb 22, (2068, 2069, 2070).

3962 - Resulullah aleyhissalatu vesselam'in zevcelerinden birine hizmet eden Selma adinda bir kadin anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'a bir yara veya bir bere gelecek olsa, bana emrederdi, onun uzerine kina koyardim."
Tirmizi, Tibb 13, (2055).

3963 - Esma Bintu Umeys radiyallahu anha anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam bana: "Ne ile (barsaklarini) yumusatiyorsun?" diye sordu. Ben: "Subrum ile!" dedim.
"Hararet de hararet!" buyurdu. Bunun uzerine ben, sonra sena otunu mushil olarak kullandim. Resulullah aleyhissalatu vesselam (bunu ogrenince):
"Eger olume karsi sifa tasiyan bir sey olsaydi bu, mutlaka sena'da olurdu" buyurdu"
Tirmizi, Tibb 30, (2082).

3964 - Ummu Kays Bintu Mihsan radiyallahu anha anlatiyor: "Ben kucuk bir oglumla birlikte Resulullah aleyhissalatu vesselam'in huzuruna girdim. (O sirada bogazindaki hastaligi sebebiyle cocuga (i'lak denen) tedavi uygulamistim.
"Cocuklarinizin bogaz hastaligini niye i'lak usuluyle (elle sikarak) tedavi ediyorsunuz? Size su ud-u Hindi'yi (Kust-u Hindi) tavsiye ederim. Zira onda yedi turlu sifa vardir. Zatu'l-cenb'in ilaci ondadir. Bogaz hastaligina karsi burna damlatilir. Zatu'l-cenb'e karsi agizdan verilir."
Zuhri merhum der ki: "(Resulullah) bize (ilacin fayda verecegi) iki seyi acikladi, ama besini aciklamadi."
Buhari, Tibb 10, 21, 26; Muslim, Selam 139, (1214); Ebu Davud, Tibb 13, (3877).

3965 - Ibun Abbas radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Ismid'i kullanmaya devam edin. Zira o, surmelerinizin en hayirlisidir. Gormeyi parlatir, saci bitirir." Resulullah aleyhissalatu vesselam surme cekince once uc kere sag gozune cekerdi, onunla baslar, onunla bitirirdi. Sol gozune de iki kere cekerdi."

3966 - Bir baska rivayette soyle gelmistir: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'in bir surmedani vardi. Her gece su gozune uc, obur gozune de uc kere surme cekerdi."
Tirmizi, Libas 23, (1757); Tibb 9, (2049); Nesai, Zinet 28, (8, 150); Ibnu Mace, Tibb 25, (3497); Ebu Davud, Libas 16, (4061).

3967 - Rafi Ibnu Hadic radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Hararet, cehennemden bir kabarmadir. Hararetinizi (soguk) su ile sogutunuz."
Buhari, Tibb 28, Bed'u'l-halk 10; Muslim, Selam 83, (2212); Tirmizi, Tibb 25, (2074).

3968 - Tirmizi'nin Sevban radiyallahu anh'tan yaptigi bir rivayet soyledir: "(Resulullah aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Size humma isabet ederse, humma atesten bir parca oldugu icin, derhal su ile sondursun. (Soyle ki:) Akmakta olan bir nehrin icine girsin Akintiyi karsisina alip dursun ve sabah namazindan sonra ve gunesin dogusundan once su duayi yapsin: "Allah'in adiyla! Ey Allah'im, kuluna sifa ver ve Resulun Hz. Muhammed'in sozunu dogrula!"
Nehre uc gun, uc kere bansin. Ucte sifa bulamazsa, bes, yedi, dokuz (gun)e kadar ciksin. Zira humma Allah'in izniyle dokuz (gun)u tecavuz etmez (sifa hasil olur)."
Tirmizi, Tibb 33, (2085).

3969 - Ibnu Omer radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Cibril aleyhisselam bana, bir ilac ogretti. Bu butun hastaliklara devadir. Ayrica dedi ki: "Ben bu ilaci Levh-i Mahvuz'dan istinsah edip yazdim." (Ilaci soyle tarif etti:) "Dam uzerinden akmayan yagmur suyundan temiz bir kaba alirsin. Uzerine Fatiha suresini yetmis kere okursun. Bir o kadar da Ayetu'l-Kursi'yi, bir o kadar kul euzu bi-Rabbi'n-Nas'i, La-ilahe Illallahu vahdehu la serike leh. Lehul mulku ve Lehul hamdu yuhyi ve yumit ve huve hayyun la yemutu bi-yedikel hayr ve huve ala kulli sey'in kadir'i okur. Sonra yedi gun oruc tutar ve her gun bu su ile orucunu acar."
Rezin ilavesidir. Kaynagi bulunamamistir. Cami'u'l-Usul muhakkakki Abdulkadir el-Arnavud: "Zayiflik veya mevzuluk alameti gozukmektedir" der.

3970 - Hz. Aise radiyallahu anha anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Telbine (denen sutlu corba) hastanin kalbini dinlendirir, huznun bir kismini goturur."
Buhari, Tibb 8, Et'ime 24; Muslim, Selam 90, (2216).
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
3971 - Yine Hz. Aise radiyallahu anha anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam, aile halkindan birine humma (rahatsizligi) gelince hamurdan corba yapilmasini emrederdi ve corba yapilirdi. Sonra hastalara emrederdi ve onlar da ondan agir agir icerlerdi. Resulullah aleyhissalatu vesselam der di ki:
"Corba huzunlu kimsenin kalbini takviye eder, hastanin kalbinden elemi cikarir, tipki birinizin, su ile yuzunden kiri cikarmasi gibi."
Tirmizi, Tibb 3, (2040).

3972 - Hz. Enes radiyallahu anh anlatiyor: "Ureyne kabilesinden bir grup insan Medine'ye gelmisti. Burasi sihhatlerine iyi gelmedi, hastalandilar. Resulullah aleyhissalatu vesselam da onlari sadaka develerinin bulundugu yere gonderdi ve:
"Sutlerinden ve bevillerinden icin!" emir buyurdu. Onlar da ictiler ve iyilestiler."
Tirmizi, Tibb 6, (2043).

3973 - Ibnu Abbas radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Sifa uc seydedir:
- Bal serbeti.
- Kan aldirma.
- Atesle daglama.
Ancak ummetimi daglamaktan menediyorum."
Bir rivayette: "Balda, hacamat olmada sifa vardir." denmistir."
Buhari, Tibb 3.

3974 - Yine Ibnu Abbas radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kendisiyle tedavi oldugunuz seylerin en hayirlisi sa'ut (burun damlasi), hacamat (kan aldirma), ledud (agizdan damlatma) ve mesiyy (mushil icmedir.)"
Tirmizi, Tibb 9, (2048, 2049).

3975 - Zeyd Ibnu Erkam radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam, zatulcenb hastaliginin tedavisinde zeytinyagi ve vers'i methederdi."
Katade derdi ki: "Zeytinyagi agzin, hastalik hissedilen tarafindan icirilirdi." Bir rivayette: "Resulullah aleyhissalatu vesselam bize, zatulcenbten kustu'l-bahri ve zeytinyagi ile tedavi olmamizi emrederdi" denmistir.
Tirmizi, Tibb 25, (2079, 2080); Ibnu Mace, Tibb 17, (3467).

3976 - Ibnu Abbas radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Iki seyde ne cok sifa vardir: Sabir ve sufa."
Rezin tahric etmistir.

3977 - Ibnu Abbas radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam hacamat oldu ve hacamati yapan doktora ucretini odedi ve ayrica burun damlasi da kullandi."
Buhari, Tibb 9; Muslim, Selam 76, (1202); Ebu Davud, Tibb 8, (3867); Tirmizi, Tibb 9, (2048).

3978 - Ummu'l-Munzir Bintu Kays radiyallahu anha anlatiyor: "Beraberinde Ali radiyallahu anh oldugu halde Resulullah aleyhissalatu vesselam yanima girdi. Ali bu sirada (gecirdigi bir hastaligin) nekahet devresinde idi. Evimizde busr (hurma caglasi) salkimlari asili idi. Resulullah aleyhissalatu vesselam ondan yemeye basladi. Ali de yemek uzere kalkti. Resulullah aleyhissalatu vesselam Ali'ye yonelerek:
"Agir ol, agir ol! Sen daha nekahet donemindesin!" dedi ve Ali birakincaya kadar tekrarladi."
Ummu'l-Munzir, anlatmaya devam ederek: "Ben arpa ve cogender otundan yemek pisirip getirdim. Resulullah aleyhissalatu vesselam:
"Ey Ali, buyurdular, bundan al, bu sana daha faydali!"
Ebu Davud, Tibb 2, (3856); Tirmizi, Tibb 1, (2038).

3979 - Sehl Ibnu Sa'd radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam Uhud savasi sirasinda yaralaninca, Hz. Fatima radiyallahu anha, mubarek yuzlerinden kani yikamaya basladilar. Ali de Fatima radiyallahu anhuma'ya su dokuyordu. Fatima radiyallahu anha suyun kani gittikce artirdigini gorunce bir parca hasir aldi. Onu yakip iyice kul haline gelince yaraya basti. Boylece kan da durdu."
Buhari, Cihad 80, 85, 163, Vudu 72, Megazi, 24, Nikah 123, Tibb 27; Muslim, Cihad 101, (1790); Tirmizi, Tibb 34 (2086); Ibnu Mace, Tibb 15 (3464).

3980 - Vail Ibnu Hucr radiyallahu anh anlatiyor: "Tarik Ibnu Suveyd el-Cu'fi radiyallahu anh, Resulullah aleyhissalatu vesselam'a hamr (alkolluler) ile tedavi hususunda sordu. Aleyhissalatu vesselam onu bundan men etti ve:
"Hayir! O, deva degil, derttir!" buyurdu."
Muslim, Esribe 12, (1984); Ebu Davud, Tibb 11, (3873); Tirmizi, Tibb 8, (2047)
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
3981 - Hz. Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam zehir ve benzeri her cesit habis ilactan yasakladi."
Ebu Davud, Tibb 11, (3870); Tirmizi, Tibb 7, (2046).

3982 - Abdurrahman Ibnu Osman et-Teymi radiyallahu anh anlatiyor: "Bir tabib gelerek Resulullah aleyhissalatu vesselam'a ilac yapiminda kurbagayi kullanmaktan sordu. Resulullah adami kurbagayi oldurmekten nehyetti."
Ebu Davud, Tibb 11, (3871); Nesai, Sayd 36, (7, 210).

3983 - Ebu Kesbe el-Enmari radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam basindan ve iki omuzu arasindan hacamat olur ve:
"Kim bu kandan akitirsa, herhangi bir hastalik icin, bir baska ilacla tedavi olmasa da zarar gormez!" buyururdu."
Ebu Davud, Tibb 4, (3859); Ibnu Mace, Tibb 21, (3484).

3984 - Hz. Enes radiyallahu anh anlatiyor: Resulullah aleyhissalatu vesselam, boynunun iki tarafindaki damarlari ile iki omuzun arasindaki damardan hacamat olurdu."
Ebu Davud, Tibb 4, (3860); Tirmizi, Tibb 12, (2052); Ibnu Mace, Tibb 21, (3483).

3985 - Tirmizi su ziyadede bulunur: "(Resulullah aleyhissalatu vesselam) ayin onyedisinde, ondokuzunda ve yirmi birinde hacamat olurdu."
Tirmizi, Tibb 12, (2052).

3986 - Sahiheyn'de gelen bir rivayette soyle denir: "Resulullah aleyhissalatu vesselam hacamat olur, kimseye ucretinde zulmetmezdi."
Buhari, Icare 18; Muslim, Selam 77, (1577).

3987 - Ibnu Abbas radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Haccm ne iyi kuldur; (fazla) kani giderir, beli hafifletir, gozu parlatir."
Ibnu Abbas der ki: "Resulullah aleyhissalatu vesselam Mirac gecesinde, meleklerden murekkeb bir cemaate her ugrayisinda: "Hacamat olmaya devam et! Ummetine de hacamat olmalarini emret!" derlerdi."
Tirmizi, Tibb 12, (2054).

3988 - Ebu Bekre radiyallahu anh'tan anlatildigina gore, bu muhterem sahabi, ailesini sali gunu hacamat olmaktan men ederdi. Derdi ki: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Sali gunu kan gunudur. O gunde bir saat vardir, kan durmaz."
Ebu Davud, Tibb 5, (3862).

3989 - Hz. Cabir radiyallahu anh anlatiyor: "Sa'd Ibnu Mu'az radiyallahu anh kolundaki (can) damarindan isabet aldigi zaman Resulullah aleyhissalatu vesselam onu elindeki uzunca bir demir cubukla bizzat dagladi. Ancak yarasi tekrar sisti. Resulullah da ikinci sefer dagladi."
Muslim, Selam 75, (2208); Ebu Davud, Tibb 7, (3866).

3990 - Tirmizi'nin Hz. Enes'ten yaptigi bir rivayette, Enes radiyallahu anh der ki: "Resulullah aleyhissalatu vesselam, Sa'd Ibnu Zurare'yi sivilce sebebiyle dagladi."
Tirmizi, Tibb 11, (2051)
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
3991 - Imran Ibnu Husayn radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam bizi daglama yapmaktan nehyetti. Ancak biz, (ona basvurmaya zorlayan) durumlarla karsilastik. Bircok defalar daglama yaptik. (Sunnete muhalefetimiz sebebiyle) rahatsizligimizdan kurtulus bulamadik."
Tirmizi, Tibb 10, (2050); Ebu Davud, Tibb 7, (3865).

RUKYE VE TEMIMENIN (MUSKANIN) CEVAZI

3992 - Hz. Cabir radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam Beni Amr Ibni Hazm'a yilana karsi rukye yapma ruhsati tanidi. Biz Resulullah aleyhissalatu vesselam ile birkilkte otururken bizden bir kimseyi akrep soktu. Bir adam: "Ey Allah'in Resulu, buna rukye yapayim mi?" diye sordu. "Sizden kim kardesine faydali olabilecekse hemen olsun" buyurdular."
Muslim, Selam 60-61, (2198, 2199).

3993 - Hz. Enes radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam bize, zehire karsi, goz degmesine karsi, nemle kurduna karsi rukye yapmamiza ruhsat tanidi."
Muslim, Selam 58, (2196); Ebu Davud, Tibb 18, (3889); Tirmizi, Tibb 15, (2057).

3994 - Ebu Davud'un bir diger rivayetinde: "Rukye sadece goz degmesine veya zehire veya kesilmeyen kana karsi yapilir" denmistir.
Ebu Davud, 18, (3889).

3995 - Yine Ebu Davud'un Sehl Ibnu Huneyf'ten yaptigi bir diger rivayetinde: "Rukye sadece nefse (insana degen gozden), veya zehire veya sokmaya karsi vardir."
Ebu Davud, Tibb 18, (3888).

3996 - Ibnu Abbas radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam, humma'ya ve butun agrilara karsi su duayi okumamizi ogretmisti: "Bismillahi'l-Kebiri euzu billahi'l-Azimi min kulli irkin na'arin ve min serri harri'n nar." "Ulu Allah'in adiyla, kanla kabaran her bir damardan ve ates hararetinin serrinden buyuk Allah'a siginirim."
Tirmizi, Tibb 26, (2076).

3997 - Hz. Ali radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam bir hastaya geldigi veya kendisine bir hasta getirildigi zaman su duayi okurdu: "Ey insanlarin Rabbi, aciyi gider, sifa ver, sen Safisin. Senin sifandan baska sifa yoktur. Senden hicbir hastaligi haric tutmayan sifa istiyoruz."
Tirmizi, Da'avat 122, (3560). Rivayet Buhari'de Hz. Aise'den gelmistir. Marda 20, Tibb 39.

3998 - Sabit Ibnu Kays Ibni Semmas radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam, ben hasta iken yanima gelip su duayi okudu: "Ey insanlarin Rabbi! Sabit Ibni Kays Ibni Semmas'tan aciyi kaldir." Sonra (Medine'nin) Buthan (nam vadi)den toprak alarak bir kadehe koydu, uzerine su dokup nefes etti, sonra (su ile karisan bu topragi) ustume serpti."
Ebu Davud, Tibb 18, (3885).

3999 - Ebu Sa'idi'l-Hudri radiyallahu anh anlatiyor. "Resulullah aleyhissalatu vesselam cinlerden ve insanin goz (degmes)inden (cesitli dualar okuyarak) Allah'a siginirdi. Muavvizeteyn (Nas ve Felak sureleri) nazil olunca bu iki sureyi esas aldi, digerlerini terketti."
Tirmizi, Tibb 16, (2059); Ibnu Mace, Tibb 33, (3511).

4000 - Yine Ebu Sa'idi'l-Hudri radiyallahu anh anlatiyor: "Cibril aleyhisselam Resulullah aleyhissalatu vesselam'in yanina geldi ve: "Ey Muhammed, hasta misin? diye sordu. "Evet!" cevabini alinca, Cibril aleyhisselam su duayi okudu: "Bismillahi erkike, min kulli dain yu'zike ve min serri kulli nefsin ev aynin hadisin. Allahu yesfike, bismillahi erkike. (Seni Allah'in adiyla, sana eza veren butun hastaliklara karsi, butun kotu nefis ve hasedci gozlere karsi sana okuyorum. Allah sana sifa versin, ben Allah'in adiyla sana dua ediyorum)."
Muslim,Selam 40, (2186); Tirmizi, Cenaiz 4, (972)
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
4001 - Ebu'd-Derda radiyallahu anh'in anlattigina gore, kendisine bir adam gelerek idrar tutukluguna yakalandigini soyledi. O da adama: "Ben Resulullah aleyhissalatu vesselam'dan soyle soyledigini isittim" dedi: "Sizden kim hastalanirsa su duayi okusun: "Rabbuna'llahu'llezi fi's-semai tekaddese ismuke, emruke fi's-semai ve'l-ardi kema rahmetike fi's-semai fec'al rahmeteke fi'l-ardi. Vegfir lena hubena ve hatayana. Ente Rabbu't-tayyibin. Enzil rahmeten min rahmetike ve sifaen min sifaike ala haza'l vec'i fe yebreu. (Ey huzuru semavati dolduran Rabbim! Senin ismin mukaddestir. Senin emrin arz ve semadadir, tipki Rahmetin semada oldugu gibi. Arza da rahmetinden gonder ve bizim gunahlarimizi ve hatalarimizi affet. Sen (kotu soz ve fiillerden kacinan) butun iyi kimselerin Rabbisin. Bu agriya, Rahmetinden bir rahmet, sifandan bir sifa indir, iyilessin."
(Ebu'd-Derda radiyallahu anh, adama) bu duayi okumasini emretti. O da okudu ve iyilesti."
Ebu Davud, Tibb 19, (3892).

4002 - Osman Ibnu Ebi'l-As radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'a musluman oldugum gunden beri bedenimde cekmekte oldugum bir agrimi soyledim. Bana: "Elini, vucudunda agriyan yerin uzerine koy ve su duayi oku!" buyurdu. Dua su idi: Uc kere: "Bismillah" tan sonra yedi kere, "Euzu bi-izzetillahi ve kudretihi min serri ma ecidu ve uhaziru." "Bedenimde cekmekte oldugum su hastaligin serrinden Allah'in izzet ve kudretine siginiyorum" diyecektim.
Bunu bircok kereler yaptim. Allah Teala hazretleri benden hastaligi giderdi. Bunu ehlime ve baskalarina soylemekten hic geri kalmadim."
Muslim, Selam 67-(2202); Muvatta, Ayn 9, (2, 942); Ebu Davud, Tibb 19, (389); Tirmizi, Tibb 29, (2081).

4003 - Hz. Ebu Sa'id radiyallahu anh anlatiyor: "Biz, (Resulullah aleyhissalatu vesselam'in cikardigi askeri) bir seferdeydik. Bir yerde konakladik. Yanimiza bir cariye gelip: "Obamizin efendisi Selim'i bir zehirli soktu. Onunla mesgul olacak erkekler de su anda yoklar. sizde rukye yapan biri var mi?" dedi. Bunun uzerine bizden rukye hususunda maharetini bilmedigimiz bir adam kalkip onunla gitti ve adama okuyuverdi. Adam iyilesti. Kendisine otuz koyun verdiler. Bize sutunden icirdi. Ona: "Yahu sen rukye bilir miydin?" dedik. "Hayir, ben sadece Fatiha okuyarak rukye yaptim" dedi. Biz kendisine "Resulullah aleyhissalatu vesselam'a sormadan (bu verdiklerine) dokunma!" dedik. Medine'ye gelince, durumu ona soyledik. Aleyhissalatu vesselam "Fatiha'nin rukye oldugunu (tedavi maksadiyla okunacagini) sana kim soyledi? (verdikleri koyunlari paylasin, bana da bir hisse ayirin!" buyurdular."
Buhari, Tibb 39, 323, Icare 16, Fedailu'l-Kur'an 9; Muslim, selam 66, (2201); Ebu Davud, Tibb 19, (3900); Tirmizi, Tibb 20, (2064, 2065).

RUKYEDEN NEHIY

4004 - Imran Ibnu Husayn radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam: "Ummetimden yetmisbin kisi (Mahser'de) hesaba cekilmeden cennete girecektir!" buyurdular. Kendisine: "Ey Allah'in Resulu! Bunlar kimlerdir?" diye sual edildi.
"Onlar, kendilerine daglamayanlar, rukyeye basvurmayanlar, tesa'ume (ugursuzluga) inanmayanlar ve Rablerine tevekkul ederlerdir!" buyurdu.
Ukkase radiyallahu anh kalkip: "Ey Allah'in Resulu! Dua buyur, Allah beni onlardan kilsin!" dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Sen onlardansin!" mujdesini verdi. Bir baskasi daha kalkip: "Ey Allah'in Resulu! Beni de onlardan kilmasi icin Allah'a dua ediver!" dedi. Aleyhissalatu vesselam: "O hususta Ukkase senden once davrandi!" cevabini verdi."
Muslim, Iman, 371, (218).

4005 - Ibnu Mes'ud radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'i isittim, diyordu ki: "Rukyelerde, temimelerde (muskalarda), tivelelerde (muhabbet muskasi) bir nevi sirk vardir." Bunu isiten bir kadin atilarak, (Ibnu Mes'ud'a): "Boyle soylemeyin, benim gozum agriyordu. Falan yahudiye gittim geldim. O bana rukye yapti. Agrim kesildi" dedi. Abdullah Ibnu Mes'ud radiyallahu anh tereddut etmeden, "Bu (agri) seytanin isiydi, o eliyle durtuyordu, sana rukye yapilinca vazgecti. Bu durumda sana Resulullah aleyhissalatu vesselam gibi, soyle soylemem kafidir: "Izhebi'l-bas Rabbe'n-nas esfi ente's-Safi, La sifae illa sifauke, sifaen la yugadiru sakamen. "Ey insanlarin Rabbi, aciyi gider, sifa ver, sen Safisin. Senin sifandan baska bir sifa yoktur, hicbir hastaligi terketmeyen bir sifa istiyorum."
Ebu Davud, Tibb 17, (3883).

4006 - Hz. Cabir radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'dan nusre hakkinda sorulmustu: "O seytan isidir!" buyurdu."
Ebu Davud, Tibb 9, (3868).

4007 - Isa Ibnu Hamza rahimehullah anlatiyor: "Abdullah Ibnu Ukeym radiyallahu anh'in yanina girdim. Kendisinde kizillik vardi. "Temime (muska) takmiyor musun?" diye sordum. Bana su cevabi verdi: "Bundan Allah'a siginirim. Zira Resulullah aleyhissalatu vesselam soyle buyurmustu: "Kim bir sey takinirsa, ona havale edilir."
Tirmizi, Tibb 24, (2073).

TAUN VE VEBA

4008 - Hz. Aise radiyallahu anha anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'a taundan sual edilmisti. Su cevabi verdi: "O, sizden oncekilere Allah'in gonderdigi bir azabti. (Simdi) Allah onu mu'minlere bir rahmet kildi. Taun cikan memlekette bulunan bir kul, kendisine Allah'in takdir ettigi seyin ulasacagini bilip, sevap umuduyla sabredip orada kalir ve disari cikmazsa, mutlaka ona sehid sevabinin bir misli verilir."
Buhari, Tibb 31, Enbiya 50, Kader 15.

4009 - Hz. Usame radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Bir yerde veba ciktigini duyarsaniz oraya girmeyiniz, bulundugunuz yerde veba cikmissa oradan ayrilmayiniz."
Buhari, Tibb 30, Enbiya 50, Hiyel 13; Muslim, Selam 92 (2218); Muvatta, Cami 23, (2, 896); Tirmizi, Cenaiz 66, (1065).

4010 - Yahya Ibnu Abdillah Ibni Bahir anlatiyor: "Bana, Ferve Ibnu Museyk el-Muradi radiyallahu anh'in su sozunu dinleyen zat haber verdi: "Ey Allah'in Resulu! dedim, yanimizda Ebyen denen bir yer var. Burasi bizim ekim yerimiz ve gecim kaynagimizdir. Ancak vebali bir yerdir. (Bize ne yapmamizi tavsiye edersiniz)?" Aleyhissalatu vesselam su cevabi verdi: "Orayi tamamen birak. Zira hastaliga yaklasmada helak var!"
Ebu Davud, Tibb 24, (3923)
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
GOZ DEGMESI

4011 - Ibnu Abbas radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Goz degmesi haktir. Eger kaderi (delip) gececek bir sey olsaydi, bu, goz degmesi olurdu. Yikanmaniz taleb edilirse yikaniverin."
Muslim, Selam 42, (2188); Tirmizi, Tibb 19, (2063).
Tirmizi'de "Goz degmesi haktir" ibaresi yoktur.

4012 - Sahiheyn ve Ebu Davud'da Ebu Hureyre radiyallahu anh'tan: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'in: "Goz degmesi haktir" dedigi rivayet edilmistir.
Buhari disindaki rivayetlerde: "Dovme yapmayi da yasakladi" ziyadesi vardir.
Buhari, Tibb 36, Libas 86; Muslim, Selam 41, (2187); Ebu Davud, Tibb 15, (3879).

4013 - Hz. Aise radiyallahu anha anlatiyor: "Gozu degene (ain) abdest almasi emredilir, onun abdest suyu alinir, bununla goz degmesine ugrayan (main) yikanirdi."
Ebu Davud, Tibb 15, (3880).

4014 - Muhammed Ibnu Ebi Umame Ibni Sehl Ibni Hanif, babasindan sunlari isittigini anlatmistir: "Babam Sehl radiyallahu anh (Cuhfe yakinlarindaki) Harrar nam mevkide yikandi. Uzerindeki cubbeyi cikardi. Bu sirada Amir Ibnu Rebi'a ona bakiyordu. Sehl, bembeyaz bir tene, guzel gorunuslu bir cilde sahipti. Amir: "Ne bugunku bir manzarayi, ne de boylesine ancak cadira cekilmis bakirede bulunabilen bir cildi hic gormedim" dedi. Sehl daha orada iken hummaya yakalandi ve rahatsizligi siddet peyda etti (ve yere yikildi). Durum Resulullah aleyhissalatu vesselam'a haber verildi ve: "Basini kaldirmiyor" dendi. Halbuki Sehl orduya kaydedilmisti. "Ya Resulullah o, sizinle gelemez Vallahi basini bile kaldiramiyor!" dediler. Aleyhissalatu vesselam: "Onunla ilgili olarak herhangi bir kimseyi ittiham ediyor musunuz?" diye sordu. "Amir Ibnu Rebi'a var" dediler. Resulullah, onu cagirtip kendisine kizdi ve: "Sizden biri niye kardesini olduruyor? Niye bir "Barekallah!" demedin? Onun icin abdest al!" buyurdu. Bunun uzerine Amir yuzunu, ellerini, kollarini, dizlerini ve ayaklarinin etrafini ve izarinin icini bir kaba yikadi. Sonra, bir adam bu suyu onun (Sehl'in) uzerine arkasindan doktu; derken o aninda iyilesti."
Muvatta, Ayn 1, (2, 938).

TALAKTA KULLANILAN ELFAZ

4015 - Ibnu Abbas radiyallahu anhuma demistir ki: "Bir erkek hanimina bir defada "Sen uc talakla bossun!" dese, bu bir talak sayilir."
Ebu Davud, Talak 10, (2197).

4016 - Rezin'in zikrettigi bir rivayette (Ibnu Abbas soyle demistir): "Erkek hanimina (ayni anda ustuste): "Sen bossun, sen bossun, sen bossun" diye uc kere soylerse, bu bir bosama sayilir, yeter ki bunlarla birinci defaki soyledigi "Sen bossun!" sozunu te'kid etmeyi kastetmis olsun veya, hanimiyla henuz gerdek yapmamis olsun."

4017 - Ibnu Abbas radiyallahu anhuma'nin anlattigina gore, bir adam kendisine gelip: "Ben hanimimi yuz talakla bosadim, bu hususta fikriniz nedir (bana bir sey gerekir mi)?" diye sordu. Benden su cevabi aldi: "Kadin senden uc talakla bosanmistir. Geri kalan doksan yedisi ile Allah'in ayetleriyle alay etmis oluyorsun."
Muvatta, Talak (2, 552).

4018 - Mahmud Ibnu Lebid radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'a bir adamin hanimini uc talakla birden bosadigini haber verdiler. Ofke ile kalkip: "Daha ben aranizda iken Allah'in kitabiyla mi oynaniyor?" buyurdu. Derken birisi kalkip: "Ey Allah'in Resulu, onu oldurmeyeyim mi?" dedi."
Nesai, Talak 6, 142).

4019 - Abdullah Ibnu Yezid Ibni Rukane an ebihi an ceddihi anlatiyor: "Dedim ki: "Ey Allah'in Resulu, (vallahi) ben hanimimi kesinlikle bosadim."
"Peki bununla ne kasdettin?" diye sordu. "Bir (talak) kastettim" dedim. Bunun uzerine:
"Bununla bir kastettigine dair Allah'a yemin eder misin?" dedi. Ben de: "Vallahi bununla sadece bir talak kastettim" dedim. Bunun uzerine: "O halde bu senin kastettigin sekildedir!" buyurdu ve kadini ona geri verdi. O ise, hanimi ikinci kere Hz. Omer radiyallahu anh zamaninda, ucuncu kere de Hz. Osman radiyallahu anh zamaninda bosadi."
Tirmizi, Talak 2, (1177); Ebu Davud, Talak 10, (2196), 14, (2206, 2207, 2208).

4020 - Imam Malik'e ulastigina gore, Omer Ibnu'l-Hattab radiyallahu anh'a, Irak'tan yazilarak sorulmustur: "Bir erkek hanimina: "Senin ipin (benim elimde degil), boynundadir (diledigin yere gidebilirsin)" dedi. (Bunun hukmu nedir, hanimi bos mu degil mi?)" Hz. Omer bunun uzerine oradaki me'muruna: "Hacc mevsiminde beni Mekke'de bulmasini emret!" diye yazdi. Hz. Omer radiyallahu anh tavaf yaparken, adam yanina gelip selam verdi. Hz. Omer ona: "Sen kimsin" diye sordu. Adam kendini tanitarak: "Ben seni bulmami emrettigin (Irakli) kimseyim!" dedi. Bunun uzerine Hz. Omer: "Ben sana su Beyt-i Muazzama'nin Rabbi adina soruyorum: "Ipin boynundadir!" derken ne kastettin?" dedi. Adam: "Sen bu mukaddes mekandan baska bir yerde yemin verseydin sana dogruyu soylemezdim. Ben bununla ayrilik kastetmistim" dedi. Hz. Omer radiyallahu anh: "Bunun hukmu senin kastettigin seydir" buyurdu."
Muvatta, Talak 5, (1, 551)
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
4021 - Nafi anlatiyor: "Ibn Omer radiyallahu anhuma haliyye ve beriyye hakkinda derdi ki: "Bunlardan her biri uc kere bosanmis sayilir."
Muvatta, Talak 7, (1, 552).

4022 - Imam Malik'e ulastigina gore: "Hz. Ali radiyallahu anha karisina: "Sen bana haramsin" diyen erkek hakkinda: "Bu adam hanimini uc talakla bosadi" diyordu."
Muvatta, Talak 6, (1, 552).

4023 - Ibnu Abbas radiyallahu anhuma anlatiyor: "Kim hannimini (kendine) haram kilarsa, bu, (bosanma ifade eden) bir sey degildir, bu soz bir yemindir, yemin kefaretinde bulunur. Nitekim ayet-i kerime'de Cenab-i Hak; "Allah'in Resulunde sizin icin guzel ornek vardir." (Ahzab 21) buyurmustur."
Buhari, Talak 8, Tefsir, Tahrim 1; Muslim, Talak 19, (1473); Nesai, Talak 16, (6, 151).

4024 - Yine Nesai'de su rivayet mevcuttur: "Bir adam Ibnu Abbas radiyallahu anhuma'ya gelerek: "Ben hanimimi kendime haram kildim! (Ne yapayim, hukmu nedir?)" diye sordu. Ibnu Abbas: "Yalan soyledin, o haram degildir" dedi ve su ayeti okudu. (Mealen): "Ey Peygamber, Allah'in sana helal kildigini sen niye kendine haram ediyorsun?" (Tahrim 1).
Ibnu Abbas ayeti okuduktan sonra dedi ki: "Sen, bu sayilan kefaretlerin en agiri olan kole azadini yerine getireceksin."
Nesai, Talak 16, (6, 151).

4025 - Imam Malik'e ulastigina gore, bir adam Ibnu Omer radiyallahu anhuma'ya gelerek: "Ben, hanimimin isini kendi eline koydum, o da kendini (benden) bosadi. Bu hususta ne dersiniz?" diye sordu. Ibnu Omer radiyallahu anhuma: "Ben, kaadinin yaptigi gibi olduguna kaniyim" deyince adam: "Ey Ebu Abdirrahman, boyle yapma!" diye itiraz etti. Ibnu Omer ise: "Bunu ben degil, sen yaptin!" diye cevap verdi."
Muvatta, Talak 10, (2, 553).

4026 - Harice Ibnu Zeyd anlatiyor: "Ben Zeyd Ibnu Sabit radiyallahu anh'in yaninda oturuyor idim. Muhammed Ibnu Ebi Atik gozlerinden yaslar bosandigi halde ona ugradi. Zeyd radiyallahu anh: "Neyin var?" diye sordu: "Ben, dedi, hanimimin isini kendine birakmistim, o da beni birakti."
"Peki (bosanma isini ona birakmaya) seni sevkeden sey ne idi?" dedi. Muhammed Ibnu Ebi Atik:
"Kader!" deyince, Zeyd: "Dilersen hanimina donersin, zira bu bir (talak)dir. Sen ise ona (kadina) daha cok hak sahibisin" fetvasini verdi."
Muvatta, Talak, 12, (2, 554).

4027 - Mesruk rahimehullah demistir ki: "O beni ihtiyar ettikten sonra hanimimi bir veya yuz veya bin defa muhayyer kilmama aldirmam. Nitekim Hz. Aise'ye sordum da bana: "Resulullah aleyhissalatu vesselam bizi muhayyer birakmisti. (Hepimiz onu ihtiyar ettik.) Bu, talak miydi?" diye cevap verdi."
Buhari, Talak 5; Muslim, Talak 25, 1477; Ebu Davud, Talak 12, (2203); Tirmizi, Talak 4, (1179); Nesai, Nikah 2, (6, 56).
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
DUHULDEN (GERDEKTEN) ONCE BOSAMA

4028 - Tavus rahimehullah anlatiyor: "Ebu's-Sahba (adinda birisi) Ibnu Abbas radiyallahu anhuma'ya (sik sik sualler sorardi). Bir defasinda: "Bir kimsenin, hanimini duhulden (temastan) once uc kere bosamasi halinde, alimlerin bunu, bir talak addettiklerini bilmiyor musunuz?" dedi. Ibnu Abbas radiyallahu anh su cevabi verdi: "Elbette biliyorum. Resulullah aleyhissalatu vesselam, Hz. Ebu Bekir devirlerinde ve Hz. Omer radiyallahu anhuma'nin hilafetinin de ilk yillarinda, bir erkek hanimini, daha onunla temastan once bosayacak olsa, bu bir tek talak addediliyordu. Hz. Omer, insanlarin talaka duskunluklerini gorunce: "Erkeklerin aleyhine olarak bu talaklara musaade ediyorum" dedi."
Muslim, Talak 17, (1472); Ebu Davud, Talak 10, (2199, 2200); Nesai, Talak 8, (6, 145).

4029 - Muhammed Ibnu Iyas Ibnu'l-Bukeyr anlatiyor: "Bir adam karisini, temastan (gerdekten) once uc talakla bosadi. Sonra da onunla nikahinin devamini uygun gordu. Fetva sormaya gitti, ben de beraberinde idim. Ibnu Abbas ve Ebu Hureyre radiyallahu anhum'un yanlarina geldi. Onlar: "Senden baska bir erkekle evlenmedikce o hanimla evlenmen mumkun degil!" dediler. Adam, "Iyi ama ben onu bir talakla bosadim" dedi. Ibnu Abbas radiyallahu anhuma: "sen, kendine ait fazlaligi elinden birakmissin!" buyurdu."
Muvatta, Talak 37, 39, (2, 570, 571); Ebu Davud, Talak 10, (2198). Bu metin Muvatta'daki metindir.

4030 - Ata Ibnu Yesar rahimehullah anlatiyor: "Bir adam Abdullah Ibnu Amr Ibni'l-As radiyallahu anhuma'ya, temastan (gerdekten) once hanimini uc talakla bosayan kimsenin durumunu sordu. Ata rahimehullah der ki: "Ben bakirenin talaki birdir" dedim. Ancak Abdullah bana dedi ki: "Sen hikayecisin (kafadan attin). Bir talak, talak-i bainle kadini bos kilar, uc ise, kadini bir baskasiyla evlenip ondan bosanincaya kadar eski kocasina haram kilar."
Muvatta, Talak 33, (2, 570)
 
Üst