Kutub-i Sitte Hadis-i Şerifleri

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
4691 - Abdurrahman Ibnu Hurmuz el-A'rac anlatiyor: "Osman Ibnu Affan radiyallahu anh Ibnu Mukemmil'in hanimlarini kendisine varis kildi. Ibnu Mukemmil hasta iken hanimlarini bosamisti."
Muvatta, Talak 41, (2, 572).

4692 - Rebi'a Ibnu Ebi Abdirrahman anlatiyor: "Abdurrahman Ibnu Avf'in hanimi, ondan kendisini bosamasini talep etti. Abdurrahman: "Adetten temizlenince bana haber ver!" dedi. Kadin haber verdi. O da talak-i bette ile (uc talakla) -veya baki kalan tek bir talakla- bosadi. Ne var ki Abdurrahman o gun hasta idi. Hz. Osman, kadinin iddeti tamamlaninca kocasinin malina onu da varis kildi."
Muvatta, Talak 40, (2, 571, 572).

KELALE (NE EVLAD NE DE BABA BIRAKMADAN OLEN)

4693 - Zeyd Ibnu Eslem radiyallahu anh anlatiyor: "Hz. Omer radiyallahu anh, Resulullah aleyhissalatu vesselam'a kelale(nin miras hissesin)den sormustu.
"Bu yaz nazil olan, Nisa suresinin sonundaki ayet, bu meselede sana yeterlidir" buyurdular.
Hadisin ravisi der ki: "Ebu Ishak'a sordum: "Kelale, ne cocuk ne de baba birakmadan olen kimse degil mi?" Bana: "Boyle zannettiler!" diye cevap verdi."
Muvatta, Feraiz 7, (2, 515); Muslim, Feraiz 9, (1617).
Yaz mevsiminde indigi icin "Yaz ayeti" denen ayet sudur. (Mealen):
"Senden fetva istiyorlar. De ki: "Varis olarak babasi ve cocugu bulunmayan kimsenin mirasi hakkinda Allah size hukmunu bildiriyor: Eger bir kimse olur ve kendisinin cocugu olmayip da bir kizkardesi bulunursa, mirasin yarisi onundur. Eger kadin olur de cocugu olmayip geride sadece erkek kardesi varis olarak bulunursa, mirasin tamamini alir. Varisler iki kizkardes ise, mirasin ucte ikisi onlara aittir. Eger varisler hem erkek, hem de kizkardesler ise, erkege iki kiz hissesi vardir." Allah sasirirsiniz diye hukumlerini size boylece bildiriyor. Allah herseyi hakkiyla bilir" (Nisa 176). kis mevsiminde indigi icin kis ayeti denen ayet de, Nisa suresinin bas tarafindadir:
"Allah, miras taksimini size soyle emrediyor: Size varis olan cocuklarinizdan erkege iki kiz hissesi vardir. Cocuklar, hepsi kiz olmak uzere ikiden fazla iseler, o zaman mirasin ucte ikisi onlarindir. Eger cocuk sadece bir kizdan ibaretse ona mirasin yarisi verilir. Eger olenin cocugu varsa, olenin anne ve babasindan herbirine altida bir hisse vardir. Olenin cocugu olmayip da sadece anne ve babasi onun mirascisi ise, o zaman annenin hakki ucte birdir. Bu hukumler olunun borclari odendikten ve usulu dairesinde vasiyeti yerine getirildikten sonra kalan mal icindir. Babalariniz ve ogullarinizdan hangisinin size menfaatce daha yakin oldugunu siz bilemezsiniz; bu yuzden de onlar arasindaki miras taksimini size biraktigimiz takdirde adaletsizlik edersiniz. Bu hisseler ise, Allah katindan birer hak olarak size emrolunmustur. Muhakkak ki Allah herseyi hakkiyla bilir ve her isini hikmetle yerine getirir" (Nisa11).

ZEVILERHAM

4694 - Muhammed Ibnu Ebi Bekr Ibni Hazm'in anlattigina gore, babasinin sikca soyle soyledigini isitmistir:
"Hz. Omer radiyallahu anh pek cok defalar soyle derdi: "Halanin haline hayret ediyorum! Kendisine varis olunur, fakat o varis olmaz."
Muvatta, Feraiz 9, (2, 517).

4695 - Ebu Musa radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Bir kavmin kizkardeslerinin oglu, kendilerindendir."
Ebu Davud, Edeb 121, (5122); Nesai, Zekat 96, (5, 106); Buhari, Feraiz 24.
Nesai'de su ibare de gelmistir: "Bir kavmin kizkardeslerinin oglu, kendi nefislerindendir."

DIYETIN MIRASI

4696 - Said Ibnu'l-Museyyeb rahimehullah anlatiyor: "Hz. Omer radiyallahu anh diyor ki: "Diyet akile uzerinedir. Oyle ise akile(yi teskil edenler) diyete varis olurlar; kadin (akileden olmadigi icin) kocasinin diyetine varis olamaz." Dahhak Ibnu Sufyan radiyallahu anh kendisine (itiraz ederek) dedi ki: "Resulullah aleyhissalatu vesselam, bana Esyem ed-Dibabi'nin hanimini kocasinin diyetine varis kilmami yazmisti. Kadin bir baska cemaatten idi." Bunun uzerine Hz. Omer, onceki tatbikatindan hemen vazgecti."
Ebu Davud, Feraiz 18, (2927); Tirmizi, Feraiz 18, (2111).

SADAKANIN MIRASI

4697 - Bureyde radiyallahu anh anlatiyor: "Bir kadin Resulullah aleyhissalatu vesselam'a gelip: "Ben anneme bir cariye tasadduk etmis idim. Simdi annem, cariyeyi birakarak vefat etti" (deyip, hukmunu sordu). Aleyhissalatu vesselam:
"Sanna onun sevabi vacip olmustur. Miras yoluyla da cariye sana geri gelmistir!" buyurdular."
Muslim, Siyam 154, (1149); Tirmizi, Zekat 31, (667); Ebu Davud, Vesaya 12, (2877), Zekat 31, (1656).

4698 - Imam Malik'e ulastigina gore, "Ensardan bir zat, ebeveynine bir bagista bulundu. Bilahare ebeveyni vefat etti. Ogullari tekrar bu mala veraset yoluyla sahip oldu. Bu bir hurmalikti. Oglan, Resulullah aleyhissalatu vesselam'a bu hususta sual etti. Aleyhissalatu vesselam ona:
"Surasi muhakkak ki tasadduk sevabini aldin. Simdi o mali (Allah) sana miras olarak geri gonderdi" buyurdu.
Muvatta, Akdiye 54, (2, 760).

VARISLER CEMAATI

4699 - Ibnu Abbas radiyallahu anhuma anlatiyor: "(Cahiliye devrinde olen babanin) mali ogluna kalirdi. Vasiyet de valideyn icin yapilirdi. Allah Teala hazretleri bundan diledigi kismi neshedip erkegin hissesini kadinin hissesinin iki misli kildi, ebeveynden herbiri icin (eger cocuk varsa) altida bir, ucte bir kildi. Kadina (cocuk varsa) dortte bir kildi. Zevc'e, (cocuk yoksa) yari, (cocuk varsa) dortte bir miras payi kildi."
Buhari, Vesaya 6, Tefsir, Nisa 5, Feraiz 10.

4700 - Zeyd Ibnu Sabit radiyallahu anh anlatiyor: "Ogullarin cocuklari, kendileriyle olu arasinda baska bir erkek cocuk olmadigi takdirde, olenin cocugu menzilesindedir: Oglanlarin erkek cocuklari, olenin erkek cocuklari gibidir. Ogullarin kiz cocuklari da olenin kiz cocugu gibidirler. Ogullarin cocuklari, ogullar gibi miras alirlar. Ogullar kendilerinden asagidakilerin mirasina mani olduklari gibi, ogullarin ogullari da kendilerinden asagidakilerin miras almasina mani olurlar. Ogulun cocugu, ogulla birlikte miras alamaz.
Olen kimse, bir kizla, bir ogulun oglunu biraksa, kiz yari alir, geri kalani da ogulun oglu alir. Zira Aleyhissalatu vesselam soyle buyurmustur:
"Miras paylarini (Kur'an'da zikredilen) hak sahiplerine verin. Geri kalan, (baba tarafindan) en yakin erkege aittir."
Buhari, Feraiz 7.
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
4701 - Hz. Ali radiyallahu anh'tan biri anne bir erkek kardes, digeri koca olan iki amca cocugu hakkinda sorulmustu. Su cevabi verdi: "Koca icin yari anne bir erkek kardes icin altida bir, geri kalan da aralarinda ikiye bolunur."
(Rezin tahric etmistir.) Buhari'de muallak olarak gelmistir. Feraiz 15.

4702 - Zeynep radiyallahu anha anlatiyor: "Muhacir kadinlardan bir kismi Resulullah aleyhissalatu vesselam'a evlerinin darligindan ve kendilerinin evlerden cikarildiklarindan sikayet ettiler. Bunun uzerine Resulullah aleyhissalatu vesselam, kadinlarin muhacir evlerine varis kilinmalarini emretti."
Ebu Davud, Harac 37, (3080).

VELA'NIN MIRAS OLMASI

4703 - Amr Ibnu Suayb an ebihi an ceddihi radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Mala kim varis olursa vela'ya da varis olur."
Tirmizi, Feraiz 22, (2115).

4704 - Amr Ibnu Suayb an ebihi an ceddihi radiyallahu anh anlatiyor:
"Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Vela, erkeklerden en buyuge aittir. Kadinlar, velaya (iki durum disinda) varis olamazlar. Bu iki durum sudur: Bizzat azad ettikleri veya azad ettiklerinin azad ettikleri."
Rezin tahric etmistir.

4705 - Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Hz. Aise radiyallahu anha, azad etmek niyetiyle bir cariye satin almak arzu etti. Ancak, kolenin sahibi velanin kendilerine ait olmasini sart koydu. Hz. Aise durumu Resulullah aleyhissalatu vesselam'a soyledi. Efendimiz:
"Bu sart sana mani olmasin, (zira batildir); vela, koleyi kim azad etmisse ona aittir!" buyurdu."
Muslim, Itk 15, (1505).

4706 - Ebu Bekr Ibnu Abdirrahman Ibni'l-Haris Ibni Hisam anlatiyor:
"As Ibnu Hisam olmus, geride uc oglan birakmisti. Bunlardan ikisi bir anadan, biri de bir baska anadandi. Ayni anadan olan iki oglandan biri daha oldu. Bu da mal ve azadlilar birakti. Ayni anadan olan kardesi mala ve azadlilarin velasina varis oldu. Sonra da mal ve velaya varis olan kardes de oldu, geriye bir oglanla, baba bir kardesini birakti. Oglu: "Ben babamin sahip oldugu seylere sahibim!" dedi. Kardesi de:
"Durum boyle degil. Sen sadece mala sahip olursun, azadlilarin velasina sahip olamazsin! Bilmez misin, kardesim bugun olseydi, ben ona varis olmayacak miydim?" dedi ve Hz. Osman radiyallahu anh nezdinde dava actilar. O, velanin olen kerdese; malin da olenin ogluna ait olduguna hukmetti."
Muvatta, Itk 22, (2, 784).

ASABE'NIN MIRASI

4707 - Hz. Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Ben mu'minlere, kendi nefislerinden evlayim. Oyleyse kim uzerinde borcu oldugu halde olur, bunu odeyecek mal birakmazsa, onu odemek bana aittir. Kim de mal birakarak olurse bu mal varislerine aittir. -Bir rivayette- Kim bir mal birakmissa, buna, kim olursa olsun asabesi varis olur."
Buhari, Feraiz 4, 15, 25, Kefalet 5, Istikraz 11, Tefsir, Ahzab 1, Nafakat 15, Muslim, Feraiz 16, (1619); Tirmizi, Feraiz 1, (2091), Cenaiz 69, (1070); Ebu Davud, Harac 15, (2955).

4708 - Mikdam radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Kim kulfet birakirsa yuku banadir. Kim de mal birakirsa bu varislerinedir. Ben varisi olmayanin varisiyim. Onun yerine diyet oderim, ona varis de olurum. Dayi da varisi olmayanin varisidir, ona bedel diyet de oder. Esirini de ona (fidye odeyerek) kurtariverir, ona varis de olur."
Ebu Davud, Feraiz 8, (2900).

4709 - Tirmizi'de Hz. Aise radiyallahu anha'dan merfu olarak su rivayet gelmistir: "Dayi sadece varisi olmayan varis olur."
Tirmizi, Feraiz 12, (2105).

4710 - Tirmizi'de Hz. Aise radiyallahu anha'dan merfu olarak, su rivayet edilmistir: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'in bir azadlisi vefat etti ve mal birakti. Geride ne evladi ne de bir yakini yoktu. Resulullah aleyhissalatu vesselam:
"Mirasini koyunden bir adama verin!" emretti."
Ebu Davud, Feraiz 8, (2902); Tirmizi, Feraiz 213, (2106).
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
4711 - Bureyde radiyallahu anh anlatiyor: "Bir adam Resulullah aleyhissalatu vesselam'a geldi ve: "Bende Ezd'den birisinin mirasi var. Ben onu verecek bir Ezdli bulamiyorum (ne yapayim?)" dedi. Aleyhissalatu vesselam:
"Git bir yil bir Ezdli ara!" emretti. Adam bir yil sonra tekrar geldi ve "Mirasi verecek bir Ezdli bulamadim!" dedi. Aleyhissalatu vesselam:
"Git bak; karsilasacagin ilk Huza'i'ye mali ver!" buyurdu. Adam geri donunce: "Adami bana cagirin" emretti. Adam cagirildi. Gelince:
"Huza'a'nin en yaslisina bak, mali ona ver!" buyurdu."
Ebu Davud, Feraiz 8, (2903, 2904).

4712 - Ibnu Abbas radiyallahu anhuma anlatiyor: "Bir kisi olmus, geride azad ettigi bir koleden baska (varis) birakmamisti. Resulullah aleyhissalatu vesselam:
"Bu adamin geride birraktigi bir adami var mi?" diye sordu.
"Hayir yok! Sadece azad etmis oldugu bir kolesi var!" dediler. Resulullah aleyhissalatu vesselam, mirasini azadlisina verdi."
Ebu Davud, Feraiz 8, (2905); Tirmizi, Feraiz 14, (2107).

4713 - Hz. Omer radiyallahu anh anlatiyor: "Lakit (buluntu) hurdur. (Olunce) mali da beytulmale aittir. Saibe de boyledir (hurdur)" buyurdu."
Rezin tahric etmistir. (Hadisi Buhari muallak olarak kaydetmistir: Feraiz 19.

RESULULLAH ALEYHISSALATU VESSELAM VE GERIDE BIRAKTIKLARININ MIRASI

4714 - Hz. Aise radiyallahu anha anlatiyor: "Hz. Fatima radiyallahu anha, Hz. Ebu Bekr radiyallahu anh'tan, Resulullah aleyhissalatu vesselam'in biraktigi maldaki hissesini taksim edivermesini talap etti. Hz. Ebu Bekr, ona su cevabi verdi.
"Resulullah aleyhissalatu vesselam: "Bize varis olunmaz, biraktigimiz sadakadir" buyurmustu."
Hz. Fatima bu cevaba ofkelendi ve Hz. Ebu Bekr'e kustu, olunceye kadar da konusmadi. Zaten Aleyhissalatu vesselam'dan sonra alti ay kadar hayatta kalmis (ve rahmet-i Rahman'a kavusmustu.)
Sonra Hz. Omer radiyallahu anh bunu yapti: Medine'deki sadakasini Hz. Ali ve Abbas radiyallahu anhuma'ya verdi. Hayber ve Fedek'teki (sadakasini) kendi elinde tuttu ve: "Bu iki arazi, Resulullah aleyhissalatu vesselam'in karsisina cikan haklari ve hadiseleri icindi. (Simdi) bu iki arazinin isi, Resulullah'tan sonra devlet isini eline alan halifenin tasarrufuna kalmistir" dedi." Ravi devam eder: "Bu iki yer, bugune kadar ayni minval uzere devam etmistir."
Muslim, Cihad 52, (1759); Ebu Davud, Harac 18, (1968, 2969); Nesai, Kasmu'l-Fey' 1, (7, 132); Buhari, Feraiz 4, -Buhari muhtasar olarak almistir-.

4715 - Hz. Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Hz. Fatima radiyallahu anha, Hz. Ebu Bekr radiyallahu anh'in yanina gelip:
"Sana kim varis olacak?" diye sordu.
"Ehlim ve cocugum!" cevabini alinca: "Oyleyse ben niye babamin biraktigina varis olamiyorum?" dedi. Bunun uzerine Hz. Ebu Bekr:
"Ben Resulullah aleyhissalatu vesselam'in: "Bize varis olunamaz!" dedigini isittim. Ancak ben, Resulullah aleyhissalatu vesselam'in gecimini sagladiklarinin gecimlerini saglarim. Resulullah aleyhissalatu vesselam'in nafaka verdiklerine ben de nafakalarini veririm!" dedi."
Tirmizi, Siyer 44, (1608).

4716 - Hz. Aise radiyallahu anha anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'in hanimlari, Resulullah vefat ettigi zaman Hz. Osman'i, Hz. Ebu Bekr radiyallahu anhuma'ya gonderip miras hisselerini talep ettirmek istediler. O zaman ben onlara: "Resulullah aleyhissalatu vesselam: "Bize varis olunmaz, biraktigimiz sadakadir!" demedi mi (nasil miras talep edebilirsiniz?)" dedim (ve onlari bu niyetten vazgecirdim.)"
Buhari, Feraiz 3; Muslim, Cihad 51, (1758); Muvatta, Kelam 27, (2, 993); Ebu Davud, Harac 19, (2976, 2977).

4717 - Amr Ibnu'l-Haris el-Huzai radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam (oldugu vakit geride) ne diner, ne dirhem, ne kole, ne cariye ne de baska bir sey birakti. Onun biraktiklari beyaz katiri, silahi ve yakinlari icin tasadduk ettigi bir tarladan ibaretti."
Buhari, Vesasa 1, Cihad 61, 86, Humus 3, Megazi 83; Nesai, Ahbas 1 (6, 229).

4718 - Hz. Aise radiyallahu anha anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam (oldugu vakit) ne dinar, ne dirhem, ne koyun ve ne de deve birakti. Hicbir vasiyette de bulunmadi."
Muslim, Vasiyyet 18, (1635); Ebu Davud, Vesaya 1, (2863); Nesai, Vesaya 2, (6, 240).

4719 - Yunus Ibnu Ubeyd Mevla Muhammed Ibnu'l-Kasim anlatiyor: "Muhammed Ibnu'l-Kasim, beni, Bera Ibnu Azib radiyallahu anh'a gonderip, Resulullah aleyhissalatu vesselam'in sancaginin neden yapilmis oldugunu sormami emretti. (Ben de gidip sordum.) Su cevabi verdi:
"Sancagi siyahti, Kaplan alacasi seklinde olacak bezden dort koseli idi."
Ebu Davud, Cihad 76, (2591); Tirmizi, Cihad 10, (1680).

4720 - Hz. Cabir radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'in Mekke'ye girdigi gun bayragi beyaz renkliydi."
Tirmizi, Cihad 9, (1679); Ebu Davud, Cihad 76, (2592).
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
4721 - Ibnu Abbas radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'in bayragi siyah, sancagi beyazdi."
Tirmizi, Cihad 10, (1681).

4722 - Simak Ibnu Harb, -kavminden bir adamdan, bu da onlardan bir baskasindan naklen- anlattigina gore, adam: "Resulullah'in bayragini sari gordum!" demistir."
Ebu Davud, Cihad 76, (2593).

4723 - Asim el-Ahvel anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'in su bardagini Enes Ibnu Malik radiyallahu anh'in yaninda gordum; bardak catlamisti. Enes onu gumus (halkalar) ile baglayip tutturmustu." Asim ilaveten dedi ki: "O nudar agacindan yapilmis genis, (guzel) bir bardakti."
Ma'mer der ki: "Nudar, Necid'de yetisen bir agac cesididir."
Enes der ki: "Ben bu bardakla, Resulullah aleyhissalatu vesselam'a sayamayacagim kadar cok su verdim!"
Muhammed Ibnu Sirin rahimehullah der ki: "Ben bu bardagi gordum. Onun demirden bir halkasi vardi. Enes onun yerine gumusten veya altindan bir halka koymak istemisti. Ebu Talha kendisine:
"Resulullah aleyhissalatu vesselam'in yapmis oldugu bir seyi degistirme!" dedi. O da bundan vazgecti.
Enes radiyallahu anh der ki: "Ben bu kadehimle Resulullah aleyhissalatu vesselam'a her cesit mesrubat icirdim: Bal, nebiz, su ve sut!"
Buhari, Esribe 30, Humus 5, (Hadis bu vechiyle Buhari'de mevcut olmayip Ahmed Ibnu Hanbel'in Musned'inde gelmistir: ( 247).

FITNE PATLAK VERINCE YAPILACAK TAVSIYE

4724 - Ebu Umeyye es-Sa'bani anlatiyor: "Ey Ebu Sa'lebe dedim, su ayet hakkinda ne dersin?" (Mealen): "Ey iman edenler! Siz kendinize bakin. Siz dogru yolda oldukca, sapitmis olanlar size zarar vermez.." (Maide 105).
Bana su cevabi verdi: "Gercekten bunu, iyi bilen birine sordun. Zira ben ayni seyi Resulullah aleyhissalatu vesselam'a sormustum. Demisti ki:
"Ma'rufa sarilin, munkerden de kacinin! Ne zaman uyulan bir cimrilik, takip edilen bir heva, (dine, ahirete) tercih edilen dunyalik gorur, rey sahiplerinin(selefi dinlemeden) kendi reylerini begendiklerini musahade edersen, o zaman kendine bak. Insanlarla ugrasmayi birak. zira (bu safhaya gelince) arkanizda sabir gunleri var demektir. O gunler avucta ates tutmak gibi (sikintili)dir. O gunlerde, sizin kadar amel yapabilen bir kimseye elli kisinin ecri verilecektir."
Ebu Davud, Melahim 17, (4341); Tirmizi, Tefsir, Maide, (3060); Ibnu Mace, Fiten 21, (4014).

4725 - Vakid Ibnu Muhammed babasindan, o da Abdullah Ibnu Amr Ibni'l-As radiyallahu anhuma'dan anlattigina gore demistir ki:
"Resulullah aleyhissalatu vesselam, (bir gun) parmaklarini kenetledi ve dedi ki:
"Ey Abdullah Ibnu Amr! Ahidleri bozulup soyle karmakarisik hale gelen birkisim ayak takimi (hezele) kimselerle basbasa kalirsan ne yaparsin?"
"Ne yapmami tavsiye edersiniz, Ey Allah'in Resulu!" dedim. Buyurdular ki:
"Guzel buldugun seyi yaparsin, kotu buldugun seyi de terkedersin. Kendi yakinlarinin (hallerini duzeltmeye) yonelirsin. O hezele takimi (ile de), onlarin cemaati ile de (ugrasmayi) terkedersin."
Buhari, Salat 88, Fiten 13; Ebu Davud, Melahim 17, (4342); Ibnu Mace, Fiten 10, (3957).

4726 - Hz. Ebu Zerr radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam seslendiler:
"Ey Ebu Zerr!
"Buyurun, Ey Allah'in Resulu, emrinizdeyim!" dedim.
"Insanlara (kitle halinde) olum isabet edip, kabirlerin (ucretli) hizmetciler tarafindan kazilacagi zaman ne yapacaksin?" buyurdular.
"Benim icin Allah ve Resulu neyi ihtiyar buyurursa onu yaparim!" dedim.
"Sabri tavsiye ederim!" buyurdular -veya sabredersin! dediler- ve sonra bana tekrar seslendiler:
"Ey Ebu Zerr!"
"Buyurun ey Allah'in Resulu, sizi dinliyorum!" dedim.
"Zeyt mintikasinin taslari kanda boguldugunu gordugun zaman ne yapacaksin?"
"Allah ve Resulu benim icin neyi ihtiyar buyurursa onu!" dedim.
"Sana kendilerinden oldugun yakinlarini tavsiye ederim!" dedi. Ben sordum:
"Ey Allah'in Resulu! (O zaman) kilicimi alip omuzuma koymayayim mi?"
"Boyle yaparsan (fitneci) kavme ortak olursun!" buyurdular.
"Bana ne emredersiniz!" dedim.
"Evine cekil!" buyurdular.
"Evime girilirse?" dedim.
"Eger kilicin pariltisinin seni sasirtacagindan korkarsan, elbiseni yuzune ort. Gelen hem senin gunahinla, hem de kendi gunahiyla donsun!" buyurdular."
Ebu Davud, Fiten 2, (4261); Ibnu Mace, Fiten 10, (3958).

4727 - Hz. Ebu Musa radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Kiyametten hemen once karanlik gecenin parcalari gibi fitneler var. Kisi o fitnelerde mu'min olarak sabaha erer, aksama kafir olur; mu'min olarak aksama erer, sabaha kafir cikar. O fitnede oturan, ayakta durandan hayirlidir. Yuruyen kosandan hayirlidir. Oyleyse yaylarinizi kirin, kirislerinizi parcalayin, kiliclarinizi da tasa vurun. Sizden birinin evine girerlerse Hz. Adem'in iki oglundan hayirlisi olsun (olen olsun, olduren degil.)"
Ebu Davud, Fiten 2, (4259, 4262); Tirmizi, Fiten 33, (2205).
Ebu Davud, "kosandan" kelimesinden sonra su ziyadeyi kaydetmistir: "Yanindakiler: "Bize ne emredersiniz (ey Allah'in Resulu!)? dediler. "Evinizin demirbaslari olun!" buyurdu."

4728 - Ebu Sa'id radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Kisinin en hayirli malinin, pesine takilip dag gecitlerini ve yagmur dusen yerleri takip edecegi koyunu olacagi zaman yakindir. Boylece dinini fitnelerden kacirmis olur."
Buhari, Iman 12, Bed'u'l-Halk 14, Menakib 25, Rikak 34, Fiten 14; Muvatta, Isti'zan 16, (2, 970); Ebu Davud, Fiten 4, (4267); Nesai, Iman 30, (8, 123, 124).

4729 - Ma'kil Ibnu Yesar anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Herc (fitne) zamaninda ibadet, tipki bana hicret gibidir."
Muslim, Fiten 130, (2948); Tirmizi, Fiten 31, (2202).

4730 - Mikdad Ibnu'l-Esved radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Bahtiyar, fitneden kacinan kimse ile, belalarla karsilasinca sabreden kimsedir. Ne mutlu ona!"
Ebu Davud, Fiten 2, (4263)
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
4731 - Ibnu Abbas radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Yaklasan bir serden yazik Araplara! Elini ceken ondan kurtulur."
Ebu Davud, Fiten 1, (4249).

ISMI ZIKREDILEN FITNELER

4732 - Huzeyfe radiyallahu anh anlatiyor: "Hz. Omer radiyallahu anh'in yaninda idik. Bize:
"Resulullah aleyhissalatu vesselam'in fitne hakkindaki hadisini kim hafizasinda tutuyor?" dedi. Ben atilip: "Ben biliyorum!" dedim.
"Sen iyi cur'etlisin, nasilmis soyle bakalim!" dedim.
"Resulullah aleyhissalatu vesselam'i isittim. Demisti ki: "Kisinin fitnesi ehlinde, malinda, cocugunda, nefsinde ve komsusundadir. Oruc, namaz, sadaka, emr-i bi'l-maruf ve nehy-i ani'l-munker bu fitneye kefaret olur!"
Omer radiyallahu anh atilip: "Ben bu fitneyi kastetmemistim. Ben oncelikle denizin dalgalari gibi dalgalanacak (butun cemiyeti sarsacak) fitneyi kastetmistim!" dedi. Bunun uzerine ben:
"Ey mu'minlerin emiri! O fitne ile sizin ne alakaniz var! Sizinle onun arasinda kapali bir kapi mevcut!" dedim.
"Bu kapi kirilacak mi, acilacak mi?" dedi.
"Hayir acilmayacak, bilakis kirilacak!" dedim. Hz. Omer (hayiflanarak):
"(Eyvah!) Oyleyse ebediyen kapanmayacak!" buyurdu." Ravi der ki: "Biz Huzeyfe radiyallahu anh'a sorduk:
"Omer bu kapinin kim oldugunu biliyor muydu?"
"Evet dedi. Yarindan once bu gecenin olacagini bildigi katiyette onu biliyordu. Ben size hadis rivayet ettim; bos soz (ve efsane) anlatmadim."
Huzeyfe radiyallahu anh'a soruldu:
"O kapi kimdir?"
"Omer radiyallahu anh'tir!" buyurdu."
Buhari, Mevakitu's-Salat 4, Zekat 23, Savm 3, Menakib 25, Fiten 17, Muslim, Fiten 17, (144), Tirmizi, Fiten 71, (2259).

4733 - Muslim rahimehullah'in bir rivayetinde (Huzeyfe radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'i isittim. Demisti ki:
"Fitneler, tipki (kamislardan orulen) hasir gibi, (insanlarin kalbine) cubus cubuk atilir. Hangi kalbe bir fitne nufuz ederse onda siyah bir leke hasil olur. Hangi kalp de onu reddederse onda beyaz bir benek hasil olur. Boylece iki ayri kalp ortaya cikar: Biri cilali tas gibi bembeyazdir; dinyalar durdukca buna hicbir fitne zarar vermez. Digeri ise, alaca siyahtir. Tepetaklak duran testi gibidir; bu kalp, ne iyiyi iyi bilir, ne de kotuyu kotu. O, hevadan (beseri degerlerden) kendisine ne yutturulmussa, onu (hak veya batil) bilir."
Bu rivayette Huzeyfe radiyallahu anh der ki: "(Ey Omer!) Seninle o fitne arasinda kapali bir kapi vardir, kirilmasi yakindir!"
Hz. Omer atildi: "Ey babasiz kalasica! O kirilacak mi? Keske acilsaydi. Boylece tekrar (kapatilarak eski normal hale) donulurdu!"
Huzeyfe der ki: "Ben ona bu kapi ile oldurelcek veya olecek bir sahsin kinaye edildigini bildiren bir hadis soyledim. Mugalata (ve efsane anlatip bos laf) etmedim."
Ravi der ki: "Sa'd Ibnu Tarik'a (hadiste gecen) "esvedu murbad" tabiri ne demektir" diye sordum.
"Siyah uzerinde siddetli beyazliktir" dedi. Ben tekrar "el-Kuzu mechiyy" nedir? dedim. "Tepetaklak (ters cevrilmis) testi!" diye cevap verdi."
Muslim, Iman 231, (144).

4734 - Hz. Ebu Bekr radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Ummetimden birkisim insanlar Dicle denen bir nehir yaninda. Basra denen genis bir duzluge inerler. Nehrin uzerinde bir kopru vardir. Oranin halki (kisa zamanda) cogalir ve muhacirlerin (muslumanlarin) beldelerinden biri olur. Ahir zamanda genis yuzlu, kucuk gozlu olan Beni Kantura gelip nehir kenarina inerler. Bundan boyle (Basra) halki uc firkaya ayrilir:
-Bir firka sigir ve kir develerinin peslerine takilip (kir ve ziraat hayatina donerler, bunlar) helak olurlar.
-Bir firka nefislerini(n kurtulusunu esas) alirlar (ve Beni Kantura ile sulh yolunu) tutarlar. Boylece bunlar kufre duserler.
-Bir firka da cocuklarini geride birakip onlarla savasirlar. Iste bunlar sehit olurlar."
Ebu Davud, Melahim 10, (4306).

4735 - Hassan Ibnu Atiyye, Cubeyr ibnu Nufeyr'den, o da Resulullah aleyhissalatu vesselam'in Zi-Mihber denen bir sahabisinden naklen anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Rumlarla guvenilir bir sulh yapacaksiniz. Onlar arkanizda (baskalarina) dusman olacaklar, sizler (de diger dusmanlarinizla) savasacak ve (Allah'in keremiyle) yardima mazhar olacaksiniz; ganimet elde edecek, selamete ereceksiniz. Sonra donup tepelikli bir cayira ineceksiniz. Hiristiyanlardan biri salibi kaldiracak ve: "Salib galebe caldi!" diyecek. Muslumanlardan bir adam ofkelenip onu (salibi) kiracak. Bunun uzerine Rum, (antlasmasina) ihanet edip buyuk bir savas icin toplanacak. Muslumanlar da silaha sarilip savasacaklar. Allah bu orduya sehadet lutfedecek."
Ebu Davud, Melahim 2, (4292, 4293) .

4736 - Resulullah aleyhissalatu vesselam'in zevcelerinden Ummu Seleme radiyallahu anha anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Bir halifenin olumu aninda (ehl-i hal ve akd arasinda) ihtilaf olacak. (O zaman) Medine ahalisinden bir adam (Mehdi), kacarak Mekke'ye gidecek. Mekke halkindan bir kismi ona gelecek ve (fitne cikar korkusuyla) istemedigi halde onu (evinden) cikaracaklar. Rukn ile Makam arasinda ona biat edecekler. Onlari (ortadan kaldirmak icin) Sam'dan bir ordu gonderilecek. Ordu Mekke-Medine arasindaki el-Beyda'da yere batirilacak. Insanlar bu (kerameti) gorunce ona Sam'in Ebdal'i ve Irak ahalisinin velileri ona gelip biat ederler. Sonra Kureys'ten, dayilari Kelb kabilesinden olan bir adam zuhur eder ve (Mehdi ve adamlarina) karsi bir ordu gonderir. Ama onlar bu orduya galebe calarlar. Bu ordu, Kelbi'nin (ihtirasiyla cikarilmis) bir ordudur. Bu Kelbi'nin ganimetine istirak edemeyen zarara ugramistir. (Mehdi), mali taksim eder. Halk arasinda peygamberlerinin sunnetini (ihya eder ve onun) ile amel eder. Islam yeryuzune yerlesir. Yedi yil hayatta kalir. -Bazi raviler dokuz yil demistir.- Sonra olur ve muslumanlar cenaze namazini kilarlar.-
Ebu Davud, Melahim 1, (4286, 4288, 4289).

4737 - Hz. Sevban radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Size cullanmak uzere, yabanci kavimlerin, tipki sofraya cagrisan yiyiciler gibi, birbirlerini cagiracaklari zaman yakindir."
Orada bulunanlardan biri: "O gun sayica azligimizdan mi?" diye sordu.
"Hayir, buyurdular. Bilakis o gun siz coksunuz. Lakin sizler bir selin getirip yigdigi cer-copler gibi hicbir agirligi olmayan cer-copler durumunda olacaksiniz. Allah, dusmanlarinizin kalbinden size karsi korku duygusunu cikaracak ve sizin kalplerinize zaafi atacak!"
"Zaaf da nedir ey Allah'in Resulu?" denildi.
"Dunya sevgisi ve olum korkusu!" buyurdular."
Ebu Davud, Melahim 5, (4297).

4738 - Hz. Huzeyfe radiyallahu anh diyor ki: "Vallahi bilemiyorum! Arkadaslarim gercekten unuttular mi yoksa unutmus mu gozukuyorlar? Allah'a kasem olsun, Resulullah aleyhissalatu vesselam, Kiyamete kadar gelecek fitne basilardan ucyuz ve daha fazla etbai bulunan herkesi, hicbirini birakmadan, bize ismiyle, babasinin ismiyle, kabilesiyle soyleyip haber verdi."
Ebu Davud, Fiten 1, (4243).

ISMEN ZIKREDILMEYEN FITNELER

4739 - Hz. Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Karanlik gecenin parcalari gibi olan fitnelerden once, hayirli ameller islemede acele edin. O fitne geldi mi kisi mu'min olarak sabaha erer de kafir olarak aksama girer. Mu'min olarak aksama erer de kafir olarak sabaha ulasir; dinini basit bir dunya menfaatine satar."
Muslim, Iman 186, (118); Tirmizi, Fiten 30, (2196).

4740 - Ibnu Mes'ud radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Bu ummette dort (buyuk) fitne olacak. Sonuncusunda Kiyamet kopacak!"
Ebu Davud, Fiten 1, (4241)
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
4741 - Arfece radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Serler ve fesadlar olacak. Kim, birlik icinde olan bu ummetin isinde tefrika cikarmak isterse, kim olursa olsun kilicla boynunu ucurun." -Bir rivayette: "...onu oldurun!" denmistir-."
Muslim, Imaret 59, (1852); Ebu Davud, Sunnet 30, (4762); Nesai, Tahrim 6, (7, 93).

4742 - Hz. Muaviye radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam (bir gun) aramizda dogrulup buyurdular ki:
"Haberiniz olsun! Sizden once Ehl-i kitap, yetmisiki millete (dine) bolunduler. Bu ummet ise yetmisuc firkaya bolunecek. Bunlardan yetmisikisi ateste, sadece biri cennettedir. Bu da (Ehl-i Sunnet ve'l) cemaattir."
Ebu Davud, Sunnet 1, (4597).
Bir rivayette su ziyade var: "Ummetimden birkisim gruplar cikacak, bunlari bid'alar istila edecek, tipki kuduzun, buna yakalanan kimsede hicbir damar, hicbir mafsal birakmayip her tarafini sardigi gibi, bu bid'a da onlarin her hallerine sirayet edecek."

4743 - Ibnu Amr Ibni'l-As radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Beni Israil uzerine gelen seyler, ayniyla ummetimin uzerine de gelecektir. Oyle ki onlardan aleni olarak annesine gelen olmussa, ummetimden de bu cirkin isi mutlaka yapan olacaktir. Nitekim, Beni Israil yetmisiki millete (dine, firkaya) bolunmustu. Benim ummetim de yetmisuc millete bolunecektir. Bunlardan bir tanesi haric hepsi atestedir."
"Bu firka hangisidir?" diye soruldu.
"Benim ve ashabimin uzerinde oldugu seyden ayrilmayanlardir!" buyurdular."
Tirmizi, Iman 18, (2643).

4744 - Hz. Aise radiyallahu anha anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam (birgun):
"Lat ve Uzza'ya (tekrar) tapilmadikca gece ile gunduz gitmeyecektir!" buyurdular. Ben atilip: "Ey Allah'in Resulu! Allah Teala Hazretleri "O Allah'ki Resulunu hidayet ve hak dinle gondermistir, ta ki onu butun dinlere galebe kilsin" (Saff 9) ayetini indirdigi zaman ben bunun tam oldugunu zannetmistim!" dedim. Aleyhissalatu vesselam cevaben:
"Bu hususta Allah'in dedigi olacak. Sonra Allah hos bir ruzgar gonderecek. Bunun tesiriyle kalbinde zerrre miktar imani olanin ruhu kabzedilecek. Kendisinde hicbir hayir olmayan kimseler dunyada baki kalacaklar ve bunlar atalarinin dinlerine donecekler!" buyurdular."
Muslim, Fiten 52, (2907).

4745 - Sevban radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Ummetim icin saptirici imamlardan korkarim. Ummetim arasina kilic bir kere girdi mi, artik Kiyamet gunune kadar kaldirilmaz. Ummetimden birkisim kabileler musriklere iltihak etmedikce, ummetimden birkisim kabileler putlara tapmadikca Kiyamet kopmaz. Ummetimde otuz tane yalanci cikacak hepsi de kendisinin peygamber oldugunu iddia edecek. Halbuki ben peygamberlerin muhruyum (sonuncusuyum) ve benden sonra peygamber de yoktur. Ummetimden bir grup hak uzerinde olmaktan geri durmaz. Onlara muhalefet edenler onlara zarar veremezler. Allah'in (Kiyamet) emri, onlar bu halde iken gelir."
Ali Ibnu'l-Medini: "Bunlar ashabu'l-hadistir" demistir."
Muslim, Imaret 170, (1920); Ebu Davud, Fiten 1, (4252); Tirmizi, Fiten 32, (2203, 2220, 2230). Hadisi, Muslim, Ebu Davud ve Tirmizi parca parca rivayet etmislerdir. Rezin ise bu lafizla (kaydettigimiz sekilde tek bir rivayet halinde) tahric etmistir.

4746 - Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Insanlar oyle gunler gorecek ki, katil nicin oldurdugunu, maktul de nicin olduruldugunu bilemeyecek."
"Bu nasil olur?" diye soruldu. Su cevabi verdi:
"Herctir! Olduren de olen de atestedir."
Muslim, Fiten 56, (2908).

4747 - Usame Ibnu zeyd radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam, Medine'nin Utum denen (eski ve yuksek) binalarindan birine yaklasmisti:
"Benim gorduklerimi sizler de goruyor musunuz?" buyurdular. Yanindakiler: "Hayir" deyince, acikladi:
"Ben, su evlerinizin arasinda birkisim fitnelerin yerlerini goruyorum, tipki yagmur yerleri gibi."
Buhari, Fezailu'l-Medine 8, Mezalim 25, Menakib 25, Fiten 4; Muslim, Fiten 9, (2885).

4748 - Ebu Sa'id radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Muslumanlar arasina tefrika girip (iki firkaya ayrildiklari) zaman dinden cikan bir taife zuhur edecek. Onlari, iki taifeden halka en yakin olani oldurecektir."
Muslim, Zekat 150, (1065); Ebu Davud, Sunnet 13, (4667).

4749 - Ibnu Omer radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Ummetim calimli calimli yurudu ve meliklerin evladlari, Rumlar ve Iranlilar hizmetini yapti mi, serirleri hayirlilarina musallat edilecektir."
Tirmizi, Fiten 64, 2262.

4750 - Ibnu Amr Ibni'l-As radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam bir gun:
"Size Iran ve Bizans'in hazineleri acilinca, nasil bir kavim olacaksiniz?" diye sormustu. Abdurrahman Ibnu Avf: "Allah'in emrettigi sekilde oluruz!" dedi. Aleyhissalatu vesselam:
"Bilakis, sizler birbirinizle munafese (menfaat yarisi) edecek, hasedlesecek sonra da birbirinizden yuz cevirecek ve kinleseceksiniz. Daha sonra da muhacirlerin miskin (ve zayif olan)larina gidip birkismini digeri uzerine valiler yapacaksiniz."
Muslim, Zuhd 7, (2962)
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
4751 - Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Umeraniz hayirli olanlarinizdan iseler, zenginleriniz sehavetkar kimselerse, islerinizi aranizda musavere ile hallediyorsaniz, bu durumda yerin ustu (hayat), altindan (olumden) hayirlidir. Eger umeraniz serirlerinizden, zenginleriniz cimri ve isleriniz kadinlarin elinde ise, yerin alti ustunden, (olmek yasamaktan) daha hayirlidir. (Cunku artik dini ikame imkani kalmaz)."
Tirmizi, Fiten 78, (2267).

4752 - Hz. Ali radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam (bir gun):
"Genclerinizin fiska dustugu, kadinlarinizin azdigi zaman haliniz ne olur?" diye sormustu. (Yanindakiler hayretle):
"Ey Allah'in Resulu, yani boyle bir hal mi gelecek?" dediler.
"Evet, hatta daha beteri!" buyurdu ve devam etti:
"Emr-i bi'l-ma'rufta bulunmadiginiz, nehy-i ani'l-munker yapmadiginiz vakit haliniz ne olur?" diye sordu. (Yanindakiler hayretle:)
"Yani bu olacak mi?" dediler.
"Evet, hatta daha beteri!" buyurdular ve sormaya devam ettiler:
"Munkeri emredip, ma'rufu yasakladiginiz zaman haliniz ne olur?"(Yaninda bulunanlar iyice hayrete duserek):
"Ey Allah'in Resulu! Bu mutlaka olacak mi?" dediler.
"Evet, hatta daha beteri!" buyurdular ve devam ettiler:
"Ma'rufu munker, munkeri de ma'ruf addettiginiz zaman haliniz ne olur?" (yanindeki Ashab:) "Ey Allah'in Resulu! Bu mutlaka olacak mi?" diye sordular.
"Evet, olacak!" buyurdular."
Rezin tahric etmistir. Bu rivayet daha muhtasar olarak Ebu Ya'la'nin Musned'inde ve Taberani'nin el-Mu'cemu'l-Evsat'inda tahric edilmistir. Heysemi, Mecma'u'z-Zevaid'de kaydetmistir (7, 281).

4753 - Ebu Malik veya Ebu Amir el-Es'ari radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Ummetimden bir kavim, ferci (zinayi), ipegi, ickiyi, calgiyi helal addedecektir. Birkisim kavimler de bir dagin etegine inecekler. Onlarin surusunu, coban sabahlari yanlarina getirecek. (Fakir) bir adam da, bir ihtiyaci icin yanlarina gelecek. Onlar adama:
"Bize yarin gel! derler. Bunun uzerine Allah onlari geceleyin yakalayiverir ve dagi tepelerine koyarak birkismini helak eder. Geri kalanlari da mesh ederek Kiyamete kadar maymun ve hinzirlara cevirir."
Buhari, Esribe 6.

4754 - Hz. Huzeyfe radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'a halk hayirdan sorardi. Ben ise, bana da ulasabilir korkusuyla, hep serden sorardim. (Yine bir gun:)
"Ey Allah'in Resulu! Biz Cahiliye devrinde ser icerisinde idik. Allah bize bu hayri verdi. Bu hayirdan sonra tekrar ser var mi?" diye sordum.
"Evet var!" buyurdular. Ben tekrar: "Pekiyi bu serden sonra hayir var mi?" dedim.
"Evet, var! Fakat onda duman da var" buyurdular. Ben: "duman da ne?" dedim.
"Bir kavim var. Sunnetimden baska bir sunnet edinir; hidayetimden baska bir hidayet arar. Bazi islerini iyi (ma'ruf) bulursun, bazi islerini kotu (munker) bulursun" buyurdular. Ben tekrar:
"Bu hayirdan sonra baska bir ser kaldi mi?" diye sordum.
"Evet! buyurdular. Cehennem kapisina cagiran davetciler var. Kim onlara icabet ederek o kapiya dogru giderse, onlar bunu atese atarlar" buyurdular. Ben: "Ey Allah'in Resulu! Ben (o gune) ulasirsam, bana ne emredersiniz?" dedim.
"Muslumanlarin cemaatine ve imamlarina uy, onlardan ayrilma. (Imam sirtina (zulmen) vursa, malini (haksizlikla) alsa da onu dinle ve itaat et!)" buyurdular.
"O zaman ne cemaat ne de imam yoksa?" dedim.
"O takdirde butun firkalari terket (kac)! Oyle ki, bir agacin kokune dislerinle tutunmus bile olsan, olum sana gelinceye kadar o vaziyette kal" buyurdular."
Buhari, Fiten 11, Menakib 25; Muslim, Imaret 51, (1847); Ebu Davud, Fiten 1, (4244, 4245, 4246, 4247).

4755 - Abdurrahman Ibnu Abdi'l-ka'be anlatiyor: "Mescide girmistim. Abdullah Ibnu Amr Ibni'l-As radiyallahu anhuma'yi gordum: Ka'be'nin golgesinde oturuyordu. Ka'be'nin golgesinde bircok kimse ona muteveccih olarak oturmustu. Ben de ona dogru oturdum. Sunu anlatti:
"Bir seferde Resulullah aleyhissalatu vesselam'la beraberdik. Bir yerde konakladik. Kimimiz cadirini tamir ediyor, kimimiz yerini duzluyor, kimimiz hayvanlarini guduyordu. Derken Resulullah aleyhissalatu vesselam'in munadisi seslendi: "es-Salatu cami'a: "Haydin namaza!" Resulullah'a gittik, yaninda toplandik.
"Benden once her peygamber, ummeti icin hayir bildigi seyi onlara ogretmekle mukellef idi. Onlar icin ser bildigi seyden de onlari inzar etmesi (korkutmasi) gerekli idi. Bilesiniz, su ummetinizin afiyeti once gelenler hakkinda kesin kilinmistir. Sonrakiler belaya ve kotu addedeceginiz birkisim hallere maruz kalacaklardir. Birbirini takip eden fitneler gelecek. Mu'min: "Bu fitne helakimdir" diyecek. Sonra bu kalkacak, baska bir fitne gelecek. "Helakim iste bundan, iste bundan" diyecek. Oyleyse, kim atesten uzak kalmayi ve cennete girmeyi dilerse, Allah'a ve ahiret gunune inanir oldugu halde olumu karsilasin. Insanlara, onlarin kendisine nasil muamele etmelerini dilerse oyle muamelede bulunsun. Kim bir imama biat edip, samimiyetle sadakat sozu vermis ise, elinden geldikce ona itaat etsin. Bir baskasi gelip, onceki ile munazaaya girisecek olursan sonradan cikanin boynunu ucurun."
Ravi (Abdurrahman) der ki: "Abdullah Ibnu Amr'a yanastim ve:
"Allah askina soyle. Bu anlattiklarini bizzat kendin Resulullah aleyhissalam'dan isittin mi?" dedim. Sorum uzerine eliyle kulak ve kalbini tutarak:
"Evet kulaklarim isitti, kalbim de belledi" dedi. Ben:
"Ama, amcaoglun Muaviye, bize mallarimizi aramizda batil bir sekilde yememizi, birbirimizi oldurmemizi emrediyor. Halbuki Allah Teala hazretleri (mealen): "Ey iman edenler! Birbirinizin malini haram sekilde yemeyin; ancak karsilikli riza ile yaptiginiz ticaret baskadir. Birbirinizi ve kendinizi oldurmeyin. Canlarinizi da bosu bosuna tehlikeye atmayin. Suphesiz ki Allah size merhametlidir" (Nisa 29) buyuruyor" dedim. Biraz sustu sonra:
"Allah'a itaatte ona itaat et, Allah'a isyanda ona isyan et!" dedi."
Muslim, Imaret 46, (1844); Nesai, Bey'at 25, (7, 153); Ebu Davud, Fiten 1, (4248); Ibnu Mace, Fiten 9, (3956).

4756 - Hz. Cabir radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam:
"Irak ehline bir olceklik yiyecek ve tek dirhemlik paranin gelmeyecegi zaman yakindir!" buyurmuslardi.
"Nereden?" diye soruldu.
"Acem diyarindan. Onlar bunu yasaklayacak" buyurdu ve devamla:
"Sam ehline de tek dinarlik paranin ve bir olceklik yiyecegin gelmeyecegi zaman yakindir!" buyurdular. Yine:
"Bu nereden gelmeyecek?" diye soruldu.
"Rum cihetinden!" buyurdular. Sonra (Hz. Cabir) bir muddet sustu (ve ilave etti: "Resulullah aleyhissalatu vesselam dedi ki:
"Ummetimin sonunda bir halife gelecek; mali sayi ile degil, avuc avuc dagitacak!)"
Muslim, Fiten 67, (2913).

4757 - Yine Hz. Cabir radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Ummetimin sonunda bir halife gelecek, mali sayarak degil, avuclayarak dagitacak."
Hadisi (Hz. Cabir'den rivayet eden) Ebu Nadre ve Ebu'l-Ala'ya:
"Bunun Omer Ibnu Abdilazizolmasina ne dersiniz?" diye sorulmustu. Onlar:
"Hayir, (o degildir)!" dediler."
Muslim, Fiten 67, (2913).

4758 - Hz. Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam:
"Irak'a olcegi ve dirhemi verilmeyecek. Sam'a da olcegi ve dinari verilmeyecek. Misir'a olcegi ve dinari verilmeyecek. Basladiginiz yere doneceksiniz" buyurdu ve uc kere tekrar etti. Buna Ebu Hureyre'nin eti ve kani sahit oldu."
Muslim, Fiten 33, (2896); Ebu Davud, Harac 29, (3035).

4759 - Hz. Cabir radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Iblis'in arsi deniz uzerindedir. Oradan askerlerini gonderip insanlari fitneye atar. Bunlardan, yaninda mertebece en yuksek olani en buyuk fitneyi cikarandir. Askerlerinden biri gelip: "Sunu sunu yaptim!" der. Iblis: "Hicbir sey yapmamissin!" der. Sonra bir digeri gelip: "Ben falani(n pesini) hanimiyla arasini acincaya kadar birakmadim!" der. Iblis onu kendisine yaklastirip: "sen ne iyisin!" der."
Muslim, Munafikun 66-67, (2813).

4760 - Ebu'l-Bahteri anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'i dinleyen bir zatin bana anlattigina gore Resulullah demistir ki:
"Insanlar, gunahlari cogalmadikca helak olmayacaklardir."
Ebu Davud, Melahim 17, (4347)
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
4761 - Seleme Ibnu'l-Ekva' radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kim bize kilic kaldirirsa bizden degildir."
Muslim, Iman 162, (99).

4762 - Ebu Musa ve Ibnu Omer radiyallahu anhum anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Kim bize karsi silah tasirsa bizden degildir."
Buhari, Fiten 7; Muslim, Iman 163, (100); Tirmizi, Hudud 26, (1459).

4763 - Abdullah Ibnu'z-Zubeyr radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Kim kilicini ceker sonra koyarsa kani hederdir."
Nesai, Tahrim 26, (7, 117).

ASABIYET VE EHVA

4764 - Cundeb Ibnu Abdillah radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Kim ummiyye (gayesi Islam olmayan) bir bayrak altinda bir asabiyete yardim ederken oldurulurse onun olumu, cahiliye olumu uzeredir."
Muslim, Imaret 57, (1850); Nesai, Tahrim 28, (7, 123).

4765 - Suraka Ibnu Malik el-Cu'semi radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"En hayirliniz, (zulme duserek) gunah islemedikce asiretini mudafaa edendir."
Ebu Davud, Edeb 121, (5120).

4766 - Vasile Ibnu'l-Eska' radiyallahu anh anlatiyor: "Ey Allah'in Resulu dedim, asabiyet nedir?"
"Asabiyet, buyurdular, zulumde kavmine yardim etmendir."
Ebu Davud, Edeb 121, (5519).

4767 - Amr Ibnu Ebi Kurre anlatiyor: "Huzeyfe radiyallahu anh Medain'de iken, Resulullah aleyhissalatu vesselam'in ofke halinde, ashabindan bazilarina sarfettigi sozleri anlatiyordu. Huzeyfe'den bunlari isitenlerden birkismi Selman radiyallahu anh'a gelip, Huzeyfe'nin anlattiklarini kendisine soyluyorlardi. Selman da onlara:
"Huzeyfe soyledigini daha iyi bilir!" diyordu. Onlar da tekrar Huzeyfe'nin yanina donup kendisine:
"Biz senin soylediklerini Selman'a sorduk. Ne tasdik etti ne de reddetti" dediler. Bunun uzerine Huzeyfe (Sebze tarlasinda bulunan) Selman radiyallahu anhuma'nin yanina gidip:
"Resulullah aleyhissalatu vesselam'dan isittigim seyler hususunda beni niye tasdik etmedin?" diye sordu. Selman da:
"Resulullah aleyhissalatu vesselam ofkelenir ve ofkeli iken konusurdu. Razi olur ve riza halinde de konusurdu!" cevabini verdi ve sonra devamla:
"Ey Huzeyfe! dedi. Sen, kalplerde, birkisim insanlara sevgi, birkisim insanlara bugz hasil edip aralarinda ihtilaf ve ayriliklara sebep olan bu konusmalardan vazgecsen olmaz mi! Nitekim biliyorsun ki, Resulullah aleyhissalatu vesselam (bir gun) hutbesinde soyle buyurmustu: "Allahim! Ben senin katindan bir garanti talep ediyorum: Ummetimden kime ofkeli halimde (haksiz yere) sebbetmis veya lanet etmis (veya vurmus veya incitmis) isem -ki ben de ademogluyum, tipki onlarin ofkelenmeleri gibi ofkelenirim. Halbuki sen beni alemlere rahmet olarak gonderdin- bu (haksiz sozumu) o kimseler icin Kiyamet gunu rahmet, (zekat, ecir, yakinlik vesilesi, tuhur) kil. (Ta ki o vesile ile sana yaklassin!)"
Ey Huzeyfe! Allah'a yemin olsun, ya bu konusmalardan vazgececeksin, yahut da seni Omer Ibnu'l-Hattab radiyallahu anh'a yazip sikayet edecegim!"
Ebu Davud, Sunnet 11, (4659).

FITNELERIN GELDIGI CIHET VE FITNELERIN CIKTIGI KIMSELER

4768 - Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Kufrun basi dogu cihetindedir. Ovunme ve calim satma isi at, deve, sigir besleyenler, cadirda oturanlar arasindadir. Sukunet de koyun besleyenlerdedir."

4769 - Buhari'nin bir diger rivayetinde denir ki: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Iman Yemenlidir. Fitne su tarafta, seytanin boynuzunun dogdugu yerdedir."

4770 - Muslim'in rivayetinde soyledir: "Iman Yemenlidir. Kufur de sark cihetindedir. Sukunet koyun besleyenlerin yanindadir. Ovunmek ve calim satmak feddadlarin, yani at besleyip cadirda kalanlarin yanindadir."
Buhari, Bed'u'l-Halk 15, Menakib 1, Megazi 74; Muslim, Iman 85, (52); Muvatta, Isti'zan 15, (2, 920)
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
MUSLUMANLARIN BIRBIRLERIYLE SAVASLARI

4771 - Ahnef Ibnu Kays radiyallahu anh anlatiyor: "Su adami kastederek (evden) cikmistim. Yolda Ebu Bekre radiyallahu anh'a rastladim.
"Ey Ahnef nereye gidiyorsun?" dedi.
"Resulullah aleyhissalatu vesselam'in amcaogluna yardim etmeyi arzu ediyorum!" dedim.
"Don! dedi. Zira ben, Resulullah aleyhissalatu vesselam'in soyle soyledigini isittim: "Iki musluman kiliclariyla birbirlerinin uzerine yururlerse olduren de olen de atestedir!" (Bu soz uzerine Resul-i Ekrem'e): "Ey Allah'in Resulu! Katili anladik ama maktul niye ateste?" diye sorulmustu.
"Cunku o da kardesini oldurme hirsi tasiyordu!" cevabini verdi. -Bir baska rivayette ise: "O da kardesini oldurmek istemisti" demistir.-"
Buhari, Diyat 2, Fiten 10; Muslim Fiten 14, (2888); Ebu Davud, Fiten 5, (4268); Nesai, Tahrim 29, (7, 125).

4772 - Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Sizden kimse kardesine silahla isarette bulunmasin. Zira, o bilemez, belki de seytan elinde bir fesatta bulunur da atesten bir cukura duser."
Buhari, Fiten 7; Muslim, Birr 126, (2617); Tirmizi, Fiten 4, (2163).

4773 - Abdullah Ibnu Mes'ud radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Muslumana sovmek fisktir, onunla carpismak da kufurdur."
Buhari, Fiten 8, Iman 36, Edeb 44; Muslim, Iman 116, (64); Tirmizi, Iman 15, (2636); Nesai, Tahrim 27, (7, 132).

4774 - Ibnu Abbas radiyallahu anhumaanlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Benden sonra birbirinizin boynunu vuran kafirler olarak (dinden) donmeyin."
Tirmizi, Fiten 28, (2194); Buhari, Fiten 8, Diyat 2; Ebu Davud, Sunnet 16, (4686); Muslim, Ian 66, (119); Nesai, Tahrim 28, (7, 127).
Nesai, Ibnu Mes'ud'dan yaptigi bir rivayette su ziyadeye yer verir: "Kisi ne babasinin ne de kardesinin cinayetinden sorumlu tutulmaz."

HZ. OSMAN'IN SEHID EDILMESI

4775 - Abdullah Ibnu Selam'in kerdesioglu, amcasi (Abdullah Ibnu Selam) radiyallahu anh'tan naklediyor:
"Hz. Osman radiyallahu anh oldurulmek istendigi zaman yanina geldim. Osman bana:
"Sen niye geldin?" diye sordu.
"Sana yardim edeyim diye geldim" dedim.
"Oyleyse halka cik. Onlari benden uzaklastir. Zira sen bana haricte olursan, yanimda olmaktan daha faydali olursun!" dedi. Ben de cikip: "Ey insanlar! Bilirsiniz, benim adim cahiliye devrinde falandi. Ama Resulullah aleyhissalatu vesselam beni Abdullah diye tesmiye buyurdu. Benim hakkimda Kitabullah'ta birkisim ayetler nazil olmustur. Su ayet benim hakkimda nazil olanlardan biridir:
"De ki: Soyleyin bana, eger bu Kur'an Allah tarafindan gonderildigi halde, onu inkar ettiyseniz ve Israilogullarindan bir sahit de Tevrat'a dayanarak onun hak kitap olduguna sahitlik edip iman ettigi halde siz iman etmeyi buyuklugunuze yediremezseniz, zalim olmaz misiniz? Muhakkak ki, Allah zalimler guruhuna yol gostermez" (Ahkaf 10). Keza su ayet de benim hakkimda nazil oldu: "Inkar edenler, "Sen Allah tarafindan gonderilmis bir peygamber degilsin" diyorlar. De ki: "Sizinle benim aramizda sahid olarak Allah ile O'nun kitaplari hakkinda bilgi sahibi olanlar yeter" (Ra'd 43). Allah'in size karsi kinina konmus bir kilici var. Resulullah aleyhissalatu vesselam'in inmis oldugu bu beldenizde melekler size mucavir oldular. Oyleyse bu adami oldurmekten Allah'tan korkun! Allah'tan korkun! Allah'a yemin olsun eger onu oldururseniz, komsulariniz olan melekleri buradan tardetmis olacaksiniz ve Allah'in size karsi kinda tuttugu kilici kinindan cikartacaksiniz ve artik o Kiyamete kadar kinina girmeyecek!"
Bu sozlerim uzerine:
"Su yahudiyi oldurun! Osman'i oldurun!" diye bagristilar.
Tirmizi, Tefsir, Ahkaf.

CEMEL VAKASI

4776 - Abdullah Ibnu Ziyad anlatiyor: "Hz. Talha, Zubeyr ve Hz. Aise radiyallahu anhum Basra'ya yuruyunce, Hz. Ali, Ammar Ibnu Yasir ve Hasan'i (radiyallahu anhum) gonderdi. Bu ikisi Kufe'ye yanimiza geldiler ve minbere ciktilar. Hz. Hasan radiyallahu anh minberin yukarisinda idi. Ammar radiyallahu anh da ondan asagida idi. Biz onlarin etrafinda toplandik. Ammar'in soyle konustugunu isittim:
"Aise, Basra'ya yurudu. Muhakkak ki o, dunyada da ahirette de Peygamber aleyhissalatu vesselam'in zevcesidir. Ancak Allah sizi imtihan ediyor: Kendisine mi itaat edeceksiniz, yoksa ona (Hz. Aise'ye) mi?"
Buhari, Fezailu'l-Ashab 30, Fiten 17.

4777 - Sakik Ibnu Abdillah anlatiyor: "Ben, Ebu Musa el-Es'ari, Ebu Mes'ud el-Ensari ve Ammar radiyallahu anhum ile oturuyordum. Ebu Mes'ud, Ammar'a:
"Senin arkadaslarindan herkese diledigim takdirde bir kulp takabilirim. Ama sen haricsin. Senin hakkinda bir sey soyleyemem. Senin, Resulullah aleyhissalatu vesselam'a arkadas oldugum gunden beri, ikinizin su isteki agirliginizdan baska bir kusurunuzu gormus degilim!"
Ebu Mes'ud -zengin birisiydi- su karsilikta bulundu: "Ey oglum! Iki hulle (takim) getir. Birini Ebu Musa'ya ver, digerini de Ammar'a!" Ve ilave etti: "Bunlarin icinde ikiniz cumaya gidin."
Buhari, Fiten 18, Fezailu'l-Ashab 30.

4778 - Kays Ibnu Abbad radiyallahu anh anlatiyor: "Ali radiyallahu anh'a: "Soyle bize! (Savas icin) su yuruyusunu Resulullah aleyhissalatu vesselam'in bir emrini yerine getirmek uzere mi yapiyorsun, sahsi bir ictihadin olarak mi?" diye sordum.
"Resulullah aleyhissalatu vesselam bana bu yuruyusu yapmam icin herhangi bir emirde bulunmadi. Ben bunu sahsi reyimle yapiyorum!" cevabini verdi."
Ebu Davud, Sunnet 13, (4666).

HARICILER

4779 - Zeyd Ibnu Vehb el-Cuheni -ki bu zat, Hz. Ali radiyallahu anh Haricilerle savasmak uzere yurudugu zaman beraberindeki orduda bulunuyordu- anlatiyor: "Hz. Ali dedi ki: "Ey insanlar ben Resulullah aleyhissalatu vesselam'in soyle soyledigini isittim:
"Ummetimden bir grup cikar. Kur'an'i oyle okurlar ki, sizin okuyusunuz onlarinkinin yaninda bir hic kalir. Namaziniz da namazlarina gore bir hic kkalir. Orucunuz da oruclari yaninda bir hic kalir. Kur'an'i okurlar, onu lehlerine zannederler. Halbuki o aleyhlerinedir. Namazlari koprucuk kemiklerinden oteye gecmez. Okun avi delip gecmesi gibi dinden hemen cikarlar. Onlarla harb eden ordu(nun askerlerine) peygamberlerinin diliyle ne (kadar cok ucret)ler takdir edilmis oldugunu bilselerdi (baskaca) amel yapmaktan vazgecerlerdi. Onlarin alameti sudur: Aralarinda pazusu oldugu halde kolu olmayan bir adam olacak. Pazusu uzerinde meme ucu bir cikinti bulunacak. Bunun uzerinde de beyaz killar bulunacak. Sizler Muaviye ve Samlilarin uzerine gidecek, buradakileri terkedeceksiniz. Onlar da sizin (yoklugunuzdan istifade ile) coluk-cocugunuza ve mallariniza sizin naminiza halef olacaklar!."
(Hz. Ali ilave etti:) "O vallahi! Ben, onlarin bu kavim olacagini kuvvetle umit ediyorum. Cunku onlar haram kan doktuler. Halkin meradaki hayvanlarini gasbettiler. Oyleyse, Allah adina bunlar uzerine yuruyun!"
Ravi der ki: "Haricilerin basinda o gun, Abdullah Ibnu Vehb er-Rasibi oldugu halde, onlarla karsilasinca Hz. Ali radiyallahu anh askerlerine:
"Mizraklarinizi birakin, kiliclarinizi kinlarindan cikarin. Cunku ben, onlarin Harura gunu size yaptiklari gibi yine size sulh teklif edeceklerinden korkuyorum!" dedi. Bu emir uzerine donduler, mizraklarini bertaraf ettiler ve kiliclarini siyirdilar. Askerler onlara mizraklarini sapladi. Oldurup ust uste yigdi. O gun cengaverlerden sadece iki kisi isabet alip sehit dustu. Ali radiyallahu anh:
"Aralarinda o sakat herifi arayin!" emretti. Aradilar, fakat bulamadilar. Bizzat Ali kalkip ust uste oldurulmus insanlarin yanina geldi.
"Bunlari geri cekin!" dedi. Sonra yere gelen cesetler arasinda onu buldular. Onun bulunmasi uzerine Hz. Ali radiyallahu anh tekbir getirdi ve:
"Allah dogru soyledi. Resulu de dogru teblig etti" dedi. Ubeyde es-Selmani, Hz. Ali'ye dogrulup:
"Ey mu'minlerin emiri! Kendisinden baska ilah olmayan Allah askina soyle. Sen bu hadisi Resulullah aleyhissalatu vesselam'dan bizzat isittin mi?" diye sordu. Ali radiyallahu anh:
"Kendinden baska ilah olmayan Allah'a yemin ederim, evet!" dedi. Ubeyde Hz. Ali'ye uc sefer yemin verdi. O da ona uc sefer yemin etti."
Muslim, Zekat 156, (1066).

4780 - Muslim, (bu hadisi) Abdullah Ibnu Rafi'den de ayni sekilde tahric etmistir. O rivayetin bas kisminda su ziyade var: "Haruriyye, Ali Ibnu Ebi Talib radiyallahu anh'a karsi huruc ettikleri zaman: "Hukum Allah'indir" dediler. (Bu ibare Kur'an'dan bir iktibas olmasi hasebiyle) Hz. Ali de: "Kendisiyle batil murad edilen hak bir soz" dedi."
Muslim, Zekat 157, (1066)
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
4781 - Suveyd Ibnu Gafle radiyallahu anh anlatiyor: "Ali radiyallahu anh dedi ki: "Ben size Resulullah aleyhissalatu vesselam'dan bir hadis soyleyince, Allah'a yemin olsun Aleyhissalatu vesselam'in soylemedigi bir seyi soylemektense gokten atilmayi tercih ederim. Ancak benimle sizin aranizda cereyan eden seyler hakkinda konusunca, bilesiniz harp hiledir. Zira ben Resulullah aleyhissalatu vesselam'in soyle soyledigini isittim:
"Ahir zamanda yasca kucuk, akilca kit birtakim gencler cikacak. Yaratilmisin en hayirlisinin sozunu soylerler, Kur'an'i okurlar. Imanlari girtlaklarindan oteye gecmez. Okun avi delip gectigi gibi dinden cikarlar. Onlara nerede rastlarsaniz onlari gebertin. Zira, onlari oldurene, Kiyamet gunu, Allah'in verecegi ucret var."
Buhari, Fezailu'l-Kur'an 36, Menakib 25, Istitabe 6; Muslim, Zekat 154, (1066); Ebu Davud, Sunnet 31, (4767); Nesai, Tahrim 26, (7, 119).

4782 - Ebu Said ve Enes radiyallahu anhuma anlatiyorlar: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Ummetimde ihtilaf ve ayriliklar meydana gelecek, (Onlardan) bir grup lafiyla guzel, ameliyle kotu olacak. Bunlar Kur'an'i okuyacaklar, ancak koprucuk kemiklerinden asagi gecmeyecek. Bunlar, dinden tipki okun avu delip gecmesi gibi cikarlar. Onlar, ok kirisine donmedikce bir daha dine geri gelmezler. Bunlar mahlukatin en seriridir. Onlari oldurene ve onlar tarafindan oldurulene ne mutlu! Onlar insanlari Kitabullah'a cagirirlar, fakat kitaptan zerre kadar nasipleri yoktur."
Yaninda bulunan Ashab: "Ey Allah'in Resulu dediler. Onlarin alameti nedir?" diye sordular da:
"Tiras olmak!" buyurdular."
Ebu Davud, Sunnet 31, (4765).Benzer bir rivayeti Ebu Saidi'l-Hudri'den Sahiheyn kaydetmistir. Buhari, Fezailu'l-Kur'an 36, Menakib 25, Edeb 95, Istitabe 6, 7; Muslim, Zekat 143-148, (1064); Muvatta, Kur'an 10, (1, 204, 205); Nesai, Zekat 79, (5, 87), Tahrim 26, (7, 119).

4783 - Hz. Enes'ten gelen bir rivayette (Resulullah soyle) buyurmustur: "Onlarin alameti tiras ve sacin yolunmasidir. Onlari gordugunuz zaman oldurun."

4784 - Hz. Cabir radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'in Huneyn donusunde bir adam yanina geldi. Bu sirada Hz. Bilal'in eteginde gumus (para) vardi. Resulullah aleyhissalatu vesselam bundan avuc avuc alip insanlara dagitiyordu. Gelen adam:
"Ey Muhammed! Adil ol!" dedi. Aleyhissalatu vesselam (ofkeli olarak):
"Yazik sana! Ben de adil olmazsam kim adil olabilir? Eger adil olmazsam zarara ve husrana duserim!" buyurdular. Hz. Omer atilip:
"Ey Allah'in Resulu! Bana musaade buyurun su munafigin kellesini ucurayim!" dedi. Aleyhissalatu vesselam:
"Halkin "Muhammed arkadaslarini olduruyor" diye dedikodu yapmasindan Allah'a siginirim. Bu ve arkadaslari Kur'an okurlar (ama okuduklari) hancerelerini asagi gecmez. Dinden, okun avi delip gectigi gibi cikip giderler!" buyurdular."
Buhari, Humus 16; Muslim, Zekat 142, (1063). Metin Muslim'inkidir.

HAKEMEYN HADISESI VE YEZID IBNU MUAVIYE'YE BIAT VAKASI

4785 - Ibnu Omer radiyallahu anhuma anlatiyor: "Hz. Hafsa radiyallahu anha'nin yanina girdim ve:
"(Ali ile Muaviye radiyallahu anhuma'nin Siffin'deki hadiseleri sebebiyle halka gelenleri goruyorsun. (Simdi Harameyn ve baska yerde hayatta kalan sahabeleri toplayip fikirlerini almak istiyorlar.) Bu hilafet ve emirlik meselesinde bana hicbir hak tanimadilar (bu sebeple gitmek istemiyorum, ne dersin?)" dedim.
"Katil. Cunku onlar seni bekliyorlar. Onlardan geri durmani, onlarin bir muhalefet saymalarindan korkarim!" dedi ve Abdullah, oraya gidinceye kadar Hafsa onu birakmadi. (Hakemlerin hukum vermesinden sonra) Hz. Muaviye bir hutbe irad etti ve (Abdullah'la babasi Omer'i kastederek) dedi ki:
"Kim bu hilafet meselesi hakkinda bizimle konusmak isterse kendini bize gostersin (meydana ciksin). Surasi muhakkak ki biz, halifelige ondan da babasindan da ehakkiz."
Habib Ibnu Mesleme der ki: "Abdullah'a: "Ona cevap vermedin mi?" dedim. Abdullah cevaben:
"Bu ise senden daha ehak olan, Islam adina sana ve babana karsi (Uhud'da, Hendek'te) mucadele vermis olan Ali radiyallahu anh'tir!" demek istedim. Fakat, herkesin arasina tefrika sokup, kan akitacak ve istemedigim bir manaya cekilecek bir kelime sarfetmekten korktum. Allah'in sabredene) cennette hazirladigi mukafaatlari da hatirlayarak (Muaviye'ye karsilik vermedim) demistir. Habib Ibnu Mesleme: "Bu tavri takdir ederek: "Sen bir fitneden (inayet-i ilahi ile) korunmus ve (ciddi) bir felaketten muhafaza edilmissin!" dedm" der."
Buhari, Megazi 29.

4786 - Ibnu'l-Museyyeb radiyallahu anh anlatiyor: "Ilk fitne yani Hz. Osman radiyallahu anh'in sehid edilmesi vukua geldigi zaman Ashab-i Bedr'den kimseyi hayatta birakmadi. Sonra ikinci fitne yani Harra hadisesi vukua geldi. Bu da Hudeybiye ashabindan kimseyi hayatta birakmadi. Sonra ucuncusu vukua geldi. O da insanlar arasinda akil ve kuvvet(sahabe) birakmadi."
Buhari, Megazi 11.

IBNU'Z-ZUBEYR DEVRI

4787 - Ebu Nevfel anlatiyor: "Abdullah Ibnu'z-zubeyr radiyallahu anhuma'yi (Mekke'deki) Akabetu'l-Medine (denilen yerde) (asilmis) gordum. Kureys ve diger halk onun yanina gelmeye baslamisti. Derken Abdullah Ibnu Omer radiyallahu anhuma da geldi. Yaninda durdu. "es-Selamu aleyke ey Ebu Hubeyb!" dedi ve bu selami uc kere tekrar etti. Sonra sozlerine devamla (uc kere de) "Vallahi seni bu isten men etmistim (ama beni dinlemedin)" deyip sunlari soyledi: "Vallahi, benim biildigime gore sen, cok oruc tutan, cok namaz kilan, yakinlara cokca yardimci olan bir kimseydin. Vallahi, en kotusu sen olan bir ummet mutlaka en hayirli bir ummettir!"
Haccac'a, Abdullah Ibnu Omer radiyallahu anhuma'nin Ibnu'z-Zubeyr karsisindaki tavri ve soyledigi bu sozleri ulasti. Derhal adam gondererek Ibnu'z-Zubeyr'in cesedini asili oldugu kutukten indirip, yahudilerin kabirlerine attirdi. Sonra annesi Esma Bindu Ebi Bekr radiyallahu anha'ya da bir adam gonderip cagirtti. Fakat kadincagiz gitmekten imtina etti. Haccac ikinci bir elci gonderdi ve: "Ya bana kendi rizanla gelirsin ya da, sana sac orgulerinden suruyerek getirecek birisini gonderirim!" dedi. Esma yine imtina edip:
"Sen, orgulerimden tutup beni surukleyecek birini gonderinceye kadar vallahi gelmeyecegim!" dedi. Haccac:
"Bana ayakkabilarimi gosterin!" dedi. Papuclarini alip, calimla kosup Esma'nin yanina girdi.
"Allah dusmanina ne yaptigimi gordun mu?" dedi.
"Ona dunyasini berbat ettigini, onun da senin ahiretini berbat ettigini gordum. Bana ulastigina gore ona: "Ey iki kusaklinin oglu!" demissin. Vallahi iki kusakli benim. Onlardan biriyle ben Resulullah aleyhissalatu vesselam'in ve Ebu Bekr'in (hicret sirasindaki) yiyeceklerini bagladim. Digeri de, kadinin belinden ayirmadigi kusagidir. Sunu ilave edeyim ki, Resulullah aleyhissalatu vesselam bana: "Sakif'te bir yalanci, bir de zalim var!" demisti. Yalanciyi gorduk. Zalime gelince; bunun da ancak sen olacagini zannediyorum!" dedi. Haccac, hic cevap vermeden yanindan ayrildi."
Muslim, Fezailu's-Sahabe 229, (2545)
Rezin su ilavede bulundu: "Haccac (bilahare) demis ki: "Ben Esma'nin yanina onu uzmek icin girmistim, ama o beni uzdu."

HACCAC

4788 - Zubeyr Ibnu Adiy rahimehullah anlatiyor: "Hz. Enes Ibnu Malik radiyallahu anh'in yanina girdik. Haccac'in bize yaptiklarini sikayet ettik.
"Sabredin, buyurdu. Zira oyle gunlerle karsilasacaksiniz ki, her yeni gun, gidenden daha kotu olacak. Bu hal Rabbinize kavusuncaya kadar devam edecek. Ben bunu, Resulunuz aleyhissalatu vesselam'dan isittim."
Buhari, Fiten 6; Tirmizi, Fiten 35, (2207).

4789 - Ibnu Omer radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Sakif'ten bir yalanci, bir de zalim cikacaktir."
Tirmizi, Fiten 44, (2221).

4790 - Hisam Ibnu Hisan rahimehullah anlatiyor: "Haccac'in hukmen oldurdugu insanlarin miktari sayilmis. 120 bin kisiye ulastigi gorulmustur."
Tirmizi, Fiten 43, (2221)
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
BENI MERVAN

4791 - Sa'id Ibnu Amr Ibni Said Ibni'l-As anlatiyor: "Ceddim bana dedi ki: "Ben Ebu Hureyre radiyallahu anh ile beraber Medine mescidinde oturuyordum. Yanimizda Mervan da vardi. Bir ara Ebu Hureyre radiyallahu anh:
"Ben, sadik ve masduk olan Resulullah aleyhissalatu vesselam'in soyle buyurduklarini isittim:
"Ummetimin helak olmasi, Kureys'e mensup (akli kit) bir grup cocukcagizlarin elleriyledir!"
Mervan: "Allah onlara lanet etsin!" dedi. Ebu Hureyre der ki:
"Eger ben dileseydim falan falan diye onlari teker teker ismen sayardim." Said rahimehullah dedi ki:
"Ben, Beni Mervan iktidar oldugu zaman dedemle birlikte Sam'a gittim. Orada onlari genc oglanlar olarak gorunce:
"Ebu Hureyre radiyallahu anh'in kastetttigi bunlar olmasin!" ded. Ben de: "Sen daha iyi bilirsin!" dedim."
Buhari, Fiten 3, Menakib 25.

4792 - Hz. Huzeyfe radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam (bir gun):
"Bana Islam telaffuz eden kac kisi oldugunu sayiverin" buyurdular. Biz: "Ey Allah'in Resulu! Bizim sayimiz alti-yediyuze ulasmis oldugu halde, hakkimizda korku mu tasiyorsunuz?" dedik.
"Siz bilemezsiniz, (coklugunuza ragmen) imtihan olunabilirsiniz!" . Gercekten oyle (belaya maruz kalip) imtihan olunduk ki, icimizden namazini gizlice kilanlar oldu."
Buhari, Cihad 181; Muslim, Iman 235, (149).

4793 - Sahiheyn'de yine Huzeyfe radiyallahu anh'tan gelen bir rivayet soyledir: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"(Kiyamet gunu, havz-i kevserime birkisim gruplar da gelecekler ki, onlar oradan uzaklastirilacaklar. Ben: "Onlar benim ashabimdir!" diyecegim. Fakat,
"Sen, onlarin arkandan neler islediklerini bilmiyorsun!" denilecek."
Buhari, Rikak 53; Muslim, Fezail 32, (2297).

4794 - Museyyeb Ibnu Rafi' anlatiyor: "Bera Ibnu Azib radiyallahu anhuma'ya rastladim. Kendisine:
"Sana ne mutlu! Resulullah aleyhissalatu vesselam'la sohbet serefine erdin. O'na (Hudeybiye'de) agac altinda biat ettin!" demistim. Bana su cevapta bulundu:
"Ey kardesimoglu! Biz ondan sonra ne bid'alar isledik sen bilmezsin."
Buhari, Megazi, 35.

KADERE IMAN

4795 - Hz. Cabir radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Kul, hayriyla, serriyle kadere inanmadikca, kendine (hayir ve serden) isabet edecek seyi atlatamayacagini, (hayir ve serden) kacacak olan seyi de yakalayamayacagini bilmedikce iman etmis olmaz."
Tirmizi, Kader 10, 2145.

4796 - Ubade Ibnu's-Samit radiyallahu anh ogluna olumu sirasinda demistir ki: "Ogulcugum, basina gelecek olan seyin asla atlatilamayacagini, kacirdiklarini da yakalayamayacagini bilmedikce sen, imannin hakikatinin tadini asla bulamazsin. Zira ben, Resulullah aleyhissalatu vesselam'in soyle soyledigini isittim:
"Allah'in ilk yarattigi sey kalemdir. Kalemi yaratti ve: "Kiyamete kadar olacak seylerin miktarlarini yaz!" dedi."
"Ogulcugum, Resulullah aleyhissalatu vesselam'dan sunu da isittim:
"Kim bu inanc disinda olarak olurse benden degildir."
Ebu Davud, Sunnet 17, (4700); Tirmizi, Kader 17, (2156).

KADERLE AMEL

4797 - Ibnu Amr Ibni'l-As radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam, elinde iki kitap oldugu halde yanimiza geldi ve:
"Bu iki kitap nedir biliyor musunuz?" buyurdular. Cevaben:
"Hayir, ey Allah'in Resulu! bilmiyoruz. Ancak bildirmeniziistiyoruz!" dedik. Bunun uzerine sag elindekini gostererek:
"Bu Rabbulalemin'den (gelmis) bir kitaptir. Icerisinde cennet ehlinin isimleri mevcuttur. Hatta onlarin babalarinin ve kabilelerinin isimler de mevcuttur ve sonunda da icmal yapmistir. Bunlara asla ne ilave yapilir, ne de onlardan eksiltmeye yer verilir. Hic degismeden ebedi olarak sabit kalir" buyurdular. Sonra sol elindekini gostererek:
"Bu da Rabbulalemin'den bir kitaptir. Bunun icinde de ates ehlinin isimleri, onlarin atalarinin isimleri ve kabilelerinin isimleri vardir. En sonda da icmallerini yapmistir. Bunlara asla ne ziyade yapilir, ne de eksiltmeye yer verilir!" buyurdular. Ashabi sordu:
"Oyleyse ey Allah'in Resulu, niye amel ediliyor? Madem ki her sey onceden olmus bitmis, yazilmis ve artik yazma isinden farig olunmus (bir daha yapma gayreti de niye)?"
Resulullah su cevabi verdi: "Siz amelinizle dogruyu ve istikameti arayin! Itidali koruyun, Zira, cennetlik olan kimsenin ameli, cennet ehlinin ameliyle sonlanir; (daha once) ne cesit amel yapmis olursa olsun. Keza cehennemlik olanin ameli de cehennem ehlinin ameliyle sonlanir, hangi cesit amel ile amel etmis olursa olsun!"
Resulullah aleyhissalatu vesselam, sonra elindeki kitaplari atip, elleriyle isaret ederek dedi ki:
"Rabbiniz kullardan artik farig oldu, birkismi cennetlik, birkismi da cehennemliktir."
Tirmizi, Kader 8, (2142).

4798 - Hz. Ali radiyallahu anh anlatiyor: "Biz bir cenaze vesilesiyle Baki'u'l-Garkad'da idik. Derken yanimiza Resulullah aleyhissalatu vesselam cikageldi ve oturdu. Biz de etrafinda (halka yapip) oturduk. Elinde bir cubuk vardi. Cubuguyla yere birseyler cizmeye basladi. Sonra:
"Sizden kimse yok ki, su anda cennet veya cehennemdeki yeri yazilmamis olsun!" buyurdular. Cemaat:
"Ey Allah'in Resulu, dedi. Oyleyse hakkimizda yazilana itimad edip ona dayanmayalim mi?"
"Calisin, buyurdular. Herkes kendisi icin yaratilmis olana erecektir. Cennetlik olanlar, saadet(e goturen) amelde (muvaffak) olacaktir. Sekavet ehli olanlar da sekavet(e goturen) amelde (muvaffak) olacaktir!"
Sonra su ayeti tilavet buyurdular. (Mealen): "Kim bagista bulunur, gunahtan kacinir ve dinin en guzelini tasdik ederse, biz de ona hayir ve kolaylik yolunu kolaylastiririz" (Leyl 5-7).
Buhari, Tefsir, Leyl, Cenaiz 83, Edeb 120, Kader 4, Tevhid 54; Muslim, Kader 6, (2647); Ebu Davud, Sunnet 17, (4694); Tirmizi, Kader 3, (2137), Tefsir, Leyl, (3341).

4799 - Hz. Cabir radiyallahu anh anlatiyor: "Suraka Ibnu Malik Ibnu Cu'sem radiyallahu anh gelerek sordu:
"Ey Allah'in Resulu! Bize dinimizi acikla. Sanki yeni yaratilmis gibiyiz. Simdi amel ne husustadir: Kalemlerin kurudugu, miktarlarin kesinlestigi seylerde mi, yoksa istikbale ait seylerde mi calisacagiz?"
"Hayir (istikbale ait seylerde degil). Bilakis kalemlerin kurudugu, miktarlarin cereyan ettigi (kesinlestigi) hususta!" buyurdular. Suraka tekrar:
"Oyleyse niye amel edelim (bosa zahmet cekelim)?" diye sordu. Aleyhissalatu vesselam:
"Calisin! Herkes yaratildigi seye erecektir! Herkes, (yazildigi) ameliyle amil olacaktir!" buyurdular."
Muslim, Kader 8, (2648).

4800 - Ibnu Mes'ud radiyallahu anh anlatiyor: "Sadik ve Masduk olan Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Sizden birinin yaratilisi, annesinin karninda kirk gunde cem olur. Sonra bu kadar muddetle "alaka" olur. Sonra bu kadar muddette "mudga" olur. Sonra Allah bir melegi dort kelimeyle gonderir: (Bu melek) rizkini, ecelini, amelini, saki veya said olacagini yazar, sonra ona ruh uflenir. Kendinden baska ilah olmayan zata yemin olsun, sizden biri, (hayati boyunca) cennet ehlinin ameliyle amel eder. Oyle ki, kendisiyle cennet arasinda bir ziralik mesafe kaldigi zaman ona yazisi galebe calar ve cehennem ehlinin ameliyle amel ederek cehenneme girer. Ayni sekilde sizden biri (hayati boyunca) cehennem ehlinin amelini isler. Kendisiyle cehennem arasinda bir ziralik mesafe kalinca yazisi ona galebe calar ve cennet ehlinin amelini isleyerek cennete girer."
Buhari, Kader 1, Bed'u'l-Halk 6, Enbiya 1, Tevhid 28; Muslim, Kader 1, (2643); Ebu Davud, Sunnet 17, (4708); Tirmizi, Kader 4, (2138).
Rezin su ziyadede bulundu: "(Resulullah) sunu da buyurdular: "Nutfe dustu mu, kirk gun rahimde ucar. Sonra kirk gunde alaka olur. Sonra kirkgunde mudga olur. Bir nefis olarak yaratilma safhasina gelince, Allah onu tasfir edecek (sekillendirecek) bir melek gonderir. Melek iki parmaginin arasinda toprak oldugu halde gelir. Onu mudgaya karistirir. Sonra onu yogurur, sonra da emredildigi uzere onu tasvir eder."
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
4801 - Amr Ibnu Vasila anlatiyor: "Abdullah Ibnu Mes'ud radiyallahu anh'i dinledim. Demisti ki: "Saki, annesinin karninda iken saki olandir. Said de baskasindan ibret alandir." (Bunu isittikten sonra) Resulullah aleyhissalatu vesselam'in ashabindan Huzeyfe denen zata ugradi ve Ibnu Mes'ud'un soyledigini anlatti ve sordu:
"Kisi amelsiz nasil saki olur?" Huzeyfe radiyallahu anh:
"Buna hayret mi ediyorsun? Ben Resulullah aleyhissalatu vesselam'in soyle soyledigini isittim:"
"Nutfenin (rahme dusmesinden sonra) kirkiki gece gecti mi, Allah ona bir melek gonderir (ve onun vasitasiyla) nutfeyi sekillendirir; isitmesini, gormesini, derisini, etini, kemigini yaratir. Sonra melek sorar:
"Ey Rabbim! Bu erkek mi, disi mi?" Rabbin diledigini hukmeder, melek de yazar. Sonra sorar:
"Ey Rabbim! Eceli nedir?" Rabbin diledigini hukmeder, melek de yazar. Tekrar sorar:
"Ey Rabbim! Rizki nedir?" Rabbin diledigini hukmeder, melek de yazar. Sonra melek elinde sahife oldugu halde cikar. Artik buna ne bir sey ilave eder ne de eksilir."
Muslim, Kader 3, (2645).

4802 - Ibnu Mes'ud radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam (bir gun) aramizda dogrulup:
"(Hastalik nev'inden) hicbir sey hicbir seye sirayet etmez!" buyurmuslardi ki bir bedevi:
"Ey Allah'in Resulu! Nasil olur? Bir deve surusune, kuyrugu ile hasefesini uyuzlamis bir deve gelince hepsini uyuzlu yapar!" dedi. Aleyhissalatu vesselam:
"Pekala, birincisini kim uyuzladi? Ne sirayet, ne safer (inancinizda hakikat) vardir. Surasi muhakkak ki, Allah her nefsi yaratmis, onun hayatini, olumunu, rizkini ve ugrayacagi musibetlerini yazmistir."
Tirmizi, Kader 9, (2144).

4803 - Hz. Enes radiyallahu anh anlatiyor: Resulullah aleyhissalatu vesselam (bir gun):
"Allah Teala hazretleri bir kulun hayrini diledi mi onu istimal eder!" buyurmustu. Kendisine: "Onu nasil istimal eder?" diye soruldu.
"Olumden once salih amel islemede muvaffak kilar!" buyurdu."
Tirmizi, Kader 8, (2134).

4804 - Hz. Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Kisi vardir, uzun muddet cennet ehlinin amelini isler, sonra da ameli cehennem ehlinin ameliyle hitam bulur. Yine kisi vardir, uzun muddet cehennem ehlinin ameliyle amel eder de sonunda cennet ehlinin ameliyle hitam bulur."
Muslim, Kader 11, (2651).

4805 - Ibnu Amr Ibni'l-As radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Allah (cin ve ins dahil) mahlukatini bir karanlik icinde yaratti. Sonra uzerlerine kendi nurundan serpti. Bu nur, kimlere isabet ettiyse hidayeti buldular, kimlere de isabet etmediyse sapittilar. Bu sebeple diyorum ki: "Kalem, Allah Teala'nin ilmi hususunda kurumustur."
Tirmizi, Iman 18, (2644).

KADERE RIZA

4806 - Sa'd Ibnu Ebi Vakkas radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Ademoglunun saadet (sebepleri)nden biri de Allah Teala'nin hukmettigine riza gostermesidir. Sekavet (sebepleri)nden biri de Allah Teala'ya istihareyi terketmesidir. Keza sekavet (sebepleri) nden bir digeri de Allah'in hukmettigine razi olmamasidir."
Tirmizi, Kader 15, (2152).

4807 - Hz. Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Kuvvetli mu'min, Allah nazarinda zayif mu'minden daha sevgili ve daha hayirlidir. Aslinda her ikisinde de bir hayir vardir. Sana faydali olan seye karsi gayret goster. Allah'tan yardim dile, acz izhar etme. Bir musibet basina gelirse: "Eger soyle yapsaydim bu basima gelmezdi!" deme. "Allah takdir etmistir. Onun diledigi olur!" de! Zira "eger" kelimesi seytan isine kapi acar."
Muslim, Kader 34, (2664).

COCUKLARIN HUKMU

4808 - Hz. Aise radiyallahu anha anlatiyor: "Bir cocuk olmustu. Ben: "Ne mutlu ona! Cennet kuslarindan bir kus oldu!" dedim. Aleyhissalatu vesselam:
"Sen Allah'in cenneti de cehennemi de yarattigini, beriki icin de oteki icin de ahali yarattigini bilmiyor musun?" buyurdular."
Muslim, Kader 30, (2662); Nesai, Cenaiz 58, (4, 57); Ebu Davud, Sunnet 18, (4713).

4809 - Ibnu Abbas radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'dan musriklerin cocuklari hakkinda sorulmustu.
"Allah onlari yarattigi zaman ne yapacaklarini iyi biliyordu!" buyurdular."
Buhari, Kader 3, Cenaiz 93; Muslim, Kader 28, (2660); Ebu Davud, Sunnet 18, (4711); Nesai, Cenaiz 60, (4, 59).

4810 - Hz. Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Hz. Adem ve Musa aleyhimasselam munakasa ettiler. Musa, Adem'e:
"Isledigin gunahla insanlari cennetten cikaran ve onlari sekavete (bedbahtliga) atan sensin degil mi!" dedi. Adem de Musa'ya:
"Sen, Allah'in risalet vermek suretiyle sectigi ve hususi kelamina mazhar kildigi kimse ol da, daha yaratilmamdan (kirk yil) once Allah'in bana yazdigi bir isten dolayi beni ayiplamaya kalk (bu olacak sey degil)!" diye cevap verdi." Resulullah devamla dedi ki:
"Hz. Adem Musa'yi ilzam etti!"
Buhari, Kader 11, Enbiya 31, Tefsir, Ta-ha 1, 3, Tevhid 37; Muslim, Kader 13, (2652); Muvatta, Kader 1, (2, 898); Ebu Davud, Sunnet 17, (4701); Tirmizi, Kader 2, (2135).
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
4811 - Omer Ibnu'l-Hattab radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Musa aleyhisselam: "Ey Rabbim! Bizi ve kendisini cennetten cikaran Adem'i bize bir goster!" diye niyazda bulundu. Hak Teala ve Tekaddes hazretleri de babasi Adem aleyhisselam'i ona gosterdi. Bunun uzerine Hz. Musa:
"Sen babamiz Adem misin?" dedi. Adem: "Evet!" deyince:
"Yani sen, Allah'in kendi ruhundan ufledigi kimsesin. Sana butun isimleri ogretti, meleklere emretti ve onlar da sana secde ettiler oyle degil mi?" diye sordu. Adem yine: "Evet!" dedi. Hz. Musa sormaya devam etti:
"Oyleyse sen niye bizi ve kendini cennetten cikardin?"
Bu soru uzerine Hz. Adem: "Sen kimsin?" dedi. O: "Ben Musa'yim!" deyince:
"Yani sen, Allah'in risalet vererek mumtaz kildigi kimsesin. Sen Beni Israil'in peygamberi, perde gerisinde Allah'in konustugu kimsesin. Allah seninle kendi arasina mahlukatindan bir elci de koymadi degil mi?" dedi. Hz. Musa "Evet!" deyince; Hz. Adem:
"Oyleyse sen, (bu soyledigin seyin) ben yaratilmazdan once Allah'in (kader) kitabinda yazilmis oldugunu gormedin mi?" dedi. Hz. Musa "Evet!" deyince:
"Oyleyse Allah'in kazasi (hukmu) benden once cereyan etmis bir sey hakkinda beni niye levmediyorsun?" dedi."
Aleyhissalatu vesselam, devamla: "Hz. Adem, Musa'yi ilzam etti. Hz. Adem Musa'yi ilzam etti. Hz. Adem, Musa aleyhimesselam'i ilzam etti" buyurdular."
Ebu Davud, Sunnet 17, (4702).

KADERIYE'NIN ZEMMI

4812 - Huzeyfe radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Her ummetin mecusileri vardir. Bu ummetin mecusileri "kader yoktur!" diyenlerdir. Bunlardan kim olurse cenazelerinde hazir bulunmayin. Onlardan kim hastalanirsa ona ziyarette bulunmayin. Onlar Deccal bolugudur. Onlari Deccal'e ilhak etmek Allah uzerine bir haktir."
Ebu Davud, Sunnet 17, (4692).

4813 - Ebu Davud'un Ibnu Omer'den gelen merfu bir rivayetinde soyle buyrulmustur:
"Kaderiye firkasi, bu ummetin mecusileridir. Eger hastalanirlarsa ziyaret etmeyin, olurlerse cenazelerine katilmayin."
Ebu Davud, Sunnet 17, (4691).

4814 - Yine Ebu Davud'da Ibnu Omer radiyallahu anhuma'dan gelen merfu bir rivayette:
"Kader ehli ile dusup kalkmayin, onlara dava acmayin" buyurulmustur..."
Ebu Davud, Sunnet 17, (4720).

4815 - Ibnu Abbas radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Ummetimde iki sinif vardir ki, onlarin Islam'dan nasipleri yoktur: Murcie ve Kaderiye."
Tirmizi, Kader 13. (2150).

4816 - Nafi rahimehullah anlatiyor: "Bir adam Ibnu Omer radiyallahu anhuma'ya gelerek:
"Falan kimse sana selam ediyor!" diyerek, Samli birisinden selam getirdi. Ibnu Omer radiyallahu anhuma:
"Bana ulastigina gore, o kimse kaderi inkar ediyormus. Eger o boyle bir bid'a fikre saplandi ise, sakin ona benden selam soyleme! Zira ben, Resulullah aleyhissalatu vesselam'i isittim:
"Bu ummette hasf (yere batirma), mesh (suret degismesi) (ve kazf= (tas yagmasi) olacak. Bu musibetler kaderi inkar edenlere gelecek."
Ebu Davud, Sunnet 7, (4613); Tirmizi, Kader 7, (2153, 2154).

4817 - Ibnu Amr Ibni'l-As radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Allah mahlukatin miktarlarini, semavat ve Arzi yaratmazdan ellibin sene evvel, Arsi da su uzerinde iken yazdi."
Muslim, Kader 16, (2653); Tirmizi, Kader 18, (2157),

4818 - Ebu Azze anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Allah bir kulunun bir memlekette olmesini takdir etti mi, onu oraya -veya orada bulunan bir seye dedi- muhtac kilar."
Tirmizi, Kader 11, (2148).

4819 - Imam Malik'e ulastigina gore, Iyas Ibnu Muaviye'ye,
"Kader hakkinda fikrin nedir?" diye sorulmus da o su cevabi vermistir:
"(Benim fikrim) kizimin fikridir!" Bu sozle, onun sirrini ancak Allah'in bildigini soylemek istemistir. Iyas, anlayista darb-i mesel olmustu. (Bir gun) bir adam ona kader hakkinda sordu:
"Kadere inanmiyor musun?" dedi. Adam:
"Elbette inaniyorum!" deyince:
"Bu kadari sana yeter! (Fazlasi senin icin malayanidir). Zira Ali Ibnu Huseyin, babasi (Hz. Ali Ibnu Ebi Talib) radiyallahu anhuma'dan bana nakletti ki, Resulullah aleyhissalatu vesselam soyle buyurmuslardir:
"Kisinin malayani seyleri terketmesi, onun muslumanliginin guzelligindendir!"
Yine ona ulastigina gore Lokman'a: "Sende gordugumuz (bu fazilet)in sebebi nedir?" diye sorulunca su cevabi vermistir:
"Emaneti eda, dogru soz ve beni ilgilendirmeyen seyleri terketmem!"
Rezin tahric etmistir. (Rivayette gecen "Kisinin malayaniyi terketmesi Islam'inin guzelligindendir" seklindeki Resulullah aleyhissalatu vesselam'in bu sozu su kaynaklarda gecer: Muvatta, Husnu Hulk 3, (2, 903); Tirmizi, Zuhd 11, (2318, 2319); Ibnu Mace, Fiten 12, (2976); Rivayetin sonundaki "Yine ona ulastigina gore Lokman'a..." kismi da, Muvatta'da gelmistir (Kelam 17, 2, 990).

KANAATIN MEDHI VE ONA TESVIK

4820 - Ubeydullah Ibnu Mihsan el-Hutami radiyallahu anh anlatiyor:
"Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Sizden kim nefsinden emin, bedeni sihhatli ve gunluk yiyecegi de mevcut ise sanki dunyalar onun olmustur."
Tirmizi, Zuhd 34, (2347); Ibnu Mace, Zuhd 9, (4141)
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
4821 - Hz. Osman radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Ademoglunun su uc sey disinda (temel) hakki yoktur: Ikamet edecegi bir ev, avretini ortecegi bir elbise, katiksiz ekmek ve su."
Tirmizi, zuhd 30, (2342).

4822 - Fudale Ibnu Ubeyd radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Islam hidayeti nasip edilen ve yeterli miktarda maiseti olup, buna kanaat edene ne mutlu!"
Tirmizi, Zuhd 35, (2350).

4823 - Ebu Saidi'l-Hudri radiyallahu anh anlatiyor: "Ensar radiyallahu anhum'den bazi kimseler, Resulullah aleyhissalatu vesselam'dan bir seyler talep ettiler. Aleyhissalatu vesselam da istediklerini verdi. Sonra tekrar istediler, o yine istediklerini verdi. Sonra yine istediler, o istediklerini yine verdi. Yaninda mevcut olan sey bitmisti; soyle buyurdular:
"Yanimda bir mal olsa, bunu sizden ayri olarak (kendim icin) biriktirecek degilim. Kim iffetli davranir (istemezse), Allah onu iffetli kilar. Kim istigna gosterirse Allah da onu gani kilar. Kim sabirli davranirsa Allah ona sabir verir. Hic kimseye sabirdan daha hayirli ve daha genis bir ihsanda bulunulmamistir."
Buhari, Zekat 50, Rikak 20; Muslim, Zekat 124, (1053); Muvatta, Sadaka 7, (2, 997); Ebu Davud, Zekat 28, (1644); Tirmizi, Birr 77, (2025); Nesai, Zekat 85, (5, 95).
Rezin rahimehullah su ziyadede bulunmustur: "Islam'a girip, yeterli miktarla riziklandirilan ve verdigi bu miktara Allah'in kanaat etmeyi nasip ettigi kimse kurtulusa ermistir."

4824 - Ebu Umame radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Ey ademoglu! Eger fazla malini Allah yolunda harcarsan bu senin icin daha hayirlidir, kendine saklarsan senin icin zararlidir. Kefaf (yeterli miktar) sebebiyle levm edilmezsin. (Harcamaya), bakimlari uzerinde olanlardan basla. Ustteki el (yani veren), alttaki elden (yani alandan) daha hayirlidir."
Muslim, Zekat 97, (1036), Tirmizi, Zuhd 32, (2344).

4825 - Hz. Omer radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Siz Allah'a hakkiyla tevekkul edebilseydiniz, sizleri de, kuslari riziklandirdigi gibi riziklandirirdi: Sabahleyin ac cikar, aksama tok donerdiniz."
Tirmizi, Zuhd 33, (2345).

TOKGOZLULUK

4826 - Hz. Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Zenginlik mal cokluguyla degildir. Bilakis zenginlik goz tokluguyladir."
Buhari, Rikak 15; Muslim, Zekat 120, (1051); Tirmizi, Zuhd 40, (2374).

4827 - Yine Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"(Hakiki) fakir, kapi kapi dolasirken verilen bir iki lokmanin veya bir iki hurmanin geri cevirdigi kimse degildir. Fakat gercek fakir, ihtiyacini giderecek bir sey bulamayan ve halini anlayip kendisine tasaddukta bulunacak biri cikmayan, (buna ragmen) kalkip halktan birsey istemeyen kimsedir."
Buhari, Zekat 53, Tefsir, Bakara 48; Muslim, Zekat 102, (1039); Muvatta, Sifatu'n-Nebiyy 7, (2, 923); Ebu Davud, Zekat 23, (1631, 1632); Nesai, Zekat 76, (5, 85).

AZA RIZA

4828 - Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Sizden biri, mal ve yaratilisca kendisinden ustun olana bakinca, nazarini bir de kendisinden asagida olana cevirsin. Boyle yapmak, Allah'in uzerinizdeki nimetini kucuk gormemeniz icin gereklidir."
Buhari; Rikak 30; Muslim, Zuhd 8, (2963); Tirmizi, Kiyamet 59, (2515).
Rezin bir rivayette su ziyadede bulundu: "Avn Ibnu Abdillah Ibnu Utbe rahimehullah dedi ki: "Ben zenginlerle dusup kalkiyordum. O zaman benden daha heveslisi yoktu. Bir binek gorsem benimkinden daha iyi gorurdum; bir elbiseye baksam, benimkinden daha iyi olduguna hukmederdim. Ne zaman ki bu hadisi isittim, fakirlerle dusup kalktim ve rahata erdim."

DILENCILIGIN ZEMMI

4829 - Ibnu Omer radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Sizden biri dilenmeye devam ettigi takdirde yuzunde bir parca et kalmamis halde Allah'a kavusur."
Buhari, Zekat 52; Muslim, Zekat 103, (1040); Nesai, Zekat 83, (5, 94).

4830 - Semure Ibnu Cundeb radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Istemeler bir nevi cirmalamalardir. Kisi onlarla yuzunu cirmalamis olur. Oyle ise, dileyen (hayasini koruyup) yuz suyunu devam ettirsin, dileyen de bunu terketsin. Su var ki, kisi, zaruri olan (seyleri) iktidar sahibinden istemelidir."
Ebu Davud, Zekat 26, (1639); Tirmizi, Zekat 38, (681); Nesai, Zekat 92, (5, 100)

4831 - Aiz Ibnu Amr radiyallahu anh anlatiyor: "Bir adam Resulullah aleyhissalatu vesselam'dan bir seyler istedi. Aleyhissalatu vesselam da verdi. Adam donmek uzere ayagini kapinin esigine basar basmaz, Aleyhissalatu vesselam:
"Dilenmede olan (kotulukleri) bilseydiniz kimse kimseye birsey istemek icin asla gitmezdi!" buyurdular."
Nesai, Zekat 83, (5, 94, 95).

4832 - Hz. Zubeyr radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Kisinin iplerini alip daga gitmesi, oradan sirtinda bir deste odun getirip satmasi, onun icin, insanlara gidip dilenmesinden daha hayirlidir. Insanlar istedigini verseler de vermeseler de."
Buhari, Zekat 50, Buyu' 15.

4833 - Sevban radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam (bir gun):
"Cenneti garanti etmem mukabilinde, insanlardan hicbir sey istememeyi kim garanti edecek?" buyurdular. Sevban radiyallahu anh atilip:
"Ben, (Ey Allah'in Resulu!)" dedi. Sevban (bundan boyle) hic kimseden bir sey istemezdi."
Ebu Davud, Zekat 27, (1643); Nesai, Zekat 86, (5, 96).

4834 - Hz. Muaviye radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Istemede israr etmeyin. Vallahi, kim benden bir sey ister, ben ona vermek arzu etmedigim halde, israri (sebebiyle) bir sey kopartirsa, verdigim o seyin bereketini gormez."
Muslim, Zekat 99, (1038); Nesai, Zekat 88, (5, 97, 98).

4835 - Ibnu'l-Firasi'nin anlattigina gore, babasi radiyallahu anh: "Ey Allah'in Resulu! (Ihtiyacimi baskasindan) isteyeyim mi?" diye sormus, Aleyhissalatu vesselam da:
"Hayir, isteme! Ancak istemek zorunda kalmissan, bari salihlerden iste!" buyurmuslardir."
Ebu Davud, Zekat 28, (1646); Nesai, Zekat 84, (5, 95).

4836 - Ibnu Mes'ud radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Kim, kendisini mustagni kilacak miktarda mali oldugu halde isterse, Kiyamet gunu, istedigi sey suratinda bir tirmalama veya soyulma veya isirma yarasi olarak gelir!" Yaninda bulunanlar:
"Kisiyi mustagni kilan (miktar) nedir?" diye sordular.
"Kirk dirhem altin veya o kiymette bir baska sey!" buyurdular."
Ebu Davud, Zekat 23, (1626); Tirmizi, Zekat 22, (650); Nesai, Zekat 87, (5, 97); Ibnu Mace, Zekat 26, (1840).

4837 - Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Kim (malini artirmak icin) insanlardan dilenirse, o mutlak surette ates talep etmis olur. Oyleyse ister azla yetinsin isterse cogaltmayi istesin, (artik kendisi bilir)!"
Muslim, Zekat 105, (1041).

4838 - Kabisa Ibnu Muharik radiyallahu anh anlatiyor: "Sulh icin diyet (hamale) odemeyi kabullenmistim. Bu hususta yardim istemek icin Resulullah aleyhissalatu vesselam'i aradim ve karsilastik. (Meseleyi acinca):
"Bekle, bize sadaka mali gelecek. O zaman ondan sana da verilmesini emrederim" buyurdular. Sonra da:
"ey Kabisa! Istemek, uc kisi disinda hic kimseye helal olmaz:
-Sulh diyeti (hamale) kabullenen kimse. Buna, gereken miktari buluncaya kadar, istemesi helaldir. Ama o miktara ulasinca, artik istemez.
-Afete ugrayip malini kaybeden kimse. Buna da maisetini temin edecek miktari elde edinceye kadar istemesi helaldir.
-Fakirlige ugrayan adam. Eger kavminden uc kisi, "Falancaya fakirlik isabet etti" diye ittifak ederlerse, gecimine yetecek miktari elde edinceye kadar istemesi helaldir. Bunlar disinda istemek, ey Kabisa haramdir."
Muslim, Zekat 109, (1044); Ebu Davud, Zekat 26, (1640); Nesai, Zekat 86, (5, 96, 97).

4839 - Hz. Enes radiyallahu anh anlatiyor: "Ensari bir zat gelip Resulullah aleyhissalatu vesselam'dan birseyler istemisti.
"Evinde hicbir sey yok mu?" buyurdular. Adam:
"Evet, dedi. Bir culumuz var. Bir kismiyla ortunup, bir kismini da yaygi olarak yere seriyoruz! Bir de su ictigimiz kabimiz var."
"Onlari bana getir!" diye emrettiler. Adam gidip getirdi. Aleyhissalatu vesselam esyalari eline alip:
"Sunlari satin alacak yok mu?" buyurdular. Bir adam:
"Ben bir dirheme satin aliyorum" dedi. Resulullah aleyhissalatu vesselam:
"Bir dirhemden fazla veren yok mu?" dedi ve iki uc sefer tekrarlayarak (acik artirmaya cikardi). Orada bulunan bir adam:
"Ben onlara iki dirhem veriyorum" dedi. Aleyhissalatu vesselam esyalari ona satti. Iki dirhemi alip Ensari'ye verdi ve:
"Bunun biriyle ailen icin yiyecek al, aline ver. Digeriyle de bir balta al bana getir!" buyurdular. Adam gidip bir balta alip getirdi. Resulullah aleyhissalatu vesselam, ona eliyle bir saplik gecirdi. Sonra:
"Git, odun eyle, sat ve onbes gun bana gozukme!" buyurdu. Adam aynen boyle yapti, sonra yanina geldi. Bu esnada on dirhem kazanmis, bunun bir kismiyla giyecek, bir kismiyla da yiyecek satin almisti. Resulullah aleyhissalatu vesselam:
"Bak, bu senin icin, Kiyamet gunu alninda dilenme lekesiyle gelmenden daha hayirlidir!" buyurdu ve sozlerine soyle devam etti:
"Dilenmek, sersefil, fakra dusmus veya rusvay edici borca batmis veya elem verici kana bulasmis insanlar disinda, kimseye caiz degildir."
Ebu Davud, Zekat 26, (1641); tirmizi, Buyu 10, (1218); Ibnu Mace, Ticarat 25, (2198).

4840 - Habesi Ibnu Cunade es-Seluli radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam Arafat'ta vakfede iken bir bedevi gelerek ridasinin bir ucundan tutup, ondan bunu istedi. Aleyhissalatu vesselam da onu ona verdi. Adam ridayi beraberinde alip gitti. Tam o sirada dilenmek haram kilindi. bunun uzerine Aleyhissalatu vesselam:
"Sadaka zengine helal degildir; sagligi yerinde guc kuvvet sahibine de helal degildir. O, sersefil edici, fakre dusen, haysiyeti kirici borca giren, eleme bogan kana bulasan kimseler disinda hic kimseye helal degildir. Oyleyse, kim malini artirmak icin insanlara el acarsa, bu, Kiyamet gunu suratinda cirmalama yaralarina ve cehennemde yiyecegi kizgin taslara donusur. Oyleyse (buyursun) dileyen azla yetinsin, dileyen de cogaltmaya calissin."
Tirmizi, Zekat 23, (653).
Rezin merhum su ziyadede bulunmustur: "Ben, bir adama ihsanda bulunurum. Adam da onu koltugunun altina koyarak alip gider veya yiyip midesine indirir. Halbuki bu, (eger layik degilse) o adam icin atesten baska bir sey degildir."
Resulullah'in bu sozu uzerine Hz. Omer radiyallahu anh:
"Ey Allah'in Resulu! Oyleyse ates olan bir seyi niye veriyorsunuz?" diye sordu. Aleyhissalatu vesselam:
"Allah benim cimri olmami kabul etmedi, insanlar da benden istememeyi kabul etmedi!" cevabini verdi. Orada bulunanlar:
"Dilenmeyi haram kilan zenginlik nedir?" diye sordular. Aleyhissalatu vesselam: "Sabah veya aksam yetecek kadar yiyecektir!" buyurdular."
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
4841 - Ibnu Mes'ud radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Kim kendisine gelen bir fakirligi hemen halka intikal ettirirse (yani onlara acarak dilenmeye kalkarsa), onun fakirliginin onune gecilmez. Kime de fakirlik gelir, o da bunu Allah'a acarsa, Allah ona er veya gec rizkiyla imdat eder."
Tirmizi, Zuhd 18, (2327); Ebu Davud, Zekat 28, (1645).

4842 - Ibnu Abbas radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Insanlarin en serlisi, "Allah rizasi icin" diyerek dilenip de, istedigi verilmeyen kimsedir."
Ibnu Abbas derdi ki: "Allah rizasi icin" diyerek istekte bulunmayin. Bu tabiri sadece Allah'tan isterken kullanin:"
Rezin tahric etti. Hadis Suyuti'nin el-Camiu's-Sagir'inde mevcuttur. (Feyzu'l-Kadir Serhi 4, 159); Nesai'de de, hadisin birinci kismi, uzun bir rivayetin bir parcasi olarak gecer. Zekat 74, (5, 83-84).

4843 - Hz. Ali radiyallahu anh'tan anlatildigina gore, Arafe gunu (dilenerek) insanlardan (sadaka) isteyen bir adam gorur ve:
"Yani su gunde, su yerde Allah'tan baskasindan mi istiyorsun?" der ve adama cubugunu vurur."
Rezin tahric etmistir.

4844 - Hz. Omer radiyallahu anh soyle hitap etmistir:
"Ey insanlar! Bilin ki tamahkarlik fakirliktir, yeis (tamahkar olmamak) zenginliktir. Kisi bir seye tamah gostermezse ondan mustagni olur."
Rezin tahric etmistir.

IHSANI KABUL ETMEK

4845 - Ibnu Omer radiyallahu anhuma anlatiyor: "(Babasi) Omer Ibnu'l-Hattab radiyallahu anh dedi ki: "Resulullah aleyhissalatu vesselam, (zaman zaman) bana ihsanda bulunuyordu. (Her seferinde ben):
"(Ey Allah'in Resulu!) bunu, buna benden daha muhtac olan birine verseniz!" diyordum. Resulullah aleyhissalatu vesselam da:
"Al bunu! Bu maldan, sen istemedigin ve gelmesini bekler durumda olmadigin halde gelen birsey olursa onu al ve temelluk et (yani kendi malin kil, malin olduktan sonra) dilersen ye, dilersen sadaka olarak bagisla. (Bu vasifta) olmayan mala nefsini baglama!" buyurdular."
(Hadisi Ibnu Omer'den rivayet eden) Salim der ki: "Bu (hadis) sebebiyle Abdullah, kimseden bir sey istemezdi, (kendiliginden) gelen bir sey olursa onu da reddetmezdi."
Buhari, Ahkam 17, Zekat 51; Muslim, Zekat 110, (1045); Nesai, Zekat 94, (5, 105).

4846 - Amr Ibnu Taglib anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'a bir mal -veya bir sey- getirilmisti. Hemen onu taksim edip dagitti. (Ancak, bunu yaparken) bir kismina verdi, birkisminna vermedi. Kendilerine verilmemis olan kimselerin, sonradan hakkinda dedikodu yaptiklari kulagina geldi. Bunun uzerine, (uygun bir firsatta, halka hitap etmek uzere dogruldu). Allah'a hamd ve sena ettikten sonra:
"Sadede gelince; vallahi ben, birine verip digerine vermedigim olur (bu dogrudur, ancak) vermedigim, nazarimda, verdigimden daha cok sevgiye mazhardir. Ben birkisim insanlara, kalplerinde gordugum sabirsizlik ve hirs sebebiyle veririm; bir kismini da, Allah Teala'nin kalplerine koymus bulundugu zenginlik ve hayra havale eder (ve onlara bir sey vermem).
"Vallahi, Resulullah aleyhissalatu vesselam'in (hakkimda telaffuz buyurdugu) bu kelamina bedel kirmizi develerim olsaydi bu kadar sevinmezdim."
Buhari, Cum'a 29, Humus 19, Tevhid 49.

KAZANIN KERAHETI

4847 - Hz. Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Kim insanlar arasinda kadi tayin edilmis ise, bicaksiz bogazlanmis demektir."
Ebu Davud, Akdiye 1, (3571, 3572); Tirmizi, Ahkam 1, (1325).

4848 - Bureyde radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Kadi uctur: Biri cennetlik, ikisi cehennemliktir. Cennetlik olan, hakki bilip oyle hukmedendir. Hakki bilip hukmunde (bile bile) adaletsiz davranan cehennemliktir. Halka cahilane hukumde bulunan da cehennemliktir."
Ebu Davud, Akdiye 2, (3573).

4849 - Abdullah Ibnu Mevhib anlatiyor: "Osman Ibnu Affan, Ibnu Omer radiyallahu anhum'e: "Git insanlar arasinda hukmet!" dedi. Abdullah:
"Ey mu'minlerin emiri, beni bu vazifeden affetmez misiniz?" diye ricada bulundu. Hz. Osman radiyallahu anh:
"Bundan niye kaciniyorsun? Senin baban da kadi idi" diye israr etmek istedi. Ancak Abdullah dedi ki: "Dogru da, ben Resulullah aleyhissalatu vesselam'in:
"Kim kadi olur ve adaletle hukmederse, bu kimse basabas (sevap ve gunahi esit) ayrilmaya liyakat kazanmistir" dedigini isittim. Artik (Resulullah'in bu sozunden) sonra ne umid edebilirim?" (Hz. Osman bunun uzerine Ibnu Omer'e teklifte bulunmadi.)"
Tirmizi, Ahkam 1, (1322).

ADIL VE ZALIM HAKIM

4850 - Hz. Enes radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Kim kadilik talep eder ve bunun gerceklesmesinde sefaatcilere basvurursa (is) kendisine yikilir (Allah'in yardimi olmaz). Kime de o is zorla verilirse, Allah onu dogruya sevkedecek bir melek gonderir."
Ebu Davud, Akdiye 3, (3578); Tirmizi, 1, (1323, 1324)
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
4851 - Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Kim muslumanlarin kadilik hizmetini talep edip elde etse, sonra adaleti zulmune galebe calsa cennete girer. Zulmu adaletine galebe calsa, ates onundur."
Ebu Davud, Akdiye 2, (3575).

4852 - (Abdullah) Ibnu Ebi Evfa anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Kadi zulmetmedikce, Allah Teala hazretleri onunla birliktedir (yardimcisidir). Zulme yer verdigi zaman onu terkeder, artik seytan onunla beraber olur."
Tirmizi, Ahkam 4, (1330).

MUCTEHIDIN SEVABI

4853 - Amr Ibnu'l-As radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Hakim ictihad eder ve isabet ederse kendisine iki ucret (sevap) verilir. Eger ictihad eder ve hata ederse ona bir ucret vardir."
Buhari, I'tisam 21; Muslim, Akdiye 15, (1716); Ebu Davud, Akdiye 2, (3574); Tirmizi, Ahkam 2, (1326); Nesai, Kaza 3, (8, 224).

4854 - Yahya Ibnu Sa'id anlatiyor: "Ebu'd-Derda, Selman-i Farisi radiyallahu anhuma'ya:
"Arz-i Mukaddese'ye gel!" diye yazmisti. Selman ona soyle cevap yazdi:
"Arz kimseyi takdis etmez. Insani mukaddes kilan sey amelidir. Bana ulastigina gore, sen orada tabib kilinmissin ve hastalari tedavi ediyormussun. Eger tedavi edebiliyorsan ne mutlu sana. Eger mutetabbib isen, insanlari oldurup cehennemlik olmaktan sakin!"
Ebu'd-Derda radiyallahu anh iki kisi arasinda hukmedince, onlar yanindan ayrildiklari vakit onlara bakar ve:
"Vallahi mutetabbibdir. Bana geri donun. Kissanizi bana iade edin (meselenizi iyice tetkik edeyim)!" derdi."
Muvatta, Vasiyyet 7, (2, 769).

RUSVET HAKKINDA

4855 - Ebu Hureyre, Ibnu Amr Ibni'l-As radiyallahu anhum anlatiyor:
"Resulullah aleyhissalatu vesselam, hukumde rusvet alan ve rusvet veren (ve aracilik eden) kimseyi lanetlemistir."
Tirmizi, Ahkam 9, (1336); Ebu Davud da bu hadisi sadece Ibnu Omer radiyallahu anh'tan tahric etmistir (Akdiye 4, (3580).

4856 - Mu'az Ibnu Cebel radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam beni Yemen'e gondermisti. (Hareket edip) yurudugum zaman arkamdan birini gondererek geri cagirdi. (Yanina varinca):
"Sana niye adam gonderip (geri cagirdigimi) biliyor musun?" buyurdular ve ilave ettiler:
"Benim iznim olmadan hicbir sey almayacaksin. Zira bu gululdur (hirsizlik). Kim gulul yaparsa, aldigi seyle Kiyamet gunu (Allah'in huzuruna gelir). Iste bu (hususu tenbih etmek icin) seni cagirdim, artik isine gidebilirsin."
Tirmizi, Ahkam 8, (1335).

KADILIK ADABI

4857 - Hz. Ali radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam beni Yemen'e kadi olarak gonderdi. O siralarda henuz yasim kucuktu, kazayi (hukum vermeyi) bilmiyordum. (Beni takviye icin):
"(Sen tereddut etme, git! Bu vazife icin) Allah kalbine hidayet koyacak ve dilini de sabit kilacak. Yanina iki hasim geldigi vakit, birinciyi dinledigin gibi, digerini de dinlemeden sakin hukum verme. Boyle yapman (daha isabetli) karar vermen icin gereklidir!" buyurdular.
Hz. Ali devamla der ki: "Ondan sonra hep kadilik yaptim. Henuz, bir kerecik olsun hukumde tereddude dusmedim."
Ebu Davud, Akdiye 6, (3582); Tirmizi, Ahkam 5, (1331); Ibnu Mace, Ahkam 1, (2310).

4858 - Ibnu'z-Zubeyr radiyallahu anhuma dedi ki: "Resulullah aleyhissalatu vesselam, iki hasmin da kadi'nin onune oturmasina hukmetmistir."
Ebu Davud, Akdiye 8, (3588).

4859 - Ebu Bekre radiyallahu anh'in anlattigina gore, Sicistan'da kadilik yapan oglu Abdullah'a soyle yazmistir: "Iki kisi arasinda, ofkeli oldugun zaman hukum verme. Zira, ben Resulullah aleyhissalatu vesselam'in soyle soyledigini isittim: "Kimse, ofkeli iken, iki kisi arasinda hukum vermesin."
Buhari, Ahkam 13; Muslim, Akdiye 16, (1717); Tirmizi, Ahkam 7, (1334); Ebu Davud, Akdiye 9, (3589); Nesai, Kudat 17, (8, 337, 238).

4860 - Avf Ibnu Malik radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam iki kisi arasinda bir hukumde bulunmustu. Hasimlar ayrildiklari vakit, aleyhine hukmedilen kimse:
"Hasbiyallahu ve ni'me'l-vekil (Allah bana yeterlidir. O ne iyi vekildir)!" dedi. (Bu sozu isiten) Aleyhissalatu vesselam:
"Allah Teala hazretleri aczi levmediyor (kotuluyor). Fakat sana akillilik duser. Ama bir sey sana galebe calacak olursa o zaman "hasbiyallahu ve ni'me'l-vekil" de!" buyurdular."
Ebu Davud, Akdiye 28, (3627)
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
4861 - Hz. Omer, Hz. Ali ve diger bir kisim Ashab radiyallahu anhum demislerdir ki: "Kadi ve hakim mescidde hukum verebilir. Sayet bir haddle ilgili hukum vermislerse, bunun icrasi mescidin disinda yapilir."
Buhari, bab basligi olarak kaydetmistir. Ahkam 19.

HUKMUN KEYFIYETI

4862 - Haris Ibnu Amr Ibni Ahi'l-Mugire Ibni Su'be, Muaz radiyallahu anh'tan naklen anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam Muaz'i Yemen'e gonderdigi zaman kendisine sorar: "Sana bir dava geldigi vakit nasil hukmedeceksin?"
"Allah'in kitabiyla hukmedecegim" der Muaz.
"(Meseleyi Kitabullah'ta) bulamazsan?"
"Resulullah'in sunnetiyle hukmedecegim."
"Ne Kitabullah'ta ve ne de Resulullah'in sunnetinde bulamazsan?"
"Kendi re'yimle ictihad edecegim, (hukum vermekten) geri durmayacagim."
Hz. Muaz der ki: "Bu cevabim uzerine Resulullah aleyhissalatu vesselam (memnun kaldi), gogsume eliyle vurup:
"Allah'in elcisinin elcisini, Allah'in elcisini memnun edecek usulde muvaffak kilan Allah'a hamdolsun!" buyurdular."
Ebu Davud, Akdiye 11, (3592, 3593); Tirmizi, Ahkam 3, (1327, 1328).

4863 - Ummu Seleme radiyallahu anha anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam, odasinin kapisinda bir munakasa isitmisti. Yanlarina cikip:
"Ben bir beserim. Bana ihtilaflilar gelir. Bunlardan biri, digerine nazaran daha belagatli (ikna edici) olur. Ben de onun dogru soyledigini zanneder, lehine hukmederim. Ancak kime bir muslumanin hakkini vermis isem, bunun atesten bir parca oldugunu bilsin. O atesi ister yuklensin, ister terketsin (kendisi bilir)" buyurdular."

4864 - Sahiheyn'in bir rivayetinde hadis soyledir: "Ben de sizin gibi bir insanim. Siz davalarinizin halli icin bana geliyorsunuz. Bazinizin huccet yonuyle, diger bazisindan daha ikna edici olmasi, boylece benim, isittigime dayanarak onun lehine hukmetmem mumkundur. Kimin lehine, kardesinin hakkindan bir sey hukmetmissem (bilsin ki), onun icin cehennemden bir ates parcasi kesmis oluyorum."
Buhari, Sehadat 27, Mezalim 16, Hiyel 9, Ahkam 20, 29, 31; Muslim, Akdiye 5, (1713); Muvatta, Akdiye 1, (2, 719); Ebu Davud, Akdiye 7, (3583, 3584); Tirmizi, Ahkam 11, (1339); Nesai, Kudat 13, (8, 233).

4865 - Es'as Ibnu Kays'in anlattigina gore, Humus'tan bir koleyi Abdullah'tan yirmibin (dirhem)e satin almis ve Abdullah kolenin bedelini almak uzere kendisine bir adam gondermistir. Adam gelince Es'as:
"Ben onu onbine satin aldim" dedi. Abdullah da:
"Oyleyse seninle benim arama (hakem olacak) bir kimse tayin et!" dedi. Es'as: "Benimle kendi aranda sen hakem ol!" dedi. Bunun uzerine Abdullah:
"Ben Resulullah aleyhissalatu vesselam'in: "Alis-veris yapan iki kisi ihtilafa duserlerse ve aralarinda da delil yoksa, mal sahibinin soyledigi esas alinir veya (alis-verisi) terkederler" dedigini isittim" dedi."
Ebu Davud, Buyu 74, (3511); Nesai, Buyu 82, (7, 302, 303). Nesai'de sadece musned (Resulullah'a ait) kisim kaydedilmistir.

DAVALAR VE BEYYINELER

4866 - Ibnu Amr Ibni'l-As radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam bana dedi ki: "Beyyine davaci uzerine, yemin de davali uzerine duser."
Tirmizi, Ahkam 12, (1341).

4867 - Ibnu Abbas radiyallahu anhuma anlatiyor: "Iki kadin bir odada deri dikiyorlardi. Bunlardan biri avucuna biz batirilmis olarak disari cikti. Bunu digerinin yaptigini iddia etti. Dava Ibnu Abbas radiyallahu anhuma'ya goturuldu. Ibnu Abbas dedi ki:
"Resulullah aleyhissalatu vesselam soyle buyurmuslardi: "Eger insanlara sirf iddialariyla, (delil olmadan) talep ettikleri verilseydi, insanlar baskalarinin kan ve mallarini istemeye kalkarlardi. Ancak iddia sahibine beyyine gerekmektedir. Iddiayi inkar edene de yemin gerekmektedir. (Bu kadina) Allah'i (yalan yere yemin etmenin gunahini) hatirlatin. Ona su ayeti okuyun: "Allah'in ahdini ve yeminlerini az bir pahaya degisenler, iste bunlar icin ahirette hicbir nasib yoktur" (Al-i Imran 77).
Kadina bu hatirlatildi. Bunun uzerine kadin sucunu itiraf etti."
Buhari, Tefsir, Al-i Imran 3, Rukun 6; Muslim, Akdiye 2, (1711); Ebu Davud, Akdiye 23, (3619); Tirmizi, Ahkam 13, (1343); Nesai, Kudat 35, (8, 248).

4868 - Yine Ibnu Abbas radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam (iddia sahibi iki sahid bulamazsa) bir yemin ve bir sahid(in yeterli olacagin)a hukmetmistir."
Muslim, Akdiye 3, (1712); Ebu Davud, Akdiye 21, (3608).

4869 - Abdullah Ibnu Ubeydillah Ibni Ebi Muleyke anlatiyor: "Beni Suheyb radiyallahu anh, Mervan nezdinde, iki ev ve bir odanin kendilerine ait oldugunu, bunlari (babalari) Suheyb'e Resulullah aleyhissalatu vesselam'in verdigini iddia ettiler. Mervan: "Soylediginiz seye sahidiniz var mi?" dedi. Onlar: "Ibnu Omer!" dediler. Mervan, Ibnu Omer'i cagirdi. O, Resulullah aleyhissalatu vesselam'in Suheyb radiyallahu anh'a iki ev ve bir oda verdigini soyledi. Mervan sadece onun sehadediyle onlar lehine hukmetti."
Buhari, Hibe 30.

4870 - Ebu Musa radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam zamaninda iki kisi bir deve hakkinda iddiada bulundular. Her biri, iki tane sahid getirdi. Bunun uzerine Aleyhissalatu vesselam deveyi ikiye bolerek aralarinda taksim etti."
Ebu Davud, Akdiye 22, (3613, 3614, 3615); Nesai, Kudat 34, (8, 248).
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
4871 - Hz. Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam (bir mal hususunda ihtilaf eden, fakat beyyineleri olmayan) bir kavme yemin teklif etti. (Iki taraf da) birden yemin etmeye kostu. Bunun uzerine (once) yemin (edecek tarafin tesbiti icin) kur'a cekilmesini emretti."
Buhari, Sehadat 24; Ebu Davud, Akdiye 22, (3616, 3617, 3618).

4872 - Ebu Gatafan Ibnu Tarif el Murri anlatiyor: "Zeyd Ibnu Sabit ve Ibnu Muti' aralarindaki bir ev sebebiyle (Medine Valisi) Mervan'a dava actilar. Mervan, minberde yemin etmesi sartiyla, evin Zeyd Sabit'e ait olduguna hukmetti. Zeyd:
"Ben onun icin su yerimde yemin ederim!" dedi. Mervan da:
"Hayir! Hukukun kesinlestigi yerde yemin edeceksin!" dedi. Bunun uzerine Zeyd "Hakkim haktir" diye yemin etmeye basladi ve minberde yemin etmekten imtina etti.
Mervan bu duruma hayret etti."
Muvatta, Akdiye 12, (2, 728).

YEMININ SEKLI

4873 - Ibnu Abbas radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam, yemin teklif ettigi bir adama:
"Kendinden baska ilah bulunmayan Allah'in adiyla, o kimsenin yani dava sahibinin senin yaninda mali olmadigina yemin et!" buyurdu."
Ebu Davud, Akdiye 24, (3620).

ADALET VE SEHADET

4874 - Amr Ibnu Suayb an ebihi an ceddihi anlatiyor: Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Hain erkek ve haine kadinin, zani erkek ve zaniye kadinin, kardesine kin tasiyan kimsenin sehadeti caiz degildir."
Ebu Davud, Akdiye 16, (3600, 3601); Ibnu Mace, Ahkam 30, (2366).
Tirmizi'de Hz. Aise'den yapilan bir rivayette, haine kelimesinden sonra su ziyade vardir: "Hadd-i kazf'la celde tatbik edilenin, sehadette (yalani) tecrube edilmis olanin, ev halkina hizmet edenin, kendisini nisbet ettigi mevla ve akrabalari hususlarinda muttehem olan (gercek nesebini gizleyen)in."
Tirmizi, Sehadat 1, (2299).

4875 - Hz. Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Bedevinin, koylu aleyhindeki sehadeti caiz degildir."
Ebu Davud, Akdiye 17, (3602); Ibnu Mace, Ahkam 30, (2367).

4876 - Eymen Ibnu Hureym Ibni Fatik anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam:
"Yalan sehadet Allah'a sirkle bir tutulmustur!" buyurdular ve ayeti okudular. (Mealen): "...Putlara tapmak gibi bir pislikten ve yalan sozden de kacinin." (Hacc 30).
Tirmizi, Sehadat 3, (2300, 2301); Ebu Davud, Akdiye 15, (3599); Ibnu Mace, Ahkam 32, (2372).

4877 - Zeyd Ibnu Halid radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Size sahidlerin en hayirlisini haber vermeyeyim mi: O kendisine talep edilmezden once sehadet etmeye gelendir."
Muslim, Akdiye 19, (1719); Muvatta, Akdiye 3, (2, 720); Ebu Davud, Akdiye 13, (3596); Tirmizi, Sehadat 1, (2296).

4878 - Huzeyme Ibnu Sabit radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam bir bedeviden bir at satin almisti. Aleyhissalatu vesselam, onu eve kadar getirivermesini ve orada parasini almasini soyledi. Bu sirada kendisi hizli hizli yurudu; bedevi ise agir agir yuruyordu. (Aralarinda epeyce bir mesafe hasil oldu. Bu sirada) bazi kimseler bedeviye gelip at uzerinde pazarlik yapmaya basladilar. Onu Resulullah aleyhissalatu vesselam'in satin almis oldugunu kimse bilmiyordu. Bedevi, Aleyhissalatu vesselam'a seslenip:
"Su ati alacaksan al, degilse sattim!" dedi. Resulullah aleyhissalatu vesselam bedevinin bu sozunu isitince adama yonelip: "Ben onu zaten senden satin aldim ya!" buyurdular. Ama bedevi:
"(Bu ne demek?) Vallahi ben onu sana satmadim!" dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Bilakis! Ben onu senden aldim" dedi. Bunun uzerine bedevi:
"Bir sahit getir!" demeye basladi. Hemen Huzeyme atilip:
"Ben sehadet ederim, siz onu satin aldiniz!" dedi. Aleyhissalatu vesselam, Huzeyme'ye gelerek: "Ne ile sehadet ediyorsun?" diye sordu. Huzeyme:
"Sana olan tasdikim ile, Ey Allah'in Resulu!" dedi. Bunun uzerine Aleyhissalatu vesselam Huzeyme'nin sehadetini iki kisinin sehadeti yerine koydu."
Ebu Davud, Akdiye 20, (3607); Nesai, Buyu 91, (7, 302).
Rezin su ziyadeyi ilave etti: "Bedevi: "Bu, Resulullah mi?" dedi. Ebu Hureyre kendisine: "Peygamberini tanimaman cahillik olarak sana yeter. Allah Teala Hazretleri dogru soyledi: "Bedeviler kufur ve nifak yonunden daha siddetli ve Allah'in Resulune indirdigi emir ve yasaklari bilmemeye daha musaiddirler" (Tevbe 97). Bedevi bunun uzerine ati sattigini itiraf etti."
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
EHL-I KITABIN SEHADETI

4879 - Ibnu Abbas radiyallahu anhuma soyle hitap etmistir: "Ey muslumanlar! Peygamberiniz aleyhissalatu vesselam'a indirilen kitap, Allah'in en yeni kitabi ve icine hicbir sey karismamis oldugu halde, onu okuyup durdugunuz halde, nasil olur da Ehl-i Kitab'a (ser'i) birsey sormaktasiniz? Halbuki Allah Teala Hazretleri, Ehl-i Kitab'in Allah'in kitabini degistirip elleriyle yeni bir kitap yazdiklarini, sonra da az bir menfaati satin almak icin: "Bu, Allah katindandir" dediklerini haber vermektedir. Bilesiniz, size gelen ilim, onlara soru sormanizi men etmektedir. Hayir! Vallahi onlardan bir kisinin bile size inen kitaptan sizlere bir sey sordugunu gormuyoruz."
Buhari, I'tisam 25, Sehadat 29, Tevhid 42.

4880 - Sa'bi anlatiyor: "Muslumanlardan birine, Dakuka'da olum geldi. Vasiyetine sahidlik edecek hicbir musluman bulamadi. Bunun uzerine Ehl-i Kitap'tan iki kisiyi vasiyetine sahid kildi. Bunlar Kufe'ye geldiler. Ebu Musa el-Es'ari'yi bulup durumu haber verdiler. Bunlar olenin tereke ve vasiyetini beraberlerinde getirmislerdi. Ebu Musa radiyallahu anh onlara:
"Bu hadise, Resulullah aleyhissalatu vesselam devrinden sonra hic gorulmeyen bir hadisedir" dedi. Ikindi namazindan sonra onlara, ihanet etmedikleri, yalan soylemedikleri, vasiyeti tebdil etmedikleri, gizlemedikleri, degistirmedikleri, soylediklerinin o adamin vasiyeti, getirdiklerinin de terikesi olduguna dair yemin ettirdi. Sonra sehadetlerini(n geregini yerine getirip) uygulamaya koydu."
Ebu Davud, Akdiye 19, (3605)
 
Üst