Kutub-i Sitte Hadis-i Şerifleri

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
653 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma), "(Allah yolunda savasa) cikmazsaniz Allah size can yakici azabla azab eder..." (Tevbe, 39) ayeti ile, "Medinelilere ve cevrelerinde bulunan bedevileri, savasta Allah'in Peygamberinden geri kalmak, kendilerini ona tercih etmek yarasmaz" (Tevbe, 120) ayetini su ayet neshetmistir: "Muminler toptan savasa cikmamalidir. Her topluluktan bir taifenin, dini iyi ogrenmek ve milletlerini geri donduklerinde uyarmak uzere geri kalmalari gerekli olmaz mi?..." (Tevbe, 122).
(Ebu Davud, Cihad 19. (2503).)

654 - Necdet Ibnu Naki' diyor ki: "Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma)'a su ayet hakkinda sordum: "(Allah yolunda cihada) cikmazsaniz, Allah size can yakici azabla azab eder..." (Tevbe, 39). Su aciklamayi yapti: "Allah onlardan yagmuru kesti. Boylece (kuraklik Allah'in onlara takdir ettigi) azablari oldu."
Ebu Davud, Cihad 19. (2506)H.

YUNUS (ALEYHISSELAM) SURESI

655 - Ubade tu'bnu's-Samit (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a Cenab-i Hakk'in su ayeti hakkinda sordum: "Dunya hayatinda da, ahirette de mujde onlaradir.." (Yunus, 64). Su cevabi verdi: "Burada kastedilen mujde salih ruyadir. Mu'min kul onu gorur veya kendisine gosterilir."
Tirmizi, Ru'ya 3, (2276).

656 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Cenab-i Hakk Firavun'u suda bogdugu zaman: "Beni Israil'in inandigindan baska ilah olmadigina inandim" dedi. (Yunus, 90). Cebrail buyurdu ki: "Ey Muhammed, sen beni denizin camurundan alip, (Allah'in) rahmeti ona ulasiverir korkusuyla agzini tikarken gorseydin."
Tirmizi, Tefsir, Yunus, (3106).

HUD (ALEYHISSELAM) SURESI

657 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh): "Ey Allah'in Resulu, saclarin agardi, yaslandin" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Beni, Hud, Vaki'a, Murselat, Amme yetesaelun ve Iza's-Semsu Kuvviret sureleri ihtiyarlatti" cevabini verdi."
Tirmizi, Tefsir, Vaki'a, (3293).

658 - Yine Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma)'in anlattigina gore, kendisine Cenab-i Hakk'in su mealdeki kelamindan sual sorulmustur: "Bilin ki, onlar, Kur'an okunurken gizlenmek icin iki buklum olurlar. Bilin ki elbiselerine burunduklerinde bile Allah onlarin gizlediklerini ve aciga vurduklarini bilir. Cunku o, Kalplerde olani bilendir (Hud, 5).
Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) su aciklamayi yapmistir: "Bunlar helada soyununca avret mahallerinin acilip, o manzaralarinin semaya ulasmasindan, keza hanimlariyla cinsi mukarenet sirasinda soyununca ciplak hallerinin semaya ulasmasindan korkup haya duyan, (bu yuzden kendilerine sikinti veren) kimseler hakkinda nazil olmustur."
Buhari, Tefsir, Hud 1.

659 - Ebu Musa el-Es'ari (radiyallahu anh) anlatiyor: Resul-i Ekrem (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Allahu Teala, zalime biraz firsat tanir, amma bir de yakaladi mi artik pacayi kurtaramaz." Sonra da su ayeti okudular: "Allah kasabalarin zalim halkini yakalayinca boyle yakalar, yakalamasi da siddetli ve elimdir" (Hid, 102).
Tirmizi, rivayetinde: "Firsat tanir (yumli) degil, "muhlet tanir" (yumhil) olmasi muhtemeldir" demistir.
Buhari, Tefsir, Hud 5; Muslim, Birr 61, (2583); Tirmizi, Tefsir, Hud, (3109); Ibnu Mace, Fiten 22, (4018).

660 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bir adam gelerek: "Ey Allah'in Resulu! Ben sehrin obur tarafinda bir kadina elledim, cima yapmaksizin onunla nefsimi tatmin ettim. Ve iste ben buradayim, istedigin cezayi ver" dedi.
Hz. Omer atilarak: "Allah seni ortmus, keske sen de kendini ortup aciklamasaydin" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) hicbir cevap vermedi. Adam kalkip gitti. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) pesine bir adam gondererek onu cagirtip su ayeti okudu: "Gunduzun iki ucunda ve gecenin gunduze yakin zamanlarinda namaz kil. Dogrusu iyilikler kotulukleri giderir... Bu, ogut kabul edenlere bir oguttur" (Hud, 114). Bunun uzerine bir adam: "Ey Allah'in Resulu bu hukum sadece soru sahibi icin mi (baskasina da samil mi)?" diye sordu. Resululah (aleyhissalatu vesselam): "Herkes icin" cevabini verdi.
Buhari, Mevakitu's-Salat 4, Tefsir, Hud 6; Muslim, Tevbe 39, (2763); Tirmizi, Tefsir, Hud, (3111); Ebu Davud, Hudud 32, (4468)
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
671 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) demistir ki: "Andolsun ki sana Seb'u'l-Mesani'yi ve Kur'an-i Azim'i verdik" (Hicr 87) ayetinde gecen es-Seb'u'l-Mesani, uzun sureler (tivel)dir."
Nesai, Salat 26, (2, 139).

672 - Yine Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma), "Kur'an'i parcalayanlara da..." (Hicr, 91) ayetini aciklamak uzere: "Onlar Ehl-i Kitap'tir, yani Yahidi ve Hiristiyanlar. Bunlar onu parcalara bolerek bazi kisimlarina inandilar, bazi kisimlarina inanmadilar" buyurmustur.
Buhari, Tefsir, Hicr 4, Menakibu'l-Ensar 52.

673 - Hz. Enes (radiyallahu anh), "Rablerine andolsun ki hepsini yaptiklarindan sorumlu tutacagiz" (Hicr, 92-93) ayeti ile ilgili olarak: "Onlar 'Lailahe illallah' demekten sorumlu olacaklar" demistir.
Tirmizi, Tefsir, Hicr, (3126); Buhari, hadisi bab basligi olarak kaydetmistir.

NAHL SURESI

674 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma), "Gonlu imanla dolu oldugu halde, zor altinda olan kimse mustesna, inandiktan sonra Allah'i inkar edip, gonlunu kafirlige acanlara Allah katindan bir gazap vardir, buyuk azab da onlar icindir" (Nalh, 106) ayetindeki umumi hukumden soyle bir istisna yapti: "Rabbin, turlu eziyete ugratildiktan sonra hicret eden, Allah ugrunda savasan ve sabreden kimselerden yanadir. Rabbin suphesiz bundan sonra da bagislar ve merhamet eder." (Nahl, 110).
Burada kastedilen Abdullah Ibnu Ebi Sarh'tir. Bu zat, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in vahiy katibi idi. Seytan onu sasirtti. Kafirlere katilmasina sebep oldu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Fetih gunu, onun oldurulmesini emretti. Araya Hz. Osman girerek affini diledi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) da onu affetti."
Nesai, Tahrimu'd-Dem 15, (7, 107).

675 - Ubey Ibnu Ka'b (radiyallahu anh) anlatiyor: "Uhud savasinda Ensar'dan altmis dort, Muhacirler'den de alti kisi sehid dustu (radiyallahu anhum ecmain). Bu sehidlerden biri de Hz. Hamza (radiyallahu anh) idi. Bunlarin cesedlerinden bazi uzuvlarini kopararak hakaretlerde bulundular. Bunun uzerine Ensar: "Bir gun beze de boyle bir firsat duserse, bu hakaretin daha fazlasini yapacagiz" dediler.
Mekke'nin fethi gunu olunca su ayet indi: "Eger ceza vermek isterseniz size yapilanin ayniyle mukabele edin. Sabrederseniz andolsun ki bu sabredenler icin daha iyidir." (Nahl, 126).
Bir adam: Bugunden sonra Kureys yok! dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Dort kisiden baska kimseye dokunmayin" diye emretti."
Tirmizi, Tefsir, Nahl (3128).

BENU ISRAIL SURESI

676 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma), "...Sana gosterdigimiz ruya ile ve Kur'an'da lanetlenmis agacla sadece insanlari denedik..." (Isra, 60) mealindeki ayette gecen "ruya" icin su aciklamayi yapti: "Bu, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Mirac gecesinde Beytu'l-Makdis'e goturuldugu zaman gozuyle gormesidir. "Kur'an'da lanetlenmis agac" da zakkum agacidir."
Buhari, Menakibu'l-Ensar 42, Tefsir, Benu Israil 9, Kader 10; Tirmizi, Tefsir, Benu Israil, (3133).

677 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh), "Bir sehri yok etmek istedigimiz zaman onun nimet ve refahtan simarmis elebasilarina (yola gelmelerini) emrederiz. Ama onlar orada iyice yoldan cikarlar. Artik o sehir yok olmayi hakeder. Biz de onu yerle bir ederiz" (Isra, 16) ayetindeki "Simarmis elebasilarina emrederiz" ifadesiyle ilgili olarak sunu soylemistir: "Biz cahiliye devrinde, sayica artan bir kabile icin: "falanca kabile artti" derdik."

678 - Yine Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh), "Onlarin taptiklari da Rablerine daha yakin olmak icin vesile ararlar" (Isra, 57) ayeti hakkinda su aciklamayi yapti: "Insanlardan bir grup, cinlerden bir gruba tapiyorlardi. Bu cinniler Musluman oldular. Insanlar hala bunlara tapmayadevam ettiler. Bunun uzerine ayet nazil oldu."
Buhari, Tefsir, Benu Israil 7, 8; Muslim, Tefsir 28, (3030).

679 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), "Bir gun butun insanlari onderleriyle beraber cagiririz" (Isra, 71) mealindeki ayetle ilgili olarak sunu soyledi: "Onlardan biri cagirilir. (Amellerinin yazildigi) kitap sag eline verilir. Vucudu altmis zira' genisletilir, yuzu beyazlastirilir. Basina piril piril yanan inciden bir tac gecirilir. Bu haliyle arkadaslarinin yanina doner. Arkadaslari onu uzaktan gorunce: "Ey Rabbimiz bunu bize de ver ve onu hakkimizda mubarek kil" derler. O, yanlarina gelir ve onlara: "Mujde sizlere! Herbirinize bunun bir misli var" der.
Kafire gelince, onun surati kararir. Onun da vucudu, altmis zira' genisletilir. Ona da bir tac giydirilir. Arkadaslari onu gorunce: "Bunun serrinden Allah'a siginiriz, Ey Rabbimiz onu bize verme" derler. Bu da arkadaslarinin yanina gelir. Onlar: "Ey Rabbimiz, onu zelil et" derler. O da: "Allah sizi rahmetinden uzak tuttu, sizden herkese bunun bir misli verilmistir" der."
Tirmizi, Tefsir, Benu Israil, (3135).

680 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma), "Gunesin kaymasi (duluku's-sems) anindan gecenin kararmasina kadar guzelce namaz kil" (Isra, 78) ayetinde gecen duluku's-sems'ten maksad, "gunesin meyli" derdi.
Muvatta, Vukutu's-Salat 19, (1, 11)
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
681 - Yine Muvatta'da Ibnu Abbas (radiyallahu anh)'tan geldigine gore, Ibnu Abbas, duluku's-sems tabirini: "Iza fae'l-fey'u" diye aciklardi. (Bu da golgenin bati cihetinden cekilip doguya meyletmesidir. Bu da tam zeval dedigimiz ogle vaktini ifade eder. Gunes gokte tam tepededir ve artik bati cihetine meyletmektedir.)
Ayetin devaminda gelen "gasaku'l-leyl" tabirini de, "gece ile gece karanliginin birlesmesi" diye aciklardi.
Muvatta, Vukutu's-Salat 20, (1, 11).

682 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh)'nin rivayetine gore, "...Sabah namazi sahidlidir" (Isra, 78) ayeti hakkinda Resulullah (aleyhissalatu vesselam) su aciklamayi yapmistir:
"Onda gece melekleri de gunduz melekleri de, hazir bulunurlar"
Tirmizi, Tefsir, Benu Israil, (3136). Tirmizi hadisin sahih oldugunu soylemistir.

683 - Yine Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a: "...Umid edebilirsin, Rabbin seni bir Makam-i Mahmud'a gonderecektir." (Isra 79) ayetinde zikredilen "Makam-i Mahmud"dan sual edildi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Bu sefaat'tir" diye cevap verdi."
Tirmizi, Tefsir, Isra, (3136).

684 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Insanlar kiyamet gunu cemaatler halinde olacaklar. Her ummet kendi peygamberini takip edip: "Ey falan! bize sefaat et, ey falan bize sefaat et! diyecekler. Sonunda sefaat etme isi bana kalacak. Iste Makam-i Mahmud budur."
Buhari, Tefsir, Benu Israil, 11, Zekat 52.

685 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) hicretle emredildigi zaman kendisine su ayet indi: "De ki: "Rabbim, beni dahil edecegin yere (Medine'ye) hosnudluk ve esenlikle dahil et; cikaracagin yerden de (Mekke'den) hosnudluk ve esenlikle cikar. Katindan beni destekleyecek bir kuvvet ver" (Isra, 80).
Tirmizi, Tefsir, Benu Israil, (3138).

686 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Yahudilerden bir gruba ugradi. Onlardan bazisi: "Muhammed'e ruh hakkinda sorun" dedi; bazisi da: "Sakin sormayin, hosunuza gitmeyecek seyler isitirsiniz" diye aralarinda konustular. Sonunda kalkip: "Ey Ebu'l-Kasim bize ruh'tan anlat, (ruh nedir?)" dediler. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir muddet sessiz durdu. Ben anladim ki kendisine vahiy inmektedir. Sonra okudu: "Sana ruhtan sorarlar; de ki, ruh Allah'in emrinden ibarettir. Size onun hakkinda az bir ilim verilmistir" (Isra, 85)
Bir rivayette: "Onun hakkinda az bir ilim verilmistir" denmektedir. A'mes: "Bizim kiraatimizda boyledir" demistir.
Buhari, Ilm 47, Tefsir, Benu Israil 13, I'tisam 3, Tevhid 28, 29; Muslim, Munafikun 32, (2794); Tirmizi, Tefsir (3140).

687 - Hz. Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma)'tan gelen, Tirmizi'nin bir diger rivayeti soyledir:
"...Yahudiler: "Bize cok ilim verildi, bize Tevrat verildi. Kime Tevrat verilmisse ona cok ilim verilmis demektir" dediler. Bunun uzerine su ayet indi: "De ki Rabbimin sozlerini yazmak icin denizler murekkep olsa ve bir o kadarini da katsak, Rabbimin sozleri tukenmeden denizler tukenirdi" (Kehf, 109).
Tirmizi, Tefsir, Benu Israil, (3139).

688 - Saffan Ibnu Assal (radiyallahu anh) anlatiyor: "Iki Yahudi konusuyorlardi, biri arkadasina: "Gel seninle su Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e gidelim ve birseyler soralim" dedi. Arkadasi: "Ona peygamber deme" diye mudahale edip ekledi: "Sayet o, kendisinden "peygamber" diye bahsettigini duyacak olursa sevincinden gozleri dort olur."
Beraberce gidip Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a imtihan niyetiyle dokuz acik ayetten soru sordular. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) onlara "Allah'a hic bir seyi ortak kilmayin, hirsizlik yapmayin, zina fazihasini islemeyin. Allah7in haram kildigi cana kiymayin, masum kisiyi oldurtmek icinsultana gammazlamayin, sihir yapmayin, faiz yemeyin, gunahsiz kadina zina iftirasi atmayin, savas sirasinda cepheyi koyup kacmayin, ey Yahudiler, bilhassa sizin icin soyluyorum, cumartesi gunu yasagini ihlal etmeyin" dedi.
Saffan der ki: "Bu cevap uzerine Yahudiler, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in el ve ayaklarini optuler ve: "Sehadet ederiz ki, sen peygambersin" dediler.
Saffan diyor ki: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) onlara: "Oyleyse niye bana uymuyorsunuz?" diye sordu. Onlar:
"Davud (aleyhisselam), neslinden peygamber kesilmesin diye dua etti. Biz, sana uydugumuz takdirde Yahudilerin bizi oldurmesinden korkuyoruz" cevabini verdiler."
Tirmizi, Isti'zan 33, (2734), Tefsir, Benu Israil (3143); Nesai, Tahrim 18, (7, 111); Ibnu Mace, Edeb 16, (3705).

689 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma), "... Ey Muhammed namaz kilarken sesini yukseltme, gizli de okuma, ikisi ortasinda bir yol tut" (Isra, 110) ayeti hakkinda su aciklamayi yapti:
"Bu ayet, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in gizli (tebligatta) bulundugu sirada nazil olmustur. O zaman sesini yukseltince musrikler isitiyor ve Kur'an'a onu indirene, onu getirene kufrediyorlardi. Allah Teala Hazretleri, "Namazini aciktan yapma." yani "aciktan, yuksek sesle okuma, ta ki musrikler duymasin, ashabin isitmeyecek kadar da kisma" buyurarak ikisi arasi, yani seslilikle sessizlik ortasi bir yol tutmasini emretti."
Buhari, Tefsir, Benu Israil 14, Tevhid 34, 44, 52; Muslim, Salat 145, (446); Tirmizi, Tefsir, Benu Israil, (3144); Nesai, Salat 80, (2, 177).

690 - Hz. Aise (radiyallahu anha) diyor ki: "Su ayet dua hakkinda nazil olmustur: "(Ey Muhammed) namaz kilarken sesini yukseltme, gizli de okuma..." (Isra, 110).
Buhari, Tefsir, Benu Israil 14, Da'avat 17, Tevhid 44; Muslim, Salat 146, (447); Muvatta, Kur'an 39, (1, 218)
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
KEHF SURESI

691 - Ebu'd-Derda (radiyallahu anh) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdu ki: "Kim Kehf suresinin basindan -bir rivayette; sonundan- on ayet ezberlerse Mesih Deccal'in serrinden emin olur."
Muslim, Salatu'l-Musafirin 257, (809); Ebu Davud, Melahim 14, (4323); Tirmizi, Fedailu'l-Kur'an 6, (2888).

692 - Ibnu'l-Museyyeb diyorki: "Mal ve ogullar dunya hayatinin susudur. Ama baki kalacak faydali isler, sevap olarak da, emel olarak da Rabbinin katinda daha hayirlidir" (Kehf, 46) ayetinde gecen "baki kalacak faydali isler", kulun sarfedecegi "Allahu ekber", "Subhanallah", "Elhamdulillah", "Lailahe illallah", "La-havle ve-la kuvvete illa billah" sozlerdir."
Muvatta, Kur'an 22, (1, 210).

693 - Said Ibnu Cubeyr anlatiyor:
"Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma)'a dedim ki: "Nevf el-Bekkali, Israilogullarinin peygamberi olan Hz. Musa (aleyhisselam), Hizir'in arkadasi olan Musa olmadigini zannediyor."
Bana su cevabi verdi: "Allah'in dusmani yalan soyluyor. Ben Ubeyy Ibnu Ka'b (radiyallahu anh)'i dinledim. Demisti ki: "Ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'tan isittim, sunu anlatti:
"Musa (aleyhisselam) Beni Israil'e hutbe irad etmek uzere ayaga kalkti. Kendisine, "insanlarin en bilgini kimdir?" diye soruldu: I: "Benim" diye cevap verdi. Cenab-i Hak, "Allahu a'lem (yani en iyi bilen Allah'tir)" demedigi icin Musa'yi azarladi. Ve: "Iki denizin birlestigi yerde bulunan bir kulum senden daha alimdir" diye ona vahyetti.
Hz. Musa (aleyhisselam):
-"Ey Rabbim ben onu nasil bulabilirim? diye sordu. Kendisine:
-"Bir zenbile bir balik koy, onu sirtina al. Baligi nerede yitirirsen o zat oradadir" dendi.
Dendigi gibi yaparak yola cikti. Kendisiyle beraber, hizmetcisi olan Yusa Ibnu Nun da yola cikti. Beraberce yuruyerek bir kayanin yanina geldiler. Hz. Musa ve hizmetcisi dinlenmek uzere orada yattilar. Balik kimildayarak zenbilden cikip denize kaydi. Allah ondan suyun akintisini tuttu. Oyle ki su kemer gibi oldu. Balik icin bir kanal meydana gelmisti. Hz. Musa (aleyhisselam) ve hizmetcisi (balik icin oldugunu bilmeksizin) bu manzaraya sasirdilar. Gunlerinin geri kalan kismi ile o gece boyu da yuruduler. Musa'nin arkadasi ona, baligin gitmesini haber vermeyi unutmustu. Sabah olunca Hz. Musa (aleyhisselam) hizmetcisine: "Hele sabah kahvaltimizi getir. Biz bu yolculukta yorulduk" dedi. Ama emrolundugu yere gelinceye kadar yorulmamisti. Hizmetci:
-"Hani bir kayanin yanina gelmis yatmistik ya! Ben baligi orada unuttum. Onu hatirlatmayi, bana mutlaka seytan unutturdu. Balik denize sasilacak sekilde sivisip gitmisti" dedi.
Musa (aleyhisselam): "Bizim aradigimiz orasiydi" dedi ve hemen izlerinin uzerine geri donduler.
Izlerini takiben yuruyerek kayaya kadar geldiler. Musa (aleyhisselam) orada ortusune burunmus bir adam gordu ve ona selam verdi. Hizir aleyhisselam ona:
-"Senin bu yerinde selam ne gezer!"
-"Ben Musa'yim."
-"Benu Israil'in Musa'si mi?"
-"Evet."
-"Sen, Allah'in sana ogrettigi bir ilmi bilmektesin ki ben onu bilmem. Ben de Allah'in bana ogrettigi bir ilmi bilmekteyim ki, onu da sen bilemezsin."
-"Allah'in sana ogrettigi hakki bana ogretmen sartiyla sana uymami kabul eder misin?"
-"Sen benimle beraber olmak sabrini gosteremezsin. Mahiyet ve hikmetini bilmedigin seye nasil sabredeceksin ki?"
-"Insallah sen beni cok sabirli bulacaksin. Hem ben senin hic bir emrine karsi gelmeyecegim."
-"Oyleyse gel. Ancak, madem bana tabi olacaksin, ben sana haber vermedikce bana hic bir sey sormayacaksin!" dedi. Hz. Musa (aleyhisselam):
-"Tamam!" dedi.
Hz. Musa ve Hz. Hizir (aleyhisselam) beraberce gittiler. Deniz kiyisinda yuruyorlardi. Bir gemiye rastladilar. Kendilerin gemiye almalarini soylediler. Gemi sahipleri Hizir (aleyhisselam)'i tanidilar. Ve ucret istemeksizin onlari gemiye aldilar.
Hizir (aleyhisselam), gidip, geminin tahtalarindan birini deldi. Hz. Musa (aleyhisselam) ona:
-"Bak, bunlar bizi bedava gemilerine aldilar, sen gidip gemilerini deldin, adamlari bogacaksin. Hic de yakisik almayan bir is yaptin!" dedi.
Hizir: -"Ben sana, "benimle bulunmaya sabredemezsin" demedim mi?" dedi.
Hz. Musa: -"Unuttugum sey sebebiyle beni sigaya cekme. Bu is sebebiyle bana zorluk cikarma!" ricasinda bulundu.
Sonra bunlar gemiden indiler. Sahil boyu yururken, cocuklarla oynayan bir yavrucak gorduler. Hizir (aleyhisselam) yavrucagi yakaladigi gibi eliyle basini kopararak cocugu oldurdu. Musa (aleyhisselam):
-"Masum bir cocugu kisas hakkin olmaksizin niye oldurdun. Bu cok yadirganacak bir is!" dedi.
-"Ben sana demedim mi, sen benim beraberligime sabredemezsin!" diye Hizir (aleyhisselam), Musa'ya cikisti. Hz. Musa:
-"Ama bu birinciden de siddetli idi" dedi ve ilave etti: "Bundan sonra sana bir sey sorarsam, beni arkadas etme, nazarimda bu hususta hakli sayilacaksin" dedi.
Yola devam ettiler. Bir koye geldiler. Halktan yiyecek birseyler istediler. Ama kimse onlari agirlamadi. Koyde yikilmak uzere olan bir duvara rastladilar. Hizir (aleyhisselam) eliyle soyle gostererek: "Egilmis" diyordu. Onu dogrulttu. Hz. Musa (aleyhisselam) ona:
-"Bir cemaat ki, kendilerine geliyoruz, bize ilgi gosterip, agirlamiyorlar, yiyecek vermiyorlar. Sen onlara bedava is yapiyorsun, dilesen ucret alabilirdin!" dedi.

Hizir (aleyhisselam), Hz. Musa'ya: -"Artik birbirimizden ayrilma zamani geldi. Simdi sana sabredemedigin seylerin te'vilini haber verecegim" dedi.
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bu ara ilave etti: -"Allah Musa'ya rahmet buyursun. Keske, Hz. Hizir'la beraberlige sabretseydi de maceralarini bize nakletseydi, bunu ne kadar isterdim!"
Ravi devam ediyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Birinci (soru)su Musa'nin bir unutmasi idi. Bir serce gelerek geminin kenarina kondu. Sonra denizden gagasiyla su aldi. Hz. Hizir bunu gostererek Hz. Musa'ya, "Bak, dedi. Benim ve senin ilmin ve diger mahlukatin ilmi, Allah'in ilminden, su kusun denizden eksilttigi kadar eksiltir."
Buhari, Tefsir, Kehf 2, 3, 4, Ilm 16, 19, 44, Icare 7, Surut 12, Bed'u'l-Halk 11, Enbiya 27, Tevhid 31; Muslim, Fedail 170, (2380); Tirmizi, Tefsir, Kehf, (3148); Ebu Davud, Sunnet 17, (4705, 4706, 4707).

694 - Ebu'd-Derda (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), "duvarin altinda onlarin bir hazinesi vardi" (Kehf, 82) ayetini acikladi ve: "O hazine altin ve gumustendi" buyurdu.
Tirmizi, Tefsir, (3153).

695 - Zeyneb Bintu Cahs (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir gun korkulu bir vaziyette odaya girdi. Soyle diyordu: "La ilahe illallah, yaklasan bir beladan Arabin vay haline. Bugun, Ye'cuc ve Me'cuc'un seddinden soyle bir gedikacildi." bas parmagi ile sehadet parmagini halka yaparak gosterdi. Ben:
-"Ey Allah'in Resulu, yani icimizde salih kimseler oldugu halde toptan helak mi olacagiz?" dedim.
-"Evet, dedi, fenaliklar artarsa oyle olur."
Buhari, Enbiya 7, Menakib 20, Fiten 4, 28; Muslim, Fiten 1, (2880); Tirmizi, Fiten 23, (2188).

696 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), (Zulkarneyn'in insa ettigi) sed hakkinda buyurdular ki:"(Ye'cuc ve Me'cuc) onu hergun oyuyorlar. Tam delecekleri sirada baslarinda bulunan reis: "Birakin artik, delme isini yarin yaparsiniz" der. (Onlar birakip gidince) Allah, seddi, daha saglam olacaksekilde eski haline iade eder. Boylece gunler gecer, kendilerine takdir edilen muddet dolar ve onlarin insanlara musallat olmalarini Allah'in arzu ettigi vakit gelir. O zamanbaslarindaki reis: "Haydi donun, yarin insaallah bunu deleceksiniz" der -ve ilk defainsaallah tabirini kullanir-."
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) devamla der ki: "Donup giderler. Ertesi gun geldikleri vakit seddi ne halde birakmislarsa oyle bulurlar ve (o gunku calisma sonunda) derler. Acilan delikten insanlarin uzerine bosanirlar. (Onlerine cikan) sulari icip kuruturlar. Insanlar onlardan korkup kacar.
Ye'cuc veMecuc goge bir ok atar. Bu ok kana bulanmis olarak kendilerine geri doner. Soyle derler: "Arzda olanlari ezim ezim ezdik, semada olanlari da alcaltip alt ettik."
Allah onlari enselerinden yakalayacak bir kurt gonderir. Bu kurt onlari toptan helak edip, herbirini parcalanmis halde yere serer."
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) sozunu soyle tamamladi: "Muhammed'in nefsini elinde tutan Zat'a kasemolsun, yeryuzundeki butun hayvanlar, onlarin etinden yiyerek canlanir, sutlenir ve semirir."
Tirmizi, Tefsir, Kehf, (3151); Ibnu Mace, Fiten 33, (4080).

697 - Mus'ab Ibnu Sa'd anlatiyor: "Babama su ayet hakkinda sordum: "Ey Muhammed! "Size amelce en cok zararli olanlari haber verelim mi?" de..." (Kehf, 103) ve dedim ki: "Burada kastedilenler Haruriler midir?" Bana:
-"Hayir, onlar Yahudiler ve Hiristiyanlar'dir. Cunku Yahudiler, Muhammed (aleyhissalatu vesselam)'i tekzib ettiler. Hiristiyanlar ise cenneti tekzib ettiler ve: "Cennette ne yiyecek ne de icecek vardir" dediler."
Buhari, Tefsir, Kehf 5.

698 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) haber veriyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kiyamet gunu, sisman, iri bir adam mizana getirilip tartilir da, Allah indinde sinek kanadi kadar agirligi olmadigi gorulur." Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ilave etti: "Dilerseniz su ayeti okuyun: "Bunlar, Rablerinin ayetlerini ve O'na kavusmayi inkar edenlerdir. Bu yuzden isleri bosa gitmistir. Kiyamet gunu biz onlar icin hicbir tartida bulunmayacagiz" (Kehf, 105).
Buhari, Tefsir, Kehf 6; Muslim, Kiyame 18, (2785).

699 - Ebu Sa'd Ibnu Fadale (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i isittim soyle demistir: "Allah gelecegi kesin olan mahser gununde insanlari topladigizaman bir kimse siyle bir duyuruda bulunur: "Kim isledigi bir amelde Allah'a birini ortak kosmus ise sevabini ondan istesin. Zira Allah, sirkin her cesidine en mustagni olan Zat'tir."
Tirmizi, Tefsir, Kehf, (3152).

MERYEM (ALEYHA'S-SELAM) SURESI

700 - Mugire Ibnu Su'be (radiyallahu anh) anlatiyor: "Ben, Necran'a gelince bana sordular: "Sizler su ayeti okuyordunuz: "Ey Harun'un kizkardesi: Baban kotu bir kimse degildi..." (Meryem 28). Halbuki, Hz. Musa, Hz. Isa (aleyhima's-selam)'dan yuzlerce yil once yasamistir. (Nasil olur da Hz. Isa'nin annesi olan Hz. Meryem, Hz. Musa'nin erkek kardesi olan Hz. Harun'un kizkardesi olur?)" Ben Merdine'ye Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in yanina gelince, bu meseleyi ona sordum, su cevapta bulundular: "Onlar, kendilerinden once yasamis olan peygamberlerinin ve salih kisilerin isimleriyle isimleniyorlardi."
Muslim, Adab 9, (2135); Tirmizi, Tefsir, Meryem, (3154)
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
701 - Ebu Said (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah(aleyhissalatu vesselam) okudu: "Ey Muhammed! Hala gaflet icinde bulunanlari ve hala inanmayanlari, onlari isin bitmis olacagio hasret gunu ile uyar" (Meryem 39). Sonra dedi ki: "(Kiyamet gunu) olum alaca bir koc suretinde getirilir. Cennetle cehennem arasinda yer alan sur uzerinde durdurulur. Once:
-"Ey cennet ahalisi!" diye bagirilir, onlar baslarini kaldirirlar. Sonra:
-"Ey cehennem ahalisi!" diye bagirilir, onlar da baslarini kaldirirlar. Sonra sorulur:
-"Bunu tanidiniz mi, nedirbu?Hepsi birden:
-"Evet tanidik, derler. Bu olumdur"
Koc yatirilir ve kesilir. Eger, Allah cennet ahalisi icin hayata hukmetmemis olsaydi, neseyle olurlerdi. Cehennem ahalisi icin de Allah hayata, bekaya hukmetmemis olsaydi onlar da uzulerek olurlerdi."
Tirmizi, Tefsir, Meryem (3155), Tirmizi hadisin sahih oldugunu soylemistir. Bu hadis biraz farkli sekilde de rivayet edilmistir. Buhari, Tefsir, Meryem 2; Muslim, Sifatu'n-Nar; Tirmizi, Cennet 20, (2561).

702 - Katade (merhum), su ayet hakkinda: "Onu yuce bir yere yukselttik" (Meryem 57). Hz. Enes (radiyallahu anh) Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'an su rivayeti yaptigini belirtir: "Ben Mirac'ta iken dorduncu kat semada Hz. Idris (aleyhi's-selam)'i gordum."
Tirmizi, Tefsir, Meryem, (3156).

703 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Hz. Cibril (aleyhisselam)'e: "Bana, niye halen yapmakta oldugundan daha fazla ziyarette bulunmuyorsun?" diye sormustu, su ayet indi: "Cebrail Muhammed'e soyle dedi: "Biz ancak Rabbinin buyruguyla ineriz, gecmisimizi, gelecegimizi ve ikisinin arasindakileri bilmek O'na mahsustur. Rabbin unutkan degildir" (Meryem 64).
Buhari, Tefsir, Meryem 2, Bed'u'l-Halk 6, Tevhid 28; Tirmizi, Tefsir, Meryem, (3157).

704 - Ummu Mubessir el-Ensariyye (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i dinledim soyle buyurmustur:
"(Hudeybiye biatina katilan) ashabu's-secere'den hic kimse insaallah cehenneme girmeyecektir."
Bunun uzerine Hafsa (radiyallahu anha) validemiz: "Hayir ey Allah'in Resulu!" dediyse de Resulullah (aleyhissalatu vesselam) onu azarladi.
Bunun uzerine Hz. Hafsa (radiyallahu anha) su ayeti okudu: "Sizden cehenneme ugramayacak yoktur. Bu, Rabbinin, yapmayi uzerine aldigi kesinlesmis bir hukumdur" (Meryem 71).
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ona su cevabi verdi: "Allah soyle de buyurmaktadir: "Sonra biz, Allah'a karsi gelmekten sakinmis olanlari kurtarir, zalimleri de orada diz ustu cokmus olarak birakiriz" (Meryem 72).
Muslim, Fedailu's-Sahabe 163, (2496).

705 - Suddi anlatiyor: "Murre el-Hemedani'ye, "Sizden cehenneme ugramayacak yoktur" (Meryem 71) ayetinden sordum. Bunun uzerine bana Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma)'in Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'den rivayet ettigi su hadisi rivayet etti: "Insanlar atese girerler, sonra amellerine gore ondan cikarlar: Onlarin ilk grubu simsek hiziyla cikar, ikinci grub ruzgar gibi cikar. Sonra at sur'atiyle, at binicisi suratiyle, sonra yaya kosusuyla, en sonra da yaya yuruyusuyle cikar."
Tirmizi, Tefsir, Meryem (3158).

706 - Habbab Ibnu'l-Eret anlatiyor: "Cahiliye devrinde demirci idim. As Ibnu Vail es-Sehmi'ye bir kilic yaptim. Ucretimi almaya gelmistim.
-"Hayir, Muhammed'i inkar etmedikce vermeyecegim" dedi. Kendisine:
-"Asla" Sen olup, Allah seni yeniden diriltinceye kadar ebediyyen onu inkar etmeyecegim" dedim.
-"Yani ben, oldukten sonra tekrar dirilecegim ha!" diye alaya aldi. Ben:
-"Bundan ne suphe!" deyince:
-"Oyleyse birak beni, oleyim de yeniden dirileyim. Bana bol mal ve evlat verilecek. O zaman sana olan borcumu eda ederim" dedi.
Bunun uzerine su ayet indi: "Ey Muhammed! Ayetlerimizi inkar eden ve: "Bana elbette mal ve cocuk verilecektir" diyeni gordun mu? O gorulmeyeni mi biliyor, yoksa Rahman katindan bir soz mu almistir? Hayir soyledigini yazacagiz ve onun azabini uzattikca uzatacagiz. Bahsettikleri seyler bize kalacaktir. Kendisi bize tek basina gelecektir" (Meryem 80).
Buhari, Tefsir, Meryem 3, 4, 6, Icare 15, Husumat 10, Buyu 29; Muslim, Munafikun 35, (2795); Tirmizi,Tefsir, (3161).

707 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdu ki: "Allah bir kulu sevdi mi, Cebrail (aleyhisselam)'e soyle seslenir: "Ben falanca kisiyi seviyorum, sen de sev!" Bunun uzerine semada ayni sekilde nida edilir. Sonra, arz ehli arasina onun sevgisi indirilir. Bunu su ayet ifade etmektedir: "Inanip hayirli is isleyenleri Rahman sevgili kilacaktir" (Meryem 96). "Allah bir kula bugzettimi, Cibril (aleyhisselam)'e seslenir: Ben falancaya bugz ediyorum. Bu sekilde semada nida edilir. Sonra, yeryuzune onun hakkinda bugz indirilir."
Tirmizi, Tefsir, Meryem, (3160).

HACC SURESI

708 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma), "Insanlardan bazisi vardir, Allah'a (dininin) yalniz bir taraf(in)dan(tutup, sekk ve tereddud icinde) ibadet eder. Eger kendisine bir hayir dokunursa ona yapisir. Eger bir fitne isabet ederse yuzu ustu doner. Dunyada da, ahirette de husrana ugramistir o. Bu ise, apacik ziyaninta kendisidir." (Hac, 11) ayetinin inis sebebini aciklamak maksadiyla soyle buyurdu: "Bazilari vardi, Medine'ye gelir, bakardi; bu gelisiyle hanimi oglan dogurur, ati da yavrularsa, "Bu din, derdi, salih iyi bir dindir." Sayet hanim oglan dogurmaz, ati da yavrulamazsa: "Bu din kotudur" derdi."
Buhari, Tefsir, Hacc 2.

709 - Ali Ibnu Ebi Talib (radiyallahu anh) buyurdular ki: "Kiyamet gunu, Rahman'in onune, dava acmak uzere ilk diz cokecek olan benim."
Kays Ibnu Ubad der ki: "Onlar hakkinda su ayet indi: "Iste Rabbleri hakkinda tartismaya giren iki taraf; O'nu inkar edenlere atesten elbiseler bicilmistir. Baslarina da kaynar su dokulur de bununla karinlarindakiler ve deriler eritilir. Demir topuzlar da onlar icindir" (Hacc19-21). Kays devamla der ki: "Onlar Bedir savasindakarsilikli mubareze eden kimselerdir. Bir tarafta, Hz. Ali, Hz. Hamza ve Ubayde Ibnu'l-Haris (radiyallahu anhum), karsi tarafta da Seybe Ibnu Rebia, Utbe Rebi'a ve el-Velid Ibnu Utbe varlardi."
Buhari, Tefsir, Hacc 3, Megazi 3, 7.

710 - Ibnu'z-Zubeyr (radiyallahu anhuma) anlatiyor:
"Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "(Kabe'ye) Kur'an-i Kerim'de, Beytu'l-Atik denmis olmasi (Hacc 29, 33) ona hic bir cebbarin galebe calmamis olmasindandir."
Tirmizi, Tefsir, Hacc (3169)
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
711 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Mekke'den cikarildigi zaman Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh) soyle soyledi: "Peygamberlerine eziyet ettiler, o da (dayanamayip) oradan cikti. Mutlaka helak olacaklar." Bunun uzerine su ayet indi: "Haksizliga ugratilarak kendilerine savas acilan kimselerin karsi kosup savasmasina izin verilmistir. Allah onlara yardim etmeye elbette kadirdir" (Hacc 39). Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh) der ki: "Bu ayet uzerine anladim ki, (musriklerle) savas olacak."
Tirmizi, Tefsir, Hacc, (3170); Nesai, Cihad 1, (6, 2).

KAD EFLAHA (MU'MINUN) SURESI

712 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a sorarak: "Ey Allah'in Resulu, "Rablerine donecekleri icin kalpleri urpererek vermeleri gerekeni verenler, iste onlar iyi islerde yaris ederler. O ugurda ileri gecerler" (Mu'minun 60) ayetinde kastedilenler, sarap icenler, hirsizlik yapanlar mi? dedim. Bana "Hayir ey Siddik'in kizi. Aksine onlar, oruc tutup, sadaka verip, yaptiklari bu hayirlarin kendilerinden kabul edilmemesinden korkanlardir. (Baksana ayet ne buyuruyor): "Iste onlar iyi islerde yaris ederler" cevabini verdi."
Tirmizi, Tefsir, Mu'minun (3174).

713 - Ebu Said el-Hudri (radiyallahu anh), "Ates onlarin yuzlerini yalar, disleri siritip kalir" (Mu'minun 104) ayeti hakkinda su aciklamayi yapar: "Ates yuzu kizartir ve ust dudak buzulur, oyle ki, basinin ortasina kadar cekilir, alt dudak da asagiya sallanir ve gobege kadar duser."
Tirmizi, Tefsir, Mu'minun, (3175)

NUR SURESI

714 - Amr Ibnu Su'ayb, babasi, dedesi tarikiyle rivayet ediyor: "Kendisine Mersed Ibnu Ebi Mersed denen bir zat (radiyallahu anh) vardi. Mekke'den Medine'ye esir tasirdi. Mekke'de Anak adinda fahise bir kadin bu adamin dostu idi. Mekkeli esirlerden birine, kendisini goturmeyi vaadetmisti. (Simdi hikayesini kendisinden dinleyelim):
-"Mersed'sin degil mi?" dedi. Ben:
-"Evet Mersed'im" dedim.
-"Merhaba, hos geldin, gel yanimizda geceyi gecir!" dedi. Ben:
-"Hayir, ey Anak, Allah zinayi haram etti" dedim. Kadin:
-"Ey cadir ahalisi, bu adam esirlerinizi goturuyor!" diye bagirdi. Kactim.
Beni sekiz kisi takip etti. Handeme Dagi'nin yolunu tuttum, bir magaraya girdim. Takipciler arkamdan gelip magaranin agzini tuttular. Tepemden uzerime bevlettiler. Sidikleri basima isabet etti. Ancak Allah, onlarin beni gormelerine mani oldu. Sonra donup gittiler.
Ben de arkadasimin yanina dondum. Onu sirtladim. Agir birisiydi. Mekke'nin disindaki Izhir denen mevkiye geldim. Orada demir bukagilarini cozdum. Onu sirtimda tasiyordum. Beni cok yormustu. Nihayet Medine'ye geldim. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in huzuruna ciktim:
-"Ey Allah'in Resulu, Anak'la evleneyim mi?" dedim.
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) cevap vermedi. Sonra su ayet indi: "Zina eden erkek, ancak zina eden veya putperest bir kadinla evlenebilir. Zina eden kadinla da, ancak zina eden veya putperest olan bir erkekevlenebilir..." (Nur, 3).
Bu vahiy uzerine Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bana:
-"EyMersed, zina eden erkek ancak zina eden veya putperestbir kadinla evlenebilir. Zina eden kadinla da ancak zina eden veya putperest olan bir erkek evlenebilir, onunla evlenme!" dedi.
Tirmizi, Tefsir, Nur (3176); Ebu Davud, Nikah 5, (2051); Nesai,Nikah 12, (6, 66).
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
715 - Ibnu Abbas (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hilal Ibnu Umeyye (radiyallahu anh) Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in yaninda, haniminin Serik Ibnu Sahma ile zina yaptigini soyledi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Ya delil getirirsin ya da sirtina hadd tatbik edilir" dedi.
Hilal: "Ey Allah'in Resulu! Birimiz, hanimi uzerinde bir adam gorse, kosup delil mi arayacak?" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) onceki sozunu tekrar ediyordu: "Ya delil getirirsin ya da sirtina had uygulanir." Bunun uzerine Hilal:
"Seni hak uzerine gonderen Zat'a kasem olsun dogru soyluyorum. Mutlaka Allah sirtimi hadden kurtaracak bir vahiy gonderecektir" dedi. Cibril (aleyhisselam) indi ve su vahyi indirdi: "Karilarina zina isnad edip de kendilerinden baska sahidleri olmayanlarin sahidligi, kendisinin dogru sozlulerden olduguna Allah'i dort defa sahid tutmasiyla olur. Besincisinde eger yalancilardan ise Allah'in lanetinin kendisine olmasini diler" (Nur 6-7).
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) oradan ayrildi. Onlarra adam gonderdi. Hilal geldi (lanet okuyarak) sehadette bulundu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Allah biliyor ki, ikinizden biriniz yalancisiniz, tevbekar olaniniz var mi?" dedi.
Sonra kadin kalkti, a da sehadette bulundu. Kadin besinci sehadette iken kidini durdurdular ve: "Besinci sehadet, (yalanci oldugun takdirde) siddetli azab gerektirir" dediler.
Ibnu Abbas der ki: Bunun uzerine kadin durakladi ve sukut etti. Oyle ki, yeminden rucu edecegini sandik.
Sonra: "Hayir, vallahi kavmimi bundan boyle mahcup hale dusurmeyecegim" dedi ve yeminini tamamladi.
Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Iyi bakin, eger bu kadin gozleri surmeli, kabalari iri, bacaklari kalin bir cocuk dogurursa bilin ki bu cocuuk Serik Ibnu Sahma'dandir" buyurdu. Gercekten de bu evsafta bir cocuk dogurdu. Bunun uzerine Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle soylediler:
"Eger, Allah'in Kitabi'nda kadinin yemini ile haddini dusecegi hususunda hukum gelmemis olsaydi, (cocuktaki bu benzerlikten hareketle kadinin zaniligine hukmederdim ve) onun benden gorecegi vardi."
Buhari, Tefsir, Nur 3, Sehadet 21, Talak 28; Ebu Davud, Talak 27, (2254); Tirmizi, Tefsir, Nur, (3178),
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
716 - Zuhri merhum, Urve ve baskalarindan almis olarak Hz. Aise'nin su rivayetini nakleder:
"Hz. Aise (radiyallahu anha) buyurmustur ki: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir sefere cikacagi zaman kadinlari arasinda kur'a ceker, kur'a kime cikarsa onu beraberinde sefere gotururdu.
Bir sefer sirasinda da benim okum cikti ve yolculuguna ben refakat ettim. Bu sefer, ortunme emri geldikten sonra idi. Ben yol sirasinda deve sirtinda giden bir mahmil icinde tasiniyordum. Konak yerlerinde de onun icinde iken iniyordum. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in o gazvesi sona erinceye kadar hep boyle yol aldik. Nihayet geri dondu ve Medine'ye yakin bir yerde konakladik. Geceleyin bir muddet kaldiktan sonra donus emri verildi. Donus emri ciktigi sirada ben kalkip (kaza-yi hacet icin tek basima) sordudan ayrilip gittim. Ihtiyacimi gordukten sonra binegime geri geldim. O sirada gogsumu yokladim. Yemen'in goz boncugundan yapilmis gerdanligimkopmustu. Aramak uzere geri dondum. Onu aramak beni epeyce oyaladi. Benim binegimle mesgul olan askerler gelip mahmilimi deveme yuklemisler. Zannetmisler ki ben mahmilin icindeyim. O zamanlar kadinlar cok hafifti. Az yedikleri icin sisman degillerdi. Askerler mahmilini kaldirirken hafifligine sasirmayip yuklemisler. Ben zaten kucuk yasta bir kadindim: Hulasa devemi surup gitmisler.
Ordu gittikten sonra gerdanligimi buldum. Ordugaha geri dondugum zaman kimseyi bulamadim. Herkes gitmisti. Once bulundugum yere geldim. Beni bir muddet sonra kaybetmis olduklarini farkederek aramaya geleceklerini dusundum. Bu halde iken uyku bastirmis ve uyuyup kalmisim.
Safvan Ibnu Muattal es-Sulemi -ki bilahere (Zekvan'da ikamet ederek) Zekvani unvanini da almistir- (geri gozculugu vazifesiyle) ordugahin gerilerinde geceyi gecirmisti. Sabah olunca benim menzilden gecerken uyuyan bir insan karaltisi gorerek yanima geldi. Gorur gormez beni tanidi. Zira ortunme emri gelmezden once beni gormustu.
Ben onun istirca sesiyle "Inna lillah ve inna ileyhi raci'un =Biz Allah'in kullariyiz ve Allah'a donup varacagiz" uyandim. Derhal basortumle yuzumu orttum. Allah'a kasem olsun bana tek kelime konusmadi, istircaindan baska bir tek sozunu de isitmedim. Indi ve devesini ihtirdi. Binmem icin devenin on ayaklarina ayagiyla basti. Ben de bindim. Devemi onden cekti, boylece yol aldik. Ordu bir yerde konakladigi sirada onlara yetistik.
(Gecikme hadisesini iftira vesilesi yaparak) benim yuzumden helak olanlar oldu. Bu iste en buyuk vebal de Abdullah Ibnu Ubey Ibni Selul'e dusmustu.
Medine'ye geldigimiz zaman bir ay kadar hasta yattim. Meger bu esnada iftira edenlerin dedikodulari herkesi mesgul ediyormus. Benim ise hicbir seyden haberim olmadi. Ancak bir husus bende kusku uyandirmisti. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'da, baska zaman hastalaninca gordugum iltifat ve alakayi goremiyordum. Yanima girip selam veriyor, sonra da: "Su sizinki nasil?" deyip cikiyordu. Bu davranisindan biraz iskilleniyordum ama yine de (ortaligi saran) fitneden bihaberdim. Bu halde nekalet devresine girdim.
Bir gece, ben ve Ummu Mistah o zaman icin hela olarak kullandigimiz menasi (denen cukurlarin bulundugu semte) dogru gitmistik. Biz buraya, geceden geceye cikardik. (Hicab ayetinden sonra) evlerde helalar insa edilince cikmaz olduk. Bundan once biz de, eski Araplarin def-i hacetteki usulune uyuyorduk. Ben ve Ummu Mistah -ki bu kadin Ebu Ruhm Ibnu Muttalib Ibni Abdi Menaf'in kizidir- boylece yuruduk. Onun annesi Ebu Bekri's-Siddik'in teyzesi olan Sahr Ibnu Amir'in kizidir. Oglu da Mistah Ibnu Usase Ibnu Ubad Ibni'l-Muttalib'dir.
Isimiz bittikten sonra yuruyorduk. Ummu Mistah, ayagi ortusune takilarak dustu. Kadin (boyle can yakici durumlarda soylenmesi adet olan "dusmanin helak olsun demedi): "Mistah helak olsun!" diye (ogluna) beddua etti. Ben kadina:
-"Amma da yaptin!" Bedir gazvesine katilan bir kimseye beddua ediyorsun ha!" dedim.
-"Anacigim! onun ne soyledigini isitmedin mi?" dedi.
-"Ne soylemis ki?" dedim.
Bunun uzerine iftiracilarin soylediklerini bir bir anlatti. Hastaligima yeni hastalik katildi.
Eve donunce, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yanima girdi ve:
(Ismimi soylemeden) "Adaminiz nasil." dedi. Ben:
-"Ebeveyniminyanina gitmeye izin ver" dedim. Ben, haberin aslini annemle babamdan isitmek istiyordum. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) izin verdi, ben de ebeveynimin yanina geldim. Anneme:
-"Ey annecigim, halk arasinda soylenen bu sozler nedir?" dedim.
-"Ey kizim! Sen bu meseleyi buyutme. Allah'a kasem olsun guzel ve kocasinin yaninda sevgili olan, bircok kumalari (ortak) bulunan bir kadin hakkinda her zaman cok dedikodu ederler" dedi. Ben:
-"Subhanallah, demek halk boyle soyluyor ha!" dedim.
O gece sabaha kadar hic durmadan agladim. Ne gozumun yasi dindi, ne de gozume uyku girdi.
Sabah oldu, ben hala agliyordum. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) o gun Ali Ibnu Ebi Talib'i ve Usame Ibnu Zeyd (radiyallahu anhuma)'i cagirmisti. Benimle ilgili vahyin gecikmesi uzerine ailesiyle ayrilma hususunda onlarla istisare ediyordu.
Usame (radiyallahu anh), ehlinin sucsuzlugu hususunda onlara karsi icinde besledigi sevgiye dayanarak, bildigi hususu soyle dile getirmisti:
-"Ey Allah'in Resulu! Onlar zevcelerinizdir. Allah'a kasem olsun, onlar hakkinda hayirdan baska bir sey bilmiyoruz."
Ali Ibnu Ebi Talib de soyle demisti:
-"Ey Allah'in Resulu, Allah sana darlik vermez. Ondan baska kadin coktur. Sen cariyene sor, (onun halinni o daha iyi bilir), sana gercegi haber verir."
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bu tavsiye uzerine cariyemiz Berire'yi cagirdi ve:
-"Ey Berire, soyle! Aise'de sana suphe verici bir husus gordun mu?" diye sordu. Berire:
-"Hayir! Seni hak uzerine peygamber olarak gonderen Zat-i Zulcelal'e yemin olsun, ben onda fena buldugum bir sey gormedim. Ayiplanabilecek tek gordugum sey sudur: "Yasi genc oldugu icin, ailesi icin yogurdugu hamurun uzerine uyur, bu sirada gelen keci, hamurdan yerdi."
(Bu sorusturma sonunda) Resulullah (aleyhissalatu vesselam) kalkip mescidde bir hutbe okur. Bu iftirayi ilk defa cikaran Abdullah Ibni Ubey Ibni Selul hakkinda soz etmekten ozur dileyerek, minberde sunlari soyler:
-"Ehlim hakkinda bana sikinti veren adami cezalandirmada, intikamimi almada bana kim yardim edecek? Allah'a yemin olsun ehlim hakkinda hayirdan baska bir sey bilmiyorum. Adi iftiraya karistirilan bir adamdan soz ettiler. Onun hakkinda da hayirdan baska bir sey bilmiyorum. O ailemin yanina ben olmayinca hic girmemistir."
Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in bu sozleri uzerine (Evs kabilesinin reisi) Sa'd Ibnu Muaz (radiyallahu anh) kalkti ve:
-"Ey Allah'in Resulu! Allah'a yemin olsun biz ondan senin intikamini aliriz! Eger Evs kabilesindense boynunu vururuz. Hazrecli kardeslerimizden ise, bize sen emredersin, biz emrini aynen yerine getiririz!" dedi.
Hazrec kabilesinin reisi olan Sa'd Ibnu Ubade ayaga kalkti. Sa'd aslinda salih bir kimseydi. Ancak (Sa'd Ibnu Muaz'in konusmasindan alinarak) kabile hamiyet ve gayretine kapilmisti. Sa'd Ibnu Muaz'a donerek su sert cevabi verdi:
-"Vallahi sen yalan soyluyorsun! Sen onu (Abdullah Ibnu Ubey Ibnu Selul'u) olduremezsin. Oldurtmeye gucun de yetmez."
(Ensar'in ileri gelenlerinden) Useyd Ibnu Hudayr (radiyallahu anh) -ki bu zat da Sa'd Ibnu Muaz'in amcaogludur- kalkarak Sa'd Ibnu Ubade'ye cikisti:
-"Allah'a yemin olsun yalan soyleyen sensin. Onu mutlaka oldururuz. (Abdullah Ibnu Ubey'e arka cikiyorsan) sen de munafiksin, munafiklar hesabina kavga ediyorsun!"
Derken (Ensar'in iki kabilesi) Evs ve Hazrec ayaga kalkmislar ve Resulullah (aleyhissalatu vesselam) daha minberde iken, birbirlerine girmeye ramak kalmisti. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) sukuneti saglayincaya kadar gayret sarfetmis ve minberden inmisti.
Ben o gun de agladim. Ne gozumun yasi dindi, ne de gozume uyku girdi. Muteakip gece de hep agladim: Ne gozumun yasi dindi ne de bir parca olsun uykum geldi. Sabahleyin annem ve babam yanima geldiler. Boylece ben, iki gece bir gunduz araliksiz aglamistim. Oyle ki artik aglamaktan cigerlerim parcalanacak diye dusunuyordum.
Onlar yanimda oturuyorlar, ben de aglamaya devam ediyordum. Derken Ensar'dan bir kadin izin istedi. Ona, gir dedim. Yanima oturup o da benimle aglamaya basladi. Biz bu halde iken Resulullah (aleyhissalatu vesselam) girdi. Sonra oturdu. Hakkimda soylenen seyler soylenileden beri yanimda hic oturmamisti. Bu arada bir ay gecmis ve meselemle ilgili herhangi bir vahy gelmemisti. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) otururken sehadet kelimesini de getirmisti. Sonra bana sunlari soyledi:
-"Ey Aise, senin hakkinda bana soyle soyle sozler ulasti. Eger bu dedikodulardan beri isen Allah seni vahiyle tebrie edecektir. Sayet bir gunah isledi isen Allah Teala'ya tevbe et. Zira kul bir gunah isler, sonra da gunahini itirafla tevbe ederse, Allah Teala tevbesini kabul ve affeder."
Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in sozlerini tamamlayinca (izdirabimin siddetinden) gozlerimin yasi kurudu, artik tek bir damla bile yas hissetmiyordum. Babama:
-"Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in sozlerine sen cevap ver" dedim.
Babam: -"Vallahi Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a ne diyecegimi bilemiyorum" dedi. Anneme yonelerek:
-"Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in soylediklerine sen bari cevap ver" dedim. Annem de:
-"Vallahi Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a ne soyleyecegimi ben de bilemiyorum" dedi.
Hz. Aise devamla der ki: "Ben yasi henuz kucuk bir kadindim. Kur'an'dan da fazla okumuyordum. Dedim ki:
-"Vallahi ben biliyorum ki halkin soylestigi seyleri isittiniz. Onlar icinize yer etti ve hep inandiniz. Size: "Gunahsizim" dedim, inanmiyorsunuz. Yapmadigim bir seyi size itiraf etsem, -Allah biliyor ki ben ondan beriyim- beni tasdik edeceksiniz. Allah'a kasem olsun, sizinle benim durumumu anlatacak en iyi ornek Hz. Yusuf'un babasi ve onun su sozudur: "Bana guzelce sabir gerekir. Anlattiklariniza ancak Allah'tan yardim istenir" (Yusuf, 18). Sonra yuzumu cevirip yatagima sokuldum. Kasem olsun ben o zaman sucsuz oldugumu biliyordum ve Allah'in benim sucsuzlugumu te'yid edecegine inaniyordum. Ancak, kesinlikle, Allah'in benim hakkimda bir vahiy indirecegini, bunun (kiyamete kadar) okunacagini hic aklimdan gecirmedim. Ben, kendimi, Allah'in herhangi bir sekilde tekellum buyurarak okunacak bir vahiy konusu edilmeye deger bulmuyordum. Ancak, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in gorecegi bir ruya yoluyla Allah'in beni tebrie edecegini umid ediyordum.
Allah'a kasem olsun, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) daha oturmus oldugu yerden kalkmamis ve ev halkindan kimse disari cikmamisti ki Allah, Resulune vahiy indirdi: Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i vahiy sirasinda her zaman gelen halet istila etti. Sonra da o hal zail oldu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) tebessum icindeydiler. Konustugu ilk kelime bana sunu soylemek oldu:
-"Ey Aise Allah'a hamdet. Zira, seni tebrie buyurdu."
Annem de bana: -"Kalk Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a tesekkur et!" dedi. Ben ise:
-"Vallahi hayir, ona tesekkur etmeyecegim, sadece Allahima hamdediyorum. Benim sucsuzlugumu Rabbim vahiy buyurdu" dedim. Allah'in indirdigi vahiy soyleydi:
-"Muhammed'in esine o yalani uyduranlar icinizden bir guruhtur. Bunu kendiniz icin kotu sanmayin, o sizin icin hayirli olmustur. O kimselerden herbirine kazandigi gunah karsiligi ceza vardir. Iclerinden elebasilik yapana ise buyuk azab vardir. Onu isittiginiz zaman, erkek-kadin mu'minlerin, kendiliklerinden husnuzanda bulunup da: "Bu apacik bir iftiradir" demeleri gerekmez miydi? Dort sahid getirmeleri gerekmez miydi? Iste bunlar sahid getirmedikce, Allah katinda yalanci olanlardir. Allah'in dunya ve ahirette size lutuf ve merhameti olmasaydi, o kotu sozu yaymanizdan oturu buyuk bir azaba ugrardiniz..." (Nur 20).
(Bir sayfa tutan) on ayeti, Cenab-i Hakk benim sucsuzlugumla ilgili bu ayetleri indirince, Ebu Bekri's-Siddik (radiyallahu anh) -ki Mistah Ibnu Usase'ye akrabaligi ve fakirligi sebebiyle maddi yardimda bulunuyordu- sunu soyledi:
-"Aise (radiyallahu anha)'ye bu iftirayi yaptiktan sonra, ona artik bir daha yardim yapmayacagim."
Bunun uzerine su vahiy indi: "Icinizde lutuf ve servet sahibi olanlar, yakinlarina, duskunlere ve Allah yolunda hicret edenlere, vermemek icin yemin etmesinler, affetsinler gecsinler. Allah'in sizi bagislamasindan hoslanmaz misiniz? Allah bagislayandir, merhametli olandir" (Nur, 22).
Bunun uzerine Ebu Bekri's-Siddik (radiyallahu anh): "Evet evet, Allah'a kasem olsun, Allah'in beni affetmesini cok severim" dedi ve Mistah'a yapmakta oldugu yardimi yapmaya devam etti ve: "Ebediyyen yardimi ondan kesmeyecegim" dedi.
Hz. Aiese (radiyallahu anha) sozlerine devamla dedi ki:
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) tahkik sirasinda Zeyneb Bintu Cahs'a da hakkimda sormus ve:
-"Ey Zeyneb, bu hususta ne biliyorsun, ne gordun?" demisti. O da:
-"Ey Allah'in Resulu, ben kulagimi, gozumu isitmedigim, gormedigim seyden muhafaza ederim. Ben Aise hakkinda hayirdan baska bir sey bilmiyorum!" demisti. Zeyneb (radiyallahu anha), Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in zevce-i tahireleri arasinda (bazi faziletleri sebebiyle) benimle boy olcusen birisiydi. Allah vera ve dindarligi sebebiyle onu (bu meselede mufteriler tarafinda yer almaktan) korudu. Onun kiz kardesi Hamna ise, onunla mucadeleye koyuldu ve helak olan mufteriler arasinda helak oldu.
Mufteriler arasinda (Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in sairi) Hassan Ibnu Sabit (radiyallahu anh) de vardi. Urve der ki: "Hz. Aise (radiyallahu anha) yaninda Hassan'a kotu soz soylenmesinden hoslanmazdi ve derdi ki: "O su beyti soyleyen kimsedir: "Babam, babanin babasi, irzim, size karsi Muhammed (aleyhissalatu vesselam)'in irzina bekcidir."
Mesruk Ibnu'l-Ecda der ki: -"Ben Hz. Aise (radiyallahu anha)'nin huzuruna girmistim. Yaninda Hassan Ibnu Sabit (radiyallahu anh)'i gordum. Hz. Aise'ye siir okuyor, bazi beyitleri kendisiyle tezyin ediyordu. Sunu okudu:
"Afifdir, agirdir, iffetinden suphe ne mumkun!
Kotu dusunceden uzak olanlarin etleri bile onu ac birakir."
Hz. Aise'ye dedi ki: "Sen nasil olur da Hassan'in yanina girmesine izin verirsin, o ki, hakkinda Allah soyle buyurmustur: "Iclerinden elebasilik yapana ise buyuk azab vardir." Hz. Aise (radiyallahu anha) su cevabi verdi: "Korlukten daha siddetli bir azab var mi!" Hz. Aise sonra sunu da soyledi "O, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i mudafaa ediyordu."
Buhari, Sehadat, 15, 30, Hibe 15, Cihad 64, Megazi 11, 34, Tefsir, Yusuf 3, Nur 6, 11, Eyman 18, I'tisan 28, Tevhid 35, 52; Muslim, Tevbe 56, (2770); Tirmizi, Tefsir, (3179); Nesai, Taharet 1194, (1, 163-164).

717 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Benim ozrumle ilgili ayet indigi zaman Resulullah (aleyhissalatu vesselam) minbere cikti, gunahsiz oldugumu belirtti, arkasindan ilgili ayetleri okudu ve iki kadin ve bir erkegin cezalandirilmalarini emretti. Ucu de had cezasi olan celde'ye (degneklenmeye) tabi tutuldular.
Tirmizi, Tefsir, Nur (3180).

718 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Allah ilk muhacir kadinlara rahmetini bol kilsin; "Kadinlar bas ortulerini yakalarinin uzerini (ortecek sekilde) koysunlar" (Nur 31) ayeti indigi zaman ortulerini (kenardan) yirtarak onunla (yuzlerini de) orttuler."
Buhari, Tefsir, Nur 12; Ebu Davud, Libas 33, (4102).

719 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma): "(Ey Muhamed)! Mu'min kadinlara da soyle! Gozlerini bakilmasi yasak olandan cevirsinler iffetlerini korusunlar..." diye baslayip kadinlara ortunmeyi emreden ayeti (Nur 31) daha sonra gelen su ayet neshetti ve istisna getirdi:
"Evlenme umidi kalmayan ihtiyarlayip oturmus kadinlara, suslerini aciga vurmamak sartiyla dis esvablarini cikarmaktan oturu sorumluluk yoktur. Ama sakinmalari kendileri icin daha hayirli olur" (Nur 60).
Ebu Davud, Libas 37 (4111).

720 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Abdullah Ibnu Ubey Ibni Selul cariyesine: "Git biraz fahiselik yap (da para kazan)" diye emretti. Bunun uzerine Cenab-i Hakk: "Dunya hayatinin gecici menfaa tini elde etmek cin, iffetli olmak isteyen cariyelerinizi fuhsa zorlamayin..." (Nur 33) mealindeki ayeti inzal buyurdu."
Muslim, Tefsir 26, (3029); Ebu Davud, Talak 50, (2311)
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
721 - Ikrime (radiyallahu anh) anlatiyor: "Irak ahalisinden bir grub Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma)'a dediler ki:
- Su ayet hakkinda ne dersiniz? "Ey iman edenler! Ellerinizin altinda olan kole ve cariyeler ve sizden henuz erginlige ermemis olanlar sabah namazindan once, ogle sicagindan soyundugunuzda ve yatsi namazindan sonra yaniniza gireceklerinde uc defa izin istesinler. Bunlar sizin icin acik bulunabileceginiz uc vakittir. Bu vakitlerin disinda birbirinizin yanina girip cikmakta, size de, onlara da bir sorumluluk yoktur. Allah size ayetlerini boyle aciklar. Allah bilendir. Hakim'dir" (Nur 58). Cenab-i Hakk burada kesin emirde bulundugu halde biz bunlari tatbik etmiyoruz, dediler.
Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma): "Allah mu'minlere karsi halim ve rahimdir. Onlari ortmeyi sever. Insanlar o zaman evlerinde ne ortu ne de perde kullanmiyorlardi. Bazan hizmetcisi veya evladi veya yetimesi, kisi ehlinin uzerinde iken cikagelirdi. Cenab-i Hakk bunun uzerine, mezkur avret vakitlerinde izin istemeyi emretti. Boylece Allahu Teala onlara ortu ve hayir getirdi. Ne var ki, hala bu emirle amel eden tek kisi gormedim."
Ebu Davud, Edeb 141 (5191, 5192).

FURKAN SURESI

722 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma), "O gun zalim kimse ellerini isirip: "Keske Peygamberlerle beraber bir yol tutsaydim, vay basima gelene, keske falancayi dost edinmeseydim. And olsun ki beni, bana gelen Kur'an'dan o saptirdi. Seytan insani yalniz ve yardimcisiz birakiyor" der" (Furkan 27-30) mealindeki ayet hakkinda su aciklamayi yapti: "Ayette zikri gecen zalim Ukbe Ibnu Ebi Muayt'tir. Zikri gecen dost (halil) da Umeyye Ibnu Halef'tir. Dostum Ubeyy oldugu da soylenmistir.
(Ayetin inisi bunlarla ilgilidir). Soyle ki: Ukbe bir yemek hazirlayarak Kureys'in esrafini davet eder. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) da onlarin arasindadir. Resulullah (aleyhissalatu vesselam), "Ukbe kelime-i tevhidi soylemedikce, yemekten almayacagini" soyledi. Ukbe bu istegi yerine getirdi. Bunun uzerine dostu olan Umeyye Ibnu Halef veya Ubeyy ona gelerek:
"- Sabii mi oldun?" dedi. Ukbe:
"- Hayir, ancak yemek yemeden evimden ayrilmasindan utandim" diye cevap verdi.
Ubeyy: "- Oyleyse, gidip onun yuzune tukurmezsen ben de senden razi olmayacagim!" dedi. Ukbe, bu talebe musbet cevap vererek, isteneni yapti. Ceza olarak Bedir gunu yakalanip idam edildi.
Bu rivayetin kaynagi asilda gosterilmemistir. Ancak rivayeti mana olarak, Taberi Tefsir'inde (18, 6), Ibnu Abbas rivayeti olarak kaydeder. Ayrica, El-Vahidi, Esb bu'n-Nuzul'da (s. 191); Suyuti, ed-Durru'l-Mensur da(5, 68) kaydetmistir.

723 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e:
"- Hangi gunah daha buyuk?" diye sordum. Su cevabi verdi:
" Seni yaratmis oldugu halde Allah'a ortak kosmandir!"
"- Sonra hangisi gelir?" dedim.
" Seninle beraber yiyecek korkusuyla cocugunu oldurmendir!" dedi.
Ben tekrar: "- Sonra ne gelir?" dedim.
" Komsunun helalligi ile zina etmen!"dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in bu sozlerine te'yiden su mealdeki ayet nazil oldu:
"Onlar ki, Allah'in yanina baska bir Tanri daha (katip) tapmazlar, Allah'in haram kildigi cana haksiz yere kiymazlar, zina etmezler. Kim bunlardan birini yaparsa cezaya carpar" (Furkan 68).
Buhari, Tesfir, Furkan 2, Bakara 3, Edeb 20, Muharib'in 20, 46; Muslim,Iman 141, (86); Ebu Davud, Talak 50, (2310); Tirmizi, Tefsir, Furkan (3181).

SUARA SURESI

724 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Su "Sen ilkin en yakin hisimlarini inzar et" (Suara 214) mealindeki ayet indigi zaman, Resulullah (aleyhissalatu vesselam Safa tepesi uzerine cikti ve soyle bagirmaya basladi: "Ey Beni Fihr!, Ey Beni Adiyy!" Bunlar Kureys kabilesine mensup boylardi. Toplandilar.
Onlara Soyle hitab etti: " Ben size, "su vadide atlilar var, sizlere saldirmak istiyor"desem, beni tasdik eder misiniz?"
Hep beraber su cevabi verdiler: "- Evet, tasdik ederiz, simdiye kadar hic yalanina rastlamadik, hep dogru soyledin."
" Oyleyse dinleyin!" dedi. "Onunuzde bekleyen siddetli bir azabi sizehaber veriyorum."
Ebu Leheb atilip: "- Ey Muhammed, ey kuruyasica! bizi bunun icin mi cagirdin?" dedi.
Bunun uzerine: "Ebbu Leheb'in iki eli kurusun. Kendisi de kurudu..." diye baslayan Ebu Leheb suresi nazil oldu."
Buhari Tefsir, Suara 2, Cenaiz 98, Menakib 13; Muslim, Iman 355, (208); Tirmizi,Tefsir, Tebbet (3360).

725 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma), "Sairlere gelince, onlara da sapiklar uyar" (Suara 224) mealindekiayet hakkinda sunlari soyledi: "Cenab-i Hakk, (kendilerine sapiklar uyar diye zemmettigi) sairlerden, "Iman edip de iyi amel (ve hareket)de bulunanlar, Allah'i cok zikredenler ve zulme ugratildiklarindan sonra oclerini alanlar..." (Su'ara 227) istisna edildiler."
Ebu Davud, Edeb 95, (5016).

NEML SURESI

726 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) buyurdu ki: "Dabbetu'l-arz, beraberinde Hz. Musa'nin asasi ve Hz. Suleyman (aleyhima's-selam)'in muhuru oldugu halde cikar. Asa ile mu'minlerin yuzunu cilalar, muhru de kafirlerin burnuna basar. Oyle ki, sofra ehli toplaninca biri digerine (yuzundeki parlakliktan dolayi) "Ey mu'min!" der, digeri de (oburune, burnundaki muhur damgasi sebebiyle): "Ey kafir!"der. (Yani mu'min de kafir de yuzunden taninir).
Tirmizi, Tefsir, Neml (3186).

KASAS SURESI

727 - Said Ibnu Cubeyr anlatiyor: Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma)'a: "Hz. Musa iki muddetten hangisini odedi`?" diye sordum da, bana su cevabi verdi:
"O en cok, en guzel olani odedi (tamamladi). Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyledi mi yapardi."
Buhari, Sehadat 28.

728 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh), "(Ey Muhammed) Sen sevdigini hidayete erdiremezsin, ama Allah diledigine hidayet verir" (Kasas 56) ayeti hakkinda sunu soylemistir: "Bu ayet Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in, amcasi Ebu Talib'in Islam'a girmesini israrla istemesi uzerine nazil oldu."
Muslim, Iman 41 42, (25); Tirmizi, Tefsir, Kasas (3187).

729 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma): "Herhalde o Kur'an'i (tilavetini, tebligini ve mucibince amel etmeni) senin uzerine farz kilan (Allah), seni (yine) donulecek yere dondurecektir..." (Kasas 85) mealindeki ayette ifade edilen dondurulecek yerden maksadin Mekke oldugunu soylerdi."
Buhari, Tefsir, Kasas 2.

ANKEBUT SURESI

730 - Ummu Hani (radiyallahu anha) anlatiyor: "Erkeklere yaklasiyor, yol kesiyor ve toplantilarinizda fena seyler yapmiyor musunuz?" (Ankebut 29) mealindeki ayette zikredilen toplantilarindaki fena seyler'den maksad nedir? diye Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a sordum. Bana soyle cevap verdi:
"Onlar orda sesli sesli yelleniyorlar, oradan gecen kimselere de cakil vs. firlatip onlarla egleniyorlardi."
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
731 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma): "Allah'i zikretmek elbet en buyuktur" (Ankebut, 45) mealindeki ayet hakkinda sunu soyledi: "Kulun Allahu Teala'yi diliyle zikretmesi buyuk (bir ibadet)tir. Onu zikretmesi, herhangi bir gunaha yaklasinca O'ndan korkarak terketmesi, gunah isler oldugu halde diliyle zikretmesinden, daha buyuktur.
Rezin tahric etmistir, kaynagi bulunamamistir.

RUM SURESI

732 - Ebu Sa'id (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bedir gunu Rumlar, Iranlilara galebe caldi. Bu zaferden mu'minler de sevindi. Bunun uzerine su mealdeki ayet nazil oldu (okundu): "Elif Lam-Mim, Rumlar maglub oldu, yakin bir yerde. Halbuki onlar bu yenilmelerinin ardindan galib olacaklar birkac yil icinde. Onunde de sonunda da emir Allah'indir. O gun mu'minler Allah'in nusretiyle ferahlayacak" (Rum 1-4).
Tirmizi, Tefsir, Rum (3190).

LOKMAN SURESI

733 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Gayb'in anahtari bestir" dedi ve su mealdeki ayeti okudu: "O saatin (kiyametin) ilmi suphesiz ki Allah'in nezdindedir. Yagmuru O indirir. Rahimlerde olani O bilir. Hicbir kimse yarin ne kazanacagini bilmez. Hicbir kimse hangi yerde olecegini bilmez. Suphesiz ki Allah (her seyi) bilendir. Her seyden haberdardir" (Lokman 34).
Buhari, Tefsir, Lokman 2, En'am l,Istiska 29.

SECDE SURESI

734 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor:
"Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) Elif-Lam-Mim Tenzil ve Tebareke'llezi bi-Yedihi'l-Mulk surelerini okumadan uyumazdi."
Tavus (rahimehullah), bu iki surenin faziletce Kur'an'daki diger surelerden herbirine yetmis kat ustun oldugunu soylerdi.
Tirmizi, Sevabu'l-Kur'an 9, (2894), Da'avat 22, (4001).

735 - Hz. Enes (radiyallahu anh), "Yanlari yataklarindan uzaklasir, korku ve umid ile Rablerine dua ederler.." (Secde 16) mealindeki ayetin, Atame denen yatsi namazini bekleyenler hakkinda indigini soylemistir."
Tirmizi, Tefsir, Secde (3194); Ebu Davud'daki vechi muteakip rivayette goruldugu uzere biraz farklidir. Tirmizi hadisin sahih oldugunu soylemistir.

736 - Hz. Enesin rivayeti Ebu Davud'da su sekilde gelmistir: Muslumanlar, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) zamaninda) aksamla yatsi arasinda nafile namaz kiliyorlardi. Bunun uzerine "Yanlari yataklarindan uzaklasir, korku ve umid ile Rablerine dua ederler..:' ayeti nazil oldu."
Hasan Basri merhum: "Ayet-i kerime kiyamu'l-leyl yani gece namazi ile ilgilidir, o kastedilmektedir" demistir.
Ebu Davud, Salat 312, (1321).

737 - Ubey Ibnu Ka'b (radiyallahu anh), "Biz, o en buyuk azabtan once de onlara mutlaka yakin azabtan tattiracagiz, ta ki, ric'at etsinler" (Secde 21. ) mealindeki ayet hakkinda sunu soylemistir: (Yakin azab) dunya musibetleri, Rum ve Batsa veya Duhan'dir. -Hadisin ravisi, Batsa mi derdi duhan mi derdi tereddut eden kimsenin Su'be oldugunu belirtir.
Muslim, Munafikun 42 (2799).

AHZAB SURESI

738 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Biz, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in azadlisi olan Zeyd Ibnu Harise'ye sadece Zeyd Ibnu Muhammed diye sesleniyorduk. Bu davranisimiz, "Onlari babalarina nisbet ederek cagirin.:' (Ahzab, 5) mealindeki ayet ininceye kadar devam etti."
Buhari, Tefsir, Ahzab 2; Muslim, Fedailu's-Sahabe 62, (2425); Tirmizi, Tefsir, Ahzab (3207).

739 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdu ki: "Ben her mu'mine, mutlaka, dunya ve ahirette insanlarin en yakiniyimdir. Dilerseniz (bu hususla ilgili olan) su ayeti okuyun: "O peygamber, mu'minlere oz nefislerinden evladir. Zevceleri, mu'minlerin analaridir..." (Ahzab 6). Hangi mu'min (vefatinda) bir mal birakirsa varisleri (asabi) ona varis olsunlar. Borc veya bakima muhtac birini birakmissa o da bana gelsin, ben onun mevlasiyim."
Buhari, Tefsir, Ahzab 1, Kefalet 5,Istikraz 11, Nafakat 15, Feraiz 4, 15, 25; Muslim, Feraiz 14, (1619).

740 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma): "Allah bir adamin icinde iki kalp yaratmadi..." (Ahzab, 4) mealindeki ayet hakkinda sunu soylerdi: "Bir gun, Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) namaz kilmak icin kalkmisti, namazda bir hata yapti. Cemaatte onunla namaz kilan munafiklar derhal: "Bakin, bunun iki kalbi var, bunlardan biri sizinle, biri onlarla (Ashabiyla)" dediler. Iste onlarin bu sozu uzerine bu ayet nazil oldu."
Tirmizi, Tefsir, Ahzab, (3197).
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
741 - Hz. Aise (radiyallahu anha), "O vakit onlar hem ustunuzden, hem altinizdan size gelmislerdi. O zaman gozler yilmis, yurekler girtlaklara dayanmisti ve siz Allah'a karsi turlu zanlarda bulunuyordunuz. Iste orada mu'minler imtihana ugratilmisti. Siddetli bir sarsinti ile sarsilmislardi..." (Ahzab, 10-11) mealindeki ayet hakkinda: "Bu, Hendek Savasi ile ilgilidir" demistir.
Buhari, Megazi 29, Muslim'deki yeri bulunamamistir.

742 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Biz su ayeti amcam Enes Ibnu'n-Nadr hakkinda indi biliyorduk. (mealen): "Mu'minler icinde Allah'a verdikleri sozde sadakat gosteren nice erler var. Iste onlarin kimi adagini odedi, kimi de (bunu) bekliyor.
Onlar hicbir suretle (ahidlerini) degistirmediler." (Ahzab 23).
Buhari, Tefsir, Ahzab 3; Muslim, Imaret 148 (1903); Tirmizi, Tefsir, Ahzab (3198-3199).

743 - Ummu Umare (radiyallahu anha) anlatiyor: "Ey Allah'in Resulu, dedim, her seyi erkekler icin goruyorum. Hicbir sekilde kadinlarin zikredildigini gormuyorum." Bunun uzerine su ayet indi. (mealen): "Dogrusu, erkek ve kadin Muslumanlar, erkek ve kadin mu'minler, boyun egen erkekler ve kadinlar, dogru sozlu erkekler ve kadinlar, sabirli erkekler ve kadinlar, gonulden baglanan erkekler ve kadinlar, oruc tutan erkekler ve kadinlar, iffetlerini koruyan erkekler ve kadinlar, iste Allah bunlarin hepsine magfiret ve buyuk ecir hazirlamistir" (Ahzab,35).
Tirmizi, Tefsir,Ahzab (3209).

744 - Hz. Aise (radiyallahu anha) demistir ki: "Eger Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) kendisine inen vahiyden bir sey gizleseydi su ayeti gizlerdi: "(Habibim) hatirla o zamani ki; Allah'in kendisine -Islam'la- nimet verdigi ve senin de yine kendisine lutufta bulundugun zata sen: "Zevceni uhdende tut. Allah'tan kork" diyordun da Allah'in aciga cikaricisi oldugu seyi icinde gizliyor, insanlarin (dedikodusundan) korkuyordun. Halbuki Allah kendisinden korkmana daha layikti. Simedi madem ki Zeyd o kadindan ilisigini kesti, biz onu sana zevce yaptik. Ta ki ogulluklarin, kendilerinden iliskilerini kestikleri zevceler(ini almakta) mu'minler uzerine gunah olmasin. Allah'in emri yerine getirilmistir" (Ahzab, 37).
Nitekim Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam), Zeyneb'le evlenince: "Oglunun helalligiyla evlendi" dediler. Bunun uzerine Cenab-i Hakk su mealdeki ayeti indirdi: "Muhammed adamlarinizdan hicbirinin babasi degildir. Fakat Allah'in Resulu ve peygamberlerin sonuncusudur. Allah herseyi hakkiyle bilendir'' (Ahzab, 40).
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Zeyd'i kucukken evlat edinmisti. Buyuyup delikanli oluncaya kadar yaninda kaldi. Herkes onu Zeyd Ibnu Muhammed diye cagiriyordu. Bu sebeple Cenab-i Hakk su mealdeki ayeti inzal buyurdu: "Onlari babalarina nisbet ederek cagirin. Bu, Allah indinde daha dogrudur. Eger babalarinin (kim oldugunu) bilmiyorsaniz o halde (esasen) dinde kardesleriniz (olmakla beraber) dostlarinizdir da" (Ahzab, 5).
Tirmizi, Tefsir, Ahzab (3206); Muslim, Iman 287, (177); Buhari, Tevhid 22.

745 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) Zeyneb (radiyallahu anha)'le evlenmislerdi ki, annem Ummu Suleym bana: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a bir hediyede bulunsak" dedi. Ben kendisine:
- Bir seyler yap! dedim. Bunun uzerine hurma ve yag ve kes getirdi, bir tencereye koyarak bunlarla yemek yapti ve benimle gonderdi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a goturdum.
Yemegi birak!" dedi. Sonra bana emredip: "Bana falancalari cagir" dedi ve teker teker isimlerini soyledi. Ayrica:
"- Kime rastlarsan cagir" diye emretti. Enes der ki: Emri yerine getirdim, sonra dondum. Ev insanlarla dolmustu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) elini mezkur yemegin uzerine koydu ve Allah'tan baska kimsenin bilmedigi bir seyler soyledi. Sonra cemaati onar onar cagirdi. Herkes o yemekten yiyordu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yiyenlere:
" Yemege Allah'in ismini zikrederek baslayin! Herkes onunden yesin!" dedi.
Bu hal herkesin yemekten yeyip dagilmasina kadar devam etti. Sonunda cikanlar cikti. Bazilari da kalip sohbete devam ettiler. Bir muddet sonra Resulullah (aleyhissalatu vesselam) da cikip hucrelere dogru yurudu. Pesisira ben de ciktim ve:
"- Davetliler gitti artik!" dedim. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) evine geri dondu (ve derhal vahiy alameti olan) ortuyu uzerine cekti. Bu sirada ben hucrede idim. (Vahiy hali gecince) o (aleyhissalatu vesselam) su vahyi okuyordu:
"Ey iman edenler, (bundan sonra) Peygamber'in evlerine yemege davet olunmaksizin, vaktine de bakmaksizin- girmeyin. Fakat davet olundugunuz zaman girin. Yemegi yiyince dagilin. Soz dinlemek veya sohbet etmek icin de (izinsiz) girmeyin. Cunku bu Peygamber'e eza vermekte, o sizden utanmaktadir. Allah ise, hak(ki aciklamak)tan cekinmez..." (Ahzab 53).
Buhari, Tefsir,Ahzab 8, Nikah 67, 64,Et'ime 59, Isti'zan 10, 33, Tevhid 22; Muslim, Nikah 8, (1428);Tirmizi, Tefsir, Ahzab, (3215, 3216, 3217).

746 - Hz. Urve, Hz. Aise (radiyallahu anha)'den naklediyor: Hz. Aise byurmustur ki: "Havle Bintu Hakim (radiyallahu anha), Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a kendisi gelip evlenme teklif edenlerdendir." Aise (radiyallahu anha) devamla dedi ki: "Ben (kiskancligin sevkiyle): "Kadin kismi bir erkege evlenme teklifi yapmaktan sikilmaz mi?" (diyerek bu sekilde Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e teklifte bulunanlari kinardim). Ne zaman ki: "Onlardan kimi dilersen (nevbetinden) geri birakir, kimi de dilersen yanina alabilirsin. (Nevbetinden) geri biraktiklarindan kimi istersen (nezdine almak)da da sana gucluk yoktur..." (Ahzab, 51) mealindeki ayet nazil oldu, (kendimi tutamayarak): "Ey Allah'in Resulu, goruyorum ki, Rabbin seni memnun kilmada gecikmiyor" dedim.
Buhari, Tefsir, Ahzab 7, Nikah 29; Muslim, Rida' 49, (1464); Ebu Davud, Nikah 39, (2136); Nesai, Nikah 1, (6, 54).

747 - Ummu Hani (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) beni istemisti. Kendisine ozur beyan ettim, ozrumu kabul etti. Sonra Cenab-i Hakk su ayeti indirdi.
"Ey Peygamber! Mehirlerini verdigin zevcelerini ve Allah'in sana ganimet (olarak nasib) ettiklerinden sag elinin malik oldugu kadiinlari, seninle beraber (Medine'ye) hicret eden amcanin kizlarini, halanin kizlarini, dayinin kizlarini, teyzenin kizlarini, bir de eger mu'min bir kadin kendisini Peygamber'e bagislayip da eger Peygamber de nikahla almak isterse onu (fakat bu sonuncusunu) diger mu'minlere degil, yaliniz sana has olmak uzere senin icin helal kildik..." (Ahzab, 50). Ummu Hani (radiyallahu anha) devamla der ki:
Bu ayet uzerine (kendi kendime): "Ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a helal kilinmadim, cunku hicret etmedim, ben Fetih gunu hurriyeti bagislananlardanim" dedim."
Tirmizi, Tefsir, Ahzab (3211).

748 - Ibnu Abbas, (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) muhacir olan mu'min kadinlar disinda kalanlarla evlenmekten men edildi. Ayet soyle buyurur:
"Bundan sonra kadinlar(i alman) ve bunlari herhangi zevcelerle degistirmen, guzellikleri hosuna gitse de, sana helal olmaz. Sag elinin malik oldugu (cariyeler) mustesna. Allah her seye nigahbandir" (Ahzab 52). Keza Allah, "Mu'min cariyelerinizi.."
(Nisa, 25); "Nefsini peygambere bagislayan mu'min kadin"i (Ahzab, 50) helal kildi. Islam'dan baska bir dinde olanlarin hepsini haram kilip sonra da soyle buyurdu. (Mealen):
"... Kim imani tanimayip kafir olursa her halde butun yaptigi bosuna gitmistir ve o, ahirette en cok ziyana ugrayanlardandir" (Maide, 5).
Yine ayet-i kerime soyle buyurur:
"Ey Peygamber! Mehirlerini verdigin zevceleri ve Allah'in sana ganimet (olarak nasib) ettiklerinden sag elinin malik oldugu kadinlari, seninle beraber (Medine'ye) hicret eden amcanin kizlarini, halanin kizlarini, dayinin kizlarini, teyzenin kizlarini, bir de eger mu'min bir kadin kendisini Peygamber'e bagislayip da eger Peygamber de nikahla almak isterse onu -(fakat bu sonuncusunu) diger mu'minlere degil, yalniz sana has olmak uzere- senin icin helal kildik..." (Ahzab, 50) Iste bunlar disinda kalan butun kadinlar Hz. Peygamber'e haram edilmistir.
Tirmizi, Tefsir, Ahzab (3213).

749 - Hz. Aise (radiyallahu anha) diyor ki: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) olmezden once butun kadinlarla nikah kendisine helal kilindi."
Tirmizi, Tefsir, Ahzab, (3214); Nesai, Nikah 2 (6, 56).

750 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Hz. Musa (aleyhi's-selam) son derece haya sahibi ve siki ortunen birisi idi. Istihyasi (haya duygusunun fazlaligi) sebebiyle bedeninden hicbir yer gorulmezdi. Beni Israil'den bazilari ona eziyette bulundu. (Soyle ki: Bir gun aralarinda): "Onun bu sekilde siki giyinmesine bedenindeki bir kusur sebep olmasin? Muhakkak ki o, ya abrastir, ya da debbelidir (hayasinda sisme vardir) veya bir baska afete maruzdur" diye dedi-kodu yaptilar. Cenab-i Hakk Hz. Musayi bu dedikodularindan tebrie etmek diledi.
Yine bir gun Hz. Musa (aleyhi's-selam) bir tenhada, elbiselerini bir tas uzerine birakip tek basina suya girmis yikaniyordu. Yikanmasi tamam olunca, giyinmek. uzere camasirlarina dogru yurudu. Tam bu sirada, uzerinde giyecekler oldugu halde tas yuvarlanmaya basladi. Hz. Musa (aleyhi's-selam) degnegini eline alip tasi yakalamaya calisti. Bu sirada "Elbisem ey kaya ! Elbisem ey kaya !" diye de bagiriyordu. (Tasin pesinden kosarken) Beni Israil'den bir cemaatin yanina kadar vardi. Hz. Musayi ciplak vaziyette gorduler, yaratilisca herkesten guzel (ve kusursuz) ve de dikodulardan beri idi. Kaya durdu. Hz. Musa (aleyhi 's-selam) camasirini alip giydi. Sopasiyla tasa vurmaya basladi. (Ebu Hureyre der ki): "Allah'a kasem olsun, o tasta sopa darbeleri sebebiyle uc veya dort tane bere izi var." Su ayet bu hadiseye isaret etmektedir: "Ey iman edenler, siz de Musa'yi incitenler gibi olmayin. Nihayet Allah onu dedikleri seyden temize cikardi. O, Allah indinde yuzu (itibarli bir zat) idi" (Ahzab, 69).
Buhari, Gusl 20, Enbiya 27, Tefsir, Ahzab 11, Muslim, Hayz 75 (339), zail, 55 (339); Tirmizi, Tefsir, Ahzab (3219).
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
SEBE SURESI

751 - Ferve Ibnu Museyrk (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e bir gun:
"- Ey Allah'in Resulu, kavminden yuz cevirenlere karsi, Islam'i benimseyenlerle bir olup mucadele edeyim mi?" diye sordum. Onlarla savasma hususunda bana izin verdi ve beni emir tayin etti. Ben (Medine'den) ayrilinca:
" Gutayfi ne yapti.?" diye benden sormus. Kendisine, gittigim soylenince hemen pesimden birisini gondererek beni geri cagirdi ve su talimati verdi:
" Kavmini Islam'a davet et. Onlardan Islam gelenlerin Muslumanligini kabul et. Kabul etmeyenler icin savasmakta acele etme, ben sana yeni bir emir gonderinceye kadar bekle."
Der ki: Sebe kavmi hakkindaki ayetler nazil olmustu. Bir adam sordu:
"- Ey Allah'in Resulu, Sebe de ne? Bir yer veya bir kadin midir?"
" Ne bir yer, ne de bir kadin degildir. Bilakis bir erkektir. On cocuklu bir Arap. Bu cocuklardan altisi Yemen cihetine gidip yerlesti, dordu de Sam cihetine gidip yerlesti. Sam tarafina gidenler Lahm, Cuzam, Gassan ve Amile kabilelerini ortaya cikardilar. Yemen tarafina gidenler ise Ezd, Es'ariyyun, Himyer, Kinde, Muzhic ve Enmar halkini meydana getirdiler. "
Bir adam: " Enmar da ne?" diye sordu.
" Enmar, dedi, Has'am ve Becile kabilelerinin mensup oldugu cemaattir."
Ebu Davud, Hurufve'l-Kira'at 1, (3978); Tirmizi, Tefsir, Sebe, (3220).

752 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdu ki:
"Allahu Teala Hazretleri semada bir isin yapilmasina hukmetti mi, Rabb-i Teala'nin sozune ihtiramla, melaike (aleyhimusselam) korku ile kanatlarini birbirine vururlar. Rabb Teala nin isitilen sozu duz bir kaya uzerinde (hareket eden) zincirin sesi gibidir. Meleklerin kalplerinden korku acilinca (Cebrail ve Mikail gibi mukarreb meleklere):
" Rabbiniz ne buyurdu?" diye sorarlar. Onlar da: "Allah Teala hazretleri hakki soylemistir. Zaten O, yuce ve uludur" derler. O'nun sozunu, kulak kabartan (seytanlar gizlice) isitir. Kulak hirsizi seytanlar (yerden goge kadar) birbirlerinin ustunde (zincirleme) dizilmis ve kulak hirsizligina hazirlanmis bulunur. - Sufyan (Ibnu Uyeyne) eliyle tarif etti: Parmaklarini once (ust uste) dizdi, sonra acti-(En ustteki, ilahi kelami isitir ve alttakine verir, o da kendi altindakine verir.
Boylece gele gele sihirbaz ve kahinlerin diline kadar ulasir. Bazan kelimeyi asagidakine vermeden once bir sahap, seytana ulasir. Bazan sahap kendisine isabet etmezden once kelimeyi asagisindakine vermis olur. (Sihirbaz ve kahinler kendilerine bu sekilde ulasan hirsizlama habere) yuz kadar da kendileri ilave ederek yalanlar duzerler.
Emr-i Ilahi yeryuzunde tahakkuk edince halk kendi arasinda: "Bu isin olacagi bize daha once falan falan gunlerde haber verilmemis miydi?" derler. Boylece, semada (kulak hirsiz1igi yoluyla) isitilmis olan haber boylece tasdik edilir."
Buhari, Tefsir, Sebe 1, Hicr 1; Tirmizi, Tefsir, Sebe, (3221).

753 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) anlatiyor: "Allahu Zulcelal hazretleri vahiy suretiyle konustugu zaman sema ehli bir ses isitir ki bu, demir bir zincirin duz bir kaya uzerinde hareket etmesiyle cikan cingirak sesine benzer. Sema ehli bu sesi duyunca korku ve hasyetten bayilirlar. Cibril (aleyhi's-selam) kendilerine gelinceye kadar bu halde devam ederler. O gelince korku, kalplerinden acilir. Hemen: "Ey Cibril, Rabbiniz ne buyurdu?" diye sorarlar. O: "Hakki soyledi" der. Sema ehli hep bir agizdan: "el-Hak, el-Hak" diye soylesirler.
Ebu Davud, Sunnet 22, (4738).

FATIR SURESI

754 - Ebu Said (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), "Sonra biz o kitabi kullarimizdan (begenip) sectiklerimize miras biraktik. Iste onlardan kimi nefsine zulmedendir. Onlarin bazisi mutedildir, onlardan bir kismi da Allah'in izniyle hayrat (ve hasenat yarislarin)da oncu ol(up kazan)andir...!" (Fatir, 32) ayeti hakkinda sunu soyledi: "Bunlarin hepsi ayni makamdadir, hepsi de cennettedir."
Tirmizi, Tefsir, Melaike (Fatir), (3223).

755 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma): "Onlar orada soyle bagrisirlar: "Rabbimiz, bizi cikar, yapmis oldugumuzdan bambaska iyi amel (ve hareketler)de bulunacagiz." Size, iyice dusunecek kimsenin dusunebileceg'i, ogut kabul edilebilecegi kadar omur vermedik mi? Size (azab ile) korkutan da gelmisti. Simdi tadin (o azabi)! Artik zalimler icin hicbir yardimci yoktur" (Fatir 37) ayetinde gecen "korkutan da gelmisti" ibaresinde kastedilen seyin Kur'an'la gelmis olan Muhammed (aleyhissalatu vesselam) oldugunu soyledi."
(Rezin ilavesidir, kaynagi bulunamamistir.)

YA-SÍN SURESI

756 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) buyurdu ki: "Her seyin bir kalbi vardir. Kur'an'in kalbi de Ya-Sin'dir. Kim bu sureyi okursa, Cenab-i Hakk, bu okumasi sebebiyle kendisine, Kur'an-i Kerim'i -Ya-Sin haric- on kere okumus sevabini verir. "
Tirmizi, Sevabu'l-Kur'an 7, (2889).

757 - Ebu Saidi'l-Hudri (radiyallahu anh) anlatiyor: Beni Seleme Medine'nin uzakca bir kenarinda meskun idi. Mescid-i Nebevi'nin yakinlarina tasinmak istediler. Bunun uzerine su mealdeki ayet indi:
"Suphesiz oluleri dirilten, islediklerini ve eserlerini yazan biziz. Herseyi apacik bir kitapta saymisizdir" (Ya-Sin, 11). Resulullah (aleyhissàlatu vesselam): "Ayak izleriniz (sevap olarak) yaziliyor" dedi.Yerlerinde kaldilar."
Tirmizi, Tefsir, Ya-Sin, (3224).

758 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Antakya sehrinde firavunlardan bir firavun vardi. Allahu Teala Hazretleri ora halkina elciler gonderdi. Bunlar uc kisiydiler. Ikisi once geldi, bunlari yalanladilar. Allah bunlari bir ucuncuyle takviye etti. Elciler, onlari hakka cagirip, emredilen seyleri aciklayip, dinlerinin batil oldugunu soyledikleri vakit; peygamberlere: "Biz sizin yuzunuzden ugursuzluga ugradik, vazgecmezseniz sizi mutlaka taslariz. Bizden size muhakkak acikli bir iskence de dokunur" dediler. Peygamberler de: "Sizin ugursuzlugunuz (musibetleriniz), dediler, kendi beraberinizdedir. Size nasihat edilirse mi? Hayir, siz haddi asip tasanlar guruhusunuz.." (Ya-Sin 18-19).
Rezin ilavesidir. Bu manada bir rivayet Taberi Tefsiri'nde gelmistir (22,101).

759 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma): "O sehrin en uc, (kenar)indan kosarak bir adam geldi: "Ey kavmim, dedi, uyun o gonderilmis olanlara; uyun sizden hicbir ucret istemeyen o kimselere. Onlar hidayete ermis (zatlar)dir. Ben beni yaratana neden kulluk etmiyecekmisim? Siz (hepiniz) ancak ona donduru(lup goturu)leceksiniz. Ben O'ndan baska tanrilar edinir miyim? Eger O cok esirgeyici (Allah), bana bir zarar (yapmak) isterse onlarin (iddia ettiginiz) sefaati bana hicbir faide vermez. Onlar beni asla kurtaramazlar. Suphesiz ben o takdirde mutlak apacik bir sapiklik icindeyim (demek)dir. Gercek, ben Rabbinize iman ettim. Iste bunu benden duyun. (Ona): Gir cennete, denildi. (O da): Ne olurdu dedi, kavmim bilselerdi, Rabbimin beni bagisladigini, beni (cennetle ikram) edilenlerden kildigini"(Ya-Sin, 20-27) mealindeki ayetler hakkinda su aciklamada bulundu: "Bu zat hayatinda da, olumunde de kavmine nasihatta bulundu."
Rezin ilavesidir, kaynagi bulunamamistir.

760 - Ebu Zerr (radiyallahu anh) anlatiyor: "Ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile birlikte, mescidde idim, o sirada gunes batiyordu. Bana:
" Ey Ebu Zerr, biliyor musun gunes nereye gidiyor?" diye sordu.
"- Allah ve Resulu, daha iyi bilir" dedim.
"- Arsin altinda secde etmeye gidiyor. (Secde icin once) izin ister. Kendisine izin verilir. Secde ettigi halde kendisinden bunun kabul edilmeyecegi zaman yakindir. O zaman izin ister fakat verilmez, kendisine: "Geldigin yere don ve battigin yerden dog" denir. iste bunu su ayet ifade etmektedir: "Gunes de (ilahi bir ayettir ki) mustekarrina (duracagi zamana) kadar cereyan etmektedir..." (Ya-Sin, 38). Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ilave etti:
" Bu (durma hadisesi) ne zamandir, bilir misin? Bu, kisiye imaninin fayda vermeyecegi, artik inancsiz hale geldigi zamandir."
Buhari, Tefsir,Yasin 1, Bed'u'l-halk 4, Tevhid 22, 23; Muslim, Iman 250 (159); Tirmizi, Tefsir, Yasin,(3225).
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
SAFFAT SURESI

761 - Semure Ibnu Cundeb (radiyallahu anh), "(Nuh'un) zurriyetini (yeryuzunde) devamli kalanlarin ta kendileri kildik" (Saffat, 77) mealindeki ayetle ilgili su aciklamayi rivayet etti: "Bunlar Ham, Sam ve Rum'un atasi Yafes'dir."
Tirmizi, Tefsir, Saffat, (3228-3229).

762 - Ibnu Abbas ve Ibnu Mes'ud (radiyallahu anhum)'dan rivayet edildigine gore, bunlar, "Ilyas'in Idris (aleyhi's-selam) oldugunu" soyluyorlardi. Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh), ayeti seklinde okumustur (Saffat, 130).
Rezin'in ilavesidir. Ibnu Kesir bunu, Ibnu Ebi Hatim'in rivayeti olarak kaydetmistir (6, 33).

763 - Ubey Ibnu Ka'b (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e su ayetten sordum: "Onu (Yunus'u) yuz bin veya daha cok kisiye peygamber gonderdik" (Saffat,147). Bana: "Onlar yirmi bin fazlaydilar" diye cevap verdi."
Tirmizi, Tefsir, Saffat, (3227).

764 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma), "Biziz o saf saf dizilenler, mutlak biz" (Saffat,165) mealindeki ayetle ilgili olarak demistir ki:
"Melaike, Rablerinin yaninda, tesbih ederken saf saf olurlar."
Rezin ilavesidir. Bu manada bir rivayet Taberi Tefsiri'nde gelmistir. (23, 67). Muslim'in bir rivayeti de bu manayi te'yid eder (Mesacid 4, (522).

SAD SURESI

765 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Ebu Talib hastalaninca Kureys de Resulullah (aleyhissalatu vesselam) da yanina geldiler.Ebu Talib'in yaninda bir kisilik yer vardi. Ebu Cehil oraya Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in oturmasini onlemek icin hemen kalkti. Kureysliler Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i Ebu Talib'e sikayet ettiler. Ebu Talib:
"- Ey kardesimin oglu! Kavminden ne istiyorsun?" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
" Kendilerinden bir kelime istiyorum. Eger soylerlerse, butun Araplar o kelime sayesinde kendilerine uyacak butun Acem o kelime sayesinde cizye odeyecek" dedi. Ebu Talib atilarak:
"- Yani tek bir kelime mi?" diye sordu. Resullullah (aleyhissalatu vesselam):
" Evet amcacigim tek bir kelime! Lailahe Illallah (Allah'tan baska ilah yoktur!) diyecekler."
"- Tek Allah mi? Biz son dinde bunu isitmedik, bu bir uydurmadir!" dediler. Bunun uzerine su ayetler indi:
"Sad. O sanli, serefli Kur'an'a yemin ederim ki, (gercek), inkar edenler(in iddia ettikleri gibi degildir). Bilakis (onlarin disi bos) bir onur, (ici ise tam) bir tefrika icindedir. Biz kendilerinden evvel nice ummetleri helak ettik. O zaman ne cigliklar kopardilar. Halbuki (o vakit, azabtaii kacip) kurtulma vakti degildi. O kafirler iclerinden (kendilerinin basina cokecek) tehlikeleri bildiren (bir peygamber) geldig'ine sastilar. "Bu, dediler, bir buyucu, bir yalancidir. O butun tanrilari bir tek Tanri mi yapmis. Bu cidden acayip bir sey!" Onlarin elebaslarindan bir guruh (birbirine): "Yuruyun, mabudlariniza (ibadette) sebat edin. Suphesiz ki, arzu edilecek olan budur" diyerek kalkip gitmisti. Biz bunu diger dinde isitmedik. Bu, uydurmadan baska bir sey degildir. O Kur'an aranizdan ona mi indirilmis? dedi." (Sad,1-8).
Tirmizi, Tefsir, Sa'd, (3230).

ZUMER SURESI

766 - Abdullah Ibnu-z Zubeyr (radiyallahu anhuma) babasindan naklediyor: "Sonra (ey insanlar), hic suphesiz, hepiniz Rabbinizin huzurunda muhakemeye durusacaksiniz" (Zumer 31 ) ayeti nazil oldugu zaman:
"- Ey Allah'in Resulu, dedim, dunyada iken mahkeme huzurundaki durusmamiz kafi gelmeyecek, ayni durusmayi ahirette bir kere daha mi yapacagiz?"
"- Evet!" dedi. Ben (Zubeyr):
"- Oyleyse, dedim, isimiz cok fena!"
Tirmizi, Tefsir, Zumer, (3234).

767 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Bir kavim cinayete bulasti ve cokca adam oldurdu, zinaya bulasti ve bunda ileri gitti. Sirke duserek tevhid'i ihlal etti ve bunda ileri gitti. Sonunda Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e muracat ederek:
Ey Muhammed! Bizi davet ettigin seyler gercekten guzel. Ancak, onceden isledigimiz gunahlarin bir kefareti var mi; bize once bundan haber versen!" dediler. Bunun uzerine su ayet indi:
"Onlar ki Allah'in yanina baska bir Tanri daha (katip) tapmazlar, Allah'in haram kildigi cana haksiz yere kiymazlar, zina etmezler. Kim bunlar(dan birini) yaparsa cezaya carpar. Kiyamet gunu de azabi katmerlesir ve o (azabin) icinde hor ve hakir ebedi
birakilir. Meger ki (sirkten) tevbe edip iyi amel (ve hareket)de bulunan kimseler ola. Iste Allah bunlarin kotuluklerini iyiliklere cevirir. Allah cok magfiret edici, cok esirgeyicidir" (Furkan, 68-70).
Ibnu Abbas su aciklamayi yapti: "Allah sirklerini imana, zinalarini ihsana (muhsanlik = namusluluk) cevirir (demektir" (Su ayet de bu mesele uzerine) indi:
"De ki: "Ey kendilerinin aleyhinde (gunahda) haddi asanlar, Allah'in rahmetinden umidinizi kesmeyin. Cunku Allah butun gunahlari affeder. suphesiz ki O, cok affedicidir, cok esirgeyicidir."(Zumer, 53).
Nesai, Tahrimu'd-Dem 2 (7, 86); Buhari, Tefsir, Zumer 1; Muslim, Iman 193, (122); Ebu Davud, Fiten 6 (4273).

768 - Esma Bintu Yezid (radiyallahu anha) anlatiyor: Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'i isittim, su ayeti okuyordu: "De ki: "Ey Kendilerinin aleyhinde (gunahda) haddi asanlar, Allah'in rahmetinden umidinizi kesmeyin. Cunku Allah butun gunahlari affeder..." (Zumer, 53). Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ayetin sonuna, yani "(kim ne islemis olursa olsun) aldirmadan" lafzini ekledi.
Tirmizi, Tefsir, Zumer,(3235).

769 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) anlatiyor: "Cebrail (aleyhi's-selam) Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a gelerek:
"Ey Muhammed, Allah semayi bir parmak uzerine, arzlari bir parmak uzerine, daglari bir parmak uzerine, nehirleri bir parmak uzerine, diger mahlukati bir parmak uzerine koydu, sonra Soyle buyurdu: "Ben (kainat mulkunun) Melikiyim."Resulullah (aleyhissalatu vesselam) guldu ve: "Allah'i hak (ve layik) oldugu vech ile takdir etmediler. Halbuki kiyamet gunu arz toptan ancak O'nun bir kabzasidir. Gokler de onun sag eliyle (toplanip) durulmuslerdir..."(Zumer, 67) mealindeki ayeti okudu."
Buhari, Tefsir, Zumer 2, Tevhid 19, 26, 36; Muslim, Sifatu'1-Kiyamet 19, (2786); Tirmizi, Tefsir, Zumer (3236).

770 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Allahu Zulcelal Hazretleri, semavati kiyamet gunu durer, sonra onlari sag eliyle alir, sonra der ki:
"Ben Melik'im cebbarlar nerede? Buyukluk taslayanlar (mutekebbirler) nerede?". Sonra sol eliyle arzi durer, sonra: "Ben Melik'im, cebbarlar, mutekebbirler nerede der. Buhari, Tevhid 19; Muslim, Sifatul-Munafikun 24,
Ebu Davud, Sunne 21, (4736).
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
HA-MÍM el-MU'MIN SURESI

771 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Her kim aksam olunca Ha-mim el-Mu'min suresini bastan, 3. (dahil) ayetine kadar ve ayete'l-Kursiyi okuyacak olursa bu iki Kur'an kiraati sayesinde sabaha kadar muhafaza olunur. Kim de ayni seyleri sabahleyin okursa onlar sayesinde aksama kadar muhafaza edilirler."
Tirmizi, Sevabu'l-Kur'an 2, (2882).

772 - Ala Ibnu Ziyad'in anlattigina gore, cehennemi zikrederken bir adam kendisine:
"- Niye milleti umidsizlige sevkediyorsun?" diye mudahale etti. O da:
"- Allahu Teala: "Ey kendilerine kotuluk edip asiri giden kullarim! Allah'in rahmetinden umudunuzu kesmeyin. Dogrusu Allah gunahlarin hepsini bagislar. Cunku O, bagislayandir, merhametlidir" (Zumer, 53) ve: "...Asiri gidenlerin ateslikler olduklarinda suphe yoktur" (Mu'min 43) buyurmus olunca, ben umidsizlige dusurebilirim. Ne var ki, siz kotu amellerinize ragmen cennetle mujdelenmekten hoslaniyorsunuz. Halbuki Allah, Muhammed (aleyhissalatu vesselam)'i itaat edenler icin cennetle mujdelemek, isyan edenler icin de cehennemle korkutmak uzere gonderdi." dedi.
Buhari, Tefsir, Ha-mim el-Mu'min 1. Hadis muallaktir.

FUSSILET SURESI

773 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) anlatiyor: "Ka'be'nin yaninda ikisi Sakifli, biri de Kureysli veya ikisi Kureysli biri Sakifli uc kisi biraraya geldi. Bunlar gobek yaglari fazla, anlayislari kit kimselerdi. Birisi:
" Ne konustugumuzu Allah isitiyor mudur, ne dersiniz?" diye birlaf atti. Bir digeri:
Sesli konusursak isitir, gizli konusursak isitmez olmali" dedi. Ucuncu de:
Sesli konusmamizi isitiyorsa, gizli konusmamizi da isitiyordur" dedi. Bunun uzerine su ayet nazil oldu:
"Siz, ne kulaklariniz, ne gozleriniz, ne de derileriniz kendi aleyhinize sahidlik eder diye (dusunup) sakinmadiniz. Bilakis Allah yapmakta oduklarinizin bircogunu bilmez sandiniz. Rabbinize karsi besledig'iniz su zanniniz (yok mu?) Iste sizi o helak etti. Bu yuzden husrana dusenlerden oldunuz" (Fussilet, 22-23).
Buhari,Ha-mim Secde Fussilet 1, 2, Tevhid 41; Muslim, Sifatul-Munafikun 5; Tirmizi, Tefsir, Ha-mim es-Secde (Fussilet) (3245).

774 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Rabbimiz Allah'tir deyip de sonra dogru yolda gidenler var ya! Onlarin uzerlerine "Korkmayin tasalanmayin, vaadolundugunuz cennetle sevinin!" diye diye melekler inecektir.." (Fussilet, 30) mealindeki ayeti okudu ve soyle buyurdu: "Insanlar, bunu hep soylediler. Ancak, sonradan ekserisi kufre dustu, kim bu soz uzere olurse, o kimse istikaimeti dogru olanlardandir."
Tirmizi, Tefsir, Ha-Mim, Secde (Fussilet) (3247).

775 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma), "Ne (her) iyilik, ne de (her) kotuluk bir olmaz. Sen (kotulugu) en guzel yol ne ise onunla onle. O zaman gorursun ki, seninle arasinda dusmanlik bulunan kimse bile, sanki yakin dost(un olmus)tur. Bu (en guzel haslete), sabredenlerden baskasi kavusturulmaz. Buna buyuk bir hisseye malik olandan gayrisi eristirilmez" (Fussilet,34-35) ayetiyle ilgili olarak su aciklamayi yapti: "(Ayette kastedilen en iyi yol) ofke anindaki sabir, kotuluge maruz kalindigi andaki aftir. Insanlar bunlari yaptiklari takdirde, Allah onlari korur, dusmanlari da kendilerine egilir. Sanki samimi dost olur."
Buhari, Tefsir, Ha-mim, es-Secde (Fussilet) 1.

HA-MIM AYN-SIN-KAF SURESI

776 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlattigina gore, kendisine: "Ey Muhammed de ki: "Ben sizden (teblig hizmetine) mukabil yakinlara sevgiden baska bir ucret istemem" (Ha-mim-Ayn-Sin Kaf (Sura, 23) ayetinde gecen "yakinlar" hususunda soruldu. Said Ibnu Cubeyr atilarak: "Al-i Muhammed'in yakinlari"diye cevap verdi. Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma): "Acele ettin, Kureys'in her koluna mutlaka Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in bir akrabaligi var, ondan maksad "Sizin, aramizdaki akrabaligin hakkini vermenizi dilerim" demesidir" der.
Buhari, Tefsir, Ha-Mim-Ayn-Sin-Kaf (Sura) 1; Tirmizi, Tefsir, Sura, (3248).

ZUHRUF SURESI

777 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma), "Eger (butun) insanlar (kufre imrenecek) bir tek ummet haline gelmeyecek olsalardi o cok esirgeyen (Allah)'a kufreden kimselerin evlerinin tavanlarini, ustunden cikacaklari merdivenleri, odalarinin kapilarini, uzerine yaslanacaklari tahtlari hep gumusten yapardik!" (Zuhruf, 33-34) ayeti hakkinda su aciklamayi yapti: Yani: "Insanlarin tamamini kuffar kilmayacak olsam, kuffarin evlerine gumusten tavan, gumusten merdiven, gumusten tahtlar yapardim."
Buhari, Tefsir, Zuhruf 1. (Hadis muallaktir).

HA-MIM DUHAN SURESI

778 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim geceleyin Duhan suresini okursa, yetmis bin melek kendisine istigfar ettigi halde sabaha erer."
Tirmizi Sevabu'1-Kur'an 8, (2890).

779 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh)'nin bir diger rivayetinde soyle denir: "Ha-mim ed-Duhan suresini cum'a gecesinde kim okursa magfirete mazhar olur."
Tirmizi, Sevabu'l-Kur'an 8, (2891).

780 - Mesruk (rahimehullah) anlatiyor: "Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh)'un yaninda oturuyorduk, o da aramizda yatmis vaziyette idi. Kendisine bir adam geldi ve:
"- Ey Ebu Abdirrahman! Bir kissaci (Kinde kapilari yaninda), Duhan mucizesi gelerek kafirlerin nefislerini alip goturecegini, mu'minlerin ondan nezle seklinde (cok hafif muteessir olarak) gecistirecegini anlatiyor" dedi. Bunun uzerine Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) kizarak oturdu ve sunlari soyledi:
"- Ey insanlar Allah'tan korkun. Icinizden bir seyler bilenler bildiklerini soylesin. Bilmeyenler de, "Allahu a'lem (Allah bilir)" desin. Zira birinizin bilmedigi bir sey icin "Allah bilir" demesi en buyuk ilimdir. Zira Allahu Teala Resul-i Ekrem (aleyhissalatu vesselam)'i icin soyle buyurmustur:
"Ben bu hizmetim icin sizden bir ucret istemiyorum, kendiliginden bir sey teklif edenlerden de degilim, de!" (Sad, 86).
Suphesiz, Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam), insanlarda bir gerileme gordugu zaman:
"Rabbim, Hz. Yusufun yedi (senesi) gibi yedi (kitlik) senesi ver"diye bedduada bulunmustu. Bu beddua uzerine Mekkeli musrikleri oyle bir kitlik yakalamisti ki her seyi silip supurmus, acliktan laselerin derilerini bile yemek zorunda kalmislardi. Onlardan biri semaya bakinca, duman gibi birseyler gorur olmustu. Bu durum karsisinda, (Mekkelilerin lideri olan Ebu Sufyan) Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e muracaat ederek:
"- Ey Muhammed, sen Allah'a taat ve yakinlarina yardim emrederek geldin. Kavmin helak oldu. Onlar icin Allah'a dua et!" dedi. Bunun uzerine Cenab-i Hakk su ayeti indirdi:
"Gogun, insanlari buruyecek ve gozle gorulecek bir duman cikaracagi gunu bekle. Bu can yakan bir azabtir. Insanlar: "Rabbimiz bu azabi bizden kaldir, dogrusu artik biz inananlariz" derler. Nerede onlarda ogut almak? Kendilerine gercegi aciklayan bir peygamber gelmisti ve ondan yuz cevirmisler "belletilmis bir deli" demislerdi. Biz sizden azabi az sure icin kaldiracagiz, siz yine de eski inkarciliginiza doneceksiniz" (Duhan,10-15).Abdullah Ibnu Mes'ud soyle dedi:
"- Haklarinda: "Onlari carptikca carpacagimiz gun intikamimizi mutlaka aliriz" (Duhan 16) buyurulanlardan hic ahiret azabi kaldirilir mi?" Ayette gecen batsa (carptikca carpma), Bedir Savasi' dir."
Buhari, Tefsir, Hà-mim ed-Duhan (Duhan) 1, Istiska 2,13, Tefsir, Yusuf 4, Rum, Sad; Muslim, Sifatu'l-Munafikun 39, (2798); Tirmizi, Tefsir, Duhan (3251).
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
781 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Bir mu'min icin mutlaka (semadan) iki kapi vardir: Birinden ameli yukselir, digerinden de rizki iner. Bu mu'min olunce, her iki kapi da aglarlar. Su ayet bu duruma isaret eder: "Ne gok ne yer onlarin uzerine aglamadi..." (Duhan 29).
Tirmizi, Tefsir, Duhan, (3252).

782 - Ebu Sa'id (radiyallahu anh), "Dogrusu gunahkarlarin yiyeceg'i zakkum agacidir. Karinlarinda, suyun kaynamasi gibi kaynayan erimis maden gibidir" (Duhan, 43-46) ayetinde gecen muhl (erimis maden) tabiri hakkinda su aciklamayi yapti: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdu ki: "Bu (muhl) sivi yagin dibine coken tortu gibidir, adamin yuzune yaklastirilinca, yuzunun derisi derhal icine duser."
Tirmizi, Sifatu Cehennem 4, (2584-2587), Tefsir, Sail (Mearic) 3319).

AHKAF SURESI

783 - Yusuf Ibnu Mahik (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Muaviye (radiyallahu anh) Mervan'i Hicaz'a vali tayin etmisti. Bu valiligi sirasinda hutbe okudu ve hutbede Yezid Ibnu Muaviye'nin ismini zikretmeye basladi. Maksadi, babasi (Hz. Muaviye)den sonra ona biat etmekti. Abdurrahman Ibnu Ebi Bekr, ona birseyler soyledi. (Bu soze kizan) Mervan: "Yakalayin sunu!" emretti. (Abdurrahman hemen kacip) Hz. Aise (radiyallahu anha)'nin odasina girdi. Boylece onu yakalayamadilar.
Bunun uzerine Mervan sunu soyledi: "Bu var ya, hakkinda su ayet inen kimsedir: (Mealen): "Ana ve babasina: "Of size, benden evvel nice nice nesiller gelip gectigi halde beni (tekrar diriltilip kabrimden) cikarilacagimla mi tehdid ediyorsunuz? diyen (adam yokmu) anasi, babasi Allah'a yalvarirlar. (Ona): "Yazik sana. Iman et. Allah'in va'di hic suphesiz haktir" (derler). O ise: "Bu (dediginiz) evvelkilerin masallarindan baskasi degildir" der." (Ahkaf,17).
Hz. Aise (radiyallahu anha) perde gerisinden Mervan'a su cevabi verdi: "Cenab-iHakk, Kur'an-i Kerim'de bizimle ilgili olarak, (munafiklarin iftirasindan) beraetimi haber veren Nur suresindeki ayetlerden baska hicbir sey inzal buyurmamistir."
Buhari, Tefsir, Ahkaf 1.

784 - Alkame anlatiyor: "Ibni Mes'ud (radiyallahu anh)'a dedim ki: "- Sizden kimse, cin gecesinde Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e refakat etti mi?"
"- Hayir, dedi, bizden kimse ona refakat etmedi. Ancak bir gece O'nunla (aleyhissalatu vesselam) beraberdik. Bir ara onu kaybettik. Kendisini vadilerde ve dag yollarinda aradik. Bulamayinca: "Yoksa ucurulmus veya kacirilmis olmasin?" dedik. Boylece, gecirilmesi mumkun en kotu bir gece gecirdik. Sabah olunca, bir de baktik ki Hira tarafindan geliyor.
"- Ey Allah'in Resulu, biz seni kaybettik, cok aradik ve bulamadik. Bu sebeple gecirilmesi mumkun en fena bir gece gecirdik" dedik.
"- Bana cinlerin davetcisi geldi. Beraber gittik. Onlara Kur'an-i Kerim'i okudum" buyurdular. Sonra bizi goturerek cinlerin izlerini, ateslerinin kalintilarini bize gosterdi. Cinler kendisine yiyeceklerini sormuslar. O da: "Elinize gecen, uzerine Allah'in ismi zikredilmis her kemik, olabildigi kadar bol etli olarak sizindir. Her deve ve at mayisi da hayvanlarinizin yemidir" buyurmuslar. Sonra Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bize su tenbihte bulundu: "Sakin bu iki seyle (kemik ve kuru hayvan mayisi) abdest bozduktan sonra istinca etmeyiri, cunku onlar (cinni olan) din kardeslerinizin yiyecekleridir."
Muslim, Salat 150 (450); Tirmizi, Tefsir, Ahkaf, (3254); Ebu Davud, Tah ret 42, (85).

FETIH SURESI

785 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Ey muhammed! Dogrusu biz sana apacik bir zafer saglamisizdir. Allah boylece senin gecmis ve gelecek gunahlarini bagislar, sana olan nimetini tamamlar, seni dogru yola eristirir" (Feth, 1-2) ayetleri Hudeybiye donusu Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e nazil oldu. Ayette gecen "apacik zafer (Feth-i Mubin)" Hudeybiye zaferidir.
Ayet inince: "Ey Allah'in Resulu, ne mutlu, kutlu olsun, saadetli olsun, Allah Teala hazretleri senin icin ne yapacagini sana acikladi. Acaba bize ne yapacak?" dediler. bunun uzerine su ayet indi:
"Iman eden erkek ve kadinlari, icinde ebedi kalacaklari, iclerinde irmaklar akan cennetlere koyar, onlarin kotuluklerini orter. Allah katinda buyuk kurtulus iste budur" (Feth, 5).
Buhari, Megazi 35, Tefsir, Feth 1; Muslim, Cihad 97 (1786); Tirmizi, Tefsir, Feth (3259).

786 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Sabah namazi sirasinda Ten'im dagindan seksen kisi Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in uzerine geldiler. Niyetleri onu oldurmekti. Yakalandilar. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) onlari serbest birakti. Bunun uzerine su ayet indi. (mealen): "Sizi onlara ustun kildiktan sonra, Mekke bolgesinde, onlarin ellerini sizden, sizin ellerinizi onlardan geri tutan, savasi onleyen O'dur..." (Feth, 24).
Muslim, Cihad 133 (1808); Tirmizi, Tefsir, Fetih (3260); Ebu Davud, Cihad 130, (2677).

787 - Ubey Ibnu Ka'b (radiyallahu anh), "Allah, peygamberine ve inananlara huzur indirdi. Onlarin takva sozunu tutmalarini sagladi" (Feth, 26) ayetinde gecen "takva sozu"nden, Lailahe illallah'in kastedildigini Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'den isittigini soylemistir.
Tirmizi, Tefsir, Feth, (3261).

HUCURAT SURESI

788 - Abdullah Ibnuz-Zubeyr (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Beni Temim kabilesinden binekli bir grup Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in yanina geldiler. Hz. Ebu Bekir: "Ka'ka' Ibnu Ma'bed (radiyallahu anhuma)'i bunlara emir tayin etmesini, Hz. Omer (radiyallahu anh) de Akra Ibnu'l-Habis'i emir tayin etmesini Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e soylediler. Hz. Ebu Bekir, Hz. Omer'e cikisti ve: "Senbana muhalefet etmek istiyorsun!" dedi. Hz. Omer (radiyallahu anh):
"Asla sana muhalefet etmeyi dusunmedim!" dedi. Aralarinda ithamlasma oldu ve sesleri yukseldi. Bunun uzerine su ayet nazil oldu. (Mealen):
"Ey iman edenler, Allah'in ve Resulu'nun huzurunda (sozde ve iste) one gecmeyin. Allah'tan korkun. Cunku Allah hakkiyla isiten, (her seyi) bilendir. Ey iman edenler, seslerinizi Peygamberin sesinden yuksek cikarmayin. Ona, sozle birbirinize bagirdiginiz gibi bagirmayin ki siz farkina varmadan amelleriniz bosa gidiverir" (Hucurat, 1-2).
Buhari, Tefsir, Hucurat 1, 2, Megaza 67, I'tisam 5; Tirmizi, Tefsir Hucurat (3262); Nesai, Kaza' 6, (8, 226).

789 - Bera (radiyallahu anh), "Hucrelerin arkasindan sana unleyenler, herhalde ekserisi akli ermiyenlerdir..." (Hucurat, 4) mealindeki ayetle ilgili olarak su aciklamayi yapti: "Bir adam kalkip: "Ya Resulallah, benim ovmem bir yuceltme yermem de alcaltmadir" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Boyle yapmak Allahaittir" cevabini verdi."
Tirmizi, Tefsir, Hucurat, (3264); Ebu Davud, Edeb 71,(4926).

790 - Ebu Nadra (radiyallahu anh) anlatiyor: "Ebu Said el-Hudri (radiyallahu anh): "Bilin ki, icinizde Allah'in Peygamberi bulunmaktadir. Eger O, bircok islerde size uymus olsaydi suphesiz kotu duruma duserdiniz. Ama Allah size imani sevdirmis, onu gonullerinize guzel gostermis; kufru, fiski ve isyani da size igrenc gostermistir.." (Hucurat, 7-8) mealindeki ayeti okudu ve soyle soyledi:
" Iste bu kendisine vahyolunan peygamberinizdir (aleyhissalatu vesselam). Peygamberin uymasi melhuz olan kimseler de -ki ayette "size uymus olsaydi"diye zikredilenler- sizlerin en hayirli imamlariniz olan Ashab'dir. Dunku durum oyle olunca bugun haliniz nedir?"
Tirmizi, Tefsir, Hucura, (3265).
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
791 - Ebu Cebire Ibnu'd-Dahhak (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bir ayet, biz Beni Selime hakkinda nazil oldu. Soyle ki: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) bize geldigi vakit herkesin mutlaka iki veya uc adi vardi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bu adlarindan biriyle: "Ey falan!" diye bir kimseyi cagirinca kendisine:
"- Ey Allah'in Resulu! O, bu isimle cagirilinca, kizar" diye ikaz ediyorlardi. Iste bu durum uzerine su ayet indi:
"Ey iman edenler, bir kavm diger bir kavm ile alay etmesin. Olur ki (alay edilenler Allah indinde) kendilerinden (yani alay edenlerden) daha hayirlidir. Kadinlar da kadinlari (eglenceye almasin). Olur ki onlar (eglenceye alinanlar) kendilerinden daha
hayirlidir. Kendi kendinizi ayiplamayin. Birbirinizi kotu lakaplarla cagirmayin. Imandan sonra fasiklik ne kotu addir. Kim (Allah'in yasak ettigi seylerden) tevbe etmezse, onlar zalimlerin ta kendileridir" (Hucurat, 11).
Tirmizi, Tefsir, Hucurat (3264); Ebu Davud, Edeb 71, (4926).

792 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma), "Ey insanlar! Dogrusu biz, sizleri bir erkekle bir kadindan yarattik. Sizi milletler ve kabileler haline koyduk ki, birbirinizi kolayca taniyasiniz.." (Hucurat, 13) ayetinde gecen suub'u "buyuk kabileler", kabail'i de kabilenin alt bolumu olan boylar olarak aciklamistir.

KAF SURESI

793 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma), "Gecenin bir cuz'unde ve secdelerin arkalarinda da onu tesbih et" mealindeki ayette gecen "secdelerin arkalarinda" tabiriyle ilgili olarak: "Cenab-i Hakk, tesbihi, butun namazlarin ardindan yapmayi emretmektedir" demistir.
Buhari, Tefsir, Kaf 2.

ZARIYAT SURESI

794 - Hz. Enes (radiyallahu anh), "Onlar gecenin (ancak) az bir kisminda uyurlardi" (Zariyat, 17) mealindeki ayet hakkinda su aciklamayi yapti: "Onlar aksamla yatsi arasinda namaz kilarlardi."
Bir rivayette su ziyade var: "Boylece yanlari yataklarindan uzaklasir" (Secde,16).
Ebu Davud,Salat 312, (1322).

TUR SURESI

795 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh)'nin, Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'den naklettigine gore, Resulullah Beytu'l-Ma'mur'a her gun yetmis bin melaikenin girdigini gormustur. "
Buhari, Bed'ul-Halk 6.

796 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma)'in rivayetine gore, Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam): "Gecenin bir kisminda ve yildizlarin batisindan sonra dahi tesbih et" (Tur, 49) ayetinde gecen "yildizlarin batisindan sonra" kilinacak namazin (idbare's-sucud), sabahin farzindan once kilinan iki rekat; (Kaf suresinde gecen) edbare's-sucud ile de aksamin farzindan sonra kilinan iki rek'at oldugunu soylemistir."
Tirmizi, Tefsir, Tur, (3271).

NECM SURESI

797 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh), Necm suresinde gecen, "Iki yay kadar, yahud daha yakin oldu"; keza, "Onun gordugunu kalb yalan cikarmadi"; keza, "Andolsun ki, O, Rabbinin en buyuk ayetlerinden bir kismini gormustur" (Necm, 9, 11, 18) ayetlerinde Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in Cibril (aleyhisselam)'i alti yuz kanadiyla gordugune isaret bulundugunu soylemistir.
Buhari, Tefsir, Necm 1, Bed'u'l-Halk 6; Muslim, Iman 280-282 (174); Tirmizi, Tefsir, Necm (3279).

798 - Muslim merhum bir rivayetinde: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), Cebrail'i asli suretinde gordu" demistir.

799 - Tirmizi'nin Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma)'tan kaydettigi bir rivayette, Ibnu Abbas: "Muhammed Rabbini gordu" der. Ikrime (kendisine): "Allah, Kur'an-i Kerim'de (mealen): "Gozler onu idrak edemez" (En'am, 103) demiyor mu?" diye sorunca: "Amma da yaptin, bu gorme isi, Cenab-i Hakk kendi nuru ile tecelli ettigi zaman bunu goremez demektir. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ise Rabbini iki sefer gormustur" aciklamasini yapar."
Muslim, Iman 284, (176); Tirmizi, Tefsir, Necm (3275, 3276, 3277).

800 - Sa'bi anlatiyor: Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma), Arafat'ta Ka'b'la karsilasti. Ka'b'a birseyle sordu. Bunun uzerine Ka'b oyle bir tekbir getirdi ki, daglarda yankilar yapti. Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) dedi ki:
"- Biz Beni Hasim'deniz!"
Ka'b da: "- Allah ru'yeti ile kelamini Muhammed ile Musa (aleyhimasselat vesselam) arasinda taksim etti. Musa'ya Allah iki kere konustu. Muhammed (aleyhissalatu vesselam) de Mirac'ta Allah'i iki kere gordu."
Mesruk der ki: "Hz. Aise (radiyallahu anh)'nin yanina girdim ve "Muhammed Rabbini gordu mu?" diye sordum. Bana:
"- Oyle bir sey soyledin ki, (korkudan) tuylerim kabardi (diken diken oldu)" dedi.
"- Agir olun, (hemen reddetmeyin) deyip su mealdeki ayeti okudum: "Andolsun ki O, Rabbinin en buyuk ayetlerinden bir kismini gormustur" (Necm,18).
Buna su cevabi verdi: "-Bu ayet seni nereye goturmus`? (Ayeti anlamakta hata etmissin, ayette Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in gordugu belirtilen sey) Cibril (aleyhisselam)'dir. Sana kim: "Muhammed Rabbini gormustur" derse veya "Emredildigi tebligattan bir sey gizlemistir" derse veya "Allah'in gayb ilan ettigi su bes seyi bildigini soylerse: "Kiyametin ilmi suphesiz ki Allah'in nezdindedir. Yagmuru O indirir. Rahimlerde olani O bilir. Hicbir kimse yarin ne kazanacagini bilmez. Hicbir kimse hangi yerde olecegini bilmez..." (Lokman, 34) bilki en buyuk iftira ve yalanda bulunmustur. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in, ayette bahsedilen ru'yeti Cebrail'le ilgilidir. Efendimiz'in gordugiu sey, Cebrail'dir. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Cebrail (aleyhisselam)'i alti yuz kanadiyla fitri suretinde ancak iki defa gormustur: Bir defasinda Sidretu'l-Munteha'da, bir defesinda da (Mekke'nin asagisinda) Ciyad denilen yerde, ufku (her cihetiyle semayi) kaplamis vaziyette."
Tirmizi, Tefsir, Necm (3274); Buhari, Tefsir, Maide 7, Bed'ul-Halk 6, Tevhid 4; Muslim, Iman 287, (177).
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
801 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma), "Allah'i birakip taptiginiz Lat'in, Uzza'nin ve (bunlarin) ucuncusu olan diger Menat'in (herhangi bir sey hakkinda zerrece kudretleri var mi? Bize haber verin" (Necm, 19-20) mealindeki ayet hakkinda su ) aciklamayi yapti: "Lat (Ka'be'yi ziyarete gelen) hacilara (yag ile) sevik(denen yiyecegi) karip hazirlayan bir adamdi."
Buhari, Tefsir, Necm 2.

802 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) demistir ki: "Ebu Hureyre (radiyallahu anh)'nin su rivayete temas ettigi seyden Lemem'e daha ziyade benziyenini gormedim: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdu ki: "Allah ademogluna zinadan nasibini yazmistir. Bu mutlaka ona ulasacaktir: "Gozlerin zinasi nazardir, dilin zinasi konusmaktir. Nefis de temenni eder ve istah duyar. Ferc de bunu tasdik veya tekzib eder."
Buhari, isti'zan 12, Kader 9; Muslim, Kader 20, (2657); Ebu Davud, Nikah 44, (2152).

803 - Yine Ibnu Abbas (radiyallahu anh), "(O guzel hareket edenler), lemem haric olmak uzere gunahin buyuklerinden ve fuhuslardan kacinanlardir" (Necm, 32) mealindeki ayni ayet hakkinda Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in soyle buyurdugunu rivayet etmistir: "Ey Rabbim, sen affedicisin, hepsini affet, kucuk gunah islemeyen kulun yoktur."
Tirmizi, Tefsir, Necm, (3280).

KAMER SURESI

804 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Kureys musrikleri, Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'le kader mevzuunda tartismak icin geldiler. Bunun uzerine su ayet nazil oldu (mealen): "O gun onlar yuzlri ustunde suruklenirler. (Onlara) tadin cehennemin dokunusunu" (denilir). Suphesiz ki biz, herseyi bir takdir ile yarattik" (Kamer, 48-49).
Muslim, Kader 19, (2656); TirmizI, Kader 19, (2158) Tefsir, Kamer, (3286); Ibnu Mace, Mukaddime 10, (83).

RAHMAN SURESI

805 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir gun, Ashabinin huzuruna cikti ve Rahman suresini bastan sona okudu. Hepsi de sukut ettiler. Bunun uzerine:
"Ben bu sureyi cinlere de okudum, onlar sizden daha guzel karsilik verdiler. Soyle ki: "Cenab-i Hakk'in: "Rabbinizin hangi ni'metini tekzib edersiniz?" kavl-i seriflerini her okuyusumda soyle diyorlardi: "Ey Rabbimiz, biz ni'metlerinden hicbir seyi tekzib edemeyiz, butun hamdler sanadir."
Tirmizi, Tefsir, Rahman, (3287).

VAKIA SURESI

806 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle soyledi: "Kim her gece Vakia suresini okursa ona fakirlik gelmez. Musebbihat'da, (Sebbeha veya Yusebbihu ile basliyan surelerde) bir ayet vardir, (sevabca) bin ayete bedeldir. " Rezin'in ilavesidir.

807 - Ebu Said el-Hudri (radiyallahu anh), "(Sagcilar)... ve kadri yukseltilmis doseklerdedirler" (Vakia, 34) mealindeki ayet hakkinda, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in sunu soyledigini nakleder:
"Bunlarin yuksekligi sema ile arz arasindaki mesafe kadardir. Ikisi arasindaki uzaklik ise bes yuz yillik yurume mesafesidir."
Tirmizi, Sifatu'l-Ceene 8, (2543).

808 - Hz.Enes (radiyallahu anh), "Biz ceylan gozluleri, defterleri sagindan verilenler icin yeniden yaratmisizdir. Onlari bakire, eslerine duskun ve hepsini bir yasta kilmisizdir" (Vakia, 35-38) mealindeki ayet hakkinda su aciklamayi yapti: "Ayette mevzubahis olan yeniden diriltilenler arasinda dunyada iken ihtiyarlayip, gozlerinin feri kacip capaklanmis pek yasli kadinlar da var."

809 - Abdullah Ibnu Ebi Bekr Ibni Amr Ibni Hazm (radiyallahu anh), "Hz. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in Amr Ibnu Hazm (radiyallahu anh)'a yazdigi mektupta: "Kur'an'a sadece temiz olanlar dokunsun" emri de vardi."
Muvatta, Kur'an 1, (1,199).

810 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) zamaninda halk yagmura kavustu. Bunun uzerine Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Insanlar bugun iki grup halinde sabaha erdiler, bir grubu kafir, bir grubu mu'mindir" dedi. Ve soyle acikladi: "Bazilari: "Bu yagmur Allah'in bir rahmetidir" derken diger bazisi: "Falan falan yildizin uguru dogru cikti" dedi. Bunun uzerine su ayet nazil oldu:
"Hayir (hakikatler kafirlerin dedikleri gibi degildir). Iste yildizlarin dustugu yerlere and ediyorum ki, hakikaten bu, eger bilirseniz buyuk bir anddir. Muhakkak o, elbette cok serefli bir Kur'an'dir ki siyanet edilmis bir kitapta (yazili)dir. Ona tam bir surette temizlenmis olanlardan baskasi el suremez. O alemlerin Rabbinden indirilmedir. Simdi siz bu kela,mi mi hor goruculersiniz? Rizkiniza (sukur edeceginize) siz behemahal tekzibe mi kalkisirsiniz?" (Vakia, 75-82).
Muslim, Iman 127, (73).
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
811 - Hz. Ali (radiyallahu anh), "Rizkiniza (sukredeceginize) siz behemahal tekzibe mi kalkisirsiniz?" (Vakia, 82) mealindeki ayetle ilgili olarak Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in soyle dedigini rivayet etmistir: "Siz Cenab-i Hakk'in size verdigi sukur makaminda, "falanca falanca yildizin batisi veya falanca falanca yildizin dogusu sayesinde yagmura kavustuk" diyorsunuz."
Tirmizi, Tefsir, Vaki'a, (3291).

HADID SURESI

812 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) anlatiyor: "Musluman olmamizla Cenab-i Hakk'in bizi, "Iman edenlerin gonullerinin Allah'i zikretmek uzere yumusamasi ve ondan gelen hakikate baglanmasi zamani daha gelmedi mi? Onlar, daha evvel kendilerine kitap verilip de uzerlerinden uzun zaman gecmis, artik kalbleri kararmis bulunanlar gibi olmasinlar. Onlardan bircogu fasiklardi" (Hadid, 16) mealindeki ayetle azarlamasi arasinda dort yillik zaman mevcuttur."
Muslim, Tefsir 24, (3027).

813 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma), "Yeryuzunu, oldukten sonra Allah'in tekrar dirilttigini bilin, akledersiniz diye size delillerimizi acikladik"(Hadid, 17) mealindeki ayetle ilgili olarak soyle buyurdu: "Allah kalbleri kasavet ve katiliktan sonra yumusatir, (tevhid hususunda) mutmain ve (Rabbine) yonelmis kilar. Olmus kalpleri ilimle, hikmetle diriltir (Ayet bu manayi ders vermektedir). Arzin yagmurla diriltilmesi zaten gozle gorulen bir durumdur."
Rezin'in ilavesidir. ed-Durru'l-Mensur Ibnu'1-Mubarek'in rivayeti olarak kaydetmektedir (6,175).

814 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) buyurdu ki: "Hz. Isa (aleyhisselam)'dan sonra bir kisim melikler Tevrat ve Incil'i tahrif ettiler. Aralarinda mu'min olanlar da vardi, bunlar Tevrat ve Incil'i okuyorlardi. (Muminlerin okuduklarindan rahatsiz olan) bazilari, meliklerine soyle dediler: "Bunlarin bize yaptigi hakaretten daha agir hakaret, savurduklari kufurden daha galiz kufur gormedik. Kitapta, "Allah'in indirdigi ile hukmetmeyenler kafirlerin ta kendisidirler"(Maide, 44) diye okuyup, kitaptan gosterdikleri ayetlerle bizi yaptigimiz islerden dolayi kiniyorlar (kafir, fasik oldunuz diyorlar.) Onlari cagirip uyarin, bizim okudugumuz gibi okusunlar, bizim inandigimiz gibi inansinlar."
Melik onlari cagirip topladi, ya olumu ya da tahrif edilmis haliyle Tevrat ve Incil'i okumaktan birini tercih etmelerini teklif etti: Onlar:
"- Istediginiz bu mu? bizi birakin (bir dusunelim)!" dediler. Sonra bunlardan bir kismi:
"- Bize bir kule insa edin, bizi icine tikin, yiyecek ve icecegimizi cekebilecegimiz (ip gibi) bir seyler de verin, boylece bizden size hakaret sayilacak bir sey ulasmamis olur" dedi. Diger bir kismi da:
"- Birakin bizi basimizi alip gidelim. Yeryuzunde dolasir, vahsi hayvanlar gibi yer iceriz. Bizi kendi memleketinizde (faaliyet yapar) bulursaniz oldurursunuz" dedi. Bir grup da:
"- Bize issiz bir arazinin ortasinda evler insa ediverin. Biz orada kendi basimiza kuyular acip ziraat yapalim, sizinle hic konusmayalim, sizlere ugramiyalim da!" dedi. Bunlarin her kabilede samimi yakinlari vardi. Isteklerini kabul ettiler (ve oldurmediler). Cenab-i Hakk (onlarin kalbine, su ayette temas buyurdugu) ruhbaniyeti inzal buyurdu:
"...Uzerlerine bizim gerekli kilmadigimiz fakat kendilerinin guya Allah'in rizasini kazanmak icin ortaya attiklari rahbaniyete bile geregi gibi riayet etmediler. Iclerinde inanmis olan kimselere ecirlerini verdik. Ama cogu yoldan cikmislardir" (Hadid, 27).
Geri kalanlar da soyle dediler: "- Falancalarin ibadet ettigi gibi biz de ibadet edelim. Falancalarin yeryuzunde dolastigi gibi biz de dolasalim, falancalarin edindigi gibi biz de evler edinelim."
Bunlar sirkleri uzerine devam eden kimselerdi. Bunlar kendilerine uyduklari (diger) kimselerin imanlarini da bilmiyorlardi. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e nubuvvet geldigi zaman, bu ruhbanlardan pek az kimse kalmisti. Bu kisi, mabedinden indi, seyyah olup dolasan bir kisi seyahatinden dondu, bir kisi de manastirindan cikti. Bunlar gelip iman ettiler ve tasdikte bulundular. (Butun Ehl-i Kitap hakkinda) Cenab-i Hakk soyle buyurdu: "Ey iman edenler, Allah'tan korkun. Onun peygamberine de iman edin ki, (Allah) size rahmetinden iki kat nasib versin" (Hadid, 28).
Burada zikri gecen iki kat nasibden biri: Hz. Isa (aleyhisselam)'ya Incil'e ve Tevrat'a olan imanlari sebebiyledir, digeri de Hz. Muhammed aleyhissalatu vesselam)'e olan imanlari ve onu tasdikleri sebebiyledir.
(Ayet soyle devam ediyor): "Sizin icin yardimiyla yuruyeceginiz bir nur lutfetsin..." (Hadid, 28). Bu nurdan maksad Kur'an ve Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e ittiba etmeleridir.
Vahiy soyle devam ediyor: "...Ehl-i Kitap, hakikaten Allah'in fazl(u kerem)inden hicbir seye nail olamayacaklarini, muhakkak butun inayetin Allah'in elinde bulundugunu, onu (ancak) dileyecegi kimselere verecegini bilmedikleri icin mi (kufurde inad ediyorlar? Halbuki bunu pekala biliyorlar da). Allah buyuk fazl-u kerem sahibidir" (Hadid, 29).
Nesai, Kad12, (8, 231).

MUCADELE SURESI

815 - Hz. Aise (radiyallahu anha) buyurdu ki: "Hamd o Allah'adir ki, butun sesleri isitir. Israrci (mucadeleci) kadin Havle, Hz.Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'i evinin yaninda buldu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a birseyler soyluyordu. Azna ne soyledigini isitmiyordum. Cenab-i Hakk su ayeti indirdi:
"(Habibim) Zevci hakkinda seninle diresip duran (nihayet halinden) Allah'a sikayet etmekte olan (kadin)in sozunu umuldugu vechile Allah dinlemistir. Allah sizin konusmanizi zaten isitiyordu. Cunku Allah hakkiyla isitici, kemaliyle gorucudur" (Mucadele 1).
Buhari, Tevhid 9; Nesai, Talak 33, (6,168); Ibnu Mace, Talak 25, (2063).

816 - Havle bintu Malik Ibni Sa'lebe (radiyallahu anha) anlatiyor: "Kocam Evs Ibnu's-Samit bana ziharda bulunmustu. Derhal Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e sikayete geldim.
Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a durumu arzedince bana: "Allah'tan kork, o senin amcaoglundur" diye onun hakkinda beni iknaya calisiyordu. Ben israrima devam ettim. Derken ayet nazil oldu. "(Habibim) zevci hakkinda seninle diresip duran (nihayet halinden) Allah'asikayet etmekte olan kadinin sozunu umdugu vechile Allah dinlemistir..." (Mucadele,1).
Vahiy uzerine Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
" Kocan bir kole azad eder" buyurdu. Ben:
"- Onun kolesi yok!" dedim. Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
" Oyleyse ard arda iki ay oruc tutar" dedi. Ben tekrar:
"- Ey Allah'in Resulu, kocam cok yaslidir, oruca tahammul edemez!" dedim.
" Oyleyse,dedi, altmis fakir doyursun!"
"- Onun elinde, dedim, sadaka olarak verecek hicbir seyi yok, (nasil altmis fakir doyuracak?)"
" Oyleyse, dedi, ona ben yardim edeyim. Su bir arak hurmayi al gotur!"
"- Ey Allah'in Resulu, dedim, diger bir arak'i da ben verip ona yardim edeyim."
" Guzel soyledin, dedi, git bunlarla ona bedel altmis fakiri doyur. Sonra da (eski nikahinla) amcaogluna don!"
Ravi bir arakin altmis sa' miktarinda bir olcek oldugunu belirtti.
EbuDavud, Talak 17, (2214).

817 - Ali Ibnu Ebi Talib (radiyallahu anh) anlatiyor: "Ey iman edenler, siz Peygambere mahrem bir sey arzetmek istediginiz vakit bu mahrem konusmanizdan evvel sadaka verin. Bu sizin icin daha hayirli, daha temizdir. Fakat bulamazsaniz Suphe yok ki Allah cok magfiret edici, cok esirgeyicidir" (Mucadele, 12) mealindeki ayet nazil oldugu zaman Hz. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bana:
" (Bu sadakanin) bir dinar olmasina ne dersin?" diye sordu. Ben:
"- Bu miktar coktur, takat getiremezler" dedim.
" Yarim dinara ne dersin?" dedi.
"- Ona da takat getiremezler" dedim.
" Oyleyse ne kadar o1sun?" dedi.
"- Bir kil (agirliginda altin) miktari" dedim.
" Sen de pek parasizsinl" dedi.
Bunun uzerine su ayet indi: "Mahrem konusmanizdan evvel sadakalar vereceginizden korktunuz mu? Cunku iste yapmadiniz. (Bununla beraber) Allah sizin tevbelerinizi kabul etti. O halde namazi kilin. Zekati verin. Allah ve Peygamberine (diger emirlerinde de) itaat edin. Allah ne yaparsaniz hakkiyla haberdardir" (Mucadele,13).
Hz. Ali (radiyallahu anh) der ki: "Allah, benim sebebimle bu ummetin mukellefiyetini hafifletti."
Tirmizi, Tefsir, Mucadele, (3297).

818 - Hz. Ali (radiyallahu anh) der ki: "Bu ayet ile benden baskasi amel etmedi."
Rezin'in ilavesidir. Ibnu Kesir kaydetmistir (4, 326).

HASR SURESI

819 - Ma'kil Ibnu Yesar (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim sabaha erdigi zaman uc kere "Euzubillahi's-semi'il-alim mines-seytani'r-racim" der ve Hasr suresinden uc ayet okursa, Allah onun icin yetmis bin melegi vekil tayin eder de onlar, aksam oluncaya kadar kendisine rahmet okurlar. Sayet o gun olecek olsa sehid olarak olur. Aksam vaktinde ayni sekilde okuyacak olsa, (keza sabaha kadar ayni seyler sozkonusudur).
Tirmizi, Fedailu'l-Kur'an 22,(2923).

820 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Beni Nadir'in hurmaligini yaktirdi ve kestirdi. Burasi (Medine'de Yahudilerin ikamet ettikleri yer olan) Buveyra (denen mevki) idi. Vak'auzerine su ayet indi: "Herhangi bir hurma agacini kestiniz, yahud kokleri ustunde dikili biraktinizsa (hep) Allah'in izniyledir. (Bu izin de) fasiklari rusvay edecegi icin (verilmis)tir" (Hasr, 5)
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
821 - Ka'b (radiyallahu anh) anlatiyor: "...O, bunlarin yureklerine korku dusurdu. Oyle ki, evlerini hem kendi elleriyle hem mu'minlerin elleriyle harap ediyorlardi. Iste ey akil ve basiret sahipleri bundan ibret alin"(Hasr, 2) mealindeki ayet, Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) tarafindan Medine'den surulen Yahudiler hakkinda naziloldu. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) mallarindan (silah haric), sadece develerinin tasiyabilecegi kadarini goturmelerine izin vermisti. Onlar, evlerinin esiklerinden, kapilarindan ve diger ahsap kisimlarindan tutup yikiyorlardi. Beni Nadir'in hurmaligi hassaten Resul-i Ekrem'in idi, O'na bunu Cen b-i Hakk tahsis etmisti."
Rezin'in ilavesidir. Bu rivayetin manasinda uzunca bir rivayeti, Ebu Davud tahric etmistir.
(Harac, 23, (3004).

822 - Ibnu Omer (radiyallahu anh): "Allah'in onlarin mallarindan Peygamberine verdigi fey'e gelince, siz bunun uzerine ne ata ne deveye binip kosmadiniz..." ayeti hakkinda sunu soyledi:
"Resulullah (aleyhissalatu vuesselam) Fedek ahalisi ve ismen belirttigi ancak su anda hatirlayamadigim koylerle sulh yapti. Bu esnada (Hayber'in geri kalan koylerinde yasayan) ahaliyi muhasara etmisti. Bu (muhasara altindaki)ler, Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e sulh icin hey'et gonderdiler. Ayette gecen"Siz bunun uzerine ne ata ne de deveye binip kosmadiniz" demek, "Siz savasmadiniz" demektir.
Zuhri der ki: Benu'n Nadir munhasiran Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a ait idi. Cunku orayi zorla fethetmediler, anlasarak fethettiler. Bu sebeple Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) buradan elde edilen ganimeti sadece Muhacirler arasinda taksim etti. Ondan, Ensar'dan olanlara, ihtiyac sahibi iki kisi haric, kimseye bir sey vermedi."
Ebu Davud, Harac 19, (2971).

823 - Hz. Omer (radiyallahu anh) anlatiyor: "Beni Nadir'in emvali, Cenab-i Hakk'in Resulune (aleyhissalatu vesselam) fey' kildigi, uzerine at ve deve kosulmayan (yani savassiz elde edilen) mallardandi. Ureyne koyleri, Fedek, tipki (Kureyza ve Nadir'in emvali gibi) sirf Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a ait yerlerdi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buralardan elde edilen gelirlerden ailesinin bir yillik nafakasini ayirirdi. Geri kalani da Allah yolunda hazirlik olmak uzere silah ve binek icin sarfederdi. (Nitekim ayette soyle buyrulmustur): "Allah'in (fethedilen diger kuffar) memleketleri ahalisinden Peygamberine verdigi fey'i, Allah'a, Peygamberine, hisimlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalanlara aittir. Ta ki bu mallar icinizden yalniz zenginler arasinda dolasan bir devlet olmasin..." (Hasr, 7). (Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e intikal eden) bu pay, bu sayilanlara ve ayrica "evlerinden ve mallarindan cikarilmis olan fakirlere, onlardan once (Medine'yi) yurt ve iman evi edinmis olan kimselere, kendilerinden sonra gelenlere aittir." Bu ayet, (kiyamete kadar gelecek) mu'minlerin tamamina samildir. Tek istisnayi kole olarak sahib olduklariniz teskil ediyor. Koleleriniz disindaki her Musluman bu payda hisse ve hak sahibidir."
Ebu Davud, Harac 19, (2965, 2966).

824 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh), "Kendilerinde fakirlik ve ihtiyac olsa bile (onlari, Muhacirleri) oz canlarindan daha ustun tutarlar.." (Hasr, 9) mealindeki ayetle ilgili olarak su aciklamayi yapti:
"Ensar'dan birinin evine misafir geldi ve geceyi yaninda gecirdi. Ev sahibinin evinde kendisinin ve cocuklarinin yiyecegnnden baska yiyecek bir sey yoktu. Hanimina: "Cocuklari uyut, isigi sondur ve mevcut yiyecegi misafire yaklastir" diye emretti. Bunun uzerine ayet indi.
Tirmizi, Tefsir,Hasr, (3301).

825 - Hz. Enes (radiyallahu anh), "Ehl-i Kitap'tan o kafiir kardeslerine: "Acidolsun, eger siz yurtlarinizdan cikarilirsaniz biz de muhakkak sizinle beraber cikariz, sizin aleyhinizde hicbir kimseye ebedi taat etmeyiniz. Eger sizinle harp ederlerse muhakkak ve muhakkak biz, size yardim ederiz" diyen o munafiklari gormedin mi? Halbuki Allah sahidlik eder ki, onlar hakikaten ve katiyyen yalancidirlar" (Hasr, 11), mealindeki ayette zikri gecen kimsenin munafiklarin basi Abdullah Ibnu Ubey oldugunu, bu sozu Beni Nadir Yahudilerini Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in Medine'den cikarmak istedigi zaman, onlari Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e karsi tahrik etmek icin soyledigini belirtir."
Rezin'in ilavesidir.

MUMTAHINE SURESI

826 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) kadinlarla biati (elle musafaha etmeden) sozle yapiyor ve su ayette belirtilen sartlari kosuyordu:"Allah'a hicbir seyi es tutmamalari, hirsizlik yapmamalari, zina etmemeleri, evlatlarini oldurmemeleri, elleriyle ayaklari arasinda bir iftira duzup getirmeleri, (emredilecek) herhangi bir iyilik hususunda sana asi olmamalari.." (Mumtahine,12). Hz.Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in eli, malik olmadigin hicbir kadinin eline asla degmedi. Kadinlar, bu sartlari kendi sozleri ile ikrar edince, Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam): "Artik gidin, sizinle biat ettik" derdi (ve musafahada bulunmadan onlarla biatini tamamlardi). Hayir, Allah'a yemin olsun, asla onun eli hicbir kadinin eline degmedi. Fakat kadinlarla sozle biat akdi yapti."
Buhari, Tefsir, Mumtahine 2, Talak 20, Ahkam 49; Muslim, Imarat 88 (1866); Tirmizi, Tefsir, Mumtahine, (3303).

827 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma), (kadinlar biatiyla ilgili ayette gecen), "Herhangi bir iyilik hususunda sana asi olmasinlar" sarti hakkinda sunu soylemistir: "Bu, Allah'in kadinlara kosmus bulundugu bir sarttir."
Buhari, Tefair, Mumtahine 3.)

SAFF SURESI

828 - Abdullah Ibnu Selam (radiyallahu anh) anlatiyor: "Kendi aralarinda muzakere eden bir grup Ashabin arasinda oturuyordum.
"Keske, diyorlardi Allah nazarinda hangi amelin daha muteber oldugunu bilsek de onu yapsak." Bunun uzerine su mealdeki ayet nazil oldu: "Goklerde ne var, yerde ne varsa hepsi Allah'i tesbih ve tenzih etmektedir. O, galib-i mutlaktir, yegane hukum ve hikmet sahibidir. Ey iman edenler, yapamayacaginiz seyi nicin soylersiniz? Yapamayacaginizi soylemeniz, en siddetli bir bugzu (davet etmis olmak) bakimindan Allah indinde buyudu" (Saff, 1-3). Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yanimiza gelerek vahyi okudu."
Tirmizi, Tefsir, (3306).

CUM'A SURESI

829 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Biz Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'le birlikte namaz kilarken yiyecek maddesi tasiyan bir kervan geldi. Cemaatte bulunanlar, (camiyi birakip) kervani karsilamaya kostular. Camide on iki kisi kaldi. Hz. Ebu Bekir ve Omer (radiyallahu anhuma) kalanlar arasindaydi. Bu durum uzerine su ayet nazil oldu. (mealen): "Onlar bir ticaret, yahud bir oyun, bir eglence gordukleri zaman ona yonelip dagildilar. Seni ayakta biraktilar. De ki: Allah nezdindeki (sevab, mu'minler icin) eglenceden de, ticaretten de hayirlidir. Allah, rizik verenlerin en hayirlisidir" (Cum'a, 11).
Buhari, Tefsir, Cum'a 2, Buyu 6, Cum'a 38; Muslim, Cum'a 36, (863); Tirmizi, Tefsir, Cum'a, (3308).

MUNAFIKUN SURESI

830 - Hz. Cabir (radiyallahu anh): "...Medine'ye donersek, serefli kimseler alcaklari and olsun ki, oradan cikaracaktir" (Munafikun, 8) mealindeki ayet hakkinda su aciklamayi yapmistir: "Bunu soyleyen (meshur munafik) Abdullah Ibnu Ubey Ibni Selul'dur."
Buhari,Tefsir, Munafikun 5, 7; Muslim, Birr 62, (2584); Tirmizi, Tefsir, Munafikun, (2312)
 
Üst