Kutub-i Sitte Hadis-i Şerifleri

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
1021 - Abdullah Ibnu Avn anlatiyor: "Nafi'ye yazarak savastan once (musrikleri Islam'a) davet etme hususunda sordum. Su cevabi verdi: "Bu Islam'in basinda idi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Beni Mustalik'e ani baskin yapti. Adamlari gafildi, hayvanlari su kenarinda sulanmakta idi. Savasabilecekleri oldurdu, kadin ve cocuklarini da esir etti. O gun Cuveyriye (radiyallahu anha) validemizi esir almisti.
Bunu bana Abdullah Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) rivayet etti. Abdullah bu orduya asker olarak katilmisti."
Buhari, Itk 13; Muslim, Cihad 1, (1730); Ebu Davud, Cihad 100, (2633).

1022 - Ebu Musa (radiyallahu anh) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ashabindan birini herhangi bir is icin gonderince su tenbihte bulunurdu; "Mujdeleyin, nefret ettirmeyin; kolaylastirin zorlastirmayin."
Muslim, Cihad, (1732).

1023 - Semure Ibnu Cundeb (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Musriklerin yaslilarini oldurun, fakat tifillarina (serh) yani henuz tuyu cikmayanlara dokunmayin."
Ebu Davud, Cihad 121, (2670); Tirmizi, Siyer 28, ( 1583).

1024 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in katildigi gazvelerden birinde oldurulmus bir kadin bulundu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bunun uzerine kadinlari ve cocuklari oldurmeyi yasakladi."
Buhari, Cihad 147,148; Muslim, Gihad 24, (1744); Muvatta 3, (2, 447); Tirmizi, Gihad 19, (1569); Ebu Davud, Gihad 34, (1667); Ibnu Mace, 30, (2841).

1025 - Nu'man Ibnu Mukarrin. (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile bircok gazvelere katildim. (Sunu gordum): Resulullah (aleyhissalatu vesselam), safak sokunce, gunes doguncaya kadar mukateleyi durdururdu. Gunes dogunca ogle vaktine kadar tekrar mukateleye gecerdi. Tam ogle vaktinde mukateleyi durdurur, gunes batiya meyledinceye kadar ara verirdi. Meyledince, ikindi vaktine kadar mukatele eder, ikindi vaktinde ikindi namazini kilincaya kadar ara verir, sonra tekrar mukateleye gecerdi. (Ashab) derdi ki: "Bu vakitte (yani gunesin zevali vaktinde) yardim ruzgarlari eser, mu'minler namazlarinda ordulari icin dua ederler."
Tirmizi, Siyer 46, (1612); Ebu Davud, Cihad 111, (2655); Buhari, Cizye 1.

1026 - Hz. Enes (radiyallahu anh): "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), sabah vakti baskin yapardi. (Yaklastigi yerlesim bolgesine) kulak kabartir, (ezan okunup okunmadigini kontrol eder) ezan sesi isitecek olursa durur, isitmezse saldiriya gecerdi."
Muslim, Salat 9, (382). Tirmizi, (Siyer 48, (1618); Ebu Davud, Cihad 100, (2634).

1027 - Isam el-Muzeni (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir ordu veya seriyye yola cikardigi zaman, askerlere sunu tenbihlerdi: "Bir mecsid gorur veya muezzini isitirseniz, orada kimseyi oldurmeyin."
Ebu Davud, Cihad 100, (2635); Tirmizi, Siyer 2, (1549).

1028 - El-Hariss Ibnu Muslim Ibni'l-.Haris babasindan Muslim Ibnu'l-Haris (radiyallahu anh)]'den naklediyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bizi bir seriyye ile gazveye gonderdi. Baskin mahalline vardigimiz zaman, atini hizlandirdim ve arkadaslarimi gectim. Koy halki beni imdat cigliklariyla karsiladi. Ben onlara: Lailahe illallah deyip kendinizi koruyun dedim. Oyle yaptilar. Arkadaslarim beni bu davranisim sebebiyle "Ganimeti bize haram ettin" diyerek ayipladilar. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in yanina donunce, yaptigimi ona haber verdiler. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) beni cagirtti. Yanina varinca davranisimdan dolayi takdir etti ve: "Bilesin, Allah (celle celaluhu) senin icin, o kurtardigin insanlardan her birisi sebebiyle su kadar sevab yazmistir" buyurdu. Sonra Resulullah (aleyhissalatu vessselam) bana: "Sana kendimden sonra bir tavsiye yazacagim"dedi ve yazip, uzerini muhurleyip bana verdi."
Ebu Davud Edeb 110, (5080).

1029 - Cundeb Ibnu Mekis (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) benim de katildigim bir seriyye gonderdi. Orduya Benu'l-Mulevvah kabilesine baskin yapilmasi talimatini verdi. Yola ciktik. Kedid nam mevkiye geldigimiz zaman el-Haris Ibnu'l-Bersa el-Leysi ile karsilastik. Onu yakaladik. Bize:
"- Ben Musluman olmak arzusuyla geliyordum. Memleketten de Resulullah ( aleyhissalatu vesselam)'a gitmek dusuncesiyle ayrilmistim" dedi. Kendisine:
"- Eger Muslumansan bizim sana bir gun bir gecelik bagimiz zarar vermez, dedigin gibi degilsen sana karsi tedbirimizi tam yapmis oluruz" dedik ve baglarini daha bir sikiladik."
Ebu Davud, Imaret 137, (1896).

1030 - Ebu Said (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Beni Lihyan kabilesine bir askeri birlik gondermeye karar vermisti: "Her iki kisiden biri atilsin, sevapta ortak olacaklar" buyurdu.
Muslim, Imaret,1896.
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
1031 - Ebu Said (radiyallahu anh)'in bu rivayeti bir bask vecihte soyledir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Beni Lihyan'a bir mufreze gonderdi. (Bunu tertiplerken) soyle demisti: "Her iki kisiden biri (orduya katilmak uzere) ciksin!"
Resulullah (aleyhissalatu vesselam), sonra oturanlara: "Sizden kim, gidenin ailesine ve malina iyi sekilde nezaret eder, hami olursa, ona gidenin sevabinin yarisi eksiksiz verilir" buyurdu.
Ebu Davud, Cihad 21, (2510).

1032 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Ben bir seriyyeye katilmistim. Askerler (bir ara) bir firarda bulundu, ben de onlar arasinda idim. Oradan uzaklasinca: "Simdi ne yapacagiz, cihaddan kactik, Allah'in gazabiyla donuyoruz" diye muzakere ettik. Sonunda: "Medine'ye girelim, bizi kimse gormez" diye dusunduk.
Ancak Medine'ye varinca: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a gidip, kendimizi arzederek, bizim icin bir tevbe imkani varsa onu yerine getirsek, yoksa geri gitsek" diye kararlastirdik. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a ugrayip "Biz firarileriz!" dedik. Bize yaklasarak:
" -Hayir siz, firariler degil, savasa tekrar donmek uzere manevra yapmis kisilersiniz" buyurdu. Kendisine yaklastik, mubarek ellerinden optuk. Bize: "Ben Muslumanlarin ilticagahiyim" dedi."
Ebu Davud, Cihad 106 (2647); Tirmizi, Cihad 36, (1716)].

1033 - Necdet Ibnu Amir el-Haruri'den rivayet edildigine gore, Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma)'a yazarak bes haslet hakkinda sormustur.
- Resulullah (aleyhissalatu vesselam) gazveye cikarken kadinlari da alir miydi?
- Kadinlara ganimetten pay ayirir miydi?
- Savas sirasinda cocuklari oldurur muydu?
- Yetimin yetimligi ne zaman kalkar?
- Hums (ganimetin beste biri) kimler icindi?
(Ravilerden Yezid Ibnu Hurmuz der ki:) Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma), (mektubu yazarken soyle) dedi: "Bir ilmi gizleme durumuna dusmus olmasaydim asla cevap vermezdim." Sonra su cevabi yazdi: "Bana yazip "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in gazveye kadinlari da goturup goturmedigini" sordun. Evet, kadinlari gazveye gotururdu. Onlar yaralilari tedavi ederlerdi. Kendilerine de ganimetten bir seyler verilirdi.Hisseye gelince, kadinlara belli bir hisse ayrilmazdi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) gazve sirasinda cocuklari oldurmezdi. Oyle ise onlari sen de oldurme.
Yine sen bana yazip: "Yetimin yetimligi ne zaman kalkar?" diye soruyorsun. Kasem olsun kisi vardir, sakali ciktigi (buluga erdigi) halde hakkini almaktan hala acizdir.Oyle ise kendisi icin, baskalarinin aldiginin iyisinden alan kimseden yetimlik kalkar.
Yine sen bana yazip "humstan kimlere verilecegini" soruyorsun. Ben: "Bu bize aittir" demistim. Ancak kavmimiz bunu bize vermekten imtina etti."
Muslim, Cihad 137, (1812); Tirmizi, Siyer 8, (1556); Ebu Davud, Cihad 152, (2727 ,2728).

1034 - Ummu Atiyye (radiyallahu anha) anlatiyor: "Ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile birlikte yedi ayri gazveye ciktim. Ordugahlarda ben geride kalir, askerlere yemek yapar, yaralilari tedavi eder, hastalara bakardim."
Muslim, Cihad 142, (1812).

1035 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bizi (bir tecziye vazifesi ile Mekke'ye) gonderdi ve (Kureys'ten iki kisinin ismini vererek): "Falanca ve falancayi yakalayabilirseniz onlari ateste yakin"dedi. (Hazirliklari bitirip) tam Medine'den ayrilacagimiz sirada (bizi cagirtarak): "Ben size falan ve falani yakmanizi emretmistim. (Sonra dusundum ki) atesle yakma cezasini vermek Allaha aittir. Onlari yakalarsaniz oldurun. "
Buhari, Cihad 149; Ebu Davud, Cihad 122,(2674); Tirmizi, Siyer 20, (1571).

1036 - Urve, Hz. Usame Ibnu Zeyd (radiyallahu anhuma)'den naklen anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bana: "Ubna'ya sabahleyin baskin yap ve yak" dedi." Ebu Mushir'e soruldu. Ubna nedir?
"- Evet, haklisiniz dedi, bunu biz daha iyi biliriz. O, (bildigimiz) Filistin'deki Yubna'dir." Ubna veya Yubna, Filistin'de, Askalan ile Ramle arasinda bir yerin adidir."
Ebu Davud, Cihad 90, (2616).

1037 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Sizden iki kisi kavga edecek olursa, yuze vurmaktan kacinsinlar" buyurdu."
Buhari, Itk 20; Muslim Bir 117, (2613).

1038 - Ibnu Ya'la anlatiyor: "Abdurrahman Ibnu Halid Ibnu Velid ile birlikte gazveye ciktik. Bize, dusmandan, izbandut gibi dort tanesini yakalayip getirdiler.Derhal oldurulmelerini emretti ve hemen ok atilarak oldurulduler. Bu haber Ebu Eyyub el-Ensari (radiyallahu anh)'ye ulasti. O sunu soyledi: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bu cesit oldurmeyi yasakladi. Nefsimi kudret elinde tutan Zat-i Zulcelal'e kasem olsun, (degil insan) bir tavuk bile olsa onu oldurucu atislar icin hedef kilmayiz." Ebu Eyyub'un bu sozu Abdurrahman'a ulasinca dort kole azad etti."
Ebu Davud, Cihad 129, (2687).

1039 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Oldurme hususunda insanlarin en iffetlisi iman ehlidir."
Ebu Davud, Cihad 120, (2666).

1040 - Abdullah Ibnu Yezid el-Ensari (radiyallahu anh) der ki: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) nuhba (arsizlikla alma) ve musle'yi yasakladi."
Buhari, Mezalim 30, Zebaih 25.
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
1041 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Musrikler,Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) ve mu'minler karsisinda iki kisimdi. Ehl-i harb olan musrikler, ki Resulullah (aleyhissalatu vesselam) kendileriyle savas halinde idi. Bir de ehl-i ahd yani aralarinda antlasma yapilmis olan musrikler vardi. Onlarla savasilmiyordu. Onlar da Resulullah aleyhissalatu vesselam)'a karsi savasmiyorlar. Ehl-i harb' ten bir kadin hicretle geldigi zaman, hayiz olup temizleninceye kadar evlenmek uzere istetilmiyordu. Temizlenince onun nikahlanmasi helal oluyordu. Sayet nikahtan once, kadinin kocasi da hicret ederek gelecek olsa, kadin kendisine veriliyordu. Ehl-i harbten bir kole veya cariye hicret edecek olsa bunlar hur olur ve Muhacirler'in butun haklarini elde ederler."
Sonra Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma), -Mucahid'in rivayetinde oldugu sekilde- Ehl-i ahd'la ilgili olarak rivayete devam etti: "..kendileriyle antlasma yapilmis musriklere ait bir kole veya cariye hicret edecek olsa, bunlar da iade edilmezlerdi, ancak degerleri ne ise o odenirdi." Ibnu Abbas devamla der ki: "Kureybe Bintu Ebi Umeyye Hz. Omer'in yaninda idi, bosadi. Kadinla, Muaviye Ibnu Ebi Sufyan evlendi. Ummu'1-Hakem Bintu Ebi Sufyan da Iyaz Ibnu Ganem el-Fihri'nin nikahi altinda idi. O da bunu bosadi. Ummu'l-Hakem'le de Abdullah Ibnu Osman es-Sakafi evlendi."
Buhari, Talak 19.

CIHADA MUTEALLIK HADISLER

1042 - Abdullah Ibnu Amr Ibnu'l-As (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aeyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Allah yolunda cihada cikip gazve yapan selamete erip ganimetle donen her ordu ve her seriyye ahirette elde edecegi mukafaatin ucte ikisine dunyada kavusmus olur. Hicbir ganimet elde edemeyen, korku geciren ve musibetlere maruz kalan her ordu ve her seriyye ise (ahirette) tam ucrete erer. "
Muslim Imaret 153, (1906); Ebu Davud; Cihad 13, (2785); Nesai,15, (6,17,18); Ibnu Mace, Cihad 13,(2785).

1043 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Biz bir gazvede Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile beraberdik, bir ara soyle buyurdular: "Medine'de kalan oyleleri var ki, kateddiginiz her mesafe ve gectiginiz her vadide ayrica sizinle berabermis gibi sevabiniza eksiksiz ortak oluyorlar. Bunlar, (cihada katilmayi canu gonulden arzulayip da) ozurleri sebebiyle orada kalanlardir." Bu rivayeti Buhari ve Ebu Davud, Hz. Enes (radiyallahu anh)'ten tahric etmislerdir.
Muslim, Imaret 159, (1911).

1044 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i isittim soyle diyordu: "Zincirlere bagli olarak cennete sevkedilen bir zumrenin haline Rabbimiz taccub (hayret) etti."
Ebu Davud: "Harp esiri yakalanir, zincire vurulur sonra da Musluman olur" diyerek aciklamistir.
Buhari, Cihad 144; Ebu Davud, Cihad 124, (2677).

1045 - Yine Ebu Hureyre (radiyallahu anh) hazretlerinin anlattigina gore, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurmustur: "Imam bir perdedir, onunla birlikte (dusmana karsi) savas yapilir."
Buhari, Cihad,109, Ahkam 1; Muslim, Imaret 43, 1841), Ebu Davud, Cihad 163, (2757); Nesai, Buyu 30, (7,155).

1046 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Eslem kabilesinden bir genc: "Ey Allah'in Resulu! Ben gazveye katilmak istiyorum, ancak gazve icin gerekli techizati temin edecek malim yok!" dedi. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam):
"Oyleyse falancaya git. O hazirlik yapmisti ama hastalandi (gelemeyecek)" dedi. Genc o adama gidip:
"- Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in sana selami var, cihad icin hazirladigin techizati bana vermeni soyledi" dedi. Adam, ismen cagirarak hanimina:
"- Hanim! cihad icin hazirladigim techizati su gence ver, onlardan hicbir seyi alikoyup esirgeme, Allah'a kasem olsun, esirgemeden her ne verirsen hakkinda mubarek kilinir" dedi."
Muslim, Imaret 134, (1894); Ebu Davud, Cihad 177, (2780).

1047 - Semure Ibnu Cundeb (radiyallahu anh) (bir gun) dedi ki:"Emma ba'd, bilesiniz, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) atlarimiza "Allah'in atlari" diye isim verdi. Bize, korktugmuz zaman cemaat olmamizi, savastigimiz zaman da sabirli ve sakin olmamizi emrederdi."
Ebu Davud, Cihad 54, (2560).

1048 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "En hayirli arkadas (grubu) dort kisiliktir. En hayirli askeri birlik dort yuz kisiliktir. En hayirli ordu dort bin kisidir. On iki bin kisi, sayica az diye maglub edilemez."
Ebu Davud, Cihad 89, (2611); Tirmizi, Siyer 7, (1555); Ibnu Mace, Cihad 25, (2827).

1049 - Ebu Talha (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir kavme galebe calinca, (evler arasindaki) bos bir arsada uc gece ikamet ederdi."
Buhari, Cihad 185, Megazi 7; Muslim, Cennet 78, (2875); Tirmizi, Siyer 3, (1551); Ebu Davud, Cihad 131, (2695).

1050 - Imran Ibnu'l-Husayn (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Sakif, Beni Ukayl'in muttefiki idi. Sakifliler, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in ashabindan iki kisiyi esir ettiler. Buna mukabil Muslumanlar da Beni Ukayl'dan bir kisiyi esir ettiler, adamla birlikte Adba adli deveyi de ele gecirdiler. Adam bagli halde iken Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yanina geldi. Adam:
"- Ey Muhammed!" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
" Ne istiyorsun?" diye sordu:
"- Beni niye yakaladiniz, hacilari gecene (yani Adba'ya) niye el koydunuz?" dedi:
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) meseleyi buyutmek icin:
"Seni muttefiklerin olan Sakifin cinayetinden dolayi yakaladim!" cevabini verdi, sonra oradan ayrilip gitti. Adam tekrar seslenerek:
"- Ey Muhammed! Ey Muhammed" dedi. Resululah (aleyhissalatu vesselam) merhametli ve nezaketli idi. Adama donerek:
" Ne istiyorsun?" dedi. Adam:
"- Ben Muslumanim!" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"- Sen bunu, daha once, kendi umuruna malik iken soylemis olsaydin, tamamiyle kurtulurdun" dedi ve adamdan uzaklasti. Adam tekrar:
"- Ey Muhammed, ey Muhammed!" diye bagirdi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) geri gelerek:
"- Ne istiyorsun?" dedi. Adam:
"- Acim, doyur beni, susadim, su ver bana!" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"- Hacetin bu mu?" dedi. Adam obur iki kisiye mukabil fidye yapildi."
Ravi Imran sozune soyle devam etti: "Ensar'dan bir kadin esir edildi.Adba dahi ele gecirildi. Kadin baga vurulmustu. Halk develerini evlerinin onunde dinlendiriyorlardi.
Bir aksam bu kadin ipten bosanarak develerin yanina geldi. Kadin deveye yaklasti mi deve boguruyordu. O da birini birakip oburune yaklasiyordu. Sonunda Adba'ya yaklasti. Bu bogurmedi.
Ravi der ki: "Bu piskin bir deve idi" -bir rivayette: "O terbiyeden gecmis bir deve idi" denmistir. Ebu Davud'da: "Uysal bir deve" denmistir. Kadin devenin arkasina bindi, hayvani surup yola revan oldu.
Kadinin kactigini hissettiler, arayip taradilar, ama bulamadilar.Kadin, Allah kendisine kurtulma nasib ederse, deveyi Allah icin kurban etmeyi adadi. Medine'ye gelince, halk onun kurtuldugunu gorunce: "Adba, Resulullah (aleyhisssalatu vesselam)'in devesi!" diye bagristi. Kadin:
"- Ben nezretmisim. Allah beni kurtarirsa onu kurban edecegim diye!" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a gelip bu durumu haber verdiler. O:
"- Subhanallah! Hayvancagiza ne kotu muhafaat vermis: Allah onu bunun uzerinde kurtarirsa o tutup bunu kesecek ha! Olacak sey mi? Hayir! Gunah olan bir nezre uyulmaz, sahsen sahip olmadigi bir sey uzerine yaptigi nezre de uymaz!" dedi."
Muslim, Nuzur 8, (1641); Ebu Davud, Eyman 28, (3316).
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
1051 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Musrikler, bir musrikin cesedini parayla satin almak istediler. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bunun para ile satilmasina karsi cikti."
Tirmizi, Cihad 35,(1715).

EMAN VE SULH

1052 - Osman Ibnu Ebi Hazim, babasi vasitasiyla dedesi Sahr (radiyallahu anh)'dan rivayet ediyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Taif'e karsi gazveye cikmisti. Sahr bunu isitir isitmez, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a imdad etmek uzere bir grup atliyla hareket etti. Ancak, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i fetih yapmadan geri donmus buldu. Sahr, o gun Allah'a yemin ederek: "Su Kasr, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)in hukmune boyun egmedikce kusatmayi kaldirmayacagim" dedi ve oradan ayrilmadi. Nihayet iceridekiler Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in hukmune boyun egdiler. Sahr, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a soyle yazarak durumu bildirdi: "Emmaba'd: Ey Allah'in Resulu! Sakif senin hukmune boyun egmistir. Ben, onlari suvariler arasinda getiriyorum."
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) "Es-salatu Camiatun" diye nida edilmesini emretti. Kahraman (yani Sahr) icin: "Rabbim, su kahramana atlarini, adamlarini mubarek kil!" diye on kere dua etti.
Derken halktan bir grup Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in yanina geldi. Mugire Ibnu Su'be soz alip: "Ey Allah'in Resulu! Sahr, halami yakaladi. Halbuki halam Muslumanlarin girdigi seye (imana) girmisti" dedi. Resululah (aleyhissalatu vesselam) onlari cagirip:
"- Ey Sahr, bir kavm Musluman oldu mu, artik kanlarini da mallarini da korumus olurlar. Mugire'ye halasini iade et!" dedi. O da kadini ona iade etti.
Sahr, Beni Suleym'e ait olan bir suyu Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'den istedi. Beni Suleym, Islam'dan kacarak bu suyu terketmisti. Sahr: "Ey Allah'in Resulu, beni ve kavmimi oraya yerlestir!" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Pekala!" dedi ve onu oraya yerlestirdi:
Sonra Suleymiler Musluman oldular ve Sahr'a gelip suyu kendilerine iade etmesini soylediler. Sahr, buna imtina edince Suleymiler, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a basvurdular:
"- Ey Allah'in Resulu, biz Musluman olduk, suyumuzu iade etmesi icin Sahrgeldik. O imtina edip vermedi" dediler. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Sahr'i cagirtti. Gelince:
" Ey Sahr, bir kavm Musluman olunca mallarini ve kanlarini korurlar, bunlara sularini geri ver!'' diye emretti. Sahr:
"- Basustune ey Allah'in Resulu!" dedi.
Ravi der ki: "Ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in yuzunun bu sirada suyu Sahr'dan geri almaktan duydugu haya sebebiyle genc kizin yuzu gibi kizardigini gordum."
Ebu Davud, Harac 36, (3067).

1053 - Zeyd Ibnu Abdillah anlatiyor: "Biz Basra'daMirbed denen yerde idik. Saclari daginik, bir adam geldi, elinde kirmizi renkli bir deri parcasi vardi. Kendisine: "- Koylusun galiba." dedik.
"- Evet!" dedi.
"- Elindeki su deri parcasini bize ver (de ne var bir bakalim)!" dedik.
Hemen alip icindekini okuduk. Su yazili idi: "Allah'in Resulu Muhammed'den Beni Zuheyr Ibnu Kays . Siz, sayet Allah'tan baska ilah olmadigina ve Muhammed'in Allah'in elcisi olduguna sehadet eder, namaz kilar, zekat verir, ganimetten beste biri, Peygamberin hissesini ve safiyy payi'ni eda ederseniz, sizler Allah ve Resulu'nun emaniyla emniyette olursunuz.
Biz: "Bu mektubu size kim yazdi?" diye sorduk. "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)!" dedi.
Ebu Davud, Harac 21, (2999); Nesai, Fey 1, (7,134).

1054 - Amir Ibnu Sehr (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) (peygamber olarak ortaya) ciktigi zaman, Hamdan kabilesi bana: "Gidip su adam hakkinda arastirip bize haber getirebilir misin? Sayet bizim adimiza memnun kalirsan biz de onu kabul ederiz, sayet begenmedigin bir husus olursa biz de reddederiz" dediler. Ben de: "Pekala!" dedim.
Yola cikip Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in yanina kadar geldim. (Gordum, inceledim ve) memnun kaldim. Kavmim de Musluman oldu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam), Umeyr Zi Merran'a su mektubu yazdi."
Ravi devamla der ki: Resulullah (aleyhissalatu vesselam), Malik Ibnu Mirare er-Rehavi'yi Yemen'in tamamina (elci olarak) yolladi. Akk Zu Hayvan Musluman oldu."
Ravi devamla der ki: "Akk'a: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a git, koyun ve malin icin kendisinden eman al" dendi. O da hemen Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a geldi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) kendisine su eman mektubunu yazdi:
"Bismillahirrahmanirrahim, Allah'in Resulu Muhammed'den Akk Zu Hayvan'a: "Eger arazisinde, malinda, kolesinde (Islam'a) sadik kalirsa, kendisine eman vardir, Allah'in ve Allah'in Resulu Muhammed'in garantisi vardir. Bu emani Halid Ibnu Said Ibni'1-As yazdi."
Ebu Davud, Harac 27, (3027).

1055 - Ka'b Ibn Malik (radiyallahu anh) anlatiyor: "Ka'b Ibnu'l-Esref, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in aleyhine hicviyeler duzuyor ve bunlarla Kureys kafirlerini, ona karsi tahrik ediyordu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Medine'ye hicretle geldigi zaman, sehrin ahalisi kozmopolitti: Bir kismi Musluman, bir kismi putlara tapan musrik, bir kismi da Yahudi idi. Yahudiler, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ve ashabina rahatsizlik veriyorlardi. Cenab-i Hakk, Resulu'ne (aleyhissalatu vesselam) sabir ve af emrediyordu. Allah su ayeti onlar hakkinda inzal buyurmus idi. (mealen): "Hic suphesiz, sizden once kitap verilenlerden ve Allah'a es kosanlardan cok uzucu sozler isiteceksiniz. Sabreder ve Allah'a karsi gelmekten sakinirsaniz bilin ki, bu uzerinizde sebat edilecek islerdendir" (Al-i Imran 186).
Ka'b Ibnu'l-Esref, Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e ceza vermekten bir turlu vazgecmiyordu. Sonunda Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Sa'd Ibnu Mu'az (radiyallahu anh)'a, onu oldurecek birini yollamasini emretti. Onu Muhammed Ibnu Mesleme (radiyallahu anh) oldurdu. Ka'b oldurulunce, Yahudiler ve musrikler cok korktular. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a gelerek: "Arkadasimizi geceleyin kapisini calarak oldurduler" dediler. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) onlara Ka'bu'l-Esrefin gecmiste soylediklerini hatirlatti. Sonra da hepsini kendisiyle onlar arasinda yapilacak ve (serirlerin uyarak sikintilari) sona erdirecek bir antlasma imzalamaya cagirdi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) onlarla kendisi ve butun Muslumanlar arasinda muteber olacak yazili bir antlasma yapti."
Ebu Davud, Harac 22, (3000).

1056 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), Necranlilarla iki bin takim elbise uzerine sulh yapti. Yarisini Safer ayinda, yarisini da Recep ayinda Muslumanlara teslim edeceklerdi. Ayrica gazvede kullanmak uzere ariyeten otuz zirh, otuz at, otuz deve ve her cesit silahtan otuzar aded vereceklerdi. Muslumanlar, bunlari, Yemen'de ihanetli bir harb oldugu takdirde Necranlilardan alip kullanacaklar, sonra iade edeceklerdi. Buna mukabil Muslumanlar da Hiristiyan mabedlerini yikmayacaklar, dini-ilmi reislerine dokunmayacaklar, bir hadise cikarmayip yahut da faiz yemedikleri muddetce dinlerinde rahatsiz etmeyeceklerdi."
Ebu Davud, Harac 30, (3041).

1057 - Ziyad Ibnu Hudeyr anlatiyor: "Hz. Ali (radiyallahu anh) buyurdu ki: "Eger sag kalirsam, Beni Taglib Hiristiyanlarinin eli kilinc tutanlarini oldurup, cocuklarini esir edecegim. Cunku Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in onlarla yaptigi antlasmayi elimle bizzat yazdim: "Cocuklarini Hiristiyanlastirmayacaklari" sarti vardi. "
Ebu Davud, Harac (30, 40).

1058 - Irbaz Ibnu Sariye es-Sulemi (radiyallahu anh) anlatiyor:"Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'la Hayber Kalesi'ne indik. Beraberinde baska bircok Musluman da vardi. Hayber'in sahibi (lideri) cebbar, mutekebbir birisi idi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a gelerek:
"- Ey Muhammed! Sizin eseklerimizi kesmeye, meyvelerimizi yemeye, kadinlarimizi dovmeye hakkiniz mi var?" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bu sozlere ofkelenerek emretti:
"Ey Ibnu Avf merkebine bin ve soyle nida et: "Haberiniz olsun, cennet sadece mu'minlere helaldir, namaz kilmak uzere toplanin!"
Ravi, devamla, der ki: "Cemaat toplandi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) onlara namaz kildirdi. Sonra da kalkip sunlari soyledi:
" Sizden biri, (rahat) koltuguna kurulup, Allah'in sadece su Kur' an'da yazdiklarini mi haram ettigini saniyor? Haberiniz olsun, vallahi ben (Allah'in yasaklarini) duyurdum, (Kur'an'da olmayan hayirlar) emrettim, bircok seylerden sizleri yasakladim; bunlar, Kur'an in bir misli kadar ve belki de daha coktur. Allah Teala hazretleri, Ehl-i Kitab'in evlerine izinsiz girmenizi helal kilmamistir. Kadinlari dovmenizi, borclarini (olan cizyeyi) verdikten sonra meyvelerini yemenizi de helal kilmamistir."
Ebu Davud, Harac 33, (3050).

1059 - Cuheyneli bir adam anlatmistir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdu ki:
" Sizler muhtemelen bir kavimle savasip onlara galebe calacaksiniz. Onlar mallariyla kendilerini ve cocuklarini size karsi koruyacaklar. "
Said (Ibnu Mansur) rivayetinde der ki: "Sizinle belli sartlarla sulh yaparlar." (Bu cumleden sonra Musedded ve Said Ibnu Mansur su ifadede) ittifak ederler:
"..Artik onlardan (sulh sirasinda belirlenenden) baska bir sey alamazsiniz, zira bu size yakismaz."
Ebu Davud, Harac 33, (3051).

1060 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurdular:
"Muslumanlar arasinda, harami helal, helali de haram etmedikce sulh caizdir." Yine buyurdular ki: "Muslumanlar harami helal, helali de haram etmedikce kabul etmis bulunduklari sartlara uyarlar."
Ebu Davud,Akdiye 12, (3394); Tirmizi, Ahikam 17, (1352).
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
1061 - Ibnu'l-Museyyeb anlatiyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Hayber Yahudilerine sunu soyledi:
"Mahsulat, sizinle bizim aramizda olmak Sartiyla sizi Allah'in biraktigi muddetce yerinizde birakiyorum. "
Resulllah (aleyhissalatu vesselam) Hayber'e (tahminci olarak) Abdullah Ibnu Revaha (radiyallahu anh)'yi gonderdi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'la Yahudiler arasinda, mahsulun miktarini tahmin ve takdir isini o yapmis, neticede, onlara: "Isterseniz siz alin, isterseniz bana kalsin"demisti. Yahudiler mahsulun kendilerine kalmasini tercih ettiler."
Muvatta, Musakat I, (2, 703).

1062 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Hayber halki dediler ki: "Ey Muhammed, bizi birak, burada kalalim, araziyi islah edip isleyelim." Resulullah (aleyhissalatu vesselam) da her ekinin ve Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in uygun gorecegi. her bir seyin mahsulunun yarisi onlarin olmak sartiyla araziyi onlara birakti.
Abdullah Ibnu Revaha (radiyallahu anh), her yil oraya gelir, miktari tahmin eder ve yarisinin karsiligini onlardan alirdi. Yahudiler, Abdullah'i tahminde gosterdigi titizlik sebebiyle Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e sikayet ettiler. Hatta bir ara (lehlerine gevsek davranmasi icin) rusvet vermek istediler. Abdullah onlara:
"Bana haram mi yedirmek istiyorsunuz. Vallahi ben en ziyade sevdigim insanin yanindan geldim. Sizin topunuz bana maymunlar ve hinzirlardan daha menfurdur. Buna ragmen, benim size olan bugzum, size karsi adil olmama mani degildir." Yahudiler, Abdullah (radiyallahu anh)'i takdir edip:
"Iste bu adalet ve dogrulukla semavat ve arz nizam icinde ayakta durur" dediler.
Resulullah (aleyhissalatu vesselam), her bir hanimina her yil seksen vask hurma, yirmi vask arpa veriyordu. Hz. Omer (radiyallahu anh) zamaninda, Yahudiler Muslumanlara hile yaptilar Ibnu Omer (radiyallahu anh)'i bir evin daminda uyurken geceleyin asagi attilar, el ve (ayak) bileklerini cikardilar. Hz. Omer Ibnu'l-Hattab: "Hayber'de hissesi olan hazirlansin, aralarinda taksim edelim" dedi. (Taksim edilecegi zaman) reisleri:
"Bizi buradan cikarma. Bizi Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ve Hz. Ebu Bekir'in yaptiklari gibi yerlerimizde birak" dedi. Hz. Omer (radiyallahu anh) ona: "(Kararimizda) Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in sozune ters dustugumuzu mu zannediyorsun?l) Binegin seni Suriye'ye dogru bir gun, sonra bir gun, sonra bir gun daha kosturmasina ne dersin?" diye cevap verdi.
Hz. Omer (radiyallahu anh), Hayber'i, Hudeybiye ashabindan Hayber Seferi'ne istirak etmis olanlar arasinda taksim etti.
Buhari, Megazi, 38; Ebu Davud, Cihad 24, (3006).

1063 - Ebu Bekir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in soyle soyledigini isittim: "Kim (kendisine eman verilerek) antlasma yapilan bir kimseyi vakti disinda oldururse, Allah ona ceneti haram eder."
Ebu Davud, Cihad 165, (2760); Nesai, Kasame 14, (8, 24).

1064 - Safvan Ibnu Suleym, bircok sahabi evlatlarinin, babalarindan yapmis olduklari rivayetlere dayanarak, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in soyle buyurmus oldugunu naklediyor:
"Kim antlasma yapilan bir kimseye zulmeder veya hakkini tenkis eder veya takatinin fevkinde emreder veya onun rizasi disinda bir seyini alirsa,kiyamet gunu aleyhine ben delil olacagim. "
Ebu Davud, Harac 33, (3052).

1065 - Ummu Hani (radiyallahu anha) anlatiyor: "Ben kocamin akrabalarindan iki kisiye civar (himaye) vermistim. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) "Senin civar verdigine biz de civar verdik" buyurdu."
Buhari, Cizye 9, Salat 4, Edeb 94; Muslim, Hayz 70, (336), Musafirin 80; Muvatta, Sefer 27, (1,152); Tirmizi, Isti'zan 24, (2735); Ebu Davud, Salat 30, (1290); Cihad 167, (2763).

1066 - Ibnu Abas (radiyallahu anhuma) demistir ki: "Ahdine kim vefasizlik edip bozarsa, Allah mutlaka ona bir dusman musallat eder."
Muvatta, Cihad 12, (2, 449), 26 (2, 460). Imam Malik bunu belag (senetsiz) olarak rivayet etmistir.

CIZYE VE CIZYE ILE ILGILI HUKUMLER

1067 - Muaz Ibnu Cebel (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (Aleyhissalatu vesselam), kendisini Yemen'e gonderdigi zaman, ihtilam olan herkesten (vergi olarak) bir dinar veya -Yemen'de imal edilen bir kumas olan meafiri'den, bir dinara tekabul eden miktarda almasini emretti."
Ebu Davud, Harac 30, (3038, 3039); Tirmizi, Zekat 5, (623); NesaI, Zekat 8, (25-26).

1068 - Ca'fer Ibnu Muhammed babasindan naklediyor: "Omer Ibnu'1-Hattab (radiyallahu anh) Mecusileri mevzubahis ederek: "Onlar hakinda nasil hareket etmem gerektigini bilmiyorum" dedi. Abdurrahman Ibnu Avf(radiyallahu anh):
"Sana sehadet ederim ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in soyle soyle dedigini isittim: "Onlara, Ehl-i Kitaba davrandiginiz gibi davranin".
Muvatta; Zekat 42 (1, 278).

1069 - Ibnu Sihab der ki: "Bana ulasti ki, "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Bahreyn Mecusilerinden cizye almistir, keza Hz. Omer (radiyallahu anh) Iran Mecusilerinden, Hz. Osman (radiyallahu anh) da Berberilerden cizye almistir."
Muvatta, Zekat 41, (1, 278).

1070 - Hz. Enes (radiyallahu anh)'in anlattigina gore, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Dumetli Ukeydir'den de cizye aldi.
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
1071 - Harb Ibnu Ubeydillah, baba tarafindan dedesi Umeyr es-Sakafi (radiyallahu anh)'den nakleder: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Harac Yahudi ve Hiristiyanlardan alinan vergidir. Muslumanlara harac yoktur. " Bir rivayette "usur yoktur" buyurmustur."
Ebu Davud, Harac 33, (3046-3049).

1072 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "(Babam) Omer (radiyallahu anh) Nebat ahalisinden bugday ve zeytinyagindan osrun yarisi (yirmide bir nisbetinde) vergi alirdi. Bu davranisiyla kasdi Medine'ye bunlardan cokca gelmesini saglamakti. Kintiyye (denen bugday ve arpa disinda kalan, nohut, mercimek, bakla nevinden tahil) dan da osur aliyordu."
Muvatta, Zekat 46, (1, 281).

1073 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Bir yerde iki kiblenin varligi uygun olmaz. Musluman kimseye cizye yoktur."
Sufyan merhum der ki: "Bunun manasi sudur: "Bir zimmi, kendisine cizye vermesi gerektikten sonra (vergisini henuz odemeden) Musluman olursa, artik bu vergi ondan duser."
Ebu Davud, Harac 34, (3053); Tirmizi, Zekat 11, (633).

1074 - Hz. Muaz (radiyallahu anh) demistir ki: "Kim kendi boynuna cizye akdi yaparsa, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in gittigi yoldan (sunnetten) beri olmus olur."

1075 - Ebu'd Derda (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) efendimiz buyurdular ki: "Kim bir araziyi haraci ile birlikte (satin) alirsa hicretinden rucu etmis demektir. Kim de bir kafirin boynundan zilleti kaldirip onu kendi boynuna koyarsa Islam'a sirtini donmus olur."
Sinan Ibnu Kays der ki: Halid Ibnu Ma'dan bu hadisi benden isitince bana: "Bunu sana Sebib mi rivayet etti?" dedi. "Evet" dedim. "Oyleyse dedi, gidince, soyle bu hadisi bana yazip gondersin."
Sinan Ibnu Kays devamla dedi ki: "(Sebib'e) soyledim, onun icin hadisi yaziverdi. Tekrar geldigim zaman Halid Ibnu Ma'dan kagidi sordu. Ben de verdim. Okuyup bu hadisi isitince sahip oldugu arazinin hepsini terketti."
Ebu Davud, Harac 38, (3082).

GANIMETLER VE FEY

1076 - Mucemmi' Ibnu Cariye el-Ensari (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile birlikte Hudeybiye sulhunde hazir bulunduk. (Sulh yapilip) oradan dondugumuz zaman, halk, develerini hizlandirarak (bir yere birikmeye) basladilar. Biz hayretle: "Bu insanlara ne oluyor, (nicin hayvanlarini hizlandirip bir yere ususuyorlar?)" diye sorduk.
"Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a vahiy gelmis" dediler. Biz de, halkla birlikte harekete gecip develeri hizlandirdik. Ilerleyince Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i Kura'u'l-Gamim denen (Mekke ile Medine arasinda Usfan'in onunde bulanan) yerde bulduk. Devesinin uzerinde duruyordu. Halk toplaninca bizesuresini tilavet buyurdular.
Askerlerden biri: "Yani bu sulh bir fetih midir?" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"Evet!" deyip ilaveten: "Muhammed'in nefsini kudret elinde tutan Zat'a yemin ederim bu bir fetihtir" buyurdu. Sure-i celileyi okumaya devam eden Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Allah size, ele gecireceginiz bol bol ganimetler vaadetmistir. Iman edenler icin bir delil olmasi ve sizi dogru yola ulastirmasi icin bunlari size hemen vermis ve insanlarin size uzanan ellerini onlemistir"mealindeki ayete kadar (Fetih 20) okudu.
(Ayet-i kerimede isaret edilen acil ganimetle) Hayber kastediliyordu. Buradan ayrilinca Hayber'e gazveye ciktik. (Elde edilen ganimet) Hudeybiye'ye katilanlara taksim edildi. Bunlar bin bes yuz kisi idi. Bunlardan uc yuzu suvari idi. Ganimet on sekiz hisseye ayrildi. Suvari olana iki, yaya olana bir hisse verildi."
Ebu Davud, Cihad 155, (2736), Harac 24, (3015).

1077 - Sehl Ibnu Ebi Hasme (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Hayber'i iki kisma ayirdi: Biri vukua gelecek hadiseler ve kendi ihtiyaci icindi, obur kismi da Muslumanlar arasinda taksim etti. Bu kismi on sekiz hisseye ayirdi."
Ebu Davud, Harac 24, (3010).

1078 - Ibnu Sihab der ki: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Hayber'i bese taksim edip beste birini aldiktan sonra geri kalani, Hudeybiye Seferi'ne katilanlardan Hayber'e istirak eden ve etmeyenler arasinda taksim etti."
Ebu Davud, Harac 24, (3019).

1079 - Ibnu'z Zubeyr (radiyallahu anhuma) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Hayber (fethedildigi) sene, (babam) Zubeyr'e dort hisse ayirdi. Bir hisse Zubeyr icin, bir hisse zilkurba ya giren Abdulmuttalib'in kizi ve Zubeyr'in annesi olan Safiyye (radiyallahu anhuma)icin, iki hisse de ati icin."
Nesai, Hayl 17, (6, 228).

1080 - Hasrec Ibnu Ziyad'in babaannesinden (radiyallahu anha) anlattigina gore, babaannesi (Ummu Ziyad el-Esceiyye) Resullulah (aleyhissalatu vesselam) ile birlikte alti kadindan biri olarak Hayber Gazvesine katilir. Kadin der ki: "Bizim de istirak ettigimiz Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a ulasinca Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) bizi yanina cagirtti. Gittik. Yuzunde ofke okunuyordu. Bize: "Kiminle ciktiniz, kimin izniyle ciktiniz?" diye cikisti. Biz:
"Yun egirip onunla Allah yolunda yardimci oluruz. Oklari (toplar gazilere) veririz, diye ciktik. Ayrica yanimizda yaralilari tedavi icin ilac var, yemek de yapariz" dedik. Bunun uzerine: "Oyleyse kalin!" buyurdu.
Cenab-i Hakk Hayber'in fethini muyesser kilinca, bize de ganimetten, tipki erkeklere oldugu gibi pay ayirdi."
Hasrec der ki: "Ey babaannecigim, bu verilen ne idi?" diye sordum.
"Hurma idi" diye cevap verdi."
Ebu Davud, Cihad 152, (2729).
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
1081 - Umeyr Mevla Abi'l-Lahm (radiyallahu anh) anlatiyor: "Efendilerimle birlikte Hayber Gazvesi'ne katildim. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a benden bahsettiler ve benim kole oldugumu soylediler. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) da bana kilic kusatmalarini emretti. Bana kilic kusatildi. (Acicak yasca kucuk olmam ve boyumun kisaligi sebebiyle) kilici yerde suruyordum. Sonra Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) bana ev esyasi verilmesini emretti. Delileri tedavi icin okudugum bir rukyeyi (afsunlama duasi) (kontrol ettirmek icin) Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a arzettim. Bir kismini atip, diger bir kismini muhafaza etmemi emretti."
Tirmizi, Siyer 9, (1557); Ebu Davud, Cihad, (2730).Ibnu Mace, Cihad 37, (2855).

1082 - Zuhri anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), kendisiyle birlikte savasmis olan Yahudilerden bir gruba, ganimetten pay ayirdi."
Tirniizi, Siyer 10, (1558).

1083 - Ebu Musa (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hayber'in fethinden sona bir grup Es'ari ile Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in yanina geldik. Ganimetten bize de pay vardi. Halbuki (Habesistan'dan donmus olan) gemi arkadaslarimiz Ca'fer (radiyallahu anh) ve arkadaslari haric, Hayber Gazvesi'ne filen istirak etmeyen kimseye pay ayirmamistir."
Ebu Davud, Cihad 151, (2725); Tirmizi, Siyer 10, (1559).

1084 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir gun -yani Bedir Savasi gunu kalkip soyle buyurdu:
"Muhakkak ki Osman Allah'in ve Resulu (aleyhissalatu vesselam)" nun rizasina uygun bir hizmet sebebiyle gelmistir. Ben onun adina bey'at akdediyorum." Sonra Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ganimetten hisse ayirdi. Savasa katilmayan onun disinda kimseye hisse vermedi."
Ebu Davud, Cihad 151, (2726).

1085 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Hangi bir koye varir da orada ikamet ederseniz, hisseniz oradadir. Hangi bir belde de Allah ve Resulu'ne isyan ederse o beldenin beste biri Allah ve Resulu'ne aittir ve o (geri) kalan) da sizindir."
Muslim, Cihad 47, (1756); Ebu Davud, Harac 29, (3036).

1086 - Rafi' Ibnu Hadic (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ganimet taksiminde on keciyi bir deveye bedel tutardi."
Nesai, Dahaya 15, (7, 221).

1087 - Abdullah Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) gazveye gonderdigi kimselerden bazilarina, umumi ganimet taksiminden dusecek hisseden ayri olarak, sahislarina ait olmak uzere (bir nevi armagan olmak uzere) fazladan ganimet verirdi."
Buhari, Hums 15, Megazi 57; Muslim, Cihad 35, (1749); Muvatta, Cihad 15, (2, 450); Ebu Davud, Cihad 35, (2741-2746).

1088 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Bedir gunu, Ebu Gehl'in kilincini bana armagan etti. Ebu Cehl'i, Ibnu Mes'ud oldurmus idi."
Ebu Davud, Cihad 150, (2722).

1089 - Ebu'l-Cuveyriyye el-Cermi (rahimehullah) anlatiyor: "Rum diyarinda icinde dinar bulunan kirmizi bir kup ele gecirdim. Bu sirada emir, Hz. Muaviye (radiyallahu anh) idi. Basimizda da komutan olarak, Hz. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in ashabindan, Ma'n Ibnu Yezid (radiyallahu anh) adinda Beni Suleym'den biri vardi. Kupu ona getirdim. O altinlari Muslumanlara taksim etti. Bana da, oburlerine verdigi kadar bir pay verdi. Sonra da, "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in: 'Nefi (armagan) ancak hums'tan sonra olur" dedigini isitmemis olsaydim sana (daha fazla) verirdim" dedi. Sonra bana, kendi hissesinden bagista bulundu."
Ebu Davud, Cihad 160, (2753, 2754).

1090 - Sa'd Ibnu Ebi Vakkas (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), ben yaninda otururken, bir grub insana ihsanda bulundu. Ancak onlardan benim daha cok hoslandigim birine hicbir sey vermedi. Ben: "Falanca ile aranizda ne var (ona niye vermedin)? Allah'a kasem olsun, ben onu mu'min goruyorum!" dedim. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Musluman (goruyorum de!)" buyurdu. Sa'd (dayanamayip) bu kanaatini uc kere soyledi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) da her seferinde ayni sekilde karsilikta bulundu. Sonuncu sefer sunu ekledi: "Ben, nazarimda daha sevgili olana hicbir sey vermezken, yuzu ustu atese duseceginden korktugum insani kurtarmak icin ona ihsanda bulunurum (ihsanda bulunmam sevgime olcu degildir)"
Buhari, Zekat 3, Iman 53; Muslim, Iman 236, (150), Ebu Davud, Sunnet 16, (4685); Nesai, Iman 7, (8,103,104).
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
1091 - Rafi' Ibnu Hadic (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Huneyn gunu Ebu Sufyan Ibnu Harb, Savfan Ibnu Umeyye, Uyeyne Ibnu Hisn, Akra' Ibnu Habis ve Alkame Ibnu Ulase'den herbirine yuzer deve verdi. Abbas Ibnu Mirdas'a ise daha az verdi. Bunun uzerine (ayni zamanda sair olan) Abbas Ibnu Mirdas su manada bir siir duzdu:
"Benimle atim Ubeyd'in payini Uyeyne ile Akra' arasinda mi taksim ediyorsun? Ne Bedr ne de Habis, cemiyette, Mirdas'tan ustun degillerdir.
Ben de onlarin hicbirinden asagi degilim.
Ancak bugun sen, kimi alcaltirsan o bir daha yukselmez."
Rafi' der ki: "Bunun uzerine Resulullah (aleyhissalatu vesselam) onun payini da yuz deveye yukseltti."
Muslim, Zekat 137, (1060).

1092 - Ebu Katade (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurdular:
"Savas sirasinda kim bir dusmani oldurur ve bunu isbatlarsa, maktulun seleb'i kendisinin olur."
Buhari, Hums 18, Buyu 37, Megazi 54, Ahkam 21; Muslim Cihad 46, (1571); Muvatta, Cihad 18, (2, 454); Tirmizi, Siyer 13, (1562); Ebu Davud, Cihad 147, (2717).

1093 - Seleme Ibnu'l-Ekva (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir seferde idi, musriklerden bir casus gelip, ashabinin yaninda bir muddet oturup konustu. Sonra sivisip gitti. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "(O bir casustur, arayip bulun ve oldurun!" diye emretti. Ben (erken) bulup oldurdum. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) selebini bana bagisladi."
Buhari, Cihad 173; Muslim, Cihad 45, (1754); Ebu Davud, Cihad 110, (2653); Ibnu Mace, Cihad 29, (2836).

1094 - Avf Ibnu Malik ve Halid Ibnu Malik (radiyallahu anhuma) sunu soylemislerdir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) selebin katile ait olduguna hukmetti, selebi ganimet malina katarak besli taksime (humus) tabi kilmadi."
Ebu Davud, Cihad 149, (2721).

1095 - Abdullah Ibnu Ebi Evfa (radiyallahu anh)'nin anlattigina gore, kendisine: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) zamaninda, gida maddelerini humus taksimine tabi tutar miydiniz?" diye sorulmustu, su cevabi verdi:
"Hayber gunu yiyecek maddeleri de ele gecirdik, kisi gelir, ihtiyaci kadar alir, sonra giderdi."
Ebu Davud, Cihad 138, (2704).

1096 - Hz. Abdullah Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) zamaninda bir ordu ganimet olarak yiyecek maddesi ve bal ele gecirdi. Ancak bundan humus alinmadi."
Ebu Davud, Cihad 137, (2701).

1097 - Amr Ibnu Abese (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) kible istikametinde (sutre olarak) bir ganimet devesi bulundugu halde gerisinde bize namaz kildirdi. Namaz kilinca, hayvanin yan kismindan bir tutam yun aldi (elinde tutup gostererek): "Ganimetinizden humus disinda su kadari bile bana helal degildir. Humus da size iade edilecek (sizin maslahatlarinizda harcanacak)tir" dedi."
Ebu Davud, Cihad 161, (2755).

1098 - Cubeyr Ibnu Mut'im (radiyallahu anh) anlatiyor: "Humustan Beni Hasim ve Beni Muttalib'e ayrilan pay hakkinda konusmak uzere Osman Ibnu Affan (radiyallahu anh) ile birlikte Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a gittik. Ben:
"Ey Allah'in Resulu, dedim, kardeslerimiz olan Beni Muttalib'e verdin, bize hicbir sey vermedin. Halbuki bizim de onlarin da (size) yakinligi birdir" dedim. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Beni Muttalib ile Beni Hasim tek bir seydirler!" buyurdular.
Cubeyr der ki: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ne Beni Abdu Sems'e, ne de Beni Nevfel'e: (Beni Hasim ve Beni Muttalib'e verdigi halde humustan) pay ayirmadi. Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh) de humusu aynen Resulullah (aleyhissalatu vesselam) gibi taksim etti. Ancak o, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in yakinlarina, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in onlara verdigi kadar vermedi. Hz. Omer (radiyallahu anh) de onlara humustan verdi. Sonra da Osman (radiyallahu anh) verdi."
Buhari, Humus 17, Menakib 2, Megazi, 38; Ebu Davud, Harac 20, (2978. 2979, 2980); Nesai, Fey 1, (7,130,131).

1099 - Abdurrahman Ibnu Ebi Leyla anlatiyor: "Ali (radiyallahu anh)'yi dinledim, demisti ki: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in yaninda ben, Abbas, Fatima ve Zeyd Ibnu Harise toplanmistik. Ben sunu soyledim:
"Ey Allah'in Resulu, Aziz ve Celil olan Allah'in kitabinda zikri gecen su humustaki hakkimizin taksimine beni vazifelendirseniz de hayatinizda bu isi ben bir yapsam! Ta ki sonradan kimse bu hususta bizimle ihtilafa dusmese!"
Ali (radiyallahu anh) devamla der ki: "Resulullah bu istegimi yerine getirdi. Hayati boyunca ben taksim ettim. Sonra buna, Hz. Ebu Bekir de beni vazifelendirdi. Ayni is, Hz. Omer (radiyallahu anh) devrinin son senesine kadar bende devam etti. O yil (fetihlerden dolayi) bol mal gelmisti. Bizim hakkimizi yine ayirdi ve bana gonderdi. Ben:
"Bu sene ihtiyacimiz yok, Muslumanlarin ihtiyaci var, onlara ver!" dedim. O da bu hisseyi Muslumanlara dagitti. Artik, Hz. Omer (radiyallahu anh)'den sonra kimse beni bu ise cagirmadi.
(Zaten o sene) Hz. Omer'in yanindan ciktiktan sonra Abbas (radiyallahu anh)'a rastladigimda (hayiflanarak) bana:
"Ey Ali, dun bize oyle bir seyi haram ettin ki, bundan sonra artik kimse bunu bize vermez!" demisti. (Meger ne kadar dogru soylemismis. Dedign aynen cikti). O ne dahi insan imis!"
Ebu Davud, Harac 20, (2983-2984).

1100 - Katade (rahimehullah) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) gazveye bizzat istirak edince, onun sehm-i safiyy denen riyaset hissesi olurdu. Bu hisseyi, taksimden once kole, cariye, at gibi ganimete dahil mallardan dilediginden alirdi. Safiyye validemiz de iste bu hissedendi. Gazveye bizzat istirak etmedigi takdirde bu hisse giyabinda ayrilirdi, ancak bu durumda secme hakki yoktu (ne ayrilmissa onu kabul ederdi.)"
Ebu Davud, Harac 21, (2993).
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
1101 - Malik Ibnu Evs Ibni Hadesan (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Omer (radiyallahu anh) bana haber gonderdi. Ben de gun yukseldigi zaman ona gittim. Kendisini evinde bir sedirin uzerinde, deri yuzlu bir yastiga dayanmis vaziyette oturmus buldum. Sedirin orgu ipleri adalelerine gomulmus durumdaydi. Bana:
"Ey Malik, seni sunun icin cagirdim: Senin kavminden bir kac hane halki pes pese geldiler (ihtiyac arzettiler). Ben de kendilerine biraz bagista bulunulmasini soyledim. Iste! Albunu aralarinda dagitiver!" dedi. Ben:
"Bu isi benden baskasina soyleseniz daha iyi olur!" dedim. Ancak o israrla:
"Ey Malik al sunu!" dedi. Az sonra Hz. Omer'in azadlisi (kapici) Yerfe' geldi ve:
"Ey mu'minlerin emiri! Osman, Abdurrahman Ibnu Avf, Zubeyr ve Sa'd (radiyallahu anhum)'in girmelerine izin veriyor musunuz? (sizi gormek istiyorlar!) dedi. O da:
"Evet, buyursunlar!" diyerek izin verdi. onlar da girip selam vererek oturdular.
Az sonra Yerfe' tekrar gelip: "Abbas'la Ali (radiyallahu anhuma) icin de izin var mi?" dedi. Hz. Omer, onlara da izin verdi. Girdiler, selami verip oturdular. Abbas (radiyallahu anh) soz alarak:
"Ey mu'minlerin emiri! Benimle Ali arasinda hukmet!" dedi.
Bunlar bir meselede ihtilafa dusmus, birbirlerini dava ediyorlardi. Oradaki cemaat de:
"Evet ey mu'minlerin emiri, aralarinda hukmet, onlari rahatlat!" dediler. Hz. Omer (radiyallahu anh) (onceden gelenlere yonelerek):
"Soyle bir sakin olun!" deyip devam etti:
"Arzi ve semayi ayakta tutan Allah askina soruyorum. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in soyle soyle soyledigini biliyor musunuz? "Bize mirasci olunmaz, ne birakmissak o sadakadir."
"Evet!" dediler. Sonra da Hz. Abbas ve Hz. Ali'ye yonelerek:
"Arz ve sema izniyle ayakta duran Zat'in askina size soruyorum, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in: "Bize mirasci olunmaz, her ne birakmissak sadakadir" dedigini biliyor musunuz?"
O ikisi de: "Evet" dediler. Hz. Omer de:
"Allahu Teala hazretleri, Resulu'ne (aleyhissalatu vesselam) bazi imtiyazlar bahsetmistir, bunlari ondan baska kimseye vermemistir. Soz gelimi, beldeler ahalisinden Allah'in fey kildigi seyler (hassaten) Allah ve Resulu'ne aittir. Allah Resulu (aleyhissalatu vesselam) Beni Nadir'in mallarini aranizda taksim etti. Allah'a kasem olsun, o iste, kendisini size tercih etmedi, sizi birakip, onu kendisi almadi. (Nitekim, onu aranizda dagitti.) Sadece su mal (kendisine) kaldi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bundan (ailesinin) yillik nafakasini alir, mutebakisini beytu'l-male koyardi" dedi."
Buhari, Feraiz 3, Humus 1, Cidad 80, Megazi 14, Tefsir, Hasr 3, Nafakat 3, I'tisam 5; Muslim, 48, (1757); Tirmizi, Siyer 44, (1619); Ebu Davud Harac 19, (2963, 2964, 2965, 2967); Nesai, Fey 1, (7,136,137).

1102 - (Yukaridaki vak'a ile alakali olan) bir rivayet soyledir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) (yillik ihtiyacini aldiktan sonra) geri kalani Allah'in mali kilar (Beytu'l-male koyar) idi." Omer (radiyallahu anh) sonra (cemaate yonelerek) dedi ki:
"Arz ve semanin izniyle ayakta durdugu Zat askina sizden soruyorum, bunu biliyor musunuz?"
Onlar: "Evet!" dediler. Sonra Hz. Omer teker teker, Hz. Abbas ve Hz. Ali'ye yonelerek, obur cemaate yaptigi gibi, ayni sekilde yemin vererek bu hususu bilip bilmediklerini sordu. Her ikisi de: "Evet, biliyoruz!" dediler. Sonra Hz. Omer (radiyallahu anh) sozune devam etti:
"(Hatirlayin! Siz,) Resulullah (aleyhissalatu vesselam) vefat edince Ebu Bekir'e bu meseleyi goturdunuz. O, size: "Ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in velisiyim, ikiniz bana ihtilafinizi getirdiniz, sen ey Abbas, kardesin oglunun mirasini taleb ediyorsun, sen de ey Ali, hanimin Fatima'nin babasindan olan mirasini taleb ediyorsun" dedi ve devamla: "Ebu Bekir (radiyallahu anh) size, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in su sozunu hatirlatti: "Bize varis olunmaz. Her ne birakti isek sadakadir." Siz ikiniz (onu ithamda) ittifak ettiniz. (Allah biliyor o, bu tatbikatta dogru, iyi, isabetli ve hakka uygun hareket ediyordu. Sonra Ebu Bekir (radiyallahu anh) vefat etti. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ve Ebu Bekir'in velisi ben oldum, boylece o malin sorumlulugu bana gecti. Allah biliyor, bu iste ben de dogru, iyi, isabetli ve hakka uygun hareket ediyorum. Simdi (ey Abbas!) sen ve Ali bana geldiniz. Meseleniz ayni mesele. Bana: "(Beni Nadir'den kalan fey malini) bize ver!" diyorsunuz. Ben de su cevabi veriyorum: "Dilerseniz, bir sartla o mali size vereyim. O sart da sudur: "Bu mali, Resulullah (aleyhissalatu vesselam), (Ebu Bekir ve sorumlulugunu aldigim gunden beri ben) nasil kullandi isek sizin de oyle kullanacaginiza dair Allah'a soz vermenizdir. Onu bu sartla aldiniz mi? Tamam mi?" Onlar: "Evet!" dediler. Hz. Omer de: "Sonra siz bana aranizda (baska sekilde) hukmedeyim diye (mi)? geldiniz. Hayir, vallahi aranizda, kiyamet kopuncaya kadar, bundan baska bir hukum veremem. Bu sarti yerine getirmede aciz kalirsaniz, mali bana iade ediverin" dedi.
Buhari, Feraiz 3, Humus 1, Cidad 80, Megazi 14, Tefsir, Hasr 3, Nafakat 3, I'tisam 5; Muslim, 48, (1757); Tirmizi, Siyer 44, (1619); Ebu Davud Harac 19, (2963, 2964, 2965, 2967); Nesai, Fey 1, (7,136,137).

1103 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a Bahreyn'den bir mal getirildi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"Bunu mescide dokun" dedi. Bu mal (simdiye kadar) Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a gelenlerin en cok olani idi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) namaza gitti ve mala hic nazar etmedi. Namaz bitince gelip malin yaninda durdu. Her gordugune ondan veriyordu. Derken amcasi Abbas (radiyallahu anh) geldi ve:
"Ey Allah'in Resulu, bana da ver. Zira ben hem kendimin, hem de Akil'in (esaretten kurtulus) fidyesini verdim!" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) da: "Al!" dedi.
Bunun uzerine o da torbasini iyice doldurdu. Sonra onu sirtlamaya calisti, ancak muvaffak olamadi.
"Ey Allah'in Resulu, birilerine soyle de sirtima kaldiriversin" dedi ise de: "Hayir" cevabini aldi. Bunun uzerine; Abbas:
"Oyleyse sen sirtima kaldiriver!" dedi. Yine: "Hayir!" cevabini aldi. Bunun uzerine Abbas, torbadan bir miktarini doktu, tekrar sirtlamaya calisti, yine kaldiramadi. Ve:
"Birilerine soyle sirtima kaldiriversin!" dedi. "Hayir!" cevabini alinca, yine: "Oyleyse sen kaldiriver" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buna da "Hayir!" deyince Abbas bir miktar daha bosaltti, sonra kaldirip omuzuna koyup cekip gitti.
Resulullah (aleyhissalatu vesselam), Abbas (radiyallahu anh)'taki para hirsina taaccubunden, bize gorunmez oluncaya kadar gozleriyle onu takip etmisti.
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) tek dirhem kalincaya kadar oradan ayrilmadi."
Buhari, Salat 42, Cizye 4, Cihad 172).

1104 - Avf Ibnu Malik (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a fey mali gelince, hemen gununde dagitirdi. Evliye iki hisse, bekara bir hisse verirdi."
Ebu Davud Harac 14, (2953).

1105 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Hayber mahsulunden her sene zevcelerine yuz vaskveriyordu. Bunun seksen vaski hurma, yirmi vaski arpa idi. Hz. Omer (radiyallahu anh) halife olunca, Hayber'den Yahudileri cikardigi zaman orayi taksim etti ve Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in zevcelerini muhayyer birakti. Dileyene arazi ve (sulama) suyu verecek, dileyene de eskiden oldugu sekilde belli miktardaki vaski verecekti. Bazilari arazi ve suyu tercih etti -ki Hz. Aise ve Hafsa (radiyallahu anhuma) bu gruptandi- bir kismi da kendilerine hurma verilmesini tercih etti."
Buhari, Hars 8, 9, 11, Icare 22, Sirket 11, Surut 5, Megazi 40; Muslim, Musakat 1,(1551); Ebu Davud, Harac 24, (3008); Ibnu Mace, Ruhun 14, (2467).

1106 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Peygamberlerden (aleyhimusselam) biri, gazveye cikti da kavmine: "Nikahla baglanip, gerdege girmek istedigi halde henuz gerdek yapmadigi kadini olan benimle gelmesin, keza bina yapip henuz catisi atilmamis inssaati olan da gelmesin, keza gebe koyun veya develer satin alip dogurmalarini bekleyeniniz varsa o da gelmesin" dedi. .
Gazveye cikti. Derken tam ikindi namazi sirasinda veya buna yakin bir zamanda (fethedecegi) beldeye yaklasti. Gunes'e: "Sen bir memursun, ancak ben de bir memurum" dedi ve Allah'a yonelerek: "Ey Rabbim, su gunesi bize durdur (da namazimiz gecmesin!)" diye dua etti. Gunes, o yerlerin fethini Allah muyesser kilincaya kadar durduruldu. Sonra elde edilen ganimetleri topladilar. Toplanan ganimetleri yemek uzere ates geldi. Fakat ates tatmadi bile. Bunun uzerine Peygamber:
"Icimizde ganimetten calan bir hirsiz var, her kabileden bir kisi bana biat etsin!" dedi. Bu suretle ona biat etmeye basladilar. Derken bir adamin eli peygamerin eline yapisip kaldi."Hirsiz bu kabilede. Kabilenin her ferdi bana teker teker biat etsin !" dedi.
Biat etmeye basladilar. Iki veya uc kisinin eli O'nun eline yapisti kaldi. "Ganimet hirsizi sizde" dedi.
Okuz basi kadar iri bir altin getirdiler. Ganimet yigininin icine o da atildi. Ates gelip ganimeti yedi.
Bilesiniz, bizden once hicbir ummete ganimet helal kilinmamistir. Ganimetleri Allah sadece bize helal kildi. Bu da, bizde gordugu aczimiz ve za'fimiz sebebiyledir.
Buhari, Humus 8, Nikah 58; Muslim, Cihad 32.

1107 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir gun kalkip gulul'u (yani ganimet malindan calma) hatirlatti, bunun kotulugunu, gunahinin buyuklugunu belirtti ve bu meyanda sunlari soyledi:
"Sakin sizden birini, kiyamet gunu, boynunda bogurmesi olan bir deve oldugu halde bana gelmis: "Ey Allah'in Resulu, bana yardim et!" diye yalvariyor ve kendimi de cevaben: "Senin icin hicbir sey yapamam, ben sana teblig etmistim" der bulmayayim..." Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bu tarzda hayvanlari ve diger ganimet mallarini teker teker zikretti."
Buhari, Cihad 189; Muslim, Imaret 24, (1831).

1108 - Semure Ibnu Cundeb (radiyallahu anh), Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in soyle soyledigini haber verdi: "Kim ganimet hirsizini gizlerse bu da onun gibi olur."
Ebu Davud, Cihad 146, (2716).

1109 - Abdullah Ibnu Amr Ibni'1- As (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir ganimet ele gecirilince, Hz. Bilal (radiyallahu anh)'e emrederdi, o da halka yuksek sesle duyulur, askerler de ganimet olarak ne ele gecirmisse getirip teslim ederdi. Peygamberimiz (aleyhissalatu vesselam) de once beste birini (humus) alir, geri kalani taksim ederdi.
Bir gun, (Bilal'in) cagirmasindan sonra bir adam kildan mamul bir yular getirdi ve:
"Ey Allah'in Resulu, ganimet olarak biz de bunu ele gecirmistik!" dedi.
"Sen, dedi, uc kere bagirdigi vakit Bilal'i isitmedin mi? O zaman niye getirmedin ?"
Adam, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a (gecikmenin sebebiyle ilgili olarak kabul gormeyen) ozurler beyan etti. Ancak neticede su cevabi aldi:
"Hayir! Bunu senden kabul etmiyorum. Kiyamet gunu sen bununla birlikte geleceksin."
Ebu Davud, Cihad 144, (2712).

1110 - Yine Abdullah Ibnu Amr Ibni'l-As (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in agirliklarinin basini bekleyen Kerkere denen bir zat vardi, derken vefat etti. Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"O cehennemdedir!" buyurdu. Bu soz uzerine adami gormeye gittiler. uzerinde, ganimetten calinmis bir aba buldular."
Buhari, Cihad 190; Ibnu Mace, Cihad 34, (2849).
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
1111 - Zeyd Ibnu Halid (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hayber Savasi sirasinda Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in ashabindan biri oldurulmustu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a haber verildi.
"Arkadasiniz uzerine namaz kilniz!" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in sozu uzerine, halkin cehresi degismis, (bir sogukluk cokmustu). Resulullah (aleyhissalatu vesselam) acikladi:
"Arkadasimiz Allah icin cihad sirasinda ganimetten calmisti !"
Bunun uzerine, maktulun esyasini karistirdik. Yahudilere ait boncuk kolyelerden iki dirhem bile etmeyen bir kolyeyi calmis oldugunu gorduk."
Muvatta, Cihad 23, (2, 458); Ebu Davud, Cihad 143, (2710), Nesai, Cenaiz 66, (4, 64); Ibnu Mace, Cihad 34, (2848).

1112 - Salih Ibnu Muhammed Ibni Zaide anlatiyor: "Mesleme (radiyallahu anh) ile birlikte Rum diyarina girdik. Ganimetten calan bir adam getirildi. Mesleme, bu mesele hakkinda Salim'e sordu. Salim su cevabi verdi:
"Babam'i (Abdullah Ibnu Omer) (radiyallahu anhuma) dinledim, babasi Omer (radiyallahu anh)'den naklen Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in su sozunu rivayet etmisti:
"Kim ganimetten calarsa, (butun) esyasini yakin, kendisini de dovun."
Salih Ibnu Muhammed devamla der ki: "Adamin esyasi arasinda bir Mushafbulduk. Salim'e bunun hakkinda da sorduk (yakalim mi? diye).
"Onu satip, bedelini tasadduk edin!"buyurdu."
Tirmizi, Hudud 28, (1461); Ebu Davud, Cihad 145, (2713).

1113 - Abdullah Ibnu Amr Ibni'l-As (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam), Ebu Bekir ve Omer (radiyallahu anhuma), ganimet hirsizinin mallarini yaktilar ve kendisini de dovduler."
Ebu Davud, Cihad 145, (2715).

1114 - Asim Ibnu Kuleyb (rahimehullah) babasi (Kuleyb)'den o da ensari birinden naklederek anlatiyor: "Biz Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile birlikte bir sefere cikmistik. Sefer sirasinda siddetli bir kitlik ve sikintiya maruz kaldik. Derken, bir ganimet ele gecirdik. Askerler, onu hemen yagmalayiverdiler. Resulullah (aleyhissalatu vesselam), yaya olarak (teftis maksadiyla) yanimiza geldiginde tencerelerimiz kaynamaya baslamisti bile. Yayi ile tencereleri deviriverdi. Etleri de topraga buladi. (Hepsini boylece yenmeyecek hale getirdikten) sonra su aciklamayi yapti:
"Yagma mali, laseden daha helal degildir" veya (soyle demisti):
"Lase, yagma malindan daha helal degildir." (Rivayetin sonundaki) sek ravilerden Hennad'a aittir."
Ebu Davud Cihad 138, (2705).

1115 - Sa'b Ibnu Cessame anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Koruluk ittihazi sadece Allah ve Resulu'ne ait (bir hak)dir."
Buhari, Sirb 11, Cihad 146; Ebu Davud, Harac 39, (3083, 3084).

1116 - Bir rivayette, Sihabu'z-Zuhri soyle demistir: "Bize ulasan habere gore, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Nakii, Hz. Omer (radiyallahu anh) de Seref ve Rebeze'yi hima ilan etmislerdir."
Buhari, Sirb 11].

1117 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) buyurmustur ki: "Cahiliye devrinde taksim edilmis olan her mal, taksim edildigi sekil uzeredir. Islam doneminde yapilan taksimat, Islam'in taksim esasina goredir."
Ebu Davud, Feraiz 11, (2914); Ibnu Mace, Ruhun 21, (2485).

1118 - Imam Malik, Sevr Ibnu Zeyd ed-Dili'den mursel olarak rivayet ettigine gore ed-Dili demistir ki: "Bana Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in soyle soyledigi ulasti: "Hangi ev veya arazi, cahiliye devrinde taksim edilmis ise, artik o, cahiliye taksimi uzerinedir. Ancak hangi ev veya arazi, taksim edilmeden Islam'a girmis ise, artik onun taksimi islam'a gore yapilir."
Muvatta, Akdiye 35, (2, 746)].

1119 - Nafi; Ibnu Omer (radiyallahu anhuma)'den anlatiyor: "Ibnu Omer'in bir kolesi kacarak Rum diyarina gecti. Bilahare, Halid Ibnu'l-Velid (radiyallahu anh) Rumlara galebe caldi. (Esirler arasinda, kacan bu kole de vardi) Halid koleyi Ibnu Omer'e iade etti. Onun kaybolan bir ati vardi. (Askerler) onu da ele gecirdiler. Halid ati da Ibnu Omer'e iade etti" (Bu rivayetin lafzi Buhari'nin rivayetine uygundur.)
Bir rivayette: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) zamaninda kacan bir at mevzubahistir."
Muvatta'nin bir rivayetinde, dusman tarafindan ganimet edildikten sonra ele gecirilen bir kole ve at mevzubahistir. Bunlar, taksimden once eski sahibine iade edilebilirler.
Ebu Davud, koleyi mevzubahis eder ve Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in taksime tabi tutmadan eski sahibine iade ettigini belirtir.
Buhari, Cihad 187; Muvatta, Cihad 17, (2, 452); Ebu Davud, Cihad 135, (2698, 2699); Ibnu Mace, Cihad 15, (2748).

1120 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Biz gazvelerimiz sirasinda, bal ve kuru uzum elde ederdik ve bunlari (taksim edilmek uzere, diger ganimet mallarinin yanina) kaldirmaz, yerdik."
Buhari, Humus 20).
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
1121 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a icerisinde boncuk bulunan bir dagarcik getirildi. Boncuklari Resulullah (aleyhissalatu vesselam), hur ve cariye kadinlar arasinda dagitti." Hz. Aise devamla der ki: "Babam da (boncugu) hur kole ayirimi yapmadan kadinlara dagitirdi."
Ebu Davud, Harac 14, (1952).

1122 - El-Misver Ibnu Mhreme (radiyallahu anhuma)'ye Amr Ibnu Avf (radiyallahu anh) sunu anlatmistir: "Resulullah (aleyhissalam vesselam) Ebu Ubeyde (radiyallahu anh)'yi Bahreyn'e, oranin cizyesin getirmek uzere yolladi. Mallarla donunce Ensar geldigini isitti. Sabah namazini Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'le kildilar. Namaz bitince, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in etrafini sardilar. Resulullah (aleyhissalàtu vesselam) tebessum buyurdular ve:"Oyle zannediyorum, Ebu Ubeyde'nin bir seyler getirdigini isittiniz" dedi. Hep birlikte: "Evet!" dediler. Bunun uzerine sunlari soyledi:
"Oyleyse sevinin ve sizi sevindiren seyi umid edin. Allah' a yemin olsun, sizler icin fakirlikten korkmuyorum. Ben size dunyanin genislemesinden korkuyorum. Sizden oncekilere dunya genislemisti de hemen dunya icin birbirleriyle bogusmaya basladilar ve helak oldular. Genisleyen dunyanin onlar gibi sizi de helak etmesinde korkuyorum."
Buhari Rikak 7, Cizye 1, Megazi 11; Muslim, Zuhd 6, (2961); Tirmizi, Kiyamet 29, (2464).

1123 - Sa'lebe Ibnu Ebi Malik anlatiyor: "Omer Ibnu'1-Hattab (radiyallahu anh), bir kisim burguyu Medineli kadinlar arasinda taksim etmisti, geriye guzel bir burgu kaldi. Yanindakilerden bazilari kendisine:
"Ey muminlerin emiri, bunu da senin yaninda bulunan Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in kizina ver" dediler. Bununla, Hz. Ali (radiyallahu anh)'in kizi Ummu Gulsum'u kastediyorlardi. Hz. Omer onlara:
"Ummu Selit, buna daha cok hak sahibidir. Zira o, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a biat etmisti ve Uhud Savasi'nda bize kirbalarla su tasiyordu" dedi.
Buhari, Megazi 22, Cihad 66.

SEHIDLER HAKKINDA

1124 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) sordular:
"Icinizden kime sehid dersiniz?"
"Ey Allah'in Resulu, dediler, Allah yolunda oldurulen sehiddir."
"Oyleyse, dedi, Resulullah (aleyhissalatu vesselam), ummetimin sehidleri azdir. "
"Peki, dediler, daha kimler sehiddir, Ey Allah'in Resulu?"
"Allah yolunda oldurulen sehiddir. Allah yolunda olen sehiddir. Taunda olen sehiddir. Karni sebebiyle olen sehiddir, bogularak olen sehiddir."
Mualim, Imaret 165, (1915); Muvatta, Salatu'l-Cema'a 6, (1, 131); Tirmizi, Cenaiz 65, (1063).

1125 - Imam Malik ve Tirmizi'nin kaydettikleri bir rivayette Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurmaktadir:
"Su bes kisi sehiddir, (deyip onceki hadiste gecenleri saydiktan sonra): Yikinti altinda kalan da sehiddir" diye ilave etti.
Hz. Cabir (radiyallahu anh)'den gelen bir rivayette: "Karninda cocugu oldugu halde olen kadin da sehiddir" buyrulmustur.Abdullah Ibnu Amr Ibrnu'l-As (radiyallahu anhuma) tarafindan rivayet edilen bir diger sahih hadiste: "Malini mudafaa ederken oldurulen sehiddir" buyurulmustur.
Muvatta, Salatu'l-Cema'a 6, (1, 131); Tirmizi, Cenaiz 65, (1063).

1126 - Ummu Haram (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Deniz tutmasi sebebiyle (gemide) kusan kimseye sehid sevabi verilir. Bogularak olene de iki sehid sevabi vardir. "
Ebu Davud, Cihad 10, (2493).

1127 - Said Ibnu Zeyd (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i dinledim soyle buyurdular:
"Kim malini mudafaa sirasinda oldurulurse sehiddir. Kim kanini mudafaa sirasinda oldurulurse sehiddir. Kim dinini mudafaa sirasinda oldurulurse sehiddir. Kim ailesini mudafaa sirasinda oldurulurse o da sehiddir."
Tirmizi, Diyat 22, (1418,1421); Ebu Davud, Sunnet 32, (4772); Nesai, Tahrim 22, (7,115,116); Ibnu Mace, Hudud 21, (2580).

1128 - Ebu Sellam, sahabeden birinden rivayet etmektedir: "Cuheyne'den bir mahalle uzerine baskin yaptik. Muslumanlardan biri, (teke tek vurusmak uzere) onlardan bir adam taleb etti. (Bir cengaver gelince) hemen kilinciyla saldiriya gecti. Ancak hata yapti ve kilinci kendisine isabet etti. Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"Ey Muslumanlar, kardesinize (yardim edin)" diye bagirdi. Halk ona dogru kosustu. Ama olmustu.
Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) onu elbisesi ve kani ile birlikte sardi, uzerine namaz kildi ve defnetti.
"Ey Allah'in Resulu, bu sehid midir?" diye sordular.
"Evet o sehiddir ve ben ona bu hususta sahidim" cevabini verdi."
Ebu Davud, 40, (2539).

1129 - Irbaz Ibn Sariye (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Sehidlerle yataklarinda olenler, taundan olenler hakkinda C'enab-i Hakk'abirbirlerini sikayet ederler. Sehidler:
"Onlar bizim kardeslerimizdir, onlar da bizim gibi oldurulduler!" derler. Yataklarinda olenler de:
"Onlar bizim kardeslerimizdir, bizim gibi olduler!" derler. Rabbimizonlara soyle seslenir:
"Yaralarina bakin, oldurulenlerin yaralarina benziyorlarsa onlardandirlar ve onlarla beraber olurlar!" Bakilir ve onlardaki yaranin, oburlerininki gibi oldugu gorulur. "
Nesai, Cihad 36, (6, 37-38).

1130 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "(Babam) Omer Ibnu'l-Hattab (radiyallahu anh) sehid oldugu halde yikandi, kefenlendi, uzerine namaz kilindi."
Muvatta, Cihad 36, (2, 463).
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
1131 - Ebu Umame (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Bir kavm, icinde bulundugu hidayetten sonra sapitti ise bu, mutlaka cedel sebebiyle olmustur."
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bunu soyledikten sonra, delil olarak) su ayeti okudu: "Onlar: "Bizim tanrimiz mi yoksa O mu daha iyidir?" dediler. Sana boyle soylemeleri, sirf tartismaya girismek icindir. Onlar suphesiz munakasaci bir millettir" (Zuhruf 58).
Tirmizi, Tefsir, Zuhruf, (3250); Ibnu Mace,Mukaddime 7.

1132 - Yine Ebu Umame (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki:
"Kim haksiz oldugu bir munakasayi terkederse kendisine cennetin kenarinda bir ev kurulur. Hakli oldugu bir munakasayi terkedene de cennetin ortasinda bir ev kurulur."
Tirmizi, Birr 58, (1994); Ebu Davud, Edeb 8, (4800); Ibnu Mace, Mukaddime 7, (51); Nesai, Edeb (6, 21).

1133 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) hazretleri anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurdular: "Kur'an hakkinda munakasa kufurdur"
Ebu Davud, Sunnet 5, (4603).

1134 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Allah'in en ziyade bugzettigi erkek, siddetli dusmanlik yapan hasimdir."
Buhari, Ahkam 34, Mezalim 15, Tefsir, Bakara 37; Muslim, Ilm 5, (2668); Tirmizi, Tefsir, Bakara, (2980); Nesai, Kadat 33, (8, 247, 248).

1135 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Biz kader hususunda munakasa ederken Resulullah (aleyhissalatu vesselam) cikageldi. Oylesine kizdi ki, ofkenin hasil ettigi kizilliktan, yuzunde sanki nar taneleri ortaya cikmisti. Bize soyle cikisti:
"Bununla mi emredildiniz, yoksa ben size bununicin mi gonderildim. Bilin ki, sizden oncekileri, dini meselelerdeki munakasalarini coklugu ve peygamberleri hakkinda dustukleri ihtilaflari helak etmistir."
Bir rivayette su ziyade mevcuttur: "Kader hususunda munakasa etmemeniz icin yemin verdim. "
Tirmizi, Kader 1, (2134); Ibnu Mace, Mukaddime 10, (85).

1136 - Ibnu'l-Museyyeb (rahimehullah) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ashabinin (radiyallahu anhum) arasinda otururken, bir adam Hz. Ebu Bekir'e hakaretamiz sozler sarfederek cefa verdi. Ancak Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh) adama karsi sukut etti. Adam ikinci sefer ayni sekilde hakaret ederek eziyet verdi. O yine sukut etti. Adam ucuncu sefer de eziyet verince Hz. Ebu Bekir (adama hak ettigi cevabi vererek) intikamini aldi. Bunun uzerine Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) hemen kalkti. Hz. Ebu Bekir:
"Ey Allah'in Resulu, yoksa bana darildiniz mi?" diye sordu.
"Hayir"dedi. "Ancak semadan bir melek inmis, sana soylediklerini tekzib ediyordu. Sen intikamini alinca melek gitti, seytan oturdu. Bir yere seytan oturdu mu ben orada duramam. "
Ebu Davud, Edeb, 49 (4896, 4897).

1137 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) hazretleri soyle buyurmustur: "Kardesinle munakasa etme, zira munakasanin hikmeti anlasilmaz, sikintisi eksik olmaz, tutamayacagin bir vaadde de bulunma."
Rezin ilavesidir.

HACCIN FAZILETLERI

1138 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Ey Allah'in Resulu, dedim, cihadi amellerin en faziletlisi goruyoruz, biz de cihad etmiyelim mi?" Su cevabi verdi:
"Ancak, cihadin en efdal ve en guzeli hacc-i mebrurdur. Sonra sehirde kalmaktir." Hz. Aise der ki: "Bunu isittikten sonra hacci hic birakmadim."
Buhari, Hacc 4, Cezau's-Sayd 26, Cihad 1; Nesai, Hacc 4, (5, 113). "Sonra sehirde kalmak" cumlesi Buhari'de yok.)

1139 - Sehl Ibnu Sa'd (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Telbiyede bulunan hic bir Musluman yoktur ki, onun saginda ve solunda bulunan tas, agac, sert toprak onunla birlikte telbiyede bulunmasin, bu istirak (sag ve solunu gostererek) su ve su istikamette arzin son hududuna kadar devam eder."
Tirmizi, Hacc 14, (828).

1140 - Ibnu Abbas (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Haccla umrenin arasini birlestirin. Zira bunlar gunhi, tipki korugun demirdeki pislikleri temizlemesi gibi temizler."
Nesai, Menasik 6, (5,115); Ibnu Mace, Menasik 3, (2886).
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
1141 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bir umre, diger umreye arada islenenler icin kefarettir. Hacc-i Mebrur'un karsiligi cennetten baska bir sey olamaz!"
Buhari, Umre 1; Muslim, Hacc 437, (1349); Tirmizi,Hacc 90, (933); Nesai, Menasik 3, (5,112), 5, (5,115); Ibnu Mace, Menasik 3, (2887); Muvatta, Hacc 65, (2, 346).

1142 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Beyt'i (Kabe-i Muazzama'yi) kim elli defa tavaf ederse, gunahlarindan cikar ve tipki annesinden dogdugu gundeki gibi olur."
Tirmizi, Hacc 41, (866).Buradaki tavaftan maksad, savtlar olmayip, elli tam tavaftir.

1143 - Ummu Seleme (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim, hacc veya umre icin Mescid-i Aksa'dan Mescid-i Haram'a (kadar) ihrama girerse, gecmis ve gelecek butun gunahlari affedilir veya cennet kendisinevazcib olur." -Ravi, Resulullah'in hangisini dedigi hususunda sekke dustu "
Ebu Davud, Menasik 9, (1741), Ibnu Mace, Menasik 49, (3001-3002).

1144 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), Ensar'dan Ummu Sinan adindaki bir kadina:
"Bizimle haccetmekten seni ne alikoydu?" diye sordu. Kadin:
"Ebu fulanin (kocasini kasteder) sadece iki sulama devesi var. Biriyle o ve oglu haca gitti. Oburu (ile de ben kaldim) arazimizi suluyor(um)" dedi. Bunun uzerine Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"Oyleyse Ramazan'da (yapacagin) umre, (kacirdigin) bir haccin veya benimle (yapmis olacagin) bir haccin kazasidir. Ramazan gelince umre yap. Zira Ramazan'daki bir umre hacca muadil olur."
Buhari, Umre 4,Cezau's-Sayd 26; Muslim, Hacc 222; Nisai, Siyam 6, (4,130).

1145 - Ebu Bekr Ibnu Abdirrahman anlatiyor: "Bir kadin Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a gelerek:
"Ben haccetmek icin hazirlik yapmistim. Bana (bir mani) ariz oldune yapayim?"
"Ramazan'da umre yap, zira o ayda umre tipki hacc gibidir" buyurdu."
Muvatta, Hacc 66, (1, 347); Ebu Davud, Hacc 79, Tirmizi, Hacc 95, (939); Nesai, Siyam 6, (4,130); Ibnu Mace, Hacc (Menasik) 45, (2991-2995).

1146 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Hic bir kul, kurban gunu, Allah indinde kan akitmaktan daha sevimli bir is yapamaz. Zira, kesilen hayvan, kiyamet gunu boynuzlariyla, kil1ariyla, sinnaklariyla gelecektir. Hayvanin kani yere dusmezden once Allah indinde yuce bir mevkiye ulasir. Oyle ise, onu gonul hoslugu ile ifa edin."
Tirmizi, Edahi 1, (1493); Ibnu Mace, Edahi 3, (3126).Rezin sunu ilave etmistir: "Kurban sahibine, hayvanin her bir tuyu icin sevap vardir. "

1147 - Ebu Bekri's-Siddik (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a: "Hangi hacc daha efdaldir?" diye sorulmustu.
"Yuksek sesle telbiye getirilip, kurban kesilerek yapilan hacc!" diye cevap verdi."
Tirmizi, Hacc 14, (827), Tefsir, Al-i Imran (3001).

1148 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kucugun, buyugun, zyifin, kadinin cihadi hacc ve umredir."
Nesai, Hacc 4, (5,114); Ibnu Mace, Menasik 8, (2902).

HACCIN VUCUBU

1149 - Ebu Hureyre hazretleri (radiyallahu anh) anlatiyor: "Birgun Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bize soyle hitab etti:
"Ey insanlar, size hacc farz kilinmistir. Su halde hacci eda edin!"
Cemaatte bulunan bir adam: "Her sene mi, Ey Allah'in Resulu?" diye sordu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) cevap vermedi. Adam sorusunu uc kere tekrar etti. Bunun uzerine:
"Ben sizi biraktikca siz de beni birakin. (Madem ki sukut ettim, niye sormada israr ediyorsunuz?) Sayet (sorunuza) "Evet!" deseydim, her yil haccetmek vacib oluverirdi ve buna guc yetiremezdiniz. Sunu bilin ki, sizden oncekileri helak eden sey, cok sual sormalari ve peygamberleri hakkinda ihtilaflaridir. Size bir is emrettigim zaman, bunu gucunuz yettigince Ifa edin, bir yasaklamada bulundugum vakit de ondan kacinin (bu emir ve yasakla ilgili olarak akliniza gelen her seyi sormaya kalkmayin!)"
Buhari,Itisam 4; Muslim, Hacc 412, (1337), Fedail 130, (1337); Nesai, Hacc 1, (5,110-111).

1150 - Hz. Ali (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) efendimiz soyle buyurdular:
"Kim kendisini Beytullahi'1-haram'a ulastiracak kadar azik ve binege sahip oldugu halde haccetmemisse onun Yahudi veya Hiristiyan olarak olmesi arasinda fark yoktur. Zira, Cenab-i Hakk soyle buyurmustur: "Oraya yol bulabilen insana, Allah icin Kabe'yi haccetmesi gerekir" (Al-i Imran 97).
Tirmizi, Hacc 3, (812).
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
1151 - Ibrzu Abbas (radiyallahu anhuma) hazretleri anlatiyor: "Akra' Ibnu'1-Habis (radiyallahu anh), Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a:
"Hacc her sene midir, omurde bir kere midir?" diye sordu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"Bir keredir, fazla yapan nafile olarak yapmis olur!" diye cevap verdi."
Ebu Davud, Hacc 1, (1721); Nesai, Hacc 1, (5,111); Ibnu Mace, Menasik 2, (2886).

1152 - Yine Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in soyle dedigini rivayet etmistir: "Islam'da hacc yapmamak (saruret) yoktur."
Ebu Davud, Hacc 3, (1729).

1153 - Yine Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma), Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in su sozunu rivayet etmistir: "Hacc yapmak isteyen acele davransin."
Ebu Davud, Menasik 6, (1732).

1154 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'dan: "Umre vacib midir?" diye sorulmustu, su cevabi verdi:
"Hayir! Ancak, umre yapmaniz faziletli bir ameldir. "
Tirmizi, Hacc 88. (931).

1155 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma)'in: "Umre vacibtir" dedigi rivayet olunmustur.
Tirmizi, Hacc 88, (931).

1156 - Yukaridaki rivayetin bir benzeri Ibnu Mes'ud'dan vapilmistir. Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) hazretleri Soyle kiraat ederdi: ve derdi ki: "Eger gunah olmasaydi -Resulullah (aleyhissalatu vesselàm)'dan bu mevzuda hic bir sey isitmemis olmama ragmen- umre vaciptir derdim."
Rezin ilavesi.

MIKATLAR

1157 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) dedi ki: "Hacc aylari Sevval, Zulkade ve Zilhicce'den de on gundur."
Buhari, Hacc 33 (Tercume yani bab basligi olarak senetsiz kaydetmistir.)

1158 - Hisam Ibnu Urve (merhum) anlatiyor: "Abdullah Ibnu Zubeyr (radiyallahu anhuma) Mekke'de dokuz yil ikamet etti. Bu esnada Zilhicce'nin hilali ile yuksek sesle telbiyeye basladi. (Kardesi) Urve de onunla ayni seyi yapardi"
Muvatta, Hacc 50, (1, 339).

1159 - Kasim Ibnu Muhammed anlatiyor: "Hz. Omer (radiyallahu anh) Mekkelilere soyle hitab etti: "Ey Mekkeliler! Ne oluyor da uzak diyardan gelenler saclari daginik vaziyette iken sizler yaglaniyorsunuz? (Zilhicce) hilalini gorunce siz de telbiyedebulunun."
Muvatta, Hacc 49, (1, 339).

1160 - Ata'ya: "Mucavir (Mekke'de ikamet eden) hacc icin ne zaman telbiyede bulunur?" diye sorulmustu. Su cevabi verdi: "Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) mutemetti olarak gelince, terviye gunu, ogleyi kilip, devesine bindi mi hacc icin telbiyede bulunurdu."
Buhari, Hacc 82, (Tercume yani bab basligi olarak kaydedilmistir. Senetsizdir.)
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
1161 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) sunu soylemistir: "Hacc icin, sadece hacc aylarinda ihrama girmek sunnettendir."
Buhari, Hacc 33 (tercume yani bab basligi olarak kaydetmistir).

1162 - Ibnu Omer (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Medineliler Zulhuleyfe'de, Samlilar Cuhfe'de, Necidliler Karn'da ihrama girer, telbiyeye baslar."
Buhari, Hacc 8, 5, 10, Ilm 52, I'tisam 16; Muslim, Hacc 1347, (1182); Muvatta, Hacc 22, (1,330); Tirmizi, Hacc 17, (831); Ebu Davud, Menasik 9, (1737); Nesai, Hacc 17,18, 21, (5,122-125).

1163 - Bir rivayette Ibnu Omer der ki: "Bizzat isitmemekle beraber, bana soylendigine gore, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurmustur ki: "Yemenliler de Yelemlem'de ihrama girerler. "
Buhari, Hacc 8, Ilm 52, I'tisam 16; Muslim, Hacc 13-18 (1182).

1164 - Buhari'de gelen bir diger rivayette belirtildigi uzere, bir zat (Abdullah Ibnu Omer'e) gelerek: "Umre icin nerede ihrama girmem caiz olur?" diye sorunca: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) mikat yerleri olarak Necidliler icin Karn'i, Medineliler icin Zulhuleyfe'yi, Samlilar icin Cuhfe'yi belirledi" demis, baska bir mikat yeri zikretmemistir."
Buhari, Hacc 3.

1165 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) demistir ki: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), Medineliler icin Zulhuleyfe'yi,Samlilar icin Cuhfe'yi, Necidliler icin Karnu'l-Menazil'i Yemenliler icin Yelemlem'i mikat yerleri olarak ta'yin etmistir. Bu yerler, ora ahalileri ve oraya baska yerlerden hacc ve umre yapmak maksadiyla gelenler icin mikat yerleridir. Bu soylenen mikat yerlerinin berisinde (yani mikatlarla Mekke arasinda) bulunanlar icin mikat, bulundugu yerdir. Daha yakin yerde olanlar da boyledir. Nitekim Mekkeliler de Mekke'de ihrama girerler."
Buhari, Hacc 7, 9, 11, 12, Cezau's-Sayd 18; Muslim, Hacc 11, (2181); Ebu Davud, Menasik 9, (1737); Nesai, Hac 20, 23, (5,123-125).

1166 - Bir rivayette soyle denmistir: "Kim (mikatlerin) berisinde ise, (niyeti) baslattigi yerde ihram giyer, oyle ki, Mekkeliler Mekke'de (ihrama girerler).
Buhari, Hacc 7; Ebu Davud, Menasik 9, (1737).

1167 - Ebu z-Zubeyr anlatiyor: "Hz. Cabir (radiyallahu anh)'e ihrama girme yerinden sorulmustu. Su cevabi verdi: "Ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in bu hususta soyle soyledigini isittim. "Medineliler'in ihrama girme yeri Zulhuleyfe'dir. Diger yol Cuhfe'dir. IrakIilar 'in ihrama girme yeri Zat-i Irk'dir. Necidliler'in ihrama girme yeri Karni'lMenazil'dir. Yemenliler'in ihrama girme yerleri Yelemlem'dir."
Muslim, Hacc 18, (1183).

1168 - Ibnu Omer (radiyallahu anh) anlatiyor: "Su iki memleket (Basra ve Kufe) fethedildigi zaman Hz. Omer (radiyallahu anh)'e halk gelip :
"Ey mu'minlerin emiri! Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Necidliler icin Karn'i (mikat olarak) tesbit etti. Orasi bizim yolumuza sapa duser. (Buradan) Karn'e gitmeye kalksak, bize zor olur!" dediler. Hz. Omer (radiyallahu anh) onlara:
"Oyleyse onun kendi yolunuzdaki hizasina bakin" dedi ve onlar icin Zat-i Irk'i tesbit etti."
Buhari, Hacc 13.

1169 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Iraklilar icin Zat-i Irk'i mikat kildi."
Ebu Davud, Menasik 9, (1739); Nesai, Hacc 22, (5,125).

1170 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) demistir ki: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Mesrikliler icin Akik'i mikat kildi."
Ebu Davud, Menasik 9, (1740); Tirmizi, Hacc 17, (832).
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
1171 - Imam Malik: "Bana ulastigina gore, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Ci'rane'de umre icin ihrama girdi" demistir.
Muvatta, Hacc 27, (1, 331); Ebu Davud, Hacc 81, (1996); Tirmizi, Hacc 96, (935); Nesai, Hacc 104, (5, 199)

1172 - Yine Imam Malikin, nazarinda guvenilir (sika) bir kimseden rivayet ettigine gore, Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) Iliya'da hacc ihrami giymistir."
Muvatta, Hacc 26, (1, 331).

1173 - Hz. Osman (radiyallahu anh)'in: "Bir kimsenin Horasan veya Kirman'da ihrama girmesini mekruh addettigi" rivayet edilmistir.
Buhari, Hacc 33, (Bab basliginda, senetsiz olarak kaydedilmistir).

IHRAM VE HARAMLARI

1174 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) muhrimin giyecegi seylerden sorulmustu, su cevabi verdi: "Muhrim ne kamis (gomlek), ne sarik, ne burnus. ne salvar ne de vers veya zaferan bulasmis bir giysi tasimaz. Ayaginda da mest (ve benzeri ayakkabi) yoktur. Ancak nalin bulamazsa, mestlerin topuktan asagi kismini kesmelidir. "
Buhari'de su ziyade var: "Ihramli kadin yuzunu ortmez, eldiven de giymez."
Buhari,Hacc 21, Cezau's-Sayd 13,15, Ilm 53, Salat 9; Muslim, Hacc 1, (1177); Muvatta, Hacc 8, (1, 324-328); Tirmizi, Hacc 18, (833); Ebu Davud, Menasik 32, (1824, 1825,1826); Nesai, Hacc 28, (5,129).

1175 - Yine Ibnu Omer (radiyallahu anhuma)'den rivayete gore demistir ki: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) kadinlari ihrama girdikleri vakit eldiven kullanmaktan, yuzlerini ortmekten ve vers ve za'feran degmis elbise giymekten yasakladi ve: "Buinlardan gayri, hosuna giden elbise cesitlerinden safranla boyanmis veya ipekli veya zinet veya sa1var veya kamis veya mest giysin" dedi."
Ebu Davud, Menasik 32, (1827).

1176 - Hz. Aise (radiyallahu anha)'den gelen bir rivayette: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ihramli iken mest giymede kadinlara ruhsat tanidi" denmistir.
Ebu Davud, Menasik 33, (1831).

1177 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) hazretleri anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) hazretleri buyurdular ki: "Kim izar bulamazsa salvar giysin, kim de nalin bulamazsa mest giysin."
Buhari, Libas 14, 37, Hacc 132, Cezau's-Sayd 15, 16; Muslim, Hacc 4,(1178); Tirmizi, Hacc 19, (834); Ebu Davud, Hacc 32, (1829); Nesai, Hacc 32, (5,132).

1178 - Nafi'nin anlattigina gore, Eslem Mevla Omer'in, Ibnu Omer (radiyallahu anhuma)'e soyle soyledigini isitmistir: "Omer (radiyallahu anh), Hz. Talha (radiyallahu anh)'nin uzerinde, ihramli iken boyali bir giysi gormustu. "(Ey Talha) bu boyali giysi de ne?" diye sordu. (Talha cevaben): "Ey mu'minlerin emiri, bu kizil toprakla boyanmistir!" dedi. Omer (radiyallahu anh):
"Ey azizler, sizler halkin imamlarisiniz, halk sizlere uymaktadir. Eger cahil biri bu elbiseyi gorse: "Talha Ibnu Ubeydillah, ihramda boyali elbise giymis" diyecek. Ey azizler, bu boyali elbiselerden hicbirini giymeyin!" dedi"
Muvatta, Hac 10, (1, 326).

1179 - Urve anlatiyor: "Esma Bintu Ebi Bekr (radiyallahu anhuma), ihramli oldugnu halde, sari renkli giysiler giyerdi. Ancak bunlarda za'feran olmazdi."
Muvatta, Hacc 11, (1, 326).


1180- Ya'la: Ibnu Umeyye (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Ciirrane'de iken, umre icin ihrama girmis bir adam geldi. Adamin sakal ve saclari sariya boyanmis, sirtinda da za'feran lekeleri bulunan bir cubbe vardi.
"Ey Allah'in Resulu, dedi, su gordugun vaziyette, umre icin ihrama girdim!"
Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"Su cubbeyi cikar, sari boyayi da yika!" diye emretti."
Buhari, Umre 10, Cezau's-Sayd 16, 17, Megazi 56, Fedailu'l,Kur'an 2; Muslim, Hacc 6, (1180); Muvatta, Hacc 18, (1, 328-329); Tirmizi,Hacc 20, (835, 836); Ebu Davud, Menasik 31, (1819-1822);Nesai, Hacc 43, (5,142-143).
Bu metin, Sahiheyn'deki metindir. Ebu Davud'un rivayetinde su ziyade mevcuttur: "Umrede iken, hacda yaptigini yap. "

1180 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma)'in: "Ihramlinin mintika takmasini mekruh addettigi" rivayet edilmistir.
Muvatta, Hacc 12, (1, 326).
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
1181 - Kasim Ibnu Muhammed anlatiyor: "Bana, el-Ferafisa Ibnu Umeyr el-Hanefi haber verdi ki, O, Hz.Osman (radiyallahu anh)'i, ihramli iken yuzunu orter gormus."
Muvatta, Hacc 13, (1, 327).

1182 - Nafi' anlatiyor: "Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) demistir ki: "Basin ceneden yukarisini ihramli kimse ortemez."
Muvatta, Hacc 13, (1, 327).

1183 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Biz (kadinlar) ihramli olarak Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'la beraber iken, binekliler bize ugrardi. Onlar tam hizamiza gelince, herbirimiz cilbabini basindan yuzunun uzerine sarkitiverirdi. Bizi gectiler mi tekrar kaldirirdik."
Ebu Davud, Menasik 34, (1833).

1184 - Fatima Bintu'l-Munzir anlatiyor: "Biz, bir kisim kadinlar ihramli iken, yanimizda Esma Bintu Ebi Bekr (radiyallahu anhuma) oldugu halde, yuzlerimizi sikica ortuyorduk"
Muvatta, Hacc 16, (1, 328).

1185 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a, ihrama gir(ece)gi zaman (ihrami icin), keza ihramdan ciktigi zaman da Kabe'yi tavaftan once hill'i icin, icinde misk bulunan surunme maddesini su iki elimle surdum."
Buhari, Hacc 18, 143, Libas 73, 89, 91; Muslim, Hacc 31, 33, (1189); Muvatta, Hacc 17, (1, 328); Tirmizi, Hacc 77, (917); Ebu Davud, Menasik 11, (1745,1746); Nesai, Hacc, 41, (5,136-141).

1186 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vessalam)'a, ihrama gir(ece)gi zaman (ihram icin), keza ihramdan ciktigi zaman da Kabe'yi tavaftan once hill'i icin, icinde misk bulunan surunme maddesini su iki elimle surdum."
Buhari, Hacc 18. 143, Libas 73, 89, 91; Muslim, Hacc 31, 33, (1189); Muvvata, Hacc 17, (1, 328); Tirmizi, Hacc 77, (917);Ebu Davud, Menasik 11, (1745, 1746); Nesai, Hacc, 41,(15, 136-141)
Bir rivayette su ibare de var: "..Veda haccinda zerire denilen koku ile. . ."
Bir baska rivayette : ". . ihrama girmezden once, sonra ihrama girerdi. "
Bir diger rivayette: "..bulabildigim kokunun en iyisi ile basinda ve sakalinda koku maddesinin pariltisini gorunceye kadar (surerdim). "
Bir diger rivayette: "...Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ihramli iken (surulen) koku maddesinin sac ayirimlarindaki parlakligina (su anda) bakiyor gibiyim. "
Bir rivayette su ziyade var: "Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) zeytinyagiyla yaglanirdi. Bunu Ibrahim (Nehai)'ye zikretmistim, bana:
"Pekala, su rivayeti ne yapacaksin: "Esved, Hz. Aise (radiyallahu anha)' den onun soyle soyledigini rivayet etti: "...(Surulen koku maddesinin sac ayrimlarindaki parlakligina bakiyor gibiyim."
Bir rivayette de su ziyade var: "..Bu, ihram(a girmezden once surundugu) koku idi. "

1187 - Bir diger rivayette soyle gelmistir: "Once koku surunup sonra ihrama giren kimse hakkinda soruldu. Su cevabi verdi: "Ben (tib surunerek) ihrama girip koku nesretmeyi sevmem. Katrana bulanmam bunu yapmaktan daha iyidir." Hz. Aise (radiyallahu anha)'ye, Ibnu Omer'in, bu sozu haber verilince: "Ben, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a ihrama (girecegi) sirada tib surdum. Bu halde hanimlarina ugradi. Sonra da ihrama girdi, koku nesrediyordu" dedi.
Buhari, Gusl 14; Muslim, Hacc 47, (1192); Nesai, Hacc 42, (5, 139), Gusl 13, (1, 203).

1188 - Nesai'nin kaydettigi bir diger rivayette soyle denir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), ihrama girmeyi arzu ettigi zaman bulabildigi en guzel yagla yaglanirdi. Oyle ki, yagin parlakligini basinda ve sakalinda gorurdum." (Ravi Hz. Aise'dir).
Nesai, Hacc 42, (5,139-140).

1189 - Yine Nesai'nin bir baska rivayetinde, Hz. Aise (radiyallahu anha) soyle buyurmustur: "Ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a ihrama girecegi zaman ihrami icin, seytan taslamasini yaptiktan sonra ve Beytullah'a yapacagi tavaf (-i ziyaret)ten once ihramdan cikinca da hill'i (ihramsiz hali) icin tibini surdum."
Nesai, Hacc 41, (5, 137).

1190 - Bir diger rivayette soyle denir: "Resulullah'in tib'i (surdugu koku) sizin su tibinize benzemez." Yani (sizin kullandiginiz tib), uzun muddet koku nesretmeye devam etmez, demektir.
Nesai, Hacc 41, (5, 137).
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
1191 - Hz.Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Biz Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile (hacc ve umre icin ihrama girip) Mekke'ye giderdik. Ihram sirasinda alinlarimiza sukk denen bir tib surerdik. Birimiz terleyecek olsa, yuzune akardi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bunu gordugu halde (bize) onu(n surulmesini) yasaklamazdi."
Ebu Davud, Menasik 32, (1830).

1192 - Salt Ibnu Zubeyd (rahimehullah), ailesinin bazi fertlerinden naklen sunu rivayet etmistir: "Hz. Omer (radiyallahu anh) Secere nam mevkide iken, bir tib kokusu hissetti.
"Bu koku kimden geliyor?" diye sordu: Kesir Ibnu's-Salt:
"Bendendir, (sacimin dagilmamasi icin) surundum ve tiras olmamaya karar verdim" dedi. Hz. Omer (radiyallahu anh):
"Su birikintilerinden birine git, basini koku gidinceye kadar ovustur!" diye emretti. Kesir Ibnu's-Salt oyle yapti."
Muvatta, Hacc 20, (1, 329).

1193 - Muvatta'nin bir diger rivayeti, Eslem Mevla Omer'den: "Omer (radiyallahu anh), bir tib kokusu hissetmisti.
"Bu koku kimden?" diye sordu. Muaviye Ibnu Ebi Sufyan (radiyallahu anh):
"Ey mu'minlerin emiri! Bendendir!"diye cevap verdi. (Hz. Omer kizgin bir eda ile):
"Allah Allah! Senden mi?" diye cikisti. Hz. Muaviye:
"Bana Ummu Habibe surdu, ey mu'minlerin emiri!" (diye ozur) beyan etti. Hz. Omer:
"Allah askina geri don ve su surdugun seyi yika!" diye emretti."
Muvatta, Hacc 19.

1194 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma)'den anlatildigina gore: "Ihramli iken Cuhfe'de olmus olan oglu Vakid'i kefenlemis, bu arada basini ve yuzunu orttukten sonra soyle demistir: "Eger ihramli olmasaydik, cenazeye tib de surerdik."
Muvatta, Hacc 14, (1, 327).

1195 - Nafi anlatiyor: "Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) ihram giyerek Mekke'ye muteveccihen yola ciktigi zaman, guzel kokusu olmayan bir yag ile yaglanirdi. Sonra Zulhuleyfe mecsidine gelir, orada (ihram icin iki rek'at) namaz kilar, sonra hayvanina binerdi. Devesi (ayaga kalkip) onu dogrultunca telbiyeye baslar ve soyle derdi: "Ben Resulullah'in boyle yaptigini gordum."
Buhari, Hacc 28; Muvatta, Hacc 32, (1, 333).

1196 - Tirmizi'nin bir rivayetinde soyle denir: "(Ibnu Omer) reyhanlanmamis bir yagla yaglanirdi." Yani kokulandirilmamis.
Tirmizi, Hacc 114, (962); Ibnu Mace, Menasik 88, (3083).

1197 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Ihramli reyhan koklayabilir, aynaya bakabilir. Yedigi zeytinyagi ve tereyagi ile tedavi olabilir."
Buhari, Hacc 18, (Bab basliginda, senetsiz olarak kaydetmistir).

1198 - Abdullah Ibnu Huneyn anlatiyor: "Ibnu Abbas ile Misver Ibnu Mahreme (radiyallahu anhuma) Ebva'da ihtilaf ettiler. Ibnu Abbas: "Muhrim basini yikar" dedi. Misver ise: "Hayir, yikayamaz!" dedi. Ibnu Abbas, beni Ebu Eyyub el-Ensari (radiyallahu anh)'ye gonderdi. Ben onu iki direk arasina gerilmis bir perde gerisinde yikaniyor buldum. Kendisine selam verdim.
"Kim o?" dedi. "Abdullah Ibnu Huneyn'im. Beni, size Ibnu Abbas gonderdi. Sizden, ihramli iken Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in basini nasil yikadigini soruyor" dedim. Bunun uzerine Ebu Eyyub (radiyallahu anh) elini perde (ipinin) uzerine koyup asagi dogru basti ve basi gorundu. Uzerine su doken birisine: "Dok!" dedi. O da doktu. Ebu Eyyub (radiyallahu anh) basini elleriyle ileri geri ovalayip:
"Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i boyle yapar gordum" dedi."
Buhari, Cezais-Sayd 14; Muslim, Hacc 91, (1205); Muvatta, Hacc 4, (1, 323); Ebu Davud, Menaeik 38, (1840); Nesai, Hacc 27, (5,128-129); Ibnu Mace, Menaaik 22, (2934).
Muvatta disindaki rivayetlerde su ziyade mevcuttur: "Misver, Ibnu Abbas'a sunu soyledi: "Seninle bir daha munakasa etmiyecegim (ne dersen kabulum)."

1199 - Harice Ibnu Zeyd, babasi Zeyd (radiyallahu anh)'den naklediyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ihrama girmek cin soyundu ve yikandi."
Tirmizi, Hacc 16, (830).

1200 - Nafi anlatiyor: "Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) ihrama girmezden once ihram icin, Mekke'ye girmek icin, Arafat'ta vakfe icin yikanirdi."
Muvatta, Hacc 3, (1, 322); Buhari, Hacc 38.
Bir rivayette su ziyade vardir: "Ihrama girdi mi, basini sadece ihtilam oldugu zaman yikardi."
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
1201 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yikandigi su ile saclarini (dagilmayacak sekilde) tarayip nizama soktu."
Ebu Davud, Menasik 12,(1747, 1748) Nesai, Hacc 40, (5, 136); Buhari, Hacc 19; Muslim 21, (1184); Ibnu Mace, Menasik 72, (3047).

1202 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) demistir ki: "Ihramli kimse hamama girer."
Buhari, Cezau's-Sayd 14 (Tercume bab basligi olarak, senedsiz sekilde) kaydedilmistir.].

1203 - Yine Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) demistir ki: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ihramli iken hacamat oldu (kan aldirdi)."
Buhari, Cezau's-Sayd 11, Tibb 12,15; Muslim, Hacc 88., (1203); Ebu Davud, Menasik 36, (1835-1836); Tirmizi, Hacc 22, (839); Nesai, Hacc 92, (5, 193); Ibnu Mace, Menasik 87, (3081).) Bu metin Sahiheyn'in metnidir.
Buhari merhumun bir diger rivayetinde: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)) oruclu iken hacamat oldu" denir. Yine Buhari'nin bir diger rivayetinde: "(Resulullah (aleyhissalatu vesselam)) ihramli iken cektigi agri sebebiyle basindan hacamat oldu" denir.
Bir diger rivayette: "Sakika denen (basinin on kismindaki) bir agri sebebiye, Lahyu Cemel adinda Mekke yolu uzerindeki bir su basinda, basinin ortasindan hacamat oldu" denir.

1204 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ihramli iken ayaginin sirtindan cektigi bir agri sebebiyle hacamat oldu."
Ebu Davud, Menasik 36, (1837); Nesai, Hacc 94, (5,194).
Nesai'nin rivayetinde "..Maruz kaldigi incinme sebebiyle (ayaginin sirtindan hacamat oldu)" denmistir.

1205 - Nafi anlatiyor: "Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) dedi ki: "Ihramli kimse kacinilmaz bir sebepten dolayi mecbur kalmadikca hacamat olamaz."
Muvatta, Hacc 75, (1, 350).

1206 - Nubeyh Ibnu vehb (rahimehullah) anlatiyor: "Omer IbnuUbeydillah Ibni Ma'mer, ihramli iken gozunden hastalandi.Bunun uzerine gozlerine surme cekmek istedi. Ancak Eban Ibnu Osman onu bundan men etti ve gozlerine sabir basmasini tavsiye etti. Ilaveten: Hz. Osman (radiyallahu anh)'in Resulullah'in boyle yaptigini rivayet ettigini soyledi."
Muslim, Hacc 89, (1204); Ebu Davud, Menasik 37, (1838); Tirmizi, Hacc 106, (952); Nesai, Hacc 45, (5,143).
Ebu Davud'un rivayetinde su ziyade var: "Eban hacc emiri idi."

1207 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma)'den rivayet edilmistir ki, ihramli iken, gozune gelen bir rahatsizlik sebebiyle aynaya bakmistir.
Muvatta, Hacc 93, (1, 358.)

1208 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Meymune validemizle (radiyallahu anha) ihramli iken tezevvuc buyurdular."
Buhari, Cezau's-Sayd 12, Megazi 43, Nikah 30; Muslim, Nikah 46, (1410); Ebu Davud, Menasik 39, (1844,1845); Tirmizi, Hacc 24, (842); Nesai, Hacc 90, (1,191,192).
Buhari'nin bir rivayetinde su ziyade var: "Umretu'l-kaza sirasinda ihramsiz olarak Meymune ile gerdek yapti. Meymune Serefte vefat etti."
Ebu Davud der ki: Ibnu Museyyeb demistir ki: "ihramli iken Resulullah'in Meymune ile evlenmesi meselesinde Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) vehme dusmustur."
Nesai'ye ait bir baska rivayette: "Ihramli iken Resilullah (aleyhissalatu vesselam) evlendi" denir. Meymune ile evlendigi zikredilmez.

1209 - Ebu Rafi' (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ihramsiz iken Meymune (radiyallahu anha) ile evlendi. Ihramsiz oldugu halde onunla gerdek yapti. Ikisinin evlenmesinde aralarinda ben elcilik yapmistim."
Tirmizi, Hacc 23, (841).

1210 - Meymune (radiyallahu anha) anlatiyor: "Her ikimiz de Serefte ihramsiz iken, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) benimle evlendi."
Muslim, Nikah 48, (1411); Ebu Davud, Menasik 39, (1843); Tirmizi, Hacc 24, (845).Bu metin Ebu Davud'dakidir.
Muslim'de soyle denmistir: "Kendisi ihramsiz oldugu halde O'nunla (Meymune) evlendi, Ravi -ki Yezid Ibnu'l-Esamm'dir- der ki: "Meymune hem benim teyzemdi, hem de Ibnu Abbas'in teyzesi idi."
Tirmizi'de su ziyade vardir: "Meymune (radiyallahu anha) ile gerdek yaptiginda ihramsiz idi. Meymune Serefte oldu. Onu, Resulullah'in kendisiyle gerdek yaptigi cadirda defnettik.
 
Üst