TARİHÇE-İ HAYAT DERSLERİ 13.4.RİSALE-İ NUR VE HARİÇ MEMLEKETLER(DEVAMI)
M. Sabir İhsanoğlu’nun, Türkiye’de İslamî inkişaf münasebetiyle memnuniyetini izhar eden bir mektubu [SUP]2[/SUP]اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللهِ وَبَرَكَاتُهُ [SUP]1[/SUP]بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ Aziz, sıddık, muhterem kardeşlerimiz, Dört adet mühim mektubunuzu, fotoğrafları ve Hazret-i Üstadın Sözler adlı eserini aldım. O kadar memnun oldum ki, beyan edemem. Mektubunuzda okudum ki, Türkiye’de Risale-i Nur ve İslâmiyet inkişaf ediyormuş; buna çok memnun oldum. Maalesef, eski hükûmet Üstada karşı muarız idi ve ona çok zulümler etti. Lâkin hakiki Müslüman olan bu Menderes, İslâmiyeti baskıdan kurtardı. Var olsun. İnşaallah Türkiye, yakında eski yüksek makamını alacaktır. Üstad ve Risale-i Nur’u neşredenler gibi mühim din adamları Türkiye’de vardır; hükûmetiniz niçin bunları İslâmî toplantıya göndermiyor? Salâhiyetli adamlar Türkiye’de çoktur. Kanaatim şudur ki, Üstad gibi âlim dünyada yoktur. Memleketimizden, Hazret-i Üstad gibi bir âlim çıkmadı. Maalesef ki, Kızıl Rusya ve kâfir Çin’den çok âlimler geliyorlar ve konferanslar vererek, gençleri yavaş yavaş fikren zehirlemektedirler. Eğer Türk milleti büyük Türk âlimleri gönderirse, Pakistan’da ve bütün İslâm dünyasında büyük tesirleri olacaktır. Biz Pakistanlılar, Türkiye’yi İslâm dünyasının lideri olarak görmekteyiz. Türkiye, İslâm dünyasının garbî kalesidir. Türkiye’siz, ittihad-ı İslâm mümkün değildir. Size, Üstada dair makalelerimi gönderdim. Üstada dair makalemi ve “Şarkî Türkistan’da Çin Emperyalizmi” adlı makalemi neşrettim. Pakistan’da ne Türkçe okulu, ne kütüphanesi, ne çalışkan adamları ve sefaretinizde de Urduca bilen adam yoktur. Onlar Pakistan’ın gençleriyle temasta değildirler; Urduca neşriyatları da yoktur. Eğer bazıları onları davet etseler, iştirak etmiyorlar. Pres Ateşeliğinizde dine dair malûmat ve kitap da yoktur. Geçen günlerde, Lâhor’da bir İslâmî müzakere oldu. Türkiye’den meşhur zatlar gelmedi. Ankara Üniversitesinde öğretim görevlisi olan Dr. Rehber (Pakistanlıdır) İslâmiyetin aleyhinde konuştu. Bütün İslâmî dünya onu lânetlediler… Lâkin avam gazetelerde okuyup onu Türk bildiler ve çok hayret ettiler. Bu adam, dini ve Türkleri tahkir etti. Sebilürreşad’a yazıyorum. Hazret-i Üstadın müstakil adresi nedir? Hazret-i Üstada bir adet Kur’ân-ı Kerîm ve onun hakkında makaleler neşrolunan mecmuaları takdim etmek istiyorum. Hakkınızda çok makaleler yazdım. Onları toplayıp kitap şeklinde basacağım. Her zaman Pakistan’ın mühim zatları Hazret-i Üstada ve sıhhatine dair malûmat sormaktadırlar. Bizler, buradaki Nur talebeleriyle, Hazret-i Üstadı buraya davet ederiz. Elbâki Hüve’l-Bâki Kardeşiniz M. Sabir İhsanoğlu Pakistan’ın en büyük mecmuası “Students’ Voice”da İslâm Kongresi Reisi “Zafer Afaq Ansar”ın “İslâmın Büyük Rönesansı” adlı makalesinde Risale-i Nur’un muhterem ve muazzez müellifinden şöyle bahsediyor: Bu hareketlerin asıl merkezini, Said Nursî’nin fazla miktarda talebesi bulunan üniversite ve kültür yerleri teşkil eder. Bu talebeler, Risale-i Nur talebeleri adını alır. “Bu gençler: Biz Kur’ân’ı kendimize düstur seçtik. Bizim gayemiz, zevki Allah’ın yolunda aramak ve İslâmiyeti bütün dünyaya yaymaktır. Siyonizm, komünizm, Allahsızlık gibi İslâmiyete zıt olan cereyanlara karşı mücadele etmektir. İslâmiyeti, bütün Türk gençliğinin tam mânâsıyla benimsemesine çalışmaktır. Türkiye’yi, her türlü tehlikeye karşı müdafaa etmektir. Irkî ve kavmî ayrılıkları bertaraf ederek, İslâm birliğini meydana getirmektir.” Hazret-i Üstad Nursî tarafından yazılan ve 130 kitap ve risaleden ibaret olan Risale-i Nur Külliyatı bu talebeler tarafından yayılmaktadır. Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler : [SUP]1[/SUP] : Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allah’ın adıyla. [SUP]2[/SUP] : Allah’ın selâmı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun. | Lügatler âlim : ilim sahibi aziz : çok değerli, izzetli fikren : düşünce olarak Garbî : Batıya ait hakiki : gerçek, doğru inkişaf : açılma, gelişme inşaallah : Allah izin verirse iştirak : katılma ittihad-ı İslâm : İslâm birliği izhar : gösterme kâfir : Allah’ı veya Allah’ın bildirdiği kesin şeylerden birini inkâr eden kimse lâkin : ama, fakat lânetleme : bedduâ etme malûmat : bilgi muarız : karşı, karşıt, muhalif muhterem : hürmete lâyık, saygıdeğer müzakere : karşılıklı fikir söyleme, danışıp görüşme neşr : yayma, yayımlama neşriyat : yayın Pres Ateşeliği : bir ülkenin yabancı ülkede kendini temsil için açtığı büyükelçilik bünyesinde bulunan Basın Ateşeliği salâhiyet : yetki sefaret : elçilik sıddık : çok doğru ve gönülden bağlı |