Hayat-ı ebediyeyi kazanmakta en birinci vasıta ve saadet-i ebediyenin anahtarı imandır; ona çalışmak lazım geliyor. Fakat ilim itibariyle insanlara dahi bir menfaat dokundurmak için şer'an hizmete mükellef olduğumdan, hizmet etmek isterim. Lakin o hizmet, ya hayat-ı içtimaiye ve dünyeviyeye ait olacak; o ise elimden gelmez. Hem fırtınalı bir zamanda sağlam hizmet edilmez. Onun için o ciheti bırakıp, en mühim, en lüzumlu, en selametli olan imana hizmet cihetini tercih ettim. Kendi nefsime kazandığım hakaik-i imaniyeyi ve nefsimde tecrübe ettiğim manevi ilaçları, sair insanların eline geçmek için o kapıyı açık bırakıyorum. Belki Cenab-ı Hak bu hizmeti kabul eder ve eski günahıma keffaret yapar. Bu hizmete karşı şeytan-ı racimden başka hiç kimsenin, -mü'min olsun kafir olsun, sıddık olsun zındık olsun- karşı gelmeye hakkı yoktur. Çünki imansızlık başka şeylere benzemiyor. Zulümde, fıskta, kebairde birer menhus lezzet-i şeytaniye bulunabilir. Fakat imansızlıkta hiçbir cihet-i lezzet yok. Elem içinde elemdir, zulmet içinde zulmettir, azab içinde azabdır.
(Bediüzzaman Said Nursi - 16. Mektub'dan)
Lügatler
Azab :büyük sıkıntı, dünyada işlenen günahların âhiretteki cezası
Belki :bilakis, aslında
Cenâb-ı Hakk :Hakkın kendisi olan yücelik sahibi Allah
cihet :yön, taraf
Cihet-i lezzet :lezzetlilik yönü, lezzet tarafı
Elem :keder, üzüntü, acı
Fısk :günah, haddini tecavüz, hak yoldan ayrılmak
Hakaik-i imaniye :iman hakikatleri
Hayat-ı ebediye :sonsuz hayat
Hayat-ı içtimaiye ve dünyeviye:toplum ve dünya hayatı
İtibarıyla :yönüyle, şekliyle, bunun gibi
Kâfir :Allah’ı veya Allah’ın kesin olarak bildirdiği bir şeyi inkâr eden kimse
Kebâir :büyük şeyler, büyük günahlar
Keffaret :suçu affettirmek, bağışlanmak için bir şeyler yapmak
Lâkin :fakat, ama
Lezzet-i şeytaniye :şeytani lezzetler, şeytana uyarak girilen haramlar
Menfaat :fayda, kâr, gelir
menhus : uğursuz
Mü’min :imanın şartlarının tümüne, Allah’tan gelen her şeye inanan kabul eden kişi
Mühim :önemli, kıymetli, değerli
Mükellef :sorumlu, yükümlü, vazifeli
nefis :insanın kendisi
Saadet-i ebediye :sonsuz mutluluk
Sair :diğeri, başkası, gerisi, kalanı
Selamet :kurtuluş, korktuklarından kurtulmak, emniyet, rahat
Sıddık :en doğru, özü sözü yaptığı bir, çok samimi
Şer’an :şeriata uygun, İslami olarak
Şeytan-ı racim :kovulmuş şeytan
Tercih :üstün tutmak, seçmek
Vasıta :aracı, iki şeyi birbirine ulaştıran
Zındık :kâfir, dinsiz
Zulmet : karanlık, sıkıntı
Zulüm :eziyet, haksızlık, karanlıkta bırakmak
(Bediüzzaman Said Nursi - 16. Mektub'dan)
Lügatler
Azab :büyük sıkıntı, dünyada işlenen günahların âhiretteki cezası
Belki :bilakis, aslında
Cenâb-ı Hakk :Hakkın kendisi olan yücelik sahibi Allah
cihet :yön, taraf
Cihet-i lezzet :lezzetlilik yönü, lezzet tarafı
Elem :keder, üzüntü, acı
Fısk :günah, haddini tecavüz, hak yoldan ayrılmak
Hakaik-i imaniye :iman hakikatleri
Hayat-ı ebediye :sonsuz hayat
Hayat-ı içtimaiye ve dünyeviye:toplum ve dünya hayatı
İtibarıyla :yönüyle, şekliyle, bunun gibi
Kâfir :Allah’ı veya Allah’ın kesin olarak bildirdiği bir şeyi inkâr eden kimse
Kebâir :büyük şeyler, büyük günahlar
Keffaret :suçu affettirmek, bağışlanmak için bir şeyler yapmak
Lâkin :fakat, ama
Lezzet-i şeytaniye :şeytani lezzetler, şeytana uyarak girilen haramlar
Menfaat :fayda, kâr, gelir
menhus : uğursuz
Mü’min :imanın şartlarının tümüne, Allah’tan gelen her şeye inanan kabul eden kişi
Mühim :önemli, kıymetli, değerli
Mükellef :sorumlu, yükümlü, vazifeli
nefis :insanın kendisi
Saadet-i ebediye :sonsuz mutluluk
Sair :diğeri, başkası, gerisi, kalanı
Selamet :kurtuluş, korktuklarından kurtulmak, emniyet, rahat
Sıddık :en doğru, özü sözü yaptığı bir, çok samimi
Şer’an :şeriata uygun, İslami olarak
Şeytan-ı racim :kovulmuş şeytan
Tercih :üstün tutmak, seçmek
Vasıta :aracı, iki şeyi birbirine ulaştıran
Zındık :kâfir, dinsiz
Zulmet : karanlık, sıkıntı
Zulüm :eziyet, haksızlık, karanlıkta bırakmak