Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Ne yüreğimin Beynime uzanan eli
Ve ne de dilimin Amansız kederi kalbimde diner
Halimde zuhur eden heceyi Ve açılan pencereyi kim seyreder
Ki gitmeden, âlemden göçmeden Muhabbetin şevkinde bekliyor güfteler
Neden senden Uzakta sensizliğe sürgünüm
Kalbimi burkan hasretin Deminde ne fakir hürüm İbretin aynasında, Bilincin sofrasında küskün bir elemim
Artık kederimle bütünüm Ve hüznün toprağında, sürgün kalan nefesim
Ne arş kifayet eder Ve ne de marş bir keder
Derdin serabında Kim bir bade içer, halinden geçer
Tuğyan eden kalbi kim neyler Ve muhabbet aşktan da geçer
Hicran hakikatten söz eder, Aşk azimet için vazgeçilmeyen kutsi değer
Alnım ne kadar ak, Ruhumda dinmez şafak İnsan hayatında fark, Kul kimliğindeki ittifak ve ilhak Şayet zafiyetler hala vazgeçilmeyen duraksa Söyle nerede kaldı fark
Umutlarda son durak, Kalbi manada sevgiye ram olmak şahtır mutlak
Neden yabancıyım Ve kimliğimde hancıyım
Kime nedenleriyle davacıyım Ve feragat ta sancılıyım
Kalan zamanımda, hicranın Uhde bırakan sayfalarında acıyım
Ufkumdaki umman ve artık Önemsenmeyen zamana neden davacıyım
Sevda satır Aralarında temaşa ediyor aşka
Ecir koridorlarında Ve çileli solumalarda kim yabancı İnayet bekleyen, niyazı hak eden Gönüller sevdaya çok sancılı
Gel artık bir durak kalmadı, Kalbi manada haz hazanı kuşanıp karıştı
Gönül yasam Mağdurdan yana çok hicranda
Gasp edilen nice haklar, Hakikatin sağanağında umutta
Vuslat nitelikle barışık aklın Vicdanla ihsanı yaşatan vakıaysa
Ne olur asla korkma, samimiyet İhlâstan noksan duygusallıksa anla
Edep şayet hasreti Yaşatan bir ahlakın ummanıysa
Lafazanlık edenler kimin umurunda, Kalp aşka açıksa
Sevda bu manada tensellikten uzaklaşan Suskun bir hakikatse unutma
An ve seni bekleyen zaman Tefekkürün ikliminde ve merakın sahnesinde
Belki çok geç kaldım
Beklide sessizliğin içtenliğine sarıldım
Kim bilir yıllara sâri Uykusuzluğu bir marifetle kuşandım
Ne felsefenin taliplisi
Ve ne de dervişliğin mümtaz bir neferiyim
Ben halimde bariz sefilliğin harcıyım, Aşka da yabancıyım
Ne dünyanın yanması
Ve ne de canların haz iklimini kuşanması
Kalbime süruru bahşetmiyor Aşksız yaşamak halime yaban geliyor
Ne rüya gibi uçan yıllar
Ne de ufuklarımda seyyahlaşan umutlar
Kalbimde yıllanan anılar Ruhumda manalaşan satırlar var
Artık bir hesap sorun
Halimden habersizliğim anlayarak vurun
Ruhumun hilkatindeki saflığı bulun Kalbime ne olur hüzünle anlatın
Ey aşk sar beni harınla
Kuşat her halimi sancıların aşkı sevdasıyla
Yaratan Rabbimin kulluk nidasıyla Miskinliğin vecdi, sefilliğin hicranıyla
Neylesin halimi hazan
Kalbim biliyorum ki sensizlik ikliminde noksan İşte o vakit ruhum fevkalade perişan İçimden çıkmıyor hicran, vicdanım çok perişan
Sanki yaralı bir kuşum
Gönlü harap olmuş bir yolcunun ahıyım
Yüreğimde pareleşen uhdeler için Kiminle davacıyım ve duacıyım
Bir gün gülecek miyim
Sinemde derlenen efkârı kime sarf edeceğim
Çileyle sabrımı bileyeceğim, Vuslat için kalbi kanaate yöneleceğim
Hayır için niyaz edeceğim
Gönlümü inayet için hasrederek ecir isteyeceğim
Kimseyi şikâyet etmeden ve kalbimle Didişmeden ey hak diye nefesi teslim edeceğim
Aşkın diyarında nefesleneceğim
Gönlümü girdaplardan arındırarak zikredeceğim
Ve yârin sofrasında, acizliğimle boyun büküp Affımı talep edeceğim, sabırla dirileceğim
Belki çok geç kaldım
Beklide sessizliğin içtenliğine sarıldım
Kim bilir yıllara sâri Uykusuzluğu bir marifetle kuşandım
Ne felsefenin taliplisi
Ve ne de dervişliğin mümtaz bir neferiyim
Ben halimde bariz sefilliğin harcıyım, Aşka da yabancıyım
Ne dünyanın yanması
Ve ne de canların haz iklimini kuşanması
Kalbime süruru bahşetmiyor Aşksız yaşamak halime yaban geliyor
Ne rüya gibi uçan yıllar
Ne de ufuklarımda seyyahlaşan umutlar
Kalbimde yıllanan anılar Ruhumda manalaşan satırlar var
Artık bir hesap sorun
Halimden habersizliğim anlayarak vurun
Ruhumun hilkatindeki saflığı bulun Kalbime ne olur hüzünle anlatın
Ey aşk sar beni harınla
Kuşat her halimi sancıların aşkı sevdasıyla
Yaratan Rabbimin kulluk nidasıyla Miskinliğin vecdi, sefilliğin hicranıyla
Neylesin halimi hazan
Kalbim biliyorum ki sensizlik ikliminde noksan İşte o vakit ruhum fevkalade perişan İçimden çıkmıyor hicran, vicdanım çok perişan
Sanki yaralı bir kuşum
Gönlü harap olmuş bir yolcunun ahıyım
Yüreğimde pareleşen uhdeler için Kiminle davacıyım ve duacıyım
Bir gün gülecek miyim
Sinemde derlenen efkârı kime sarf edeceğim
Çileyle sabrımı bileyeceğim, Vuslat için kalbi kanaate yöneleceğim
Hayır için niyaz edeceğim
Gönlümü inayet için hasrederek ecir isteyeceğim
Kimseyi şikâyet etmeden ve kalbimle Didişmeden ey hak diye nefesi teslim edeceğim
Aşkın diyarında nefesleneceğim
Gönlümü girdaplardan arındırarak zikredeceğim
Ve yârin sofrasında, acizliğimle boyun büküp Affımı talep edeceğim, sabırla dirileceğim
Ummana dökülen gailelerin en alası hak sevdasıdır…
Orjinal boyutu icin tiklayin 950x535px and 122KB.
Şimdi nefesim için Mukadder olan ne varsa
Sine yansa, kalp sızlasa, Dil kurusa, gözler kamaşsa, Yaşamak umutsa, rüyalar ilham olsa, Hülyalar ufku kuşatsa, Akıl iradem için refik olmayınca
Hesap karmaşık olunca, İçinden çıkılamayan buhran konuksa, Soralım naif kalpli arif insana
Ne sesin ilzamı Sinemde gam ve nede heyecan
Nasip olmayacak her an, umudun Rüknüyle nefeslenen her insan zan
Kan ki hilkatin her halinde anlamlaşan Ve müddeti nefes için dolaşan ilham
Ne karın ağrısı, ne dervişin rüyası ve Ummana dökülen keder, gam adına Dertlerin en alası yalnız aşk sevdası
Arif, gönül dilinden Kal eder, kul niye gözyaşı döker
Nisa hissiyatın ikliminde ikamet edip, Ülfetiyle dili edeple nazar eder
Hamiyetin payesini, sadakatin ianesini, Gönlün teslimiyet için cehdini hasreder
Kalbi için tevdi edilen ne varsa, Bahşedilen hikmetin sudur unda Hicran edebiyle gönül niyaza açılsa
Şimdi tarifsizliğin Farkında adımlamak kar’sa
Adam olmak için azimet en elzem Olan vakıaysa, kul ihlâs umudunda
Aldatmak bilmem ki kim için kar’sa, Nefesin müddeti ve o hesabı unutulunca
Kim çıkarsa çıksın karşıma hicran Mütemadiyen yanımda, İnayet kime nasip olurca
Bir teyze çıktı Karşıma, dil kurumuş, ah sarmış Ne kadar çektiği çile varsa hemen Oracıkta fırsatını bularak aktarmış Ne gençliğinden, ne hevesin eşkâlinden, Ne gözün görmek istemediğin şeyden
Yıllarca suskunluğun, kimseye anlatamadığı Yılgınlığın efkârıyla yeniden yaşıyordu
Ne kadar acıdım, Bir zamanların nisasını andım
Edebi dairesinde nefeslenen, Sadakatin fevkinde hayatını idame eden
Neslin güvenliğini, aklın ehemmiyetini, Canın teslimiyetini, dinin kutsiyetini
Bihakkın terennüm ederek, Neme lazımcılığı hiçleyerek, Atisi için mefkûre addederek
İlimsiz, irfansız Nefesin etkisinde ikamet etmeyerek
Tenin cazibesini, nefesin işvesini, Cinselliğin hanesini örtmeyi bilerek
Gideceği hangi yol varsa, Edebi maksatta uzaksa, Hakkın tasnifinden yoksunsa
Hiç ağlama, zafiyetlerin sökün ettiği Her halükarda ve tercihlerin hesabi olmayınca
Orjinal boyutu icin tiklayin 1920x1080px and 466KB.
Gözlerim Hiç görmese
Nefesim takatimin Kalanıyla hüzünle göçse
Sağanağına ram olduğum esin ufuksa, Dil susar gönül konuşunca
Anlatılmaz meftun kaldığım, Hali fakirliğimle ağladığım çile süruru iksir olunca
Artık Bakmaya da kıyamam
Nazarım başkalaşır, Aklım tümden karışır
Mahzun gönlüm biçareliğinde, Fikrim dur durak bilmeyince ağlaşır
Gül kalbim için hakikatin raksını Bir çırpıda anlatır, hissiyatım aşkla buğulanır
Ne Söylerim ki bu halim
Mazileşen hicranım, Derdi ayan etmeyen kelamım
Unutuluyor, bin dert içinde anlamlaşan Kelimeler hicranı soluyor
Ruhum sızlıyor, aklım dahi ermiyor, Ceddim bilmem ki lal olan diliyle ne istiyor
Tarihim Tarumar olmuş
Maslahatlar varlık adına Hoyratça hakir kullanılmış
Mürebbi susmuş, arif yutkunmuş, Veli sabrın girdabında solumuş
Ve aşk kalmış, sevda hikâyelerle anılmış, Necip milletin nefesi açlıkla azaltılmış
Okuduğum Divan hakmış
İnsan, ancak edebiyle Hem hal içindeyse kemal farkmış
Erdem için yarışmak, inayetin ikamesinde Ahbaplık yapmak aşkmış
Gönlü ihlâsa hasretmek, Vicdanın hikmetinde nefeslenmek, Arif olmak demekmiş
Nisanın Naifliği edebinde
Adamın zarifliği gönlün Sadakatindeki ülfetinde demde
Tefekkür etmek, Sine-i aşkı rehber edinmek, Heveslerin letafetine ermek
Bahtın seyrinde ki sabrın dergâhına Muhtaç olan talimle sevdalaşır, aşk yaşanır
Ten Libastır, kar vuslattır
Ölüm, iradesini feda eden Kul için ne ülfetli haykırıştır
Dil susar, göz akar, sine derlediği Her ne varsa, bir çırpınışta ona bakar
Gönül aşk için koşar, vicdan muhakemenin Erdemiyle nefse atar bir ibretli nazar
Gidiyorum...
Nefesin bahşedilmiş ligine, Hakikatin ruhuma Temaşa eğlediği firkati ülfetine
Ne söylesem, Yıllara sâri sükûtumu Bir bir şehre dip ayan etsem
Aşkın abadına gönlümü hasredebilsem Ve umutlarımın sultanına iltica etsem...
Ne kadar Melalim varsa...
Katreler misali Rahmet için dilenen muhtaçsa, Meramın sevdaya kavuşmaksa
Nefsimin çeperlerinde, irademin aczi yetinde Esaret çekmek bu kadar kalbe ezaysa
Aklım niye soluk soluğa, Kuytu viranelerde hoyratlığın Dilinde ve çilem korkuysa
Açma perdeleri Sinem gün görür...
Haşyetin bucağında, Ne derlerin kucağında, Keş kelerin ocağında zanlarım büyür
Dile gelen ne varsa, Kalbimin lekeleri sinemde Dinmeyen bir sızıysa, hicran yürür
Aşk mı bu minval üzere, Hakikat ramı ne yüze, İçimin titremeleri başlıyor bak yine
Niye ağlıyorum, İnan ki bilmiyorum...
Bin hüzünle yolun yolculuğuna başlıyorum, Sancılarımla baş başa inliyorum
Kaçıyorum... Bilinmeyen bir adrese, Hasretine ram olduğum nefesin mukabelesine
Ne kaldıysa nefesten, Solmaya amade olmuş bir hevesten, Sabrın lehçesinden yine
Ne diliyorum, Ne kadar biliyorum...
Ummanın sesini, İçimi sızlatan özlemini, hasreti Zerk eden busesini işitiyorum
Ne kadar dalsam, Dalgalar misali gönlümü Sükûtun kollarına bıraksam ağlasam
Ruhumu bırakmadan, Manamdan kopmadan, Kalbim kararmadan aşkı yaşasam
Gözümün gördüğü...
Hakikat için dile gelen nidanın Sevdaya meftun hali Ve serzenişi yüreğimi deliyor
Ne kadar bigâne kalsam, Nefsimin nizamsızlığına yansam, Kıt aklımla yakarsam
Yine de hakkıyla olmuyor, Vuslatın perdesi, ötenin Aşka ram olmuş vecdi dolmuyor
Yapraklar Bir aşkın mana katresinde ki Yansımalarını aksettiriyordu
Ne parmaklar onu okşamıştı Haline bir şevk katmıştı Her nedense Bir yaprağın hali Nezaketinde her zaman nisanın, Bir aşkın, bir hazzın, bir kızın salınması, Naz ile samimiyeti hatırıma gelirdi
Bir damlanın dalgaları misali, Melalin dili sukut hali gibi
Ne hicranlar gizliydi oysaki Paki mahzun umutlarında, Feryat edemediği soluklarında, Yutkunduğu muratlarında. Her düşen bir yaprak misali…
Her bir nefesi anlamlaştıran Ruhunun güzelliğinde ki sanattır
Ruh hak için vardır, mutlaktır Aşkın rengiyle boyanmaktır
Nedendir sanat harikası aşklar Sürekli ibreti hak olarak Telakki edilerek anlatılırlar.
Nesiller boyu Tarihin savaşlar kusturan Teganniliğinde sanki uzatılan Bir buket misali, bir salkım üzüm gibi, Tenin halinden boşandığı gibi, Midenin kendi yetisiyle iktifa ettiği misali
Bedende Bir yenileşme, sinede İçsel derinleşme safhası başlardı Sanki açlığın yudumlanan sahnelerinde
Kulluğun idraki gibi, Muştunun kalan izleri misali, aşkın hali Hissiyatta devri mana yapması gibi
Ruh bedene Vaziyet ettiği sürece itibarlıdır, Vardır, anlamlıdır, kadri mutlaktır
Nefisler asla eziyete, ıstıraba, Gayrete, meşakkate kapalıdırlar
Yan gelip yatmak isterler, Doymak nedir bilmezler, bedenin Kas yapısını tahrik ederek miskinleştirirler
Ölmek Temayülüne hız katarak, Manasız kalırlar ancak
Oysa sessizliğinde sukutu hal ile Akıbetini bekleyen su, emri hak ile Hiddetin ve şiddetin korkusuyla Esrarın safhalarındaydı.
Yaprak ki Dalından kopmak zorunda Bırakılan bir sevdanın mahzunluğunu Yaşayarak habersizdi olacaklardan
Lakin düşmek zorunaydı hikmetin Muvacehesinde ki mevcut nasibince
Bu öyle Kutlu bir yoldu ki teslimiyetle Ancak durulur, solunur, anlam bulunurdu
Muhakkak ki Bir halk edenin nuruydu, Muradıydı, tasarrufuydu, nizamıydı
Maksuda Ulaşmanın bir tek yolu Rızayı bari ile solumak, konuşmak, Hem hal olmaktı, aksi bir tavrın Tercih edilerek enaniyet için İsyana girilmesi şirretti
Hazanın Esrarında kurumaya yüz tutarak, Hayat damarları sessiz bir sukutun Perdelerinde aranan mızraptan Akseden bir feryadın nağmesi misaliydi
Gözyaşları İçe akarken, kan çekilirken, İksir tükenirken, cazibe biterken Bırakılmak gibi, azadın izleri misali
Hürriyeti hayata yeniden başlamak gibi…
Suya düşerken Bile esintilerin etkisinde Sessiz melalin derinliğinde sesler, Renkler anlamsızlaşır, tükenen bedende ki Can gibi, mecalsiz aranan nazarlar misali
Bariz olan ezel ve ebet, hak ve ret, vicdan ve nefs…
Orjinal boyutu icin tiklayin 819x659px and 53KB.
İnsan olmak Ve bu şerefe nail bulunmak Ne büyük bir nimettir. Şükrü asla mümkün Olmayan en büyük değerdir
Fazilettir, Payedir, şereftir, hilkattir. Böyle bir itminanlığa haiz olmak için Muhakkak ki bir eğitim şarttır
Eğitmen Öncelikle kim olduğunu bilen, Hilkatin ve aidiyetin idrakine vakıf bulunan, Mükellefiyetin ve emanetin Ne kadar önemli olduğunu bilen Bir şuurun sahibi bulunmalıdır.
Aksi takdirde Manasından habersiz bir kişilik Ne kadar verimli olabilir, öncelikle Kendisi bizzat bir eğitimden geçmelidir, Hakikat nedir muhakkak bilmelidir.
Hülasa edersek Mazisiyle kahretmeyen, geleceğiyle Paganlaşmayı öncelemeyen, Objektif bir düşünme usulünü özellikle Tercih eden bir mürebbiye ve eğitici olmalıdır.
Vatanın teminatı, Vicdanın, izanın, halin izahı Ve vuzuhu için en önemli dayanağı Manevi alt yapıdan geçmektedir
Manevi Alt yapısı olmayan bir insan, Sorumsuz bulunandır, Keyfiyetine göre davranışı önceleyendir
Bir insana Fayda sağlamak adına, öncelikle Onu anlamak için gayret, Sükûnet ve sabır gerekmektedir.
Bilmekteyiz ki Hiddeti önceleyenler Bilgi bakımından yetersiz kişilerdir.
Şiddet Heveslileri ise konuşma dilinden Yoksun cahilliği öne çıkmış kimselerdir
Bu kişilerin Genel temayülü, isteklerini Sevgi diliyle değil kargaşa ortamını Tercih ederek elde etmek meyilleridir.
Aslında Bu insanların en büyük problemi Bire bir kendileriyledir Kendi sineleriyle barışık değillerdir
Husumet, Haset, riya, tekebbür, zülüm, Hiddet, şiddet, aldatmak, İnkâr etmek temel tercihleridir
Çünkü Nihayetinde kime hesap vereceğini, Bir nefeslik can olan akıbetlerini
Mahşerin Haşyetini nerden bilecekler ki, Bilgi ve mana muhayyilesi bunların En son veya asla istemedikleri tercihleridir.
İnsanlık tarihinde En bariz olan iki husus ön plana çıkmıştır Ezel ve ebet, Hak ve ret, vicdan ve nefs, Zalim ve mazlum, müstekbir Ve müstezaf, Rab ve tağut tercihleridir
En ufak Bir paha karşılığında dinini satanlar, Farkında olmayanlarda çabası tabi ki
Gecenin Makûs nidasını duyuyordum Tutmayan uykunun perişanlığında Halimce bir yaren arıyordum Lisanın nisasında duyulmayan perdeleri Ve hicranı nefesleri merak ediyordum Derdin her sahnesini, Çilenin hikmetli payesini, Efkârın bizar eden halini soluyordum
Zafiyetlerimin Hataya duçar eşkâliyle İrademin azimetten yoksun sefilliğiyle, Birde hüzün kalbe girince Serabın en zarif haliyle, Hasretin dile getirdiği hüzzam Güfteyle yoldaş oldum Esinti sinemin en ücra köşesinde Yıllara sâri suskun kalan Vecdi ruhumda okuyordu
Sarsılmış Ve şaşırmış bir haldeydim Tenimi okşayan ve halimin En yalnızlığında arkadaş olan farktı Hangi köşeye baksam, Gecenin en kuytu karanlığında Neyi aransam bir gamdı Hicranın sazendeliğinde, Nakkaşın özverisiyle, Ressamın yürek sesiyle esini andım
Dönüp Arkama hazinliğimi andım Ne bir ses ve hatta nefes Duyulmaz olmuştu, kulaklar ne yapsın Kalp itminan olmadıkça, İnşirah için talim almadıkça, Ruh hicranla yaşadıkça Güneş doğsa, gün aydınlansa, İnsanlar koşu atları misali Solusalar da sancı haktı
Hani şairler Anlatırlar mısralarla Düşünülen, Aklıselim ile nizam edilen, Halin dilinden esinlenen Umutların salasında, Sevdanın sancısında, Aşkın titreten yamaçlarında ağlarken Ömrün sahnesinde İkame edemediği, düşlerin Perdesinden seslendiği hissiyat var ya
Dürülen Bir hayatın acısı başkaydı Ne kadar çok sinemde Gün yüzüne hasret kalmış uhdeler sanıktı Artık her şey başkaydı, Solgunlaşan hal, eskiye mahal kal, Vaktin kıskacındaydı Anlatılmayan her şey zanlıydı, Yargıcın müsaadesiyle Ve iradeyi hal ile keyfiyetiyle
Hiç değilse gülün naifliğinde gönlüme nazar etsen…
Orjinal boyutu icin tiklayin 750x469px and 58KB.
Sazende Tamburuyla hicaz taksimi geçerken Sustum… Nihayetimin ayan olacak hüznüyle
Yutkundum durdum Hissiyatımı buğulayan Hasretin şavkıyla gözlerim bıraktı, Gam sinemi dağladı, Hicran her daim kapımda sabırdı
Ne gecem ve dahi gün içinde neşem vardı, Sürur nedense çok uzaklarda kaldı
Artık gönül sayfam Karanlık içinde umutla bekleyen meraktı
Kalbimin dinmeyen hüznü, Bahtım için ne muazzam sancıydı Şevkim niye uzaklaştı, kar yüreğimin Derinliğinde bekleyen bir kaftandı
Ölüm aklım için kardı, Ruhum hakikatin serencamında Aklanan sevdaydı, edep vardı
Ne vakit Vuslatı ansam, titreyerek ağlasam
Kalbimin inşiraha hasretini Nasıl anlatsam ve iflahı koklasam
Ağlasam, Durmadan hakkın zikrine kanarak Yalvarsam, hiç usanmasam
Sermayem için kollarımı açarak, Kalbi lekelerimden aklanmayı, Ah affıyla başarsam
Vakıf olamadığım Lisanın kadriyle solusam
Dile delen ayetlerin sağanağında Kaybolarak aşkına uzansam
Hiç değilse gülün naifliğinde gönlümü Buğulasam, hasretimi bir anlatsam
Yazsam, sinemin yangınlığında Aziz gönüllerin himmetiyle Niyazlaşsam ve ağlasam
Niye bencileyim, Varlığın ebet adına nöbetçisi miyim
Hali sefilliğim için sanki bir dilenciyim, Hangi yolda kalıcıyım
Veren belli, sahibim kimdi, Kudretin azameti Ah nasıl görülmezden gelindi
Ömür tükendi, hesap yakinleşti, Kefen biçildi, ölüm ise dirilmek için, İhlâsla nasipti
Kimler geldi, Kimler derdi gam ile göçtü
Dareyn saadetinin vaat edildiği Belliydi, lakin kim edeple meyletti
Düşündükçe içim titretti nefesi kesti, Umutlarım efkârla belendi
Kalbi fakirliğimle, takatten arî dizlerimle, Fersizleşen gözlerimle ellerimi açtım ilahi
Ne bir Hevesim kaldı ve ne de uhdem ardı
Yüreğimi dağlayan hançerin yarası, Sinemin fakirliğin bir ibreti nazardı
Gönlüm, hicranın sükûnetiyle, elemin Hüznüyle kemalleşen bir sevdayı karardı
Hayat, idrakim için en anlamlı bir kitaptı, Kitabeler mazime açılan en kutsi nazardı
Ne olur bir lahza Açmayın sine-i efkârımın örtüsünü
Küllenen melalimin sancıya Türap olan hicran öyküsünü
Dinlemeyin kalbimin hazin nağmesini, Ruhumu bizar bırakan hançerini
Titreyen şu hali acizliğimde avareleşen Hislerini, dinmeyen nidamdan göz paremi
Umut, hakkı sevdadır Vuslat için en ulvi aşkı sultandır
Yeis içinde nefeslenmek, Sine için fevkalade bir zayiattır İnşirah kalp için ihsandır, kul için İhlâs niye farktır, aşk feda için aktır
Yakan hicran, buğulayan her an, mavera Yolculuğunda aşkı coşkuyla hale koyan
Sinemde Kaim olan bir metanet var Ruhumun mateminde hasret ar
Lakin korkular içinde nefes almak, Yüreğimi çok dağlar
Vaat edilen hazlar, merakı önceleyen Soluklar cennete girmek için ağlar
Müddeti nefes için andığım, yüreğimin Haresinde hüzünle baktığım farklılığım acı
Yanan ocağın Umuduna kanan, ona bel bağlayan
Issız köşelerde avareliğin Sefilliğinde merakı yudumlayan
Kanayan sinenin hali efkârını hiç Anlamadan yaşayan ve haykıran can
Kudretin payesini, nefesin acizliğini, Ömür için vaat edilen suali bilmeyince ağlar
Tefekkür ettikçe Sefilliğin en bariz çehresi karşıma çıkar
Lal olan dilimin bizarlığı Sineme akarak yüreğimi dağlar
Ne andığım o korkutan nar ve ne de İdrakine vasıl olamadığım her bahar
Umutlarım için bekleyen Filizlerde bir aşkı sevda var, Kim hali fakirliğime yanar
Biraz durun Seslenmeyin derin bir uykuyla irkileyim
Düşlerin serencamında Hülyaların şevkiyle hasrete ereyim
Nefesim oldukça hazanı neyleyim, Temaşa ettiğim nispette aşkla göçeyim
Ah halimin derinliğine nüfus eden Hazin kederim, Kabrim için ölümle bedelleşirim
Şimdi ne olacak Nefsimi bekleyen haşyetli bahanelerim
Ne söylesem hakikat için Kalbimin sahifelerinde eğleşirim İnayet için hamiyeti kimden dilerim, ah görgüsüz melalim seninle neylerim
Mizan için niyaz ederim, kalbimin sahibine İltica ederek umudu aşkla yâd ederim
Suskun sokaklar gibisin, niçin bedbin bir nefessin…
Orjinal boyutu icin tiklayin 720x480px and 35KB.
Artık Biliyorum korkuyorsun
Sualler içinde uçsuz bucaksız Bir yol alıyorsun, bazen ürperiyorsun
Gelip geçen zamana ne söylüyorsun, Nasıl bir burukluk yaşıyor ve ağlıyorsun
Gülmüyorsun, sadece anlamı içine çeken Bir tebessümle gönlümü alıyor uzaklaşıyorsun
Nedense seni sana Bırakmayan çığlığın var
Hıçkırıkların akseden sedası sessizliğinde İçimde akar, neden ağlarsın ey yar
Sabır ve kanaat ruhun didarında en manidar Bir kar, hesapsız nefeslenmek neye yarar
Zaten geçen yıllar sinemde çırpınışlarımı yoklar, Ukdeyle umuda kim ve nasıl bakar ey yar
Söyle niçin suskun Sokaklar gibisin, neden bu kadar sessizsin
Hissiyatını aşikâr eylemeyen bir nidasın, Edebin derinliğinde ne ülfetli bir değersin
Lal olan dilinle, utangaç nazarınla, nefes Nefese koyan merakınla suhuletsin ve zarafetsin İçim içime sığmıyor, evet billahi akıl sır ermiyor, Cezbeden halin, şimdi melalime üşüşüyor
Yıllardır manasına Meftun olduğum edebi halin içime Titremeleri zerk ediyor, aşkını şehre diyor
Ne kadar hasret varsa içimde bereketleniyor, Kavuşmak ne kadar müşkül bir işmiş dedirtiyor
Gözyaşlarım bu an kalbimden neşet ediyor, Bu hicran ruhumun serencamında ikamet ediyor
Her ne yapsak ta gün bitiyor, Kabrin lahzası hissediliyor, dinmiyor
Tefekkür etmek ve tesbihat için Kalbin nazar gâh olduğunun Farkını anlamak ziyadeleşiyor
Ne kadar muradım varsa, O an sineme sökün ediyor, Bahtım için aşkla sahibine iltica ediyor
Gönül kapım açılmayı bekliyor, Eşiklerin dirliğinde beklenen nasibi Kimden sevda ile diliyor