Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Ne geçen Şu hali zamanın dili var Ne sine-i melalin serdettiği Hüzün aşk için bir ar Hal solunca, göz ferden uzaklaşınca, Takat bir yudumluksa nerde har Kar niye melalim için titreten nar, Nereye yaslansam hicranım durmaz başlar
Artık ne Muhayyilemde, ne serde Gizem niye halin deminde Ve çaresiz sessizliğinde Kalbim inşiraha erse bile, gönül kapım Bir açılsa hele ne dilerim söyle Dil kuruyor, göz akıyor, heves çekiliyor, Muhtaç olduğum her şey uzaklaşıyor
Vecdin firakı Nerde kaldı bilsem Bin hüzünlü nefeslendiğim Kalbimi kime zikretsem Ruhumun gamını serdetsem, Fark edemediğim ne kaldıysa veda etsem Açık denizin bıçkın dalgalarına serilip, Hali dürüp, efkârımı ayan edip göçsem
Bir pusula Yazarak şişeye sürsem Ummanın deruniliğinde bekleyen O hasrete erişsem Ne açlığa ilişsem ne tokluğun Hoyratlığında gitsem, edebi aşkla içsem Muhtaç olduğum, yoluna ram olduğum Kayıtsız şartsız sevdasıyla yol aldığım
Katrenin İlzamında bir mühür var Dağın vakarında tevazuu aşkın Asudeliğinde kokar Suhulet nazarımı sarar, ülfet her haliyle İbrete misliyle ve sürurla akar Tefekkür ilimsiz neye yarar, rabıta Nitelik yoksa fakirlik için kar, ihlâs kime ar
Muhtaç olduğun İhsan ruhunda yar Aşk, hakikatten arîleşince Nefsanîlik için bir nazar Hesapsızlık neye yarar, zül nefes Kimin için efkâr, biçarelik her yerde yar Aldatırsan, aldanırsın ve niyetin hasbiliğini Yudumlamazsan sırnaşıp kokarsın
Günü gün Etmek, müddeti bilmemek Kalbin sahibinden, ruhun dirliğinden Aşkın erdeminden Uzaklaşarak dünyanın gailesiyle Buharlaşmak, arifin sezgisinden kaçmak Durmadan koşmak, Hedefsizliğin hedef haline Geldiğinizde ayılmadan yaşamak
Şemsi Tebrizliyi, Mevlana ve hocası Seyyid Burhanettin’in aşkında ve Mevleviliğin zikrinden sudur eden Muhayyileyi dışlamak, yadsınmak Aşkı anlamadan, canın sinei harında Coşmak ve kaybolmak sevda mı İradeden vazgeçerek, gönlü hasrederek, Divanın vecdiyle meşk eden ahvalindir aşk
Hiç seslenme Derdi gama girerek Eseflenip üzülme Yeis içinde asla nefeslenme, Elem için kaygılara güvenme Nefes vaktine âşıktır, kalp şayet İrfanı bilirse nazar gâhtır, nisyan etme
Hiç bilir misin? Gönül niçin bazen Serhattır, ummandır İradeyi azim içinde vaziyet Alan fermandır, mizan haktır Faniliğe meyleden nefs tufana ramdır, Hiçlik içinde kalan kul’u ihsandır
Sorma tamburu Hicran zerk eden nice Saklı umudu Perdelerinde vaktini bekleyen Nice ümitler hüzün yağmuru Her vakit akmaz gözyaşı, sukut ettiren Sevgilinin ellerde giden na'şı
Bugün ses etme Bin bir sual ile dertlerimi deşme Hak için tefekkür eyle, kefensiz Sevdalara meyledip erime Aşkı anlayıp idrak etmeden söz etme, Halin vasfını şehretmeden gitme
Musalla taşı Her gün ümitlenir, Hicran içindedir Kimi nazar için bir taş, Kimi kul için bir mahşer adıdır Geriden gelen kim vardır, akan gözyaşları Sadakat midir, usulü adap mıdır?
Hangi sevgili Gönlün gülü, canı makberi, Aşkını şevki Ruh ve kalp kimin için Seferber olmalıdır söyle ey sevgili Heva ve hevesler Nefsi ihya eden geçici arzular değil mi? Ölüm neyin reçetesi
Öncelikle Rabbime hakkıyla Kul olamadığım için Nedametim çok derindir Kimi vakit gam, kimi vakit keder Ve hatta sinei dert için yetendir
Rabbim Oysa neler nasip etmişti Yıllara sâri çileli bir hayatı Yaşamamı diledi İçinde bulunulan şartlar ve sosyal Yaşantı bire bir dram içindeydi
Beşer Sanki çaresiz ve bezgindi Yokluk ne kadar garip Bir kaderdi, içimizdeydi Boyun büktüren, melülleştiren Lahzalar ne kadar zor ve derindi
Örf ve adet İslami hassasiyet kıt kanaatti Adeta devşirmeler zümresinden Tebarüz eden nefeslerdi Farklı kültür ve maksatlar, Asabiyet içinde hak tellallığı yapanlardı
Nisalar Her nedense birer zavallıydı Hâkim güç ve bağnazlık Kapı eşiğinde palazlanırdı Hiçbir esamesi bulunmayan Varlıklar olarak sosyal yaşantıda acıydı
Din kisvesi Simsarlık nakaratı, kamuflaj anı Nefsi açlığı bulunan Her görevlinin tatmin kuralıydı O kadar trajik bir sapmaydı ki, Kadın ve mazlum bir şey yapamazdı
Memur Ve güya okumuş bürokrat Milletin efradını cahil gören Ve höyküren kandı Varlık ve servet adına adanmış Sefil yaratıklardı, hovardalık alışkanlıktı
Âlim ve arif Nazarlarla mahkûm Edilen zanlılardı Medeniyet ve yenilik dedikleri Yosmalık izan için paçavraydı Böyle bir şatafatı öngören ve partiler Düzenleyen hüküm sahipleri vardı
Asker Zaten en üst saltanattı Sınırları içinde özgürlüklerini Hoyratça kullanan zevattı Milletin can evlatlarını köleleştiren Ve özelinde kullanan hezeyanlardı
Devlet Güya demokrasiyle Halkın seçimiyle hükümet edilen Yönetim şekliydi Aldatan ve aldanan o kadar masum Ve mazlum bir millet efradı vardı ki
Küresel Güç ve emperyalist emellerin Vize verdiği ve yeşil ışık yaktığı Kimseler devredeydi Cumhurbaşkanı asker, hükümet Başkanı öngörülen meşruiyet tellalıydı
İmamlar Ne kadar aciz Ve miskin canlardı Memur maaşına sesleri kesilen Ve el çektirilen insandı Hutbe ve vaazlar İslami hassasiyetten Ziyade belamlık yapmak için vardı
Umutlar Ne kadar yorgun ve solgundu Ama hesaplar tutmadı, Başka bir hesabı olan Rab vardı Mazlum ve mağdurun hak ve hukuku için Gönüllerde yeşermeler başladı
Her türlü Tuğyan ve isyana kardı Peygamberi bir sabırla Umutlar tazelendi ve filizlendi Ne kadar çile varsa çekilen nur ve Erdem olarak kalplere refakat etti
İnsanın Bir kutlu davası ve sevdası Aşkıyla yol aldığı, gönüllere Umut aşıladığı hizmet bulunmalıydı Rabbime hamdı senalar olsun başarıldı, Pagan ve sekiler izime rağmen aşk yaşattı
Kaç zamandır Bekliyor ve düşüncelere dalıyordum Hitabetiniz ve nezaketiniz Ne kadar beliğ ve zarif Gönlümü celbe diyor ve sineme engin Bir sürur bahşettiğini ifade etmeliydim
Aslında Her zaman itiraf ettiğim üzere Ne bir şair ve ne de bir yazarım, Sadece yazanım Kalbime düşen, ruhumun hicran Damlalarımı hasretmeye çalışan bir adamım
Lakin Ne gariptir ki, ummadığım Ve hiç beklemediğim nispette Teveccühle karşılaşıyorum Evet, hem utanıyor ve hem de Mahcubiyetimle Rabbime hamt ediyorum
İnsan için En anlamlı ve değerli hediye Gönüllerde yer edinmek ve Okumaya değer görmektir Yoksa o kadar yazmak için yazan Nefesler var ki, nasıl izah edelim, ne söyleyelim
Ömrün Çoğu gitti, pek azı kaldı Kalan nefeslerde hekimin İfadesiyle uzatmalardı Daha ne olsun, Rabbim fırsat vermiş Bilinç tazelememize ve bize lütfetmiş yine
Biliyorum Yüreğinizde derin Bir hasret acısı var Ne vakit hüzün ve hicran Hissetseniz gözleriniz akar Kendini bilmez ve hadsiz kimi canlar Zan üzere yüreğini burkarlar, aldırma derim En kalbi sağlık ve afiyet dileklerimle baki olan Selam ve hürmetlerimi teslim ederim efendim
Sukut etmek, en naif anlatım ve melalin iştiyakıdır…
Sırdır Gün yüzüne Hasret nazardır Sevdası uğruna sabra Kanan ve efkârıyla yanandır Ne şikâyeti vardır, ne nefsini Öncelemek için sırnaşlık yapan candır
Hak Ve hakikat için Gönül veren andır Hicran içinde yol alan Fermandır, yazılan kitap vardır Sineye nakşedenleri ah u zarıdır, Nasibini bir ömür bekleyen figandır
Çile Ruhu ve Kalbi için ikramdır Çünkü halin deminde Yaşadığı aşk farkındalıktır Tevazuu en tabi kaftanı, ikram Ve ihsan zikir halkası olan arifandır
Meşrebi Sünneti resul, Mektebi suffadır Hayat felsefesi sevgi ve Muhabbet üzere ilzam olan Furkandır Kin ve asabiyetten arınmıştır, Haram ve nehiylerden uzaklaşan candır
Aklını İlim ve irfanla Tanzim eden kandır Nefsini tezkiye etmek için Fedayı can olan heyecandır O’na kul olmak için yanandır, Varlığından vazgeçmiş vicdanı sevdadır
Efendimiz(s.a) Hazreti Muhammet Mustafa Nefsinden ziyade sevdiği Ve ömrünü feda ettiği ramdır Fani olan her nimetin kadrini ve Gerekçesini ilmi basiretle idare eden farktır
Ey can biliyorsun ki ten hasta, ruhun niçin yasta…
Orjinal boyutu icin tiklayin 960x720px and 142KB.
Bazı sırlar söylenmiyor Gönül yanıyor, dil lal oluyor, gözler ağlıyor Su al etsen, meramını merak edip Gözlerine bakmayı denesen Hüzün vaktinin geldiğini hissedersin Eylül sağanağı gibi umutlar Tek tek düşüyor sararan yapraklar İçin parçalanıyor, lakin elden bir şey gelmiyor
Günlerce yatağa mahkûm Neyi düşlese ve düşünse, mecalsiz hülyalar İkliminde nefeslenmek için ümitlense Sancılar geçit vermez, gün hiç bitmez Gecenin ıssız halinde, sesler işitilse bile Yüreğe yakın gelen, gam içine zerk eden güç var Sessizlik içinde bir şeyler anlatıyor
Duyabilen Kalpler ve hissedebilen ruh için En yakından, şefkat ve himmetin mekânından Korkma, henüz körpesin, bilgi ve irfana aç bir nefessin Çekinceler içinde erime, Rahmet sadece dünya için değildir İman eden kul için ne güzel zindeliktir
Aslında bilmelisin ki Emellerin vardır, akranların gibi Umuda koşmaktır meramın ve derdi endamın Koşsan ne olacak, derdi veren sahibe yönelmedikçe Güle şakraya yıllar geçirince, sefilleşince Kalbin ve ruhun itminan lığından sarfı nazar edince Sağlıklı olan ne yapıyor, kargaşa içinde yaşıyor Hangi köleliğe talip olmuşsa onun derdiyle koşturuyor
Evet, ne söylesem Hangi lisan ile kal edip melalimi hasretsem Yüreğine zor gelecek ve acın dinmeyecek Nasibe inanıyorsan kat a kahretme derim Her çile ve derdin bir bedeli olacaktır eminim Hastalıktan korkma, her gün eksi olanlarla nefes alma Ölüm ve sevdası, aşkın mefkûresinden firkattir Sahibin divanına çıkmak için beklenen vakittir
Hangi vakitler kalbim kapanır, beden dilim konuşur…
Orjinal boyutu icin tiklayin 960x719px and 150KB.
Zahiren İnsan görünümünde canlılarız Kimi zaman muhatap alınırız Ve sualler içinde yaşarız Aklın ikmali olan bilgi ve görgüden Ne hikmetse bizzat kaçınırız Ruhen ve zihnen açlığımızı saklarız, Yaşamak için yaşanmaya adanmış canlarız
Avam olmak Vasat bir durumda bulunmaktır Farkındalık adına kıtlıktır, Muhakeme için azınlıktır Yemek, günü gün etmek, nefsi Heva ve arzular için kilitlenmektir Mefkûreden ve idealden uzak bir sahrada Gamsız ve duyarsızlık içinde gitmektir
Beşeri hal Tekâmüle açık ve Mahkûm zamandır Akıl ve tefekkür muvacehesince Bilgiye ulaşma lahzasıdır Nefsi terbiye ve tezkiye etmek Bakımından zaruret nisabından andır Kalbinin farkında olan bir nefes için Kul olmak istidadı pek mümkün olan aşktır
Bir insan için Olmazsa olmazlarım vardır Nezaket ve hassasiyet Konusunda ki duyarlılıktır Edep ve adap bakımından kuşanmışlıktır, Akıl danelikten uzaklıktır Lafazanlık ve pişkinlik bakımından hayâ Ve iç selliği terk etmemiş mütehassıslıktır
Kabalık ve asabiyet Cehalet içinde cüret göstermeye Meyyal keyfiyet Vasıf ve sıfatı hak etmediği halde, Sanallık içinde sanatçılık taslayan kederler Onca şiir ve nesir kitabı bastırdığı halde, hala Edebi ve kalbi hassasiyeti bulunmayan edipler Ruhumu daraltıyor, Kalbim için ne kadar garip geliyor Ve en büyük sanatkâr adeta öteleniyor
Bilmem ki niçin bedbin halime kızar ve canınızı sıkarsınız…
Orjinal boyutu icin tiklayin 859x615px and 102KB.
Evet, Seviyenize yükselemem Çünkü çok ağır Ve hantal biriyim Onca miskinlik Halime yansımışken Nasıl size hitap edeyim
Yazdığınız Şiirler ve bazı nesirler Hakkında yorum Yapmamam sizi kızdırmış “Kendini bir şey sanıyor, Durmadan aklına geleni yazıyor, Beklide ne yaptığını bilmiyor” demişsiniz
Evet, Haklılığınızı Teslim etmeliyim Sefil ve bedbaht Sinenin müntesibiyim
Ne edebi ve Ne de edebiyatı bilirim, Karakalem biçareyim Sizin yaptığınız çalışmalara Nasıl yorum yapabilirim,
Elbette ki Haddi geçmemeliyim Zira her kelime ve mısrasında Edep ve nitelik bulunan Bir hazine için nasıl katkı vereyim
Olsun Lütfen sinirlenip, üzülmeyin Vaktinizi heder etmeyin ve hatta Düşünmeye değer görmeyin
Çünkü Ziyadesiyle edep ve hayâya Muttasıl olmuş kalbiniz Mutazarrır olabilir
Bilseydim Sizi bu kadar Kızdırıp, üzeceğimi semtinize Uğramaktan men ederdim ümitlerimi
Zaten Şahit olan Her nefes bilir Ve cehaletime vererek Müsamaha gösterip seslenmezler Çünkü kalpleri naif ve inşirah içinde Sabrı ve edepli olmayı gerektirir, üzmezler
Sizin Edebi ve kalbi hassasiyetiniz Tarafımdan hakkıyla anlaşılmamış, Ne de olsa kalp taşlaşmıştır
Yine affınızı İstirham ediyorum, Asla sizi üzmek ve incitmek gibi Bir maksadım olamaz, Zira bu kulluğa yakışmaz, Yüksek nezaket ve hoşgörünüze İnancım tamdır efendim…
Artık bahardan söz etme yar, hazan vaktinde bir sır var…
Artık Nisan yağmurlarından haber yok Mart ayı elveda demişti, Üşüten esinti gitti Mayıs ah sere serpe, Bağ ve bahçelerse, gün içinde Gecenin kuşatan sessizliğinde Semaver keyfiyeti yeterdi Ötüşen haşerat zikreder, Ümitlerini aşikâr eylerlerdi Hilkatlerinin gereği rekabet içindeydi, Güç karşısında boyun bükendi
Bağ Kültürü vardır Kayseri de Bir zamanların vazgeçilmezi, Ötenin seferberliğiydi Artık kültür farkı Etkilerin altında şekil değiştirdi Saltanat ve şatafat Haneleri haline geldi Ördürülen duvarlar sur gibiydi, Sanki yıkılmamak adına ahitti Merak ederim nasıl bir sermayeyle bu hale gelindi Rikkat ve dikkat mizan Nispetinde olan hassasiyet miydi
Kayseri de Selçuklu eseri olan birçok Cami ve medrese, İmaret hane vardır Hunat hatun manzumesi Ve özellikle camisi Ve birde Kayserili eşrafın Hasetsen önem verdiği cami kebirdir Bu camide tasavvuf ehli ve Kayserinin Yerlilerin mevtaları için tercih nedenleridir Hunat camisi ise genel halk ve yerleşik Düzene itibar eden kesimler için vesiledir
Üçer adet Musalla taşları vardır Cenaze namazı kılınacak Alan çok rahattır Hemen hemen her öğle, ikindi Namazından sonra cenaze rahat vardır Cami kebir cemaati esnaf kökenli Tarikat müntesibi kimseler olarak bilinir Hunat cami cemaati ise köyden kasabadan Ve yurt dışından gelen insanlar kesimidir
Bir kısmı İlmi siyaset yapmak adına Maslahat gözetmeyi İhmal etmek istemiyor Derin siyaset meselelerini ve keyfi Heveslerini bir arada götürüyor Ne kadar Kayserili eşraf ve bürokrat varsa, Sanki bu kesimin emir kulları zannediliyor Oysa birçok nefes kendini kandırıyor, İtibar kazanmak adına Sefilliğe rağbet ederek kalbi öldürüyor Ve fakat asla bu hakikatten rahatsızlık duymuyor, Takiye yapmayı nedense marifet zannediyor
Kimi Zaman taşlaşmıştır Kaskatı kesilip Vasfından uzaklaşmıştır Kör ve sağırdır, bedeni Temayüllere bel bağlamış mahkûmdur Akıldan sakıttır, Zekâsı hinlik üzere hazırdır, Hırsına yenik sanıktır, can adına varlıktır
Bir Avuç et parçasıdır Beyne kan pompalayan organdır Akıl ve bilgiden, İlim ve irfandan, İradeyi vicdandan uzaksa Azim ve iradesini nefsi için Sınır tanımadan kullanıyorsa Köleleşmiş cahil intibaktır
Sır Halin inkişafına meftundur Kalbin zikri ve itminan Haline efsunludur Nefs terbiye edilip Seviye yükselince Ruha ayan olan maruftur Sabır ve sukut ikrarıyla, Sevdası olan yolun firkat Yangınlığıyla vahdet için yol bulur
Aşk Nümayiş Ve sitayişi sevmez Şiddet ve tefrikadan Kat a haz etmez Hadsiz ve meşru olmayan Gösteri ve toplumsallığı desteklemez Gönül dili aslolandır, En yakınla hem hal içinde bulunmaktır, Slogan atmak kar etmez
İslam Yaşatmak ve Kazanmak için vardır Peygamberi öğretiler Ve terbiye edilen haller Sahih usullerdir Her devrin ve sosyolojik Değişimlerin meşru sayılması için İhdas edilenler caiz değildir Din adına hüküm ihdas eden, Rabbin hükümlerini Nefsi için tevil eden, Belam olmayı dileyen Her kimse şiddetle reddeder
Sineden çıkmayan hicran, nefesi esir alan bir zaman…
Anlatılmaz Bazı sırlar, Hale yansıyan acılar Ruha yansımış zamanlar, Akıldan çıkmayan dramlar Hissiyatı buğulayan heyecanlar, Düşlerde yalnız bırakmayan kaygılar Kimi zaman alıp uzaklara götüren hülyalar, Yüreğe haz veren vakitsiz buhranlar
Ne söylense Ve hatta kitaplar Hep ondan söz etse Ruha ve kalbe sürur bahşeden Ümitler yeşerse ve devamı gelse Belki bu kadar muhabbet Ve bağlılık gereksinmeyecek, İlham perileri gelmeyecek Gün bitecek, Gece umutların üstüne serilecek, Gam içimizde büyüyecek ve derinleşecek
Sevdaların Kutsiyeti vardır, Ruhi yakınlıktır Kalbe inşirah zerk eden Ferahlıktır, hoşgörü ilacıdır İnsanın hissiyatını teskin eden En güzel sancıdır, İştiyak sunan farkındalıktır Vefa ve sadakatin İvme kazandığı andır, Ölüme meydan okutan zamandır, Umut tacıdır
Her zorluk Ve hatta Meşakkat kolay gelir Sahralar ve ummanlar Aşılacak zannedip, ümit beslenir Hal dingindir, Organlar birlik içindedir, Kalp ritmi ahenklidir, Tansiyon yüksektir Bir illet ve hastalıktan Arî olan sinede Ve tende ateş mevcuttur, Hararet seviyesi yüksektir
Sevdalı Revan olma ister Gecesini, gündüzüne Katarak coşar gider Kendiyle davalıdır, Mütebessim edalıdır, Etrafının nazarından uzaktır Yalnızlık içinde sevdasını taşıyan Ve doyasıya yaşayan âşıktır, Dinlediği şarkıda hep o vardır
Çaresi yok Yazan Bir kalem vardır Her lahza Kayıt altına alınan sayfalardır Umut hak ve hakikat için sevdadır, Heves kalbin için marazdır Vakitsiz bir nasip mi vardır, Sabır ve kanaat içinde demlenen aşk hali yakandır
Bir kul Kalbini aşk Ve sevdaya hasrederse Çile ve cefa içinde demlediği hal, Ümit olarak biterse Hal mümbit bir halin toprağına dönüşmüşse, Kader ve gam hayır değil Vaktin bir sahibi vardır, Mizan hak ve adalet noktasında Vicdana çok yakındır
Aşk Kalbin Ruhi telakkilerin Vasfında nefestir Hali kemali yete eriştiren ferdir, Firkat halinde seferdir Sır içinde makbul olan fetrettir, Bazen gönül için med cezirdir Haniflik için mertebedir, Kalbe hassasiyeti kazandıran letafettir, Umut için nasiptir
Ölenle ölünmez Öyle mi, ? Ölmenin vaktine erişmek Bedenin canlı ve cezbeden halinde Ölmeyi bilmek aşk değil mi? Sevdasında köz olmak, Narında sabırla durulmak, O’nun rızasında koşmak Ömrü ihsan ve inayete adayıp Kul olmanın idrak ve feyziyle nefisten geçmektir
Her doğan Bir umut ve muratsa, Ölen için matem niye Ne kadar sever ve gönül verirsek, En sevdiğine Kavuşması değil midir paye Neden gam eder, Feryat ederiz, Kendimizden geçecek kadar Dövünürüz, hal değil mi? Hakka ve hakikate iman etmiş için Beklenen saat gecikir mi, ? Niçin şüphe ederiz rahmetten keder mi?
Aşkı Sorma bana anlatamam Yolunda yanmaya Dayanacağıma inanamam Sevdasında buğulanan sinemin Hıçkırıklarına sessiz kalamam Kalbin ve ruhun lisanını şehretmeden İçinde kavrulmaya umut bağlamam
Ş ahsen Tereddütsüz kabul ederim Her hali ve çehresiyle Avam bir nefesim Nefsi terbiye ve tezkiye için Nasıl söz ederim, Habersiz bedbinim Ne derler korkusuyla, Ahlaklı olabilmek kaygısıyla Kurallara uyan faniyim
Evet, Zahir yönüm başka Batın yönüm ise Hiç sual etme daha başka Ukdelerim var saklı yamaçlarda, Hevesim kaldı geçen yıllarda Gözümde tüten, Burnumda kokan, ezgisiyle Ruhumda yer alan neler varsa
Size Bir şey söyleyemem Siz eğitim ve talim Görmüş bir idealsiniz Her hal ve amelinizde bir hesap var, Düşünce ufkunuz çok derin Sizi dinlerken sanki şelaleyi dinliyor, Nisan yağmurlarının altında serinliyor gibiyim
Birde Gülmek size çok yakışıyor Size batıkça içim kaynıyor Ve sevgi ziyadeleşiyor Münevver insanlar muhabbet diyor, aydınlar ise sinerji diye ifade ediyor Fakat kalbim gülüyor, Sinem sürurla temaşa ediyor, Her öğrendiğim haz veriyor
Ne var ki Her vaktin bir sonu geliyor Güzel ve latif düş gibi, Ruhtan tebarüz eden meşk gibi Feyiz aldım, Evet, sizi yakinen tanımaktan Müstefit oldum, onur duydum Şeref bahşettiniz, Bir program tertip edersem Acaba icabet eder misiniz? O’na emanetsiniz
Ey can Uzak diyarlardasın bilirim Kimi zaman üzgün Ve kimi zaman hicran içindesin Derdi gamın keskin bıçak olmuş, Efkârın artık sabrı zorlamış çilelisin Ne kadar sabretsen, Sukut etmek için bin hüzün içine girsen, Gözlerin susmaz neyleyim
Bilmem ki Sana nasıl yardım edeyim Yükünü hafifletmek için Nasıl bir gayrete gireyim Yüreğinde ki elemi Hangi deva ile gidereyim, Umutların solmuş bilelim Neden kalbinden vazgeçtin, Ruhunu bizar lığa terk ettin, Ümitlerini bir cefa için yitirdin
Kimseye Ve hatta hayallere dalıp imrenme Nefesin sahibinden Kat a umudunu kesme, Çileden yüz çevirme Dünyanın nimetine kansan, Duygularını şen şakrak yaşasan Ve kahkahaya boğulsan Gece gündüz dinmeyen Heyecanlara kapını aralasan, Cenneti yaşadığını sansan ve avunsan
Gönül verdiğin Hülyasıyla günlerini geçirdiğin Hayaller deryasında heveslerini Derlediğin günler gelecek midir? Zemherinin Titreten hüznü bitecek midir, ? Melülle şen haller huzura erişecek midir? Her hak ve doğru Dünyada öğretiliyorsa, Yalan olan nedir, kimdir, Heves ve emeller midir?
İlim sahibi değilim Nadanlığı bilinen bir zadeyim Her meşrep ve cemaatlere Mesafeli bir zavallı kimseyim Her şeyi merak etmeyen, Olur, olmaz mevzularda Ahkâm kesmeyenleri severim Özellikle insanları yargılamak Ve itham ederek tefrika yapanlarla Asla muhabbet edemem
İnsana inan Ve fakat aklıselim ve Hassasiyet üzere olanlara Takva tüccarlığı yapmayanlara, Vahdete inanan Hanif kullara Rengârenk kılık kıyafetle, Takı ve envaı çeşidiyle Görücüye çıkan her kimse yakınlaşma Sadelik evla olandır, Nefsi cezp etmeyen her şey hakikattir, Nefsini öne çıkartana bakım kanma
Siz Münevver Bir insansınız Sabrı ve kanaati Yakından tanıyan cansınız Nice çile ve cefalara Göğüs germiş sadakatsiniz, Ecre koşan hicransınız Biliyorum hissiyatınız kabarmış, Hasret yine kalbinizde Hüzün kapılarını aralamış, Serzenişiniz çok yakından geliyor, anlaşılansınız
Fakat Onca sevgiliyi Ve candan ilerinin Yüreğimizden çıkmayan Her vakit ağlatan özlemi ve firkati Nefsimizden öte gördüğümüz, Uğruna feda olmak için Niyaz ettiğimiz hakikati Tefekkür ettikçe ve bir parçamızın İrfan ve umut için bir diyara gitmesi Niçin böyle hüzünlendirir
Evet, Bilerek Sureti irade dersiniz Vasıf ve sıfat olarak sualler içinde Ayet ve hadislerden kal edersiniz İtminan haliniz için Ne kadar zarif ve naiflik içinde Hizmet etmeye amadesiniz Niçin huzur ve sürur içinde değilsiniz, Gam ve kedere geçit verirsiniz, Ziyadesiyle hissiyatınızı zedelemeyiniz derim
Siz ki Edebi ve Dini çalışmalarınızda Kalbi hassasiyeti rikkat ölçüsünde Vurgulayan nefessiniz Cehti ve azmi kulluk noktasında Ve ihsan farkıyla Hasredilmesini öğütlersiniz Bunca iletişim aracı Teknolojik imkânlar varken Ve sanki her vakit Yanınızdaymış gibi görüşürken, Niçin gam eder ve hasreti zikredersiniz
Bilmem ki Ruhum niye hicrana meyleder Kalbim hüzün için can çeker, Hislerim niçin derbeder Nereye baksam bir hazan var, Sararan yapraklar ayaklar altında yar, Ümit ne vakit biter
Artık Sazendede çalmaz oldu Tambur nedense Hayli vakittir susturuldu Gün içinde ki umutlar Gecede kayboldu, Gözler uykusuz, sine susuz, Düşler sahipsiz kaldı
Hangi Mevtanın elini tutsam Kapanmış gözlerine bakıp, Mazisini ansam Solgun teni, Soğumuş bedeni, İbret sunan o an ki cazibesi Kim bilir nerde kaldı, Ukde ah uzardı
Müezzin Yüksek nida ile bağırır Hoparlör olduğu halde Sağır olan mı vardır, Evet, zan için haktır Sessizlik ve sükûnet vakti Kimler için hakikattir, Yoksa ders almak Avam için zarureti icap mıdır?
Kabir açılır Açan görevli Ne kadar farkındadır Hocalar Adet olduğu üzere Yasin-i şerif okurlar, Dinleyenler anlamazlar Aslında canlılar için Okunması gereken süre ve ayetler Son vazife diye mezarlarda yapılır
Mevtanın Ruhuna gitmesi adına Yemek faslına başlanır Nasıl bir adet ve anlayıştır ki İbret ve ders İzan ve kalplerden çıkmıştır Günü birlik sohbet veya taziye için Gereken edep sıralamasında Kur’an tilavetine başlanmıştır
Yıllar Ruhunda Derin yaralar açmış Yaşadığın şartlar ve zorluklar Ah u zar olarak iz yapmış Ne vakit içini çeksen, Hüzzam bir eser dinlesen, Ney sesiyle irkilsen yaran tazelenirmiş
Sakın Kadere kahretme, Heveslenme Sünnetullah nedir Bir nebze merak edip öğrensene Sosyal hayat bir vakıadır, Şartlar ve vaziyetler açısından Bikarar olunan andır, sır vardır
Nesebin Yaşamak gerekçelerin Onda saklıdır Sabır ve kanaat, Azim ve irade Nasibe el uzatan farktır İnsan aklı ve bilgisiyle Yol alan sancaktır, İbret ve itibar İrfan dirliğinde bekleyen andır
Yaratılansın Muhatap alınmak için Umut içinde ki nadansın Şevk ve muhabbet, Sevgi ve hoşgörü toprağı Her cana nasip olmaz adaysın Hayıflanma, Yeise dalıp ağlama, Nice bilmediğin hayatlar var Senden daha beter inanasın
Değer mi? Bir heves, arzu, tutku için Nefsi hülyalar söyle ki Nasıl bir derdin inkılâbıdır Doğumuna sevinenler, Sen ağlarken gülenler, Ümit besleyenler Nasıl bir derdin içindeler
Bir canı Sevebilir ve aşk adına Dillendire bilirsin Bedeni ve hissi heves dünyasının Düşleriyle sabahlayıp, Gönlünü ihya edebilirsin Ve fakat Hangi girdabın kollarında Nefes nefese meşk edeceksin, Ahirin için hiç düşünmeyecek misin?
Kim bilir Beklide halime üzülüyorsun Ne kadar sukut etsem, Zavallı diye kederleniyorsun Yüreğimi açmamı istiyorsun, Hüznümü hafifletmeyi diliyor Ve merak ediyorsun
Bir ömrün Hangi ikliminden bahsedeyim Eylül ve zemherinin Halime nakşettiği izleri Ayan mı edeyim Kuruyan her yaprakta, Kokladığım toprakta, Kanadı kırılmış kuşlardan mı söz edeyim
Bahtın Bir kitabı vardır Ve hak olandır İçinde gizlediği ne kadar Masum sırlar saklanmaktadır Sevdası olmayan bir gönül Derdi gamı ne yapacaktır, Aşktan azade olarak yaşayacaktır
Baharın Gülü ve şakıyan bülbülü olsan Umutlarının ve ufkunun Sayfalarında kanatlanıp uçsan Ve fakat acı ve cefadan, Sabır ve çileden, Firkat ve hasretten Hiç ibret almadan barınsan
Ne olacak Bin bir âlemin hüznü ve hicranı Sahipsiz mi kalacak, Mağdur ve mazlumlar Hiç mi sorulmayacak İnsan sadece nefsi ve emelleri İçin mi hevasına boğulacak, Rabbin rızasından uzak kalacak
Ey süzülen güzel Kalbinle barışık ol, Kimseye olma karakol Ruhi ve zihni Asayişin derbeder olmuş, Muvazenen bozulmuş, Gözyaşların sel olmuş Bul başka bir çıkar yol
Bilinmezler vardır Belki vakit elvermedi ve Beklide merak edilmedi Sual etmek için Merak kifayet etmeyebilir, Bilgi ihtiyaca cevap vermeli Her sual muhatap bulamaz, Bazen ortalıkta kalır, Azim ve irade Neticeye eriştirecek idraktir
Eriyen zamanda Mazinin Hangi sayfasını aralarsak Kimi zaman içimizi acıtan ve Kimi zaman da Haz sunan anı buluruz Yazılmış ve okuru tarafından Okunup hakkıyla anlaşılmış Bir kitap çok değerlidir saklarız
Edebiyatı Sevmek ve emek vermek lazım İnsan denen varlığı Etüt eden, eğiten, Yol gösteren İşaret taşları vardır Ruhtan daha evla olan sır, Sırdan ileri olan hafi vardır, Ahva’yı anlamak için zaman azdır
Yani İnsan bedensel olarak vardır Ve fakat esas olan kalp, Gönül, sır, hafi Makamına ulaşmaktır Yoksa yaşayan bir can olarak Sadece zavallıdır, Eşrefi mahlûkat kılan Saydığım sıfatlardadır
İşte Bu bakımdan nefs terbiyesi Ruha ve kalbe Seviye kazandıran Talim ve eğitim durumlarıdır Akıl ancak Bilgiye ulaşınca ikramdır, İdrak ve irfan payeleriyle İnşirah sunan safhalardır
Sevgiyi Muhabbeti, Edebi ve hassasiyeti Ancak eğitim Ve idrakimiz nispetinde Hasreder ve kıymet veririz İnsan tekâmül ettikçe, Sosyal ve siyasi, edebi Ve felsefi değerlere Eriştikçe kemale erişir