Kutub-i Sitte Hadis-i Şerifleri

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
1781 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) iki secde arasinda: "Allahumme'gfir li ve'rhamni, ve'cburni, ve'hdini ve'rzukni. (Allahim bana magfiret et, merhamet et, beni zengin kil, bana hidayet ver, bana rizik ver) derdi".
Ebu Davud, Salat 145, (850); Tirmizi, Salat 211, (284); Ibnu Mace, Salat 23, (898).

1782 - Hz. Ali (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) secde ettigi vakit soyle dua okurdu: "Allahim sana secde ettim, sana inandim, sana teslim oldum. Yuzum de, kendisini yaratip sekillendiren, ona kulak, goz takan yaratanina secde etmistir. Yaratanlarin en guzeli olan Allah ne yucedir" (Hacc 14).
Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in tesehhudle selam arasinda okudugu en son duasi: "Allahummagfir Ii ma kaddemtu ve ma ahhartu ve ma esrertu ve ma a'Ientu ve maesreftu ve ma ente a'Iemu bihi minni ente'I-mukaddim ve ente'I-muahhir. La ilahe illa ente. (Allahim, gecmis omrumde yaptiklarimi, gelecekte yapacaklarimi, gizli islediklerimi, aleni yaptiklarimi, israflarimi, benim bilmedigim fakat senin bildigin kusurlarimi affet. Ilerleten sen, gerileten de sensin, senden baska ilah yoktur)".
Muslim, Salatul-Musafirin 201, (771), Tirmizi, Daavat 32, (3417, 3418, 3419); Ebu Davud, Salat 121, (760); Nesai, Iftitah 17, (2,130).

1783 - Abdullah Ibnu Amr Ibni'l-As (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a, Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh) gelerek:
"Bana namazda okuyacagim bir dua ogret" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ona su duayi okumasini soyledi:
"Allahumme inni zalemtu nefsi zulmen kesiran ue la yagfiru z-zunube illa ente fà'gfir li magfireten min indike verhamni inneke ente'l-gàfuru'r-rahim. (Allahim ben nefsime cok zulmettim. Gunahlari ancak sen affedersin. Oyle ise beni, sanina layik bir magfiretIe bagisla, bana merhamet et. Sen affedici ve merhamet edicisin".
Buhari, Sifatu's-Salat 149, Daavat 17, Tevhid 9; Muslim, Zikr 48, (2705); Tirmizi, Daavat 98, (3521); Nesai, Sehiv 58, (3, 53).

TESEHHUDDEN SONRA OKUNACAK DUA

1784 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) hazretleri anlatiyor:
"Resulullah (aleyhissalatu vesselam) tesehhudden sonra sunu okurdu: "Allahumme inni euzu bike min azabi cehennem ve euzu bike min azabi'I-kabri ve euzu bike min fitneti'd-Deccal ve euzu bike min fitneti'I-mahya ve'I-memat. (AIIahim, ben cehennem azabindan sana siginirim. Kabir azabindan da sana siginirim. Deccal fitnesinden de sana siginirim, hayat ve olum fitnesinden de sana siginirim)".
Ebu Davud, Salat 184, (984).

SELAMDAN SONRA OKUNACAK DUA

1785 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in geceleyin namazdan cikinca su duayi okudugunu isittim: "AlIahim! Senden, katindan verecegin oyIe bir rahmet istiyorum ki, onunla kalbime hidayet, islerime nizam, daginikligima tertip, icime kamil iman, disima amel-i salih, amellerime temizlik ve ihlas verir, rizana uygun istikameti ilham eder, ulfet edecegim dostumu lutfeder, beni her cesit kotuluklerden korursun.
Allahim, bana oyle bir iman, oyle bir yakin ver ki, artik bir daha kufur (ihtimali) kalmasin. Oyle bir rahmet ver ki, onunla, dunya ve ahirette senin nazarinda kiymetli olan bir mertebeye ulasayim.
Allahim! Hakkimizda verecegin hukumde lutfunIa kurtulus istiyorum, (kurbuna mazhàr olan) suhedaya has makamlari niyaz ediyorum, bahtiyar kullarin yasayisini diliyorum, dusmanlara karsi yardim taleb ediyorum!
Allahim! Anlayisim kit, amelim az da olsa (dunyevi ve uhrevi) ihtiyaclarimi senin kapina indiriyor (karsilanmasini senden taleb ediyorum). Ràhmetine muhtacim, halimi arzediyorum. (Ihtiyacim ve fakrim sebebiyledir ki) ey islere hukmedip yerine getiren, kalplerin ihtiyacini gorup sifayab kilan Rabbim! Denizlerin aralarini ayirdigin gibi benimle cehennem azabinin arasini da ayirmani, helake davetten, kabir azabindan korumani diliyorum.
Allahim! Kullarindan herhangi birine verdigin bir hayir veya mahlukatindan birine vaadettigin bir lutuf var da buna idrakim yetismemis, niyetim ulasamamis ve bu sebeple de istediklerimin disinda kalmis ise ey alemlerin Rabbi, onun husulu icin de sana yakariyor, bana onu da vermeni rahmetin hakkinda senden istiyorum.
Ey Allahim! Ey (Kur'an gibi, din gibi) kuvvetli ipin, (seriat gibi) dogru yolun sahibi! Kafirler icin cehennem vaadettigin kiyamet gununde, senden cehenneme karsi emniyet, arkadan baslayacak ebediyet gununde de huzur-i kibriyana ulasmis mukarrebin meleklerle, (dunyada iken cok) ruku ve secde yapanlar ve ahidlerini ifa edenlerle birlikte cennet istiyorum. Sen sinirsiz rahmet sahibisin, sen (seni dost edinenlere) hadsiz sevgi sahibisin, sen diledigini yaparsin. (Dilek sahipleri ne kadar cok, ne kadar buyuk seyler isteseler hepsini yerine getirirsin.)
Allahim! Bizi, sapitmayip, saptirmayan hidayete ermis hidayet rehberleri kil. Dostlarina sulh (vesilesi), dusmanlarina da dusman kil. Seni seveni (sana olan) sevgimiz sebebiyle seviyoruz. Sana muhalefet edene, senin ona olan adavetin sebebiyle adavet (dusmanlik) ediyoruz.
Allahim! Bu bizim duamizdir. Bunu fazlinla kabul etmek sana kalmistir. Bu, bizim gayretimizdir, dayanagimiz sensin.
Allahim! Kalbime bir nur, kabrime bir nur ver; onume bir nur, arkama bir nur ver; sagima bir nur, soluma bir nur ver; ustume bir nur, altima bir nur ver; kulagima bir nur, gozume bir nur ver; sacima bir nur, derime bir nur ver; etime bir nur, kanima bir nur ver; kemiklerime bir nur koy!
Allahim nurumu buyut, (soylediklerimin hepsine bedel olacak) bir nur ver, (soylenmiyenleri de kusatacak) bir nur daha ver!
Izzeti burunmus, onu kendine alem yapmis olan Zat munezzehtir. Buyuklugu burunmus ve bu sebeple kullarina ikrami bol yapmis olan Zat munezzehtir. Tesbih ve takdis sadece kendine layik olan Zat munezzehtir. Fazl ve nimetler sahibi Zàt munezzehtir. Azamet ve kerem sahibi Zat munezzehtir. Celal ve ikram sahibi Zat munezzehtir."
Tirmizi, Daavat 30, (3415).

1786 - Hz. Sevban (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) selam verip (namazdan cikinca) uc kere istigfarda bulunup: "Allahumme entes-selam ve minke's-seIam tebarekte ve tealeyte ya ze'l-celali ve'I-ikram. (Allahim sen selamsin. Selàmet de sendendir. Ey celal ve ikram sahibi sen munezzehsin, sen yucesin)" derdi."
Muslim, Mesacid 135, (591); Tirmizi, Salat 224, (300); Ebu Davud, Salat 360 (1513); Nesai, Sehv 80, (3, 68).

1787 - Kà'a Ibnu Ucre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) duyurdular ki: "Namazin takipcileri (muakkibat) var. Onlari her namazin pesinden soyleyenler -veya yapanlar- (cennet ve mukafaat hususunda) husrana ugramazlar. Bunlar otuz uc adet tesbih, otuz uc adet tahmid, otuzdort adet tekbir'dir".
Muslim, Mesacid 144, (596); Tirmizi Daavat 25, (3409); Nesai, 91, (3, 75).
Nesai'nin Zeyd Ibnu Sabit (radiyallahu anh)'ten yaptigi bir rivayette soyle denmektedir: "Bu emredildigi zaman Ensar'dan bir adam ruyasinda gorur ki bir kimse: "Bunu yirmi bes yapin, tehlili de ilave edin" demektedir. Sabah olunca bunu Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'aanlatti. Efendimiz : "Soylendigi sekilde yapin!" buyurdu".

1788 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim sabah namazinin arkasindan yuz kere tesbihde ve yuz kere tehlilde bulunursa, deniz kopugu gibi cok bile olsa gunahlari affedilir".
Nesai, Sehv 95, (3, 79).

1789 - Ukbe Ibnu Amir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) her namazin arkasindan muavvizati okumami emretti."
Ebu Davud, Salat 361, (1523); Nesai, Sehv (79, (3, 68).

TEHECCUD NAMAZI ESNASINDA DUA

1790 - Hz. Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) teheccut namazi kilmak uzere geceleyin kalkinca su duayi okurdu: "AIIahim, Rabbimiz! Hamdler sanadir. Sen arz ve semavatin ve onlarda bulunanIarin kayyumu ve ayakta tutanisin, hamdler yalnizca senin icindir. Sen semavat ve arzin ve onlarda bulunanlarin nurusun, hamdler yalnizca sanadir. Sen haksin, va'din de haktir. Sana kavusmak haktir, sozun haktir. Cennet haktir, cehennem de haktir. Peygamberler hàktir, Muhammed (aleyhissalatu vesselam) de haktir. Kiyamet de haktir.
Allahim! Sana teslim oldum, sana inandim, sana tevekkul ettim. Sana yoneldim. Hasmina karsi senin (burhanin) iIe dava actim. Hakkimi aramada senin hakemligine basvurdum. Onden gonderdigim ve arkada biraktigim hatalarimi affet. Gizli isledigim, aleni yaptigim, benim bilmedigim, senin benden daha iyi bildigin hatalarimi da affet! Ilerleten sen, gerileten de sensin. Senden baska ilah yoktur".
Buhari, Teheccut 1, Daavat 10 Tevhid 8, 24, 35; Muslim, Salatu'l-Musafirin 199, (769); Muvatta, Kur'an 34, (1, 215, 216); Tirmizi, Daavat 29, (3414); Ebu Davud, Salat 121, (771); Nesai, Kiyamu'l-Leyl 9, (3, 209, 210). )
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
AKSAM VE SABAH YAPILACAK DUALAR

1791 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) aksam olunca su duayi okurdu:
"Elhamdulillah geceye erdik. Mulk de, Allah icin geceye erdi. AIlah'tan baska ilah yoktur. Tektir, ortagi yoktur. Mulk O'nundur, hamdler 0'nàdir, O, her seye kadirdir. Rabbim! Bu gecede olacak hayri, bundan sonra olacak hayri senden taleb ediyorum. Bu gecede olacak serden ve bundan sonra olacak serlerden sana siginiyorum. Ràbbim! TembeIlikten yasliligin kotuluklerinden sana siginiyorum. Rabbim! Cehennem azabindan, kabir azabindan sana siginiyorum!"
Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) devamla, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in sabah olunca su duayi okudugunu soyledi:
"ElhamduIiIIah sabaha erdik. Mulk de AIIah icin sabaha erdi."
Muslim, Zikr 75, (2723); Tirmizi, Daavat 13, (3387); Ebu Davud, Edeb 110, (5071).

1792 - Ebu Selam, Hz. Enes (radiyallahu anh)'ten naklediyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in soyle soyledigini isittim: "Kim aksama ve sabaha erdigi zaman: "Rabb olarak Allah, din olarak Islam'a, resul olarak Muhammed (aleyhissalatu vesselam)'e razi olduk" derse onu razi etmek de Allah uzerine bir hak olmustur".
Rezin bu duaya: "Kiyamet gunu" ifadesini ilave etmistir.
Ebu Davud, Edeb 110, (5072) Ibnu Mace, Dua 14, (3870).

1793 - Abdullah Ibnu Gannam el-Beyazi (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim sabaha erdigi zaman: "Allahim, benimle veya mahlukatindan herhangi biriyle hangi nimet sabaha ermisse bu sendendir. Sen birsin, ortagin yoktur, hamdler sanadir, sukur sanadir" derse, o gunku sukur borcunu odemistir. Kim de ayni seyler aksama erince soylerse o da o geceki sukur borcunu eda eder."
Ebu Davud, Edeb 110, (5073).

UYUMA VE UYANMA DUALARI

1794 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yatagina girdigi zaman su duayi okurdu: "Bize yedirip iciren, ihtiyaclarimiz gorup bizi barindiran AIIah'a hamdolsun. Ihtiyacini gorecek, barinak verecek kimsesi olmayan niceleri var!"
Muslim, Zikr 64, (2715); Tirmizi, Daavat 16, (3393); Ebu Davud, Edeb 107, (5053).

1795 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) yatagina girdigi zaman, ellerine ufleyip Muavvizeteyn'i ve Kul huvallahu ahad'i okur ellerini yuzune ve vucuduna surer ve bunu uc kere tekrar ederdi. Hastalandigi zaman ayni seyi kendisine yapmami emrederdi".
Buhari Fedailu'l-Kur'an 14, Tibb, 39, Daavat 12; Muslim, Selam 50, (2192); Muvatta, Ayn 15, (2, 942); Tirmizi, Daavat 21, (3399); Ebu Davud, Tibb 19, (3902).

1796 - Hz. Huzeyfe Ibnu'l-Yeman (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yatagina girince su duayi okurdu:
"Allahim! Senin adinla hayat bulur, senin adinla olurum". Sabah olunca da su duayi okurdu:
"Bizi oldurdukten sonra tekrar hayat veren AlIah'a hamdolsun!. Zaten donusumuz de O'nadir".
Buhari, Daavat 7, 8, 16, Tevhid 13; Tirmizi, Daavat 29, (3413); Ebu Davud, Edeb 177, (5049).

1797 - Hz. Bera (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Yatagina girdigin zaman su duayi oku: "Allahim nefsimi sana teslim ettim, yuzumu sana cevirdim, islerimi sana emanet ettim sirtimi sana dayadim. Senin rahmetinden umitvarim, gazabindan da korkuyorum. Senin ikabina karsi, senden baska ne melce var, ne de kurtarici. Indirdigin Kitab'a, gonderdigin Peygamber (aleyhissalatu uesselam)'e imàn ettim"
"Eger bunu okudugun gece olecek olursan fitrat uzere olmus olursun. Sayet sabaha erersen hayir bulursun."
Buhare, Daavat 7, 9; Tevhid 34; Muslim, Zikr 56, (2710); Tirmizi, Daavat 76, (3391); Ebu Davud, Edeb 107, (5046, 5047, 5048).
Tirmizi'nin bir rivayetinde soyle denmistir: "Resulullah (àleyhissalatu vesselam), uyumak isteyince sag yani uzerine dayanir ve soyle dua ederdi: "Allàhim! Kullarini topladigin -veya yeniden dirilttigin- gun, beni azabindan koru".

1798 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) geceleyin uyaninca su duayi okurdu: "Allahim! Seni hamdinle tenzih ederim, Senden baska ilah yoktur. Gunahim icin affini dilerim, rahmetini taleb ederim. Allahim ilmimi artir, bana hidayet verdikten sonra kalbimi saptirma. Katindan bana rahmet lutfet. Sen lutfedenlerin en comerdisin".
Ebu Davud, Edeb 108, (5061).

1799 - Hz. Ali (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yatacagi sirada su duayi okurdu:
"Allahim, kerim olan Zat'in adina, eksigi olmayan kelimelerin adina, alinlarindan tutmus oldugun hayvanlarin serrinden sana siginirim. Allahim sen borcu giderir gunahi kaldirirsin. Allahim senin ordun maglub edilemez, và'dine muhalefet edilemez. Servet sahibine serveti fayda etmez, servet sendendir. Allahim seni hamdinle tesbih ederim".
Ebu Davud, Ebed 107, (5052).

1800 - Bureyde (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bir gun, Halid Ibnu Velid el-Mahzumi (radiyallahu anh):
"Ey Allah'in Resulu, bu gece hic uyuyamadim" diye Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e yakindi.
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ona su tavsiyede bulundu:
"Yatagina girdinmi su duayi oku: "Ey yedi kat semanin ve onlarin golgelediklerinin Rabbi, ey arzlarin ve onlarin tasidiklarinin Rabbi, ey seytanlarin ve onlarin azdirdiklarinin Rabbi! Butun bu mahlukatinin serrine karsi, bana himayekar oI! 0l ki hic birisi, uzerime ani cullanmasin, saldirmàsin. Senin korudugun aziz olur. Senin ovgun yucedir, senden baska ilah da yoktur, ilah olarak sadece sen varsin."
Tirmizi, Daavat 96, (3518).
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
1801 - Imam Malik'ten rivayete gore, ona su haber ulasmistir: "Halid Ibnu'l-Velid (radiyallahu anh), Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e:
"Ben uykuda iken korkutuluyorum. (Ne yapmami tavsiye buyurursunuz?)" diye sordu. Ona su tavsiyede bulundu:
"Allah'in eksiksiz, tam olan kelimeleri ile O'nun gadabindan, ikabindan, kullarinin serrinden, seytanlarin vesveselerinden ve (beni kotuluge atan) beraberliklerinden AIlah'a siginirim! de!".
Muvatta, Si'r 9, (2, 950).

EVDEN CIKIS VE EVE GIRIS DUALARI

1802 - Ummu Seleme (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) evinden ciktigi zaman su duayi okurdu: "Allah'in adiyla Allah'atevekkul ettim. AIIahim! zillete dusmekten, dalalete dusmekten, zulme ugramaktan, cahillikten, hakkimizda cehalete dusulmus olmasindan sana siginiriz".
Tirmizi, Daavat 35, (3423); Ebu Davud, Edeb 112, (5094); Nesai Istiaze 30, (8,268); Ibnu Mace, Dua 18, (3884).

1803 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Evinden cikinca kim: "Allah'in adiyla, Allah'a tevekkul ettim, guc kuvvet Allah'tandir" derse kendisine: "Isine bak, sana hidayet verildi, kifayet edildi ve korundun da" denir, ondan seytan yuz cevirir".
Tirmizi, Daavat 34, (3422); Ebu Davud, Edeb 112, (5095); Nesai, Istiaze (8,268).

1804 - Ebu Malik eI-Es'àri (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kisi evine girince su duayi okusun: "AIIahim! Senden hayirli girisler, hayirli cikislar istiyorum. AIIah'in adiyla girdik, AIIah'in adiyla ciktik, Rabbimiz AIIah'a tevekkul ettik". Bu duayi okuduktan sonra ailesine selam versin".
Ebu Davud, Edeb, 112, (5096).

OTURMA-KALKMA DUALARI

1805 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) hazretleri buyurdular ki: "Kim, malayani konusmalarin cok oldugu bir yere oturur da, oradan kalkmazdan once su duayi okursa bu yerde oturmaktan hasil olan gunahindan arinmis olur:
Allahim! Seni hamdinle tesbih ederim. Senden baska ilah olmadigina sehadet ederim. Senden magfiret diliyorum, Sana tevbe ediyor (af taleb ediyorum)".
Tirmizi, Daavat 39, (2329).

1806 - Ibnu Omer hazretleri (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir cemaatte oturdugu zaman, ashabi icin su duayi okumadan nadiren kalkardi:
"Allahim! Bize korkundan oyle bir pay ayir ki, bu, sana karsi islenecek gunahlarla bizim aramizda bir engel olsun. Itaatinden oyle bir nasib ver ki, o bizi cennete ulastirsin. Yakininden oyle bir hisse lutfet ki dunyevi musibetlere tahammul kolaylassin.
Allahim! Sag oldugumuz muddetce kulaklarimizdan, gozlerimizden, kuvvetimizden istifade etmemizi nasib et. Ayni seyi bizden sonra gelecek olan neslimize de nasib et. Intikamimizi, bize zulmedenlerden almislardan kil (mazlumlardan degil). Bize tecavuz edenlere karsi bizi muzaffer kil. Bize, dini musibet verme. Dunyayi, ne asil gayemiz kil, ne de ilmimizin son hedefi. Bize merhametli olmayani bize musallat etme."
Tirmizi. Daavat 73, (3497).

SEFERDE OKUNACAK DUA

1807 - Imam Malik'e ulastigina gore Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) sefer arzusuyla ayagini bineginin ozengisine koydugu zaman su duayi okurdu:
"Bismillah! Allahim! Sen seferde arkadasim, ailemde vekilimsin. Allahim, bize arzi dur, seferi kolaylastir. Allahim, yolun mesakkatlerinden, uzuntulu donusten, mal ve ailede vukua gelecek kotu manzaralardan sana siginiyorum".
Muvatta, Isti'zan 34, (2, 977).

1808 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), seferden donerken, ugradigi her tumsekte uc kere tekbir getirir, arkadan da: "La ilahe iIlaIIahu vahdehu Ia serike Ieh, Iehu'I-mulku ve Iehu'I-hamdu ve huve aIa kulli sey'in kadir. (AIIah'tan baska ilah yoktur. O tekbir, ortagi yoktur, mulk O'nundur, hamd O'nadir. O herseye kadirdir) donuyoruz, tevbe ediyoruz, kulluk ediyoruz, secde ediyoruz, Rabbimize hamdediyoruz. AIIah va'dinde sadik oldu, kuluna yardim etti. (Hendek Harbi'nde) muttefik ordulari tek basina helak etti" derdi.
Buhari, Daavat 52, Omer 12, Cihad 133, 197, Megazi 29; Muslim, Hacc 428, (1344); Muvatta, Hacc 243, (1,421); Tirmizi, Hacc 104, (950); Ebu Davud, Cihad 170, (2770).

1809 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bir adam Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e:
"Ey Allah'in Resulu, ben sefere cikmak istiyorum bana tavsiyede bulun!" diye talepte bulundu. Efendimiz:
"Sana Allah'tan korkmani ve (yol boyu astigin) her tepeiiin basinda tekbir getirmeni tavsiye ediyorum!" buyurdu. Adam donecegi sirada su duada bulundu: "Allah'im! Ona uzakligi dur, yolculugu kolay kil."
Tirmizi Daavat 47, (3441).

1810 - Abdullah el-Hatmi (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) birisiyle vedalasti mi soyle derdi: "Dininizi emanetinizi ve islerinizin akibetini Allah'in muhafazasina birakiyorum".
Ebu Davud, Cihad 80 (2600); Tirmizi, Daavat 45, (3439).
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
1811 - Hz. Abdullah Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor:
"Resulullah (aleyhissalatu vesselam) seferde iken gece olunca su duayi okurdu:
"Ey arz, benim de senin de Rabbimiz Allah'tir. Senin de, (sende bulunanlarin da sende yaratilmis olanlarin da, senin uzerinde yuruyenlerin de serrinden Allah'a siginirim. Arslanin, iri yilanin, yilanin, akrebin ve bu beldede ikamet eden (insilerin ve cinni)lerin, Iblis'in ve Iblis neslinin serrinden de Allah'a siginirim."
Ebu Davud, Cihad 80, (2603).

1812 - Havle Bintu Hàkim (radiyallahu anh ) anlatiyor:
"Resulullah (aleyhissalatu vesselam) efendimiz buyurmuslardir ki: "Kim bir yerde konakladigi zaman su duayi okursa, oradan ayrilincaya kadar ona hicbir sey zarar vermez: "Euzu bi-kelimatillahi't-tammat min serri ma halaka. (Allah'in eksiksiz, mukemmel kelimeleri ile, yarattiklarinin serrinden AIlah'a siginiyorum.)"
Muslim, 54, (2708); Muvatta, Isti'zan 34 (2, 978); Tirmizi, Daavat 41, (3433).

UZUNTU VE TASA HALINDE DUA

1813 - Hz. Sa'd (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Baligin karninda iken, Zu'n-Nun'un yaptigi dua su idi: La ilahe illa ente subhaneke inni kuntu mine'z-zalimin. (Allahim! Senden baska ilah yoktur, seni her cesit kusurlardan tenzih edirim. Ben nefsime zulmedenlerdenim.)" Bununla dua edip de icabet gormeyen yoktur."
Tirmizi, Daavat 85. (3500).

1814 - Hz. Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) uzuntu sirasinda su duayi okurdu: "Halim ve azim. olan Allah'tan baska ilah yoktur. Buyuk Ars'in Rabbi olan Allah'tan baska ilah yoktur. Kiymetli Ars'in Rabbi, arzin Rabbi, Semavat'in Rabbi olan Allah'tan baska ilah yoktur."
Buhari, Daavat 27, Tevhid 22, 23; Muslim, Zikr 83, (2730); Tirmizi, Daavat 40, (8431); Ibnu Mace, Dua 17, (3883).

1815 - el-Hudri (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bir gun Mescid'e girdi. Orada Ensar'dan Ebu Umame (radiyallahu anh) denen kimse ile karsilasti. Ona:
"Ey Ebu Umame, nicin seni namaz vakti disinda Mescid'de oturmus goruyorum?" diye sordu.
"Pesimi birakmayan bir sikinti ve borclar sebebiyle ey Allah'in Resulu" diye cevap verdi. Bunun uzerine Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam):
"Sana bazi kelimeler ogreteyim mi? Bunlari okursan, Allah, senden sikintini giderir ve borcunu oder."
"Evet, ey Allah'in Resulu, ogret!" dedim.
"Oyleyse, dedi, aksama ciktin mi sabaha erdin mi su duayi oku: "AIlahim uzuntuden ve kederden sana siginirim. Aczden ve tembellikten sana siginirim, korkakliktan ve cimrilikten sana siginirim. Borcun galebe caImasindan ve insanlarin kahrindan sana siginirim."
(Ebu Umame) der ki: "Ben bu duayi yaptim, Allah benden gamimi giderdi, borcumu odedi."
Ebu Davud, Salat 367, (1555).

1816 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Fatima (radiyallahu anha) Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a gelerek bir hizmetci taleb etmisti. Resulullah ona:
"Su duayi oku(man senin icin hizmetci edinmenden daha hayirli)" dedi:
"Allahim! Sen yedi semanin Rabbi, Ars-i Azam'in Rabbisin. Sen bizim Rabbimiz ve herseyin Rabbisin. Tevrat, Incil ve Furkan'i indiren, tohum ve cekirdekleri acansin. Her seyin serrinden sana siginiyorum. Her seyin alnindan yapismissin (dizginleri senin elindedir). Evvel sensin, senden once bir sey yoktur. Ahir sensin, senden sonra da bir sey kalmayacak. Sen zahirsin, senin ustunde bir sey mevcut degildir. Sen batinsin, senin disinda bir sey yoktur. Benim borcumu ode, beni fukaraliktan kurtar, zengin kil."
Tirmizi, Daavat 68, (3477); Ibnu Mace, Dua, 2 (3831).

1817 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i bir sey uzecek olsa su duayi okurdu: "Ya Hayyu ya Kayyum, birahmetike estagisu. (Ey diri olan, ey Kayyum olan Rabbim rahmetin adina yardimini talep ediyorum)."Ve keza soyle derdi: "Elizzu bi-ya-ze'l-celali ve'l-Ikram." (Ya ze'l-celali ve'l-ikram)i devamli soyleyin!
Tirmizi Daavat 99, (3522).

1818 - Esma Bintu Umeys (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bana: "Sana sikinti zamaninda okuyacagin bir duayi ogreteyim mi?" diye sordu ve su duayi soyledi: "Allahu, Allahu Rabbi la usriku bihi sey'en. (Rabbim Allah'tir, Allah! Ben ona hicbir seyi ortak kosmam!)"
Ebu Davud, Salat 361, (1525), Ibnu Mace, Dua 17, (3882).

1819 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) demistir ki: "Kimin sikintisi artarsa su duayi okusun:
"Allahim ben senin kulunum, kulunun ogluyum, cariyenin ogluyum, senin avucunun icindeyim, alnim senin elinde. Hakkimdaki hukmun caridir. Kazan ne olursa hakkimda adalettir. Kendini tesmiye ettigin veya kitabinda indirdigin veya nezdinde mevcut gayb hazinesinden sectigin, sana ait her bir isim adina senden Kur'an'i kalbimin bahari, sikinti ve gamlarimin atilma vesilesi kilmani dilerim."
Bu duayi okuyan her kulun gam ve sikintisini Allah gidermis, yerine ferahlik vermistir."
Mecmau'z Zevaid'de (10, 136) mevcuttur. Hakim'in Mustedrek'inde de (1,509) kaydedilmis.

HAFIZAYI GUCLENDIRME DUALARI

1820 - Hz. Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Hz. Ali Ibnu Ebi Talib (radiyallahu anh) Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a gelerek: "Annem ve babam sana kurban olsun, su Kur'àn gogsumde durmayip gidiyor. Kendimi onu ezberleyecek gucte goremiyorum" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ona su cevabi verdi: "Ey Ebul-Huseyin! (Bu meselede) Allah'in sana faydali kilacagi, ogrettigin takdirde ogrenen kimsenin de istifade edecegi, ogrendiklerini de gogsunde sabit kilacak kelimeleri ogreteyim mi?"
Hz. Ali (radiyallahu anh): "Evet, ey Allah'in Rasulu, ogret bana!" dedi. Bunun uzerine Hz. Peygamber su tavsiyede bulundu:
"Cuma gecesi (persembeyi cumaya baglayan gece) olunca, gecenin son ucte birinde kalkabilirsen kalk. Cunku o an (meleklerin de hazir bulundugu) meshud bir andir. O anda yapilan dua mustecabtir. Kardesim Yà'kub da evlatlarina soyle soyledi: "Sizin icin Rabbime istigfàr edecegim, hele cuma gecesi bir gelsin." Eger o vakitte kalkamazsan gecenin ortasinda kalk. Bunda da muvàffàk olamazsan gecenin evvelinde kalk. Dort rek'àt namaz kil. Birinci rek'atte, Fatiha ile Yà-sin suresini oku, ikinci rek'atte Fatiha ile Ha-mim, ed-Duhan suresini oku, ucuncu rek'atte Fatiha ile Eliflam-mim Tenzilu's-secde'yi oku, dorduncu rek'atte Fatiha ile Tebareke'l-Mufassal'i oku. Tesehhudden bosaldigin zaman Allah'a hamdet, Allah'a senayi da guzel yap, bana ve diger peygamberlere salat oku, guzel yap. Mu'min erkekler ve mu'min kadinlar ve senden once gelip gecen mu'min kardeslerin icin istigfar et. Sonra butun bu okudugun dualarin sonunda su duayi oku:
"Allahim, bana gunahlari, beni hayatta baki kildigin muddetce ebediyen terkettirerek merhamet eyle. Bana faydasi olmayan seylere tesebbusum sebebiyle bana aci. Seni benden razi kilacak seylere husn-i nazar etmemi bana nasib et. Ey semavat ve arzin yaraticisi olan celal, ikram ve dil uzatilamayan izzetin sahibi olan Allahim. Ey Allah! ey Rahman! celalin hakki icin, yuzun nuru hakki icin kitabini bana ogrettigin gibi hifzina da kalbimi icbar et. Seni benden razi kilacak sekilde okumami nasib et. Ey semavat ve arzin yaraticisi, celalin ve yuzun nuru hakki icin kitabinla gozlerimi nurlandirmani, onunla dilimi acmani, onunla kalbimi yarmani, gogsumu ferahlatmani, bedenimi yikamani istiyorum. Cunku, hakki bulmakta bana ancak sen yardim edersin, onu bana ancak sen nasib edersin. Herseye ulasmada guc ve kuvvet ancak buyuk ve yuce olan Allah'tandir. " Ey Ebu'l-Hasan, bu soyledigimi uc veya yedi cuma yapacaksin. Allah'in izniyle duana icabet edilecektir. Beni hak uzere gonderen Zat-i Zulcelal'e yemin olsun bu duayi yapan hicbir mu'min icabetten mahrum kalmadi."
Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) der ki: "Allah'ayemin olsun, Ali (radiyallahu anh) bes veya yedi cuma gecti ki Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a ayni onceki mecliste tekrar gelerek:
"Ey Allah'in Resulu! dedi, gecmiste dort bes ayet ancak ogrenebiliyordum. Kendi kendime okuyunca onlar da (aklimda durmayip) gidiyorlardi. Bugun ise, artik 40 kadar ayet ogrenebiliyorum ve onlari kendi kendime okuyunca Kitabullah sanki gozumun onunde duruyor gibi oluyor. Eskiden hadisi dinliyordum da arkadan bir tekrar etmek istedigimde aklimdan cikip gidiyordu. Bugun hadis dinleyip sonra onu bir baskasina istedigimde ondan tek bir harfi kacirmadan anlatabiliyorum.
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bu soz uzerine Hz. Ali (radiyallahu anh)'ye: "Ey Ebu'l-Hasan! Kabenin Rabbine yemin olsun sen mu'minsin!" dedi."
Tirmizi, Daavat 125, (3565).
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
1821 - Seddad Ibnu Evs (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) namazda su duayi okumamizi ogretiyordu:
"Allàhim! Senden iste (dinde) sebat etmeyi, dogruluga da azmetmeyi istiyorum. Keza nimetine sukretmeyi, sana guzel ibadette bulunmayi taleb ediyor, dogruyu konusan bir dil, egriliklerden uzak bir kalb diliyorum. AIIahim, senin bildigin her cesit serden sana siginiyorum, bilmekte oldugun butun hayirlari senden istiyorum, bildigin gunahlarimdan sana istigfàr ediyorum!"

Tirmizi, Daavat 22, (3404); Nesai, Sehv 61.

GIYINME VE YEMEK DUALARI

1822 - el-Hudri (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) elbiseyi yeniledigi zaman su duayi okurdu:
Allahim! Hamd sanadir. -(giydigi sey ne ise) ismen soyleyerek- Bunu bana sen giydirdin. Bunun hayirli olmasini, yapilis gayesine uygun olmasini diliyor, serrinden ve yapilis gayesine uygun olmamasindan da sana siginiyorum."
Ebu Davud, Libas 1, (4020); Tirmizi, Libas 29, (1767).

1823 - Ebu Umame (radiyallahu anh) anlatiyor: "Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) yeni bir elbise giymisti ve soyle dua etti: "Avretimi ortebilecegim ve hayatta guzellik saglayabilecegim bir elbise giydiren AIlah'a hamd olsun."
Sonra sunu soyledi: "Ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i dinledim: "Kim yeni bir elbise giyer, boyle soyler, daha sonra da eskittigi elbiseyi tasadduk ederse, sagken de oldukten sonra da Allah'in himayesi, hifzi ve ortmesi altinda olur."
Tirmizi, Daavat 119, (3555); Ibnu Mace, Libas 2, (3557).

1824 - Ebu Said (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) bir sey yeyip icti mi su duayi okurdu: "Bize yedirip iciren ve bizi Muslumanlardan kilan Allah'a hamdolsun."
Tirmizi, Daavat 75, (3453); Ebu Davud, Et'ime 53, (3850); Ibnu Mace, Et'ime 16, (3283).

1825 - Muaz Ibnu Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim bir sey yer ve: "Bana bu yiyecegi yediren ve tarafimdan hicbir guc ve kuvvet olmadan bunu bana rizik kilan Allah'a hamdolsun" derse gecmis gunahlari aff olunur" dedi."
Ebu Davud, Libas 1, (4023); Tirmizi, Da'avat 75, (3454); Ibnu Mace, Et'ime 16, (3285).
Ebu Davud'un rivayetinde su ziyade var: "Kim bir elbise giyer ve: "Bunu bana giydirip, tarafimdan bir guc ve kuvvet olmaksizin beni bununla riziklandiran Allah'a hamdolsun" derse gecmis ve gelecek gunahlari affedilir."

1826 - Muaz Ibnu Enes (radiyallahu anh) der ki: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Muhakkak ki Allah, kulun bir sey yiyip hamdetmesinden veya bir sey icip hamdetmesinden razi olur."
Muslim, Zikr 89, (2734); Tirmizi, Et'ime 18, (1817).

1827 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Sa'd Ibnu Ubade'nin yaninda ekmek ve zeytinyagi yemisti. Sonunda soyle bir dua buyurdu:
"Yaninizda oruclular yemek yesin, yemeginizden ebrarlar yesin, uzerinize melekler dua etsin."
Ebu Davud, Et'ime 55, (3854).
Ebu Davud'un Hz. Cabir (radiyallahu anh)'den kaydettigi diger bir rivayette soyle denir:
"Ebu'l-Heysem bir yemek hazirladi, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ve Ashabin'i (radiyallahu anhum) davet etti. Hz. Peygamber yemekten kalkinca: "Kardesinizi mukafaatlandirin!" buyurdu. Ashab: "Mukafaati da ne?" diye sordular. Efendimiz: "Kisinin evine girilip yemegi yendi, icecegi icildi mi ev sahibi icin dua edilir. Iste bu onun mukafaatidir" cevabini verdi."

KAZA-YI HACET DUASI

1828 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) kazayi hacet icin helaya girdigi zaman su duayi okurdu:
"Allahumme inni euzu bike mine'lhubsi ve'l-habais. (Allahim, pislikten ve (cin ve seytan gibi) kotu yaratiklardan sana siginirm."
Buhari, Vudu 9, Da'avat 15; Muslim, Hayz 122, (375); Tirmizi, Taharet 4, (5); Ebu Davud Taharet 3, (4,5); Nesai, Taharet 18, (1, 20).

1829 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) heladan cikinca: "Gufraneke (affini taleb ediyorum) derdi."
Ebu Davud, Taharet 17, (30); Tirmizi, Taharet 5, (7); Ibnu Mace, Taharet 10, (300).
Tirmizi'nin Hz. Ali'den kaydettigi diger bir rivayette soyle denir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Helaya girdigi zaman insanoglunun avretleri ile cinnilerin gozleri arasindaki perde, kisinin "bismillah" demesidir."

MESCIDE GIRIS CIKIS DUALARI

1830 - Fatima Bintu'l-Huseyin Ibni Ali, buyukannesi Fatimatu'l-Kubra (radiyallahu anha)'dan naklen anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) mescide girdigi zaman Muhammed (aleyhissalatu vesselam)'e salat (dua) okur, sonra da: "Rabbim! gunahimi affet, rahmet kapilarini bana ac" derdi, Cikarken de yine Muhammed (aleyhissalatu vesselam)'e salat okur, sonra da: "Rabbim! gunahimi affet, lutuf kapilarini benim icin ac" derdi".
Tirmizi, Salat 234, (314).
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
HILALI GORUNCE OKUNACAK DUALAR

1831 - Talha Ibnu Ubeydillah (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) hilali gorunce su duayi okurdu: "Allahim, Ay'in hilal devresini bize bereketli, imanli, selametli ve Islam uzere gecir. (Ey hilal) benim de senin de Rabbin Allah'tir."
Tirmizi, Daavat 52, (3447).

1832 - Katade (rahimehullah)'ye ulastigina gore, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) hilali gorunce su duayi okurmus: "Hayirli ve istikametli bir ihtilaI (devresi diliyorum.)" bunu uc kere soyledikten sonra, "Seni yaratan AIIah'a inandim."
Bunu da uc kere tekrar ettikten sonra: ". . Ayini cikarip... Ayini getiren Allah'a hamdolsun" dermis."
Ebu Davud, Edeb 111 (5092).
Ebu Davud'un yine Katade'den kaydettigi bir diger rivayetinde:
"Resulullah (aleyhissalatu vesselam), hilali gorunce yuzunu ondan cevirirdi" denmektedir.

GOK GURLEYINCE, RUZGAR ESINCE, BULUT CIKINCA OKUNACAK DUA

1833 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) gok gurleyip, simsek cakinca su duayi okurdu:
"Allah'im bizi gadabinla oldurme, azabinla da helak etme, bu (azabi)ndan once bize afiyet (icinde olum) ver."
Tirmizi, Daavat 51, (3446).

1834 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ufuk-i semada bir bulut belirtisi gordu mu isi terkeder, namazda idiyse kisa keser ve su duayi okurdu: "Allah'im, bunun serrinden sana siginirim." Yagmur baslarsa: "Allah'im, boI yagmur, faydali yagmur (ver)" derdi."
Ebu Davud, Edeb,113, (5099); Ibnu Mace, Dua 21, (3889).

1835 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ruzgar estigi zaman su duayi okurdu: "AIIah'im, senden bunun hayrini ve bunda olan (menfaatlarin da) hayrini ve bunun gonderilis maksadindaki hayri da istiyorum. Bunun serrinden, bunda olanin serrinden, burcunla gonderilen seyin serrinden de sana siginiyorum."
Buhari, Bed'ul-Halk 5, Tefsir, Ahkaf 2, Edeb, 68; Muslim, Istiska 14, (899); Tirmizi, Daavat 50, (3445).

1836 - Yine Tirmizi'de Ubey Ibnu Kà'b (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Ruzgara kufretmeyin. Hosunuza gitmeyen bir ruzgar gorunce: "Allah'im, senden bunun hayrini taleb ediyorum" deyin. "
Tirmizi, Fiten 64, (2253).

AREFE GUNU VE KADIR GECESI DUASI

1837 - Amr Ibnu Suayb an Ebihi an Ceddihi (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Dualarin en faziletlisi àrefe gunu yapilan duadir. Ben ve benden onceki peygamberlerin soyledikleri en faziletli soz, la ilahe illallahu vahdehu la serike leh lehu'l-mulku ve lehu'l-hamdu ve huve ala kulli sey'in kadir. (Allah'tan baska ilah yoktur, O tektir, O'nun ortagi yoktur, mulk O'nundur, hamd O'na aittir. O, herseye kadirdir) sozudur."
Muvatta, Kur'an 32, (1, 214, 215); Tirmizi, Da'avat 133, (3579).

1838 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Ey Allah'in Resulu, dedim, sayet Kadir gecesine tevafuk edersem nasil dua edeyim?" Su duayi okumami soyledi:
"Allahumme inneke afuvvun, tuhibbu'l-afve fa'fu anni. (Allahim! Sen affeedicisin, affi seversin, beni affet."
Tirmizi, Da'avat 89, (3508).

HAPSIRANIN DUASI

1839 - Amir Ibnu Rebia (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)in arkasinda namaz kilan birisi, namazda hapsirdi ve su duayi okudu: "Mubarek (heyri boI), ihlasli ve cok hamdle Allah'a hamdederiz, ta Rabbimiz razi oluncaya kadar; dunya ve ahiret isindeki rizasindan sonra da (hamdimize devam ederiz)." Resulullah (aleyhissalatu vesselam) namazdan ciktiktan sonra: "Namazda dua okuyan kimdi?" diye sordu. Ancak okuyan kisi sukut etti. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) tekrar sordu:
"Duayi kim okudu? Zira fena bir sey soylemedi." Bunun uzerine adam: "Bendim, bu dua ile sadece hayir murad ettim" dedi. Efendimiz:
"(Duaniz) Rahman'in Arsina kadar yukseldi" buyurdu."
Ebu Davud, Salat 121, (770, 774); Tirmizi, Salat 296, (404); Buhari, Ezan 115, (muhtasaran); Muvatta, Kur'àn 25, (1, 212); Nesai, Iftitah 112 (2,196).

1840 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Sizden biri hapsirinca "Elhamdulillah ala kulli hal." (Her hal icin elhamdulillah) desin. Kardesi de yahut arkadasi da- ona "Yerhamukallah" diye cevap versin. (Kardesi bunu) kendisi icin soyleyince, hapsiran da Yehdikumullah ve yuslih balekum (Allah size de hidayet versin ve isinizi duzeltsin) desin."
Buhari, Edeb 126, Ebu Davud, Edeb 99, (5033).
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
HZ. DAVUD (aleyhisselam)'UN DUASI

1841 - Ebu'd-Derda (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Hz. Davud (aleyhisselam)'un dualari arasinda su da vardir: "Allahim! Senden sevgini ve seni sevenlerin sevgisini ve senin sevgine beni ulastiracak ameli taleb ediyorum. Allah'im! Senin sevgini nefsimden, ailemden, malimdan, soguk sudan daha sevgili kil."
Ebu'd-Derda der ki: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Hz. Davud'u zikredince, onu "insanlarin en abidi (yani cok ve en ihlasli ibadet yapani)" olarak tavsif ederdi."
Tirmizi, Da'avat 74, (3485).

Hz. YUNUS (aleyhisselam) KAVMIN DUASI

1842 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) Resulullah'a ref ederek demistir ki: "Yunus kavminin dualari arasinda su da vardi: "Ey diri olan, ey (mahlukata) kiyam veren, ey hicbir hayat sahibinin olmadigi zamanda hayat sahibi olan, ey hayat veren, ey olum veren, ey celal ve ikram sahibi!"
Rezin ilavesidir.

BELAYA UGRAYANI GORUNCE OKUNACAK DUA

1843 - Hz. Omer ve Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anhuma) anlatiyorlar: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim bir belaya ugrayani gorunce su duayi okursa: "Seni imtihan ettigi seyde bana afiyet veren ve bircok yarattigindan beni ustun kilan Allah'a hamdolsun!" Artik yasadigi muddetce, bu bela ne olursa olsun ona maruz kalmaktan muaf kilinir."
Tirmizi, Da'avat 38, (3427, 3428); Ibnu Mace, Dua 22, (3892).
Ebu Hureyre (radiyallahu anh)'nin bir rivayetinde sadece: "..Bu bela ona isabet etmez" denmistir.

SEBEBE VE VAKTE BAGLI OLMAYAN DUALAR

1844 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) dua ederken sunu soylerdi: "Allahim, dinimi dogru kil, o benim islerimin ismetidir. Dunyami da dogru kil, hayatim onda gecmektedir. Ahiretimi de dogru kil, donusum orayadir. Hayati benim icin her hayirda artma (vesilesi) kil. Olumu de her cesit serden (kurtularak) rahat(a kavusma) kil."
Muslim, Zikr 71, (2720).

1845 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah'in duasinin cogu: "Allahumme atina fi'd-dunya haseneten ve fi'l ahireti haseneten ve kina azabe'n-nar. (Allahim bize dunyada da bir hayir, ahirette de bir hayir ver, bizi cehennem azabindan koru" idi."
Buhari, Daavat 55, Tefsir, Bakara 36; Muslim, Zikr 26, (2690; Ebu Davud, Salat 381, (1.519).

1846 - Yine Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim cenneti uc kere isterse, cennet: "AIIah'im onu cennete koy" der. Kim AIIah'tan uc sefer atese karsi koruma taleb ederse, cehennem: "AIIah'im onu atesten koru" der."
Tirmizi, Cennet 27, (2575); Nesai, Isti'aze 56, (8, 279); Ibnu Mace, Zuhd 39, (4340).

1847 - Hz. AIi (radiyallahu anh)'nin anlattigina gore, "Bir mukateb ona gelerek: "Kitabet borcumu odemekten aciz kaldim, bana yardim et" dedi. Ona su cevabi verdi: "Sana, Resulullah (aleyhissalatu vesseIam)'in bana ogretmis bulundugu bir duayi ogreteyim. (Onu okudugun takdirde) Siyr dagi kadar borcun da olsa, Allah onu sana bedel oder. Soyle diyeceksin: "AIIah'im, yeterince helalinden vererek beni haramindan koru. Lutfunla ver, baskasina muhtac etme."
Tirmizi, Daavat 121, (3558).

ISTIAZE

1848 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) soyle istiaze ederlerdi: "Allah'im! Aczden, tembellikten, korkakliktan, duskunluk derecesine varan ihtiyarliktan, cimrilikten sana siginirim. Keza, kabir azabindan sana siginirim. Haya ve olum fitinesinden sana siginirim."
Buhari, Daavat 38, 40, 42, Cihad 25; Muslim, Zikr 52, (2706); Tirmizi, Daavat 71, (3480, 3481); Ebu Davud, Salat 367, (1540, 1541); Huruf 1, (3972); Nesai, Istiaze 6, (8, 257, 258).

1849 - Yine Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) su duayi okurlardi: "Allah'im! Cuzzamdan, barastan (alaten), delilikten ve hastaliklarin kotusunden sana siginirim."
Ebu Davud, Salat 367, (1554); Nesai, Istiaze 36, (8, 271).

1850 - Abdullah Ibnu Amr Ibni'l-As (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) su duayi okurlardi: "AIlah'im, husu duymaz bir kalbten sana siginirim, dinlenmeyen bir duadan sana siginirim, doymak bilmeyen bir nefisten, faydasi olmayan bir ilimden, bu dort seyden sana siginirim."
Tirmizi, Daavat 69, (3478); Nesai, Istiaze 2, (8, 255).
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
1851 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Belanin ezmesinden, helakin gelmesinden, kotu kazadan, dusmanlarin samatasindan Allah'a istiaze edin."
Buhari, Kader 13, Daavat 28; Muslim, Zikr 53, (2707); Nesai, Istiaze 34, (8, 269, 270).

1852 - Yine Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle dua ederdi: "Allahim, sikak ve nifaktan ve kotu ahlaktan sana siginirim."
Ebu Davud, Salat 367, (1546); Nesai, Istiaze 21, (8, 264).
Bir rivayette soyle denmistir: "Allahim! Acliktan sana siginirim, cunku o pek fena yatak arkadasidir. Hiyanetten de sana siginirim, cunku o ne kotu huydur."

1853 - Yine Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Mirac gecesi cinlerden bir ifrit gordum. Elinde atesten bir sule oldugu halde beni takip ediyordu. Nazarimi her atisimda onu goruyordum. Cibril (aleyhisselam) bana: "Istersen sana bir dua ogreteyim, onu okursan, sulesi soner ve agzinin ustune duser" dedi." Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Pekala!" dedi. Cibril (aleyhisselam) de "Sunu oku!" buyurdu:
"Allah'in kerim olan rizàsi icin, eksiksiz, mukemmel kelimatullah hakki icin -ki hic kimse muttaki olsun, facir olsun onu asip daha guzelini soyleyemez- (bela olarak) semadan inen, semaya yukselen, (ve ceza gerektiren) serlerden, yeryuzunde yarattigi serden, yer(in altin)dan cikan serden, gece ve gunduz fitnelerinden, gece ve gunduz gelen musibetlerden AIIah'a siginirim. Ey Rahman, hayir getiren hadiseler haric."
Muvatta, Si'r 10, (2, 950, 951).

ISTIGFAR, TESBIH, TEHLIL, TEKBIR, TAHMID VE HAVKALE

1854 - Abdullah Ibnu Amr Ibni'l-As (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Iki haslet veya iki hallet -vardir ki onlari Musluman bir kimse (devam uzere) soyleyecek olursa mutlaka cennete girer. Bu iki sey kolaydir. Kim onlarla amel ederse, azdir da... Her (farz) namazdan sonra on kere tesbih (subhanallah), on kere tahmid (elhamdulillah), on kere tekbir (Allahu ekber) soylemekten ibarettir."
(Abdullah der ki:) "Ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in bunlari soylerken parmaklariyla saydigini gordum. Resulullah devamla buyurdular: "Bunlar bes vakit itibariyle toplam olarak dilde yuzellidir. Mizanda bin bes yuzdur. "Ikinci haslet" ise yataga girince Allah'a yuz kere tesbih, tekbir ue tahmid'de bulunmanizdir. Bu da lisanda yuzdur, mizanda bindir. (Her ikisi toplam iki bin bes yuz eder.)"
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) sozlerine soyle bir soru ile devam etti:
"Hanginiz bir gunde, gece ve gunduz iki bin bes yuz gunah isler?"
"Bunlari niye soylemiyelim ey Allah'in Resulu?" dediler. Su cevabi verdi:
"Seytan, namazda iken her birinize gelir: "Sunu sunu hatirla" der, ve namazdan cikincaya kadar devam eder. (Bu hatirlatmalarin neticesi olarak) kisi bu tesbihati terk bile eder. Kisi yatagina girince de seytan ona gelir, (zikir yapmasina imkan vermeden) uyutmaya calisir ve uyutur da."
Tirmizi Daavat 25, (3407); Ebu Davud, Edeb 209, (5065); Nesai, Sehv 90, (3, 74).

1855 - Ibnu Ebi Evfa (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Bir adam gelerek- "Ey Allah'in Resulu! dedi, ben Kur'àn'dan bir parca secip alamiyorum. Bana kifayet edecek bir seyi siz bana ogretseniz!"
"Oyleyse, buyurdu, Subhanallah velhamduIillah, ve lailahe illallah, vallahu ekber, vela havle vela kuvvete illa billah. (Allahim seni tenzih ederim, hamdler sana mahsustur. Allah'tan baska ilah yoktur, Allah en buyuktur, guc kuvvet Allah'tandir) de."
"Ey Allah'in Resulu! dedi, bu zikir Allah icindir. (O'nu senadir), kendim icin dua olarak ne soyleyeyim?"
"Soyle dua et: Allahim bana merhamet et, afiyet ver, hidayet ver, rizik ver!"
Adam (dinleyip, kalkinca) ellerini sikip gostererek: "Soyle (simsiki belledim!)" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam), bunun uzerine:
"Iste bu adam iki elini de hayirla doldurdu !.." buyurdu."
Ebu Davud, Salat 139, (832); Nesai, Iftitah 32, (2, 143); Hadis Ebu Davud'da tam olarak, Nesai'de kismi olarak rivayet edilmistir.

1856 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) olumunden once su dualari cok tekrar ederdi: "Subhanallahi ve bihamdihi, estagfirullahe ve etubu ileyh. (Allahim seni hamdinle tesbih ederim, màgfiretini diler, gunahlarima tevbe ederim.)" Ben kendisinden bunun sebebini sordum. Su aciklamayi yapti:
"Ràbbim bana bildirdi ki, ben ummetim hakkinda bir alamet gorecegim. Ben onu gorunce Subhanallahi ve bihamdihi, estagfirullahe ve etubu ileyh zikrini artirdim. Bu gordugum, Iza cae nàsrullahi ve'l-fethu..suresidir. "
Buhari, Tefsir, Nasr, Ezan 123,139; Megazi 50; Muslim, Salat 220, (484).

1857 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Subhanallahi, velhamdu lillahi, vela ilahe illallahu vallahu ekber (Allah'i tesbih ederim, hamdler Allah'adir, Allah'tan, baska ilah yoktur. Allah en buyuktur) demem, bana, uzerine gunesin dogdugu seyden (dunyadan) daha sevgilidir."
Muslim, Zikr 32, (2695); Tirmizi, Daavat 139, (3591).

1858 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Mirac sirasinda Ibrahim (aleyhisselam)'le karsilastim. Bana:
"Ey Muhammed, ummetine benden selam soyle. Ve haber ver ki: Cennetin topragi temiz, suyu tatlidir. Burasi (suyu tutacak sekilde) duz ve bostur. Oraya atilacak tohum da subhanallah, velhamdulillah, ve lailahe illallah, vallahu ekber cumlesidir."
Tirmizi, Daavat 60, (3458).

1859 - Hz. Ebu Bekri's-Siddikin azadlisi Yuseyre (radiyallahu anhuma) -ki ilk muhacirlerden idi- anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bize dedi ki: "Size tesbih, tehlil, takdis, tekbir cekmenizi tavsiye ederim. Bunlari parmaklarla sayin. Zira parmaklar (Kiyamet gunu nelerde kullanildiklarindan) suale maruz kalacaklar ve konusturulacaklardir."
Tirmizi, Daavat 131, (3577); Ebu Davud, Salat 359, (1501).

1860 - Hz. Ebu Bekri's-Siddik (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Istigfar eden kimse gunde yetmis kere de tevbesinden donse gunahta musir sayilmaz."
Tirmizi, Daavat 119, (3554); Ebu Davud, Salat 361, (1514).
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
1861 - el-Egarru'l-Muzeni (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Surasi muhakkak ki, bazan kalbime gaflet coker. Ancak ben Allah'a gunde yuz sefer istigfar eder (affimi dilerim)."
Muslim, Zikr 41, (2702); Ebu Davud, Salat 361, (1515).

1862 - Yine Egarru'l-Muzeni, Muslim'in bir rivayetinde Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in soyle dedigini nakletmistir: "Ey insanlar! Rabbinize tevbe edin. AIIah kasem olsun ben Rabbim Tebarek ve Teala hazretlerine gunde yuz kere tevbe ederim."
Muslim, Zikr 42, (2702).

1863 - Buhari ve Tirmizi'de gelen bir rivayette Hz.Ebu Hureyre (radiyallahu anh) diyor ki: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i isittim, demisti ki: "AIIah'a kasem olsun, ben gunde Allah'a yetmis kere istigfar ediyorum tevbede bulunuyorum."
Buhari, Daavat 3; Tirmizi, Tefsir, Muhammed, (3255).

1864 - Esma Ibnu'I-Hakem el-Fezari (radiyallahu anh) anlatiyor: "Hazreti Ali'yi dinledim, soyle demisti: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'dan bir hadis dinledim mi, Allah Teala hazretlerinin faydalanmami diledigi kadar ondan istifade ediyordum. Sayet bir adam O'ndan hadis rivayet edecek olsa (gercekten duydun mu diye) yemin ettiriyordum. Yemin edince onu tasdik edip rivayetini kabul ediyordum."
Hz. Ebu Bekri's-Siddik (radiyallahu anh) bana su hadisi rivayet etti ve bu rivayetinde Ebu Bekir dogru soyledi: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i dinledim, demisti ki: "Gunah isleyip arkasindan kalkip abdest alarak iki rekat namaz kilan sonra da AIIah Teala hazretlerine tevbe eden her insan mutlaka magfiret olunur." Sonra da su ayeti okudu. (Mealen): "Onlar fena bir sey yaptiklarinda veya kendilerine zulmettiklerinde Allah'i zikrederler, gunahlarinin bagislanmasini dilerler. Gunahlari Allah'tan baska bagislayan kim vardir? (Al-i Imran 135).
Tirmizi, Tefsir Al-i Imran, (3009); Ebu Davud, Salat 361, (1521) Ibnu Mace Ikametu's-Salat 193, (1395).

1865 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim: "La ilahe illallahu vahdehu la-serike leh, lehu'l mulku ve lehu'l-hamdu ve huve ala kulli sey'in kadir" duasini bir gunde yuz kere soylerse, kendisine on kole azad etmis gibi sevàb verilir, ayrica lehine yuz sevab yazilir ve yuz gunahi da silinir. Bu, ayrica uc gun aksama kadar onu seytana karsi muhafaza eder.
Bundan daha fazlasini okumayan hicbir kimse, o adaminkinden daha efdal bir amel de getiremez. Kim de bir gunde yuz kere "Subhanallahi ve bihàmdihi" derse hatalari dokulur, hatta denizin kopugu kadar (cok) olsa bile."
Buhari, Daavat 54, Bed'u'l-Halk 11; Muslim, Zikr 28, (2691); Muvatta, Kur'an 20, (1, 209); Timizi, Daavat 61, (3464).

1866 - Hz. Omer (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissàlatu vesselam) buyurdular ki: "Kim carsiya girince La ilahe iIIalIahu vahdehu Ia serike Ieh, Iehu'I-mulku ve Iehu'I-hamdu yuhyi ve yumitu ve huve hayyun Ia yemutu bi-yedihi'I-hayr ve huve aIa kulli sey'in kadir. (AIlah'tan baska ilàh yoktur, tekdir, ortagi yoktur, mulk ve hamd ona aittir. Hayati o verir, olumu de o verir. Kendisi hayattardir, olumsuzdur. Hayirlar O'nun elindedir. O her seye kadirdir) duasini okursa AIIah ona bir milyon sevab yazar, bir milyon da gunah affeder ve mertebesini bir milyon derece yuceltir."
Bir rivayette, ucuncu mukafaata bedel, "Onun icin cennette bir kosk yapar" denmistir."
Tirmizi, Daavat 36, (3424).

1867 - Resulullah (aleyhissàlatu vesselam)'in zevcelerinden Cuveyriyye (radiyallahu anha)'nin anlattigina gore, "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) efendimiz bir gun sabah namazini kilinca, daha kendisi namazgahinda iken, erkenden yanindan cikmis, gitmis, kusluktan sonra Cuveyriyye (ayni yerinde zikrederek) otururken geri gelmis ve: "Birakip gittigim halde duruyorsun (hic yerinden kimildamadin galiba?)" diye sormustur. "Evet" cevabi uzerine sunu soylemistir: "Ben senden ayrildiktan sonra dort kelime(Iik bir dua)yi uc kere okudum. Eger bunlardan hasil olan sevab tartilacak olsa, senin burada sabahtan beri okudugun dualarin sevabinin agirligina denk olur. O dua sudur: "Subhanallahi ve bihamdihi adede halkihi ve rida nefsihi ve zinete arsihi ve midade kelimatihi. (Allah'i mahlukati sayisinca, nefsinin rizasinca, arsinin agirIiginca, kelimelerinin adedince tesbih (noksanliklardan tenzih) ederim."
Muslim, Zikr 79, (2726); Tirmizi, Daavat 117, (3550); Ebu Davud, Salat 359, (1503); Nesai, Sehv, 93, (4, 77).

1868 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Iki kelime vardir, bunlar dile hafif, terazide agir, Rahman'ada sevgilidirler: Subhanallahi ve bihamdihi, Subhanallahi'l-azim. (Allahim seni hamdinle tesbih ederim, yuce Allahim seni tenzih ederim) kelimeleridir."
Buhari, Daavat 65, Eyman 19, Tevhid 58; Muslim, Zikr 31, (2694); Tirmizi, Daavat 61, (3463).

1869 - Yine Ebu Hureyre hazretleri (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "La havle ve Ia kuvvete illa billah. (Guc de kuvuet de ancak AIIah'tandir) sozunu cok tekrar edin."
Mekhul dedi ki: "Kim bunu der ve sonra da: "Allah (in gazabin) dan ancak O (nun rahmeti)'na iltica etmekle kurtulusa erilebilir" derse, Allah ondan yetmis cesit zarari kaldirir ki bunlarin en hafifi fakirliktir."
Tirmizi, Daavat 141, (3596).

HZ. PEYGAMBER'E SALAVAT

1870 - Ebu Mes'ud el Bedri (radiyallahu anh) anlatiyor: "Biz Sa'd Ibnu Ubade'nin meclisinde otururken Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yanimiza geldi. Kendisine, Besir Ibnu Sa'd: "Ey Allah'in Resulu! Bize Allah Teala Hazretleri, sana salat okumamizi emretti. Sana nasil salat okuyabiliriz?" diye sordu. Efendimiz su cevabi verdi:
"Soyle soyleyin: "AIIahumme salli aIa Muhammedin ve aIa aI-i Muhammed, kema salleyte aIa Ibrahime ve barik aIa Muhammedin ve aIa aI-i Muhammedin kema barekte aIa aI-i Ibrahime inneke hamidun mecid. (AIIah'im! Muhammed'e ve Muhammed'in aline rahmet kiI, tipki Ibrahim'e rahmet kildigin gibi. Muhammed'i ve Muhammed'in alini mubarek kil. Tipki Ibrahim'in alini mubarek kildigin gibi." (ResuIullah ilaveten sunu soyledi): "Selam da bildiginiz gibi olacak."
Muslim,Salat 65, (405), Kasru's-Salat 67,(1,165,166); Tirmizi,Tefsir, Ahzab,(3218); Ebu Davut, Salat 183, (980,981); Nesai, Sehv 49, (3, 45, 46).
Tirmizi disindaki Kutub-i Sitte kitaplarinda, Ebu Humeyd es-Saidi (radiyallahu anh)'den gelen bir rivayet soyle:
"Ashab sordu: "Ey Allah'in Resulu sana nasil salat okuyalim?" Resulullah (aleyhissalatu vesselam): Soyle soyleyin, dedi: "AIIahumme salli aIa Muhammedin ve aIa ezvacihi ve zurriyyetihi kema salleyte aIa Ibrahime ve bàrik aIa Muhammedin ve aIaezvacihi ve zurriyyetihi kema barekte aIa Ibrahime inneke hamidun mecid. (AIIahim! Muhammed zevcelerine ve zurriyetine rahmet kil, tipki Ibrahim'e rahmet kildigin gibi. Muhammed'i, zevcelerini ve zurriyetini mubarek kil, tipki Ibrahim'i mubarek kildigin gibi. Sen ovulmeye Iayiksin, Serefi yucesin)."
Buhari, Daavat 33, Enbiya 8; Muslim, Salat 69, (407); Muvatta, Kasru's-Salat 66, (1,165); Ebu Davut, Salat,183, (979); Nesai, Sehv 54, (3, 49).
Kà'b Ibnu Ucre'den gelen bir rivayet de soyle: "Resulullah (aleyhissaIatu vesselam) yanimiza gelmisti: "Ey Allah'in Resulu, dedik, sana nasil selam verecegimizi ogrendik. Ama, sana nasil salat okuyacagiz (bilmiyoruz)? " "Soyle soyleyin! dedi:
"AIIahumme salli aIa Muhammed'in ve ala aI-i Muhammedin kema salleyte aIa Ibrahime inneke hamidun mecid. AIIahumme barik aIa Muhàmmedin ve aIa aI-i Muhammed, kema barekte aIa aIi Ibrahime inneke hamidun mecid."
Buhari, Daavat 33: Muslim, Salat 66, (406); Ebu Davud, Salat 183, (976);Nesai, Sehv 51, (3, 47); Tirmizi Vitr,20, (483).
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
1871 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim bana (bir kere) salat okursa AIIah da ona on salat okur ve on gunahini affeder, (mertebesini) on derece yukseltir."
Nesai, Sehv 55, (3, 50).
Yine Nesaide Ebu Talha (radiyallahu anh)'dan gelen bir rivayet soyle: "Bir gun Resulullah (aleyhissalatu vesselam), yuzunde bir sevinc oldugu halde geldi. Kendisine:
"Yuzunuzde bir sevinc goruyoruz!" dedik.
"Bana melek geldi ve su mujdeyi verdi: "Ey Muhammed! Rabbin diyor ki: "Sana salavat okuyan herkese benim on rahmette bulunmam, selam okuyan herkese de benim on selam okumam sana (ikram olarak) yetmez mi?"
Nesai, Sehv 55, (3, 50).

1872 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) anlatiyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kiyamet gunu bana insanlarin en yakini, bana en cok salavat okuyandir."
Tirmizi, Salat 357, (484).
Yine Tirmizi'de Hz. Ali (radiyallahu anh)'den kaydedilen bir rivayette soyle denir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Gercek cimri, yaninda zikrim gectigi halde bana salavat okumayandir."
Tirmizi, Daavat 110, (3540).

1873 - Hz. Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vessalam) buyurdular ki: "Yeryuzunde Allah'in seyyah melekleri vardir. Onlar ummetimin selamini (aninda) bana teblig ederler."
Nesai, Sehv 46. (3, 43).

NEFSIN (SAHSIN) DIYETI

1874 - Amr Ibnu Suayb an ebihi an ceddihi (radiyallahu anh) anlatiyor:
"Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki.: "Kim hataen oldurulurse, diyeti yuz devedir; bunlardan otuzu bintu mehaz (iki yasina girmis disi deve), otuzu bintu lebun (uc yasina girmis disi deve), otuzu hikka (dort yasina girmis disi deve), on tane de ibnu lebundur (uc yasina girmis erkek deve)."
Ebu Davud, Diyat 18, (4541); Tirmizi, Diyat 1, (1387); Nesai, Kasame 30, (8, 43).
Tirmizi'nin rivayetinde soyle denir: "Kim taammuden (kasitla) oldururse, oldurulenin velilerine teslim edilir, dilerlerse oldururler, dilerlerse diyet alirlar. Bu 30 hikka (dort yasina giren disi deve): 30 cezea (bes yasina girmis disi deve); 40 aded halife (hamile deve) dir. Ayrica ne uzerine sulh yaptiysalar bu da onlarindir. Bu, diyetin siddetini artirmaktir."

1875 - Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Hataen oldurmede diyet olarak yirmi hikka, yirmi cezea, yirmi bintu mehaz, yirmi bintu lebun ve yirmi benu lebun vardir."
Ebu Davud, Diyat 18, (4545), Tirmizi, Diyat 1, (1386); Nesai, Kasame 32, (8, 43-44).

1876 - Hz. Ali (radiyallahu anh) demistir ki: "Sibhu'l amd'in diyeti uc kisimdir. 33 adet hikka, 33 adet cezea, 34 adet seniyye-bazil arasi devedir. (Seniyye alti yasina, bazil de dokuz yasina basmis deveye denir.)"
Yine Hz. Ali sunu da rivayet etmistir: "Hataen oldurmede diyet dort kisimdir: 25 hikka, 25 cezea, 25 bintu lebun, 25 bintu mehaz."
Ebu Davud, Diyat 19, (4551, 4553).
AbduIIah Ibnu Amr Ibni'I-As (radiyallahu anhuma)'in Ebu Davud ve Nesai de merfu olarak kaydedilen bir rivayetinde soyle denmistir: "(Curum sirasinda) kamci ve degnek kullanildigi muddetce hata, Sibhu'l amd'dir."
Ebu Davud, Diyat 19, 20, (4547; 4565); Nesai, Kasame 42 (8, 40); Ibnu Mace, Diyat 5, (2627).

1877 - Amr Ibnu Suayb an ebihi an ceddihi (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kadinin diyeti, erkegin diyetine, diyetin ucte bir miktarina kadar esittir."
Nesai, Kasame 34, (8, 44, 45).

1878 - Hz. Ibnu Abbas (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) oldurulen mukateb hakkinda, azad edilen miktarinca hur diyetine gore, geri kalan kismi icin de kole diyetine gore hesaplanmasina hukmetti."
Ebu Davud, Diyat 22, (4581); Nesai, Kasame 36, (8, 45, 46); Tirmizi, Buyu' 35, (1259). (Metin, Nesai'nin metnidir.)

1879 - Yine Amr Ibnu Suayb an ebihi an ceddihi (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Muahedin diyeti hur kimsenin diyetinin yarisidir."
Ebu Davud, Diyat 23, (4583).

1880 - Hz. Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Beni Amir'den iki kisinin diyetini, Muslumanlarin diyet miktarina gore odedi. (Muslumanlar tarafindan hataen oldurulen) bu iki kisi ile Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in muahedesi (antlasmasi) vardi."
Tirmizi, Diyat 12, (1404).
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
1881 - Amr Ibnu Suayb an ebihi an ceddihi (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Ehl-i zimmetin diyeti, Muslumanlarin diyetinin yarisidir. Ehl-i zimmet de Yahudi ve Hiristiyanlardir."
Nesai, Kasame 35, (8, 45).

1882 - Yine Amr Ibnu Suayb an ebihi an ceddihi (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kafirin diyeti, mu'minin diyetinin yarisidir." 4Tirmizi, Diyat 17, (1413).

GOZ

1883 - Suleyman Ibnu Yesar (rahimehullah) anlatiyor: "Zeyd Ibnu Sabit (radiyallahu anh) derdi ki: "Goz yerinde kalir, fakat nuru sonerse diyeti yuz dinardir."
Muvatta, Ukul 9, (2, 857).

1884 - Amr Ibnu Suayb an ebihi an ceddihi (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yerinde sabit kalarak kor olan goz hakkinda diyetin ucte birine hukmetti."
Ebu Davud, Diyat 20, (4563); Nesai, Kasame 41, (8,55, 56).
Nesai'nin rivayetinde soyledir: "Resulullah : "Yerinde sabit duran kor gozun kapanmasi halinde diyetinin ucte birine hukmeti."

1885 - Hadisin Nesai'deki vechinde su ziyade vardir: "Resulullah aleyhisselatu vesselam, yerinde sabit duran kor gozun kapanmasi (yani cisminin patlatilmasi) halinde diyetinin ucte birine, colak elin kesilmesi halinde diyetinin ucte birine, kararmis disin sokulmesi halinde diyetinin ucte birine hukmetti.

DIS

1886 - Abdullah Ibnu Amr Ibni'l-As (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) "Dislerin diyeti beser dinardir." buyurdu.
Ebu Davud, Diyat 20, (4563); Nesai, Kasame 41, (8,55).

1887 - Ibnu'l- Museyyeb (rahimehullah) anlatiyor: "Omer Ibnu'l Hattab (radiyallahu anh) her azi dis icin bir deveye hukmetti. Hz. Muaviye (radiyallahu anh) ise her azi dis icin bes deveye hukmetti."
Muvatta, Ukul 7, (2,861).

PARMAKLAR

1888 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Su ve su -yani serce parmakla bas parmak- diyette esittirler."
Buhari, Diyat 20, Tirmizi, Diyat 4, (1391,1392); Ebu Davud, Diyat 20, (4558); Nesai, Kasame 42, (8, 56,57).
Tirmizi'nin rivayetinde su ziyade mevcuttur: "Iki elin parmaklariyla iki ayagin parmaklari da esittir. Her bir parmagin diyeti on devedir."
Nesai'deki ziyade soyledir: "Parmaklar hakkinda diyet, onar onardir."

YARALAMALAR

1889 - Amr Ibnu Suayb an ebihi an ceddihi (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Muziha olan yaralarin diyeti beser devedir."
Tirmizi, Diyat 3, (1390); Ebu Davud, Diyat 20, (4566); Nesai, Kasame 43, (8, 57).

NEFIS VE UZUVLAR HAKKINDA MUSTEREK HADISLER

1890 - Abdullah Ibnu Ebi Bekr Ibni Muhammed Ibni Amr Ibni Hazm, babasindan naklen anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in Ibnu Hazm'a diyetler hakkinda yazdigi talimatta su hususlar da vardi: "Nefis icin (diyet olarak) yuz deve, burun tamamiyIe koparilacak olursa diyet-i kamile, me'mume (denen ve beyin zarina kadar ulasan yara) icin diyetin ucte biri, caife (denen karin veya basin bosluguna ulasan yara) icin de bunun kadar; goz icin elli, ayak icin de elli, vucudda bulunan her parmak icin on deve, her dis icin bes, muziha (denen ve kemige ulasan yara) icin bes deve (lik diyet vardir)."
Muvatta, Ukul 1, (2, 849); Nesai, Kasame 44, (8, 57, 60).
Nesai'nin bir rivayetinde su ibare yer alir: "Nefis icin diyet-i kamile; burun tamamen koparilmis ise diyet-i kamile, dil icin diyet-i kamile, iki dudak icin diyet-i kamile, sulb (bel kemiginin kirilip kisinin kamburlasmasi) icin diyet-i kamile iki yumurta (husye) icin diyet-i kamile, zeker (erkek tenasul uzvu) icin diyet-i kamile, sulb (bel kemiginin kirilip kisinin kamburlasmasi) icin diyet-i kamile, iki goz icin diyet-i kamile, bir ayak icin diyet-i kamilenin yarisi, me'mume (beyin zarina ulasan yara) icin diyet-i kamilenin ucte biri, caife (bas veya karin bosluguna ulasan yara) icin diyet-i kamilenin ucte biri, munekkile (kucuk kemik cikan yara) icin on bes deve, el veya ayak parmaklarindan her biri icin on deve, (her bir) dis icin bes deve, muziha (kemige ulasan yara) icin bes deve (diyet olarak verilir). Erkek, kadina karsi oldurulur, altini olanlardan (diyet-i kamile olarak) bin dinar alinir."
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
1891 - Amr Ibnu Suayb an ebihi an ceddihi (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) hatanin diyetini, koylerde yasayanlar icin dort yuz dinar olarak veya buna denk kiymette gumus olarak degerlendirir, bunu da develerin fiyatlarini esas alarak tesbit ederdi. (Soz gelimi) develer pahalaninca (diyetin dinar ve dirhem miktarinda) yukseltme yapar, develerin kiymeti dusunce de (diyetin dinar ve dirhem miktarinda) indirme yapardi. (Hataen islenince cinayetlerin diyeti Resulullah (aleyhissalatu vesselam) zamaninda dort yuz dinarla sekiz yuz dinar arasina ulasti. Bunun gumus nev'inden muadili sekiz bin dirhem idi. Sigir besleyenlere (diyet olarak) iki yuz sigir hukmetti. Diyetini davar cinsinden vermek isteyene iki bin davara hukmetmistir. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Diyet, oldurulenin varisleri arasinda yakinlik derecelerine gore, (yani Kur'an'da belirtiIen nisbet uzere, diger tereke mallari gibi) taksim edilir. (Ashabu'I-feraiz'den) artan olursa asabe (denen akraba)ya gecer."
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) uzuvlar hakkinda, daha once gectigi sekilde hukmetti."
Ebu Davud, Diyat 20, (4564); Nesai, Kasame 30, (8, 42, 43).

1892 - Ibnu Abbas hazretleri (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Parmaklar diyette esit degerdedir. Disler de aralarinda esittirler. Kopek disi, azi disi esittir. Bunlar oburlerine diyet meselesinde denktirler."
Ebu Davud, Diyat 20, (4559, 4560, 4561).

1893 - Amr Ibnu Suàyb an ebihi an ceddihi (radiyallahu anh) anlatiyor. "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yerinde sabit duran (bakar) kor gozun (cinayet sebebiyle) kapanmasi halinde, diyetinin, normal diyetinin ucte biri olacagina hukmetti. Keza sakat elin kesilmesi halinde, diyetinin normal diyetinin ucte biri kadar olacagina, siyahlasmis disin (cinayet sebebiyle) dusmesi halinde, normal diyetinin ucte biri olacagina hukmetti."
Ebu Davud -bu rivayetin sadece gozle ilgili kismini- onceki rivayetin ayni babinda), Nesai'de tam olarak tahric etmistir.

CENININ DIYETI

1894 - Ebu Hureyre hazretleri (radiyallahu anh) anlatiyor: "Huzeyl kabilesinden iki kadin birbirleriyle kavga ettiler. Biri digerine bir tas atarak kadini da, karnindaki yavruyu da oldurdu. Dava Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e geldi. Efendimiz, ceninin diyetini bir gurre olarak hukme bagladi. Gurre kadin veya erkek bir kole demektir."
Ebu Davud'un bir rivayetinde su ziyade vardir: ".. veya katir veya ata hukmetti. Kadinin diyetini akilesi uzerine hukmetti. Kadina cocuklari ve onlarla birlikte olanlar varis oldular."
Buhari, Diyat 25, Tibb 46, Feraiz 11; Muslim, Kasame 34, (1681); Muvatta, Ukul 5, (2, 855); Tirmizi, Diyat 15, (1410); Ebu Davud, Diyat 21, (4568,4580); Nesai, Kasame 37, (8, 47, 48).

DIYETIN KIYMETI

1895 - Abdullah Ibnu Amr Ibni'l-As (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) zamaninda diyet-i kamilenin kiymeti sekiz bin dirhem idi. Ehli Kitab'in diyeti de o gun, Muslumanlarin diyetinin yarisina denkti. Bu durum Hz. Omer (radiyallahu anh)'in halife olmasina kadar devam etti. Halife olunca bir hutbesinde "Artik deve pahalandi" dedi ve diyeti altin sahiplerine bin dinar, gumus sahiplerine on iki bin dirhem, sigir sahiplerine iki yuz sigir, davar sahiplerine iki bin koyun, elbise sahiplerine de iki yuz takim elbise olarak tesbit etti. Ehl-i zimmetin diyetini, (Hz. Peygamber devrinde ne idiyse) oldugu gibi birakti, hicbir yukseltme yapmadi."
Ebu Davud, Diyat 18, (4542).

DIYETLERLE ILGILI HUKUMLER

1896 - Ziyad Ibnu Sa'd Ibni Dumeyre es-SulemI an ebihi an ceddihI (radiyallahu anh) -ki bunlar (Sa'd ve Dumeyre) Resulullah (Aleyhisslatu vesselam) ile birlikte Huneyn'e katilmislardi- anlatiyor: "Muhallem Ibnu Cessame el-Leysi, Musluman olduktan sonra Esca' kabilesinden birisini oldurmustu. Bu, Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in hukum verdigi ilk diyet vak'asi oldu. Uyeyne oldurulen Escai'nin katli hususunda ileri geri konustu. Cunku (Uyeyne) kendisi de Gatafanli idi. Akra Ibnu Habis de Muhallem'in taraftari (olarak mudafaa icin) konustu, cunku o da Hindef'ten idi. Derken (munakasa ilerledi) sesler yukselmeye basladi, tartisma ve bagirip cagirmalar artti, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) mudahale ederek, "Ey Uyeyne, diyet kabul etmez misin?" diye sordu.
"Hayir! Vallahi harb ve izdirabtan benim kadinlarima ulastirilan, onun kadinlarina ulasmadikca kabul etmiyorum!" cevabini verdi. Sonra bagirmalar yukseldi, tartisma ve bagirip cagirmalar artti. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) tekrar araya girip: "Ey Uyeyne, diyet kabul etmez misin?" dedi. Uyeyne onceki sozlerini aynen tekrar etti. Bu hal, Beni Leys'ten uzerinde silah ve elinde de deriden mamul bir kalkan bulunan Mukeytil adinda birinin kalkip, "Ey Allahin Resulu! Bunun (Muhallem'in) Islam'in basinda yaptigi su cinayete misal olarak, su icmek uzere havuzun basina kosan koyun surusunu gosterebilecegim. Surunun ilk gelenlerine (oldurulmek veya uzaklastirilmak uzere tas veya ok) atilir, arkadan gelenler de korkarak kacarlar. Bugun hukum koy yarin degistir!" demesine kadar devam etti.
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bunun uzerine (Muhallem'e donup) hemen su hukmu verdi.
"Derhal huzurumuzda elli deve vereceksin, elli deve de Medine'ye donusumuzde vereceksin!"
Bu vak'a Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in seferlerinin birinde cereyan etmisti. Muhallem uzun boylu, esmer birisi idi, cemaatin kenarinda bulunuyordu. O olumden kurtuluncaya kadar halk oradan ayrilmadi. Resulullah'in (bu nihai hukmunden sonra) onune, iki gozunden de yaslar akar vaziyette oturdu ve:
"Ey Allah'in Resulu! Ben size ulasan cinayeti islemis bulunuyorum. Ben Allah'a tevbe ettim. Sen de benim icin ey Allah'in Resulu, Allah'tan magrifet dileyiver!" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yuksek sesle:
"Sen onu Islàm'in basinda silahinla mi oldurdun! Allah'im, Muhallem'i magrifet etme!" dedi.
Ebu Seleme su ilavede bulunur: "Muhallem goz yaslarini ridasinin ucuyla silerek kalkti."
Ibnu Ishak der ki: "Muhallem'in kavmi, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in daha sonra onun icin Allah'a istigfar ediverdigine inaniyorlardi."
Ebu Davud, Diyat 8, (4503).

1897 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Diyet aldiktan sonra (katili) olduren kimseyi asla affetmem."
Ebu Davud, Diyat 5, (4507).

1898 - Amr Ibnu Suayb'in rivayetine gore: "Beni Mudlic'ten Katade adinda bir adam, ogluna bir kilic firlatti. O da bacagina isabet etti. Yaradan fasilasiz kan kaybi oldu ve oglan oldu. Suraka Ibnu Cu'sum Hz. Omer (radiyallahu anh)'e gelip durumu haber verdi. Hz. Omer: "Kudeyd suyuna yuz yirmi deve hazirla, ben oraya gelecegim" dedi. Omer (radiyallahu anh) oraya gelince bu develerden otuz hikka (dort yasina giren disi deve), otuz cezea (bes yasina girmis disi deve) ve kirk halife (hamile deve) aldi. Ve sordu:
"Maktulun kardesi nerede?"
"Iste benim!" dedi.
"Al bunlari! Zira Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurmustu: "Katile (ne diyetten, ne mirastan) hic bir hisse yoktur."
Muvatta, Ukul 10, (2, 867).

1899 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Huzeyl kabilesinden iki kadin, biri digerini oldurmustu. Bunlardan her ikisinin kocasi ve birer oglu vardi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) efendimiz maktulenin diyetini odeme isini, katilenin (olduren kadinin) akilesine yukledi, kocasini ve oglunu bu kulfetten uzak tuttu. Cunku bu ikisi Huzeyl'den degillerdi. Maktulenin akilesi, "olenin mirasi da bize aittir" dediler. Aleyhissalatu vesselam:
"Hayir! Mirasi, kocasina ve ogluna aittir!" buyurdu."
Ebu Davud, Diyat 21, (4575).

1900 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Ebu Cehm Ibnu Huzeyfe'yi zekat tahsildari olarak gonderdi. Adamin biri sadaka odeme meselesinde onunla inatlasti. Ebu Cehm (radiyallahu anh) de adama vurup basindan yaraladi. Hemen Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e gelip:
"Ey Allah'in Resulu, kisas istiyoruz" dediler. Resulullah onlara:
"Size su su miktir diyet vereyim!" dedi ise de razi olmadilar. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) miktarini daha da artirarak:
"Size su su miktar diyet vereyim" dedi. Onlar yine razi olmadi. Hz. Peygamber (daha da artirarak):
"Size su su kadar diyet vereyim" dedi. Bu sefer razi oldular.
Bunun uzerine aleyhissalatu vesselam Efendimiz:
"Ben bu aksam halka konusup, onlara razi oldugunuzu bildirecegim!" dedi. "Pekala" dediler. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) hitabesinde:
"Bu Leysliler bana kisas talebiyle geldiler. Ben onlara (kisasa bedel) su su miktar diyet teklif ettim, onlar da razi oldular, siz de razi misiniz?" diye sordu. Fakat berikiler:
"Hayir, razi degiliz!" dediler. Muhacirun onlara kizip uzerlerine yurudu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) onlara dokunmamalarini emretti, Muhacirun da ileri gitmekten vazgecti. Sonra onlari cagirip, onlara verdigini artirdi ve sordu:
"Razi oldunuz mu?"
"Evet" dediler. Resulullah tekrar:
"Ben halka hitap edip, razi oldugunuzu bildirecegim" dedi. Onlar: "Pekala?" dediler. Resulullah halki cagirarak:
"Razi misin?" diye sordu.
"Evet raziyiz!" dediler."
Ebu Davud, Diyat 13, (4534); Nesai, Kasame 24, (8, 35).
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
1901 - Hilal Ibnu Sirac Ibni Muccaa an ebihi an ceddihi tarikinden anlattigina gore: "(Ceddi Muccaa) Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e gelerek Beni Zuhl kabilesine mensup Benu Sedus tarafindan oldurulmus olan kardesinin diyetini taleb etti. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ona:
"Eger ben bir musrik icin diyete hukmetseydim kardesin icin hukmederdim. Fakat ben sana (diyet degil, bunun yerini tutacak) bir bedel vereyim" dedi ve ona, aleyhissalatu vesselam, Beni Zuhl musriklerinden elde edilecek ilk humustan yuz deve verecegine dair (senet) yazdi.
(Muccaa bu yuz deveden) bir miktarini almisti. (Tamanini almadan) Beni Zuhl kabilesi Musluman oldu. Bilahare Muccaa geri kalan develeri Hz. Ebu Bekr (radiyallahu anh)'den taleb etmek uzere, ona geldi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in borc senedini gosterdi.
Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh) kendisine Yemame'den gelecek zekattan odenmek uzere on iki bin sa', yani dort bin sa' bugday, dort bin sa' arpa, dort bin sa' hurma yazdi. Resulullah'in verdigi yazida (borc senedinde) sunlar yaziliydi: "Bismillahirrahmanirrahim. Bu Peygamber Muhammed (aleyhissalatu vesselam)'den Beni Suleymli Muccaa Ibnu Murare'ye (verilmis bir borc) senedidir. Ben kendisine (oldurulen) kardesine bedel olarak, Beni Zulh musriklerinden gelecek ilk humustan yuz deve verecegim."
Ebu Davud, Harac 20, (2990).

1902 - Hz. Cabir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) her kabileye bir diyet yazdi. Hicbir azadliya kendini azad edenden baska bir Muslumani kendine mevla ittihaz etmesi, asil azad edenin izni olmadan helal degildir."
Nesai, Kasame 38, (8, 52).

1903 - Ibnu Sihab (radiyallahu anh) anlatiyor: "(Diyete istirakte) tatbikat (sunnet) soyledir: Akile amden yapilan oldurmelerin diyetine (hukuken) istirak etmez. Gonul rizasiyla ederse o baska. Keza, akileye az da olsa cok da olsa kolenin bedelinden yuklenmez. Kolenin bedeli, ne miktara balig olursa olsun, ona, mali olarak tasarruf edenedir. Cunku o, su hadise binaen ticaret mallarindan bir ticaret malidir: Amden oldurenin diyetine sulhen tesbit edilen diyete; itiraf yoluyla subut bulan cinayete terettup eden (diyete); islenen bir cinayete terettup eden ers'e (diyete) ve kolenin bedeline akile istirak etmez, kendi arzusu ile istirak ederse o baska."
(Keza bir baska) tatbikat dahi soyledir: "Kisi hataen hanimini yaralarsa, diyet oder, fakat kisas yapilmaz. Ancak kadina amden ulasan (kotulugu sebebiyle) kisas yapilir."
Bana ulastigina gore, Hz. Omer (radiyallahu anh) buyurmustur ki:
"Kadin, nefsinin ucte birine ulasan ve asan yaralamalar amden oldugu takdirde, erkekten kisas isteyebilir."
Rezin ilavesidir.

1904 - Tarik Ibnu Sihab (radiyallahu anh) anlatiyor: "Buzaha heyeti Hz. Ebu Bekir es-Siddik (radiyallahu anh)'agelip sulh istediler. Hz. Ebu Bekir onlari yerlerinden yurtlarindan edecek harp ile, rezil rusvay edecek sulh arasinda muhayyer birakti. Heyet mensuplari:
"Yerden yurttan edecegi (mucliyyeyi) anladik, rezil-rusvay edecek (muhziye) ne demektir?" diye sordular.
"Sizden silahlari ve binekleri alacagiz. Sizin mal ve mulkunuzden elimize gecenleri ganimet yapacagiz, bizden ele gecirdiklerinizi bize iade edeceksiniz, bizden oldurduklerinizin (diyetini) borclanacaksiniz, sizin oluleriniz cehennemlik olacak (onlar icin herhangi. bir odeme yapmayacagiz). Allah Resulu'nun halifesine ve muhacirlerine sizi mazur kilmalarina sebep olacak bir durum (iyi hal) gosterinceye kadar kabileleri, develerin pesini takib etmeye birakacak (onlara karismayacak)siniz."
Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh) bu soylediklerini heyet mensuplarina teklif olarak arzetti. Hz. Omer (radiyallahu anh) soz alip sunu soyledi: "Bahsettigin "yerden -yurttan edecek savas ve rezil- rusvay edecek sulh" sozun var ya! Ne guzel de soyledin. Ya su, "Sizden ele gecirdiklerimizi ganimet yapacagiz, bizden ele gecirdiklerinizi iade edeceksiniz!" sozun var ya! Ne guzel soyledin. "Bizden oldurdukleriniz icin borclanacaksiniz, sizin oluleriniz cehennemlik" sozune gelince, bizim olulerimiz Allah'in emri uzerine savastilar ve oldurulduler, onlarin ecirleri Allah'in uzerinedir, onlar icin diyet yoktur."
Heyet, Hz. Omer (radiyallahu anh)'in soyledigi sartlar uzere beyat yapti.
Derim ki: Bu rivayeti tam olarak Serefuddin el-Barizi zikretti. Rivayeti tahric edene nisbet etmedi. Bu rivayeti Camiul Kebir muellifi zikretmedi.
Ancak Buhari, rivayetten sadece Hz. Ebu Bekir (radiyallahu anh)'in su sozunu kaydetti: "A!lah Resulu'nun halifesine ve Muhacirlere sizi mazur kilmalarina sebep olacak bir durum gosterinceye kadar kabileleri develerin pesini takib etmeye birakacak, (onlara karismayacak)siniz." Bu kisim Kitabu'l Ahkam'in sonunda senetsiz olarak mevcuttur, gerisi yoktur.

BORC VE ODEME ADABI BOLUMU

1905 - Ebu Musa (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "AIIahu Teala nazarinda, bir kulun Allah tarafindan yasaklanan kebirelerden sonra, beraberinde getirebilecegi en buyuk gunahlardan biri, kisinin odenecek karsilik birakmadan uzerinde borc oldugu halde olmesidir. "
Ebu Davud, Buyu 9, (3342).

1906 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim, odemek arzusu iIe insanlarin malini alir ise, Allah (onun borcunu) ona bedel eda eder. Kim de telef etmek niyetiyle halkin malini alirsa Allah onu telefeder."
Buhari, Istikraz 2.

1907 - Imran Ibnu Huzeyfe (rahimehullah) anlatiyor: "Meymune (radiyallahu anha) fazlaca borca giriyordu. Ailesi bu meselede mudahale edip ayipladilar. Su cevabi verdi: "Borcu birakmayacagim. Ben dostum ve can yoldasim aleyhissalatu vesselam'i soyle soylerken dinledim: "Bir borcla borclanan bir kimsenin odeme niyetinde oldugunu Allah bilince, onun borcunu Allah mutlaka dunyada iken oder."
Nesai, Buyu 99, (7, 315); Ibnu Mace, Sadakat 10, (2408).

1908 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki.: "Borcunu odeyebilecek durumda olan zengin kimsenin odemeyi geciktirmesi zulumdur. Biriniz bir zengine havale olunursa (havaleyi kabul etsin.)"
Buhari, Istikraz 12, Havalat 1, 2; Muslim, Musakat 33, (1564); Muvatta, Buyu 84, (2, 674); Ebu Davud, Buyu 10, (3345); Tirmizi, Buyu 68, (1308); Nesai, Buyu 101, (7, 317).

1909 - es-Serrid (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselàm) buyurdular ki: "Zenginin borcunu savsaklamasi, haysiyetinin ihlal edilmesini ve cezalandirilmasini helal kilar."
Ibnu'l-Mubàrek der ki: "Irzini helal kilar", kendisine kaba davranilir demektir. "Cezalandirilmasi" da, hapsedilmesidir."
Ebu Davud, Akdiye 29, (3628); Nesai, Buyu 100, (7, 316); Ibnu Mace, Sadakat 18, (2427); Buhari de bab basliginda kaydetmistir. Istikraz 13.

1910 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) kapida yuksek sesle munakasa edenlerin gorultulerini isitti. Bunlardan biri, digerinden borc indirmesini taleb ediyor, bir hususta da merhametli olmasini istiyor. Oburu de:
"Vallahi yapmam!" diyordu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yanlarina gitti ve:
"Hanginiz, hayir yapmamak uzere Allah adina yemin etti?" dedi. Birisi:
"Benim ey Allah'in Resulu! (Borc indirimi ile, merhametli davranmadan) hangisini dilerse onun olsun (teklifini kabul ettim)" dedi."
Buhari, Sulh 10; Muslim, Musakat 19, (1557).
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
1911 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Sizden once yasayanlardan bir tuccar vardi. Halka borc verirdi. BorcIulari arasinda fakir gorurse hizmetcilerine: "Onun borcundan vazgeciverin, boylece AIIah'in da bizim gunahIarimizdan vazgececegini umariz" derdi. Allah da onun gunahlarindan vazgecti."
Buhari, Sulh 10; Muslim, Musakaat 19, (1557); Nesai, Buyu 104, (7, 318).

1912 - Diger bir rivayette soyle gelmistir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Bir adam hic hayir amelde bulunmadi. Ancak halka borc verir ve borcunu toplayan elcisine: "Kolay odeyecekten (zenginden) al, zor odeyecekten (fakirden) alma, vazgec Ola ki Allah da bizim gunahlarimizdan vazgecer" derdi. Allahu Teala hazretleri bunun uzerine: "Haydi senin gunahlarindan vazgectim" buyurdu."
Buhari, Buyu 18, Enbiya 50; Muslim, Musakat 31, (1562); Nesai, Buyu 104, (7, 318).

1913 - Ebu Katade (radiyallahu anh)'nin anlattigina gore, Ebu Katade, bir boclusunu (para taleb etmek uzere) aramisti. O, kendisinden gizlendi. Bilahare adami buldu. Ancak:"Dardayim" dedi. Bunun uzerine:
"Allah'a yemin eder misin?" diye sordu. Borclu:
"Vallahi" diye yemin etti. Ebu Katade:
"Ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in, "Kim Allah'in kendisini kiyamet gununun sikintisindan kurtarmasini isterse darda olana nefes aldirsin veya tamamen bagislayiversin" dedigini isittim" dedi."
Muslim, Kasame 32, (1563).

1914 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'da bir adamin (parasi odenmemis) bir devesi vardi. Borcunu istemeye geldi. Bu sirada kaba sozler sarfetti, hatta Ashab'tan bazilari haddini bildirmek istedi. Ancak Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buna meydan vermeyip:
"Birakin onu! Hak sahibinin konusma hakki vardir" buyurdu, sonra da:
"Devesini verin!" diye emretti, (ilgililer) devesini aradilarsa da bulamadilar. Fakat onunkinden daha degerli bir deve buldular. Aleyhissalatu vesselam Efendimiz:
"Bunu verin" dedi. Adam: "Bana borcunu tam odedin, Allah da sana odesin" dedi. Aleyhissalatu vesselam:
"En hayirliniz, borcunu en iyi odeyendir!" buyurdu."
Buhari, Istikraz, 4, 6, 7,13, Vekalet 5, 6, Hibe 23, 25; Muslim, Musakat 118-122, (1600-1601), Timizi, Buyu 75, (1316, 1317 Nesai Buyu 64, (7, 291)

1915 - Ebu Katade (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a namazini kildirivermesi icin bir adam(in cenazesi) getirildi. Aleyhissalatu vesselam:
"Onun uzerinde borc var, arkadasinizin namazini siz kilin!" buyurdu. Ben:
"(Borc) benim uzerime olsun, ey Allah'in Resulu" dedim.
"Sadakatle mi ?" dedi.
"Sadakatle!" dedim. Bunun uzerine cenazenin namazini kildi."
Tirmizi, Cenaiz 69, (1069); Nesai, Cenaiz 67, (4, 65).

KITABU'Z-ZIKR

1916 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Allah'in, yollarda dolasip zikredenleri arastiran melekleri vardir. AIIahu Tealayi zikreden bir cemaate rastlarlarsa, birbirlerini "Aradiginiza gelin!" diye cagirirlar. (Hepsi gelip) onlari kanatlariyla kusatarak dunya semasina kadar arayi doldururlar. Allah, -onlari en iyi bilen oldugu halde- meleklere sorar:
"Kullarim ne diyorlar?"
"Seni tesbih ediyorlar, sana tekbir okuyorlar, sana tahmid okuyorlar.
Sana tazim (temcid) ediyorlar" derler. Rabb Teala sormaya devam eder:
"Onlar beni gorduler mi?"
"Hayir!" derler.
"Ya gorselerdi ne yaparlardi?"
"Eger seni gorselerdi ibadette cok daha ileri giderler; cok daha fazla ta'zim, cok daha fazla tesbihde bulunurlardi" derler. Allah tekrar sorar:
"Onlar ne istiyorlar?"
"Senden, derler, cennet istiyorlar."
"Cenneti gorduler mi?" der.
"Hayir ey Rabbimiz!" derler.
"Yagorselerdi ne yaparlardi?" der.
"Eger gorselerdi, derler, cennet icin daha cok hirs gosterirler, onu daha israrla isterler, ona daha cok ragbet gosterirlerdi." AIlah Teala sormaya devam eder:
"Neden istiaze ediyorlar?"
"Cehennemden istiaze ediyorlar" derler.
"Onu gorduler mi ?" der.
"Hàyir Rabbimiz, gormediler!" derler.
"Yagorselerdi ne yaparlardi?" der.
"Eger cehennemi gorselerdi ondan daha siddetli kacarlar, daha siddetli korkarlardi" derler. Bunun uzerini Rabb Teala sunu soyler:
"Sizi sahid kiliyorum, onlari affettim!"
Resulullah (aleyhissalatu vesselam) sozune devamla sunu anlatti:
"Onlardan bir melek der ki: "Bunlarin arasinda falanca gunahkar kul dahi var. Bu onlardan degil. O baska bir maksadla ugramisti, oturuverdi." Allah Teala.. "Onu da affettim, onlar oyle bir cemaat ki onlarla oturanlar da onlar sayesinde bedbaht olmazlar" buyurur."
Buhari, Daavat 66, Muslim, Zikr 25, (2689); Tirmizi, Daavat 140, (3595).

1917 - Yine Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim bir yere oturur ve orada Allah'i zikretmez (ve hic zikretmeden kalkar) ise AIIah'tan ona bir noksanlik vardir. Kim bir yere yatar, orada AIIah'i zikretmezse, ona AIIah'tan bir noksanlik vardir. Kim bir muddet yurur ve bu esnada Allah'i zikretmese, Allah'tan ona bir noksanlik vardir."
Ebu Davud Edeb 31. (4856) 107,(5059); Tirmizi, Daavat 8, (3377); Hadisin metni Ebu Davud'a aittir. Sondaki ziyade Ibnu Hibban'in Mevarid'inden alinmadir (2319).

1918 - Ebu Muslim eI-Egarr (rahimehullah) diyor ki: "Ben sehadet ederim ki Ebu Hureyre ve Ebu Said (radiyallahu anhuma) Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in soyle soyledigine sehadet ettiler: "Bir cemaat oturup Allah'i zikrederse, mutlaka melekler etraflarini sarar, AIlah'in rahmeti onlari burur, ustlerine sekine iner ve Allah onlari yaninda bulunan (buyuk melek)lere anar."
Muslim, Zikr 39, (2700); Tirmizi, Daavat 7, (3375).

1919 - Hz. Ebu Musa (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Icerisinde Allah zikredilen evlerin misali ile icerisinde AIIah zikredilmeyen evlerin misali, diri ile olunun misali gibidir."
Buhari, Daavat 66; Muslim, Salatu'l-Musafirin 211, (779).

1920 - Hz. Ebu Hureyre'nin rivayetinde soyle gelmistir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Allah Teala hazretleri diyor ki: "Kulum, hakkimda nasil bir zan yuruturse ben oyleyimdir. O, beni zikredince ben onunla beraberim. O beni icinden gecirirse, ben de onu icimden geciririm. O, beni bir cemaat icerisinde anarsa, ben de onu, onunkinden daha hayirli bir cemaatte anarim. O, bana bir karis yaklasirsa ben ona bir arsin yaklasirim. O bana bir arsin yaklasirsa, ben ona bir kulac yaklasirim. O bana yuruyerek gelirse ben ona kosarak giderim."
Buhari, Tevhid 50; Muslim, Zikr 2, (2675); Tirmizi, Daavat 142, (3598).
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
1921 - Ebu Umame (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Kim yatagina temiz (abdestli) olarak girer ue uyku bastirincaya kadar AIIah'i zikrederse gecenin herhangi bir saatinde uyanip da AIIah'tan dunya veya ahiret hayirlarindan bir sey isterse AIIah Teala, istedigini mutlaka ona verir."
Tirmizi, Daavat 100, (3525).

1922 - Hz. Muaz Ibnu Cebel (radiyallahu anh) anlatiyor: "Kul, kendini Allah'in azabindan kurtarmada zikrullahtan daha muessir bir ameli islememistir."
Muvatta, Kur'an 24, (1, 11); Tirmizi, Daavat 6, (3374); Ibnu Mace, Edeb 53, (3790).

KESIM ADABI VE YASAKLARI

1923 - Seddad Ibnu Evs (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdu ki: "AIIah Teala hazretleri, her seyde iyiligi emretmistir. Oyleyse oldurdugunuz zaman oldurmeyi iyi yapin. Kesecek olursaniz kesmeyi iyi yapin. Bicagin agzini bileyin. Hayvana (zahmet vermeyin) rahat ettirin."
Muslim, Sayd 57, (1955); Tirmizi, Diyat 14, (1409); Ebu Davud, Edahi 12, (2815); Nesai, Dahaya 22, (7, 227); Ibnu Mace, Zebaih 3, (3170).

1924 - Ebu Hureyre ve Ibnu Abbas (radiyallahu anhum) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) seytan kurbanindan (serita) men etti." Dendi ki serita, bogazindan sadece deri kisminin kesilip, boyun damari kesilmeden olmeye terkedilen (kurbanlik) hayvandir."
Ebu Davud, Edahi 17, (2826).

1925 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) demistir ki: "(Hayvani keserken) besmele cekmeyi bir kimse unutmussa bunun bir mahzuru yoktur. Ancak kasden terketmis ise, kesilen yenilmez."
Rezin'in ilavesidir.

1926 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor. "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Haksiz yere bir kus veya daha kucuk bir hayvan olduren insana Allah mutlaka onun hesabini soracaktir." Kendisine: "Onun hakki da nedir?" diye sorulunca:
"Onu keser ve yer. Basini kesip atmaz!" diye cevap verdi."
Nesai, Sayd 34, (7, 239).

1927 - Ebu Vakid (radiyallahu anh) anlatiyor: "ResuIuIIah (aleyhissalatu vesselam) Medineye geldigi zaman, Medineliler, (diri olan) devenin horgucunu kesiyorlar ve koyunlarin da kuyruklarini kopariyorlar ve bunIari yiyorlardi.
Bu durum uzerine Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Hayvan diri iken ondan her ne kesilmis ise, bu meyte (lase) hukmundedir, yenilmez" dedi."
Tirmizi, Et'ime 4, (1480); Ebu Davud, Sayd 3, (2858); Ibnu Mace, Sayd 8, (3216).

KESIS SEKLI VE YERI

1928 - Ebu'l- Usera Usame Ibnu Malik Ibnu Kahtam babasindan anlatiyor: "Ey Allah'in Resulu, dedim, kesme isi sadece bogazdan ve girtlaktan (lebbe) degil midir, (hayvanin baska yerinden de olur mu?)"
Su cevabi verdi: "(Mizragini hayvanin) dizine saplarsan sana o da kifayet eder." Tirmizi: "Bu, zaruret haline mahsustur" der.
Ebu Davud da: "Bu, (yuksekten) dusen bir hayvanin kesimiyle ilgilidir" demistir.
Tirmizi, Et'ime 5, (1481); Ebu Davud, Edahi 16, (2825), Nesai, Dahaya 25, (7, 228).

1929 - Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) buyurdular ki: "Elinde (tasarrufunda) oldugu halde (normal kesisten) seni aciz birakan sey av gibidir."
(Yine Ibnu Abbas), kuyuya dusen bir deve hakkinda: "Neresinden gucun yeterse kes!" demistir. Hz. Ali, Ibnu Omer ve Hz. Aise (radiyallahu anhum) de bu goruste idiler.
Ibnu Abbas, Ibnu Omer ve Enes (radiyallahu anhum): "Bogazdan kesmeye baslayinca (acele sebebiyle) basi kopuverse bunda bir beis yok. Ancak, ense tarafindan kesilmisse yenmez, bas kopsa da kopmasa da farketmez" demistir.
Buhari, Zebaih 23, (Bir babin basliginda zikretmistir).

1930 - El-Hudri (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a sorularak dendi ki: "Biz deve, sigir ve davari, karinlarinda cenin oldugu halde bogazliyoruz. Cenini yiyelim mi, atalim mi?"
Su cevabi verdi:
"Dilerseniz yiyin. Zira onlarin tezkiyesi (temiz ve helal olmalari) annelerinin tezkiyesine tabidir."
Ebu Davud, Edahi 18, (2827); Tirmizi, Et'ime 2, (1476).
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
1931 - Hz. Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) buyurmustur ki: "Bir deve kesildigi zaman karnindaki yavrunun tezkiyesi, devenin tezkiyesine tabidir, yeter ki yavrunun hilkati (butun uzuvlarinin cikmasiyla) tamamlanmis, tuyleri de bitmis olsun. Yavru annenin karnindan cikinca (yine de hemen) kesilir, ta ki icteki kan ciksin."
Muvatta, Zebaih 8, (2, 490).

KESME ALETI

1932 - Rafi' Ibnu Hadic (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bir seferde Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile birlikte idik. (Bu esnada) bir deve huysuzluk edip kacti. Pesine dustuler. Ama takipcileri yordu. Bir adam deveye bir ok gonderdi. Derken Allah (c.c.) onu durdurdu. Aleyhissalatu vesselam Efendimiz:
"Bu hayvanlarin kackinlari var, tipki vahsi kackinlar gibi. Onlardan biri size galebe calacak olursa, ona boyle davranin!" dedi. Ben:
"Ey Allah'in Resulu, biz yarin dusmanla karsilasacagiz, yanimizda (hayvan kesecek) bir bicagimiz yok. (Hin-i hacette) kamisla keselim mi?" diye sordum. Bana:
"Bolca kani akitilan ve uzerine Allah'in ismi zikredilenin etini yeyiniz. Dis ve tirnak(la kesmek caiz) degildir. Size (bunun sebebini) soyleyecegim; "Dis kemiktir, tirnak ise, Habeslilerin bicagidir."
Buhari, Sirket 3, 16, Cihad 191, Zebaih 15, 18, 20, 23, 36, 37; Muslim, Edahi 21, (1968); Tirmizi, Ahkam 5, (1491,1492); Ebu Davud, Edahi 15, (2821); Nesai, Dahaya 20, 21, 26, (7, 226, 227).

1933 - Nafi'nin anlattigina gore, Ka'b Ibnu Malik (radiyallahu anh)'in bir oglundan, Ibnu Omer'e anlatirken sunlari isitmistir: "Babasi kendisine haber vermistir ki: Davar guden cariyeleri, bir koyunun olmek uzere oldugunu gormus, derhal bir tas kirarak, onunla koyunu kesmistir. Babasi ailesine: "Ondan yemeyin. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a sorayim" demis ve sormustur. Resulullah(aleyhissalatu vesselam) yemelerini emretmistir."
Buhari, Zebaih 18,19, Vekalet 4; Muvatta, Zebaih 4, (2, 489).

1934 - Hz. Càbir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Kavmimden biri bir veya iki tavsan avladi. Bunlari tasla kesti. Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'dan soruncaya kadar asti. Efendimiz (aleyhissalatu vesselam) yemesini emretti."
Tirmizi, Zebaih 1, (1472).

1935 - Ata Ibnu Yesar, Beni Hariseli bir adamdan rivayet eder ki: "Bu zat bir sagmal deveyi gutmekte iken olmek uzere oldugunu farkeder. Beraberinde, hayvani kesebilecek bir sey de bulamaz. Eline gecirdigi bir kazigi devenin ummugune saplar, kanini akitir. Sonra durumu Resulullah(aleyhissalatu vesselam)'a haber verir. Efendimiz yemesini soyler."
Muvatta, Zebaih 3, (2, 489); Ebu Davud, Edahi 15, (1823); Nesai, Dahaya 19, (7, 226).

1936 - Zeyd Ibnu Sabit (radiyallahu anh) anlatiyor: "Bir kurt bir koyunu dislemisti, derhal keskin bir tasla kestiler. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) yenmesine ruhsat verdi."
Nesai, Dahaya 18, (7, 225).

YENMESI YASAK OLAN KESILMISLER

1937 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a soruldu: "Halk bize et getiriyor, kesilirken besmele cekilip cekilmedigini bilmiyoruz, ne yapalim?"
"Siz besmele cekin, yiyin!" cevabini verdi."
Buhari, Sayd 21, Buyu 5, Tevhid 13; Muvatta, Zebaih 1, (2, 488); Ebu Davud, Edahi 19, (2829); Nesai, Dahaya 39, (7, 237).

1938 - Ebu'd Derda (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) mucesseme'nin yenmesini yasakladi. Mucesseme ok atislarinda hedef olarak kullanilan hayvandir. Keza halisanin yenmesini de yasakladi. Halisa, kurdun kacirdigi, fakat ondan kurtarilan hayvandir."
Tirmizi, Et'ime 1, (1473).
Bir rivayetin "Ok atislarina hedef olarak kullanilan hayvan" ibaresine kadar olan kismi Tirmizi'de gelmistir. Gerisi Rezin'in ilavesidir.

1939 - Zuhri (rahimehullah) diyor ki: "Arap Hiristiyanlarinin kestiklerini yemekte bir beis yoktur. Ancak, Allah'tan baska birisinin adini andigini isitirsen o zaman kestigini yeme. Isitmemis isen, (bu durumda vehimlenme), cunku Allah, onlarin kufrunu bildigi halde kestiklerini helal kilmistir."
Hz. Ali'den de bu manada rivayet yapilmistir.
Rezin ilavesidir. Bu ilave rivayet, Buhari'nin Kitabu'z-Zebaih'de bab basliginda kaydedilmistir.

DUNYANIN ZEMMI VE KOTULENMESI

1940 - Ebu Said (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) minbere oturdu, biz de etrafinda yerlerimizi aldik. Buyurdular ki:
"Sizin icin korktugum seylerden biri, dunyanin sus ve guzelliklerinin sizlere acilmasidir!"
Bir adam (araya girerek soze karisti ve):
"Yani (nail olacagimiz) hayir, ser mi getirecek?" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bu soru uzerine sukut etti. (Adama: "Sana ne oluyor da Resulullah'in sozunu kesip, onunla konusmaya kalkiyorsun? O sana konusmuyor ki!.." diye payliyanlar oldu). Gorduk ki, kendisine vahiy gelmekte. Derken vahiy hali acilmis, yuzundeki terleri silmekte idi.
"Su soru soran nerede?" diye soze basladi. Ve sanki adami (sorusu sebebiyle) takdir ediyor gibiydi: Sozlerine soyle devam etti:
"Muhakkak ki, hayir, ser getirmez. Ancak derenin bitirdikleri arasinda, ya catlatarak olduren ya da olume yaklastiran bitki de var. Yalniz yesil ot yiyen hayvanlar mustesna. Zira bunlar yeyip bogurleri sisince gunese karsi dururlar. (Gevis getirirler), akitirlar ve rahatca defi hacet yaparlar, sonra tekrar donup yayilirlar.
Suphesiz ki, bu mal hostur, tatlidir. Ondan fakire, yetime ve yolcuya veren bu malin Musluman sahibi en iyi (insan)'dir. Bunu haketmeden alan, yedigi halde doymayan kimse gibidir. O mal, kiyamet gunu aleyhinde sahidlik yapacaktir."
Buhari, Zekat 47, Cum'a 28, Cihad 37, Rikak 7; Muslim Zekat 123, (1052); Nesai, Zekat 81, (5, 90).
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
1941 - Yine Ebu Said (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Dunya tatli ve hostur. AIIah sizi ona varis kilacak ve nasil hareket edeceginize bakacaktir. Oyleyse dunyadan sakinin, kadindan da sakinin! Zira Beni Israil'in iIk fitnesi kadin yuzunden cikmistir."
Muslim, Zikr 99, (2742); Tirmizi, Fiten 26, (2192); Ibnu Mace, Fiten 19, (4000).
Muslim'in bir rivayetinde: "Kendinden sonra erkeklere, kadindan daha zararli bir fitne birakmadim" buyurulmustur."

1942 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Dunya meI'undur, icindekiler de mel'undur, ancak zikrullah ve zikrullah'a yardimci olanlarla alim veya muteallim haric."
Tirnizi, Zuhd 14, (2323); Ibnu Mace, Zuhd 3, (4112).

1943 - Yine Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Dunya, mu'mine hapishane, kafire cennettir."
Muslim, Zuhd 1, (2956); Tirmizi, Zuhd 16, (2325).

1944 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatiyor: "Dunya sevgisi her cesit hatali davranislarin basidir. Bir seye olan sevgin seni kor ve sagir yapar."
Rezin ilavesidir. Beyhaki Suabu'l-Iman'da kaydetmistir. Hadisin ikinci yarisi Ebu Davud'da tahric edilmistir. Edep 125, (5150).

1945 - Ibnu Mes'ud (radiyalllahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in yanina girmistir. Onu bir hasir orgunun uzerinde uyumus buldum. Hasir, (vucudunun acik olan) yan taraflarinda izler birakmisti.
"Ey Allah'in Resulu dedim, sana bir yaygi te'min etsek de hasirin ustune sersek, onun sertligine karsi sizi korusa!"
"Ben kim, dunya kim. Dunya iIe benim misalim, bir agacin altinda golgelenip sonra terkedip giden yolcunun misali gibidir."
Tirmizi, Zuhd 44, (2378). Tirmizi hadisin sahih oldugunu soyledi..

1946 - Sehl Ibnu Sa'd (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Eger dunya Allah nazarinda sivri sinegin kanadi kadar bir deger tasisaydi tek bir kafire ondan bir yudum su icirmezdi."
Tirmizi, Zuhd 13, (2321); Ibnu Mace, Zuhd 11, (2410).

1947 - Katade Ibnu Nu'man (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Allah bir kulu sevdi mi, onu dunyadan korur. Tipki sizden birinin hastasina suyu yasaklamasi gibi."
Tirmizi, Tibb 1, (2037).

1948 - Ali Ibnu Ebi Talib (radiyalllahu anh) buyurdular ki: "Dunya arkasini donmus gidiyor, ahiret ise yonelmis geliyor. Bunlardan her ikisinin de kendine has evlatlari var. Sizler ahiretin evlatlari olun. Sakin dunyanin evlatlari olmayin. Zira bugun amel var hesap yok, yarin ise hesap var amel yok."
Rezin tahric etmistik. Buhari, muallak (senetsiz) olarak kaydetmistir. (ftikak 4).

YERYUZUNDEKI BAZI YERLERIN ZEMMI

1949 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhisselatu vesselam) Hicr'a ugradigi zaman: "Nefislerine zulmedenlerin meskenlerine girerken onlarin maruz kaldigi musibetin size de gelmesi korkusuyla aglayarak girin!" dedi. Sonra basini (ridasiyla) ortup yuruyusunu hizlandirdi ve vadiyi gecinceye kadar bu hal uzere devam etti."
Buhari, Enbiya 7, Mesacid 53, Megazi 80, Tefsir, Hicr 2; Muslim, Zuhd 38-40, (2980).

1950 - Buhari ve Muslim'de yine Ibnu Omer anlatiyor: "Halk, Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ile birlikte Hicr'a Semud kavminin yurduna inince, kuyularindan su aldilar ve onunla hamurlari develere yem yapmalarini emretti. Ayrica, Hz. Salih'in devesinin su ictigi kuyudan su almalarini emretti."
Buhari, Enbiya 17; Muslim, Zuhd 40, (2981).
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
1951 - Hz. Enes (radiyallahu anh) anlatayor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bana: "Ey Enes, dedi, insanlar yurtlar ediniyor. Bu yurtlardan biri Basra ve Busayra diye tesmiye edilmektedir. Eger sen oraya ugrar veya ona girersen, oranin corak (tuzlu) arazisinden, gemilerin yanastigi limanindan, carsisindan, umerasinin kapilarindan sakinasin!
Sana oranin gunese acik yerlerini (daglari) tavsiye ederim. Zira orada hasf (yere batma), kazf ve zelzele olacak. Bir kavim de normal sekilde aksama erdigi halde, sabaha maymun ve hinzirlar olarak cikacak."
Ebu Davud, Melahim 10, (4307).

1952 - Imam Malik'e ulastigina gore, Hz. Omer (radiyallahu anh) Irak'a cikmak istemisti. Kà'bu'l-Ahbar kendisine dedi ki:
"Ey mu'minlerin emiri! cikma, zira sihrin -veya serrin- onda dokuzu oradadir. Cinlerin fasiklari da oradadir. Devasiz hastalik da oradadir." (Malik der ki):
"Bununla dini helaki kasteder."
Muvatta, Isti'zan 30, (2, 975); Imam Malik, bunu belag (senetsiz) olarak rivayet etmistir.

MERHAMETLI OLMAYA TESVIK

1953 - Abdullah Ibnu Amr Ibni'l-As (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Allah, merhametli olanlara rahmetle muamele eder. Oyleyse, sizler yeryuzundekilere karsi merhametli olun ki, semada bulunanlar da size rahmet etsinler. Rahim (akrabalik bagi) Rahman'dan bir bagdir. Kim bunu korursa Allah onunla (rahmet bagi) kurar, kim de koparirsa, Allah da ondan (rahmet bagini) koparir."
Tirmizi, Birr 16, (1925); Ebu Davud, Edeb 66, (4941).

1954 - Hz. Cerir (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Allah, insanlara merhamet etmeyene rahmette bulunmaz.
Buhari, Tevhid 2, Edeb 27; Muslim, Fedail 66, (2319); Tirmizi, Birr 16, (1923).

1955 - Ebu Davud ve Tirmizi'de Ebu Hureyre (radiyallahu anh)'den gelen bir diger rivayette Resulullah (aleyhissalatu vesselam) soyle buyurmustur: "Merhamet; ancak saki'nin (ebedi husrana ugrayanin) kalbinden cikarilabilir."
Tirmizi, Birr 16, (1924); Ebu Davud, Edeb 66, (4942).

1956 - Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aIeyhissalatu vesselam) (bir gun), Hasan Ibnu Ali (radiyallahu anhuma)'yi opmus idi. Bu sirada yaninda bulunan Akra' Ibnu Habis, (sanki bunu tuhaf karsiladi ve:) "Benim on tane cocugum var. Fakat onlardan hicbirini opmedim" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ona bakip:
"Merhamet etmeyene merhamet edilmez" buyurdu."
Buhari, Edeb 18, Muslim, Fedail 65, (2318); Tirmizi, Birr 12, (1912); Ebu Davud, Edeb 156, (5218).
Rezin ilave etti: "(Resulullah (aleyhissalatu vesselam) sunu da soyledi:"Allah siz(in kalbiniz)den merhameti cikardi ise ben ne yapabilirim?"

ALLAH'IN RAHMETI

1957 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Allah celle sanuhu mahlukatin olmasina hukmettigi zaman -Muslim'in rivayetinde: "Allah mahlukati yarattigi zaman"- yaninda bulunan, Ars'in gerisindeki bir kitaba sunu yazdi: "Muhakkak ki rahmetim gazabima galebe calmistir."
Buhari, Tevhid 15, 22, 28, 55, Bedi'ul'-Halk 1; Muslim, Tevbe 14, (2751); Tirmizi, Daavat 109, (3537).)
Buhari nin bir diger rivayetinde: "Rahmetim gazabima galebe caldi" denmistir.
Buhari ve Muslim'in bir rivayetlerinde: "(Rahmetim) gazabimi gecti" denmistir.

1958 - Yine Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhisselatu vesselam) buyurdular ki: "Allah rahmeti yuz parcaya boldu. Bundan doksandokuz parcayi kendine ayirdi. Yer yuzune geri kalan bir cuzu indirdi. (Bunu da -cin, insan ve hayvan mahlukati arasinda taksim etti.) Bu tek cuz(den nasibine dusen pay sebebiyledir ki mahlukat birbirlerine karsi merhametli davranir. At, (hayvan) yavrusuna basmamak endisesiyle ayagini bu sayede kaldirir."
Buhari, Edeb 19, Rikak 19, Muslim 17, (2752); Tirmizi, Daavat 107-108, (3535-3536).

1959 - Selmanu'l-Farisi (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "AIlah'in yuz rahmeti var. Bunlardan biriyle mahlukat kendi aralarinda birbirlerine merhamet gosterirler. Doksandokuz rahmet de Kiyamet gunu icindir."
Muslim, Tevbe 20, (2753).

1960 - Yine Muslim'de gelen bir diger rivayette Resulullah (aleyhissalatu vesselam)]: "Allah, arz ve semayi yarattigi gun, yuz rahmet yaratti. Her bir rahmet goklerle yer arasini dolduracak kadardir. Ondan yeryuzune tek bir rahmet indirmistir. Iste anne, yavrusuna bununla sefkat eder. Vahsi hayvanlar ve kuslar birbirlerine bununla merhamet ederler. Kiyamet gunu geldigi vakit Allah, rahmetine bunu da ilave ederek (tekrar yuze) tamamlayacaktir."
Muslim, Tevbe 21, (2753).
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
1961 - Omer Ibnu'l-Hattab (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a bir grup esir getirilmisti. Iclerinde bir kadin vardi, gogusleri sutle dolu idi. Bu kadin (saga sola) kosuyor, esirler arasinda bir cocuk buldugu zaman onu yakalayip kucakliyor, gogsune bastiriyor ve emziriyordu. (Dikkatleri ceken bu manzara karsisinda), aleyhissalatu vesselam:
"Bu kadinin, cocugunu atese atacagina kanaatiniz olur mu?" dedi. Bizler:
"Hayir!" diye cevap verince:
"(Bilin ki), Allah'in kullarina olan rahmeti, bu kadinin cocuguna olan sefkatinden fazladir" buyurdu."
Buhari, Edeb 18; Muslim, Tevbe 22, (2754).

HAYVANLARA MERHAMET

1962 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Bir adam yolda, yururken susadi ve susuzlugu artti. Derken bir kuyuya rastladi. Icine inip susuzlugunu giderdi. Cikinca susuzluktan soluyup topragi yemekte olan bir kopek gordu. Adam kendi kendine: "Bu kopek de benim gibi susamis" deyip tekrar kuyuya inip, mestini su ile doldurup agziyla tutarak disari cikti ve kopegi suladi. Allah onun bu davranisindan memnun kaldi ve gunahlarini affetti."
Resulullah'in yanindakilerden bazilari:
"Ey Allah'in Resulu! Yani bize hayvanlar (a yaptigimiz iyilikler) icin de ucret mi var?" dediler. Aleyhissalatu vesselam:
"Evet! Her "yas ciger" (sahibi) icin bir ucret vardir" buyurdu."
Buhari, Sirb 9, Vudu 33, Mezalim 23, Edeb 27; Muslim, Selam 153, (2244); Muvatta, Sifatu'n Nebi 23, (2, 929-930); Ebu Davud, Cihad 47, (2550).

1963 - Bir diger rivayette soyle denmistir: "Fahise bir kadin, sicak bir gunde, bir kuyunun etrafinda donen bir kopek gordu, susuzluktan dilini cikarmis soluyordu. Kadincagiz mestini cikararak (onunla su cekip kopegi suladi). Bu sebeple kadin magfret olundu."
Muslim, Tevbe 155, (2245).

1964 - Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Bir kadin, eve hapsettigi bir kedi yuzunden cehenneme gitti. Kediyi hapsederek yiyecek vermemis, yeryuzunun haseratindan yemeye de salmamisti."
Buhari, Bed'u'l-Halk 17, Sirb 9, Enbiya 50; Muslim, Birr 151, (2242).

1965 - Abdullah Ibnu Cafer (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah(aleyhissalatu vesselam)'in kaza-i hacet yaparken geri tarafindan istitar (perdelenme) icin en ziyade tercih ettigi sutre, bir bina veya bir hurma kumesi idi. Bir seferinde Ensardan bir zatin bahcesine girdi. Orada bir deve vardi. Deve Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'i gorunce inledi ve gozlerinden yaslar akti. Aleyhissalatu vesselam deveye yaklasti ve gozyaslarini sildi. Hayvan sakinlesti.
"Bu devenin sahibi kim?" diye sorarak ilgi gosterdi. Ensar'dan bir genc:
"O bana aittir ey Allah'in Resulu!" deyip ortaya cikinca Hz. Peygamber onu payladi:
"Allah'in sana mulk kildigi bu deve hakkinda AIIah'tan korkmuyor musun? Bak! Bu bana sikayette bulundu. Sen bunu aciktiriyor ve fazla calistirarak da yoruyormussun."
Ebu Davud, Cihad 47, (2549).

1966 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Hayvanlarinizin sirtini minberler yerine koymayin. Surasi muhakkak ki tek basiniza guclukle gidebileceginiz bir yere sizi goturmeleri icin AIIah onlari sizlere musahhar (hizmetci) kildi. Arzi da sizin (durma yeriniz) kildi, oyleyse ihtiyaclarinizi (duran hayvaninin sirtinda degil) arz uzerinde gorun."
Ebu Davud, Cihad 61, (2567).

1967 - Abdurrahman Ibnu Abdullah, babasi Abdurrahman (radiyallahu anh)'dan rivayet eder ki soyle demistir: "Biz bir seferde Resulullah(aleyhissalatu vesselam) ile beraber idik. Resulullah bir ara bir ihtiyaci icin yanimizdan ayrildi. O sirada hummara denen bir kus gorduk, iki tane de yavrusu vardi. (Kus kacti) yavrularini aldik. Kuscagiz etrafimiza yaklasip cirpinmaya, kanatlarini cirpip havada inip cikmaya basladi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) efendimiz gelince:
"Kim bu zavallinin yavrusunu alip onu izdiraba atti? Yavrusunu geri verin!" diye emretti. Bir ara, atese verdigimiz bir karinca yuvasi gordu.
"Kim yakti bunu?" diye sordu.
"Biz!" dedik.
"Atesle azab vermek sadece atesin Rabbine hastir" buyurdu."
Ebu Davud, Cihad 122, (2675), Edeb,176, (5268).

1968 - Muhammed Ibnu Ishak kendisine Ebu Manzur denen Samli bir zattan naklediyor, bu da amcasindan, o da Hadir'in kardesi Amiru'r-Ram'dan nakletmistir. Amir der ki: "Bizim icin bayraklar ve sancaklar yukseltildigi zaman memleketimizde idik. Ben: "Bu nedir?" diye sordum.
"Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'in sancagi!" dediler. Yanina gittim. Bir agacin altinda oturuyordu. Ashabi da etrafini sarmisti. Ben de yanlarina oturdum. Bir ara Resulullah (aleyhissalatu vesselam) hastaliklardan ve dertlerden bahsedip dedi ki:
"Mu'mine bir hastalik gelir, sonra da Allah ona sifa verirse, bu hastalik onun gecmis gunahlarina kefaret, geri kalan hayati icin de bir ogut olur. Sayet munafik hastalanir, sonra da afiyet verilirse o, sahibi tarafindan baglanip sonra da saliverilen fakat nicin baglandigini, nicin saliverildigini bilmeyen bir deve gibidir."
Aleyhissalatu vesselam'in etrafinda oturanlardan biri:
"Ey Allah'in ResuIu, eskam (hastaliklar) nedir? Ben asla hic hastalanmadim?" diye sordu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam):
"Kalk! sen bizden degilsin" buyurdu."
Ebu Davud, Cenaiz 1, (3089).

1969 - Hz. Ebu Hureyre (radiyallahu anh) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Peygamberlerden birini bir karinca isirdi. O da (ofkelenerek) karincanin yuvasinin yakilmasini emretti ve yakildi. Allah Teala Hazretleri ona soyle vahyetti: "Seni bir karinca isirmisken, sen tesbih eden bir ummeti yaktin."
Buhari, Cihad 152, Bed'u'l-Halk 14; Muslim, Selam 148, (2241); Ebu Davud, Edeb 176, (5265); Nesai, Sayd 38, (7, 210, 211).

RIFK

1970 - Hz. Aise (radiyallahu anha) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Rifk bir seye girdimi onu mutlaka tezyin eder, bir seyden de cikarildi mi onu mutlaka kusurlu kilar."
Muslim, Birr 78, (2594); Ebu Davud, Cihad 1, (2578), Edeb 11 (4808).
 
Üst